|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
saç tıraşı sonra oluşan, bazen iltihaplanan küçük şişlik |
razor bump n.
|
|
2 |
General |
tv'nin çerçeve hızını artırarak görüntüsünü pürüzsüz hale getiren ve bazen de abartılı gerçek ve garip bir görüntü veren bir tv teknolojisi |
motion smoothing n.
|
|
3 |
General |
el falcılarının saldırganlık veya dayanıklılık, bazen de çabuk alevlenen bir mizaç ile ilişkilendirdikleri el çizgisi |
martian n.
|
|
4 |
General |
bazen ölçü olarak kullanılan varil veya kova |
meal [obsolete] n.
|
|
5 |
General |
şişik ve bazen kırmızı burun |
bottle nose n.
|
|
6 |
General |
atları çalıştıran ve bazen jokeylik de yapabilen küçük ölçekli yarış atı sahibi |
gipsy n.
|
|
7 |
General |
(orta çağ'da) britanya'nın bazı bölümlerinde yerel ticareti kontrol eden ve bazen yerel yönetimde rol alan tüccar birliği |
guild n.
|
|
8 |
General |
(orta çağ'da) belirli bir zanaat veya ticaretle uğraşan kimselerden oluşup mesleklerinin ve meslektaşlarının refahı için çalışan ve bazen yönetime katılan bir birlik |
guild n.
|
|
|
9 |
General |
bazen doğal gazla birlikte bulunan hafif, benzin benzeri bir hidrokarbon sıvısı |
drip gas n.
|
|
10 |
General |
bazen harfe veya şekle ekli olabilen küçük haç |
crosslet n.
|
|
11 |
General |
bazen başarılı bazen başarısız olan |
hit-and-miss adj.
|
|
12 |
General |
bazen eksantrik görünecek kadar bağımsız ve bireysel olan |
ornery adj.
|
|
13 |
General |
bazen söylenildiği gibi |
as it was sometimes called adv.
|
|
14 |
General |
tam bir (bazen alaycı şekilde) |
right adv.
|
|
15 |
General |
bazen . . . bazen |
sometimes . . . sometimes expr.
|
|
Phrases |
|
16 |
Phrases |
bazen çalışmadığın yerden soru gelir |
life is like a box of chocolates expr.
|
|
17 |
Phrases |
bazen nadir de olsa |
sometimes, although rare expr.
|
|
18 |
Phrases |
hatta bazen |
even sometimes expr.
|
|
Proverb |
|
19 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow v.
|
|
20 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow v.
|
|
21 |
Proverb |
gerçeğin bir kısmını saklamak yalan söylemekle eşdeğerdir bazen |
half the truth is often a whole lie
|
|
22 |
Proverb |
olanın tümünü söylemeyen yalan söylemiş sayılır bazen |
half the truth is often a whole lie
|
|
23 |
Proverb |
sessizliğin içinden gelir bazen bilgelik |
a shut mouth catches no flies
|
|
24 |
Proverb |
bazen işler kibarlıkla çözülmez |
cat in gloves catches no mice
|
|
25 |
Proverb |
bazen tırnaklarını göstermelisin |
cat in gloves catches no mice
|
|
26 |
Proverb |
bazen sabırlı olup beklemek de ön saflarda olmak kadar önemlidir |
they also serve who (only) stand and wait
|
|
27 |
Proverb |
bazen sabırlı olup beklemek de bir iştir |
they also serve who only stand and wait
|
|
28 |
Proverb |
bazen aktif olmak istesen de durup beklemen gerekir |
they also serve who only stand and wait
|
|
29 |
Proverb |
bazen istediğin şeyin olmaması bir şanstır |
a stumble may prevent a fall
|
|
30 |
Proverb |
bazen bir şey yapmak istesen de durup sabırla beklemen gerekir |
they also serve who only stand and wait
|
|
31 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow
|
|
32 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow
|
|
Colloquial |
|
33 |
Colloquial |
bazen estetik ve manevi kaygıları para kazanmak için göz ardı eden çok karlı plan veya kurum |
money-machine n.
|
|
34 |
Colloquial |
bir fincan kahve/çay ve bazen de atıştırmalıktan oluşan ara öğün |
mug–up n.
|
|
35 |
Colloquial |
(bazen alay yollu) ben ne anlarım ki |
what do I know expr.
|
|
36 |
Colloquial |
bazen bencil olabiliriz |
sometimes we may be selfish expr.
|
|
37 |
Colloquial |
bazen kazanır bazen kaybedersin |
(you) win a few, (you) lose a few expr.
|
|
Idioms |
|
38 |
Idioms |
(bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız/oğlan/çocuk |
poor little rich girl/boy/kid n.
|
|
39 |
Idioms |
(bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/oğlan/çocuk/çocuğu |
poor little rich girl/boy/kid n.
|
|
40 |
Idioms |
(bazen alay yollu) zavallı küçük zengin kız |
poor little rich girl n.
|
|
41 |
Idioms |
(bazen alay yollu) mutsuz/zavallı zengin kız/çocuk/çocuğu |
poor little rich girl n.
|
|
42 |
Idioms |
en dikkatli/iyi insan bile (bazen) hata yapar |
even homer (sometimes) nods expr.
|
|
43 |
Idioms |
en dikkatli/iyi insan bile (bazen) hata yapar |
even jove (sometimes) nods expr.
|
|
44 |
Idioms |
bazen hayat sanatta tasvir edildiği gibidir |
life imitates art [cliché] expr.
|
|
45 |
Idioms |
bazen kazanır bazen kaybedersin |
win a few, lose a few expr.
|
|
Speaking |
|
46 |
Speaking |
ama bazen de |
and sometimes expr.
|
|
47 |
Speaking |
bazen haklı olduklarını da düşünmüyor değilim |
sometimes I think maybe they're right expr.
|
|
48 |
Speaking |
bazen alınganlığı tutuyor |
she can be touchy sometimes expr.
|
|
|
49 |
Speaking |
bazen ne zaman şaka yaptığını anlamıyorum |
sometimes I don't know when you're kidding expr.
|
|
50 |
Speaking |
bazen haklı olduklarını düşünüyorum |
sometimes I think maybe they're right expr.
|
|
51 |
Speaking |
bazen bencil olmamız normaldir/doğaldır |
it's natural to be selfish sometimes expr.
|
|
52 |
Speaking |
bazen alınganlığı tutar |
she can be touchy sometimes expr.
|
|
53 |
Speaking |
bazen beni şaşırtıyorsun |
you surprise me sometimes expr.
|
|
54 |
Speaking |
bazen bencil olabiliriz |
it's ok to be selfish sometimes expr.
|
|
55 |
Speaking |
bazen yalan söylerim |
I lie sometimes expr.
|
|
56 |
Speaking |
bazen bencil olmamız normaldir/doğaldır |
it's normal to be selfish sometimes expr.
|
|
57 |
Speaking |
bazen bencil olmamız normaldir/doğaldır |
it's ok to be selfish sometimes expr.
|
|
58 |
Speaking |
ve bazen de |
and sometimes expr.
|
|
Law |
|
59 |
Law |
jüri listesi (bazen jüri heyeti) |
jury panel n.
|
|
60 |
Law |
(roma ve iskoç yasalarına göre) babanın ölümü üzerine çocuklara ve bazen diğer mirasçılara ayrılan pay |
bairn's part n.
|
|
61 |
Law |
hakim, avukatlar ve bazen tarafların da yer aldığı özel görüşme |
sideband n.
|
|
62 |
Law |
hakim, avukatlar ve bazen tarafların da yer aldığı özel görüşme |
sidebar conference n.
|
|
Politics |
|
63 |
Politics |
(eski) ön asya ve doğu'da hükümdarların giydiği bazen mücevherlerle süslenen bez bir saç bandı |
diadem n.
|
|
Insurance |
|
64 |
Insurance |
sigortalanmış geminin belirli bir yük tipine, hizmete ve bazen de tasarlandığı mevsime göre kullanımını kısıtlayan sigorta poliçesi |
trade warranty n.
|
|
65 |
Insurance |
sigortalanmış geminin belirli bir yük tipine, hizmete ve bazen de tasarlandığı mevsime göre kullanımını kısıtlayan sigorta poliçesi |
trading warranty n.
|
|
Technical |
|
66 |
Technical |
balon zarfının bazen iç donanım gerilimi nedeniyle bölündüğü bölümlerden her biri |
lobe n.
|
|
Textile |
|
67 |
Textile |
(bazen kolsuz) üst giysi |
overtop n.
|
|
Furniture |
|
68 |
Furniture |
alçak çerçeveli ve ayak kısmı bulunmayan, köşe direkleri ve bazen başlığı olan yatak |
hollywood bed n.
|
|
Marine |
|
69 |
Marine |
bazen geminin amiral gemisi olduğunu gösteren tepe ışığı |
top light n.
|
|
70 |
Marine |
bazen yolcuları gemiden karaya taşımakta kullanılan motorlu bot |
launch n.
|
|
71 |
Marine |
denizaltının kaptan köşkünü ve bazen de gözetleme kulesini taşıyan üst yapısı |
fairwater n.
|
|
72 |
Marine |
(sübye armalı gemilerde) rüzgar tam arkadan alındığında bazen açılan dört köşe seren yelkeni |
fly-by-night n.
|
|
Mining |
|
73 |
Mining |
bazen mücevherlerde veya diğer süs eşyalarında kullanılan gül renkli bir zoisit |
thulite n.
|
|
74 |
Mining |
bazen prizmatik mavi ışıltılı olan çok yüksek dereceli saf beyaz bir elmas |
river n.
|
|
Medical |
|
75 |
Medical |
stafilokokla ilişkilendirilen ciddi akut (bazen ölümcül) enfeksiyondan kaynaklanan bir sendrom |
toxic shock n.
|
|
76 |
Medical |
hastalıkta bazen ortaya çıkan (belirti) |
assident adj.
|
|
Anatomy |
|
77 |
Anatomy |
alt çene yayının çene kemiğinin parçası olmayan fakat bazen alt çene eklemini ve ortakulak kemiklerini meydana getiren kıkırdaksı parçası |
meckelian cartilage n.
|
|
78 |
Anatomy |
alt çene yayının çene kemiğinin parçası olmayan fakat bazen alt çene eklemini ve ortakulak kemiklerini meydana getiren kıkırdaksı parçası |
meckelian rod n.
|
|
79 |
Anatomy |
alt çene yayının çene kemiğinin parçası olmayan fakat bazen alt çene eklemini ve ortakulak kemiklerini meydana getiren kıkırdaksı parçası |
meckelian bar n.
|
|
80 |
Anatomy |
bazen dalağın çevresinde bulunabilen küçük nodüller |
lienculus n.
|
|
Psychology |
|
81 |
Psychology |
(bazen cinsel sapkınlık ile ilişkili olarak) bebek taklidi yapma |
infantilism n.
|
|
Pathology |
|
82 |
Pathology |
vertigo, kulak ağrısı, yüz felci ve bazen işitme kaybı ile kendini gösteren, herpes virüsünün neden olduğu enfeksiyondan kaynaklanan rahatsızlık |
ramsay hunt syndrome n.
|
|
83 |
Pathology |
ortamda stafilokok varlığı ile ilişkilendirilen ciddi akut (bazen ölümcül) olabilen bir enfeksiyondan kaynaklanan sendrom |
toxic shock n.
|
|
84 |
Pathology |
bazen korneada görülen yay şeklinde beyazımsı tortu |
arcus n.
|
|
85 |
Pathology |
bazen korneada görülen yay şeklinde beyazımsı tortu |
arcus senilis n.
|
|
86 |
Pathology |
bazen sistemik lupus eritematozus hastalığı ile ilişkilendirilen verrüköz endokardit |
libman-sacks endocarditis n.
|
|
87 |
Pathology |
bazen viral bir hastalıktan sonra ortaya çıkan kas ağrısı, aşırı yorgunluk ve halsizlik ile karakterize bir hastalık |
myalgic encephalopathy n.
|
|
88 |
Pathology |
kas gücü kaybı, duyu kaybı, duyu değişimi ve bazen de felç ile karakterize edilen nadir bir polinevrit türü |
guillain-barrésyndrome n.
|
|
Pharmaceutics |
|
89 |
Pharmaceutics |
bazen yetişkinlerde antiemetik olarak kullanılan sakinleştirici ve antidepresan bir ilaç |
triavil® n.
|
|
90 |
Pharmaceutics |
bazen yetişkinlerde antiemetik olarak kullanılan sakinleştirici ve antidepresan bir ilaç |
perphenazine n.
|
|
91 |
Pharmaceutics |
depresyon, anksiyete ve (bazen) uykusuzluğun tedavisinde kullanılan bir antidepresan ilaç |
trimipramine n.
|
|
92 |
Pharmaceutics |
depresyon, anksiyete ve (bazen) uykusuzluğun tedavisinde kullanılan bir antidepresan ilaç |
surmontil® n.
|
|
Veterinary |
|
93 |
Veterinary |
loco otu zehirlenmesinden kaynaklanıp zayıflık, koordinasyon eksikliği, kısmı felç ve bazen de ölümle karakterize olan bir besi hayvanı hastalığı |
loco n.
|
|
94 |
Veterinary |
loco otu zehirlenmesinden kaynaklanıp zayıflık, koordinasyon eksikliği, kısmı felç ve bazen de ölümle karakterize olan bir besi hayvanı hastalığı |
locoism n.
|
|
Gastronomy |
|
95 |
Gastronomy |
rom, brendi, yumurta, muskat ve bazen süt içeren sıcak bir içki |
tom, dick and jerry [us] n.
|
|
96 |
Gastronomy |
elma suyu, elmalı brendi veya elma likörü, votka ve bazen de vermuttan oluşan kokteyl |
appletini n.
|
|
97 |
Gastronomy |
içine bazen kuru üzüm de katılan tarçın aromalı sütlaç |
arroz con leche n.
|
|
98 |
Gastronomy |
(hint mutfağında) iç pilav, fasulye, mercimek ve bazen de balık fümeden oluşan bir yemek |
kedgeree n.
|
|
99 |
Gastronomy |
bazen jölede pişirilen, ince dilimlenmiş sebze ve meyvelerden oluşan salata, tatlı veya aperatif olarak servis edilen bir karışım |
macédoine n.
|
|
100 |
Gastronomy |
alkollü içeceklerin ve bazen de yiyeceklerin servis edildiği tezgah |
mahogany n.
|
|
101 |
Gastronomy |
bazen sosis ve hamburger gibi et ürünlerinin imalatında kullanılan, hayvandan elde edilen kıkırdak ve yağın oluşturduğu karışım |
mechanically recovered meat n.
|
|
102 |
Gastronomy |
kekin bazen ayrı yenmek üzere ayrılan üst kısmı |
muffin top n.
|
|
103 |
Gastronomy |
zencefil, kuru üzüm, limon kabuğu, su ve bazen de viski veya konyak ile yapılan bir içki |
ginger cordial n.
|
|
104 |
Gastronomy |
içine bazen lahana veya turp ilave edilebilen ve tereyağı ile patates püresinden oluşan bir iskoç yemeği |
rumbledethump n.
|
|
105 |
Gastronomy |
içinde domates, peynir ve bazen farklı dolgular bulunan bir hamur işi |
panzerotto [canada] n.
|
|
106 |
Gastronomy |
domates, soğan, mantar, yeşillikler ve bazen de şarapla hazırlanan (yemek) |
cacciatora adj.
|
|
107 |
Gastronomy |
domates, soğan, mantar, yeşillikler ve bazen de şarapla hazırlanan (yemek) |
cacciatore adj.
|
|
108 |
Gastronomy |
ekmek kırıntıları ve bazen de peynir ile kaplanıp pişirilmiş |
gratin adj.
|
|
109 |
Gastronomy |
bazen sosis ve hamburger gibi et ürünlerinin imalatında kullanılan, hayvandan elde edilen kıkırdak ve yağın oluşturduğu karışım |
mrm (mechanically recovered meat) abrev.
|
|
Physics |
|
110 |
Physics |
yerçekimi ve zayıf kuvvet yoluyla maddeyle etkileşime girip bazen bir galaksinin kayıp kütlesini oluşturduğu varsayılan çeşitli varsayımsal atom altı parçacıklardan biri |
wimp n.
|
|
Chemistry |
|
111 |
Chemistry |
tütün dumanında, bazı yiyeceklerde ve bazen içme suyunda bulunan toksik ve kanserojen bir madde |
n-nitrosodimethylamine n.
|
|
112 |
Chemistry |
tütün dumanında, bazı yiyeceklerde, bazen içme suyunda atık olarak bulunan oldukça toksik, kanserojen bir nitrozamin |
ndma n.
|
|
113 |
Chemistry |
terbiyum, evropiyum ve gadolinyum ve bazen disprozyumu içeren lantanit grubu |
terbium metal n.
|
|
114 |
Chemistry |
bazen fosfor bronzunda bulunan küçük ve sert beyaz kütle |
tin spot n.
|
|
115 |
Chemistry |
bazen üzüm suyunda bulunan bir tür tartarik asit |
racemic acid n.
|
|
Biochemistry |
|
116 |
Biochemistry |
asitlerin veya alkalilerin etkimesiyle proteinlerden türetilip proteinlerin çözünürlüğünü ve bazen de bileşimini değiştiren ürünler |
metaprotein n.
|
|
117 |
Biochemistry |
güney amerika'ya özgü bir ağacın bazen ilaç olarak kullanılan kekre özü |
monesin n.
|
|
Marine Biology |
|
118 |
Marine Biology |
bazen yemek olarak da kullanılan yaygın bir salyangoz |
tegula n.
|
|
119 |
Marine Biology |
bazen yiyecek olarak kullanılan, büyük ve kaslı basit bir tulumlu cinsi |
tethyum n.
|
|
120 |
Marine Biology |
sargasso denizinde yaygın olan ve bazen de kuzey amerika kıyılarında bulunan bir yengeç |
turtle crab (planes minutus) n.
|
|
121 |
Marine Biology |
sargasso denizinde yaygın olan ve bazen de kuzey amerika kıyılarında bulunan bir yengeç |
gulf-weed crab n.
|
|
122 |
Marine Biology |
sargasso denizinde yaygın olan ve bazen de kuzey amerika kıyılarında bulunan bir yengeç |
gulfweed crab n.
|
|
123 |
Marine Biology |
pasifik okyanusu'na özgü, bazen tatlı sularda da görülebilen küçük bir olta avı balığı |
machete (elops affinis) n.
|
|
124 |
Marine Biology |
ağırlığı bazen 50 pound ve üzerine çıkabilen, büyük göller'e ve mississippi vadisi'ne özgü bir sarıağız balığı |
freshwater drum (aplodinotus grunniens) n.
|
|
125 |
Marine Biology |
ağırlığı bazen 50 pound ve üzerine çıkabilen, büyük göller'e ve mississippi vadisi'ne özgü bir sarıağız balığı |
bubbler (aplodinotus grunniens) n.
|
|
126 |
Marine Biology |
ağırlığı bazen 50 pound ve üzerine çıkabilen, büyük göller'e ve mississippi vadisi'ne özgü bir sarıağız balığı |
freshwater drum (aplodinotus grunniens) n.
|
|
Astronomy |
|
127 |
Astronomy |
bazen on iki, bazen on üç kameri ayından oluşan kameri yıl |
moon year n.
|
|
Zoology |
|
128 |
Zoology |
bazen eski kağıtların arasında bulunan küçük yalancı akrep |
book scorpion (chelifer cancroides) n.
|
|
129 |
Zoology |
büyük omurgalıları avlayan ve bazen insanlara saldıran, afrika ve madagaskar'da yaşayan büyük bir timsah |
nile crocodile (crocodylus niloticus) n.
|
|
130 |
Zoology |
hayvan vücudunun bazen ayrı bir organizma olarak görülen eklemli parçaları |
zonule n.
|
|
131 |
Zoology |
hayvan vücudunun bazen ayrı bir organizma olarak görülen eklemli parçaları |
zoonule n.
|
|
132 |
Zoology |
hayvan vücudunun bazen ayrı bir organizma olarak görülen eklemli parçaları |
zoonite n.
|
|
133 |
Zoology |
bazen mamut olarak da sınıflandırılan, kuzey amerika'ya özgü bir mastadon |
american mastodon (mammut americanum) n.
|
|
134 |
Zoology |
tembel ayıları içeren ve bazen ursus cinsi altında sınıflandırılan bir memeli cinsi |
melursus n.
|
|
135 |
Zoology |
tembel ayıları içeren ve bazen ursus cinsi altında sınıflandırılan bir memeli cinsi |
genus melursus n.
|
|
Botanic |
|
136 |
Botanic |
bazen saman olarak da kullanılan uzun boylu bir ot |
reed grass (calamagrostis quadriseta) n.
|
|
137 |
Botanic |
avrupa kökenli, amerika'da da yetişen ve bazen bira yapımında kullanılan çalılı bir pelin otu |
lad's love (artemisia abrotanum) n.
|
|
138 |
Botanic |
avrupa kökenli, amerika'da da yetişen ve bazen bira yapımında kullanılan çalılı bir pelin otu |
southernwood n.
|
|
139 |
Botanic |
bazen prenanthes cinsine dahil edilen, kuzey amerika ve doğu asya'da yetişen uzun ömürlü bir ot |
nabalus n.
|
|
140 |
Botanic |
bazen prenanthes cinsine dahil edilen, kuzey amerika'nın kuzeydoğusunda yetişen, sarımsı-beyaz renkli, sarkık çiçekli bir ot |
white lettuce (nabalus alba) n.
|
|
141 |
Botanic |
bazen prenanthes cinsine dahil edilen, kuzey amerika'nın kuzeydoğusunda yetişen, sarımsı-beyaz renkli, sarkık çiçekli bir tür ot |
prenanthes alba n.
|
|
142 |
Botanic |
bazen prenanthes cinsine dahil edilen, kuzey amerika'nın kuzeydoğusunda yetişen, sarımsı-beyaz renkli, sarkık çiçekli bir tür ot |
cankerweed n.
|
|
143 |
Botanic |
bazen prenanthes cinsine dahil edilen, abd'nin güney ve doğu bölgelerinde yaygın olarak yetişen çiçekli bir ot |
gall of the earth (nabalus serpentarius) n.
|
|
144 |
Botanic |
bazen prenanthes cinsine dahil edilen, abd'nin güney ve doğu bölgelerinde yaygın olarak yetişen çiçekli bir ot |
prenanthes serpentaria n.
|
|
145 |
Botanic |
bazen prenanthes cinsine dahil edilen, abd'nin güney ve doğu bölgelerinde yaygın olarak yetişen çiçekli bir ot |
lion's foot n.
|
|
146 |
Botanic |
bazen sterculia cinsine dahil edilen ve kırmızı lekeli krem rengi çiçekleri olan, queensland'a özgü büyük bir ağaç |
narrow-leaved bottletree (brachychiton rupestris) n.
|
|
147 |
Botanic |
bazen sterculia cinsine dahil edilen ve kırmızı lekeli krem rengi çiçekleri olan, queensland'a özgü büyük bir ağaç |
queensland bottletree n.
|
|
148 |
Botanic |
bazen sterculia cinsine dahil edilen ve kırmızı lekeli krem rengi çiçekleri olan, queensland'a özgü büyük bir ağaç |
sterculia rupestris n.
|
|
149 |
Botanic |
mor ve pembe benekli çiçekleri olan, bazen yem veya yeşil gübre olarak da yetiştirilen çok yıllık bir bitki |
narrow-leaved everlasting pea (lathyrus sylvestris) n.
|
|
150 |
Botanic |
mor ve pembe benekli çiçekleri olan, bazen yem veya yeşil gübre olarak da yetiştirilen çok yıllık bir bitki |
flat pea n.
|
|
151 |
Botanic |
kuzey yarımküre'ye özgü, bazen süs bitkisi olarak kullanılan, beyaz çiçekli çok yıllık bir bitki |
northern bedstraw (galium boreale) n.
|
|
152 |
Botanic |
kuzey yarımküre'ye özgü, bazen süs bitkisi olarak kullanılan, beyaz çiçekli çok yıllık bir bitki |
northern snow bedstraw n.
|
|
153 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
portia tree (thespesia populnea) n.
|
|
154 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
bendy tree n.
|
|
155 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
seaside mahoe n.
|
|
156 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
tulip tree (hespesia populnea) n.
|
|
157 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
pacific rosewood n.
|
|
158 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
indian tulip tree n.
|
|
159 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
milo n.
|
|
160 |
Botanic |
bazen avrupa şerbetçiotu ile karıştırılan amerika yerlisi bir bitki |
american hop (humulus americanus) n.
|
|
161 |
Botanic |
bazen avrupa şerbetçiotu ile karıştırılan amerika yerlisi bir bitki |
native hop n.
|
|
162 |
Botanic |
bazen içme suyunda oluşarak suya balık tadı ve kokusu veren tatlı bir su yosunu |
anabaena n.
|
|
163 |
Botanic |
reçineli ve bazen zehirli öz suyu olan ağaç, çalı ve asmalardan oluşan bir kaju familyası |
anacardiaceae n.
|
|
164 |
Botanic |
reçineli ve bazen zehirli öz suyu olan ağaç, çalı ve asmalardan oluşan bir kaju familyası |
sumac family n.
|
|
165 |
Botanic |
reçineli ve bazen zehirli öz suyu olan ağaç, çalı ve asmalardan oluşan bir kaju familyası |
family anacardiaceae n.
|
|
166 |
Botanic |
meksika ve teksas'ın güneyinde bazen gölgesi için dikilen bir ağaç |
anaqua (ehretia elliptica) n.
|
|
167 |
Botanic |
meksika ve teksas'ın güneyinde bazen gölgesi için dikilen bir ağaç |
knockaway n.
|
|
168 |
Botanic |
meksika ve teksas'ın güneyinde bazen gölgesi için dikilen bir ağaç |
sandpaper tree n.
|
|
169 |
Botanic |
kırmızı veya pembemsi-beyaz çiçekleri olan ve bazen kök boyası yerine kullanılan çok yıllık bir avrupa bitkisi |
dyer's woodruff (asperula tinctoria) n.
|
|
170 |
Botanic |
reçineli ve bazen zehirli öz suyu olan ağaç, çalı ve asmalardan oluşan, kaju familyasından çift çenekli bir bitki cinsi |
astronium n.
|
|
171 |
Botanic |
reçineli ve bazen zehirli öz suyu olan ağaç, çalı ve asmalardan oluşan, kaju familyasından çift çenekli bir bitki cinsi |
genus astronium n.
|
|
172 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
bendy tree (thespesia populnea) n.
|
|
173 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
seaside mahoe (thespesia populnea) n.
|
|
174 |
Botanic |
bazen malvastrum cinsi altında sınıflandırılan, amerika'nın batısında yetişen kırmızı çiçekli bir tür yabani ebegümeci |
sphaeralcea coccinea n.
|
|
175 |
Botanic |
bazen malvastrum cinsi altında sınıflandırılan, amerika'nın batısında yetişen kırmızı çiçekli bir tür yabani ebegümeci |
prairie mallow n.
|
|
176 |
Botanic |
bazen malvastrum cinsi altında sınıflandırılan, amerika'nın batısında yetişen kırmızı çiçekli bir tür yabani ebegümeci |
malvastrum coccineum n.
|
|
177 |
Botanic |
bazen malvastrum cinsi altında sınıflandırılan, amerika'nın batısında yetişen kırmızı çiçekli bir tür yabani ebegümeci |
red false mallow n.
|
|
178 |
Botanic |
yaprakları veya kabuğu ateş düşürücü olarak kullanılan ve bazen de ateş çıkardığı düşünülen bir ağaç |
fever tree (pinckneya bracteata) n.
|
|
179 |
Botanic |
britanya adaları'nda yaygın olan, baharın gelmesiyle sarı ve bazen de mor renkli çiçekler açan bir çuha çiçeği |
cowslip (primula veris) n.
|
|
180 |
Botanic |
kırmızı veya pembemsi-beyaz çiçekleri olan ve bazen kök boyası yerine kullanılan çok yıllık bir avrupa bitkisi |
woodruff n.
|
|
181 |
Botanic |
pterostylis cinsinden olan, bazen mor, kahverengi veya kırmızı çizgili pembe ve yeşil çiçeklere sahip çeşitli orkidelere verilen ad |
helmet orchid n.
|
|
182 |
Botanic |
pterostylis cinsinden olan, bazen mor, kahverengi veya kırmızı çizgili pembe ve yeşil çiçeklere sahip çeşitli orkidelere verilen ad |
greenhood n.
|
|
183 |
Botanic |
bazen süs bitkisi olarak yetiştirilen, genellikle sahil bölgelerine özgü pantropik bir ağaç |
miro n.
|
|
184 |
Botanic |
bazen pyrola cinsine dahil edilen tek çiçekli bir ağaç |
moneses n.
|
|
185 |
Botanic |
bazen pyrola cinsine dahil edilen tek çiçekli bir ağaç |
genus moneses n.
|
|
186 |
Botanic |
bazen pyrolaceae familyası altında sınıflandırılan, monotropa ve sarcodes cinslerini içeren bir çürükçül ot familyası |
monotropaceae n.
|
|
187 |
Botanic |
bazen pyrolaceae familyası altında sınıflandırılan, monotropa ve sarcodes cinslerini içeren bir çürükçül ot familyası |
family monotropaceae n.
|
|
188 |
Botanic |
yapraklarda sarı veya yeşil beneklenmelere sebep olan, bazen de yaprakların kıvrılmasına, küçülmesine ve daralmasına yol açabilen çeşitli viral hastalıklara verilen ad |
mottle n.
|
|
189 |
Botanic |
kırmızı-kahverengi çok dayanıklı ahşaba sahip olup bazen tornacılık ve oymacılıkta kullanılan, yaprak dökmeyen bir ağaç |
mountain mahogany n.
|
|
190 |
Botanic |
bazen çukurlu yapısı olan, nispeten kalın duvarlı, uzun ve ince odun hücreleri |
libriform cells n.
|
|
Agriculture |
|
191 |
Agriculture |
bazen insan şekli verilip gömülen hasadın son destesi |
old man [dialect] [uk] n.
|
|
192 |
Agriculture |
bazen insan şekli verilip gömülen hasadın son demeti |
old man [dialect] [uk] n.
|
|
Breeding |
|
193 |
Breeding |
genellikle siyah olup bazen kırmızı da olabilen iskoçya kökenli bir boynuzsuz sığır ırkı |
angus n.
|
|
194 |
Breeding |
genellikle siyah olup bazen kırmızı da olabilen iskoçya kökenli bir boynuzsuz sığır ırkı |
black angus n.
|
|
195 |
Breeding |
ekili alanlar arasında sığırların geçtiği ve bazen sağıldığı boş alan |
loanin n.
|
|
Apiculture |
|
196 |
Apiculture |
iğnesiz arıların yuva yaparken saf balmumu yerine kullandığı balmumu, reçine ve bazen topraktan oluşan karışım |
cerumen n.
|
|
Fishery |
|
197 |
Fishery |
bazen oltanın uzun makara kısmında bulunan kılavuz kanca |
casting line n.
|
|
Social Sciences |
|
198 |
Social Sciences |
(genellikle anma ve dini amaçlı bazen de protesto amaçlı yapılan) mumışığı toplantıları |
candlelight vigil n.
|
|
199 |
Social Sciences |
kan bağının anne tarafından takip edildiği ve bazen mülkiyet mirasının ve sosyal imtiyazların da aynı kurala göre düzenlendiği bir toplumsal örgütlenme sistemi |
matriarchate n.
|
|
Literature |
|
200 |
Literature |
fransız şiirinde uyaklı beyitler ve dörtlükler halinde yazılan, bazen dini bir temayı işleyen bir form |
kyrielle n.
|
|
Linguistics |
|
201 |
Linguistics |
cümle oluşturmayan kelime dizisi (bazen aşağılama amaçlı kullanılır) |
nonsentence n.
|
|
202 |
Linguistics |
ikiz ünlü (bazen üçüz ünlü) |
gliding vowel n.
|
|
203 |
Linguistics |
izlerine etrüsk alfabesinde yazılmış az sayıdaki yazıtta rastlanmış, falerii kentinde ve kentin bulunduğu etrürya bölgesinde yaşayan halkın kullandığı, bazen latince'den ayrı bir dil olarak kabul edilen latince lehçesi |
faliscan n.
|
|
204 |
Linguistics |
bazen telaffuz edilip bazen sessiz olan (harf) |
movable adj.
|
|
205 |
Linguistics |
(harf, ses) bazen kullanılıp bazen kullanılmayan |
moveable adj.
|
|
History |
|
206 |
History |
15. yüzyıl ve sonrası avrupa kılıçlarında görülen, kabzanın bir tarafına takılan ve bazen kafes işi olabilen yarı dairesel kabza siperi |
shell n.
|
|
Religious |
|
207 |
Religious |
(şintoizm'de) doğa olaylarını ve bazen de özel yetenekli kişileri mesken tuttuğuna inanılan kutsal ruhlar |
kami n.
|
|
Geography |
|
208 |
Geography |
yalancı güneş çemberinde bazen güneşle aynı yükseklikte görünen beyaz bir nokta |
anthelion n.
|
|
209 |
Geography |
bazen içinden dere geçen dar ve dik kenarlı kayalık vadi |
gill [uk] n.
|
|
Meteorology |
|
210 |
Meteorology |
bazen güneş'in yanında görülen ve atmosferdeki buz kristallerden kaynaklanan ışıklı halka |
parhelium n.
|
|
Geology |
|
211 |
Geology |
ingiltere'deki taş ocaklarından çıkarılan ve bazen bina yapımında kullanılan bir tür kireç taşı |
ancaster stone n.
|
|
Military |
|
212 |
Military |
ortaya doğru incelen ve bazen dış kenarlarında girinti ve çıkıntılar bulunan üçgenimsi kollara sahip, eskiden malta şövalyeleri tarafından kullanılan bir haç |
maltese cross n.
|
|
Music |
|
213 |
Music |
bazen fransız kornosu yerine kullanılan, dairesel biçimli bir alto saksafon |
mellophone n.
|
|
214 |
Music |
müzik aletlerinin üstünde bulunup bazen marka olarak kullanılan dekoratif bir yuvarlak ses deliği |
rose n.
|
|
215 |
Music |
ikinci ve üçüncü, beşinci ve altıncı, bazen de yedinci ve sekizinci dereceleri arasında yarım aralık bulunan (gam) |
minor adj.
|
|
216 |
Music |
ikinci üçüncü, beşinci ve altıncı, bazen de yedinci ve sekizinci dereceleri arasında yarım aralık bulunan bir gama dayalı (anahtar) |
minor adj.
|
|
Abbreviation |
|
217 |
Abbreviation |
stafilokokla ilişkilendirilen ciddi akut (bazen ölümcül) enfeksiyondan kaynaklanan bir sendrom |
tss (toxic shock syndrome) n.
|
|
Latin |
|
218 |
Latin |
en akıllı insan bile bazen hata yapar |
aliquando bonus dormitat homerus expr.
|
|
Archaic |
|
219 |
Archaic |
ingiliz mahkemesinde mahkumlardan sorumlu olan, bazen de gardiyan olarak çalışan görevli |
marshall n.
|
|
Ornithology |
|
220 |
Ornithology |
bazen yağmurkuşlarına eşlik eden ufak çulluk |
plover's page [scotland] n.
|
|
221 |
Ornithology |
bazen yağmurkuşlarına eşlik eden ufak çulluk |
plover page [scotland] n.
|
|
Reptiles |
|
222 |
Reptiles |
eski dünya bukalemunlarını içeren ve bazen pullugillere mensup bir üst familya olarak sınıflandırılan familya |
rhiptoglossa n.
|
|
223 |
Reptiles |
eski dünya bukalemunlarını içeren ve bazen pullugillere mensup bir üst familya olarak sınıflandırılan familya |
family chamaeleonidae n.
|
|
224 |
Reptiles |
eski dünya bukalemunlarını içeren ve bazen pullugillere mensup bir üst familya olarak sınıflandırılan familya |
family chamaeleontidae n.
|
|
225 |
Reptiles |
eski dünya bukalemunlarını içeren ve bazen pullugillere mensup bir üst familya olarak sınıflandırılan familya |
family rhiptoglossa n.
|
|
Entomology |
|
226 |
Entomology |
abd'nin texas ve louisiana eyaletlerinde bazen yıkıcı etkileri olan, yaprak dökücü, yaprak kesen bir karınca |
texas leaf-cutting ant (atta texana) n.
|
|
227 |
Entomology |
soğanlara ve bazen tütünlere zarar verebilen bir böcek |
onion thrips (thrips tobaci) n.
|
|
228 |
Entomology |
soğanlara ve bazen tütünlere zarar verebilen bir böcek |
onion louse n.
|
|
229 |
Entomology |
asya'da yaygın bulunan, bazen ipek üretiminde kullanılan renkli ve devasa bir güve |
atlas moth (attacus atlas) n.
|
|
230 |
Entomology |
buğdaya ve bazen diğer tahıllara zarar veren bir kurtçuk |
wheat jointworm (harmolita tritici) n.
|
|
231 |
Entomology |
bok böcekleri familyasına mensup olup bazen ayrı bir familya olarak da sınıflandırılan bir alt familya |
melolonthidae n.
|
|
232 |
Entomology |
bok böcekleri familyasına mensup olup bazen ayrı bir familya olarak da sınıflandırılan bir alt familya |
subfamily melolonthidae n.
|
|
Slang |
|
233 |
Slang |
bazen genital bölgede bulunan kötü kokulu madde |
crotch cheese n.
|
|
234 |
Slang |
bazen genital bölgede bulunan kötü kokulu madde |
crotch-cheese n.
|
|
235 |
Slang |
bazen genital bölgede bulunan kötü kokulu madde |
cock-cheese n.
|
|
236 |
Slang |
bazen böyle oluyor işte |
it really do be like that sometimes expr.
|
|
Modern Slang |
|
237 |
Modern Slang |
geleneksel rap, yüksek canlı ritim, fuji , pidgin ingilizcesi ve bazen de yerli dilleri harmanlayan bir müzik türü için afrikalı hiphop sanatçıları tarafından türetilmiş bir isim |
afro hiphop n.
|
|
Metallurgy |
|
238 |
Metallurgy |
kaplamada bazen bakır yerine kullanılan pirinç benzeri alaşım |
composition metal n.
|
|