walk in - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

walk in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "walk in" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
walk in v. içeriye girmek
walk in v. içeri girmek
walk in v. girmek
Tourism
walk in n. rezervasyon yaptırmadan bir tesise ya da kuruma gelen müşteri

Bedeutungen, die der Begriff "walk in" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 59 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
walk-in n. bağımsız müşteri
walk-in closet n. geniş gömme dolap
walk-in closet n. gardrop olarak kullanılan oda
walk-in closet n. büyük gömme dolap
walk-in closet n. gardrop olarak kullanılan gömme dolap
walk-in closet n. elbise odası
walk-in box n. soğuk hava deposu
walk-in box n. soğuk oda
walk-in box n. buzhane
walk-in box n. soğuk hava odası
a walk in the forest n. ormanda yürüyüş
walk-in n. randevusuz gelen müşteri
walk-in n. rezervasyonsuz gelen müşteri
win in a walk v. kolayca kazanmak
go for a walk in the moonlight v. mehtaba çıkmak
walk in other people's shoes v. kendini başkalarının yerine koymak
go for a walk in the fresh air v. hava almak
walk in one's sleep v. uykuda gezmek
walk in a sexy way v. kıvırmak
walk arm in arm v. kol kola yürümek
walk hand in hand v. ele ele yürümek
walk in the dark v. karanlıkta yürümek
walk away in disgust v. tiksinti içinde çekip gitmek
walk-in adj. geniş
walk-in adj. geniş ve gömme (dolap)
Phrasals
walk in on someone or something v. (bir konuşmayı/tartışmayı vb) içeri girerek bölmek
walk in on v. -i içeri girerek bölmek
Idioms
a walk in the park n. çocuk oyuncağı
a walk in the park n. çantada keklik
a walk in the park n. çok kolay iş
a walk in the park n. sorunsuz iş
a walk in the park n. meşakkatsiz iş
walk in someone's shoes v. kendini bir başkasının yerine koymak
walk in one's shoes v. kendini bir başkasının yerine koymak
walk in a single line v. tek sıra halinde yürümek
walk right in v. tereddüt etmeden içeri girmek
walk in a single file v. tek sıra halinde yürümek
walk in single line v. tek sıra halinde yürümek
walk a mile in (someone's) shoes v. kendini (başka birinin) yerine koymak
win (something) in a walk v. (bir şeyi) kolayca kazanmak
win (something) in a walk v. (bir şeyi) hiç zorluk çekmeden kazanmak
win (something) in a walk v. (bir şeyi) açık ara farkla kazanmak
in a walk expr. apaçık
in a walk expr. kolay
in a walk expr. zorlanmadan elde edilen
in a walk expr. kolaylıkla
in a walk expr. kolayca
in a walk expr. tereyağından kıl çeker gibi
Speaking
you can't just walk in here expr. buraya öylece giremezsiniz
we begin our walk in front of buckingham palace expr. yürüyüşümüze buckingham sarayının önünden başlayacağız
you resemble her in the way you walk expr. yürüyüşün ona benziyor
Tourism
walk-in n. kapı müşterisi
walk-in n. rezervasyon yaptırmadan bir tesise gelen konuk ya da müşteri
Technical
walk-in cooler n. soğuk oda
Religious
walk in darkness v. cehalet, hata ve günah içinde yaşamak
walk in the flesh v. hayatın doğal akışını yaşamak
walk in the light v. dine inanarak yaşamak
Slang
walk in the park n. çok kolay yapılan bir şey
walk in the park n. çocuk oyuncağı