dig - English Turkish Sentences
English Turkish
dig kazmak v.
  • Some animals dig a hole in the ground for their eggs.
  • Bazı hayvanlar yumurtlamak için toprağa çukur kazarlar.
  • Digging the foundations for a house would hurt worms.
  • Bir evin temellerini kazmak solucanlara zarar verir.
  • Today we see them digging away and finding out all sorts of things.
  • Bugün onları kazarken ve her türlü şeyi bulurken görüyoruz.
Show More (44)
dig çukur kazmak v.
  • Dig a deep hole.
  • Derin bir çukur kaz.
  • In the morning, Vasilissa dug a deep hole in the ground and buried the skull.
  • Sabah, Vasilissa toprağa derin bir çukur kazdı ve kafatasını gömdü.
  • Badgers dig deep holes.
  • Porsuklar derin çukurlar kazarlar.
Show More (9)
dig kazı n.
  • The robbers tried to steal artefacts from the archaeological dig.
  • Hırsızlar arkeolojik kazıdan eserler çalmaya çalıştılar.
  • The motorway, as currently planned, will bury this site before an archaeological dig has been carried out.
  • Şu anda planlandığı şekliyle otoyol, arkeolojik bir kazı yapılmadan önce bu alanı gömecektir.
  • The motorway, as currently planned, will bury this site before an archaeological dig has been carried out.
  • Otoyol, şu anda planlandığı gibi, arkeolojik bir kazı yapılmadan önce bu alanı gömecektir.
Show More (3)
dig kazı yapmak v.
  • Tom is still digging in the backyard.
  • Tom hâlâ arka bahçede kazı yapıyor.
  • Digging is hard work.
  • Kazı yapmak zor iştir.
  • One man was seen digging with his bare hands.
  • Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
Show More (0)
dig hoşlanmak v.
  • You know, women dig this.
  • Bilirsiniz, kadınlar bundan hoşlanır.
  • We dig each other.
  • Birbirimizden hoşlanıyoruz.
Show More (-1)
dig toprağı kazıp çıkarmak v.
  • The farmers started to dig potatoes.
  • Çiftçiler toprağı kazıp patatesleri çıkarmaya başladı.
Show More (-2)
dig beğenmek v.
  • I dig that car! It is awesome.
  • Bu arabayı beğendim! Müthiş bir şey.
Show More (-2)
dig iğneleme n.
  • Her new article is completely a dig at the new president.
  • Yeni makalesi tamamen yeni başkana yönelik bir iğneleme.
Show More (-2)
dig eşelemek v.
  • He dug his backpack to find his phone.
  • Telefonunu bulmak için sırt çantasını eşeledi.
Show More (-2)
dig deşmek v.
  • The answer is to stop digging.
  • Cevap, deşmeyi bırakmaktır.
Show More (-2)
dig bellemek v.
  • I dug, planted and watered this place all by myself.
  • Bu yeri tek başıma belledim, ektim, suladım.
Show More (-2)