knock - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
knock kapı çalmak v.
  • Many asylum seekers are knocking on Europe's doors.
  • Birçok sığınmacı Avrupa'nın kapısını çalıyor.
  • The candidate countries are knocking at our door.
  • Aday ülkeler kapımızı çalıyor.
  • Thanks to enlargement, we will be getting new neighbours, countries that are also knocking on the doors of the EU.
  • Genişleme sayesinde yeni komşularımız, AB'nin kapısını çalan ülkeler olacak.
Show More (146)
knock çalmak v.
  • Please knock at the door before entering.
  • Lütfen girmeden önce kapıyı çalın.
  • Who is knocking on the door?
  • Kapıyı kim çalıyor?
  • He lands in a garden and knocks at the door.
  • Bir bahçeye iniyor ve kapıyı çalıyor.
Show More (46)
knock kapıyı çalmak v.
  • Someone's knocking.
  • Birisi kapıyı çalıyor.
  • I know it's Tom who's knocking on the door.
  • Kapıyı çalanın Tom olduğunu biliyorum.
  • I think someone is knocking at the door.
  • Sanırım biri kapıyı çalıyor.
Show More (41)
knock vurmak v.
  • John knocked his shoulder to the signboard.
  • John omzunu tabelaya vurdu.
  • You can score a point by knocking the ball into these holes.
  • Topu bu deliklere vurarak sayı kazanabilirsiniz.
  • Tom knocked lightly.
  • Tom hafifçe vurdu.
Show More (10)
knock devirmek v.
  • His dog knocked the eggs from the table.
  • Köpeği masadaki yumurtaları devirdi.
  • The vandals smashed all the windows and knocked all the dustbins over.
  • Çapulcular bütün camları kırıp çöp konteynerlerini devirdi.
  • The vandals smashed all the windows and knocked all the garbage cans over.
  • Çapulcular bütün camları kırıp çöp konteynerlerini devirdi.
Show More (6)
knock çarpmak v.
  • He knocked his knee against the chair.
  • O, dizini sandalyeye çarptı.
  • The boy knocked the glass over.
  • Çocuk bardağa çarptı.
  • Crossing the street, he was knocked down by a car.
  • Karşıdan karşıya geçerken bir araba ona çarptı.
Show More (4)
knock kapıyı vurmak v.
  • Hold on, someone is knocking at my door.
  • Bekle , biri kapıma vuruyor.
  • I thought I heard someone knocking on the door.
  • Birinin kapıya vurduğunu duyduğumu sandım.
  • Why didn't you answer the door when I knocked?
  • Kapıyı vurduğumda neden cevap vermedin?
Show More (1)
knock eleştirmek v.
  • The critics heavily knocked the author's new book.
  • Eleştirmenler yazarın yeni kitabını ağır bir şekilde eleştirdi.
  • Don't knock it unless you try it first.
  • Denemeden eleştirmeyin.
Show More (-1)
knock teklemek v.
  • My heart was knocking due to the jump scare in the film.
  • Filmdeki atlama korkusu nedeniyle kalbim tekliyordu.
Show More (-2)
knock çarpma sesi n.
  • I heard a continuous knock from upstairs.
  • Üst kattan sürekli gelen bir çarpma sesi duyuyordum.
Show More (-2)
knock darbe n.
  • The fighter continued even though he got a knock behind his head.
  • Dövüşçü kafasının arkasına aldığı darbeye rağmen devam etti.
Show More (-2)
knock tartaklamak v.
  • The policeman knocked the suspicious man to the ground.
  • Polis şüpheli adamı tartakladı.
Show More (-2)
knock vuruntu v.
  • Stop the engine if you hear a knocking from it.
  • Motordan vuruntu duyarsanız motoru durdurun.
Show More (-2)
knock (aradaki duvarı yıkıp) birleştirmek v.
  • They knocked their garden into their neighbours.
  • Bahçelerini komşularınınki ile birleştirdiler.
Show More (-2)
knock kapı çalınması n.
  • Wait for a knock, step through another door, and you're in.
  • Kapının çalınmasını bekleyin, başka bir kapıdan geçin ve işte içeridesiniz.
Show More (-2)