1 |
knock |
kapı çalmak |
v. |
|
- Thanks to enlargement, we will be getting new neighbours, countries that are also knocking on the doors of the EU.
- Genişleme sayesinde yeni komşularımız, AB'nin kapısını çalan ülkeler olacak.
- Moreover, some of the States who are knocking on the door of the European Union were, until recently, stateless nations.
- Ayrıca Avrupa Birliği'nin kapısını çalan devletlerden bazıları yakın zamana kadar devletsiz uluslardı.
- The candidate countries are knocking at our door.
- Aday ülkeler kapımızı çalıyor.
- Many asylum seekers are knocking on Europe's doors.
- Birçok sığınmacı Avrupa'nın kapısını çalıyor.
- Wait for a knock, step through another door, and you're in.
- Kapının çalmasını bekle, öbür kapıdan gir ve içerdesin.
- Wait for a knock, step through another door, and you're in.
- Kapının çalmasını bekle, diğer kapıdan geç ve içerdesin.
- Knock when going to the bathroom, OK?
- Tuvalete giderken kapıyı çal, tamam mı?
- Knock on the door of happiness.
- Mutluluğun kapısını çalın.
- You should have knocked before you came in.
- İçeri girmeden önce kapıyı çalmalıydınız.
- Tom heard a knock at the door.
- Tom kapının çalındığını duydu.
- Tom opened the door before Mary had a chance to knock.
- Mary kapıyı çalmaya fırsat bulamadan Tom kapıyı açtı.
- Tom and Mary were about to sit down for dinner when John knocked on the door.
- John kapıyı çaldığında Tom ve Mary akşam yemeği için oturmak üzerelerdi.
- Tom told me to knock on the door.
- Tom bana kapıyı çalmamı söyledi.
- We knocked at the door for five minutes, but in vain.
- Beş dakika boyunca kapıyı çaldık ama boşunaydı.
- Tom knocked on my door in the middle of the night.
- Tom gecenin bir yarısı kapımı çaldı.
- Tom knocked on my door in the middle of the night.
- Tom gecenin ortasında kapımı çaldı.
- You should always knock before entering Tom's room.
- Tom'un odasına girmeden önce her zaman kapıyı çalmalısın.
- She knocked on the door.
- O kapıyı çaldı.
- Sami is knocking on Layla's door.
- Sami, Layla'nın kapısını çalıyor.
- Someone knocked on the door.
- Birisi kapıyı çaldı.
- I knock on the door – no answer.
- Kapıyı çalıyorum, cevap yok.
- Knock before entering.
- Girmeden önce kapıyı çal.
- I knocked on the door, but there was no answer.
- Kapıyı çaldım ama açan olmadı.
- Nobody knocks on my door.
- Kimse kapımı çalmıyor.
- I knocked on your door to ask for help.
- Ben yardım istemek için kapını çaldım.
- Médus knocks on the door.
- Médus kapıyı çalıyor.
- She was tired of knocking on heaven's door.
- Cennetin kapısını çalmaktan yorulmuştu.
- He knocked on the door.
- O, kapıyı çaldı.
- Tom quietly knocked on the door.
- Tom sessizce kapıyı çaldı.
- We were just about to knock.
- Kapıyı çalmak üzereydik.
- He knocked at the door again and again, but there was no answer.
- O tekrar tekrar kapıyı çaldı, ama cevap yoktu.
- You should always knock before entering his room.
- Onun odasına girmeden önce daima kapısını çalmalısın.
- Tom knocked and Mary answered.
- Tom kapıyı çaldı ve Mary açtı.
- You're supposed to knock before you enter someone's office.
- Birinin ofisine girmeden önce kapıyı çalman gerekir.
- I knocked on the door, but nobody answered.
- Kapıyı çaldım ama kimse cevap vermedi.
- Tom didn't bother to knock.
- Tom kapıyı çalmaya zahmet etmedi.
- You could at least knock!
- En azından kapıyı çalabilirdin!
- Tom knocked on Mary's office door.
- Tom Mary'nin ofis kapısını çaldı.
- We were eating when someone knocked on the door.
- Biri kapıyı çaldığında yemek yiyorduk.
- An ugly man knocked on my door.
- Çirkin bir adam kapımı çaldı.
- Somebody knocked on the door.
- Birisi kapıyı çaldı.
- Tom heard a knock on the door.
- Tom kapının çaldığını duydu.
- Tom knocked on Mary's door.
- Tom Mary'nin kapısını çaldı.
- One moment please, someone knocks on the door.
- Bir saniye lütfen, birisi kapıyı çalıyor.
- There is a knock at the door.
- Kapı çalıyor.
- Somebody knocked at the door.
- Biri kapıyı çaldı.
- Why not just knock on the door?
- Neden sadece kapıyı çalmıyoruz?
- Tom knocked on the door and waited.
- Tom kapıyı çaldı ve bekledi.
- Why didn't you answer when I knocked?
- Kapıyı çaldığım zaman neden cevap vermedin?
- I heard a knock on the door and it was Tom.
- Ben kapının çalındığını duydum ve o, Tom'du.
- He knocked at the door.
- Kapıyı çaldı.
- She knocked on the door.
- Kapıyı çaldı.
- He knocked on the door but nobody answered.
- Kapıyı çaldı ama kimse cevap vermedi.
Show More (50)
|
2 |
knock |
çalmak |
v. |
|
- Tom knocked tentatively on the door.
- Tom kapıyı çekinerek çaldı.
- Opportunity seldom knocks twice.
- Fırsat kapıyı nadiren iki kez çalar.
- Tom walked up to the house and knocked on the door.
- Tom eve doğru yürüdü ve kapıyı çaldı.
- Tom walked up to the house and knocked on the door.
- Tom evine kadar yürüdü ve kapıyı çaldı.
- I knocked on the door again.
- Kapıyı tekrar çaldım.
- Sami went to the door and knocked twice.
- Sami kapıya gitti ve kapıyı iki kez çaldı.
- Who is knocking?
- Kapıyı kim çalıyor?
- Sami heard another knock on his door.
- Sami kapısının bir kez daha çaldığını duydu.
- Tom opened the door before Mary had a chance to knock.
- Mary'nin çalma fırsatı olmadan Tom kapıyı açtı.
- Someone knocked on the front door.
- Biri ön kapıyı çaldı.
- He knocked on the door again and again, but there was no answer.
- Kapıyı tekrar tekrar çaldı ama cevap veren olmadı.
- Is someone knocking on the door?
- Biri kapıyı mı çalıyor?
- Tom told me to knock three times.
- Tom kapıyı üç kez çalmamı söyledi.
- Tom knocked on the door again.
- Tom kapıyı tekrar çaldı.
- He removed his fur jacket downstairs, went up, and knocked lightly on the door.
- Alt katta kürk ceketini çıkardı, yukarı çıktı ve kapıyı hafifçe çaldı.
- Sami heard another knock on the door.
- Sami kapının bir kez daha çalındığını duydu.
- Tom knocked louder.
- Tom daha yüksek sesle çaldı.
- Tom knocked on the front door.
- Tom ön kapıyı çaldı.
Show More (15)
|
3 |
knock |
kapıyı çalmak |
v. |
|
- I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.
- Birinin kapıyı çaldığını duyduğumda banyoya girmek üzereydim.
- Someone is knocking loudly at the door.
- Birisi yüksek sesle kapıyı çalıyor.
- Tom is knocking.
- Tom kapıyı çalıyor.
- I entered Tom's office after knocking on the door.
- Tom'un ofisine kapıyı çaldıktan sonra girdim.
- Don't come in my room without knocking.
- Kapıyı çalmadan odama girme.
- Tom came into my room without knocking.
- Tom kapıyı çalmadan odama girdi.
- Tom entered the room without knocking.
- Tom kapıyı çalmadan odaya girdi.
- Tom kept knocking on the door, but nobody came.
- Tom kapıyı çalıp durdu ama kimse gelmedi.
- Tom entered the unlocked apartment without knocking.
- Tom kapıyı çalmadan açık daireye girdi.
- I think someone is knocking at the door.
- Sanırım, biri kapıyı çalıyor.
- Somebody's knocking at the door.
- Birisi kapıyı çalıyor.
- Someone is knocking on the door.
- Birisi kapıyı çalıyor.
- Someone's knocking at the door.
- Birisi kapıyı çalıyor.
- Someone is knocking on the door.
- Biri kapıyı çalıyor.
- Please do not enter the room without knocking.
- Lütfen kapıyı çalmadan odaya girmeyin.
Show More (12)
|
4 |
knock |
vurmak |
v. |
|
- Tom knocked lightly.
- Tom hafifçe vurdu.
- The couple was quarrelling and Chris knocked Beth down.
- Çift tartışıyordu ve Chris Beth'e vurup yere devirdi.
- If the Earth was flat, cats would've knocked everything off by now.
- Eğer dünya düz olsaydı kediler üstündeki her şeyi şimdiye kadar vurup aşağı düşürmüş olurdu.
- He knocked his knee against the chair.
- Dizini sandalyeye vurdu.
- Tom knocked on Mary's bedroom window.
- Tom, Mary'nin yatak odasının penceresine vurdu.
Show More (2)
|
5 |
knock |
devirmek |
v. |
|
- The vandals smashed all the windows and knocked all the dustbins over.
- Çapulcular bütün camları kırıp çöp konteynerlerini devirdi.
- The vandals smashed all the windows and knocked all the garbage cans over.
- Çapulcular bütün camları kırıp çöp konteynerlerini devirdi.
- The vandals smashed all the windows and knocked all the garbage cans over.
- Vandallar bütün camları kırdı ve çöp kutularını devirdi.
- The vandals smashed all the windows and knocked all the dustbins over.
- Vandallar bütün camları kırıp çöp kutularını devirmişler.
Show More (1)
|
6 |
knock |
çarpmak |
v. |
|
- The boy knocked the glass over.
- Çocuk bardağa çarptı.
- Crossing the street, he was knocked down by a car.
- Karşıdan karşıya geçerken bir araba ona çarptı.
Show More (-1)
|
7 |
knock |
kapıyı vurmak |
v. |
|
- Why didn't you answer the door when I knocked?
- Kapıyı vurduğumda neden cevap vermedin?
- Why didn't you answer when I knocked?
- Kapıyı vurduğumda neden cevap vermedin?
Show More (-1)
|
8 |
knock |
kapı çalınması |
n. |
|
- Wait for a knock, step through another door, and you're in.
- Kapının çalınmasını bekleyin, başka bir kapıdan geçin ve işte içeridesiniz.
Show More (-2)
|