English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | dress n. | giysi | ||
Mary's dress is drying in the sun. Mary'nin giysisi güneşte kuruyor. More Sentences |
||||
Common Usage | dress n. | elbise | ||
He didn't know a thing about fashion or dresses. Moda ya da elbiseler hakkında hiçbir şey bilmiyordu. More Sentences |
||||
Common Usage | dress n. | kıyafet | ||
Stereotypes, dress, values, lifestyles and behaviour must be a question of personal free choice. Klişeler, kıyafetler, değerler, yaşam tarzları ve davranışlar kişisel özgür seçim meselesi olmalıdır. More Sentences |
||||
Common Usage | dress v. | giymek | ||
Tom noticed Mary was wearing a new dress. Tom, Mary'nin yeni bir elbise giydiğini fark etti. More Sentences |
||||
Common Usage | dress v. | giyinmek | ||
Check out George over there, that dude knows how to dress! George'a bakın hele, bu herif nasıl giyineceğini biliyor! More Sentences |
||||
Common Usage | dress v. | giydirmek | ||
If I were invisible I wouldn't have to dress myself. Görünmez olsaydım kendimi giydirmek zorunda kalmazdım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | dress n. | elbise | ||
You give in to her with this dress; she'll bleed you dry. Bu elbiseyle ona teslim olursan, seni iliklerine kadar kurutacak. More Sentences |
||||
General | dress n. | kıyafet | ||
Then you will choose nice dress for her. Ardından onun için şık bir kıyafet seçeceksiniz. More Sentences |
||||
General | dress n. | giyim | ||
Tom said something crude about the way Mary was dressed. Tom, Mary'nin giyimi hakkında kaba bir şey söyledi. More Sentences |
||||
General | dress v. | üstünü giyinmek | ||
She dresses herself quickly. Çabucak üstünü giyinir. More Sentences |
||||
General | dress n. | kılık kıyafet | ||
General | dress n. | entari | ||
General | dress n. | kılık | ||
General | dress n. | üst | ||
General | dress n. | kuşam | ||
General | dress n. | urba | ||
General | dress n. | kadın elbisesi | ||
General | dress n. | redingot | ||
General | dress n. | üst baş | ||
General | dress n. | rop | ||
General | dress n. | fistan | ||
General | dress n. | pansuman | ||
General | dress n. | bluz-etek takımı | ||
General | dress n. | ceket-etek takımı | ||
General | dress v. | yaraya pansuman yapmak | ||
General | dress v. | gece elbisesi giymek | ||
General | dress v. | süslemek | ||
General | dress v. | toprağı gübrelemek | ||
General | dress v. | şekil vermek | ||
General | dress v. | pansuman yapmak (yaraya) | ||
General | dress v. | taramak | ||
General | dress v. | yontmak (taş) | ||
General | dress v. | taş yontmak | ||
General | dress v. | temizlemek (tavuk/balık vb'ni) | ||
General | dress v. | gübrelemek | ||
General | dress v. | tabaklamak | ||
General | dress v. | resmi giyinmek | ||
General | dress v. | şekil vermek (saça) | ||
General | dress v. | giydirip kuşatmak | ||
General | dress v. | kuşanmak | ||
General | dress v. | pansuman yapmak | ||
General | dress v. | sepilemek (deriyi) | ||
General | dress v. | işlemek | ||
General | dress v. | düzenlemek | ||
General | dress v. | sarmak | ||
General | dress v. | yontmak | ||
General | dress v. | rendelemek | ||
General | dress v. | donatmak | ||
General | dress v. | (yemek) hazırlamak | ||
General | dress v. | hizaya gelmek | ||
General | dress v. | giydirmek (birini) | ||
General | dress v. | (hayvanı) tımar etmek | ||
General | dress v. | (hayvan) yetiştirmek | ||
General | dress v. | (besi hayvanını) kanını akıtıp temizleyerek satışa hazırlamak | ||
General | dress v. | (hayvanı) derisi yüzülüp iç organları çıkarıldıktan sonra tartmak | ||
General | dress v. | (at) uysallaştırıp eğitmek | ||
General | dress v. | sos koymak | ||
General | dress adj. | elbiseye ait | ||
General | dress adj. | elbise ile ilgili | ||
General | dress adj. | elbisede kullanılan | ||
General | dress adj. | törene uygun | ||
General | dress adj. | resmi bir etkinliğe uygun | ||
General | dress adj. | tören giysisi olarak giymeye uygun | ||
General | dress adj. | resmi kıyafet olmaya uygun | ||
General | dress adj. | resmi kıyafet gerektiren | ||
General | dress adj. | resmi kıyafete izin veren | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | dress v. | (vitrinin) teşhir ürünlerini ilgi çekecek şekilde düzenlemek | ||
Technical | ||||
Technical | dress n. | düzeltme ve parlatma (taş/ahşap) | ||
Technical | dress n. | değirmen taşı yüzeyindeki oluklar | ||
Technical | dress v. | (kürklü deriyi) işlemek | ||
Technical | dress v. | (deriyi) tabaklamak | ||
Technical | dress v. | (deri, kumaş, çömlek) pürüzsüz görünüm kazandırmak | ||
Technical | dress v. | (kereste, taş, mücevher) düzeltip pürüzsüz hale getirmek | ||
Technical | dress v. | (aleti) bileyerek şekillendirmek | ||
Technical | dress v. | (yarış pistine) kazıyarak yüzey tesviyesi yapmak | ||
Automotive | ||||
Automotive | dress v. | rendelemek | ||
Automotive | dress v. | temizlemek | ||
Printing | ||||
Printing | dress n. | gazetenin kurgusu ve baskısı | ||
Printing | dress n. | süreli yayının kurgusu ve baskısı | ||
Agriculture | ||||
Agriculture | dress v. | gübrelemek | ||
Fishery | ||||
Fishery | dress v. | (olta iğnesini) hazırlamak | ||
Fishery | dress v. | (olta iğnesine) yem takmak | ||
Fishery | dress v. | (yapay yemle) oltayı hazırlamak | ||
Military | ||||
Military | dress v. | bir hizaya getirmek | ||
Theatre | ||||
Theatre | dress v. | (oyuncuları) sahneye göze hoş görünen bir denge yaratacak şekilde yerleştirmek | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | dress v. | aharlamak | ||
Ornithology | ||||
Ornithology | dress n. | kuş tüylerinin belirli bir zamandaki görünümü |