Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
Hide
Details
Clear
History :
the grain
History
Sentences
Meanings of
"the grain"
in Turkish English Dictionary : 117 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
grain
n.
tahıl
Half of the village's
grain
fields were hit by a flood.
Köyün
tahıl
tarlalarının yarısı selden zarar gördü.
More Sentences
2
Common Usage
grain
n.
tane
They developed a robot as small as a
grain
of rice.
Pirinç
tanesi
kadar küçük bir robot geliştirmişler.
More Sentences
General
3
General
grain
n.
zerre
There is not a
grain
of truth in his story.
Hikâyesinde
zerre
kadar doğruluk payı yok.
More Sentences
4
General
grain
n.
damar
Wood stains bring out the natural
grain
of the wood.
Ahşap lekeleri ahşabın doğal yapısındaki
damarları
ortaya çıkarır.
More Sentences
Technical
5
Technical
grain
tahıl
Worst of all is the loss of animal fodder, mainly as the result of the
grain
lost.
En kötüsü de kaybedilen
tahılın
bir sonucu olarak hayvan yemi kaybıdır.
More Sentences
Common Usage
6
Common Usage
grain
n.
tanecik
General
7
General
grain
n.
çok küçük miktar
8
General
grain
n.
tane (arpa/buğday/mısır vb)
9
General
grain
n.
çok küçük parça
10
General
grain
n.
taş damarı
11
General
grain
n.
granül
12
General
grain
n.
evin
13
General
grain
n.
mizaç
14
General
grain
n.
huy
15
General
grain
n.
habbe
16
General
grain
n.
tohum
17
General
grain
n.
çizgi
18
General
grain
n.
damarların düzeni (bir ağaç parçasının içindeki)
19
General
grain
n.
elyaf
20
General
grain
n.
ağaç damarı
21
General
grain
n.
hububat
22
General
grain
n.
bir ölçü birimi
23
General
grain
n.
ağacın yıllık halkası
24
General
grain
n.
tutam
25
General
grain
n.
çimke
26
General
grain
n.
mümkün olan en küçük miktar
27
General
grain
n.
(şeker) ince kristal
28
General
grain
n.
kermes
29
General
grain
n.
tanelerle kaplı görünümü veren yüzeysel pürüzlülük
30
General
grain
n.
granüllü görünüm
31
General
grain
n.
(bir şeyin) pürüzlü tarafı
32
General
grain
n.
derinin dış kısmı
33
General
grain
n.
granüller üzerindeki izler
34
General
grain
n.
granüllü görünüm vermek için yapay olarak işlenmiş yüzey
35
General
grain
n.
buğday tanesi ağırlığına dayanan bir ağırlık birimi
36
General
grain
n.
bir su sertlik derecesi
37
General
grain
n.
paralel sırt ve vadilerin doğrusal duruşu
38
General
grain
n.
paralel sırt ve vadilerin doğrusal duruş yönü
39
General
grain
n.
yarığa dik açıda olan ve yarıktan daha az göze çarpan kaya yarılma yönü
40
General
grain
n.
pürüzlülüğü veya sertliği belirleyen partikül dizilimi
41
General
grain
n.
partikül diziliminin belirlediği pürüzlülük veya sertlik
42
General
grain
n.
aşındırıcının sertliği veya inceliği
43
General
grain
n.
hakim yön
44
General
grain
n.
rokette kullanılan bir parça barut yükü
45
General
grain
n.
maddenin partiküllerinin nispi boyutu
46
General
grain
n.
fotoğraf emülsiyonundaki çok sayıda partikülden her biri
47
General
grain
n.
televizyon görüntüsünün pürüzlenmesi
48
General
grain
n.
kristal malzemelerdeki bölünme çizgileri
49
General
grain
n.
kristal katıyı oluşturan çok sayıdaki kristalden her biri
50
General
grain
n.
(yiyecek) kristallenme
51
General
grain
n.
ağaç dalı
52
General
grain
n.
bitki gövdesi
53
General
grain
n.
tanesel biçim
54
General
grain
v.
sepilemek
55
General
grain
v.
tanelemek
56
General
grain
v.
öğütmek
57
General
grain
v.
ağacı damarlı boyamak
58
General
grain
v.
derine işlemek
59
General
grain
v.
nüfuz etmek
60
General
grain
v.
doyurmak
61
General
grain
v.
aşılamak
62
General
grain
v.
(özellikle sabunu) tuz katarak çöktürmek
63
General
grain
v.
odun veya taş şekli verecek şekilde boyamak veya süslemek
64
General
grain
v.
kumaş üzerine tanecik basmak
65
General
grain
v.
(kağıt, taş, metal) yüzeyini granüllü hale getirmek
66
General
grain
v.
tahılla beslemek
67
General
grain
v.
boğmak
68
General
grain
v.
boğazlamak
69
General
grain
v.
(hayvanı) tahılla beslemek
70
General
grain
v.
dokusunu tanecikli hale getirmek
71
General
grain
v.
dokusunu sertleştirmek
72
General
grain
v.
meyve vermek
Technical
73
Technical
grain
n.
doku
74
Technical
grain
n.
(kum, şeker, tuz, barut gibi) küçük ve sert partikül
75
Technical
grain
n.
fotoğrafik malzemenin ışığa duyarlı kristalleri
76
Technical
grain
n.
metalde kristal
77
Technical
grain
n.
inci veya mücevher ağırlığını ölçmek için kullanılan bir birim
78
Technical
grain
n.
eski bir altın saflığı birimi
79
Technical
grain
n.
malzemede tek bir kristal yapısı veya yönünün olduğu bölge
80
Technical
grain
n.
temeli sabitlemek için kalıpta kullanılan ince metal parçası
81
Technical
grain
v.
deriyi yumuşatmak
82
Technical
grain
tanecik
83
Technical
grain
elyaf
84
Technical
grain
hububat
85
Technical
grain
gren
86
Technical
grain
greyn
87
Technical
grain
zerrecik
Mechanic
88
Mechanic
grain
tane
Textile
89
Textile
grain
n.
kumaş çözgüsünün iplik yönü
90
Textile
grain
n.
boyanan veya boyanacak bir malzemenin lifi veya ipliği
91
Textile
grain
n.
makine yönü
92
Textile
grain
hav yönü
93
Textile
grain
kumaş çizgisi
Construction
94
Construction
grain
tane
Dyeing
95
Dyeing
grain
n.
kermesten elde edilen kırmızı boya
96
Dyeing
grain
n.
kırmız
97
Dyeing
grain
n.
kırmızdan elde edilen parlak kırmızı boya
98
Dyeing
grain
n.
has boya
99
Dyeing
grain
n.
solmaz boya
100
Dyeing
grain
n.
açık sarımsı bir kahverengi
Aeronautic
101
Aeronautic
grain
n.
katı yakıt kütlesi
102
Aeronautic
grain
yakıt şarjı
Anatomy
103
Anatomy
grain
n.
damar tabaka ağı
Food Engineering
104
Food Engineering
grain
hububat tanesi
105
Food Engineering
grain
hububat tohumu
Botanic
106
Botanic
grain
tane
Agriculture
107
Agriculture
grain
n.
(sigorta poliçesi veya ticaret listesinde) çeşitli bitkilerin kabuklu veya kabuğu ayrılmış tohumları
108
Agriculture
grain
n.
kabuklu veya kabuğu ayrılmış tohumlar içeren bitki
109
Agriculture
grain
n.
ahududu gibi meyvelerde küçük tanecik
110
Agriculture
grain
n.
çanak yaprağın arkasındaki yuvarlak çıkıntı
Tobacco
111
Tobacco
grain
n.
işlenmiş ve fermente edilmiş puro yaprağının üzerindeki küçük çıkıntılar
Fishery
112
Fishery
grain
v.
(balığı) tahıl kullanarak zıpkınla yakalamak
Sport
113
Sport
grain
n.
golf egzersiz sahası üzerindeki bıçakların eğim yönü
Photography
114
Photography
grain
kumlanma
Archaic
115
Archaic
grain
n.
renk
116
Archaic
grain
n.
renk tonu
117
Archaic
grain
n.
gölge
Meanings of
"the grain"
with other terms in English Turkish Dictionary : 58 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
go against the grain
v.
birinin tabiatına aykırı olmak
2
General
grind the grain into flour
v.
tahılı öğütüp un haline getirmek
Idioms
3
Idioms
dye in the grain
v.
iyi boyamak
4
Idioms
dye in the grain
v.
iyice boyamak
5
Idioms
go with the grain
v.
alışılmış biçimde davranmak
6
Idioms
rub against the grain
v.
alışılmışın tersini yapmak
7
Idioms
go against the grain
v.
alışılmışın tersini yapmak
8
Idioms
go against the grain
v.
beklenenin tersini yapmak
9
Idioms
go with the grain
v.
beklendiği biçimde davranmak
10
Idioms
rub against the grain
v.
beklenenin tersini yapmak
11
Idioms
separate the grain from the chaff
v.
değerliyi değersizden ayırmak
12
Idioms
go with the grain
v.
genel gidişe uymak
13
Idioms
go against the grain
v.
eşyanın tabiatına aykırı olmak
14
Idioms
go against the grain
v.
istemese de söylemek/yapmak
15
Idioms
separate the grain from the chaff
v.
iyiyi kötüden ayırmak
16
Idioms
go against the grain
v.
karşı olmak
17
Idioms
separate the grain from the chaff
v.
samanı çöpünden ayırmak
18
Idioms
separate the grain from the chaff
v.
sapı samandan ayırmak
19
Idioms
separate the grain from the chaff
v.
sapla samanı ayırmak
20
Idioms
separate the grain from the chaff
v.
sapla samanı karıştırmamak
21
Idioms
go against the grain
v.
tam zıddı olmak
22
Idioms
go against the grain
v.
tam tersi olmak
23
Idioms
go against the grain
v.
tabiatına aykırı olmak
24
Idioms
separate the grain from the chaff
v.
taneyi kabuğundan ayırmak
25
Idioms
go against the grain
v.
alışılmışın tersini yapmak
26
Idioms
go against the grain
v.
beklenenin tersini yapmak
27
Idioms
go against the grain
v.
eşyanın tabiatına aykırı olmak
28
Idioms
go against the grain
v.
tabiatına aykırı olmak
29
Idioms
go against the grain
v.
tam zıddı olmak
30
Idioms
go against the grain
v.
tam tersi olmak
31
Idioms
go against the grain
v.
alışılmışın tersini yapmak
32
Idioms
go against the grain
v.
beklenenin tersini yapmak
33
Idioms
go against the grain
v.
eşyanın tabiatına aykırı olmak
34
Idioms
go against the grain
v.
tabiatına aykırı olmak
35
Idioms
go against the grain
v.
tam zıddı olmak
36
Idioms
go against the grain
v.
tam tersi olmak
37
Idioms
be against the grain
v.
tabiatına aykırı olmak
38
Idioms
be against the grain
v.
normal olmamak
39
Idioms
be against the grain
v.
alışılmış bir şey olmamak
40
Idioms
be against the grain
v.
ters bir şey olmak
41
Idioms
be against the grain
v.
alışılmışın/beklenenin tersini yapmak
42
Idioms
go against the grain
v.
tabiatına aykırı olmak
43
Idioms
go against the grain
v.
normal olmamak
44
Idioms
go against the grain
v.
alışılmış bir şey olmamak
45
Idioms
go against the grain
v.
ters bir şey olmak
46
Idioms
go against the grain
v.
alışılmışın/beklenenin tersini yapmak
47
Idioms
against the grain
expr.
doğasına aykırı
48
Idioms
against the grain
expr.
hoşa gitmeyen
49
Idioms
against the grain
expr.
geleneklere aykırı
50
Idioms
against the grain
expr.
isteksizce
51
Idioms
against the grain
expr.
kişiliğine aykırı
52
Idioms
against the grain
expr.
tersine
53
Idioms
against the grain
expr.
topluma aykırı
Speaking
54
Speaking
it goes against the grain for me to do it
expr.
bunu istemeyerek yapıyorum
Technical
55
Technical
discontinuity of the grain sizes
n.
dane boyutlarının süreksizliği
56
Technical
micrographic determination of the ferrite or austenitic grain size
n.
ferrit veya ostenitik tane büyüklüğünün mikrografik tayini
57
Technical
measuring of the standard mass per storage volume of grain
n.
hububat depolama birim hacmi için standart kütlenin ölçümü
58
Technical
discontinuity of the grain sizes
n.
tane boyutlarının süreksizliği
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of the grain
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy