|
- As the President-in-Council stated a moment ago, we sang and lamented behind the scenes, but to no avail.
- Konsey Başkanının da biraz önce ifade ettiği gibi perde arkasında şarkılar söyledik, ağıtlar yaktık ama nafile.
- Now I sing a fun song for you.
- Şimdi senin için eğlenceli bir şarkı söylüyorum.
- All right, so I want to sing you a little song.
- Pekâlâ, sana ufak bir şarkı söylemek istiyorum.
- All right, so I want to sing you a little song.
- Pekâlâ, sana kısa bir şarkı söylemek istiyorum.
- Now I sing a fun song for you.
- Şimdi sizin için eğlenceli bir şarkı söylüyorum.
- No one could sing a sad song like Jerry.
- Kimse Jerry gibi hüzünlü şarkı söyleyemez.
- We all sang in unison.
- Hep bir ağızdan şarkı söyledik.
- Tom shouldn't have tried singing that song.
- Tom o şarkıyı söylemeyi denememeliydi.
- I will sit here until he sings.
- O şarkı söyleyene kadar burada oturacağım.
- Why didn't you sing with us?
- Neden bizimle şarkı söylemedin?
- I think Tom enjoyed singing with us.
- Bence Tom bizimle şarkı söylemekten hoşlandı.
- Tom doesn't like to sing.
- Tom şarkı söylemeyi sevmiyor.
- You're so good at singing.
- Sen şarkı söylemede çok iyisin.
- Let's sing a couple of Belorussian songs!
- Hadi birkaç Belorusça şarkı söyleyelim!
- Have you ever heard her sing on stage?
- Onu hiç sahnede şarkı söylerken dinledin mi?
- I thought you said we weren't going to sing.
- Bizim şarkı söylemeyeceğimizi söylediğini düşündüm.
- You sing a beautiful song.
- Çok güzel bir şarkı söylüyorsun.
- Tom's dream is to become a famous singer, but the only problem is that he can't sing.
- Tom'un hayali ünlü bir şarkıcı olmak, ama tek sorun şarkı söyleyememesi.
- Have you ever heard her sing on stage?
- Hiç onun sahnede şarkı söylediğini duydun mu?
- She has an extremely expressive singing voice.
- Son derece etkileyici bir şarkı söyleme sesi var.
- Tom and Mary enjoy singing together.
- Tom ve Mary birlikte şarkı söylemekten hoşlanıyorlar.
- Don't sing now.
- Şimdi şarkı söyleme.
- Birds were singing up in the tree.
- Kuşlar ağaçta şarkı söylüyorlardı.
- Fadil sang and danced.
- Fadıl şarkı söyledi ve dans etti.
- Diana's singing impressed him so much that he asked her to sing on the radio.
- Diana'nın şarkı söylemesi onu o kadar etkiledi ki, ondan radyoda şarkı söylemesini istedi.
- I'm in no mood to sing right now.
- Şu anda şarkı söylemek için hiç havamda değilim.
- Please stop singing.
- Lütfen şarkı söylemeyi kes.
- Dick played the piano and Lucy sang.
- Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.
- If you sing, we'll sing with you.
- Eğer şarkı söylersen, biz de seninle söyleriz.
- I don't normally sing this kind of song.
- Normalde bu tür şarkılar söylemem.
- Tom says he'll never sing in public again.
- Tom bir daha asla toplum içinde şarkı söylemeyeceğini söylüyor.
- Did anyone sing?
- Kimse şarkı söyledi mi?
- I almost didn't sing that song tonight.
- Neredeyse bu gece o şarkıyı söylemeyecektim.
- What did you sing?
- Ne şarkı söyledin?
- Tom can't make me sing.
- Tom bana şarkı söylettiremez.
- Tom likes to sing.
- Tom şarkı söylemeyi sever.
- Birds sing.
- Kuşlar şarkı söylüyor.
- I wish I could sing as well as Tom can.
- Keşke ben de Tom kadar iyi şarkı söyleyebilseydim.
- Let's sing and dance.
- Şarkı söyleyelim ve dans edelim.
- Can Tom sing?
- Tom şarkı söyleyebilir mi?
- I really want to sing with your band.
- Grubunuzla şarkı söylemeyi gerçekten isterim.
- Tom won't let us sing with his band.
- Tom, grubuyla şarkı söylememize izin vermeyecek.
- I see him singing, but this isn't often.
- Onu şarkı söylerken görüyorum ama bu çok sık olmuyor.
- He loves singing.
- O, şarkı söylemeyi sever.
- We sang, danced and chatted after dinner.
- Yemekten sonra şarkı söyledik, dans ettik ve sohbet ettik.
- I used to sing with Tom, Mary and John.
- Eskiden Tom, Mary ve John'la şarkı söylerdim.
- Have you ever heard Tom sing in French?
- Sen hiç Tom'un Fransızca şarkı söylediğini duydun mu?
- We like to sit around the campfire singing songs and talking to each other.
- Kamp ateşinin etrafında oturup şarkılar söylemeyi ve birbirimizle konuşmayı seviyoruz.
- Tom sang and Mary danced.
- Tom şarkı söyledi ve Mary dans etti.
- I won't sing.
- Şarkı söylemeyeceğim.
- Tom is going to sing us something.
- Tom bize bir şarkı söyleyecek.
- Tom doesn't want to sing with us anymore.
- Tom artık bizimle şarkı söylemek istemiyor.
- She doesn't sing very well.
- Çok iyi şarkı söylemez.
- I wish I could sing as well as Tom does.
- Keşke ben de Tom kadar iyi şarkı söyleyebilseydim.
- Tom doesn't like to sing in French.
- Tom Fransızca şarkı söylemeyi sevmiyor.
- Tom isn't singing.
- Tom şarkı söylemiyor.
- We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
- Tom might want to sing with us.
- Tom bizimle şarkı söylemek isteyebilir.
- Tom loved to sing with Mary.
- Tom, Mary ile şarkı söylemeyi severdi.
- I sang at church.
- Ben kilisede şarkı söyledim.
- Tom does not know how to sing.
- Tom nasıl şarkı söyleyeceğini bilmiyor.
- I really liked his style of singing.
- Onun şarkı söyleme tarzını gerçekten çok beğendim.
- She sang pretty well.
- Oldukça güzel şarkı söyledi.
- He knows how to sing in Japanese.
- Japonca şarkı söylemeyi biliyor.
- Tom loves singing.
- Tom şarkı söylemeyi seviyor.
- I heard you sing.
- Seni şarkı söylerken duydum.
- Tom learned how to sing many songs from his father.
- Tom, babasından birçok şarkıyı söylemeyi öğrendi.
- Tom must've known Mary wouldn't want to sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylemek istemeyeceğini biliyor olmalıydı.
- He is trying to sing.
- O, şarkı söylemeye çalışıyor.
- Nobody's singing.
- Kimse şarkı söylemiyor.
- Tom sings and plays guitar at a local bar every Friday night.
- Tom her cuma gecesi yerel bir barda şarkı söyler ve gitar çalar.
- Tom isn't going to sing.
- Tom şarkı söylemeyecek.
- It ain't over till the fat lady sings.
- Şişman kadın şarkı söyleyene kadar bitmez.
- They sang on the stage in turn.
- Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
- I'm glad I didn't sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemediğime memnunum.
- Tom picked up his ukulele and started to sing.
- Tom ukulelesini aldı ve şarkı söylemeye başladı.
- I never sing with Tom.
- Tom'la hiç şarkı söylemem.
- I used to sing professionally, but I don't anymore.
- Eskiden profesyonel olarak şarkı söylerdim ama artık söylemiyorum.
- I sometimes sing French songs.
- Bazen Fransızca şarkılar söylüyorum.
- I never sing with Tom.
- Tom ile asla şarkı söylemem.
- Has Tom promised to sing?
- Tom şarkı söyleyeceğine söz verdi mi?
- Tom is good at singing, isn't he?
- Tom şarkı söylemede iyidir, değil mi?
- Tom asked Mary to sing.
- Tom Mary'den şarkı söylemesini istedi.
- I wanted to sing.
- Şarkı söylemek istedim.
- I heard her singing.
- Şarkı söylediğini duydum.
- He made me sing.
- Bana şarkı söyletti.
- Thanks for singing the song I requested.
- İstediğim şarkıyı söylediğin için teşekkürler.
- Was I supposed to sing?
- Şarkı söylemem mi gerekiyordu?
- I sing at church.
- Kilisede şarkı söylüyorum.
- I can sing some French songs.
- Bazı Fransızca şarkıları söyleyebilirim.
- Tom likes to listen to Mary sing.
- Tom Mary'nin şarkı söylemesini dinlemekten hoşlanır.
- She began to sing.
- O şarkı söylemeye başladı.
- He sings very well.
- Çok iyi şarkı söyler.
- Tom walked out on to the stage and started singing.
- Tom sahneye çıktı ve şarkı söylemeye başladı.
- My children like to sing in the car.
- Çocuklarım arabada şarkı söylemekten hoşlanırlar.
- Her face reddened as he sang to her.
- Ona şarkı söylerken yüzü kızardı.
- I promised Tom we wouldn't sing that song tonight.
- Tom'a bu gece o şarkıyı söylemeyeceğimize dair söz verdim.
- I've never sung in public.
- Ben hiç halkın içinde şarkı söylemedim.
- She seldom sings, but I think she will tonight.
- Nadiren şarkı söyler, ama sanırım bu gece söyleyecek.
- Mary doesn't sing very well.
- Mary çok iyi şarkı söylemez.
- Blümchen sings in German.
- Blümchen Almanca şarkı söylüyor.
- Tom sings like an angel.
- Tom bir melek gibi şarkı söylüyor.
- I don't think these guys really want to hear Tom sing.
- Bu adamların Tom'u şarkı söylerken dinlemek istediklerini sanmıyorum.
- The campers sang songs around the campfire.
- Kampçılar kamp ateşi etrafında şarkılar söyledi.
- You should've let me sing.
- Sen benim şarkı söylememe izin vermeliydin.
- A young man is singing before the door.
- Genç bir adam kapının önünde şarkı söylüyordu.
- Tom won't let Mary sing with his band.
- Tom Mary'nin grubuyla şarkı söylemesine izin vermeyecek.
- Would Tom want to sing?
- Tom şarkı söylemek ister miydi?
- I refuse to sing that song.
- O şarkıyı söylemeyi reddediyorum.
- He sang Simon and Garfunkel songs.
- Simon ve Garfunkel şarkıları söylüyordu.
- I wish I could sing as well as you.
- Keşke senin kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
- Tom heard Mary singing in the shower.
- Tom Mary'nin duşta şarkı söylediğini duydu.
- Don't you want to sing?
- Şarkı söylemek istemiyor musun?
- Tom did his best to persuade Mary to sing.
- Tom, Mary'yi şarkı söylemeye ikna etmek için elinden geleni yaptı.
- Tom wouldn't have sung if I hadn't volunteered to sing with him.
- Onunla şarkı söylemeye gönüllü olmasaydım Tom şarkı söylemezdi.
- She doesn't like to sing sad songs.
- Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- Does Tom still sing?
- Tom hâlâ şarkı söylüyor mu?
- Tom played the guitar and Mary sang.
- Tom gitar çalar ve Mary şarkı söylerdi.
- I'd be delighted to sing for you.
- Senin için şarkı söylemekten memnun olurum.
- He sang a long time ago.
- Uzun zaman önce şarkı söylerdi.
- I'm not very good at singing.
- Şarkı söylemekte pek iyi değilimdir.
- She sang better than him.
- Ondan daha iyi şarkı söyledi.
- Tom sang better tonight than he usually does.
- Tom bu gece her zaman olduğundan daha iyi şarkı söyledi.
- Tom doesn't like the way you sing.
- Tom şarkı söyleme şeklini sevmiyor.
- I don't feel like singing now.
- Şu an canım şarkı söylemek istemiyor.
- He makes his living by singing.
- Hayatını şarkı söyleyerek kazanıyor.
- She likes to sing.
- Şarkı söylemeyi seviyor.
- Do you have to sing now?
- Şimdi şarkı söylemek zorunda mısın?
- Pua sang at church.
- Pua kilisede şarkı söyledi.
- He doesn't sing very well.
- Çok iyi şarkı söylemez.
- I am singing with my children.
- Ben çocuklarımla şarkı söylüyorum.
- I am singing.
- Ben şarkı söylüyorum.
- I've never sung in public before.
- Daha önce hiç halkın içinde şarkı söylememiştim.
- Fadil sang and danced.
- Fadıl şarkı söyler ve dans ederdi.
- I'd like to sing you a song.
- Sana bir şarkı söylemek istiyorum.
- I'd prefer not to sing today.
- Bugün şarkı söylememeyi tercih ederim.
- I always enjoy hearing you sing.
- Şarkı söylemeni duymaktan her zaman zevk alıyorum.
- I overheard an Italian say that the German language is unsingable; maybe that's why almost no Italian opera singer sings in German.
- Bir İtalyan'ın Almanca'nın şarkı söylemeye uygun olmadığını söylediğini duydum; belki de bu yüzden neredeyse hiçbir İtalyan opera sanatçısı Almanca şarkı söylemiyor.
- Have you ever taken singing lessons?
- Hiç şarkı söyleme dersleri aldın mı?
- The birds outside are singing.
- Dışardaki kuşlar şarkı söylüyorlar.
- Birds were singing up in the tree.
- Kuşlar ağaçta şarkı söylüyordu.
- Tom says he's heard you sing.
- Tom şarkı söylediğini duyduğunu söyledi.
- I'm going to sing.
- Ben şarkı söyleyeceğim.
- Tom still doesn't sing very well.
- Tom hâlâ çok iyi şarkı söylemiyor.
- She seldom sings, but I think she will tonight.
- O nadiren şarkı söyler fakat sanırım bu gece söyleyecek.
- Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
- I heard my mother singing in the shower.
- Annemin duşta şarkı söylediğini duydum.
- Tom was surprised how well Mary could sing.
- Tom, Mary'nin ne kadar iyi şarkı söyleyebildiğine şaşırdı.
- Tom said he'll sing.
- Tom şarkı söyleyeceğini söyledi.
- I carried on singing.
- Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.
- They sang on the stage in turn.
- Sırayla sahnede şarkı söylediler.
- Tom refused to sing.
- Tom şarkı söylemeyi reddetti.
- Will you sing with us?
- Bizimle şarkı söyleyecek misin?
- She is able to sing very well.
- O, çok güzel şarkı söyleyebilir.
- Tom sang a lot of old songs.
- Tom bir sürü eski şarkı söyledi.
- I didn't know Tom could sing so well.
- Tom'un bu kadar iyi şarkı söyleyebildiğini bilmiyordum.
- Tom is always singing.
- Tom her zaman şarkı söyler.
- I hope you sing.
- Umarım şarkı söylersin.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
- Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
- I heard you tell Tom not to sing.
- Tom'a şarkı söylememesini söylediğini duydum.
- I want to thank Tom for singing the song I requested.
- İstediğim şarkıyı söylediği için Tom'a teşekkür etmek istiyorum.
- Sing me a song, Tom!
- Bana bir şarkı söyle, Tom!
- Tom thinks he can sing.
- Tom şarkı söyleyebileceğini düşünüyor.
- Tom's singing really impressed me.
- Tom'un şarkı söylemesi gerçekten beni etkiledi.
- Tom learned how to sing many songs from his father.
- Tom birçok şarkıyı söylemeyi babasından öğrendi.
- Tom wants me to sing.
- Tom şarkı söylememi istiyor.
- Let's sing another song.
- Başka bir şarkı söyleyelim.
- She began to sing.
- Şarkı söylemeye başladı.
- You're not singing any more.
- Artık şarkı söylemiyorsunuz.
- My youngest sister sings very well.
- En küçük kız kardeşim çok iyi şarkı söyler.
- Tom began to sing and we all joined in.
- Tom şarkı söylemeye başladı ve hepimiz eşlik ettik.
- We'd like you to sing some songs.
- Birkaç şarkı söylemeni istiyoruz.
- She heard him sing.
- Şarkı söylediğini duymuş.
- Tom likes the way you sing.
- Tom sizin şarkı söyleme tarzınızı seviyor.
- What songs are you best at singing?
- En iyi hangi şarkıyı söylersin?
- She wanted him to sing her a song.
- Onun kendisine bir şarkı söylemesini istedi.
- According to what they say, that boy is very good at singing.
- Söylediklerine göre, bu çocuk şarkı söylemede çok iyiymiş.
- The girl singing over there is my sister.
- Orada şarkı söyleyen kız benim kardeşim.
- Sing with us.
- Bizimle şarkı söyle.
- I think Tom could sing at your wedding.
- Sanırım Tom sizin düğününüzde şarkı söyleyebilir.
- I sing at church.
- Ben kilisede şarkı söylerim.
- She sings and dances very well.
- O çok iyi şarkı söyler ve dans eder.
- She sang a Japanese song for us.
- Bizim için Japonca bir şarkı söyledi.
- Tom wasn't the only one who wasn't singing.
- Şarkı söylemeyen tek kişi Tom değildi.
- She rarely sings, but I think she will tonight.
- Nadiren şarkı söyler, ama sanırım bu gece söyleyecek.
- She sings soprano.
- Soprano şarkı söylüyor.
- Do you like listening to music or singing songs?
- Müzik dinlemeyi mi yoksa şarkı söylemeyi mi seviyorsunuz?
- I'd love to sing with you.
- Seninle şarkı söylemeyi çok isterim.
- You can sing much better than Tom.
- Tom'dan çok daha iyi şarkı söyleyebiliyorsun.
- I may not be able to sing as well as Tom, but I can sing.
- Tom kadar iyi şarkı söyleyemeyebilirim fakat şarkı söyleyebilirim.
- The birds are singing.
- Kuşlar şarkı söylüyor.
- I wish you wouldn't sing those kinds of songs anymore.
- Keşke artık bu tür şarkılar söylemesen.
- I often sing.
- Sık sık şarkı söylerim.
- Maybe Tom could sing at your wedding.
- Belki Tom senin düğününde şarkı söyleyebilir.
- Tom doesn't have to sing if he doesn't want to.
- Tom istemiyorsa şarkı söylemek zorunda değil.
- Can I sing?
- Şarkı söyleyebilir miyim?
- Tom is singing in the shower.
- Tom duşta şarkı söylüyor.
- I didn't expect Tom to sing.
- Tom'un şarkı söylemesini beklemiyordum.
- As she sang with all her heart, the audience was deeply moved.
- O tüm kalbiyle şarkı söylerken, seyirciler derinden etkilendi.
- She loves singing.
- O, şarkı söylemeyi seviyor.
- I sang on television once.
- Bir keresinde televizyonda şarkı söyledim.
- I never wanted to sing that song.
- O şarkıyı söylemeyi hiç istemedim.
- They like to sing.
- Şarkı söylemeyi seviyorlar.
- I wish I could sing as well as you do.
- Keşke senin söyleyebildiğin kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
- Do you enjoy singing Christmas songs?
- Noel şarkıları söylemekten hoşlanır mısın?
- Why shouldn't we sing?
- Neden şarkı söylemeyelim?
- I'd be delighted to sing for you.
- Sizin için şarkı söylemekten mutluluk duyarım.
- Could you please stop singing?
- Lütfen şarkı söylemeyi keser misiniz?
- Tom said he heard Mary singing this morning behind the school building.
- Tom, Mary'nin bu sabah okul binasının arkasında şarkı söylediğini duyduğunu söyledi.
- She sang as she walked.
- Yürürken şarkı söyledi.
- Tom loved to sing with Mary.
- Tom Mary ile şarkı söylemeyi severdi.
- Tom's dream is to become a famous singer, but the only problem is that he can't sing.
- Tom'un rüyası ünlü bir şarkıcı olmaktır ama tek sorun onun şarkı söyleyememesidir.
- Would you ever go out with a guy who couldn't sing?
- Şarkı söyleyemeyen bir adamla hiç çıkar mıydın?
- When was the last time Tom sang with you?
- Tom en son ne zaman seninle şarkı söyledi?
- Now start singing.
- Şimdi şarkı söylemeye başla.
- She can't sing.
- O şarkı söyleyemez.
- I knew Tom would sing that song.
- Tom'un o şarkıyı söyleyeceğini biliyordum.
- She takes singing and dancing lessons, not to mention swimming and tennis lessons.
- Yüzme ve tenis derslerinin yanı sıra şarkı söyleme ve dans dersleri de alıyor.
- Singing is his thing.
- Şarkı söylemek onun olayı.
- Tom could sing quite well when he was a child.
- Tom çocukken oldukça iyi şarkı söyleyebiliyordu.
- Tom hasn't sung with our band in a long time.
- Tom uzun zamandır grubumuzla şarkı söylemiyor.
- He sang to guitar accompaniment.
- Gitar eşliğinde şarkı söyledi.
- I want to hear you sing.
- Seni şarkı söylerken dinlemek istiyorum.
- Mary could hear Tom singing in the shower.
- Mary Tom'un duşta şarkı söylediğini duyabiliyordu.
- I wish I could sing as well as Tom.
- Keşke ben de Tom kadar iyi şarkı söyleyebilseydim.
- We sing a lot.
- Çok şarkı söyleriz.
- We started singing.
- Biz şarkı söylemeye başladık.
- Tom sang at church.
- Tom kilisede şarkı söyledi.
- Tom doesn't want Mary to sing at his party.
- Tom, Mary'nin partisinde şarkı söylemesini istemiyor.
- Tom doesn't ever sing.
- Tom hiç şarkı söylemiyor.
- I like singing with Tom.
- Tom'la şarkı söylemeyi seviyorum.
- Tom listened to Mary singing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylemesini dinledi.
- Tom promised to sing.
- Tom şarkı söylemeye söz verdi.
- I often sing in the shower.
- Ben sık sık duşta şarkı söylerim.
- I sometimes hear my father singing in the shower.
- Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.
- I want you to sing the song.
- Şarkıyı söylemeni istiyorum.
- Four men are singing.
- Dört adam şarkı söylüyor.
- You should stop singing.
- Şarkı söylemeyi kesmen gerekir.
- Tom doesn't like to sing sad songs.
- Tom hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- I knew Tom wasn't going to sing.
- Tom'un şarkı söylemeyeceğini biliyordum.
- His hobbies are playing the guitar and singing.
- Hobileri gitar çalmak ve şarkı söylemek.
- Haven't you and Tom ever sung together?
- Sen ve Tom hiç birlikte şarkı söylemediniz mi?
- Who did Tom sing with?
- Tom kiminle şarkı söylerdi?
- He likes singing and dancing.
- Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi seviyor.
- We'll sing.
- Şarkı söyleyeceğiz.
- I wonder whether or not Tom wants to sing.
- Tom'un şarkı söylemek isteyip istemediğini merak ediyorum.
- I can't sing as well as Tom does.
- Tom kadar iyi şarkı söyleyemiyorum.
- I sometimes hear my father singing in the bathroom.
- Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.
- We'll sing that song, omitting the last two verses.
- Son iki mısrayı atlayarak bu şarkıyı söyleyeceğiz.
- Jane can sing some Japanese songs.
- Jane bazı Japonca şarkıları söyleyebiliyor.
- We sang songs in chorus.
- Koro halinde şarkılar söyledik.
- Tom never used to sing.
- Tom hiç şarkı söylemezdi.
- I won't sing tonight.
- Bu gece şarkı söylemeyeceğim.
- Tom never sings in public.
- Tom asla toplum içinde şarkı söylemez.
- He was heard singing the song.
- Şarkıyı söylerken duyuldu.
- I hope Tom sings the song I asked him to sing.
- Umarım Tom ondan istediğim şarkıyı söyler.
- I don't think I'll sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söyleyeceğimi sanmıyorum.
- Tom is still singing.
- Tom hala şarkı söylüyor.
- I can sing and I can dance.
- Şarkı söyleyebilir ve dans edebilirim.
- Tom asked Mary to sing louder.
- Tom, Mary'den daha yüksek sesle şarkı söylemesini istedi.
- You know I can't sing.
- Şarkı söyleyemediğimi biliyorsun.
- I don't sing.
- Şarkı söylemiyorum.
- We used to sing together all the time when we were children.
- Çocukken hep beraber şarkı söylerdik.
- He sang off key.
- Akortsuz şarkı söyledi.
- Tom can play the guitar and he's good at singing, too.
- Tom gitar çalabiliyor ve iyi de şarkı söylüyor.
- I'm not ready to sing in public.
- Halkın içinde şarkı söylemeye hazır değilim.
- I hear someone singing.
- Birinin şarkı söylediğini duyuyorum.
- He can't sing.
- Şarkı söyleyemez.
- Who is the girl singing on the stage?
- Sahnede şarkı söyleyen kız kim?
- To our surprise, he was good at singing.
- Bizim için de sürpriz oldu, şarkı söylemede iyiydi.
- My sister sang an English song at the party.
- Kız kardeşim partide İngilizce bir şarkı söyledi.
- Have you ever heard Tom sing?
- Tom'un şarkı söylediğini hiç duydun mu?
- Tom sang with a men's chorus for many years.
- Tom yıllarca bir erkek korosunda şarkı söyledi.
- I wonder whether or not Tom can sing as well as Mary.
- Tom'un Mary kadar iyi şarkı söyleyip söyleyemeyeceğini merak ediyorum.
- They only allowed Tom to sing one song.
- Tom'un sadece bir şarkı söylemesine izin verdiler.
- He can sing better than any of us.
- Hepimizden daha iyi şarkı söyleyebilir.
- Tom has been told several times not to sing so late at night.
- Tom'a birkaç kez gece geç saatlerde şarkı söylememesi söylendi.
- I'd like to hear Tom sing.
- Tom'un şarkı söylediğini duymak istiyorum.
- Why can't we sing that song tonight?
- Neden bu gece bu şarkıyı söyleyemiyoruz?
- They sang Hawaiian songs.
- Hawaii şarkıları söylediler.
- I hope Tom doesn't sing.
- Umarım Tom şarkı söylemez.
- How did you convince Tom to sing?
- Tom'u şarkı söylemeye nasıl ikna ettin?
- How beautifully she sings!
- Ne kadar güzel şarkı söylüyor!
- I was very surprised to hear Tom singing.
- Tom'un şarkı söylediğini duyunca çok şaşırdım.
- I thought I heard Tom singing.
- Tom'un şarkı söylediğini duyduğumu sandım.
- She is singing with a guitar.
- Gitarla şarkı söylüyor.
- Tom says he'll sing that song he wrote about you tonight.
- Tom bu gece senin için yazdığı şarkıyı söyleyeceğini söylüyor.
- He started to sing.
- Şarkı söylemeye başladı.
- Tom can't sing as well as Mary.
- Tom Mary kadar iyi şarkı söyleyemez.
- Did you sing by yourself?
- Kendi başına mı şarkı söyledin?
- I'll be sitting here while he's singing.
- O şarkı söylerken ben burada oturuyor olacağım.
- Are you going to sing here?
- Burada şarkı söyleyecek misin?
- Much to our surprise, he was good at singing.
- Şaşırtıcı bir şekilde, şarkı söylemede iyiydi.
- Tom says he's never heard Mary sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylediğini hiç duymadığını söylüyor.
- They were heard to sing.
- Onların şarkı söyledikleri duyuldu.
- I can't believe Tom sang in public.
- Tom'un herkesin içinde şarkı söylediğine inanamıyorum.
- We all had a good time singing around the campfire.
- Hepimiz kamp ateşinin etrafında şarkı söyleyerek iyi vakit geçirdik.
- He likes to sing.
- Şarkı söylemeyi sever.
- Tom stopped singing.
- Tom şarkı söylemeyi bıraktı.
- He always sings in the shower.
- Her zaman duşta şarkı söyler.
- I asked Tom to sing.
- Tom'dan şarkı söylemesini istedim.
- Tom should sing with us.
- Tom bizimle şarkı söylemeli.
- The nuns are singing.
- Rahibeler şarkı söylüyor.
- Tom played the guitar and everyone sang.
- Tom gitar çaldı ve herkes şarkı söyledi.
- I really can't sing any more tonight.
- Bu gece gerçekten daha fazla şarkı söyleyemeyeceğim.
- I knew Tom wouldn't sing that song.
- Tom'un o şarkıyı söylemeyeceğini biliyordum.
- Promise me you'll sing.
- Şarkı söyleyeceğine dair bana söz ver.
- Stop singing that song!
- Şu şarkıyı söylemeyi kes!
- Tom is the only one in our family who doesn't like singing.
- Ailemizde şarkı söylemeyi sevmeyen tek kişi Tom'dur.
- Tom said we could sing with his band.
- Tom grubuyla şarkı söyleyebileceğimizi söyledi.
- I knew you wouldn't want to sing.
- Şarkı söylemek istemediğini biliyordum.
- I really love playing the guitar, but I don't like singing.
- Gitar çalmayı çok seviyorum ama şarkı söylemeyi sevmiyorum.
- I didn't plan on singing here tonight.
- Bu gece burada şarkı söylemeyi düşünmüyordum.
- Would you please stop singing?
- Lütfen şarkı söylemeyi keser misin?
- Tom doesn't like to sing.
- Tom şarkı söylemeyi sevmez.
- Until last night, I had never sung in French.
- Dün geceye kadar hiç Fransızca şarkı söylememiştim.
- I won't be singing in this club ever again.
- Bir daha bu kulüpte şarkı söylemeyeceğim.
- The girl singing over there is my sister.
- Orada şarkı söyleyen kız benim kız kardeşimdir.
- Someone's singing.
- Biri şarkı söylüyor.
- Who's singing with him now?
- Şimdi onunla kim şarkı söylüyor?
- Singing is my passion.
- Şarkı söylemek benim tutkumdur.
- Let's never sing that song again.
- Bir daha asla o şarkıyı söylemeyelim.
- He likes to sing popular songs.
- O popüler şarkıları söylemeyi seviyor.
- I hope he sings the song I asked him to sing.
- Umarım söylemesini istediğim şarkıyı söyler.
- Is Tom going to sing tonight?
- Tom bu gece şarkı söyleyecek mi?
- I can't sing in front of people.
- İnsanların önünde şarkı söyleyemem.
- Tom tried to sing the song Mary requested.
- Tom, Mary'nin istediği şarkıyı söylemeye çalıştı.
- That pretty bird did nothing but sing day after day.
- O güzel kuş, her gün şarkı söylemekten başka bir şey yapmıyordu.
- Tom won't be singing.
- Tom şarkı söylüyor olmayacak.
- If you don't want to sing, you don't have to.
- Şarkı söylemek istemiyorsan söylemek zorunda değilsin.
- He is good at singing.
- Şarkı söylemekte çok iyi.
- Tom loved to sing, but nobody wanted to listen to his singing.
- Tom şarkı söylemeyi severdi ama kimse onun şarkılarını dinlemek istemezdi.
- She's singing in her room.
- Odasında şarkı söylüyor.
- Are you sure Tom will let us sing with his group?
- Tom'un grubuyla şarkı söylememize izin vereceğinden emin misin?
- John played guitar and his friends sang.
- John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.
- You don't have to sing.
- Şarkı söylemek zorunda değilsin.
- Tom has sung with several local bands.
- Tom birkaç yerel grupla şarkı söyledi.
- Tom sang Mary the song he wrote for her.
- Tom Mary'ye onun için yazdığı şarkıyı söyledi.
- Have you ever heard Tom sing before?
- Tom'u daha önce hiç şarkı söylerken duydun mu?
- I wonder if Tom really wanted to sing.
- Tom'un gerçekten şarkı söylemek isteyip istemediğini merak ediyorum.
- I still sing.
- Ben hala şarkı söylüyorum.
- You can't make me sing.
- Sen bana şarkı söyletemezsin.
- I heard Tom can sing really well.
- Tom'un çok iyi şarkı söylediğini duydum.
- He can sing.
- Şarkı söyleyebiliyor.
- I was hoping you'd sing with us.
- Bizimle şarkı söylemeni umuyordum.
- They enjoyed singing songs.
- Şarkılar söyleyerek eğlendiler.
- They sat on the grass, playing ukulele and singing.
- Çimlere oturup ukulele çalıp şarkı söylediler.
- She can sing.
- Şarkı söyleyebilir.
- My older sister is good at singing.
- Ablam şarkı söylemede iyidir.
- She is singing the latest popular songs.
- En son popüler şarkıları söylüyor.
- He sang and sang.
- Şarkı söyledi de söyledi.
- Tom was surprised how well Mary could sing.
- Tom Mary'nin ne kadar iyi şarkı söyleyebildiğine şaşırdı.
- Tom sang while he worked.
- Tom çalışırken şarkı söylüyordu.
- Will you let Tom sing?
- Tom'un şarkı söylemesine izin verecek misin?
- I sang a lot when I was a kid.
- Çocukken çok şarkı söylerdim.
- Didn't Tom sing?
- Tom şarkı söylemedi mi?
- Her success at singing made her famous.
- Şarkı söylemedeki başarısı onu meşhur etti.
- They sang in tune.
- Onlar ahenk içinde şarkı söyledi.
- It'll be hard to convince Tom to sing.
- Tom'u şarkı söylemeye ikna etmek zor olacak.
- We never sing.
- Biz asla şarkı söylemeyiz.
- I don't really want to sing.
- Gerçekten şarkı söylemek istemiyorum.
- How well she is singing!
- O ne kadar da iyi şarkı söylüyor!
- I used to sing every day when I was a child.
- Çocukken her gün şarkı söylerdim.
- You can hear her singing every morning.
- Her sabah şarkı söylediğini duyabilirsiniz.
- Tom doesn't ever sing.
- Tom hiç şarkı söylemez.
- Nobody told Tom not to sing.
- Kimse Tom'a şarkı söyleme demedi.
- How come you don't sing?
- Niçin şarkı söylemiyorsun?
- No, I don't sing.
- Hayır, ben şarkı söylemem.
- The children sang songs.
- Çocuklar şarkılar söyledi.
- It wasn't Tom's first time to hear Mary sing.
- Tom Mary'nin şarkı söylediğini ilk defa duymuyordu.
- Did you guys sing?
- Siz şarkı söylediniz mi?
- We had to sing.
- Şarkı söylemek zorundaydık.
- Tom sang to Maria.
- Tom, Maria'ya şarkı söyledi.
- I think I sing quite well.
- Sanırım oldukça iyi şarkı söylerim.
- I'm singing in the rain.
- Yağmurda şarkı söylüyorum.
- I didn't know Tom could sing so well.
- Tom'un çok iyi şarkı söyleyebildiğini bilmiyordum.
- She sang with a beautiful voice.
- Güzel bir sesle şarkı söylerdi.
- Who sings better?
- Kim daha iyi şarkı söylüyor?
- Who will sing tonight?
- Bu gece kim şarkı söyleyecek?
- They sat on the grass, playing ukulele and singing.
- Çimlere oturmuş, ukulele çalıp, şarkı söylüyorlardı.
- I don't want to sing right now.
- Şu an şarkı söylemek istemiyorum.
- She's afraid to sing.
- Şarkı söylemekten korkuyor.
- Tom can't sing as well as I can.
- Tom benim kadar iyi şarkı söyleyemez.
- Please don't ask me to sing.
- Lütfen benden şarkı söylememi istemeyin.
- He likes singing and dancing.
- Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi sever.
- I'll sing a couple of songs if you want me to.
- İstersen birkaç şarkı söyleyebilirim.
- I've never sung with Tom.
- Tom'la hiç şarkı söylemedim.
- We like to sit around the campfire singing songs and talking to each other.
- Kamp ateşinin etrafında oturup şarkılar söylemeyi ve birbirimizle konuşmayı severiz.
- What did Tom sing?
- Tom hangi şarkıyı söyledi?
- Don't sing.
- Şarkı söyleme.
- I'll never be able to sing as well as you do.
- Ben asla senin kadar iyi şarkı söyleyemeyeceğim.
- They sang in chorus.
- Onlar koro halinde şarkı söylediler.
- You're not actually going to sing, are you?
- Aslında şarkı söylemeyeceksin, değil mi?
- I've never sung with a band before.
- Daha önce hiç bir grupla şarkı söylememiştim.
- Tom is pretty good at singing.
- Tom şarkı söylemede oldukça iyidir.
- I don't know for certain whether Tom will sing tonight or not.
- Tom'un bu gece şarkı söyleyip söylemeyeceğinden emin değilim.
- I knew you wouldn't sing.
- Şarkı söylemeyeceğini biliyordum.
- Tom played the guitar and Mary sang.
- Tom gitar çaldı ve Mary şarkı söyledi.
- Aren't you going to sing with us?
- Bizimle şarkı söylemeyecek misin?
- I don't want Tom singing at our wedding.
- Tom'un düğünümüzde şarkı söylemesini istemiyorum.
- Tom doesn't like the way you sing.
- Tom senin şarkı söyleyişini beğenmiyor.
- Which songs did they sing?
- Hangi şarkıları söylediler?
- I wish she could sing as well as you.
- Keşke, o senin kadar iyi şarkı söyleyebilse.
- Tom and Mary have decided to sing together.
- Tom ve Mary beraber şarkı söylemeye karar verdiler.
- Will you sing?
- Şarkı söyler misin?
- Tom seldom sings, but I think he will tonight.
- Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
- I sing Gypsy songs.
- Çingene şarkıları söylüyorum.
- Tom played the piano and the children sang.
- Tom piyano çaldı ve çocuklar şarkı söyledi.
- Is Tom going to sing tonight?
- Tom bu akşam şarkı söyleyecek mi?
- Tom knows how to sing really well.
- Tom gerçekten nasıl iyi şarkı söyleyeceğini biliyor.
- He sang while working.
- O, çalışırken şarkı söyledi.
- He's screaming, not singing.
- O şarkı söylemiyor, bağırıyor.
- Tom begged me to sing.
- Tom şarkı söylemem için yalvardı.
- I enjoy singing, but I don't like dancing.
- Şarkı söylemeyi severim ama dans etmeyi sevmem.
- Living means singing and loving.
- Yaşamak, şarkı söylemek ve sevmek demektir.
- She loves singing.
- Şarkı söylemeyi seviyor.
- Tom told Mary that she didn't have to sing.
- Tom, Mary'ye şarkı söylemek zorunda olmadığını söyledi.
- I wish you could've heard Tom sing.
- Keşke Tom'un şarkı söylediğini duyabilseydin.
- I didn't want to sing.
- Şarkı söylemek istemedim.
- Do you really think you can sing better than Tom?
- Gerçekten Tom'dan daha iyi şarkı söyleyebileceğini mi düşünüyorsun?
- How many songs did Tom and Mary sing together?
- Tom ve Mary birlikte kaç şarkı söyledi?
- Pua is going to sing at church.
- Pua kilisede şarkı söyleyecek.
- Sing us a song, please.
- Bize bir şarkı söyle, lütfen.
- I don't think that Tom will sing with us tomorrow.
- Tom'un yarın bizimle şarkı söyleyeceğini sanmıyorum.
- They sang one after another.
- Birbiri ardına şarkı söylediler.
- She sang happily.
- O, mutlu bir şekilde şarkı söyledi.
- Yamada-san can play the guitar, and she's good at singing too.
- Yamada-san gitar çalabiliyor ve iyi de şarkı söylüyor.
- They sing.
- Onlar şarkı söyler.
- I sing tenor.
- Tenor olarak şarkı söylüyorum.
- Singing in the shower is one of his favorite things to do.
- Duşta şarkı söylemek onun yapacağı en sevdiği şeylerden biridir.
- Tom was singing.
- Tom şarkı söylüyordu.
- Let me sing.
- Şarkı söyleyeyim.
- I won't ask you to sing again.
- Tekrar şarkı söylemeni istemeyeceğim.
- Tom said he heard Mary singing this morning behind the school building.
- Tom Mary'nin bu sabah okul binasının arkasında şarkı söylediğini duyduğunu söyledi.
- Tom was singing with the children sitting around the campfire.
- Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla şarkı söylüyordu.
- She wanted him to sing her a song.
- Ona bir şarkı söylemesini istedi.
- Why can't we sing that song tonight?
- Neden bu gece o şarkıyı söyleyemiyoruz?
- Tom sings.
- Tom şarkı söylüyor.
- I'd love to sing with you.
- Seninle şarkı söylemek istiyorum.
- I sang one.
- Ben bir tane şarkı söyledim.
- Tom plays the drums and also sings.
- Tom davul çalıyor ve şarkı söylüyor.
- Tom can't sing as well as Mary can.
- Tom, Mary kadar iyi şarkı söyleyemiyor.
- Tom is too shy to sing in public.
- Tom toplum içinde şarkı söylemek için fazla utangaç.
- Will Madonna ever stop singing?
- Madonna şarkı söylemeyi bırakacak mı?
- Did anybody sing with you?
- Kimse seninle şarkı söyledi mi?
- Let's all sing.
- Hepimiz şarkı söyleyelim.
- I'm not going to sing.
- Ben şarkı söylemeyeceğim.
- We sang Christmas songs in the car all the way to Tom's house.
- Tom'un evine giderken arabada Noel şarkıları söyledik.
- He preferred playing the violin to singing.
- Keman çalmayı şarkı söylemeye tercih ediyordu.
- I heard Mary's singing.
- Mary'nin şarkı söylediğini duydum.
- He likes to sing popular songs.
- Popüler şarkılar söylemeyi seviyor.
- I wondered whether or not Tom wanted to sing.
- Tom'un şarkı söylemek isteyip istemediğini merak ettim.
- Has Abraham already sung?
- Abraham şarkı söyledi mi?
- Don't sing here.
- Burada şarkı söyleme.
- I would rather sing than dance.
- Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim.
- Tom says Mary can sing quite well.
- Tom, Mary'nin çok iyi şarkı söyleyebildiğini söyledi.
- I sung too many karaoke songs, and now my throat hurts.
- Çok fazla karaoke şarkısı söyledim ve şimdi boğazım ağrıyor.
- I doubt Tom will sing.
- Tom'un şarkı söyleyeceğinden şüpheliyim.
- I can't sing very well.
- Ben çok iyi şarkı söyleyemiyorum.
- Tom wouldn't let us sing.
- Tom şarkı söylememize izin vermedi.
- I can teach you how to sing.
- Nasıl şarkı söyleneceğini öğretebilirim.
- Tom has been singing professionally since he was thirteen.
- Tom on üç yaşından beri profesyonel olarak şarkı söylüyor.
- The birds used to sing in the trees.
- Kuşlar ağaçlarda şarkı söylerdi.
- Let's sing a happy song.
- Hadi mutlu bir şarkı söyleyelim.
- She can sing very well.
- Çok iyi şarkı söyleyebiliyor.
- We have to sing at an old folks home today.
- Bugün bir huzurevinde şarkı söylememiz gerekiyor.
- The children were sitting around the campfire singing songs.
- Çocuklar kamp ateşinin etrafında oturup şarkı söylüyorlardı.
- I want to learn to sing like you.
- Sizin gibi şarkı söylemeyi öğrenmek istiyorum.
- Why did you choose to sing that song?
- Neden o şarkıyı söylemeyi seçtin?
- I used to sing with Tom, Mary and John.
- Tom, Mary ve John ile şarkı söylerdim.
- Tom sings off key.
- Tom akortsuz şarkı söyler.
- I'll teach you how to sing.
- Ben sana nasıl şarkı söyleneceğini öğretirim.
- You can't sing here.
- Burada şarkı söyleyemezsin.
- Her singing was very impressive as usual.
- Şarkı söylemesi her zamanki gibi çok etkileyiciydi.
- Tom sang pretty well.
- Tom oldukça iyi şarkı söyledi.
- I never heard him sing.
- Şarkı söylediğini hiç duymadım.
- Tom wasn't the only one who wasn't singing.
- Tom şarkı söylemeyen tek kişi değildi.
- Tom and I aren't going to sing that song.
- Tom ve ben o şarkıyı söylemeyeceğiz.
- I think we should ask Tom to sing for us.
- Bence Tom'dan bizim için şarkı söylemesini rica etmeliyiz.
- This is the first time I've ever sung in Russian.
- İlk defa Rusça şarkı söyledim.
- Is it true that Tom doesn't like to sing?
- Tom'un şarkı söylemeyi sevmediği doğru mu?
- Did you sing?
- Şarkı söyledin mi?
- He always sings while having a shower.
- O her zaman duş alırken şarkı söyler.
- I'm singing in the rain.
- Yağmur altında şarkı söylüyorum.
- They are talking about what they will sing.
- Hangi şarkıyı söyleyecekleri hakkında konuşuyorlar.
- Tom has been told several times not to sing so late at night.
- Tom'a birkaç defa geceleri çok geç saatte şarkı söylememesi söylendi.
- The man stood up and began to sing.
- Adam ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.
- Tom sounds like he grew up singing in church.
- Tom kulağa kilisede şarkı söyleyerek büyümüş gibi geliyor.
- She's screaming, not singing.
- O çığlık atıyor, şarkı söylemiyor.
- Have you ever sung in French?
- Hiç Fransızca şarkı söyledin mi?
- I'd like to sing you a song.
- Sana bir şarkı söylemek isterdim.
- Do we really have to sing?
- Gerçekten şarkı söylemek zorunda mıyız?
- Tom says he can't sing.
- Tom şarkı söyleyemediğini söyledi.
- You can't sing very well.
- Çok iyi şarkı söyleyemezsin.
- Tom says he'll sing.
- Tom şarkı söyleyeceğini söylüyor.
- I wonder if Tom wants to sing.
- Acaba Tom şarkı söylemek istiyor mu?
- Tom did his best to persuade Mary to sing.
- Tom Mary'yi şarkı söylemeye ikna etmek için elinden geleni yaptı.
- Tom kept on singing.
- Tom şarkı söylemeyi sürdürdü.
- Tom is going to sing.
- Tom şarkı söyleyecek.
- Tom will never let you sing.
- Tom şarkı söylemene asla izin vermez.
- I like the way Tom sings.
- Tom'un şarkı söyleme şeklini seviyorum.
- I sometimes hear my father singing in the bath.
- Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.
- Tom is singing a beautiful song.
- Tom güzel bir şarkı söylüyor.
- Everybody wanted to sing.
- Herkes şarkı söylemek istedi.
- You're not expecting me to sing, are you?
- Şarkı söylememi beklemiyorsun, değil mi?
- I didn't know you sang professionally.
- Profesyonel olarak şarkı söylediğini bilmiyordum.
- Ann sings elegantly.
- Ann zarafetle şarkı söyler.
- Sing us a song.
- Bize bir şarkı söyle.
- Tom said Mary sang very well last night.
- Tom dün gece Mary'nin çok iyi şarkı söylediğini söyledi.
- He was playing the piano and she was singing.
- O piyano çalıyordu, kız da şarkı söylüyordu.
- Could you sing for us?
- Bizim için şarkı söyler misiniz?
- I don't like the way Tom sings.
- Tom'un şarkı söyleme şeklini sevmiyorum.
- I told you not to sing.
- Sana şarkı söyleme demiştim.
- They're able to sing.
- Şarkı söyleyebiliyorlar.
- He's screaming, not singing.
- Çığlık atıyor, şarkı söylemiyor.
- Tom didn't sing very well.
- Tom pek iyi şarkı söylemezdi.
- Tom didn't have to sing.
- Tom'un şarkı söylemesine gerek yoktu.
- Who asked Tom to sing?
- Tom'dan şarkı söylemesini kim istedi?
- Do you think you could sing for us?
- Bizim için şarkı söyleyebileceğini düşünüyor musun sen?
- Slaves are generally expected to sing as well as to work.
- Kölelerden çalışmanın yanı sıra genellikle şarkı söylemeleri bekleniyor.
- We really should sing a little more quietly.
- Gerçekten biraz daha sessizce şarkı söylemeliyiz.
- I've never heard my mother sing.
- Annemin şarkı söylediğini hiç duymamıştım.
- We sang and we loved it.
- Şarkı söyledik ve çok sevdik.
- You can't make me sing.
- Bana şarkı söyletemezsin.
- Let's sing the English song.
- Hadi İngilizce şarkıyı söyleyelim.
- He began to sing.
- Şarkı söylemeye başladı.
- Tom let me sing with his band.
- Tom grubuyla şarkı söylememe izin verdi.
- A young man is singing before the door.
- Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- Don't you ever get tired of singing?
- Hiç şarkı söylemekten bıkmaz mısın?
- Tom sang beautifully.
- Tom çok güzel şarkı söylüyordu.
- Tom told Mary to stop singing.
- Tom, Mary'ye şarkı söylemeyi kesmesini söyledi.
- He likes to sing in the bathtub.
- Küvette şarkı söylemeyi seviyor.
- We sang around the fire when it got dark.
- Hava karardığında ateşin etrafında şarkı söyledik.
- Do you think Tom would sing at our wedding?
- Sence Tom düğünümüzde şarkı söyler mi?
- Tom has been singing a lot of sad songs recently.
- Tom son zamanlarda çok fazla hüzünlü şarkı söylüyor.
- Tom sang while he worked.
- Tom, çalışırken şarkı söyledi.
- You can sing if you want to.
- İstersen şarkı söyleyebilirsiniz.
- It's easy to sing.
- Şarkı söylemek kolaydır.
- I sang for two hours.
- İki saat şarkı söyledim.
- I suppose we could ask Tom to sing.
- Sanırım Tom'dan şarkı söylemesini isteyebiliriz.
- Tom knows he shouldn't be singing this late at night.
- Tom gecenin geç saatlerinde şarkı söylememesi gerektiğini biliyor.
- Nobody's singing.
- Hiç kimse şarkı söylemiyor.
- I don't feel like singing now.
- Şimdi canım şarkı söylemek istemiyor.
- Tom didn't let me sing.
- Tom şarkı söylememe izin vermedi.
- Will you sing me a Beatles' song?
- Bana bir Beatles şarkısı söyler misin?
- Will you sing for me?
- Benim için şarkı söyler misin?
- We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten keyif aldık.
- Tom and Mary sang the song they had just written.
- Tom ve Mary yeni yazdıkları şarkıyı söylediler.
- A young man is singing in front of the door.
- Genç bir adam kapının önünde şarkı söylüyor.
- Tom and Mary are going to sing together.
- Tom ve Mary beraber şarkı söyleyecekler.
- I want Tom to sing at our wedding.
- Tom'un düğünümüzde şarkı söylemesini istiyorum.
- Tonight, Tom sang better than usual.
- Bu gece, Tom her zamankinden daha iyi şarkı söyledi.
- He knows how to sing in Japanese.
- O Japonca şarkı söyleyebilir.
- I continued singing.
- Şarkı söylemeye devam ettim.
- Have you ever heard him sing?
- Hiç onun şarkı söylediğini duydun mu?
- You sing a beautiful song.
- Güzel bir şarkı söylüyorsun.
- They want to hear you sing.
- Onlar senin şarkı söylediğini duymak istiyor.
- A young man is singing in front of the door.
- Bir genç adam kapının önünde şarkı söylüyor.
- Tom might sing.
- Tom şarkı söyleyebilir.
- Surprisingly, he was good at singing.
- Şaşırtıcı bir şekilde, şarkı söylemede iyiydi.
- Did Tom sing any songs you knew?
- Tom bildiğin bir şarkı söyledi mi?
- Tom gets paid to sing and to entertain people.
- Tom şarkı söylemek ve insanları eğlendirmek için para alır.
- I enjoy singing, but I don't like dancing.
- Şarkı söylemekten hoşlanıyorum ama dans etmeyi sevmiyorum.
- Please don't ask me to sing again.
- Lütfen benden bir daha şarkı söylememi istemeyin.
- I shouldn't have asked Tom to sing.
- Tom'dan şarkı söylemesini istememeliydim.
- You sing beautifully.
- Güzel şarkı söylüyorsun.
- Tom said he can't sing as well as Mary.
- Tom, Mary kadar iyi şarkı söyleyemediğini söyledi.
- I think Tom enjoyed singing with us.
- Bence Tom bizimle şarkı söylemekten keyif aldı.
- I can't wait to hear you sing again.
- Tekrar şarkı söylemeni duymak için sabırsızlanıyorum.
- Tom won't sing unless you ask him to.
- Tom sen ondan istemediğin sürece şarkı söylemeyecek.
- Tom may not want to sing.
- Tom şarkı söylemek istemeyebilir.
- I want to sing the song.
- Şarkıyı söylemek istiyorum.
- I know Tom will sing that song if you request it.
- Eğer istersen Tom'un o şarkıyı söyleyeceğini biliyorum.
- My guess is that Tom isn't going to want to sing.
- Tahminimce Tom şarkı söylemek istemeyecek.
- Would you sing for me?
- Benim için şarkı söyler misin?
- What did you really think of the way Tom sang?
- Tom'un şarkı söyleme tarzı hakkında gerçekten ne düşündün?
- We don't sing.
- Şarkı söylemiyoruz.
- Tom shouldn't have tried singing that song.
- Tom o şarkıyı söylemeye çalışmamalıydı.
- He always sings while having a shower.
- Duş alırken hep şarkı söyler.
- Don't make me sing.
- Bana şarkı söyletme.
- We walked along the busy street, singing old songs.
- Biz eski şarkılar söyleyerek işlek cadde boyunca yürüdük.
- I didn't want to sing.
- Ben şarkı söylemek istemedim.
- I wasn't able to sing very well tonight because I had a sore throat.
- Bu gece çok iyi şarkı söyleyemedim çünkü boğazım ağrıyordu.
- I feel like singing.
- Canım şarkı söylemek istiyor.
- Tom has learned how to sing a few songs in French.
- Tom Fransızca birkaç şarkı söylemeyi öğrendi.
- Sing us a song in French.
- Bize Fransızca bir şarkı söyle.
- We won't sing.
- Şarkı söylemeyeceğiz.
- Sami loved to sing.
- Sami şarkı söylemeyi severdi.
- Tom wouldn't let Mary sing.
- Tom Mary'nin şarkı söylemesine izin vermezdi.
- Tom likes singing traditional songs.
- Tom geleneksel şarkılar söylemeyi seviyor.
- I recorded you singing.
- Seni şarkı söylerken kaydettim.
- He played the piano and she sang.
- O piyano çaldı ve kız şarkı söyledi.
- Anyone may sing.
- Herkes şarkı söyleyebilir.
- Do you still sing with Tom?
- Hala Tom'la şarkı söylüyor musun?
- I'm not going to sing that song anymore.
- Artık o şarkıyı söylemeyeceğim.
- I sing Gypsy songs.
- Ben Çingene şarkıları söylerim.
- Tom's singing is pretty good.
- Tom oldukça iyi şarkı söylüyor.
- Tom doesn't like the way Mary sings.
- Tom, Mary'nin şarkı söyleme şeklini sevmiyor.
- Are you going to sing?
- Şarkı söyleyecek misin?
- Tom played the piano and Mary sang.
- Tom piyano çaldı ve Mary şarkı söyledi.
- How did you talk Tom into singing?
- Tom'u şarkı söylemeye nasıl ikna ettiniz?
- I love listening to you guys sing.
- Sizi şarkı söylerken dinlemeye bayılıyorum.
- Singing is his thing.
- Şarkı söylemek onun işi.
- This girl sings pretty well.
- Bu kız çok güzel şarkı söylüyor.
- Tom is able to sing very well.
- Tom çok iyi şarkı söyleyebiliyor.
- Have you ever sung in Japanese?
- Hiç Japonca şarkı söyledin mi?
- Everybody was singing except me.
- Ben hariç herkes şarkı söylüyordu.
- Tom loved to sing, but nobody wanted to listen to his singing.
- Tom şarkı söylemeyi severdi fakat hiç kimse onun şarkı söylemesini dinlemek istemiyordu.
- They stopped singing.
- Şarkı söylemeyi bıraktılar.
- Tom and Mary enjoyed singing songs together.
- Tom ve Mary birlikte şarkı söylemekten keyif alırlardı.
- I see him singing, but this isn't often.
- Onu şarkı söylerken görüyorum ama bu sıkça değil.
- Tom sang very well.
- Tom çok iyi şarkı söyledi.
- Tom and his friends are in the next room singing drinking songs.
- Tom ve arkadaşları yan odada meyhane şarkıları söylüyorlar.
- Yumi's hobby is singing popular songs.
- Yumi'nin hobisi popüler şarkılar söylemek.
- I know why Tom doesn't want to sing.
- Tom'un neden şarkı söylemek istemediğini biliyorum.
- Tom made me sing.
- Tom bana şarkı söyletti.
- I love the way you sing.
- Şarkı söyleme şeklini seviyorum.
- Tom just kept singing.
- Tom şarkı söylemeye devam etti.
- I regret singing that song at Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününde o şarkıyı söylediğim için pişmanım.
- I can't wait to hear you sing again.
- Tekrar şarkı söylemeni dinlemek için sabırsızlanıyorum.
- I want to hear you sing.
- Şarkı söylediğini duymak istiyorum.
- Tom said he didn't want to sing.
- Tom şarkı söylemek istemediğini söyledi.
- Suddenly, my mother started singing.
- Birden annem şarkı söylemeye başladı.
- Sami can't sing or act.
- Sami şarkı söyleyemiyor ya da rol yapamıyor.
- She is able to sing very well.
- O çok iyi şarkı söyleyebilir.
- I intend to sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemeye niyetliyim.
- Tom gets paid to sing.
- Tom şarkı söylemek için para alıyor.
- I always enjoy hearing you sing.
- Seni şarkı söylerken dinlemekten her zaman zevk almışımdır.
- I think I can sing fairly well.
- Oldukça iyi şarkı söyleyebildiğimi düşünüyorum.
- I agreed to sing at Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününde şarkı söylemeyi kabul ettim.
- We all sing.
- Hepimiz şarkı söyleyeceğiz.
- This is the first time I've ever sung in Russian.
- İlk defa Rusça şarkı söylüyorum.
- I hope he sings the song I asked him to sing.
- Umarım ondan istediğim şarkıyı söyler.
- We're not going to let Tom sing with us.
- Tom'un bizimle şarkı söylemesine izin vermeyeceğiz.
- Tom said Mary sang very well last night.
- Tom, Mary'nin dün gece çok iyi şarkı söylediğini söyledi.
- Tom always sings out of tune.
- Tom hep akortsuz şarkı söyler.
- Anyone can sing.
- Herkes şarkı söyleyebilir.
- I really want to sing with your band.
- Ben gerçekten senin grubunla şarkı söylemek istiyorum.
- I didn't know that Tom was the one who was going to sing tonight.
- Bu gece şarkı söyleyecek olanın Tom olduğunu bilmiyordum.
- My older sister is good at singing.
- Ablam iyi şarkı söyler.
- Are you still going to sing with us?
- Hala bizimle şarkı söyleyecek misin?
- He began singing.
- Şarkı söylemeye başladı.
- I am not musical, but I like to sing in the shower.
- Ben müzikle ilgili değilim ama duşta şarkı söylemeyi severim.
- The girl singing with Tom is Mary.
- Tom'la şarkı söyleyen kız Mary'dir.
- Cicadas are singing.
- Ağustos böcekleri şarkı söylüyorlar.
- I like singing and playing the guitar.
- Şarkı söylemeyi ve gitar çalmayı severim.
- They sang in chorus.
- Koro halinde şarkı söylediler.
- I wonder if Tom wants to sing.
- Tom'un şarkı söylemek isteyip istemediğini merak ediyorum.
- Nobody told Tom not to sing.
- Kimse Tom'a şarkı söylememesini söylemedi.
- Tom can't sing as well as me.
- Tom benim kadar iyi şarkı söyleyemez.
- He sings very well.
- Çok iyi şarkı söylüyor.
- I heard you singing.
- Senin şarkı söylediğini duydum.
- I'm in no mood to sing right now.
- Şu anda şarkı söyleyecek modumda değilim.
- Tom made us sing.
- Tom bize şarkı söyletti.
- I just don't want to sing right now.
- Şu anda şarkı söylemek istemiyorum sadece.
- Tom's singing certainly made people happy.
- Tom'un şarkı söylemesi kesinlikle insanları mutlu etti.
- Tom made Mary sing.
- Tom Mary'ye şarkı söyletti.
- Didn't Tom sing?
- Tom şarkı söylemiyor muydu?
- Should we sing?
- Şarkı söylememiz gerekiyor mu?
- Who was the one who suggested we sing these songs?
- Bu şarkıları söylememizi öneren kimdi?
- She stopped singing the song.
- Şarkıyı söylemeyi bıraktı.
- I hope you sing.
- Umarım şarkı söylersiniz.
- Tom wants you to sing with Mary.
- Tom, Mary ile şarkı söylemeni istiyor.
- Stop singing this song.
- Bu şarkıyı söylemeyi kes.
- I kept singing.
- Şarkı söylemeye devam ettim.
- He sang off key.
- O detone şarkı söyledi.
- I'm going to sing.
- Şarkı söyleyeceğim.
- I carried on singing.
- Şarkı söylemeye devam ettim.
- Do you have to sing?
- Şarkı söylemek zorunda mısın?
- Tom sang a lot better than I thought he would.
- Tom düşündüğümden çok daha iyi şarkı söyledi.
- Tom has been singing a lot of sad songs recently.
- Tom son zamanlarda hüzünlü şarkılar söylüyor.
- The girls came singing toward the crowd.
- Kızlar şarkı söyleyerek kalabalığa doğru geldiler.
- They are not singing, they are flirting with each other.
- Şarkı söylemiyorlar, birbirleriyle flört ediyorlar.
- Tom doesn't like singing.
- Tom şarkı söylemeyi sevmez.
- When I'm in a bad mood, I start to sing.
- Moralim bozuk olduğunda şarkı söylemeye başlıyorum.
- Tom suggested we sing.
- Tom şarkı söylememizi önerdi.
- I heard that Tom doesn't know how to sing any songs in French.
- Tom'un Fransızca şarkı söylemeyi bilmediğini duydum.
- Singing is my passion.
- Şarkı söylemek benim tutkum.
- I can hear Tom singing.
- Tom'un şarkı söylediğini duyabiliyorum.
- She is able to sing very well.
- Çok iyi şarkı söyleyebilir.
- Tom wouldn't let Mary sing with his band.
- Tom, Mary'nin grubuyla şarkı söylemesine izin vermedi.
- I knew you'd want to sing.
- Şarkı söylemek istediğini biliyordum.
- He likes to sing.
- O şarkı söylemeyi sever.
- He sang some old songs.
- Eski şarkılar söyledi.
- She doesn't sing very well.
- O çok iyi şarkı söylemiyor.
- I've never heard my mother sing.
- Annemi hiç şarkı söylerken dinlemedim.
- Start singing.
- Şarkı söylemeye başlayın.
- We sang around the fire when it got dark.
- Hava kararınca ateşin etrafında şarkı söyledik.
- Let's all sing.
- Hadi şarkı söyleyelim.
- Tom won't sing unless you ask him to.
- Tom sen istemedikçe şarkı söylemez.
- Tom won't sing.
- Tom şarkı söylemiyor.
- Tom hasn't sung in years.
- Tom yıllardır şarkı söylemedi.
- I don't sing anymore.
- Artık şarkı söylemiyorum.
- Tom plays piano better than he sings.
- Tom şarkı söylemekten daha iyi piyano çalar.
- Does Tom really sing those kinds of songs?
- Tom gerçekten bu tür şarkılar söyler mi?
- Tom doesn't want to sing.
- Tom şarkı söylemek istemiyor.
- I wonder if Tom can sing as well as Mary.
- Tom'un Mary kadar iyi şarkı söyleyip söylemediğini merak ediyorum.
- This is the first time Tom has ever sung with our band.
- Tom ilk kez grubumuzla birlikte şarkı söylüyor.
- When did my sister sing that song?
- Kız kardeşim ne zaman o şarkıyı söyledi?
- Didn't I tell you not to sing?
- Sana şarkı söyleme demedim mi?
- I heard you singing.
- Şarkı söylediğini duydum.
- Can we sing?
- Şarkı söyleyebilir miyiz?
- How come you don't sing?
- Neden şarkı söylemiyorsun?
- Tonight, Tom sang better than usual.
- Bu gece Tom her zamankinden daha iyi şarkı söyledi.
- I knew you wouldn't want to sing.
- Şarkı söylemek istemeyeceğini biliyordum.
- I used to be able to sing that song.
- Ben o şarkıyı söyleyebilirdim.
- I am not musical, but I like to sing in the shower.
- Müzisyen değilim ama duşta şarkı söylemeyi severim.
- Tom will sing for you.
- Tom senin için şarkı söyleyecek.
- You sing so much better than I do.
- Benden çok daha iyi şarkı söylüyorsun.
- Tom refuses to sing.
- Tom şarkı söylemeyi reddediyor.
- She sang with a beautiful voice.
- O güzel bir sesle şarkı söyledi.
- Birds are singing in the trees.
- Kuşlar ağaçlarda şarkı söylüyor.
- Tom suggested that Mary sing the new song she'd been practicing.
- Tom, Mary'ye alıştırma yaptığı yeni şarkıyı söylemesini önerdi.
- Tom kept singing.
- Tom şarkı söylemeye devam etti.
- Pua sings at church.
- Pua kilisede şarkı söylüyor.
- Tom tried to convince Mary to sing.
- Tom, Mary'yi şarkı söylemeye ikna etmeye çalıştı.
- Please don't make me sing.
- Lütfen bana şarkı söyletme.
- Tom heard me sing.
- Tom şarkı söylediğimi duydu.
- She heard him sing his favorite song.
- Onun en sevdiği şarkıyı söylediğini duymuş.
- He sang as well as a bird.
- O bir kuş kadar güzel şarkı söyledi.
- Tom might not want to sing in front of such a large audience.
- Tom bu kadar büyük bir kitlenin önünde şarkı söylemek istemeyebilir.
- Let Tom sing.
- Tom şarkı söylesin.
- Are you going to sing for us?
- Bizim için şarkı söyleyecek misin?
- The campers sang songs around the campfire.
- Kampçılar kamp ateşinin etrafında şarkılar söylediler.
- I heard you ask Tom to sing.
- Tom'dan şarkı söylemesini rica ettiğini duydum.
- They say they'll sing.
- Şarkı söyleyeceklerini söylüyorlar.
- Tom hasn't sung with our band in a long time.
- Tom uzun süre grubumuzla şarkı söylemedi.
- I don't sing to them.
- Onlara şarkı söylemiyorum.
- We sang songs in the car all the way to his house.
- Onun evine giderken arabada yol boyunca şarkılar söyledik.
- Let's sing that English song.
- Hadi şu İngilizce şarkıyı söyleyelim.
- We walked along the busy street, singing old songs.
- İşlek cadde boyunca eski şarkılar söyleyerek yürüdük.
- Tom said that Mary likes to sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylemeyi sevdiğini söyledi.
- Who would you most like to sing with?
- En çok kiminle şarkı söylemek istersiniz?
- Tom and Mary can both sing quite well.
- Tom ve Mary oldukça iyi şarkı söyleyebiliyorlar.
- Tom continued singing.
- Tom şarkı söylemeye devam etti.
- Tom wouldn't have sung if we hadn't asked him to.
- Biz istemeseydik Tom şarkı söylemezdi.
- They only allowed Tom to sing one song.
- Onlar Tom'un yalnızca bir şarkı söylemesine izin verdiler.
- I wonder if Tom can sing as well as Mary.
- Acaba Tom da Mary kadar iyi şarkı söyleyebiliyor mu?
- Tom doesn't sing very well.
- Tom çok iyi şarkı söylemiyor.
- Tom sang his son to sleep.
- Tom uyuması için oğluna şarkı söyledi.
- His brother can't sing.
- Erkek kardeşi şarkı söyleyemiyor.
- They're able to sing.
- Onlar şarkı söyleyebilirler.
- You'll soon be able to sing as well as Tom.
- Yakında Tom kadar iyi şarkı söyleyebileceksin.
- Tom is always singing.
- Tom hep şarkı söylüyor.
- It's easy to sing.
- Şarkı söylemek kolay.
- The birds were singing in the trees.
- Kuşlar ağaçlarda şarkı söylüyordu.
- Didn't I tell you not to sing?
- Sana şarkı söylememeni söylemedim mi?
- Tom's singing is pretty good.
- Tom'un şarkı söylemesi oldukça iyi.
- She sang pretty well.
- Çok iyi şarkı söylerdi.
- Tom plays the guitar, sings and writes songs.
- Tom gitar çalıyor, şarkı söylüyor ve şarkı yazıyor.
- The birds are singing in the trees.
- Kuşlar ağaçların arasında şarkı söylüyor.
- He started singing an old song.
- Eski bir şarkı söylemeye başladı.
- Mary loves to dance and sing.
- Mary dans etmeyi ve şarkı söylemeyi sever.
- Tom does not know how to sing.
- Tom nasıl şarkı söyleneceğini bilmiyor.
- Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
- Şarkı söylemek dürüst ve zevkli bir eğlencedir, ancak müstehcen şarkılar söylemekten veya dinlemekten zevk almaktan kaçınmak için dikkatli olunmalıdır.
- As she sang with all her heart, the audience was deeply moved.
- O bütün kalbiyle şarkı söylerken seyirci derinden etkilendi.
- Will Tom sing with us?
- Tom bizimle şarkı söyleyecek mi?
- The girl who sings there is my sister.
- Orada şarkı söyleyen kız benim kız kardeşim.
- Would you like me to sing?
- Şarkı söylememi ister misin?
- Don't sing that song anymore.
- Artık o şarkıyı söylemeyin.
- Tom sounds like he grew up singing in church.
- Tom kilisede şarkı söyleyerek büyümüş gibi.
- I thought I told you not to sing so late at night.
- Sana gece geç saatlerde şarkı söyleme dediğimi sanıyordum.
- We want Tom to sing for us.
- Tom'un bizim için şarkı söylemesini istiyoruz.
- Tom will never let you sing.
- Tom asla şarkı söylemene izin vermeyecek.
- Tom can play the guitar and is also good at singing.
- Tom gitar çalabiliyor ve aynı zamanda iyi şarkı söylüyor.
- We never sing in public.
- Asla herkesin içinde şarkı söylemeyiz.
- Let's sing the song that Tom wrote.
- Tom'un yazdığı şarkıyı söyleyelim.
- Are you sure Tom will let us sing with his group?
- Tom'un, grubuyla şarkı söylememize izin vereceğinden emin misin?
- There are some people singing in the lobby.
- Lobide şarkı söyleyen bazı insanlar var.
- Singing is her thing.
- Şarkı söylemek onun işi.
- I don't want Tom to sing at my party.
- Tom'un partimde şarkı söylemesini istemiyorum.
- Tom likes to sing.
- Tom şarkı söylemeyi seviyor.
- Keep singing.
- Şarkı söylemeye devam et.
- I love the way you sing.
- Şarkı söyleyişini seviyorum.
- I wonder why Tom sang that song, even though Mary asked him not to.
- Mary söylememesini istediği halde Tom'un neden o şarkıyı söylediğini merak ediyorum.
- Please sing.
- Lütfen şarkı söyle.
- How well she is singing!
- Ne kadar güzel şarkı söylüyor!
- Could you please stop singing?
- Lütfen şarkı söylemeyi keser misin?
- They love singing.
- Şarkı söylemeyi seviyorlar.
- They sing.
- Şarkı söylüyorlar.
- We sang, danced and chatted after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra şarkı söyledik, dansettik ve sohbet ettik.
- Tom doesn't really enjoy singing with Mary.
- Tom, Mary ile şarkı söylemekten pek hoşlanmıyor.
- Why shouldn't Tom sing?
- Tom neden şarkı söylemesin?
- Will Tom sing?
- Tom şarkı söyleyecek mi?
- I never heard him sing.
- Onun şarkı söylediğini asla duymadım.
- Let's not sing any more.
- Artık şarkı söylemeyelim.
- No, I'm not singing.
- Hayır, şarkı söylemiyorum.
- This girl sings pretty well.
- Bu kız oldukça iyi şarkı söylüyor.
- The children were sitting around the campfire singing songs.
- Çocuklar kamp ateşinin etrafında oturmuş şarkılar söylüyorlardı.
- Tom asked us to sing.
- Tom şarkı söylememizi istedi.
- Do you think Tom would sing at our wedding?
- Tom'un düğünümüzde şarkı söyleyeceğini düşünüyor musun?
- Do you want me to sing?
- Şarkı söylememi ister misin?
- Why should we sing that song?
- Neden o şarkıyı söyleyelim ki?
- When was the last time you sang with Tom?
- En son ne zaman Tom'la şarkı söyledin?
- You know I won't sing.
- Şarkı söylemeyeceğimi biliyorsun.
- Will Jane sing?
- Jane şarkı söyleyecek mi?
- I've never heard Tom sing in public.
- Tom'u toplum içinde şarkı söylerken hiç duymadım.
- I don't think Tom wants to sing with us.
- Tom'un bizimle şarkı söylemek istediğini sanmıyorum.
- Tom got very good at singing.
- Tom şarkı söylemede çok iyiydi.
- My guess is that Tom isn't going to want to sing.
- Benim tahminim Tom'un şarkı söylemek istemeyeceğidir.
- Someone is singing.
- Birisi şarkı söylüyor.
- They're in a singing group.
- Onlar şarkı söyleyen bir gruptalar.
- And then everyone started singing.
- Ve sonra herkes şarkı söylemeye başladı.
- Can you sing the song?
- Şarkı söyleyebilir misin?
- They enjoyed singing songs.
- Onlar şarkı söylemekten keyf aldı.
- I didn't like singing when I was younger.
- Gençken şarkı söylemekten hoşlanmıyordum.
- May I sing now?
- Şimdi şarkı söyleyebilir miyim?
- Tom can't sing as well as Mary.
- Tom, Mary kadar iyi şarkı söyleyemez.
- Every evening, a nightingale would sing us songs.
- Her akşam, bir bülbül bize şarkı söylerdi.
- Sing us a song, please.
- Bize bir şarkı söyle lütfen.
- We have never heard him sing the song.
- Bu şarkıyı söylediğini hiç duymadık.
- She likes to sing.
- O şarkı söylemeyi sever.
- Sami loved to sing.
- Sami şarkı söylemeyi seviyordu.
- I sometimes hear my father singing in the bath.
- Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyarım.
- I kept on singing.
- Ben şarkı söylemeye devam ettim.
- Would you sing at our wedding?
- Düğünümüzde şarkı söyler misin?
- I don't really sing like that.
- Gerçekten öyle şarkı söyleyemem.
- Let's sing.
- Şarkı söyleyelim.
- I soon learned how to sing.
- Çok geçmeden şarkı söylemeyi öğrendim.
- Tom has sung with several local bands.
- Tom çeşitli yerel gruplarla şarkı söyledi.
- I sang for Tom.
- Tom için şarkı söyledim.
- I hear someone singing.
- Birinin şarkı söylemesini duyuyorum.
- Tom said that he won't sing tonight.
- Tom bu gece şarkı söylemeyeceğini söyledi.
- I wonder if Tom really wanted to sing.
- Acaba Tom gerçekten şarkı söylemek istedi mi?
- What was Mario singing?
- Mario hangi şarkıyı söylüyordu?
- He made me sing on the stage.
- Bana sahnede şarkı söyletti.
- Tom can sing quite well.
- Tom oldukça iyi şarkı söyleyebiliyor.
- I like the way Tom sings.
- Tom'un şarkı söyleme tarzını seviyorum.
- You should have gone on singing.
- Şarkı söylemeye devam etmeliydin.
- Tom told me he'd sing.
- Tom bana şarkı söyleyeceğini söyledi.
- You can sing much better than Tom.
- Tom'dan çok daha iyi şarkı söyleyebilirsiniz.
- Each evening, a nightingale sang for us.
- Her akşam bir bülbül bizim için şarkı söylerdi.
- He can't sing.
- O şarkı söyleyemez.
- Why did Tom ask Mary to sing?
- Tom neden Mary'den şarkı söylemesini istedi?
- Each evening, a nightingale sang for us.
- Her akşam, bir bülbül bizim için şarkı söyledi.
- Tom is about to sing.
- Tom şarkı söylemek üzeredir.
- I told you to stop singing.
- Sana şarkı söylemeyi kesmeni söyledim.
- Did you guys sing?
- Şarkı söylediniz mi beyler?
- I wish I could sing as well as Tom can.
- Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
- I probably sing better than Tom does.
- Muhtemelen Tom'dan daha iyi şarkı söylüyorumdur.
- Will Tom want to sing?
- Tom şarkı söylemek ister mi?
- I'd like to sing with you sometime.
- Bir ara seninle şarkı söylemek isterim.
- In the morning, the birds started to sing.
- Kuşlar sabah şarkı söylemeye başladı.
- Tom is the only one in our family who doesn't like singing.
- Ailemizde şarkı söylemeyi sevmeyen tek kişi Tom.
- The twins sang.
- İkizler şarkı söyledi.
- Tom said that he really enjoyed singing with Mary.
- Tom, Mary ile şarkı söylemekten gerçekten keyif aldığını söyledi.
- Who asked you to sing?
- Senden şarkı söylemeni kim istedi?
- Tom says Mary can sing quite well.
- Tom, Mary'nin oldukça iyi şarkı söyleyebileceğini söylüyor.
- I grew up singing with my three sisters.
- Ben üç kız kardeşimle birlikte şarkı söyleyerek büyüdüm.
- I will sing while he is resting.
- O dinlenirken ben şarkı söyleyeceğim.
- Tom doesn't like to sing sad songs.
- Tom hüzünlü şarkılar söylemekten hoşlanmaz.
- I really don't sing.
- Ben gerçekten şarkı söylemem.
- I wasn't going to sing that song, but Tom asked me to, so I did.
- O şarkıyı söylemeyecektim ama Tom söylememi istedi, bu yüzden söyledim.
- I'm not going to let Tom sing.
- Tom'un şarkı söylemesine izin vermeyeceğim.
- She can't sing.
- O, şarkı söyleyemez.
- Would you sing us a song in English?
- Lütfen bize İngilizce bir şarkı söyler misin?
- I didn't want to sing, but Tom asked me to, so I did.
- Şarkı söylemek istemedim ama Tom söylememi istedi, bu yüzden söyledim.
- The birds were singing in the trees.
- Kuşlar ağaçlarda şarkı söylüyorlardı.
- Tom and Mary like to sing.
- Tom ve Mary şarkı söylemekten hoşlanırlar.
- Perhaps Tom can sing at our wedding.
- Belki Tom bizim düğünümüzde şarkı söyleyebilir.
- He sang as well as a bird.
- Bir kuş kadar iyi şarkı söylerdi.
- I wish I could sing as well as you.
- Keşke senin kadar iyi şarkı söyleyebilseydim.
- Tom says that he's never heard Mary sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylediğini hiç duymadığını söylüyor.
- Tom used to sing better than he does now.
- Tom eskiden şimdikinden daha iyi şarkı söylerdi.
- I'll sing.
- Şarkı söylerim.
- She sings out of tune.
- Ahenksiz şarkı söylüyor.
- I intend to sing that song tonight.
- Bu gece bu şarkıyı söylemek istiyorum.
- I hate singing.
- Şarkı söylemekten nefret ediyorum.
- I plan to sing.
- Şarkı söylemeyi planlıyorum.
- I grew up singing with my three sisters.
- Üç kız kardeşimle şarkı söyleyerek büyüdüm.
- You sing so much better than I do.
- Sen benden çok daha iyi şarkı söylüyorsun.
- Tom refused to sing the song Mary requested.
- Tom Mary'nin istediği şarkıyı söylemeyi reddetti.
- Tom likes to sing, doesn't he?
- Tom şarkı söylemeyi seviyor, değil mi?
- Tom asked me to sing.
- Tom şarkı söylememi istedi.
- Tom told us not to sing.
- Tom bize şarkı söylemememizi söyledi.
- I heard Tom can sing really well.
- Tom'un gerçekten iyi şarkı söyleyebildiğini duydum.
- I don't think that we should even consider singing.
- Bence şarkı söylemeyi düşünmemeliyiz bile.
- He always sings in the shower.
- O her zaman duşta şarkı söyler.
- He sang a long time ago.
- Çok uzun zaman önce şarkı söylemişti.
- What songs are you best at singing?
- En çok hangi şarkıları söylemede en iyisin?
- Tom is willing to sing a few songs.
- Tom birkaç şarkı söylemeye hazır.
- I'd love to sing for you.
- Sizin için şarkı söylemeyi çok isterim.
- Tom and his friends sat around the campfire and sang songs.
- Tom ve arkadaşları kamp ateşinin etrafında oturup şarkılar söylediler.
- I used to sing professionally, but I don't anymore.
- Eskiden profesyonel olarak şarkı söylerdim, ama artık söylemiyorum.
- He kept singing.
- O şarkı söylemeyi sürdürdü.
- Tom used to sing almost every day.
- Tom neredeyse her gün şarkı söylerdi.
- We want Tom to sing with us.
- Tom'un bizimle şarkı söylemesini istiyoruz.
- I heard Tom singing in French.
- Tom'un Fransızca şarkı söylediğini duydum.
- I don't sing.
- Ben şarkı söylemem.
- I like singing in the rain.
- Yağmurda şarkı söylemeyi severim.
- Why can't giraffes sing?
- Zürafalar neden şarkı söyleyemez?
- Tom wants to learn to sing in French.
- Tom, Fransızca şarkı söylemeyi öğrenmek istiyor.
- I thought it'd be fun to sing a few songs together.
- Birlikte birkaç şarkı söylemenin eğlenceli olacağını düşündüm.
- No, I'm not singing.
- Hayır, ben şarkı söylemiyorum.
- The sun is shining and the birds are singing.
- Güneş parlıyor ve kuşlar şarkı söylüyor.
- The Frenchman sings.
- Fransız şarkı söylüyor.
- He continued singing.
- O şarkı söylemeye devam etti.
- I didn't know you couldn't sing.
- Şarkı söyleyemediğini bilmiyordum.
- I know I'm not good at singing.
- Şarkı söylemede iyi olmadığımı biliyorum.
- I heard them sing.
- Şarkı söylediklerini duydum.
- We all sang in unison.
- Hepimiz bir ağızdan şarkı söyledik.
- Do you have to sing?
- Şarkı söylemeli misin?
- Have you ever sung with Tom?
- Sen hiç Tom'la şarkı söyledin mi?
- She played the guitar and he sang.
- Gitar çaldı ve şarkı söyledi.
- He wants to sing old songs.
- O, eski şarkıları söylemek istiyor.
- I sang one.
- Şarkı söyledim.
- Did Tom sing?
- Tom şarkı söyledi mi?
- Tom didn't want to sing.
- Tom şarkı söylemek istemedi.
- Tom sings quite well.
- Tom çok iyi şarkı söyler.
- Tom wants to sing.
- Tom şarkı söylemek istiyor.
- She sang better than him.
- O, ondan daha iyi şarkı söyledi.
- You sing beautifully.
- Çok güzel şarkı söylüyorsun.
- We have never heard him sing the song.
- Şarkıyı söylediğini hiç duymadık.
- I'm not very good at singing.
- Ben şarkı söylemede çok iyi değilim.
- They kept singing until a rescue team came.
- Kurtarma ekibi gelene kadar şarkı söylemeye devam ettiler.
- Who forced Tom to sing?
- Tom'u şarkı söylemeye kim zorladı?
- I can't sing as well as Tom can.
- Tom kadar güzel şarkı söyleyemem.
- You sing better than me.
- Benden daha iyi şarkı söylüyorsun.
- I'll never ever sing in a karaoke bar.
- Bir daha asla karaoke barda şarkı söylemeyeceğim.
- Don't let Tom sing.
- Tom'un şarkı söylemesine izin verme.
- Let's sing that English song.
- O İngilizce şarkıyı söyleyelim.
- I sing to make my living.
- Geçimimi sağlamak için şarkı söylüyorum.
- When does Tom sing?
- Tom ne zaman şarkı söyler?
- I don't want to sing right now.
- Şu anda şarkı söylemek istemiyorum.
- The girl sings and dances and then laughs at me.
- Kız şarkı söyleyip dans ediyor ve sonra bana gülüyor.
- Have you ever sung for an audience?
- Hiç seyirciler için şarkı söyledin mi?
- I can sing and I can dance.
- Şarkı söyleyebilirim ve dans edebilirim.
- It'd be nice if you could sing.
- Şarkı söyleyebilseydin güzel olurdu.
- My children like to sing in the car.
- Çocuklarım arabada şarkı söylemeyi sever.
- And then everyone started singing.
- Sonra herkes şarkı söylemeye başladı.
- Tom can't sing a high A.
- Tom tiz bir La tonunda şarkı söyleyemez.
- Tom heard Mary singing in the kitchen.
- Tom Mary'nin mutfakta şarkı söylediğini duydu.
- I've always wanted to sing on stage.
- Her zaman sahnede şarkı söylemek istedim.
- Tom and Mary want to sing together.
- Tom ve Mary beraber şarkı söylemek istiyorlar.
- Tom could hear Mary singing in the shower.
- Tom, Mary'nin duşta şarkı söylediğini duyabiliyordu.
- You used to love singing.
- Sen şarkı söylemeyi severdin.
- Tom and his friends sat around the campfire and sang songs.
- Tom ve arkadaşları kamp ateşinin etrafında oturdu ve şarkılar söyledi.
- You don't sing very well.
- Sen çok iyi şarkı söylemiyorsun.
- Tom didn't want Mary to sing at his party.
- Tom, Mary'nin onun partisinde şarkı söylemesini istemedi.
- I thought you said we weren't going to sing.
- Şarkı söylemeyeceğimizi söylediğini sanıyordum.
- I don't sing.
- Ben şarkı söylemiyorum.
- She is not only good at running; she is also good at singing.
- Sadece koşmada değil, şarkı söylemede de çok iyi.
- Tom can sing better than anybody else I know.
- Tom tanıdığım herkesten daha iyi şarkı söyleyebilir.
- Tom said he heard someone singing.
- Tom birinin şarkı söylediğini duyduğunu söyledi.
- Nobody wants to sing with Tom.
- Kimse Tom ile şarkı söylemek istemiyor.
- Tom says he won't sing.
- Tom şarkı söylemeyeceğini söyledi.
- Someone's singing.
- Birisi şarkı söylüyor.
- While she sat on the cliff and combed her hair, she sang a wonderfully beautiful song.
- Uçurumda oturup saçlarını tararken harika bir şarkı söyledi.
- She can sing very well.
- O çok iyi şarkı söyleyebilir.
- Tom got good at singing.
- Tom şarkı söylemede iyi.
- Tom can't sing as well as I can.
- Tom benim kadar iyi şarkı söyleyemiyor.
- Who told Tom to sing?
- Tom'a şarkı söylemesini kim söyledi?
- I sing pretty well, I think.
- Sanırım çok iyi şarkı söylüyorum.
- We sang Christmas songs in the car all the way to Tom's house.
- Tom'un evine kadar arabada Noel şarkıları söyledik.
- My youngest sister sings very well.
- Benim küçük kız kardeşim çok iyi şarkı söyler.
- Tom doesn't like singing sad songs.
- Tom, hüzünlü şarkıları söylemekten hoşlanmıyor.
- I expect to sing better next time.
- Gelecek sefere daha iyi şarkı söylemeyi umuyorum.
- Tom doesn't sing very well.
- Tom çok iyi şarkı söylemez.
- You didn't sing, did you?
- Şarkı söylemedin, değil mi?
- You can't sing and dance on Good Friday.
- Kutsal Cuma'da şarkı söyleyip dans edemezsin.
- I just like singing!
- Ben şarkı söylemeyi seviyorum ya!
- I want you to sing me a song.
- Bana bir şarkı söylemeni istiyorum.
- Tom hasn't sung in years.
- Tom yıllarca şarkı söylemedi.
- Tom is getting ready to sing.
- Tom şarkı söylemeye hazırlanıyor.
- Tom said he's not going to sing.
- Tom şarkı söylemeyeceğini söyledi.
- Tom can't sing as well as Mary can.
- Tom Mary'nin söyleyebildiği kadar iyi şarkı söyleyemez.
- Tom is willing to sing a few songs.
- Tom birkaç şarkı söylemek istiyor.
- Why don't we all sing?
- Neden hepimiz şarkı söylemiyoruz?
- After the bird had sung, it flew away.
- Kuş şarkı söyledikten sonra uçtu.
- She is fond of singing old songs.
- O eski şarkılar söylemeye düşkündür.
- He continued singing.
- Şarkı söylemeye devam etti.
- I heard Tom sing.
- Tom'un şarkı söylediğini duydum.
- Tom used to never sing.
- Tom asla şarkı söylemezdi.
- Tom doesn't sing so much anymore.
- Tom artık o kadar fazla şarkı söylemiyor.
- Why should Tom sing that song?
- Tom neden o şarkıyı söylesin ki?
- I think I sing quite well.
- Bence çok iyi şarkı söylüyorum.
- Let's sing some songs.
- Biraz şarkı söyleyelim.
- Dick played piano and Lucy sang.
- Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.
- You don't want me to sing, do you?
- Şarkı söylememi istemiyorsun, değil mi?
- No one's going to sing here tonight.
- Bu gece kimse burada şarkı söylemeyecek.
- He sang to guitar accompaniment.
- O gitar eşliğinde şarkı söyledi.
- I kept on singing.
- Şarkı söylemeye devam ettim.
- He went on singing.
- Şarkı söylemeye devam etti.
- Tom has never sung with our band before.
- Tom daha önce grubumuzla hiç şarkı söylemedi.
- She is singing with a guitar.
- O, gitar eşliğinde şarkı söylüyor.
- I sing to make my living.
- Yaşamımı kazanmak için şarkı söylüyorum.
- Have you ever heard Tom sing?
- Tom'u hiç şarkı söylerken duydun mu?
- I met Tom when I was singing in a club in Boston.
- Tom'la Boston'da bir kulüpte şarkı söylerken tanıştım.
- You're so good at singing.
- Şarkı söylemede çok iyisin.
- I wasn't the one who sang at Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününde şarkı söyleyen ben değildim.
- I am singing.
- Şarkı söylüyorum.
- Tom sings at church.
- Tom kilisede şarkı söyler.
- Tom will sing.
- Tom şarkı söyleyecek.
- Tom and Mary like to sing.
- Tom ve Mary şarkı söylemeyi seviyor.
- He was heard singing in the shower.
- Duşta şarkı söylerken duyuldu.
- Which songs did they sing?
- Onlar hangi şarkıları söyledi?
- Tom began to sing.
- Tom şarkı söylemeye başladı.
- Would you sing us a song in French?
- Bize Fransızca bir şarkı söyler misin?
- We sang around the campfire.
- Kamp ateşinin etrafında şarkı söyledik.
- I can't believe Tom sang in public.
- Tom'un halkın içinde şarkı söylediğine inanamıyorum.
- It was obvious that Tom didn't want to sing.
- Tom'un şarkı söylemek istemediği açıktı.
- Can you hear her singing?
- Onun şarkı söylediğini duyabiliyor musun?
- She told some jokes and sang some funny songs at a patient's beside.
- Bir hastanın yanında bazı şakalar yaptı ve komik şarkılar söyledi.
- He always sings while taking a shower.
- Duş alırken hep şarkı söyler.
- I really liked the way you sang.
- Şarkı söyleme tarzını gerçekten beğendim.
- Where did you learn how to sing the blues?
- Blues şarkılarını söylemeyi nerede öğrendin?
- I'll never sing at this club again.
- Bir daha asla bu kulüpte şarkı söylemeyeceğim.
- Tom is much better at singing than I am.
- Tom şarkı söylemede benden çok daha iyi.
- What kind of songs does Tom sing?
- Tom ne tür şarkılar söyler?
- She sang as she walked.
- O yürürken şarkı söyledi.
- Neither of my parents can sing very well.
- Ailemden hiçbiri çok iyi şarkı söyleyemez.
- Tom won't sing.
- Tom, şarkı söylemeyecek.
- You don't sing very well.
- Çok iyi şarkı söyleyemiyorsun.
- Tom began to sing his favorite song and Mary harmonized with him.
- Tom, en sevdiği şarkıyı söylemeye başladı ve Mary onunla birlikte söylemeye başladı.
- Why shouldn't Tom sing?
- Tom neden şarkı söylememeli?
- Tom makes his living by singing.
- Tom şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.
- Even I was impressed with Tom's singing.
- Tom'un şarkı söylemesinden ben bile etkilendim.
- Let's sing now.
- Şimdi şarkı söyleyelim.
- Tom doesn't like the way Mary sings.
- Tom Mary'nin şarkı söyleme tarzını sevmiyor.
- Tom sang three songs and then left the stage.
- Tom üç şarkı söyledi ve sonra sahneyi terk etti.
- I knew Tom wouldn't want to sing.
- Tom'un şarkı söylemek istemeyeceğini biliyordum.
- Tom sometimes sings in French.
- Tom bazen Fransızca şarkı söyler.
- Slaves are generally expected to sing as well as to work.
- Kölelerden genellikle çalışmak kadar şarkı söylemeleri de beklenir.
- I like singing and playing the guitar.
- Şarkı söyleyip gitar çalmaktan hoşlanırım.
- You're always singing.
- Hep şarkı söylüyorsun.
- We often hear you sing.
- Biz sık sık senin şarkı söylediğini duyarız.
- Tom doesn't like singing sad songs.
- Tom hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- We never sing.
- Biz hiç şarkı söylemeyiz.
- Tom disapproved of Mary singing in bars.
- Tom, Mary'nin barlarda şarkı söylemesini onaylamıyordu.
- Tom was singing with the children sitting around the campfire.
- Tom kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla birlikte şarkı söylüyordu.
- I used to sing a lot when I was a kid.
- Çocukken çok şarkı söylerdim.
- Tom makes his living by singing.
- Tom hayatını şarkı söyleyerek kazanıyor.
- I'd rather not sing tonight.
- Bu gece şarkı söylememeyi tercih ederim.
- Tom rarely sings, but I think he will tonight.
- Tom nadiren şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
- Let's sing something together.
- Hadi birlikte biraz şarkı söyleyelim.
- What kind of songs does Tom sing at karaoke?
- Tom karaokede ne tür şarkılar söylüyor?
- Do you have to sing?
- Şarkı söylemen gerekiyor mu?
- You'd better not sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemesen iyi olur.
- You should've let me sing.
- Bırakmalıydın şarkı söyleyeyim.
- Tom stood up to sing.
- Tom şarkı söylemek için ayağa kalktı.
- Tom used to sing in a punk rock band.
- Tom eskiden bir punk rock grubunda şarkı söylerdi.
- We never sing in public.
- Toplum içinde asla şarkı söylemeyiz.
- Singing is her strong point.
- Şarkı söylemek onun güçlü yönü.
- I haven't sung in a while.
- Bir süredir şarkı söylemiyorum.
- You sing a lot better than I do.
- Benden çok daha iyi şarkı söylüyorsun.
- I can't sing in front of people.
- İnsanların karşısında şarkı söyleyemem.
- I don't intend to sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemek niyetinde değilim.
- Tom sang softly.
- Tom aheste aheste şarkı söyledi.
- Tom used to sing to me when I was a kid.
- Ben çocukken Tom bana şarkı söylerdi.
- Will Tom want to sing?
- Tom şarkı söylemek isteyecek mi?
- I began to sing when I was a youngster.
- Delikanlı iken şarkı söylemeye başladım.
- Tom sings better than Mary.
- Tom, Mary'den daha iyi şarkı söylüyor.
- I like the way you sing.
- Şarkı söyleme şeklini seviyorum.
- I used to sing that song when I was a child.
- Ben bir çocukken o şarkıyı söylerdim.
- As we were singing songs, we climbed to the top.
- Şarkılar söylerken tepeye tırmandık.
- Tom wants to learn to sing in French.
- Tom Fransızca şarkı söylemeyi öğrenmek istiyor.
- Tom sang a French song for us.
- Tom bizim için Fransızca bir şarkı söyledi.
- How did you talk Tom into singing?
- Tom'u şarkı söylemeye nasıl ikna ettin?
- Tom wanted Mary to sing with him.
- Tom, Mary'nin onunla şarkı söylemesini istedi.
- Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
- Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.
- Why is Tom singing that song we asked him not to sing?
- Tom neden ondan söylememesini istediğimiz şarkıyı söylüyor?
- I can sing this song without looking at the lyrics.
- Ben sözlerine bakmadan bu şarkıyı söyleyebilirim.
- Would you ever go out with a guy who couldn't sing?
- Hiç şarkı söyleyemeyen bir adamla çıkar mıydın?
- I was the one who taught Tom to sing like that.
- Tom'a böyle şarkı söylemeyi öğreten bendim.
- She can sing and dance beautifully.
- Çok güzel şarkı söyleyip dans edebiliyor.
- I used to hate singing in public.
- Eskiden toplum içinde şarkı söylemekten nefret ederdim.
- Can't you sing?
- Şarkı söyleyemez misin?
- We sang for her.
- Onun için şarkı söyledik.
- I sing almost every day.
- Neredeyse her gün şarkı söylüyorum.
- Tom can't sing very well.
- Tom çok iyi şarkı söyleyemez.
- Tom and I sang in unison.
- Tom ve ben hep beraber şarkı söyledik.
- I've never heard Tom sing in public before.
- Tom'un daha önce halkın önünde şarkı söylediğini duymadım.
- Rome burned and the Kaiser sang.
- Roma yandı ve Kayzer şarkı söyledi.
- Should we sing?
- Şarkı söyleyelim mi?
- Will you sing with us?
- Bizimle şarkı söyler misin?
- I'm not going to sing that song.
- O şarkıyı söylemeyeceğim.
- Did anybody sing with you?
- Seninle şarkı söyleyen oldu mu?
- I wish we could sing together more often.
- Keşke birlikte daha sık şarkı söyleyebilseydik.
- Why did you choose to sing that song?
- Neden o şarkıyı söylemeyi seçtiniz?
- Tom thought that Mary wouldn't have to sing.
- Tom Mary'nin şarkı söylemek zorunda olmayacağını düşündü.
- Birds sing.
- Kuşlar şarkı söyler.
- I'd rather not sing.
- Şarkı söylememeyi tercih ederim.
- I wasn't able to sing very well tonight because I had a sore throat.
- Boğazım ağrıdığı için bu gece güzel şarkı söyleyemedim.
- I like it when you sing.
- Şarkı söylemeni seviyorum.
- Birds were singing in the sky.
- Kuşlar gökyüzünde şarkı söylüyorlardı.
- Tom and I like to sing.
- Tom ve ben şarkı söylemekten hoşlanıyoruz.
- I rarely sing.
- Ben nadiren şarkı söylerim.
- Tom may not want to sing, but you should ask him anyway.
- Tom şarkı söylemek istemeyebilir ama yine de ona rica etmen gerekir.
- I didn't know that Tom was the one who was going to sing tonight.
- Bu gece şarkı söyleyecek kişinin Tom olduğunu bilmiyordum.
- To my surprise, he was good at singing.
- Onun şarkı söylemede iyi olmasına çok şaşırdım.
- Tom and Mary enjoyed singing songs together.
- Tom ve Mary birlikte şarkılar söylemekten zevk aldılar.
- I don't feel like singing right now.
- Kendimi şu anda şarkı söyleyecek gibi hissetmiyorum.
- I've decided not to sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylememeye karar verdim.
- I don't want to sing.
- Şarkı söylemek istemiyorum.
- We really should sing a little more quietly.
- Biraz daha sessiz şarkı söylemeliyiz.
- Tom gets paid to sing.
- Tom şarkı söylemek için para alır.
- Tom sang and danced.
- Tom şarkı söyledi ve dans etti.
- We sang and we loved it.
- Şarkı söyledik ve bundan hoşlandık.
- Tom promised he'd sing.
- Tom şarkı söyleyeceğine söz verdi.
- Would you like to hear me sing?
- Şarkı söylememi dinlemek ister misin?
- When did you sing?
- Ne zaman şarkı söyledin?
- Tom sings at this bar a couple of times a week.
- Tom bu barda haftada iki kez şarkı söyler.
- I don't like the way Tom sings.
- Tom'un şarkı söyleme tarzını sevmiyorum.
- I sing a lot.
- Ben çok şarkı söylerim.
- Tom will sing for Mary.
- Tom Mary için şarkı söyleyecek.
- I really don't sing.
- Gerçekten şarkı söylemem.
- Tom wanted Mary to sing him a song.
- Tom, Mary'den ona bir şarkı söylemesini istedi.
- I was very surprised to hear Tom singing.
- Tom'un şarkı söylediğini duyduğuma çok şaşırdım.
- She sings out of tune.
- O uyumsuz şarkı söylüyor.
- I'll teach you how to sing.
- Sana nasıl şarkı söyleyeceğini öğreteceğim.
- I told you to stop singing.
- Sana şarkı söylemeyi kesmeni söylemiştim.
- I sometimes hear my father singing in the shower.
- Bazen babamın duşta şarkı söylediğini duyuyorum.
- I won't sing with you.
- Seninle şarkı söylemeyeceğim.
- My grandfather could sing quite well when he was young.
- Büyükbabam gençken çok iyi şarkı söylerdi.
- The girl singing with Tom is Mary.
- Tom'la birlikte şarkı söyleyen kız Mary.
- I wasn't going to sing.
- Şarkı söylemeyecektim.
- We sang in loud voices.
- Biz yüksek sesle şarkı söyledik.
- I don't feel like singing right now.
- Şu an canım şarkı söylemek istemiyor.
- He knows how to sing in Japanese.
- O, nasıl Japonca şarkı söyleneceğini bilir.
- Tom and I both sing.
- Tom ve ben ikimiz de şarkı söyleriz.
- I didn't know you sang professionally.
- Senin profesyonel olarak şarkı söylediğini bilmiyordum.
- Let Tom sing by himself.
- Tom kendi başına şarkı söylesin.
- I wish I could sing like you do.
- Keşke ben de senin gibi şarkı söyleyebilsem.
- Are you still going to sing with us?
- Hâlâ bizimle şarkı söyleyecek misin?
- I've never sung in public.
- Hiç toplum içinde şarkı söylemedim.
- Tom seems to be the only one who wants to sing.
- Şarkı söylemek isteyen tek kişi Tom gibi görünüyor.
- I'm not sure if I'm going to be able to sing tonight.
- Bu gece şarkı söyleyip söyleyemeyeceğimden emin değilim.
- The birds are singing merrily.
- Kuşlar neşeyle şarkı söylüyor.
- I've never sung with a band before.
- Daha önce bir grupla hiç şarkı söylemedim.
- I sung too many karaoke songs, and now my throat hurts.
- Ben çok fazla karaoke şarkı söyledim ve şimdi boğazım ağrıyor.
- Who did Tom sing for?
- Tom kimin için şarkı söyledi?
- Tom can't sing very well and neither can I.
- Tom da ben de iyi şarkı söyleyemiyoruz.
- Tom says he likes the way Mary sings.
- Tom Mary'nin şarkı söylemesinden hoşlandığını söylüyor.
- The birds were singing in the forest.
- Kuşlar ormanda şarkı söylüyorlardı.
- I sang at church.
- Kilisede şarkı söyledim.
- Tom started singing and everybody joined in.
- Tom şarkı söylemeye başladı ve herkes katıldı.
- I didn't want to listen to Tom singing.
- Tom'un şarkı söylemesini dinlemek istemedim.
- Tom got very good at singing.
- Tom şarkı söylemekte çok iyiydi.
- I want you to sing the song.
- Ben senin şarkıyı söylemeni istiyorum.
- Tom hasn't sung professionally for almost three years.
- Tom neredeyse üç yıldır profesyonelce şarkı söylemedi.
- Tom sang Mary the song he wrote for her.
- Tom, Mary'ye onun için yazdığı şarkıyı söyledi.
- Tom might be able to sing at your wedding.
- Tom düğününde şarkı söyleyebilir.
- No, I don't sing.
- Hayır, şarkı söylemiyorum.
- Sami can't sing or act.
- Sami şarkı söyleyemez veya oynayamaz.
- Do you think Tom would be willing to sing for us?
- Sence Tom bizim için şarkı söylemekte istekli olur mu?
- It was clear that Tom didn't want to sing.
- Tom'un şarkı söylemek istemediği açıktı.
- I like singing and playing the guitar.
- Şarkı söylemeyi ve gitar çalmayı seviyorum.
- I said I'd sing.
- Şarkı söyleyeceğimi söyledim.
- Tom doesn't sing.
- Tom şarkı söylemez.
- He wanted to make singing a career.
- Şarkı söylemeyi bir kariyer haline getirmek istedi.
- I'm glad I didn't sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemediğim için mutluyum.
- I didn't sing.
- Şarkı söylemedim.
- Please don't ask me to sing.
- Lütfen şarkı söylememi isteme.
- Tom often sings in the shower.
- Tom sık sık duşta şarkı söyler.
- Is Tom singing?
- Tom şarkı söylüyor mu?
- Her success at singing made her famous.
- Şarkı söylemedeki başarısı onu ünlü yaptı.
- Tom likes the way Mary sings.
- Tom, Mary'nin şarkı söyleme şeklini seviyor.
- I sure wish I could sing as well as Tom.
- Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
- We have to sing at an old folks home today.
- Bugün bir huzurevinde şarkı söylemek zorundayım.
- I sing to make my living.
- Hayatımı kazanmak için şarkı söylüyorum.
- They were singing.
- Şarkı söylüyorlardı.
- Two women are singing.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.
- I thought I told you not to sing so late at night.
- Sana geceleri çok geç saatlerde şarkı söylememeni söylediğimi sanıyordum.
- I don't want Tom to sing.
- Tom'un şarkı söylemesini istemiyorum.
- Didn't you sing?
- Şarkı söylemedin mi?
- He was singing with the children sitting around the campfire.
- Kamp ateşinin etrafında oturan çocuklarla şarkı söylüyordu.
- Let's sing some English songs together.
- Birlikte İngilizce şarkılar söyleyelim.
- He kept on singing.
- Şarkı söylemeye devam etti.
- I may not be able to sing as well as Tom, but I can sing.
- Tom kadar iyi şarkı söyleyemeyebilirim, ama şarkı söyleyebiliyorum.
- Tom sang Mary's favorite song for her.
- Tom, Mary'nin en sevdiği şarkıyı söyledi.
- Do you have to sing now?
- Şimdi şarkı söylemek zorundasın?
- Tom didn't like the way Mary sang.
- Tom Mary'nin şarkı söyleme tarzını beğenmedi.
- She's screaming, not singing.
- O şarkı söylemiyor, çığlık atıyor.
- I would rather play the drums than sing.
- Şarkı söylemektense davul çalmayı tercih ederim.
- You sing a lot better than me.
- Benden çok daha iyi şarkı söylüyorsun.
- We can't let you sing here.
- Burada şarkı söylemene izin veremeyiz.
- We all sing.
- Hepimiz şarkı söyleriz.
- It would be great if you could sing.
- Eğer şarkı söyleyebilseydin harika olurdu.
- He can sing.
- O şarkı söyleyebilir.
- Tom says he'll sing.
- Tom şarkı söyleyeceğini söyledi.
- Where does Tom sing?
- Tom nerede şarkı söylüyor?
- Pua sang.
- Pua şarkı söyledi.
- I sometimes sing in the shower.
- Bazen duşta şarkı söylerim.
- I was singing.
- Şarkı söylüyordum.
- I met Tom when I was singing in a club in Boston.
- Boston'da bir kulüpte şarkı söylerken Tom'la karşılaştım.
- Tom can sing a few French songs.
- Tom birkaç Fransızca şarkı söyleyebilir.
- I wasn't allowed to sing.
- Şarkı söylememe izin verilmedi.
- Tom began singing.
- Tom şarkı söylemeye başladı.
- Do you sing?
- Şarkı söyler misin?
- Tom sang better than Mary did.
- Tom, Mary'den daha iyi şarkı söylerdi.
- His hobbies are playing the guitar and singing.
- Onun hobileri gitar çalmak ve şarkı söylemektir.
- Tom might not want to sing.
- Tom şarkı söylemek istemeyebilir.
- I'd rather not sing that song.
- O şarkıyı söylememeyi tercih ederim.
- I hope we don't have to sing that song tonight.
- Umarım bu gece o şarkıyı söylemek zorunda kalmayız.
- Tom tried to persuade me to sing.
- Tom beni şarkı söylemeye ikna etmeye çalıştı.
- I should sing.
- Şarkı söylemeliyim.
- How young were you when you first started singing on stage?
- Sahnede şarkı söylemeye ilk başladığınızda kaç yaşındaydınız?
- He kept singing.
- Şarkı söylemeye devam etti.
- I knew Tom wouldn't sing.
- Tom'un şarkı söylemeyeceğini biliyordum.
- You're not actually going to sing, are you?
- Gerçekten şarkı söylemeyeceksin, değil mi?
- Don't be afraid to sing.
- Şarkı söylemekten korkma.
- Tom told me not to sing.
- Tom şarkı söylemememi söyledi.
- I promised Tom we wouldn't sing that song tonight.
- Ben Tom'a bu gece o şarkıyı söylemeyeceğimize söz verdim.
- Tom began to sing and we all joined in.
- Tom şarkı söylemeye başladı ve hepimiz katıldık.
- I don't really enjoy singing with Tom.
- Tom ile şarkı söylemekten zevk almıyorum.
- Where do you sing?
- Nerede şarkı söylüyorsun?
- They like to sing.
- Şarkı söylemeyi severler.
- Even I can sing.
- Ben bile şarkı söyleyebilirim.
- Neither of my parents can sing very well.
- Annem de babam da çok iyi şarkı söyleyemez.
- I've never been good at singing.
- Şarkı söylemekte hiç iyi olmadım.
- The people stood up and began to sing.
- İnsanlar ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.
- You don't have to sing if you don't want to.
- İstemiyorsan şarkı söylemek zorunda değilsin.
- It's your turn to sing.
- Şarkı söyleme sırası sende.
- Tom will sing for free.
- Tom bedavaya şarkı söyleyecek.
- Singing is her thing.
- Şarkı söylemek onun olayı.
- We sang in loud voices.
- Yüksek sesle şarkı söyledik.
- She wants to sing and dance.
- Şarkı söyleyip dans etmek istiyor.
- This is the first time I've ever sung with a band.
- İlk defa bir grupla şarkı söyleyişim bu.
- My grandfather could sing quite well when he was young.
- Büyükbabam gençken oldukça iyi şarkı söyleyebiliyordu.
- Which of them can sing better?
- Hangisi daha iyi şarkı söylüyor?
- I really liked the way you sang.
- Şarkı söyleme şeklini gerçekten beğendim.
- Haven't Tom and Mary ever sung together?
- Tom ve Mary hiç birlikte şarkı söylenmedi mi?
- Tom asked me to sing.
- Tom benden şarkı söylememi istedi.
- Do you think Tom would be willing to sing for us?
- Sence Tom bizim için şarkı söylemek ister mi?
- Tom knows he shouldn't be singing this late at night.
- Tom gecenin bu saatinde şarkı söylememesi gerektiğini biliyor.
- Tom wouldn't let us sing with his band.
- Tom grubuyla şarkı söylememize izin vermedi.
- He is good at singing.
- O şarkı söylemede iyidir.
- Tom sang softly.
- Tom usulca şarkı söyledi.
- I am singing with my children.
- Çocuklarımla şarkı söylüyorum.
- It's good if you can sing.
- Eğer şarkı söyleyebiliyorsan iyidir.
- He doesn't sing very well.
- O çok iyi şarkı söylemez.
- I can teach you how to sing.
- Sana şarkı söylemeyi öğretebilirim.
- Do you like listening to music or singing songs?
- Müzik dinlemeyi mi yoksa şarkılar söylemeyi mi seversiniz?
- I've asked Tom to sing a couple of songs.
- Tom'dan birkaç şarkı söylemesini istedim.
- Children love to sing.
- Çocuklar şarkı söylemeyi sever.
- I asked Tom to sing.
- Tom'un şarkı söylemesini istedim.
- Come on, sing with me.
- Hadi, benimle şarkı söyle.
- Tom might be able to convince Mary to sing.
- Tom Mary'yi şarkı söylemeye ikna edebilir.
- I didn't like singing when I was younger.
- Gençken şarkı söylemeyi sevmezdim.
- The birds were singing in the forest.
- Kuşlar ormanda şarkı söylüyordu.
- Tom is able to sing very well.
- Tom çok iyi şarkı söyleyebilir.
- Angels are now singing.
- Melekler şimdi şarkı söylüyor.
- I often sing.
- Ben sık sık şarkı söylerim.
- Tom likes to sing in the shower.
- Tom duşta şarkı söylemekten hoşlanır.
- Let's sing and dance.
- Hadi şarkı söyleyip dans edelim.
- I'll sing a couple of songs if you want me to.
- İstersen birkaç şarkı söylerim.
- I sure wish I could sing as well as Tom.
- Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilseydim.
- He started singing.
- O şarkı söylemeye başladı.
- I think we should ask Tom to sing for us.
- Bence Tom'dan bizim için şarkı söylemesini istemeliyiz.
- I'm not the only one who can't stand the way Tom sings.
- Tom'un şarkı söylemesine katlanamayan tek kişi ben değilim.
- Tom seldom sings, but I think he will tonight.
- Tom nadiren şarkı söyler, ama sanırım bu gece söyleyecek.
- They love singing.
- Şarkı söylemeye bayılırlar.
- We all had a good time singing around the campfire.
- Hepimiz kamp ateşi etrafında şarkı söyleyerek iyi vakit geçirdik.
- I wish he could sing as well as you.
- Keşke o senin kadar iyi şarkı söyleyebilse.
- Will Tom sing, too?
- Tom da şarkı söyleyecek mi?
- I'd be glad to sing the song you wrote.
- Yazdığın şarkıyı söylemekten memnun olurum.
- I think it'd be better if you didn't sing.
- Bence şarkı söylemesen daha iyi olur.
- Tom and Mary enjoy singing together.
- Tom ve Mary beraber şarkı söylemekten keyif alırlar.
- He sings soprano.
- Soprano şarkı söylüyor.
- Tom often sings in his car.
- Tom sık sık arabasında şarkı söyler.
- You are singing songs for me.
- Benim için şarkılar söylüyorsun.
- I don't like to sing at all.
- Şarkı söylemeyi hiç sevmem.
- I don't know for certain whether Tom will sing tonight or not.
- Tom'un bu gece şarkı söyleyip söylemeyeceğini kesin olarak bilmiyorum.
- Have you ever heard Tom sing in French?
- Tom'u hiç Fransızca şarkı söylerken duydun mu?
- She sang very well.
- Çok iyi şarkı söylüyor.
- Keep singing.
- Şarkı söylemeye devam edin.
- I like the way you sing.
- Şarkı söyleyişini seviyorum.
- We don't sing that song anymore.
- Artık o şarkıyı söylemiyoruz.
- She can sing better than anybody else in her class.
- Sınıfındaki herkesten daha iyi şarkı söyleyebiliyor.
- Who does Tom sing with?
- Tom kiminle şarkı söyler?
- I just sang a couple of songs with Tom.
- Tom'la birkaç şarkı söyledim.
- We both sing.
- İkimiz de şarkı söylüyoruz.
- Betty killed Jane while she was singing.
- Betty şarkı söylerken Jane'i öldürdü.
- Where did Tom learn how to sing like that?
- Tom öyle şarkı söylemeyi nerede öğrendi?
- I would love to sing with your band.
- Grubunuzla şarkı söylemek istiyorum.
- The boy who is singing is excellent.
- Şarkı söyleyen oğlan mükemmel.
- Would you like to sing?
- Şarkı söylemek ister misiniz?
- Did you enter the singing contest?
- Şarkı söyleme yarışmasına girdin mi?
- What's the real reason you don't want to sing?
- Şarkı söylemek istemeyişinin gerçek sebebi ne?
- I wish I could sing as well as Lady Gaga.
- Keşke Lady Gaga kadar iyi şarkı söyleyebilseydim.
- I didn't know you couldn't sing.
- Senin şarkı söyleyemediğini bilmiyordum.
- I wish I could sing as well as you do.
- Keşke ben de senin kadar iyi şarkı söyleyebilseydim.
- Tom didn't sing.
- Tom şarkı söylemiyordu.
- Tom sang at our wedding.
- Tom düğünümüzde şarkı söyledi.
- Who sings the best?
- Kim en iyi şarkı söyler?
- Who sings the best?
- En iyi kim şarkı söylüyor?
- I swallowed a soap bubble when I was washing my face while singing.
- Şarkı söylerken yüzümü yıkarken bir sabun köpüğü yuttum.
- Tom sang me a song.
- Tom bana bir şarkı söyledi.
- Why don't you sing?
- Niçin şarkı söylemiyorsun?
- Tom can't make me sing.
- Tom bana şarkı söyletemez.
- Can you please stop singing?
- Lütfen şarkı söylemeyi keser misin?
- Let's sing some French songs together.
- Hadi birlikte Fransızca şarkılar söyleyelim.
- It's your turn to sing.
- Şarkı söyleme sırası senin.
- She sang better than usual.
- Her zamankinden daha iyi şarkı söylüyordu.
- Can't you sing?
- Şarkı söyleyemiyor musun?
- I've never sung in public before.
- Daha önce hiç topluluk önünde şarkı söylememiştim.
- She taught us singing.
- O bize şarkı söylemeyi öğretti.
- Tom should've let me sing.
- Tom şarkı söylememe izin vermeliydi.
- Tom promised to sing.
- Tom şarkı söyleyeceğine söz verdi.
- I don't feel like singing now.
- Şimdi şarkı söylemek istemiyorum.
- Does Tom still sing?
- Tom hala şarkı söylüyor mu?
- Tom is singing.
- Tom şarkı söylüyor.
- I don't like the way Tom sang.
- Tom'un şarkı söyleme şeklini sevmedim.
- I heard her singing.
- Onun şarkı söylediğini duydum.
- I might sing.
- Şarkı söyleyebilirim.
- Tom often sings with his friends.
- Tom sık sık arkadaşlarıyla şarkı söyler.
- Nobody sang with me.
- Kimse benimle şarkı söylemedi.
- Should I sing?
- Şarkı söylemeli miyim?
- I felt like singing loudly when the exam was over.
- Sınav bittiğinde içimden avaz avaz şarkı söylemek geldi.
- Tom sang better than Mary.
- Tom, Mary'den daha iyi şarkı söylerdi.
- Tom tried to sing the song Mary requested.
- Tom Mary'nin istediği şarkıyı söylemeye çalıştı.
- Nobody sings better in the shower than Anna!
- Kimse duşta Anna'dan daha iyi şarkı söyleyemez!
- She's afraid to sing.
- O, şarkı söylemekten korkar.
- I won't ask you to sing.
- Şarkı söylemeni istemeyeceğim.
- I'm not sure if I'm going to be able to sing tonight.
- Bu gece şarkı söyleyebileceğimden emin değilim.
- We aren't going to sing that song.
- Biz o şarkıyı söylemeyeceğiz.
- Have you ever sung before an audience?
- Hiç seyirci önünde şarkı söyledin mi?
- I heard some people singing Christmas carols.
- Bazı insanların Noel şarkıları söylediğini duydum.
- He kept on singing.
- O şarkı söylemeye devam etti.
- She rarely sings, but I think she will tonight.
- O nadiren şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
- Yamada-san can play the guitar, and she's good at singing too.
- Yamada-san gitar çalabilir ve o şarkı söylemede de iyidir.
- I sometimes sing French songs.
- Bazen Fransız şarkılar söylerim.
- Can Tom sing?
- Tom şarkı söyleyebiliyor mu?
- I'm sure she is going to sing at church tomorrow.
- Eminim yarın kilisede şarkı söyleyecek.
- Tom isn't so good at singing.
- Tom şarkı söylemede pek iyi değil.
- I sing almost every day.
- Neredeyse her gün şarkı söylerim.
- Tom loves to sing.
- Tom şarkı söylemeyi sever.
- John played the guitar and his friends sang.
- John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.
- I've never heard Tom sing.
- Tom'u hiç şarkı söylerken dinlemedim.
- Will you sing?
- Şarkı söyleyecek misin?
- I could've sung better.
- Daha güzel şarkı söyleyebilirdim.
- Will you sing some English songs for us?
- Bizim için İngilizce şarkı söyler misiniz?
- I won't be singing in this club ever again.
- Bu kulüpte bir daha şarkı söylemeyeceğim.
- Tell Tom I won't sing.
- Tom'a şarkı söylemeyeceğimi söyle.
- I especially liked the way you sang the second song.
- Özellikle ikinci şarkıyı söyleme şeklini beğendim.
- How did you persuade Tom to sing?
- Tom'u şarkı söylemeye nasıl ikna ettin?
- They sang songs around the fire.
- Ateşin etrafında şarkılar söylediler.
- I'm sure Tom won't want to sing that song.
- Tom'un bu şarkıyı söylemek istemeyeceğinden eminim.
- Haven't Tom and Mary ever sung together?
- Tom ve Mary hiç birlikte şarkı söylemediler mi?
- Tom often sings when he's in the shower.
- Tom duştayken sık sık şarkı söyler.
- Please stop singing that song.
- Lütfen şu şarkıyı söylemeyi kes.
- You can hear her singing every morning.
- Her sabah onun şarkı söyleyişini duyabilirsin.
- He sang while working.
- Çalışırken şarkı söylerdi.
- I'd like to sing with you sometime.
- Seninle bazen şarkı söylemek istiyorum.
- Tom gets paid to sing and to entertain people.
- Tom şarkı söylemek ve insanları eğlendirmek için para alıyor.
- He made me sing on the stage.
- O, bana sahnede şarkı söyletti.
- I want you to stop singing.
- Şarkı söylemeyi bırakmanı istiyorum.
- I don't feel like singing.
- Şarkı söylemek istemiyorum.
- How beautifully she sings!
- Ne kadar da güzel şarkı söylüyor!
- I've never heard Tom sing in public before.
- Tom'u daha önce hiç toplum içinde şarkı söylerken duymamıştım.
- Tom used to sing to me when I was a kid.
- Ben bir çocukken Tom bana şarkı söylerdi.
- Have you heard Tom sing?
- Tom'un şarkı söylediğini duydun mu?
- Is Tom the one who taught you how to sing?
- Sana şarkı söylemeyi öğreten Tom muydu?
- I don't like the way you sing.
- Şarkı söyleme şeklini sevmiyorum.
- The babysitter tried to sing the baby to sleep.
- Çocuk bakıcısı bebeği şarkı söyleyerek uyutmaya çalıştı.
- How did Tom get Mary to sing?
- Tom Mary'ye nasıl şarkı söyletti?
- They were singing.
- Onlar şarkı söylüyordu.
- This is the first time Tom has ever sung with our band.
- Tom ilk kez grubumuzla birlikte şarkı söyledi.
- Tom likes singing.
- Tom şarkı söylemeyi seviyor.
- Tom always sings out of tune.
- Tom her zaman akortsuz şarkı söyler.
- I wish I could sing like you do.
- Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.
- I don't sing very well.
- Çok iyi şarkı söylemiyorum.
- Tom didn't have to sing.
- Tom şarkı söylemek zorunda değildi.
- We don't let Tom sing.
- Tom'un şarkı söylemesine izin vermeyiz.
- When will Tom sing?
- Tom ne zaman şarkı söyleyecek?
- I don't sing very often.
- Çok sık şarkı söylemem.
- Tom wasn't sure whether he should sing or not.
- Tom şarkı söyleyip söylememekte kararsızdı.
- I've sung all my life.
- Hayatım boyunca şarkı söyledim.
- When was the last time you sang with Tom?
- Tom ile en son ne zaman şarkı söylediniz?
- I can't sing as well as Tom can.
- Tom kadar iyi şarkı söyleyemiyorum.
- Tom's singing voice isn't bad.
- Tom'un şarkı söylerken sesi fena değil.
- We did a lot of singing and dancing at the party.
- Partide, bol bol şarkı söyleyip dans ettik.
- I knew Tom would want to sing.
- Tom'un şarkı söylemek isteyeceğini biliyordum.
- I wish I could sing as well as Lady Gaga.
- Keşke Lady Gaga kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
- I rarely sing.
- Nadiren şarkı söylerim.
- I wish I could sing as well as Tom.
- Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
- Tom sings at church.
- Tom kilisede şarkı söylüyor.
- I often heard her sing that song.
- Ben sık sık onun bu şarkıyı söylediğini duydum.
- The boy who is singing is excellent.
- Şarkı söyleyen çocuk mükemmel.
- I like how you sing.
- Şarkı söylemeni seviyorum.
- Tom loves to sing in the shower.
- Tom duşta şarkı söylemeyi sever.
- I used to sing Tom to sleep.
- Uyumak için Tom'a şarkı söylerdim.
- I'm not good at singing.
- Şarkı söylemekte iyi değilim.
- Tom has never heard Mary sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylediğini hiç duymadı.
- Tom likes singing in the shower.
- Tom duşta şarkı söylemeyi seviyor.
- Tom wants you to sing with Mary.
- Tom, Mary ile şarkı söylemenizi istiyor.
- Tom used to never sing.
- Tom eskiden hiç şarkı söylemezdi.
- Tom doesn't sing anymore.
- Tom artık şarkı söylemiyor.
- Pua is singing at church.
- Pua kilisede şarkı söylüyor.
- The girls came singing toward the crowd.
- Kızlar kalabalığa doğru şarkı söyleyerek geldi.
- She sings very well.
- Çok iyi şarkı söylüyor.
- I can sing, too.
- Ben de şarkı söyleyebilirim.
- I've never sung with Tom.
- Tom ile hiç şarkı söylemedim.
- Tom doesn't often sing.
- Tom sık sık şarkı söylemez.
- We often hear you sing.
- Sık sık şarkı söylediğinizi duyuyoruz.
- I want you to stop singing.
- Şarkı söylemeyi kesmeni istiyorum.
- I've never heard Tom sing.
- Tom'un şarkı söylediğini hiç duymadım.
- Look at the girl who is now singing.
- Şu anda şarkı söyleyen kıza bak.
- You've been singing that same stupid song for three days.
- Üç gündür aynı aptal şarkıyı söyleyip duruyorsun.
- Tom won't let Mary sing with his band.
- Tom, Mary'nin grubuyla şarkı söylemesine izin vermiyor.
- We did a lot of singing and dancing at the party.
- Partide, bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.
- What did Tom sing?
- Tom ne şarkı söyledi?
- Didn't I tell you not to sing here?
- Sana burada şarkı söylememeni söylemedim mi?
- I can sing well.
- Güzel şarkı söyleyebilirim.
- You will be able to sing better next time.
- Bir dahaki sefere daha iyi şarkı söyleyebileceksin.
- Who asked you to sing?
- Şarkı söylemeni kim istedi?
- Everyone in my family likes singing.
- Ailemdeki herkes şarkı söylemeyi sever.
- I knew you'd want to sing.
- Şarkı söylemek isteyeceğini biliyordum.
- It was obvious that Tom didn't want to sing.
- Tom'un şarkı söylemek istemediği belliydi.
- I still sing.
- Ben hâlâ şarkı söylüyorum.
- Is it OK to sing here?
- Burada şarkı söylemek uygun olur mu?
- I don't think Tom should sing.
- Tom'un şarkı söylemesi gerektiğini düşünmüyorum.
- A bird is singing in the tree.
- Bir kuş ağaçta şarkı söylüyor.
- Tom didn't sing.
- Tom şarkı söylemedi.
- He was heard singing in the shower.
- O, duşta şarkı söylerken duyuldu.
- I could've sung better.
- Daha iyi şarkı söyleyebilirdim.
- We seldom sing.
- Nadiren şarkı söyleriz.
- Will you sing today?
- Bugün şarkı söyleyecek misin?
- I'd like to hear you sing.
- Şarkı söylemeni dinlemek isterdim.
- Tom didn't let us sing.
- Tom şarkı söylememize izin vermedi.
- While I sing, I'm walking.
- Şarkı söylerken yürüyorum.
- Don't sing that song anymore.
- Artık o şarkıyı söyleme.
- Tom wanted Mary to sing his favorite song.
- Tom, Mary'nin en sevdiği şarkıyı söylemesini istedi.
- Tom tried to sing Mary to sleep.
- Tom Mary'yi uyutmak için şarkı söylemeye çalıştı.
- Have you ever heard her sing on the stage?
- Hiç onun sahnede şarkı söylediğini duydun mu?
- He hates singing in public because his songs are kind of bad.
- Onun şarkıları biraz kötü olduğu için herkesin önünde şarkı söylemekten nefret ediyor.
- You can sing much better than Tom can.
- Tom'dan çok daha iyi şarkı söyleyebiliyorsun.
- Nobody wants to sing with Tom.
- Kimse Tom'la şarkı söylemek istemiyor.
- Tom is good at singing.
- Tom şarkı söylemede iyidir.
- Tom may sing.
- Tom şarkı söyleyebilir.
- Why are you singing?
- Niçin şarkı söylüyorsun?
- Who's singing?
- Kim şarkı söylüyor?
- Do you like the way Tom sings?
- Tom'un şarkı söyleme şeklini seviyor musun?
- No one's going to sing here tonight.
- Bu gece burada kimse şarkı söylemeyecek.
- Tom has never sung with Mary.
- Tom, Mary ile hiç şarkı söylemedi.
- Tom sang with a men's chorus for many years.
- Tom uzun yıllar boyunca bir erkek korosunda şarkı söyledi.
- Eric has begun to sing.
- Eric şarkı söylemeye başladı.
- I heard them sing.
- Onların şarkı söylediğini duydum.
- Don't sing yet.
- Henüz şarkı söyleme.
- He played the piano and she sang.
- Piyano çaldı ve şarkı söyledi.
- Can I sing with you again?
- Seninle tekrar şarkı söyleyebilir miyim?
- Tom says he likes the way Mary sings.
- Tom, Mary'nin şarkı söyleyiş şeklini sevdiğini söylüyor.
- I wish I could sing like Tom.
- Keşke Tom gibi şarkı söyleyebilsem.
- I'm surprised Tom doesn't know how to sing at least one song in French.
- Tom'un en azından bir Fransızca şarkı söylemeyi bilmemesine şaşırdım.
- I asked Tom to sing that song he used to always sing.
- Tom'dan her zaman söylediği şarkıyı söylemesini istedim.
- Tom sings better than Mary.
- Tom Mary'den daha iyi şarkı söyler.
- I never sing.
- Ben asla şarkı söylemem.
- I don't usually sing in the shower.
- Genelde duşta şarkı söylemem.
- Has Tom promised to sing?
- Tom şarkı söylemeye söz verdi mi?
- Tom has a very good singing voice.
- Tom'un şarkı söylerken çok iyi bir sesi var.
- Do you like to sing?
- Şarkı söylemeyi sever misin?
- I'm sure she is going to sing at church tomorrow.
- Yarın onun kilisede şarkı söyleyeceğinden eminim.
- Tom has never sung with our band before.
- Tom daha önce grubumuzla hiç şarkı söylememişti.
- Tom wouldn't let us sing.
- Tom şarkı söylememize izin vermezdi.
- I want to learn to sing like you.
- Senin gibi şarkı söylemeyi öğrenmek istiyorum.
- I heard Tom sing.
- Tom'u şarkı söylerken duydum.
- It was a lot of fun singing for the kids at the orphanage.
- Yetimhanedeki çocuklar için şarkı söylemek çok eğlenceliydi.
- Have you ever sung with Tom?
- Hiç Tom'la şarkı söyledin mi?
- Julia sings.
- Julia şarkı söylüyor.
- Don't you ever get tired of singing?
- Şarkı söylemekten hiç sıkılmıyor musun?
- I really don't want to sing.
- Gerçekten şarkı söylemek istemiyorum.
- The girl who sings there is my sister.
- Orada şarkı söyleyen kız benim kardeşim.
- I love singing.
- Şarkı söylemeyi seviyorum.
- I wish I could sing like Tom.
- Keşke Tom gibi şarkı söyleyebilseydim.
- He made me sing.
- O bana şarkı söyletti.
- The tenor sang very well tonight.
- Tenor bu gece çok iyi şarkı söyledi.
- Do you know whether or not Tom is going to sing for us tonight?
- Tom'un bu gece bizim için şarkı söyleyip söylemeyeceğini biliyor musun?
- Even if you sing out of tune, join us.
- Ahenksiz şarkı söylesen bile, bize katıl.
- Tom taught me to sing.
- Tom bana şarkı söylemeyi öğretti.
- We both sing.
- İkimiz de şarkı söyleriz.
- Tom sang some old songs.
- Tom bazı eski şarkılar söyledi.
- He sang and sang.
- O sürekli şarkı söyledi.
- Pua is going to sing.
- Pua şarkı söyleyecek.
- Singing is his thing.
- O şarkı söylemeyi sever.
- What's the real reason you don't want to sing?
- Şarkı söylemek istememenin gerçek nedeni nedir?
- Suddenly, my mother started singing.
- Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
- Let's sing the song you wrote instead.
- Onun yerine senin yazdığın şarkıyı söyleyelim.
- Tom doesn't have to sing if he doesn't want to.
- Eğer istemiyorsa Tom şarkı söylemek zorunda değil.
- I can't sing.
- Ben şarkı söyleyemem.
- I don't think that we should even consider singing.
- Şarkı söylemeyi düşünmemiz gerektiğini bile sanmıyorum.
- Where did Tom sing?
- Tom nerede şarkı söyledi?
- I don't sing very well.
- Çok iyi şarkı söyleyemem.
- I heard that Tom doesn't sing as often as he used to.
- Tom'un eskisi kadar sık şarkı söylemediğini duydum.
- Would you like to sing?
- Şarkı söylemek ister misin?
- Tom wouldn't have sung if we hadn't asked him to.
- Eğer istemeseydik Tom şarkı söylemezdi.
- Tom has been singing all day.
- Tom bütün gün şarkı söyledi.
- The young girl is singing.
- Genç kız şarkı söylüyor.
- I started singing.
- Ben şarkı söylemeye başladım.
- I thought Tom might sing a couple of songs for us.
- Tom'un bizim için birkaç şarkı söyleyebileceğini düşündüm.
- I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
- Çok fazla fasulye yedim ve şimdi kıçım şarkı söylemeden duramıyor.
- Sing along.
- Beraber şarkı söyle.
- I think I can sing fairly well.
- Bence oldukça iyi şarkı söyleyebilirim.
- Someone is singing.
- Biri şarkı söylüyor.
- I would love to sing with your band.
- Grubunuzla şarkı söylemeyi çok isterim.
- Every evening, a nightingale would sing us songs.
- Her akşam bir bülbül bize şarkılar söylerdi.
- I'd be happy to sing for you.
- Sizin için şarkı söylemekten mutluluk duyarım.
- Stop singing that song.
- Şu şarkıyı söylemeyi kes.
- I didn't let Tom sing with us.
- Tom'un bizimle şarkı söylemesine izin vermedim.
- We sang for three hours.
- Üç saat boyunca şarkı söyledik.
- I didn't ask Tom to sing.
- Tom'dan şarkı söylemesini istemedim.
- Tom suggested that Mary sing the new song she'd been practicing.
- Tom Mary'nin pratik yaptığı yeni şarkıyı söylemesini önerdi.
- I've never heard Tom sing in public.
- Tom'un herkesin önünde şarkı söylediğini hiç duymadım.
- Tom plays the drums and also sings.
- Tom davul çalar ve ayrıca şarkı söyler.
- Tom didn't like the way Mary sang.
- Tom, Mary'nin şarkı söyleme şeklini beğenmedi.
- I've been singing since I was six.
- Altı yaşımdan beri şarkı söylüyorum.
- Tom wouldn't let Mary sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylemesine izin vermedi.
- I used to hate singing in public.
- Halkın önünde şarkı söylemekten nefret ederdim.
- She sang happily.
- Mutlu bir şekilde şarkı söyledi.
- Stop singing.
- Şarkı söylemeyi bırak.
- Are you sure Tom will let us sing with his group?
- Tom'un onun grubuyla şarkı söylememize izin vereceğinden emin misin?
- They sang one after another.
- Onlar peş peşe şarkı söylediler.
- Tom hasn't sung professionally for almost three years.
- Tom neredeyse üç yıldır profesyonel olarak şarkı söylemiyor.
- Tom knows that I can't sing very well.
- Tom çok iyi şarkı söyleyemediğimi biliyor.
- We'll sing that song, omitting the last two verses.
- Son iki mısrayı çıkararak, o şarkıyı söyleyeceğiz.
- I don't like to sing in public.
- Herkesin önünde şarkı söylemekten hoşlanmam.
- Tom sang off key.
- Tom detone şarkı söyledi.
- Was that you I heard singing in the shower?
- Duşta şarkı söylediğini duyduğum sen miydin?
- Everybody sang at the top of their lungs.
- Herkes avazı çıktığı kadar şarkı söyledi.
- Tom can sing a few French songs.
- Tom birkaç Fransız şarkısı söyleyebilir.
- Is Tom the one who taught you how to sing?
- Sana şarkı söylemeyi öğreten kişi Tom mu?
- My sister sings songs very well.
- Kız kardeşim çok güzel şarkı söyler.
- Tom sang better than Mary did.
- Tom, Mary'den daha iyi şarkı söyledi.
- Don't ask me not to sing.
- Benden şarkı söylemememi isteme.
- Have you ever heard Tom sing?
- Tom'u hiç şarkı söylerken dinledin mi?
- I can't believe you actually sang that song.
- Aslında o şarkıyı söylediğine inanamıyorum.
- I may sing.
- Şarkı söyleyebilirim.
- I don't intend to sing that song tonight.
- Bu gece o şarkıyı söylemeye niyetim yok.
- I wish she could sing as well as you.
- Keşke o da senin kadar iyi şarkı söyleyebilseydi.
- Some people can't sing at all.
- Bazı insanlar hiç şarkı söyleyemez.
- Was I supposed to sing?
- Şarkı söylemeli miydim?
- He didn't like to sing but they made him sing.
- Şarkı söylemeyi sevmezdi ama ona şarkı söylettiler.
- I didn't plan on singing here tonight.
- Bu gece burada şarkı söylemeyi planlamadım.
- I had a great time singing with you today.
- Bugün seninle şarkı söylerken harika vakit geçirdim.
- He likes to sing and dance.
- O şarkı söylemeyi ve dans etmeyi sever.
- You can't sing very well.
- Çok iyi şarkı söyleyemiyorsun.
- You can sing if you want to.
- İstersen şarkı söyleyebilirsin.
- Tom can't sing very well and neither can I.
- Tom çok iyi şarkı söyleyemez, ben de öyle.
- Can you hear her singing?
- Şarkı söylediğini duyabiliyor musun?
- She wants to sing and dance.
- O şarkı söyleyip dans etmek istiyor.
- Are you singing today?
- Bugün şarkı söylüyor musun?
- I don't like the way Tom sang.
- Tom'un şarkı söyleme tarzından hoşlanmıyorum.
- I want you to picture me singing on stage.
- Sahnede şarkı söylediğimi hayal etmeni istiyorum.
- I can't sing as well as Tom does.
- Tom'un söylediği kadar iyi şarkı söyleyemem.
- Tom can both sing and dance.
- Tom hem şarkı söyleyebilir hem de dans edebilir.
- Rika had a good time singing at the party.
- Rika partide şarkı söyleyerek iyi vakit geçirdi.
- Tom wanted me to sing.
- Tom şarkı söylememi istedi.
- Tom says he won't sing.
- Tom şarkı söylemeyeceğini söylüyor.
- We have never heard him sing the song.
- Onun şarkı söylediğini asla duymadık.
- Tom sang his son to sleep.
- Tom oğlunu uyutmak için şarkı söyledi.
- Let Tom sing by himself.
- Bırak Tom kendi başına şarkı söylesin.
- I'm not ready to sing in public.
- Halkın önünde şarkı söylemeye hazır değilim.
- Will you sing some English songs for us?
- Bizim için birkaç İngilizce şarkı söyler misin?
- He always sings while having a shower.
- Duş yaparken hep şarkı söyler.
- I will sit here until he sings.
- O şarkı söyleyinceye kadar burada oturacağım.
- I think Tom hates the way I sing.
- Bence Tom şarkı söylememden nefret ediyor.
- Tom let me sing.
- Tom şarkı söylememe izin verdi.
- Tom sang better than Mary.
- Tom Mary'den daha iyi şarkı söyledi.
- Tom wouldn't let me sing.
- Tom şarkı söylememe izin vermedi.
- Surprisingly, he was good at singing.
- Şaşırtıcı biçimde, şarkı söylemede iyiydi.
- We can't let Tom sing.
- Tom'un şarkı söylemesine izin veremeyiz.
- Tom really loves playing the guitar, but he doesn't like singing.
- Tom gitar çalmayı gerçekten seviyor, ama o şarkı söylemeyi sevmiyor.
- I didn't like the way Tom sang.
- Tom'un şarkı söyleme şeklini beğenmedim.
- I'm not going to sing today.
- Bugün şarkı söylemeyeceğim.
- Tom will sing later on.
- Tom daha sonra şarkı söyleyecek.
- Tom didn't want Mary to sing at his party.
- Tom, Mary'nin partisinde şarkı söylemesini istemedi.
- I'm not good at singing.
- Ben şarkı söylemede iyi değilim.
- I don't sing to them.
- Onlar için şarkı söylemem.
- I hope that I can sing with you someday.
- Umarım bir gün seninle şarkı söyleyebilirim.
- Let's sing some English songs together.
- Birlikte bazı İngilizce şarkıları söyleyelim.
- Let's sing the song you wrote instead.
- Onun yerine yazdığınız şarkıyı söyleyelim.
- I told Tom not to sing while he's working.
- Tom'a çalışırken şarkı söylememesini söyledim.
- I can sing some French songs.
- Bazı Fransızca şarkılar söyleyebilirim.
- I think Tom could sing at your wedding.
- Bence Tom düğününde şarkı söyleyebilir.
- You should ask Tom to sing.
- Tom'dan şarkı söylemesini istemelisin.
- I saw a few drunks in the park singing and dancing.
- Parkta şarkı söyleyen ve dans eden birkaç sarhoş gördüm.
- She is able to sing very well.
- Çok iyi şarkı söyleyebiliyor.
- Can you sing this song?
- Bu şarkıyı söyleyebilir misin?
- I heard Tom singing in the shower.
- Tom'un duşta şarkı söylediğini duydum.
- We want you to sing the song.
- Şarkıyı söylemeni istiyoruz.
- Why shouldn't I sing this song?
- Neden bu şarkıyı söylemeyeyim?
- You're not singing any more.
- Artık şarkı söylemiyorsun.
- I wish Tom wouldn't sing so loudly late at night.
- Keşke Tom gece geç saatlerde bu kadar yüksek sesle şarkı söylemese.
- Tom says he likes the way Mary sings.
- Tom Mary'nin şarkı söyleme tarzından hoşlandığını söylüyor.
- I soon learned how to sing.
- Kısa sürede nasıl şarkı söyleneceğini öğrendim.
- I really want to sing with your band.
- Gerçekten senin grubunla şarkı söylemek istiyorum.
- Tom sang a lot better than I thought he would.
- Tom onun söyleyeceğini düşündüğümden çok daha iyi şarkı söyledi.
- What kind of songs does Tom sing at karaoke?
- Tom karaokede ne tür şarkılar söyler?
- Tom started to sing.
- Tom şarkı söylemeye başladı.
- Do you think you can really sing better than Tom?
- Gerçekten sen Tom'dan daha iyi şarkı söyleyebileceğini mi düşünüyorsun?
- Tom sings at this bar a couple of times a week.
- Tom haftada birkaç kez bu barda şarkı söyler.
- Tom sang for us.
- Tom bizim için şarkı söyledi.
- I heard Tom singing.
- Tom'un şarkı söylediğini duydum.
- He is trying to sing.
- Şarkı söylemeye çalışıyor.
- I don't think these guys really want to hear Tom sing.
- Bu adamların Tom'un şarkı söylemesini gerçekten duymak istediklerini sanmıyorum.
- I wish to sing.
- Şarkı söylemek istiyorum.
- Tom sure can sing.
- Tom şarkı söyleyebilir.
- What did Tom sing at your wedding?
- Tom senin düğününde hangi şarkıyı söyledi?
- Tom sang better tonight than he usually does.
- Tom bu gece genellikle söylediğinden daha iyi şarkı söyledi.
- She sang very well.
- O çok iyi şarkı söyledi.
- His brother can't sing.
- Onun erkek kardeşi şarkı söyleyemez.
- My younger sister is very good at singing.
- Küçük kız kardeşim şarkı söylemede çok iyidir.
- Are you going to sing with us?
- Bizimle şarkı söyleyecek misin?
- Tom is too shy to sing in public.
- Tom halk içinde şarkı söyleyemeyecek kadar utangaçtır.
- Tom sang in a soft voice.
- Tom yumuşak bir sesle şarkı söyledi.
- Tom was ready to sing.
- Tom şarkı söylemeye hazırdı.
- I used to be able to sing that song.
- Eskiden bu şarkıyı söyleyebiliyordum.
- I can't sing.
- Şarkı söyleyemem.
- Can you sing the song?
- Şarkıyı söyleyebilir misin?
- Tom didn't let me sing.
- Tom şarkı söylememize izin vermedi.
- Tom didn't know Mary could sing so well.
- Tom Mary'nin o kadar iyi şarkı söyleyebildiğini bilmiyordu.
- People are singing and dancing in the street.
- İnsanlar sokakta şarkı söyleyip dans ediyor.
- Why shouldn't I sing this song?
- Neden bu şarkıyı söylememeliyim.
- Will Madonna ever stop singing?
- Madonna hiç şarkı söylemeyi bırakacak mı?
- I might be able to convince Tom to sing.
- Tom'u şarkı söylemeye ikna edebilirim.
- Look at the girl who is now singing.
- Şimdi şarkı söyleyen kıza bak.
- Tom sings very well.
- Tom çok iyi şarkı söyler.
- I started to sing.
- Şarkı söylemeye başladım.
- I used to sing that song when I was a child.
- Çocukken bu şarkıyı söylerdim.
- Tom heard Mary singing in the shower.
- Tom, Mary'nin duşta şarkı söylediğini duymuş.
- I began to sing when I was a youngster.
- Şarkı söylemeye gençken başladım.
- We sang songs in the car all the way to his house.
- Evine giderken yol boyunca arabada şarkılar söyledik.
- Do you sing in the bath?
- Banyoda şarkı söyler misin?
- Sing me a song.
- Bana bir şarkı söyle.
- He began singing.
- O, şarkı söylemeye başladı.
- Tom started singing.
- Tom şarkı söylemeye başladı.
- I haven't sung in a long time.
- Uzun süredir şarkı söylemedim.
- I got a part-time job as a bartender at the same bar where Tom sings.
- Tom'un şarkı söylediği barda barmen olarak yarı zamanlı bir iş buldum.
- Tom is still singing.
- Tom hâlâ şarkı söylüyor.
- Sing us another song!
- Bize başka bir şarkı söyle!
- I saw a few drunks in the park singing and dancing.
- Parkta şarkı söyleyip dans eden birkaç sarhoş gördüm.
- I don't sing.
- Şarkı söylemem.
- I'll sing.
- Şarkı söyleyeceğim.
- I often sing in the shower.
- Sık sık duşta şarkı söylerim.
- Tom can't sing.
- Tom şarkı söyleyemez.
- Tom wasn't sure whether he should sing or not.
- Tom şarkı söyleyip söylememesi gerektiğinden emin değildi.
- Tom really loves playing the guitar, but he doesn't like singing.
- Tom gitar çalmayı çok seviyor ama şarkı söylemeyi sevmiyor.
- Tom likes the way you sing.
- Tom şarkı söyleme şeklini seviyor.
- He always sings while having a shower.
- O her zaman duşta şarkı söyler.
- Mary could hear Tom singing in the shower.
- Mary, Tom'un duşta şarkı söylediğini duyabiliyordu.
- I really love playing the guitar, but I don't like singing.
- Gitar çalmayı seviyorum ama şarkı söylemeyi sevmiyorum.
- I wasn't going to sing that song, but Tom asked me to, so I did.
- O şarkıyı söylemeyecektim ama Tom istedi, ben de söyledim.
- Next, I would like to be able to sing better.
- Sonra, daha iyi şarkı söyleyebilmek istiyorum.
- I don't like to sing in public.
- Toplum içinde şarkı söylemeyi sevmiyorum.
- I sang on the podium.
- Podyumda şarkı söyledim.
- Tom rarely sings, but I think he will tonight.
- Tom nadiren şarkı söyler, ama sanırım bu gece söyleyecek.
- Tom won't let me sing.
- Tom şarkı söylememe izin vermiyor.
- I wish I could sing as well as Tom does.
- Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilsem.
- If I were you, I wouldn't sing that kind of song.
- Yerinde olsam bu tür şarkılar söylemezdim.
- Tom has never heard Mary sing.
- Tom Mary'nin şarkı söylediğini asla duymadı.
- May I sing?
- Şarkı söyleyebilir miyim?
- I'm not going to sing.
- Şarkı söylemeyeceğim.
- I've been asked to sing a couple of songs.
- Benden birkaç şarkı söylemem istendi.
- Living means singing and loving.
- Yaşamak, şarkı söylemek ve sevmek anlamına gelir.
- Tom and Mary sang Christmas carols together.
- Tom ve Mary birlikte Noel şarkıları söylediler.
- I heard birds singing outside my window.
- Penceremin dışında kuşların şarkı söylediğini duydum.
- Tom and I both sing.
- Tom ve ben şarkı söylüyoruz.
- Tom sang for Mary.
- Tom, Mary için şarkı söyledi.
- Tom might be able to sing at your wedding.
- Tom sizin düğününüzde şarkı söyleyebilir.
- If you don't want to sing, you don't have to.
- Şarkı söylemek istemiyorsan, zorunda değilsin.
- Tom sings.
- Tom şarkı söyler.
- What songs are you going to sing tonight?
- Bu gece hangi şarkıları söyleyeceksin?
- The children are singing around the campfire.
- Çocuklar kamp ateşi etrafında şarkı söylüyorlar.
- Let's sing some old songs.
- Biraz eski şarkılar söyleyelim.
- He started singing an old song.
- O eski bir şarkıyı söylemeye başladı.
- Stop singing this song.
- Bu şarkıyı söylemeyi kesin.
- The nuns are singing.
- Rahibeler şarkı söylüyorlar.
- I sing tenor.
- Ben tenor olarak şarkı söylüyorum.
- Tom won't let us sing.
- Tom şarkı söylememe izin vermeyecek.
- Why are you singing?
- Neden şarkı söylüyorsun?
- Who did Tom sing with?
- Tom kiminle şarkı söyledi?
- I've been asked to sing tonight.
- Bu gece şarkı söylemem istendi.
- I sing.
- Ben şarkı söylerim.
- Would you like to hear me sing?
- Beni şarkı söylerken dinlemek ister misin?
- Tom and Mary can both sing quite well.
- Tom ve Mary ikisi de oldukça iyi şarkı söyleyebilir.
- Tom plays the guitar, sings and writes songs.
- Tom gitar çalar, şarkı söyler ve şarkı yazar.
- Tom wanted Mary to sing with him.
- Tom Mary'nin onunla şarkı söylemesini istiyordu.
- Who would you most like to sing with?
- En çok kiminle şarkı söylemek isterdin?
- Jane can sing some Japanese songs.
- Jane bazı Japonca şarkılar söyleyebiliyor.
- Tom sings quite well.
- Tom oldukça iyi şarkı söyler.
- The children are singing around the campfire.
- Çocuklar kamp ateşinin etrafında şarkı söylüyorlar.
- Tom can sing.
- Tom şarkı söyleyebilir.
- Tom sang very well last night.
- Tom dün gece çok iyi şarkı söyledi.
- Tom is the first human ever to hear stoats singing.
- Tom, geyiklerin şarkı söylediğini duyan ilk insan.
- We sang songs around the campfire.
- Kamp ateşinin etrafında şarkılar söyledik.
- You always sing.
- Hep şarkı söylüyorsun.
- They want to hear you sing.
- Şarkı söylediğini duymak istiyorlar.
- Is Tom about to sing?
- Tom şarkı söylemek üzere mi?
- It's not over till the fat lady sings.
- Şişman kadın şarkı söyleyene kadar her şey bitmiş sayılmaz.
- I heard you sing.
- Şarkı söylediğini duydum.
- He always sings while taking a shower.
- O her zaman duş alırken şarkı söyler.
- Tom didn't sing very well.
- Tom pek iyi şarkı söylemedi.
- Tom can sing very well.
- Tom çok iyi şarkı söyleyebilir.
- Did Tom sing at your wedding?
- Tom senin düğünde şarkı söyledi mi?
- You sing better than me.
- Sen benden daha iyi şarkı söylersin.
- Tell Tom to quit singing.
- Tom'a şarkı söylemeyi bırakmasını söyle.
- They are not singing, they are flirting with each other.
- Onlar şarkı söylemiyorlar, birbirleri ile flört ediyorlar.
- Tom disapproved of Mary singing in bars.
- Tom, Mary'nin barlarda şarkı söylemesini onaylamadı.
- Tom sang to Mary.
- Tom Mary'ye şarkı söyledi.
- Who's singing?
- Şarkı söyleyen kim?
- Betty killed Jane while she was singing.
- Betty, Jane'i şarkı söylerken öldürdü.
- I want you to sing.
- Şarkı söylemeni istiyorum.
- Tom and Mary wanted to sing together.
- Tom ve Mary beraber şarkı söylemek istediler.
- You sing like an angel.
- Bir melek gibi şarkı söylüyorsun.
- You should know by now that Tom isn't very good at singing.
- Tom'un şarkı söylemede çok iyi olmadığını şu ana kadar bilmelisin.
- We don't sing.
- Biz şarkı söylemeyiz.
- Tom heard Mary singing in the kitchen.
- Tom, Mary'nin mutfakta şarkı söylediğini duydu.
- Tom used to sing that song with his band.
- Tom eskiden grubuyla bu şarkıyı söylerdi.
- You should know by now that Tom isn't very good at singing.
- Tom'un şarkı söylemede pek iyi olmadığını şimdiye kadar biliyor olmalısın.
- Tom sang with Mary.
- Tom, Mary ile şarkı söyledi.
- She can sing.
- O, şarkı söyleyebilir.
- Have you ever sung in public?
- Hiç topluluk önünde şarkı söylediniz mi?
- Tom admires Mary's singing ability.
- Tom, Mary'nin şarkı söyleme yeteneğine hayrandır.
- Tom won't let us sing.
- Tom şarkı söylememize izin vermiyor.
- I love singing.
- Ben şarkı söylemeyi severim.
- Maria sings as off-key as a cat.
- Maria bir kedi gibi detone şarkı söylüyor.
- Tom heard us sing.
- Tom şarkı söylediğimizi duydu.
- He makes his living by singing.
- O, şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.
- Don't sing, OK?
- Şarkı söyleme, tamam mı?
- Tom refused to sing the song Mary requested.
- Tom, Mary'nin istediği şarkıyı söylemeyi reddetti.
- I really can't sing any more tonight.
- Bu akşam gerçekten daha fazla şarkı söyleyemem.
- I started singing.
- Şarkı söylemeye başladım.
- I heard Tom singing in French.
- Tom'u Fransızca şarkı söylerken duydum.
- Tom asked Mary to stop singing.
- Tom, Mary'den şarkı söylemeyi kesmesini istedi.
- I'd like to hear Tom sing.
- Tom'u şarkı söylerken dinlemek istiyorum.
- Do you want to sing?
- Şarkı söylemek ister misin?
- He sings Simon and Garfunkel songs.
- O, Simon ve Garfungel şarkılarını söyler.
- Tom is about to sing.
- Tom şarkı söylemek üzere.
- Tom wanted to sing.
- Tom şarkı söylemek istedi.
- I won't be singing with you tonight.
- Bu gece seninle şarkı söylemeyeceğim.
- Tom can sing quite well.
- Tom oldukça iyi şarkı söyleyebilir.
- I had a great time singing with you today.
- Bugün seninle şarkı söyleyerek harika zaman geçirdim.
- Do you know whether or not Tom is going to sing for us tonight?
- Bu gece Tom'un bizim için şarkı söyleyip söylemeyeceğini biliyor musun?
- Birds were singing among the trees.
- Kuşlar ağaçların arasında şarkı söylüyordu.
- He was playing the piano and she was singing.
- O piyano çalıyordu ve o şarkı söylüyordu.
- I just don't want to sing right now.
- Şu an şarkı söylemek istemiyorum işte.
- Tom mistook Mary's singing for a cry of agony.
- Tom, Mary'nin şarkı söylemesini acı çığlığı sandı.
- I heard Tom singing in the next room.
- Tom'un yan odada şarkı söylediğini duydum.
- Tom might be able to convince Mary to sing.
- Tom, Mary'yi şarkı söylemeye ikna edebilir.
- Are you going to sing here?
- Burada mı şarkı söyleyeceksin?
- It'd be nice if you could sing.
- Şarkı söyleyebilsen güzel olurdu.
- Tom doesn't sing so much anymore.
- Tom artık çok fazla şarkı söylemiyor.
- I'm supposed to sing at least one country song every night.
- Her gece en az bir country şarkısı söylemem gerekiyor.
- Tom heard Mary singing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylediğini duydu.
- I didn't really want to sing.
- Gerçekten şarkı söylemek istemedim.
- I've been singing a lot lately.
- Son zamanlarda çok şarkı söylüyorum.
- Tom says he'll sing that song he wrote about you tonight.
- Tom, bu gece senin hakkında yazdığı o şarkıyı söylediğini söyledi.
- Come sing with me.
- Gel benimle şarkı söyle.
- Why are you singing here?
- Neden burada şarkı söylüyorsun?
- Tom won't let Mary sing with his band.
- Tom, Mary'nin onun grubuyla şarkı söylemesine izin vermiyor.
- I don't normally sing this kind of song.
- Ben normalde bu tür şarkıları söylemiyorum.
- I didn't want to sing, but Tom asked me to, so I did.
- Şarkı söylemek istemedim ama Tom istedi, ben de söyledim.
- Tom wouldn't let me sing.
- Tom şarkı söylememe izin vermezdi.
- Tom and Mary plan to sing together.
- Tom ve Mary beraber şarkı söylemeyi planlıyorlar.
- Tom doesn't want to sing, but he has to.
- Tom şarkı söylemek istemiyor, fakat söylemek zorunda.
- I shouldn't have asked Tom to sing.
- Tom'dan şarkı söylemesini istememem gerekirdi.
- I'm sure Tom won't want to sing that song.
- Eminim Tom o şarkıyı söylemek istemeyecektir.
- I got Tom to sing us a couple of songs.
- Tom'a bize birkaç şarkı söylettim.
- Tom said he heard someone singing.
- Tom şarkı söyleyen birisini duyduğunu söyledi.
- I felt like singing loudly when the exam was over.
- Sınav bittiğinde yüksek sesle şarkı söylemek istedim.
- I don't think Tom will ever be able to sing as well as Mary.
- Tom'un Mary kadar iyi şarkı söyleyebileceğini sanmıyorum.
- At that time, she was smiling and singing very quietly.
- O sırada gülümsüyor ve sessizce şarkı söylüyordu.
- It wasn't Tom's first time to hear Mary sing.
- Tom'un Mary'nin şarkı söyleyişini ilk dinleyişi değildi.
- How well do you sing?
- Ne kadar iyi şarkı söylersin?
- Tom thought that Mary wouldn't have to sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylemek zorunda kalmayacağını düşündü.
- Would Tom really sing for us?
- Tom gerçekten bizim için şarkı söyler mi?
- Tom likes to listen to Mary sing.
- Tom, Mary'nin şarkı söylemesini dinlemeyi seviyor.
- I wondered whether Tom wanted to sing or not.
- Tom'un şarkı söylemek isteyip istemediğini merak ettim.
- It would be wonderful if you could sing at our wedding.
- Düğünümüzde şarkı söylersen harika olur.
- Singing in the shower is one of his favorite things to do.
- Duşta şarkı söylemek en sevdiği şeylerden biridir.
- Pua is singing.
- Pua şarkı söylüyor.
- I used to sing every day when I was a child.
- Ben çocukken her gün şarkı söylerdim.
- I haven't sung in a long time.
- Uzun zamandır şarkı söylemiyorum.
- They sang Hawaiian songs.
- Onlar Hawaii şarkıları söyledi.
- Tom would've let me sing.
- Tom şarkı söylememe izin verirdi.
- The children sang songs.
- Çocuklar şarkı söyledi.
- She doesn't like to sing a sad song.
- Hüzünlü şarkı söylemeyi sevmiyor.
- I've always wanted to sing on stage.
- Her zaman sahnede şarkı söylemek istemişimdir.
- Tom says he can't sing.
- Tom şarkı söyleyemediğini söylüyor.
- It would be great if you could sing for us.
- Bizim için şarkı söylersen harika olur.
- I heard you ask Tom to sing.
- Tom'dan şarkı söylemesini istediğini duydum.
- I don't usually sing in the shower.
- Genellikle duşta şarkı söylemem.
- The birds in the cage are singing merrily.
- Kafesteki kuşlar neşeyle şarkı söylüyor.
- Tom kept on singing.
- Tom şarkı söylemeye devam etti.
- I like listening to you sing.
- Şarkı söylemeni dinlemeyi seviyorum.
- They kept singing until a rescue team came.
- Bir kurtarma ekibi gelinceye kadar şarkı söylediler.
- I'll never ever sing in a karaoke bar.
- Bir karaoke barda asla şarkı söylemeyeceğim.
- I'm not going to sing that stupid song with you.
- Seninle o aptal şarkıyı söylemeyeceğim.
- You didn't have to sing with us if you didn't want to.
- İstemiyorsan bizimle şarkı söylemek zorunda değildin.
- Tom likes to sing in the bathtub.
- Tom küvette şarkı söylemeyi sever.
- Tom doesn't want to sing, but he has to.
- Tom şarkı söylemek istemiyor ama söylemek zorunda.
Show More (1788)
|