yüksek derece - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yüksek derece



Bedeutungen von dem Begriff "yüksek derece" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yüksek derece high level n.
yüksek derece high n.

Bedeutungen, die der Begriff "yüksek derece" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 20 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
elde edilebilecek en yüksek derece ultima thule n.
yüksek derece (miktar, güç) highness n.
belirli şartla altında elde edilen en yüksek derece optimum n.
en yüksek derece peak n.
en yüksek derece/mertebe pitch n.
yüksek bir ses gibi son derece dikkat çekici ve bariz blaring adj.
Politics
yüksek derece ihtiyat ve sorgusuz bağlılıkla ele alınacak olan sensitive adj.
Technical
en yüksek derece maximum n.
Telecom
son derece yüksek frekans extremely high frequency n.
Textile
görünüşü ipeğe benzeyip ısı yalıtma özelliği son derece yüksek olan sentetik elyaf orlon n.
Aeronautic
son derece tehlikeli kabul edilip yalnızca yüksek güvenlikli kargo uçaklarıyla taşınabilen kargo controlled dangerous air cargo n.
Medical
yaşam alanları deniz suyu ve kabuklu deniz ürünleri olan yüksek ölüm oranına sahip son derece tehlikeli bir bakteri türü vibrio vulnificus n.
Gastronomy
genellikle karıştırılarak hazırlanan alkollü içeceklerde kullanılan, 190 derece ya da daha yüksek bir derecede damıtılmış etil alkol neutral spirits n.
Chemistry
1 atmosfer basınç ve 2.2 k derecede tam akışkan halde bulunup oldukça düşük viskoziteye ve son derece yüksek termal iletkenliğe sahip sıvı helyum helium ii n.
Education
doktora derecesinin altında yer alıp avrupa'daki bazı yüksek öğrenim kurumlarınca verilen akademik bir derece licentiate n.
Religious
ruhban sınıfında piskopos, rahip ve diyakozu içeren üç yüksek derece major orders n.
Environment
çevreye son derece tehlikeli olan yüksek konsantrasyonlu radyoaktif bileşenler içeren (nükleer atık) high-level adj.
Geography
ingiltere'de yüksek derece endüstrileşmiş bir bölge black country n.
Meteorology
güneş ufkun birkaç derece altındayken görülebilen ve yüksek rakımda bulunan parlayan bulut mother-of-pearl cloud n.
Slang
performansı son derece yüksek/iyi in the groove adj.