decide - Turkish English Dictionary

decide

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "decide" in Turkish English Dictionary : 27 result(s)

English Turkish
Common Usage
decide v. karar vermek
It is, though, for these countries themselves to decide if that is what they want.
Bununla birlikte istediklerinin bu olup olmadığına bu ülkelerin kendileri karar verecektir.

More Sentences
General
decide v. belirlemek
The European Union will decide its final position here at the European Council in Seville.
Avrupa Birliği nihai tutumunu Sevilla'daki Avrupa Konseyi'nde belirleyecek.

More Sentences
decide v. kararlaştırmak
But even with those adjustments, we shall not exceed the ceiling decided in Berlin in 1999.
Ancak bu ayarlamalarla bile 1999 yılında Berlin'de kararlaştırılan tavanı aşmamalıyız.

More Sentences
decide v. karar vermek
This means that the right to decide what happens to your own body is also different in the Member States.
Bu, kendi bedeninize ne olacağına karar verme hakkının da Üye Devletlerde farklı olduğu anlamına gelmektedir.

More Sentences
decide v. uzlaşmak
Now, in order to conclude this process, Parliament is due to decide on a motion for a resolution on 5 December.
Şimdi, bu sürecin sonuçlandırılması için Parlamento'nun 5 Aralık'ta bir karar önergesi üzerinde uzlaşması gerekiyor.

More Sentences
Law
decide v. karar vermek
I believe that, one day, we might even decide to stop eating animal meat.
Bir gün hayvan eti yemeyi bırakmaya bile karar verebileceğimize inanıyorum.

More Sentences
Technical
decide v. karar vermek
We have decided to postpone discharge for the Committee on the Regions.
Bölgeler Komitesi'nin görevden alınmasını ertelemeye karar verdik.

More Sentences
General
decide v. sonuca varmak
decide v. karar verdirmek
decide v. azmetmek
decide v. aklı kesmek
decide v. karar vermesini sağlamak
decide v. hüküm vermek
decide v. hükme bağlamak
decide v. karar kılmak
decide v. mevcut gösterge ve kanıtlardan yola çıkarak sonuç çıkarmak
decide v. karara vardırmak
decide v. ikna etmek
decide v. razı etmek
decide v. tüm tartışma ve belirsizlikleri çözmek
decide v. (yarışma, soru) sonucu belirleyici şekilde etkilemek
decide v. uzlaştırmak
decide v. çekişmeli bir konuyu çözmek
decide v. ara bulmak
decide v. (resmi kararı, hükmü) ilan etmek
decide v. eylem planı olarak belirlemek
decide v. sonucunu belirlemek

Meanings of "decide" with other terms in English Turkish Dictionary : 76 result(s)

English Turkish
General
decide on v. seçmek
Tom hasn't yet decided on a major.
Tom henüz hangi bölümü seçeceğine karar vermedi.

More Sentences
decide on v. karar vermek
The social component of the measures we are to decide on, however, plays a key role in this.
Ancak karar vereceğimiz tedbirlerin sosyal bileşeni bu konuda kilit bir rol oynamaktadır.

More Sentences
decide on v. karar kılmak
Decide on a design, theme, season, or holiday.
Bir tasarım, tema, sezon ya da tatilde karar kılın.

More Sentences
decide upon v. karar vermek
The EU will not, however, be deciding upon its contribution to Johannesburg until as late as the July summit.
Ancak AB, Johannesburg'a yapacağı katkıya Temmuz zirvesine kadar karar vermeyecektir.

More Sentences
Phrasals
decide against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek
The boss considered firing Tom, but decided against it.
Patron Tom'u işten kovmayı düşündü fakat bunun aleyhinde karar verdi.

More Sentences
decide against (something) v. (bir şeyi) yapmamaya karar vermek
I decided against doing that.
Bunu yapmamaya karar verdim.

More Sentences
Speaking
you decide expr. sen karar ver
You decide on what to do.
Ne yapacağına sen karar ver.

More Sentences
General
decide against v. aleyhte karar vermek
decide to take the plunge v. bir şeyi yapmaya karar vermek
decide against something v. bir şeyin aleyhinde karar vermek
decide on v. hükmetmek
decide up v. beğenmek
decide in favor of something v. bir şeyin lehinde karar vermek
decide up v. karar kılmak
decide on v. beğenmek
decide for something v. bir şeyin lehinde karar vermek
decide up v. seçmek
be left to somebody to decide v. takdirine kalmak
cause to decide v. karar vermesini sağlamak
decide by majority of votes v. oy çokluğu ile karar vermek
decide to not fly v. uçmaktan vazgeçmek
decide by majority of votes v. oy çoğunluğuyla karar vermek
decide unanimously v. oybirliği ile kararlaştırmak
decide unanimously v. oybirliğiyle kararlaştırmak
decide in favor of v. lehine karar vermek
decide to do something v. bir şeyi yapmaya karar vermek
decide to have her baby aborted v. kürtaj yaptırmaya karar vermek
decide to have an abortion v. kürtaj yaptırmaya karar vermek
decide unanimously v. oybirliğiyle karar vermek
Phrasals
decide against someone v. aleyhinde karar vermek
decide among some people v. aralarında bir seçim yapmak
decide between two v. arasında bir karar vermek
decide between two v. arasında bir seçim yapmak
decide upon someone or something v. birinde/bir şeyde karar kılmak
decide upon someone or something v. birine/bir şeye karar vermek
decide upon someone or something v. birini/bir şeyi seçmek
decide on someone or something v. birinde/bir şeyde karar kılmak
decide on someone or something v. birine/bir şeye karar vermek
decide on someone or something v. birini/bir şeyi seçmek
decide against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) seçmemek
decide among v. aralarında bir seçim yapmak
decide among (someone or something) v. (birilerinin/bir şeylerin) arasında seçim yapmak
decide among (someone or something) v. (üç veya daha fazla kişi/şey) arasından seçim yapmak/birine karar vermek
decide among (someone and someone else) v. (birileri) arasında seçim yapmak
decide among (someone and someone else) v. (üç veya daha fazla kişi) arasından seçim yapmak/birine karar vermek
decide among (someone and someone else) v. aralarından birini seçmek
decide between v. arasından seçmek
decide between v. ikisinin arasında karar vermek
decide between (someone or something) v. (iki kişi/şey) arasında bir seçim yapmak
decide between (someone or something) v. (iki kişi/şey) arasında bir karar vermek
decide between (someone or something) v. ikisinin arasında karar vermek
decide between (someone or something) v. ikisinin arasından birini seçmek
decide between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında bir seçim yapmak
decide between (someone and someone else) v. (biriyle başka biri) arasında bir karar vermek
decide between (someone and someone else) v. ikisinin arasında karar vermek
decide between (someone and someone else) v. ikisinin arasından birini seçmek
decide for v. lehinde karar vermek
decide for v. yana karar vermek
decide for v. -e karar vermek
decide for v. için karar almak
decide for (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) lehinde karar vermek
decide for (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) yana karar vermek
decide in favor of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) lehinde karar vermek
decide in favor of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) yana karar vermek
decide on (someone or something) v. (birine/bir şeye) karar vermek
decide on (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) karar kılmak
decide on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) seçmek
Speaking
you have three hours to decide expr. karar vermek için üç saatin var
you don't have to decide right now expr. şu anda karar vermek zorunda değilsin
Trade/Economic
decide by lot v. kura çekerek karar vermek
Law
decide death penalty v. idam kararı vermek
Politics
decide to go for an early election v. erken seçim kararı almak
decide to go for an early election v. erken seçime karar vermek
decide to hold an early election v. erken seçime karar vermek
decide to hold an early election v. erken seçim kararı almak
Construction
decide to demolish v. yıkım kararı vermek