zaman içinde - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

zaman içinde



Bedeutungen von dem Begriff "zaman içinde" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
zaman içinde in time adv.
zaman içinde in due course adv.
Idioms
zaman içinde in due course expr.

Bedeutungen, die der Begriff "zaman içinde" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 59 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
içinde bulunduğumuz zaman the present n.
parlaklığı zaman içinde değişen yıldız cepheid variable n.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi extinction-level event (ele) n.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi extinction event n.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi mass extinction n.
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi biotic crisis n.
zaman içinde elde edilen tecrübeler experiences gained/acquired over time n.
bir tv dizisinin bölümlerini art arda ve kısa zaman içinde izleme binge-watching n.
bir tv dizisi veya programının bölümlerinin art arda ve kısa zaman içinde izlenmesi binge-watching n.
bir tv dizisi veya programının bölümlerinin art arda ve kısa zaman içinde izlenmesi binge-viewing n.
bir tv dizisi veya programının bölümlerinin art arda ve kısa zaman içinde izlenmesi marathon-viewing n.
(bütçe vb.) bir yıl içinde eşit zaman birimlerine paylaştırma calendarization n.
(bütçe vb.) bir yıl içinde eşit zaman birimlerine paylaştırma calendarisation n.
zaman içinde geri dönmek return in time v.
geçirmek (bir hikaye vb'ni belirli bir mekan ve zaman içinde) set v.
bir tv dizisinin bölümlerini art arda ve kısa zaman içinde izlemek binge-watch v.
(bütçe vb.) bir yıl içinde eşit zaman birimlerine paylaştırmak calendarize v.
(bütçe vb.) bir yıl içinde eşit zaman birimlerine paylaştırmak calendarise v.
mutsuzluk içinde zaman geçirmek drag v.
belirtilen zaman içinde teslim edilmiş/verilmiş timely adj.
zaman içinde gelişmiş evolved adj.
zaman içinde kendini kanıtlamış time-tested adj.
zaman içinde tutarlı consistent over time adj.
evvel zaman içinde once adj.
az zaman içinde soon adv.
evvel zaman içinde once upon a time adv.
belirli bir zaman içinde from within adv.
geçen zaman içinde in the course of time adv.
makul bir zaman içinde within a reasonable time adv.
24 saatlik zaman dilimi içinde within a period of 24 hours adv.
ancak zaman içinde yet in time adv.
az zaman içinde soonly adv.
Phrasals
zaman içinde tüketmek eat into (something) v.
Phrases
sadece (belli bir zaman) içinde in (an amount of time) flat expr.
tam (belli bir zaman) içinde in (an amount of time) flat expr.
Proverb
her şey zaman içinde çözümlenir time works wonders
altın çağ hiçbir zaman içinde bulunulan çağ olmamıştır the golden age was never the present age
içinde bulunulan durum/zaman hiçbir zaman en iyi durum/zaman olarak görünmez the golden age was never the present age
Colloquial
içinde bulunduğumuz zaman the present day n.
Idioms
kısa zaman içinde ölecek durumda olan sıska at ya da inek crow bait n.
evvel zaman içinde since time immemorial expr.
evvel zaman içinde from/since time immemorial expr.
Trade/Economic
bir mevduat kuruluşunun zaman içinde varlıklarındaki artış veya azalış asset growth n.
bir değişkende zaman içinde bir dönemden diğerine ortaya çıkan değişmelerin giderilmesi detrend n.
eğrinin zaman içinde dikleşmesi steeping n.
eğrinin zaman içinde düzleşmesi lattening n.
kısa zaman içinde yüksek volatilite ile birlikte fiyatlamanın çok kısa bir sürede dip seviyeye gelmesi flash crash n.
yapılış özelliği dolayısıyla zaman içinde her an geçerli olan bir özdeşlik accounting identity n.
belirli zaman içinde ve belirli şartlarda hisse senedi satın alma hakkı stock option n.
Medical
zaman içinde sıralanmış chronological adj.
Astronomy
parlaklığı zaman içinde değişen yıldız variable star n.
parlaklığı zaman içinde değişen yıldız variable n.
parlaklığı zaman içinde değişen yıldızlar variable stars n.
parlaklığı zaman içinde değişen yıldızın en parlak olduğu an maximum n.
zaman içinde yavaşça değişen (astronomik olgu) secular adj.
Linguistics
dilin yapısında zaman içinde ortaya çıkan değişiklikler drift n.
Environment
ekolojik topluluktaki tür yapısının zaman içinde değişikliğe uğraması ecological succession n.
yüzey toprağının korunduğu zarar görmüş alanlardaki ekolojik topluluktaki tür yapısının zaman içinde değişikliğe uğraması secondary succession n.
Ornithology
zaman içinde tüylerinin rengi değişen bir şahin entermewer n.