age - Turkish English Dictionary
History

age

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "age" in Turkish English Dictionary : 30 result(s)

English Turkish
Common Usage
age n. yaş
age n. çağ
age n. devir
General
age n. erginlik
age n. ahit
age n. yaş
age n. gün
age n. reşit olma
age n. zaman
age n. asır
age n. yaşlılık
age n. çağ
age n. nesil
age n. kuşak
age n. ilerlemiş yaş
age v. yıllandırmak
age v. yıllanmak
age v. eskitmek
age v. yaşlanmak
age v. eskimek
age v. yıpratmak
age v. yaşlandırmak
age v. kocamak
age v. ihtiyarlamak
age v. olgunlaştırmak
Trade/Economic
age v. kısa süreli alacaklı hesapları ödeme sürelerinin dolmasına göre incelemek
Technical
age v. buharlamak
Marine
age n. dönem
Medical
age n. aj
Gastronomy
age v. eti dinlendirmek

Meanings of "age" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
old age n. yaşlılık
dragon age n. ejderha çağı
General
marrying age n. evlenme çağı
age of majority n. erginlik yaşı
iron age n. demir çağı
age of enlightenment n. aydınlanma çağı
average of age n. yaş ortalaması
child above 7 but not of full age n. mümeyyiz
school age n. okul çağı
age group n. yaş grubu
age and employment n. yaş ve istihdam
iron age n. demir devri
types of old age n. yaşlanma türleri
military age n. askerlik çağı
old age psychology n. yaşlılık psikolojisi
space age n. uzay çağı
age range n. yaş aralığı
older age pensioner n. emeklilik çağına gelmiş kimse
the stone age n. taş devri
old age population n. yaşlı nüfus
age of sexual maturity n. cinsel olgunluk yaşı
third age n. hayatın emeklilik safhası
population in working age n. çalışma çağındaki nüfus
contemporary age n. yakınçağ
the iron age n. demir devri
age of consent n. erginlik
marriageable age n. evlenme çağı
age of consent n. rüşt
old age pension n. emeklilik maaşı
age of consent n. reşitlik
old age risk n. yaşlılık riskleri
developmental age n. gelişimsel yaş
old age n. kocalık
age range n. yaş dilimi
old age in literature n. edebiyatta yaşlılık
old age pension n. yaşlılık aylığı
stone age n. taş devri
population who are not in working age n. çalışma çağı dışındaki nüfus
old age pensions n. yaşlılık aylıkları
mental age n. akıl yaşı
third age n. üçüncü çağ
old age pension n. sosyal sigorta aylığı
age of consent n. rıza yaşı
retiring age n. emeklilik yaşı
tree age n. ağaç yaşı
types of old age n. yaşlılık halleri
old age pension n. emekli aylığı
age of majority n. reşit olma yaşı
the golden age n. altın çağı
middle age n. orta yaş
old age n. ihtiyarlık
neolithic age n. cilalı taş devri
middle age n. orta çağ
average age of women who bear their first child n. çocuk doğurma ortalama yaşı
old age pensions n. yaşılık aylıkları
minimum of working age n. asgari çalışma yaşı
old age asylum n. huzurevi
information age n. bilgi çağı
old age problems n. yaşlılık sorunları
old age n. yaşlılık dönemi
chronological age n. takvim yaşı
golden age n. altın çağ
full age n. rüşt yaşı
old age psychosis n. yaşlılık psikozu
educational age n. eğitim yaşı
saturnian age n. altın çağ
chalcolithic age n. bakırtaş çağı
bronze age n. tunç devri
age class distribution n. yaş sınıfı dağılımı
use age n. kullanma süresi
age limit n. yaş haddi
age at last birthday n. son doğum günündeki yaş
age next birthday n. gelecek doğum günündeki yaş
age at entry n. giriş yaşı
group of age n. yaş grubu
voting age n. seçmen yaşı
maturity age n. olgunluk çağı
jewish coming of age ceremony for girls n. bat mitzvah
new age n. yeni çağ
age of onset n. hastalık başlangıç yaşı
advanced age n. ilerlemiş yaş
age of onset n. başlangıç yaşı
same age group n. aynı yaş grubu
bronze age n. bronz çağı
voting age n. oy kullanma yaşı
old age assistance n. yaşlılık yardımı
childbearing age n. doğum yapma yaşı
childbearing age n. doğum yaşı
childbearing age n. doğurma yaşı
archaic age n. antik çağ
archaic age n. antikçağ
antique age n. antik çağ
prehistoric age n. tarih öncesi çağ
ice age n. buzul çağı
ancient age n. antik çağ
ancient age n. tarihi çağ
childbearing age n. bebek doğurma yaşı
paleolithic age n. yontmataş devri
age restriction n. yaş kısıtlaması
age restriction n. yaş sınırlaması
active age n. aktif yaş
active age n. faal yaş
age hardening n. sertleştirme işlemi
the best of its age n. çağının en iyisi
age difference n. yaş farkı
new age n. yeni dönem
modern age n. yakın çağ
age pension n. yaşlılık maaşı
age of building n. binanın yaşı
age circle n. yaş halkası
age determination n. yaş belirleme
age determination n. yaş tayini
internet age n. internet çağı
age class distribution n. yaş sınıfı dağılışı
average retirement age n. ortalama emeklilik yaşı
average age n. ortalama yaş
age complex n. yaş kompleksi
jet age n. jet çağı
age limitation n. yaş sınırlaması
old-age insurance n. emeklilik sigortası
old-age pensioner n. emekli
old-age insurance n. yaşlılık sigortası
self-realization in old age n. yaşlılarda öz gerçekleştirim
old-age pension n. emekli aylığı
old-age pensioner n. tekaüt
first age n. ilk çağ
tender age n. çok genç yaş
tender age n. çok küçük yaş
increased age n. ilerleyen yaş
next birthday age n. gelecek yaş günündeki yaş
age of maturity n. olgunluk çağı
last birthday age n. son yaş günündeki yaş
age of maturity n. rüşt
medieval age n. orta çağ
marriage age n. evlilik çağı
marriageable age n. evlilik çağı
marrying age n. evlilik çağı
marriage age n. evlenme çağı
age of rage n. öfke çağı
axial age n. eksen çağı
age management n. yaşlanma yönetimi
age management n. yaş yönetimi
dark age n. karanlık çağ
age limit n. yaş sınırı
modern age n. modern çağ
age gap n. yaş farkı
dark age n. karanlık dönem
children up to three years of age n. üç yaşına kadar olan çocuklar
death at a young age n. genç yaşta ölüm
dying at a young age n. gençt yaşta ölme
advancing age n. ilerleyen yaş
marriageable age n. evlilik yaşı
marriage age n. evlilik yaşı
marriage age n. evlenme yaşı
marriageable age n. evlenme yaşı
age of reason n. akıl çağı
age factor n. yaş faktörü
middle-age spread n. orta yaş göbeği
new age movement n. yeni çağ hareketi
leaf age n. yaprak yaşı
primitive age n. ilkel çağ
age bracket n. yaş grubu
age of retirement n. emeklilik yaşı
median age n. orta yaş
mean age n. ortalama yaş
scientific age n. bilim çağı
science age n. bilim çağı
technological age n. teknoloji çağı
the age of discovery n. coğrafi keşifler çağı
age spot n. yaşlılık lekesi
age of consent n. ergenlik yaşı
augustan age n. latin edebiyatının altın çağı
azoic age n. azoik çağ
disparity in age n. yaş farkı
stone age diet n. taş devri diyeti
old-age home n. huzur evi
technological age n. teknolojik çağ
gilded age n. yaldızlı çağ
age of technology n. teknoloji çağı
our age n. çağımız
marriageable age n. gelinlik çağı
age disparity n. yaş farkı
communication age n. iletişim çağı
children under five years of age n. beş yaş altı çocuklar
early age n. erken yaş
viking age n. viking çağı
viking age n. viking devri
feudal age n. feodal çağ
her age n. onun yaşı
his age n. onun yaşı
population by age group and gender n. yaş grubu ve cinsiyete göre nüfus
space age technology n. uzay çağı teknolojisi
modern electronic age n. modern elektronik çağı
age average n. yaş ortalaması
information age n. bilişim çağı
play age n. oyun çağı
problem of our age n. çağımızın sorunu
digital age n. dijital çağ
the age of aspirin n. aspirin cağı
old-age pensioner n. yaşlı emekli
age of a tide n. güney pasifik okyanusundaki gelgit süresi
age of fishes n. devonyen
age of fishes n. devoniyen dönem
age of gold n. altın çağ
age of mammals n. memeli hayvanlar devri
age of mammals n. senozoik çağ
age of mammals n. senozoyik devir
age of man n. kuaterner çağ
age of man n. dördüncü çağ
age of man n. bugüne kadarki son iki milyon yıl
age of moon n. son yeniaydan beri geçen süre
age of reason n. aydınlanma çağı
age of reptiles n. mezozoik çağ
age of reptiles n. ikinci çağ
age of uncertainty n. belirsizlik çağı
new age n. 1970'lerde ortaya çıkan manevi ve bilinç arttırıcı akımlar bütünü
age check n. yaş kontrolü
old age n. ilerlemiş yaş
computer age n. bilgisayar çağı
golden age n. yaşlılık dönemi
dark age n. (bir şeyin gelişmeye başladığı) ilk dönem
dark age n. ilkel dönem
dark age n. gerileme dönemi
dark age n. kesatlık
dark age n. durgunluk dönemi
average age of women who bear their first child n. ilk çocuğun doğurulduğu ortalama yaş
average age of women who bear their first child n. ortalama ilk çocuğu doğurma yaşı
age verification n. yaş doğrulama
coming of age n. önemli bir gelişme aşamasına gelinen an
coming of age n. reşit olunan yaş
coming of age n. reşit olma (töreni)
coming-of-age n. olgunluğa ulaşma
coming-of-age n. reşit olma
coming-of-age n. saygınlık kazanma
coming-of-age n. tanınma
coming-of-age n. şöhret kazanma
old age n. ileri yaş
small-for-gestational-age infant n. gebelik yaşına göre küçük bebek
small-for-gestational-age infant n. yaşıtlarının ortalamasından daha minyon bebek
not show one's age v. yaşını göstermemek
come of age v. reşit olmak
bear witness (to an age) v. tanıklık etmek (bir çağa vb)
reach lawful age v. reşit olmak
look one's age v. yaşını göstermek
be of age v. yaşı kemale ermek
be under age v. küçük olmak
bear witness to an age v. bir çağa tanıklık etmek
attain full age v. rüştüne ermek
bear witness to an age v. bir çağa tanıklık yapmak
be of age v. reşit olmak
come of age v. rüştünü ispat etmek
come of age v. rüştünü kazanmak
age gracefully v. yıllara meydan okumak
be of age v. rüştünü ispat etmek
reach lawful age v. rüştüne ermek
be of an age to marry v. evlenecek yaşta olmak
reach lawful age v. rüştüne varmak
usher in a new age v. yeni bir çağ açmak
be under age v. yaşı küçük olmak
come of age v. rüştünü ispatlamak
be of age v. rüştünü ispatlamak
(for animals) reach breeding age v. doğum yapabilecek yaşta olmak
lose one's teeth through age v. dişleri dökülmek
get to one's age v. yaşına gelmek
live to a ripe old age v. dünyaya kazık kakmak
have passed (a certain age) v. gün almak
step into new age v. çağ atlamak
age-harden v. yaşlanmayla sertleştirmek
act one's age v. yaşına göre davranmak
act one's age v. yaşının adamı olmak
act one's age v. yaşına göre hareket etmek
vary by age v. yaşa göre çeşitlilik göstermek
vary by age v. yaşa göre değişmek
be of a certain age v. yaşı kemale ermek
reach a certain age v. yaşı kemale ermek
become famous at a young age v. küçük yaşta şöhreti yakalamak
become famous at a young age v. çocuk yaşta şöhreti yakalamak
start an age v. çağ başlatmak
become a widow at an early age v. genç yaşta dul kalmak
go blind at the age of ten v. on yaşında kör olmak
live to the age of sixty-eight v. altmış sekiz yaşına kadar yaşamak
be under age v. yaşı tutmamak
live to the age of 95 v. 95 yaşına kadar yaşamak
ask a lady her age v. bir bayana yaşını sormak
ask a lady's age v. bir bayana yaşını sormak
reach the age of marriage v. gelinlik çağına gelmek
reach the age of marriage v. evlilik çağına gelmek
reach marriageable age v. gelinlik çağına gelmek
reach marriageable age v. evlilik çağına gelmek
give away your age v. yaşını göstermek
vary across age groups v. yaş grupları arasında farklılık göstermek
come of age v. olgunlaşmak
come of age v. yetişkinliğe adım atmak
age-proof v. bir şeyi eskimez kılmak
age-proof v. bir şeyi eskimez yapmak
age poorly v. kalitesini kaybetmek
set in the medieval age v. orta çağda geçmek
age poorly v. eski kalitesini kaybetmek
age badly v. kalitesini kaybetmek
age badly v. eski kalitesini kaybetmek
under age adj. rüştüne ermemiş
under age adj. reşit olmamış
of age adj. ergin
of age adj. rüştünü ispat etmiş
of the same age adj. akran
under age adj. rüştünü kazanmamış
of full age adj. reşit
of the same age adj. öğür
of age adj. reşit
looking young despite his age adj. abıhayat içmiş
of full age adj. büyümüş
atomic age adj. atom çağı
of the same age adj. yaşıt
of full age adj. yetişmiş
of full legal age adj. reşit
under age adj. rüştünü ispat etmemiş
of full age adj. ergin
of full age adj. ergen
over age adj. yaşını geçirmiş
age admitted adj. kabul edilen yaş
age-old adj. asırlık
age-worn adj. yıpranmış
age-old adj. çok eski
age-related adj. yaşla bağlantılı
at the age of one adj. bir yaşında
prime-age adj. erişkin/çalışabilecek yaşta
age-friendly adj. yaşlı dostu
age-long adj. yüzyıllar süren
age-long adj. uzun süren
age-long adj. uzun zaman süren
age-long adj. çağlar boyu süren
age-long adj. asırlık
age-old adj. antik
age-old adj. antika
age-proof adj. eskimez
age-proof adj. eskimeyen
age-proof adj. yaşlanmayan
new age adj. 1970'lerde ortaya çıkan manevi ve bilinç arttırıcı akımlar bütününe ait veya ilgili
new age adj. new age müziğine ait veya ilgili
middle-age adj. ortaçağa özgü
middle-age adj. ortaçağa ait
middle-age adj. orta yaşlı (kimse)
over-age adj. hizmet veremeyecek kadar eski
over-age adj. kullanılamayacak kadar eski
over-age adj. bir mevki, işlev veya aşama için normal kabul edilenden yaşlı
space-age adj. uzay çağı ile ilgili
space-age adj. uzay çağına özgü
space-age adj. uzay çağını yansıtan
space-age adj. son teknolojiden faydalanan
space-age adj. en yeni tasarımı kullanan
space-age adj. modern
space-age adj. güncel
space-age adj. yenilikleri takip eden
space-age adj. dönemi yakalayan
space-age adj. vizyoner
space-age adj. geleceğe dönük
in one's extreme old age adv. son yaşlarında
in one's extreme old age adv. ilerlemiş yaşında
at his age adv. onun yaşında
in this day and age adv. bu zamanda
by age group adv. yaş grubuna göre
in this day and age adv. bugün
at his age adv. o yaşta
in this day and age adv. bugünkü günde
from ten years of age upward adv. on yaşından itibaren
at the age of adv. yaşlarında
at a tender age adv. çok genç yaşta
at the age of adv. yaşında
after a certain age adv. belirli bir yaştan sonra
in one's old age adv. yaşlılığında
in the old age adv. yaşlılıkta
at the age of ... and below adv. yaş ve altı
at the age of ... and over adv. yaş ve üstü
from every age adv. her yaştan
after a certain age adv. belli yaştan sonra
after a certain age adv. belli bir yaştan sonra
over 50 years of age adv. 50 yaş üzeri
over 50 years of age adv. 50 yaş üstü
over the age of 50 adv. 50 yaş üzeri
over the age of 50 adv. 50 yaş üstü
despite his/her advancing age adv. ilerleyen yaşına rağmen
in the dark age adv. karanlık çağda
Phrasals
age out v. olgunlaşmak
be of age v. reşit olmak
be of age v. rüştünü ispatlamak
come of age v. reşit olmak
come of age v. rüştünü ispatlamak
age out v. yaşı geçmek
age out v. yaş sınırını geçmek
age out v. yaş sınırının üstünde olmak
age out v. yaşı geçmek
age out v. yaş sınırını geçmek
age out v. yaş sınırının üstünde olmak
Phrases
from an early age adv. eskiden
from an early age adv. küçükken
from an early age adv. küçük yaşlarda
age before beauty expr. yaşlılar önden yakışıklılar arkadan
after this age expr. bu yaştan sonra
in this age expr. bu çağda
in our age expr. çağımızda
in this age expr. çağımızda
despite his/her advanced age expr. ilerleyen yaşına rağmen
despite his/her advanced age expr. ilerlemiş yaşına rağmen
(...age) 7 years and older expr. 7 yaş ve üstü
(...age) 7 years and older expr. 7 yaş ve üzeri
(...age) 7 years and older expr. yedi yaş ve üzeri
(...age) 7 years and older expr. yedi yaş ve üstü
regardless of his age expr. yaşına başına bakmadan
age before beauty expr. önden yaşlılar
Proverb
the age of miracles is past mucizeler geçmişte kaldı
the age of miracles is past mucizeler çağı geçmişte kaldı
wisdom doesn't come with age akıl yaşta değil baştadır
intelligence is in the head not in the age akıl yaşta değil baştadır
age is no guarantee of wisdom akıl yaşta değil baştadır
the golden age was never the present age altın çağ hiçbir zaman içinde bulunulan çağ olmamıştır
the golden age was never the present age içerisinde bulunulan zaman hep geçmişten ve gelecekten eksik görünür/gelir
the golden age was never the present age içinde bulunulan durum/zaman hiçbir zaman en iyi durum/zaman olarak görünmez
the golden age was never the present age insan içinde bulunduğu zamanın kıymetini bilmez
the golden age was never the present age insan elindekinin kıymetini bilmez
Colloquial
a tough age n. zor bir yaş
drinking age (acey deucey) (a2) n. pokerde ilk elde bir ikili bir as gelmesi
a dog's age n. çok uzun zaman
a dog's age n. yıllar
a dog's age n. yıllar yıllar
dog's age n. çok uzun zaman
dog's age n. yıllar
dog's age n. yıllar yıllar
iron age n. dejenerasyon dönemi
iron age n. kötülüklerle dolu çağ
coons age n. uzun zaman
coons age n. uzun süre
coon's age n. uzun zaman
coon's age n. uzun süre
age like wine v. şarap gibi yıllanmak
come of age v. reşit olmak
look one's age v. yaşını göstermek
be one's age v. yaşına göre davranmak
feel one's age v. yaşını hissetmek
be one's age v. yaşının adamı olmak
act one's age v. yaşının adamı olmak
get better with age v. yıllandıkça daha iyi olmak
show one's age v. yaşını göstermek
act one's age v. yaşına göre davranmak
be pushing (an age) v. (bir yaşa) yaklaşmak
be pushing (an age) v. (bir yaşa) merdiven dayamak
be pushing (an age) v. neredeyse (bir yaşta) olmak
in a dog's age adv. çok uzun zaman
in a dog's age adv. yıllar
in a dog's age adv. yıllar yıllar
in a dog's age adv. asırlardır
in a dog's age adv. epeydir
from age to age expr. bir çağdan diğerine
in a coon's age expr. epeydir
learning knows no age limit expr. okumanın yaşı yoktur
learning knows no age limit expr. öğrenmenin yaşı yoktur
somebody your age expr. senin yaşında birinin
somebody your age expr. senin yaşında birisi
somebody your age expr. senin yaşında biri
looking young despite his age expr. yaşına rağmen genç görünüyor
looking young despite his age expr. yaşına göre genç
in a coon's age expr. yıllardır
guess my age expr. yaşımı tahmin et
act your age expr. yaşına göre davran
act your age expr. yaşının adamı ol
act your age expr. yaşının insanı ol
act your age expr. ciddi ol
act your age expr. çocuk olma
act your age expr. daha olgun davran
be your age expr. yaşına göre davran
be your age expr. yaşının adamı ol
be your age expr. yaşının insanı ol
be your age expr. ciddi ol
be your age expr. çocuk olma
be your age expr. daha olgun davran
asf (age, sex, from) expr. yaş, cinsiyet, konum
asf (age, sex, from) expr. internet üzerinden yapılan sohbetlerde karşıdaki kişinin yaşı, cinsiyeti ve bulunduğu yeri öğrenmek için sorulan kısa soru
for one's age expr. birinin yaşına göre
Idioms
a dog's age n. çok uzun zaman
dog's age n. çok uzun zaman
a dog's age n. asırlar
dog's age n. asırlar
a dog's age n. epeydir
dog's age n. epeydir
a dog's age n. yıllardır
dog's age n. yıllardır
coming-of-age n. karakterin yetişkinliğe geçiş evresine odaklanan film ya da kitap
coming-of-age n. erginlik çağı filmi ya da kitabı
a grand old age n. çok ileri yaş
a grand old age n. ilerlemiş yaş
the grand old age of n. çok ileri yaş
the grand old age of n. ilerlemiş yaş
the golden age n. altın çağ
hoary age n. ihtiyar
the door to a new age n. yeni bir çağa açılan kapı
awkward age n. çocuklukla yetişkinlik arasındaki dönem
awkward age n. ergenlik
awkward age n. sıkıntılı dönem
awkward age n. tuhaf dönem
the awkward age n. çocuklukla yetişkinlik arasındaki dönem
the awkward age n. ergenlik