yol açan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yol açan



Bedeutungen von dem Begriff "yol açan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yol açan leading adj.
yol açan conducive adj.
yol açan inservient [obsolete] adj.

Bedeutungen, die der Begriff "yol açan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 266 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
şikayete yol açan durum grievance n.
sürekli titremeye yol açan hastalık palsy n.
kendisi hastalığa yakalanmaksızın o hastalığa yol açan mikrobu taşıyan carrier n.
gök gürlemesi ve şimşeklere yol açan büyük kümülüs bulutu thundercloud n.
sona yol açan ender n.
bir şeye doğrudan yol açan neden immediate cause n.
çevre kirliliğine yol açan madde pollutant n.
vücudun önemli bir uzvunun kaybına veya kullanılmaz hale gelmesine yol açan sakatlanma maim n.
endişeye yol açan kimse hagrider n.
aşırı duygusallığa yol açan sarhoşluk maudlinism n.
gözyaşı katmanı gibi netliğin kaybolmasına yol açan şey mist n.
rezilliğe yol açan şey opprobrium n.
hakir görmeye yol açan şey disdain [obsolete] n.
iltihaba yol açan madde inflammatory n.
endişeye yol açan şey fashery [scotland] n.
meyvenin içinin boşalmasına yol açan bir domates hastalığı puff n.
meyvenin içinin boşalmasına yol açan bir domates hastalığı puffing n.
(cildin daha koyu görünmesine yol açan) yeni uzayan sakal shadow n.
kayıp veya hayal kırıklığı ile başa çıkmak için alınan ve genellikle kişinin bir durumu inkar etmesine yol açan mecazi bir afyon copium n.
kargaşaya yol açan disruptive adj.
tartışmaya yol açan controversial adj.
tahribata yol açan devastative adj.
katarsise yol açan cathartic adj.
kansere yol açan carcinogenic adj.
yangına yol açan incendiary adj.
hastalığa yol açan pathogenic adj.
bırakmaya yol açan abdicative adj.
paniğe yol açan affrightful [obsolete] adj.
karmaşık sonuç veya akıbetlere yol açan ramified adj.
oksijensizlikten boğulmaya yol açan asphyxiant adj.
tuhaf davranmaya yol açan unease adj.
doğal davranmamaya yol açan unease adj.
hasara yol açan hard adj.
tiksintiye yol açan horror adj.
vücutta ısınmaya yol açan hot adj.
tiksintiye yol açan revulsive adj.
ani değişikliğe yol açan revulsive adj.
mitlerin oluşumuna yol açan mythopoeic adj.
mitlerin oluşumuna yol açan mythopeic adj.
sansüre yol açan deplorable adj.
değerin düşmesine yol açan depreciating adj.
değerinin düşmesine yol açan depreciative adj.
yoksunluğa yol açan deprivative adj.
rotasyona yol açan rotative adj.
fiziksel veya mali çöküşe yol açan ruinous adj.
pasa yol açan rustful adj.
memnuniyetsizliğe yol açan disenchanting adj.
felakete yol açan dismal [obsolete] adj.
ağrıya yol açan doloriferous [obsolete] adj.
kitlesel yıkıma yol açan doomsday adj.
can sıkıntısına yol açan dryasdust adj.
paralelizme yol açan parallelistic adj.
depresyona yol açan feel-bad adj.
deliliğe yol açan insane [obsolete] adj.
öncesinde yol açan predisponent adj.
sarsıntıya yol açan shaky adj.
yağmura yol açan showery adj.
açlığa yol açan starvation adj.
-e yol açan leading to prep.
yol açan anlamına gelen son ek -ible suf.
Colloquial
probleme yol açan hata bad n.
topun sert şekilde panyaya veya çembere çarpıp uzağa sekmesine yol açan dengesiz şut brick n.
endişeye yol açan hairy adj.
tartışmaya yol açan hot adj.
dedikodulara yol açan buzzy adj.
düşmanın fark etmesine yol açan (şey) a dead giveaway expr.
Idioms
istenmeyen sonuçlara yol açan önemsiz karar/eylem a camel's nose (under the tent) n.
büyük felakete yol açan küçük sorun/hata a rift in the lute n.
felakete yol açan zararsız eylem/karar a camel's nose (under the tent) n.
kavgaya yol açan davranış the apple of discord n.
insan yaşamını ileri götüreceği düşünülen fakat genellikle yeni problemlere yol açan değişen/yeni dünya/toplum düzeni a brave new world n.
Trade/Economic
şirket hissedarlarının daha az vergilendirmeye yol açan işlemlerle ticari kazanç sağlamaları bailouts n.
zarara yol açan mal loss maker n.
(belirli ürün ve hizmetlerde rekabet yarışına yol açan) harcanabilir para artışı demand-pull n.
tüketici fiyatlarında talep seviyesinden bağımsız olarak yükselmeye yol açan üretim maliyeti artışı cost-push n.
ekonomik durgunluğa yol açan recessionary adj.
ekonomik krize yol açan depressant adj.
ekonomik buhrana yol açan depressant adj.
uzun vadede ticari kayba yol açan long-term adj.
enflasyona yol açan inflation adj.
Politics
ihtilafa yol açan konu wedge issue n.
hoşnutsuzluğa yol açan davranış dissatisfactory act n.
sürgüne yol açan şey deporter n.
Technical
çekirdekteki yakıtın erimesine yol açan kaza core melt accident n.
doğuma yol açan inductive n.
yangına yol açan boşalma incendiary discharge n.
mütasyona yol açan mutagenic adj.
yenime yol açan corrosive adj.
Computer
(programlamada) bir sonraki yinelemeyi başlatıp devamındaki komutları atlamaya yol açan bir döngüye sebep olan komut continue n.
yenime yol açan corrosive adj.
dijital dosyaları bir kısım verinin kaybına yol açan sıkıştırma formatına ait veya ilişkin lossy adj.
Electric
akım belirli bir değerin altına düşünce devreyi açan bir anahtara sahip motor yol verici underload starter n.
elektriksel etkinliğe yol açan electro-motive adj.
Aeronautic
uçakla seyahat ederken zaman dilimlerinin geçilmesi halinde ortaya çıkan ve vücudun gece gündüz ritminin bozulmasına yol açan bir fiziksel rahatsızlık jetlag n.
Marine
yalpaya yol açan dalgalar roll waves n.
Medical
asetifikasyona yol açan acetifier n.
uykusuzluğa yol açan madde agrypnotic n.
aids hastalığına yol açan virüs human immunodeficiency virus (hiv) n.
düşüğe yol açan abortifacient n.
enfeksiyona yol açan ajanın enfekte edilen organizmaya oranı multiplicity of infection n.
ilerleyici subkortikal demanslara yol açan ve tekrarlayan iskemik felçlere neden olan otozomal dominant geçiş gösteren bir hastalık cerebral autosomal dominant arteriopathy with subcortical infarcts and leukoencephalopathy n.
ilerleyici subkortikal demanslara yol açan ve tekrarlayan iskemik felçlere neden olan otozomal dominant geçiş gösteren bir hastalık cadasil n.
ölüme yol açan bağımlılık addiction leading to death n.
sinir uçlarını etkileyip duyu kaybına yol açan bulaşıcı hastalık leprosy n.
zehirlenmeye yol açan madde substance caused poisoning n.
lejyoner hastalığına yol açan, havada yaşayan çubuk şeklindeki gram negatif bakteri türü legionella n.
lejyoner hastalığına yol açan havada yaşayan, çubuk şeklindeki gram negatif bakteri türü legionella pneumophilia n.
sinir uçlarını etkileyip duyu kaybına yol açan bulaşıcı hastalık measles [obsolete] n.
hemofilus cinsine ait, menejite yol açan bir bakteriyel serotip hib n.
deliryuma yol açan madde delirifacient n.
enfeksiyona yol açan madde infectious agent n.
kabakulak ve kızamığa yol açan virüsleri de içine alan bir virüs grubu paramyxovirus n.
(vücutta bulunması ile) kansere yol açan madde initiator n.
korneada yüzeysel opaklığa yol açan vasküler doku pannus n.
kızıl gelgite yol açan güçlü bir nörotoksin saxitoxin n.
ani sersemlik, baş ağrısı ve bulanık görmeye yol açan bir vertigo türü scotodinia n.
fare, sincak gibi memelilerde solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan bir paramiksovirus sendai virus n.
dışa doğru açık bacaklılığa yol açan bir kanatlı hastalığı spraddle n.
sindirim ve emilimi alt üst edip zafiyete yol açan tabific adj.
genetik mutasyona yol açan mutagenic adj.
obeziteye yol açan obesogenic adj.
kansere yol açan carcinogenic adj.
susuzluğa yol açan dipsetic adj.
(kas) rotasyona yol açan rotatory adj.
şişkinliğe yol açan inflative [obsolete] adj.
ateşe yol açan febrifacient adj.
ateşe yol açan febriferous adj.
ateşe yol açan febrific adj.
Anatomy
kas kasılmasına yol açan bir tür omurilik refleksi stretch reflex n.
merkezi sinir sistemi ve epidermiste sorunlara yol açan neuro-epidermal adj.
Psychology
geçici olarak ket vurma kaybına yol açan (ilaç) disinhibitory adj.
Mental Health
insanın kendisini kurt sanmasına yol açan hezeyan lycanthropia n.
klostrofobiye yol açan claustrophobic adj.
klostrofobiye yol açan claustrophobiac adj.
Dentistry
çürümeye yol açan sapremic adj.
Physiology
kas veya salgı bezinde biten ve kasılma veya salgılamaya yol açan sinir uyarımı yaratan sinir ucu effector n.
terlemeye yol açan sudoriparous adj.
Pathology
aşırı tütün kullanımından kaynaklı, sinir sisteminde sorunlara yol açan toksik durum nicotinism n.
kancalıkurtların neden olduğu, karın ağrısı ve şiddetli kansızlığa yol açan bir hastalık uncinariasis n.
bağırsak hastalığına yol açan organizmalar enteropathogen n.
iskelet kaslarında aşırı miktarda glikojen birikmesi ile zayıflığa ve kramplara yol açan genetik bir hastalık mcardle's disease n.
sinir uçlarını etkileyip duyu kaybına yol açan bulaşıcı hastalık measelry [obsolete] n.
tedavinin sekteye vurmasına yol açan, belirli bir hastalığa olan eğilim miasm n.
su çiçeğinde olanlara benzer döküntülere yol açan bir abortif çiçek hastalığı horn pox n.
erişkinlerde lösemi ve lenfoma ile demyelinizan hastalıklara yol açan bir retrovirüs htlv-1 n.
erişkinlerde lösemi ve lenfoma ile demyelinizan hastalıklara yol açan bir retrovirüs htlv-i n.
laym hastalığına yol açan ve çoğunlukla ixodes cinsi kenelerle bulaşan bir bakteri lime disease spirochete n.
laym hastalığına yol açan ve çoğunlukla ixodes cinsi kenelerle bulaşan bir bakteri borrelia burgdorferi n.
kıkırdakların kemikleşmesi ile cüceliğe yol açan, doğumdan önce başlayan kalıtsal bir iskelet hastalığı chondrodystrophy n.
kıkırdakların kemikleşmesi ile cüceliğe yol açan, doğumdan önce başlayan kalıtsal bir iskelet hastalığı achondroplasty n.
kıkırdakların kemikleşmesi ile cüceliğe yol açan, doğumdan önce başlayan kalıtsal bir iskelet hastalığı osteosclerosis congenita n.
kademeli fonksiyon kaybına yol açan durum degenerative disorder n.
sivrisinek larvaları ile bulaşan ve genellikle fil hastalığına yol açan bir filaryaz mumu n.
sivrisinek larvaları ile bulaşan ve genellikle fil hastalığına yol açan bir filaryaz bancroftian filariasis n.
sivrisinek larvaları ile bulaşan ve genellikle fil hastalığına yol açan bir filaryaz bancroft's filariasis n.
beyin yarımküresinde kalınlaşmaya yol açan genetik bir malformasyon pachygyria n.
üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açan virüsler grubu parainfluenza virus n.
üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açan virüsler grubu para-influenza virus n.
hastalığa yol açan büyümeye ait fonksiyonel doku parenchyma n.
böbrek kistlerine yol açan kalıtsal bir hastalık polycystic disease n.
romatoid artrite yol açan bir hastalık felty's syndrome n.
deri altında kanamaya yol açan bir kan hastalığı türü peliosis n.
genetik etkenlerden kaynaklanan ve ışığa karşı aşırı duyarlılığa yol açan bir bozukluk porphyria n.
insanlarda gıda zehirlenmesine yol açan bir tür salmonella salmonella typhimurium n.
nabızda yavaşlamanın eşlik ettiği bilinç kaybına yol açan bir bozukluk stokes-adams syndrome n.
epilepsi atağına yol açan epileptogenic adj.
epileptogeneze yol açan epileptogenic adj.
epilepsi krizine yol açan epileptogenous adj.
hastalığa yol açan morbid adj.
hastalığa yol açan morbiferous adj.
sarılığa yol açan icterogenic adj.
sarılığa yol açan icterogenous adj.
enfeksiyona yol açan infective adj.
hücreyi bozarak ölümüne yol açan (patolojik değişim) cytopathic adj.
Pharmaceutics
ağır enfeksiyonlara yol açan bakterileri yok etmek için kullanılan bir antibiyotik ertapenem n.
böbrekte anjiyotensin oluşumunu engelleyen ve damar genişlemesine yol açan bir ace inhibitörü vasotec n.
kasılmaya yol açan oxytocic adj.
Dermatology
deride anormal kızarıklıklara yol açan hastalıklar erythroderma n.
şiddetli deri döküntüsüne yol açan bir lupus türü disseminated lupus erythematosus n.
eriteme yol açan erythematic adj.
Parasitology
insan ve diğer sıcak kanlı hayvanlarda hastalığa yol açan ve frengiye neden olan etken maddeleri taşıyan bir spiroket treponema n.
insan ve diğer sıcak kanlı hayvanlarda hastalığa yol açan ve frengiye neden olan etken maddeleri taşıyan bir spiroket treponemata n.
entamoeba cinsine ait, insanlarda diş plağına ve amipli dizanteriye yol açan asalak protozoan türleri entameba n.
entamoeba cinsine ait, insanlarda diş plağına ve amipli dizanteriye yol açan asalak protozoan türleri endameba n.
entamoeba cinsine ait, insanlarda diş plağına ve amipli dizanteriye yol açan asalak protozoan türleri entamoeba n.
entamoeba cinsine ait, insanlarda diş plağına ve amipli dizanteriye yol açan asalak protozoan türleri endamoeba n.
erysiphaceae familyasına ait, elma küllemesi hastalığına yol açan mantarların bulunduğu cins erysiphe n.
çeşitli bitkilerin köklerini istila ederek buralarda çoğalıp nekrotik değişimlere, çürümeye ve dokuların çamurlaşmasına yol açan bir yuvarlak solucan meadow nematode (pratylenchus pratensis) n.
hayvanlarda hastalığa yol açan dictyocaulus parazit ailesinin bir üyesi lungworm n.
bitkilere dadanarak renk bozulmasına yol açan bir akar rust mite n.
Optics
gözü tahriş eden ve kırpıştırmaya yol açan şey eyewinker n.
Veterinary
hayvanlarda hastalığa yol açan bir tür basil actinobacillus n.
köpekte uyuza yol açan bir böcek türü sarcoptes scabie n.
köpekte uyuza yol açan bir böcek türü itch mite n.
atlarda düşük, solunum problemi ve yenidoğan ölümüne yol açan bir viral hastalık equine herpesvirus n.
atlar, eşekler ve katırlarda ateş, anemi, depresyon ve kilo kaybına yol açan bir viral hastalık equine infectious anaemia n.
(at bacağında) şişkinliğe yol açan hastalık clap n.
doku nekrozuna yol açan ve koyunları hedef alan parazitik bir hastalık rot n.
atların kas tonusunda anormal artışa yol açan bir hastalık springhalt n.
atın arka bacağında ani seğirmelere yol açan bir hastalık springhalt n.
ayak çürüğüne yol açan rotten adj.
Chemistry
ciltte su toplamaya yol açan ajan dusty sulfur mustard n.
bileşikte halka oluşumuna yol açan kimyasal reaksiyon cycloaddition n.
tiamin eksikliğine yol açan bir antivitamin pyrithiamine n.
hidrotropiye yol açan hydrotropic adj.
Biology
fonksiyon kaybına yol açan mutasyonun sebeplerinden biri frameshift n.
mutasyona yol açan madde mutagen n.
mutasyona yol açan unsurlara karşı etkili madde antimutagen n.
ince bağırsakta ve solunum sisteminde enfeksiyona, solunum hastalıklarına ve menenjite yol açan bir grup virüsün adı echovirus n.
bitkilerde hastalığa yol açan çubuk şekilli bir bakteri cinsi erwinia n.
insan ve hayvanlarda hastalıklara yol açan hareketsiz çubuk şekilli bir gram pozitif bakteri cinsi erysipelothrix n.
birtakım bulaşıcı hastalıklara sebep olan veya bu hastalıkların yayılmasına yol açan bir mikroorganizma microzyme n.
kuşlarda ve memelilerde kansere yol açan çeşitli virüslere verilen ad oncovirus n.
insanlarda ishale yol açan bir parazit cinsi cyclospora n.
kabuklu deniz hayvanlarında bulunan ve gıda zehirlenmesine yol açan bir aminoasit domoic acid n.
yüzde ellinin üzerinde ölüm oranına yol açan bir mutasyon türü semilethal n.
sıtmaya yol açan parazit cryptozoite n.
bağ küllemesine yol açan bir mantar sooty mold n.
bakteriyel hücreleri enfekte eden fakat sadece nadiren hastalığın gerilemesine yol açan bir virüse ait veya ilgili temperate adj.
histolize yol açan histolytic adj.
ön adaptasyona yol açan preadaptive adj.
Biochemistry
erişkinlerde lösemi ve lenfoma ile demyelinizan hastalıklara yol açan bir retrovirüs human t-cell lymphotropic virus i n.
doku fermantasyonuna yol açan bir enzim histozyme n.
iltihaplanma, ağrı ve ateşe yol açan prostaglandinleri oluşturan bir enzim cyclooxygenase-2 n.
Zoology
bazı hayvanlarda sarı ve turuncu dışındaki tüm cilt pigmentlerinin kaybolmasına yol açan bir bozukluk xanthochroism n.
Botanic
amerika'nın tropik bölgelerinde yetişen, meyvesi zehirli olan ve bitki özü temas edilince ciltte kabarcıklara yol açan bir ağaç manchineel (hippomane mancinella) n.
saçkıran hastalığına yol açan mantarları içeren moniliaceae familyasına mensup bir cins microsporum n.
saçkıran hastalığına yol açan mantarları içeren moniliaceae familyasına mensup bir cins genus microsporum n.
yer fıstığı yapraklarında sararmaya yol açan bir virüs hastalığı rosette n.
yer fıstığı yapraklarında sararmaya yol açan bir virüs hastalığı rosette disease n.
sıcak kaynaklı renk bozulmasına yol açan bir bitki hastalığı scald n.
bitki hastalıklarına yol açan mantar smut fungus n.
bağ küllemesine yol açan bir mantar sooty mould n.
Agriculture
bağlarda üzüm dallarının ölmesine yol açan bir parazitik mantar hastalığı necrosis n.
bağlarda üzüm dallarının ölmesine yol açan bir parazitik mantar hastalığı dead-arm n.
çürüme veya mantara yol açan bir tür patates hastalığı potato blight n.
çürüme veya mantara yol açan bir tür patates hastalığı potato disease n.
çürüme veya mantara yol açan bir tür patates hastalığı potato mildew n.
çürüme veya mantara yol açan bir tür patates hastalığı potato mold n.
çürüme veya mantara yol açan bir tür patates hastalığı potato murrain n.
patateslerde çürüklüğe yol açan bakteri potato scab bacteria n.
patates siğil hastalığına yol açan mantar potato wart fungus n.
patates bitkisi yapraklarında sararma ve bodurluğa yol açan bir virüs potato yellow-dwarf virus n.
yanık görünüme yol açan bir bitki hastalığı fire n.
bitkilerin yanık görünmesine yol açan bir hastalık türü fire blast n.
ateş yanıklığına yol açan organizma fire blight n.
Social Sciences
nüfusta azalmaya yol açan şey depopulator n.
Religious
levant'ta aziz pavlus'un gemisinin batmasına yol açan kuzeyli rüzgar euroclydon n.
din hakkındaki tartışmalar sırasında gelişip tartışmaya devam etmemeye yol açan öfke odium theologicum n.
Environment
gıda zehirlenmesine yol açan ve tifoya sebep olabilen hastalık yapıcı bakteriler salmonella n.
kalpteki yakıtın erimesine yol açan kaza core melt accident n.
toprak ve su ortamındaki çevre kirliliğine yol açan maddeleri yok etmek için doğal yollarla oluşan ya da yapay olarak oluşturulan mikroorganizmaların kullanılması bioremediation n.
Geography
girdaba yol açan dalga riptide n.
Military
yangına yol açan bomba firebomb n.
statik patlamaya yol açan yağış partikülleri precipitation static n.
statik patlamaya yol açan yağış partikülleri p-static n.
ölüme yol açan suicide adj.
Sport
(krikette) topun ara sıra zıplamasına yol açan kale kicky n.
beyaz topun bir diğer topa vurarak deliğe girmesine yol açan faul vuruşu in-off n.
Card
kart dağıtan kişinin kendi dağıtma sırasını kaybetmesine yol açan hatası misdeal n.
Mythology
ısırığı kurbanının aşırı susamasına yol açan bir yılan dipsas n.
Archaic
önyargıya yol açan prepossessing adj.
Entomology
(erkek kelebek kanatlarında renklenmeye yol açan) androkonyum stigma n.
Slang
kendini sorgulamasını sağlayan/sorgulamasına yol açan film/kitap mind-bender n.
tartışmaya yol açan olay hot potato n.
yumruğun bükülmesine yol açan bir vuruş tekniği corkscrew n.