be at - Turkish English Dictionary
History

be at

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "be at" in Turkish English Dictionary : 17 result(s)

English Turkish
General
be at v. -de olmak
be at v. -de bulunmak
Colloquial
be at v. -de olmak
be at v. '-de bulunmak
be at v. belli bir saate olmak
be at v. belli bir zamanda olmak
be at v. üzerinde çalışıyor olmak
be at v. üzerinde yoğunlaşmış olmak
be at v. üzerinde azimle çalışıyor olmak
be at v. üzerinde ısrarla çalışıyor olmak
be at v. üzerinde bıkmadan usanmadan çalışıyor olmak
be at v. bıkmadan usanmadan sürdürmek
be at v. ısrarla/aktif bir şekilde sürdürmek
be at v. başının etini yemek
be at v. tepesinde olmak
be at v. tepesine binmek
be at v. sürekli hatırlatmak

Meanings of "be at" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
be at fault v. kabahatli olmak
be at the bottom of the heap v. diğerlerine göre daha kötü durumda olmak
be average out at v. ortalaması (belirli bir miktar) olmak
be at variance with v. ile çelişmek
be hard at hand v. kapıya dayanmış olmak
be at the head of v. başında bulunmak
be at a crossroads v. yol ayrımında olmak
be at someone's elbow v. yanında olmak
be at an end v. sona ermek
be at someone's agenda v. gündeme gelmek
be at daggers drawn v. kanlı bıçaklı olmak
be at odds with v. aykırı olmak
be found at fault v. kabahatli çıkmak
be at home to guests v. gün yapmak
be an old hand at v. bir konuda bayağı tecrübeli olmak
be at ease v. müsterih olmak
be out at grass v. otlamak
be angry at v. kızgın olmak
be at something v. meşgul olmak
be bond with somebody at heart v. yürekten bağlı olmak
be at rest v. çalışmamak
be peeved at v. sinir olmak
be at one's best v. en iyi durumda olmak
be good at v. alanında iyi olmak
be at the bottom of something v. başının altından çıkmak
be at a premium v. tutulmak
be at variance with v. ile araları bozuk olmak
be at a disadvantage v. dezavantajlı olmak
be at a loss v. şaşırmak
be hard at hand v. kapıda olmak
be very good at v. adamı olmak
be at someone's disposal v. birinin emrinde olmak
be at a loss for words v. ne diyeceğini şaşırmak
be at a standstill v. hareket etmemek
be overjoyed at somebody's misfortune v. kınalar yakmak
be at a crossroads v. dönüm noktasında olmak
be at one's best v. formunda olmak
be nettled at v. kızmak
be at rest v. hareket etmemek
be at fault v. kusur etmek
be priced at v. satılmak
be at odds v. aralarında anlaşmazlık olmak
be at the end of one's tether v. son kozunu oynamış olmak
be at war v. savaş halinde olmak
be good at repartee v. hazırcevap olmak
be at each other's throat v. boğuşmak
be at a standstill v. kesilmek
be good at v. belirli bir şeyi iyi yapmak
be at a crossroads v. dönüm noktasına gelmek
be at a standstill v. durmuş vaziyette olmak
be bonded at the heart v. yürekten bağlı olmak
be furious with somebody at something v. öfkelenmek
be at bay v. çok zor bir durumda olmak
be at one's wits end v. eli ayağı dolaşmak
be at a loss for words v. söyleyecek söz bulamamak
be at loggerheads with v. ile ihtilafa düşmüş olmak
be bond with somebody at heart v. birine yürekten bağlı olmak
be at loose ends v. serbest olmak
be at an end v. bitmek
be at somebody's beck and call v. kul köle olmak
be at variance with v. ters düşmek
be at the end of one's tether v. dayanacak gücü kalmamak
be pointed at v. parmakla gösterilmek
be priced at v. fiyatında olmak
be at someone's beck and call v. her an birinin emrinde olmak
be at war with v. mücadele etmek
be at loggerheads v. kavgalı olmak
be laughed at v. komik duruma düşmek
be at variance with v. ile uyuşmamak
be at ease v. rahat etmek
be a dab hand at something v. erbabı olmak
be sick at one's stomach v. midesi bulanmak
be at a loss v. ne yapacağını bilmemek
be amazed at v. şaşırmak
be at a standstill v. kesilmiş vaziyette olmak
be at loose ends v. birinin bir işi olmamak
be a past master at v. bir konuda çok usta olmak
be found at fault v. kabahatli bulunmak
be at the mercy of v. ocağına düşmek
be at a low ebb v. morali bozuk olmak
be looked at v. bakılmak
be at hand v. el altında olmak
be at work v. işte olmak
be at a crossroads v. yol ayrımına gelmek
be at rest v. hareketsiz olmak
be at war with v. uğraşmak
be at sea v. denizde olmak
be bad at figures v. hesabı kötü olmak
be taken aback at/by v. -e çok şaşırmak
be at the parting of the ways v. yol ayrımında olmak
be present at v. bulunmak
be piqued at v. kırılmak
be piqued at v. gücenmek
be at hand v. yaklaşmak
be riled at v. sinirlenmek
be at a low ebb v. çok azalmış olmak
be at daggers drawn with somebody v. kanlı bıçaklı olmak
be at an end v. sonuçlanmak
be at hand v. yakında olmak
be riled at v. kızmak
be at the bottom of the pile v. diğerlerine göre daha kötü durumda olmak
be out at grass v. yayılmak
be at a standstill v. durmak
be riled at v. sinir yapmak
be at something v. başında olmak
be a dab hand at something v. uzmanı olmak
be out at grass v. emekli olmak
be at the point of death v. ölmek üzere olmak
be at one's back v. bir kimseye arka çıkmak
be peeved at v. sinirlenmek
be at odds v. araları açık olmak (birilerinin)
be vexed at something v. bir şeye canı sıkılmak
be at work v. iş başında olmak
be present at v. hazır olmak
be at the end of one's rope v. çaresiz kalmak
be at risk v. tehlikede olmak
be at the top of the agenda v. gündeme gelmek
be at a loose end v. boşta olmak
be at someone's elbow v. yanı başında olmak
be at bay v. çıkmaza girmek
be good at figures v. hesabı iyi olmak
be asleep at the switch v. yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak
be asleep at the switch v. uyanık olmamak
be asleep at the switch v. ayakta uyumak
be unskilled at v. bir şeyde iyi olmamak
be unskilled at v. bir şeyde usta olmamak
be at a loss for words v. ağzında düğümlenmek
be at a loss for words v. söyleyememek
be sold at a very cheap price v. bedavaya gitmek
be finally at hand v. gelip çatmak
be at the mercy of (somebody) v. elde kalmak
be at the mercy of (somebody) v. elinde kalmak
be at large v. kayıplara karışmak
be at the back of your mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
be at the forefront v. ön planda olmak
be at the end v. arkada kalmak
be priced at v. değerinde olmak
be at the back of someone's mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
be present at a ceremony v. törende yerini almak
be present at a ceremony v. törene katılmak
be valued at v. değerinde olmak
be valued at v. tutarında olmak
be at a loss v. zararda olmak
be at the back of someone's mind v. belleğinde yer etmek
be at a loss as to whom to believe v. iki arada kalmak
be at loss v. zararda olmak
be at hand v. yolu düşmek
be alarmed at something v. endişeye kapılmak
be an old hand at something v. (bir işin) kurdu olmak
be overlooked at v. gözardı edilmek
be overlooked at v. göz ardı edilmek
be good at v. bir şeyde başarılı olmak
be at an end v. neticelenmek
be all at sea v. afallamak
be down at the heels v. üstü başı dökülmek
be all at sea v. şaşırmak
be at the end of one's tether v. sabrı taşmak
be at the end of one's rope v. sabrı taşmak
(sales) be almost at a standstill v. (satışlar) durma noktasına gelmek
be pounding at the door v. alacaklılar kapıya dayanmak
(creditors) be at the door v. alacaklılar kapıya dayanmak
(creditors) be at the door v. alacaklıları kapıya dayanmak
be pounding at the door v. alacaklıları kapıya dayanmak
be at rock bottom v. morali çok bozuk olmak
be at the point of v. -mek üzere olmak
be at the mercy of v. -in insafına kalmış olmak
be at cross-purposes v. yanlış anlamak
be astonished at v. -e hayret etmek
be at cross-purposes v. farklı amaçlarda olmak
be at cross-purposes v. farklı amaçlara hizmet etmek
be taken aback at v. -e şaşakalmak
be angry at v. -e kızmak
be promoted (at work) v. kademe atlamak
be at someone’s mercy v. insafına kalmak
be at the mercy of v. insafına kalmak
be at liberty v. serbest olmak
be at peace with oneself v. kendisiyle barışık olmak
be at church v. kilisede olmak
be at peace with oneself v. kendiyle barışık olmak
be bound at the limit v. limite bağlı olmak
be at home v. evde hazır bulunmak
be at home v. evde olmak
be at stake v. tehlikede bulunmak
be violently angry at v. çok kızmak
be at all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyretmek
be good at sewing and embroidery v. dikiş nakıştan anlıyor olmak
be good at sewing and embroidery v. dikiş nakıştan anlamak
be at the top v. üst sırada yer almak
be at the top v. üst sıralarda yer almak
be ranked at the v. (birinci, ikinci, onuncu vb) sırada yer almak
be at a standstill v. kımıldamamak
be at the computer v. bilgisayar başında olmak
be mad at (someone) v. (birine) kızgın olmak
be surprised at someone v. birisine hayret etmek
be at the centre of the allegations v. suçlamaların merkezinde olmak
be at the centre of allegations v. suçlamaların odağında olmak
be sold at a very cheap price v. ucuza gitmek
be sold at the same price v. aynı fiyata satılmak
be sold at the same price v. aynı paraya satılmak
be lost at sea v. denizde kaybolmak
be sold at an auction v. açık artırmada satılmak
be sold at an auction v. müzayede ile satılmak
be good at something v. bir şeyde iyi olmak
be assessed by echocardiography at regular intervals v. düzenli aralıklarla ekokardiyografik incelemeye tabi tutulmak
be forced to disembark at the port v. limanda zorla gemiden indirilmek
be held up at the hospital v. hastanede işi uzamak
be great at anything he/she sets one's mind to v. aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak
be at home with someone v. birisiyle evde olmak
be at peril v. risk altında olmak
be good at math v. matematiği iyi olmak
be trading at 45 dollars v. (hisse) 45 dolardan işlem görmek
be under pressure at work v. işte baskı altında olmak
be barely able to stand at the funeral v. cenazede güçlükle ayakta durabilmek
be good at analytical problem solving v. analitik problem çözmede iyi olmak
be bad at something v. bir şeyde kötü olmak
be a pallbearer at one's funeral v. cenazesinde tabutunu taşımak
be at an all-time low v. en düşük seviyesinde olmak
be found dead at her/his house v. evinde ölü bulunmak
be found dead at her/his apartment v. dairesinde ölü bulunmak
be found dead at her/his home v. evinde ölü bulunmak
be found dead at her/his flat v. dairesinde ölü bulunmak
be broken at the tip v. ucundan kırılmak
be good at public speaking v. topluluk/insanların/kalabalık önünde hitabeti/konuşma yapmakta iyi/olmak
be offended at someone v. birine küsmek
be angry at oneself v. kendine kızmak
be mad at oneself v. kendine kızmak
be excellent at v. bir şeyde mükemmel olmak
be alone at home v. evde yalnız olmak
be liable at v. yükümlü olmak
be poor at something v. ...i zayıf olmak
be poor at something v. ....i yeterli olmamak
be gifted at something v. bir şeyde doğuştan yetenekli olmak
be poor at something v. içeriği yeterli olamamak
be at home v. evde olmak
be at a stand v. duraklamak
be at a stand v. duraksamış olmak
be at a stand v. işlemez halde olmak
be at a stand v. içinden çıkılmaz bir durumda olmak
be excellent at something v. bir şeyde harika olmak
be brilliant at something v. bir şeyde harika olmak
be at someone's disposal v. birinin emrine amade olmak
be disappointed at someone or something v. biri/bir şey karşısında hayal kırıklığına uğramak
be disappointed at someone or something v. birine/bir şeye kırılmak
be disappointed at someone or something v. biri/bir şey karşısında hüsrana uğramak
be disappointed at someone or something v. birine/bir şeye bozulmak
be laughed at v. gülünmek
Phrasals
be at one with v. anlaşmak
be at one with v. aynı bakış açısına sahip olmak
be at one with v. aynı fikirde olmak
be at one with v. aynı şeyleri düşünmek
be at one with v. uyum içinde olmak
Phrases
the person you have called can not be reached at the moment please try again later expr. aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz
Proverb
one cannot be in two places at once on tane elim yok. her yere aynı anda koşamam/yetişemem
Colloquial
be at odds v. araları bozulmak
be at loggerheads v. araları çok bozuk olmak
be at loggerheads v. araları nahoş olmak
be at loggerheads v. araları şekerrenk olmak
be at loggerheads v. aralarına kara kedi girmek
be at loggerheads v. aralarında kara kedi olmak
be at odds v. arası bozulmak
be at one's back v. arka çıkmak
be at one's back v. arkasında olmak
be in at the death v. bir olayın tanıklığını etmek
be in at the kill v. bir olayın tanıklığını etmek
be at an end v. bitmek
be at odds v. biriyle anlaşmazlığa düşmek
be at one's back v. destek olmak
be at daggers drawn v. can düşmanı olmak
be at the mercy of v. insafında olmak
be very good at what he/she does v. işinde çok iyi olmak
be at the back of v. işin içinde parmağı olmak
be at the back of v. kötü bir olayın sorumlusu olmak
be in at the kill v. kötü bir olay olurken orada olmak
be in at the death v. kötü bir olay olurken orada olmak
be at daggers drawn v. kanlı bıçaklı olmak
be in at the death v. olay yerinde olmak
be in at the death v. olay yerinde bulunmak
be in at the kill v. olay yerinde olmak
be in at the kill v. olay yerinde bulunmak
be at the back of v. olayın arkasındaki güç olmak
be at loggerheads v. kavgalı olmak
be at the back of v. kötü bir olayın arkasında olmak
be at hazard v. risk altında olmak
be at an end v. sona ermek
be at risk v. risk altında olmak
be at the back of v. sorumlu olmak
be at an end v. sonuçlanmak
(traffic) to be at a snail's pace v. trafik adım adım ilerlemek
be at risk v. tehlikede olmak
be at hazard v. tehlikede olmak
be at an end v. tükenmek
be at the wrong place at the wrong time v. yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak
be at one's back v. yardım etmek
be at (someone, something or somewhere) v. (birinde/bir şeyde/bir yerde) olmak
be at (someone, something or somewhere) v. (birinde/bir şeyde/bir yerde) bulunmak
be at (something) v. (belli bir saatte) olmak
be at (something) v. (belli bir zamanda) olmak
be at (someone) v. (birinin) başının etini yemek
be at (someone) v. (birinin) tepesinde olmak
be at (someone) v. (birinin) kafasını ütülemek
be at (someone) v. (birine) dırdır etmek
be at (someone) v. (birine) vır vır etmek
be at (something) v. (bir şey) üzerinde çalışıyor olmak
be at (something) v. (bir şey) üzerinde yoğunlaşmış olmak
be at (something) v. (bir şey) üzerinde azimle çalışıyor olmak
be at (something) v. (bir şey) üzerinde ısrarla çalışıyor olmak
be at (something) v. (bir şey) üzerinde bıkmadan usanmadan çalışıyor olmak
be at it v. üzerinde çalışıyor olmak
be at it v. üzerinde yoğunlaşmış olmak
be at it v. üzerinde azimle çalışıyor olmak
be at it v. üzerinde ısrarla çalışıyor olmak
be at it v. üzerinde bıkmadan usanmadan çalışıyor olmak
be at it v. bıkmadan usanmadan sürdürmek
be at it v. ısrarla/aktif bir şekilde sürdürmek
be at it v. çok konuşmak
be at it v. çok fazla tartışmak
be at it v. uzun zamandır tartışıyor olmak
be at it v. konuşup/tartışıp durmak
be in at something v. bir şeye karışmış olmak
be in at something v. bir şeyle alakası olmak
be in at something v. bir şeyde yer almak
be in at something v. bir şeyde bulunmak
be in at something v. bir şeyde olmak
be in at something v. bir şey olurken orada olmak
be in at something v. bir şeye tanıklık etmek
be in at something v. bir şeye şahit olmak
be in at the finish v. bir şeyin sonunda bulunmak
be in at the finish v. bir şeyin sonunda orada olmak
be on at v. -de yayınlanmak
be on at v. (belli bir saatte/zamanda) yayınlanmak
be on at v. '-de gösterilmek
be on at v. (belli bir saatte/zamanda) televizyonda gösterilmek
be at (one's) command v. (birinin) emrinde olmak
be at (one's) command v. (birinin) hizmetinde olmak
be at (one's) command v. (birinin) komutasında olmak
be at (one's) command v. (birinin) emrine amade olmak
be at somebody's command v. birinin emrinde olmak
be at somebody's command v. birinin hizmetinde olmak
be at somebody's command v. birinin komutasında olmak
be at somebody's command v. birinin emrine amade olmak
be at (one's) disposal v. birinin emrinde olmak
be at (one's) disposal v. birinin hizmetinde olmak
be at (one's) disposal v. birinin emrine amade olmak
be at (one's) disposal v. birinin yardımına hazır olmak
be at somebody's service v. birinin emrinde olmak
be at somebody's service v. birinin hizmetinde olmak
be at somebody's service v. birinin yardımına hazır olmak
be at (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) olmak
be at (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) bulunmak
be at (one) v. (birinin) tepesinde olmak
be at (one) v. (birinin) kafasını ütülemek
be at (one) v. (birinin) üstüne gitmek
be at (one) v. (birinin) tepesinde dır dır etmek
be at (one) v. (birinin) başının etini yemek
be at (one) v. (birini) sıkıştırmak
be at work v. etkisi olmak
be on at somebody v. birinin üstüne varmak
be on at somebody v. birinin üstüne gitmek
be on at somebody v. başının etini yemek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
be on at somebody (to do something) v. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
be here tomorrow at six p.m expr. yarın akşam 6'da burada ol
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen hemfikir (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen aynı fikirde (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen mutabık (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen uzlaşmış (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir olmak
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyum içinde (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) bütünlük içinde (olmak)
you must be fun at parties expr. hiç şakadan/espriden anlamıyorsun
you must be fun at parties expr. mizah anlayışın da çok iyiymiş (kinayeli)
you must be fun at parties expr. çok sıkıcısın
you must be fun at parties expr. hiç komik değilsin
Idioms
be at six and seven v. karman çorman olmak
be at six and seven with v. ayrı fikirlerde olmak
be at square v. kavga halinde olmak
be at the boiling point v. çok kızgın olmak
be at the heels of v. yakından takip etmek
be down at the heel v. üstü başı yırtık pırtık olmak
be out at the heels v. perişan olmak
be at six and seven with v. anlaşmazlık halinde olmak
be out at the heels v. kötü bir durumda olmak
be at the heels of v. yakından takip etmek
be at the heels of v. hemen arkasında olmak
be falling apart at the seams v. altüst olmak
be coming apart at the seams v. altüst olmak
be bulging at the seams v. adım atacak yer olmamak/kalmamak
be bursting at the seams v. adım atacak yer olmamak/kalmamak
be at one's wits' end v. aklı durmak
be bursting at the seams v. ana baba günü olmak
be bulging at the seams v. ana baba günü olmak
be at odds v. anlaşmazlığa düşmek
be at one's wits' end v. apışıp kalmak
be all at sea v. apışıp kalmak
be at odds with someone v. araları açılmak
be at loggerheads v. araları açılmak
be at loggerheads v. araları bozulmak
be at loggerheads v. araları bozuk olmak
be at odds with someone v. araları bozulmak
be at sixes and sevens v. arapsaçı olmak
be at arm's length v. araya mesafe koymak
be hard at it v. arı gibi çalışmak
be at cross-purposes v. ayrı telden çalmak
be pipped at the post v. az farkla/kıl payıyla kaybetmek
be pipped at the post v. az farkla/kıl payıyla yenilmek
be joined at the hip v. birbirlerine etle tırnak gibi bağlı olmak
be at a crossroad v. birkaç şeyden birini seçmek durumunda kalmak
be sore at someone v. birine kızmak/sinirlenmek
be at the receiving end v. bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalmak
be at loose ends v. boşlukta olmak
be angry at someone v. birine kızmak/sinirlenmek
be at the beck and call of someone v. bir dediğini iki etmemek
be at death’s door v. bir gözü toprağa bakmak
be at pains to do something v. bir şeyi yapmak için helak olmak
be at it hammer and tongs v. birbirini yemek
be at one's wits' end v. beyni durmak
be revolted at someone v. birinden iğrenmek/bıkmak
be at death's door v. bir ayağı çukurda olmak
be at someone's beck and call v. birinin kulu kölesi olmak
be at each other's throats v. birbirlerinin boğazına sarılmak
be at someone's service v. birinin hizmetinde olmak
be at hammer and tongs v. birbirine girmek
be at a loose end v. boşlukta olmak
be at pains to do something v. bir şeyi yapmak için çok çaba harcamak
be straining at the leash v. bir şeyi yapmak için sabırsızlanmak
be at loose ends v. boşta olmak
be at leisure v. boş vakti olmak
be a dab at v. bir işin erbabı olmak
be at cross-purposes v. birbirlerini yanlış anlayıp ters düşmek
be at cross-purposes v. birbirini yanlış anlamak
be at someone's beck and call v. buyruklarını beklemek
be at a loose end v. boşta olmak
be at leisure v. boş zamanı olmak
be at it hammer and tongs v. çok uğraşmak
be sick at heart v. çok mutsuz olmak
be at the end of one's tether v. canına tak etmek
be at the turning point v. dönüm noktasında olmak
be at a loose end v. çıkmazda olmak
be at a loose end v. çıkmazda bulunmak
be at hammer and tongs v. dalaşmak
be at the wheel v. direksiyonda olmak
be at a standstill v. durgun olmak
be at a standstill v. duraklamış olmak
be at a loss v. dili tutulmak
be at the end of one's rope v. dayanma gücünün sonunda olmak
be at the bottom of the ladder v. daha yolun başında olmak
be at a loss for words v. diyecek kelime bulamamak
be hard at it v. çok meşgul olmak
be at peace with the world v. dünyayla barışık olmak
be at the end of one's rope v. canına tak etmek
be at a dead end v. durma noktasına gelmek
be at the end of your rope v. canına tak etmek
be hard at it v. çok çalışmak
be hard at it v. çok işi olmak
be at a loose end v. çıkmaza düşmek
be shot at point-blank range v. çok kısa mesafeden vurulmak
be in the right place at the right time v. doğru zamanda doğru yerde olmak
be asleep at the switch v. dikkatsiz davranmak
be at hammer and tongs v. çok gürültülü ve şiddetle kavga etmek
be sick at heart v. çok üzülmek
be at the end of your tether v. canına tak etmek
not be much to look at v. çekici/hoş görünümlü olmamak
be violently angry at v. çiğ çiğ yemek
be bulging at the seams v. hıncahınç dolu olmak
be nothing to sniff at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
be at sixes and sevens v. hallaç pamuğuna dönmüş olmak
be at it hammer and tongs v. harıl harıl çalışmak
be ill at ease (with) v. endişeli olmak
be at a low ebb v. en düşük seviyede olmak
be at each other's throat v. gırtlak gırtlağa gelmek
be at a loss v. eli ayağı tutulmak
be at the beck and call of v. gözünün içine bakmak
be bursting at the seams v. hıncahınç dolu olmak
be at death’s door v. gidici olmak
be at peace with life v. hayatla barışık olmak
be at a low ebb v. en kötü durumunda olmak
be at the top of the ladder v. en yüksek pozisyonda olmak
be at a loss v. eli ayağı dolaşmak
be at home v. güvende olmak
be at home v. emniyette olmak
be at its lowest ebb v. en düşük seviyede olmak
be at one’s service v. emrine amade olmak
be at peace with the world v. hayatla barışık olmak
be asleep at the switch v. hazırlıksız yakalanmak
not to be sniffed at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
be at loggerheads (with sb) (over sth) v. fikirleri uyuşmamak
be asleep at the switch v. görevini yerine getirmemek
be at grips with v. hakkından gelmek
be at your wits' end v. elindeki tüm çözümleri tüketmek
be at its lowest ebb v. en kötü durumunda olmak
not to be sneezed at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
be ill at ease (with) v. huzursuz olmak
be nothing to sneeze at v. hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak
be at a dead end v. gelişememek
be chafing at the bit v. içi içine sığmamak
be bulging at the seams v. iğne atsan yere düşmeyecek duruma gelmek
be all at sea v. işin içinden çıkamamak
be at a standstill v. işlemez halde olmak
be past master at something v. işin erbabı olmak
be bursting at the seams v. iğne atsan yere düşmeyecek duruma gelmek