birini - Turkish English Dictionary
History

birini



Meanings of "birini" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
Phrases
birini to somebody n.
birini to someone expr.

Meanings of "birini" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
almak (bir yere gelip/gidip birini) pick up v.
(birini ) (bir yere) çağırmak call in v.
General
birini kıt kanaat geçindiren şey subsistence n.
birini hoşnut edecek şey sop n.
bırakılan izlerin birini belirli bir yere kadar götürmesi trace to n.
toplantı (birini/bir davayı desteklemek için yapılan) rally n.
birini yürütme making someone walk n.
onda birini öldürme decimation n.
birini kandırmak için verilen şey inducement n.
birini göklere çıkaran yazı panegyric n.
birini geçindiren şey subsistence n.
birini bir yerden çıkarma ouster of n.
birini mahkemeye celbeden exactor n.
birini ayartmaya çalışma temptation n.
birini bir yerden çıkarma ouster n.
birini zincirleyen shackler n.
birini zorla bir gemiye miço olarak alma shanghaiing n.
para üstünü az vererek birini kandıran shortchanger n.
kibar ve marifetli şekilde birini alaya alma asteism n.
birini başkası sanma case of mistaken identity n.
birini yakından (genellikle ısrarla) takip etme dogging n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorization n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorisation n.
birini görme ya da yaklaşma fırsatı ya da hakkı access n.
suya dizlerden birini karına doğru çekerek atlama can opener n.
birini desteklemek için bir araya gelmek rally round n.
(birini) fidye ile kurtaran ransomer n.
bir zamanlar aşık olunan ama artık olunmayan birini görünce oluşan tuhaf duygu razbliuto [russian] n.
tuzak kurarak birini yüz kızartıcı duruma düşürüp, olayı ifşa etme tehdidiyle şantaj yapma badger game n.
bir şeyi veya birini yakalayan kimse nabber n.
birini yakarak öldürmek için boynuna dolanan ve benzin döküp ateşe verilen lastik necklace [south african] n.
ordu (birini takip eden insan yığını) trail n.
birini/bir şeyi olmayacak bir yerden kurtarması beklenen hayali vinç kancası skyhook n.
birini zorla hapseden kimse jailer n.
birini zombiye dönüştürme süreci zombification n.
(birini) bıçaklayan kimse knifer n.
(kazanması beklenen birini) mağlup eden kimse upsetter n.
(birini) araçtan veya makineden kurtarma extrication n.
birini yenmek için kullanılan hileli yöntem joker n.
kendisini oluşturan parçalarından birini büyük ölçekte gösteren sistem macrocosm n.
birini oyalamak için yaratılmış önemsiz iş make-work n.
birini aşağılama vampirism n.
bir şeyler çiğneyen veya yüzünü ekşiten birini temsil eden, geçit törenlerinde veya komedi sahnesinde takılan grotesk maske manducus n.
kaçak birini yakalamak için düzenlenen organize arama manhunt n.
birini köle yapmak için alıkoyan kimse manstealer n.
belirli bir modelin varyasyonlarından birini ifade etmekte kullanılan bir sözcük mark n.
(birini) ispiyonlama whistle-blowing n.
(birini) ele verme whistle-blowing n.
birini kandırmak için yapılan muziplik wind up [uk] n.
kendisini oluşturan parçalarından birini büyük ölçekte gösteren sistem megacosm [obsolete] n.
hokan dillerinden birini konuşan bir amerikan yerlisi halkının üyesi hoka n.
hokan dillerinden birini konuşan bir amerikan yerlisi halkının üyesi hokan n.
birini başkası sanma mistaken identity n.
başka birini şöhret eden kimse renowner n.
birini yerinden etme gaining control n.
oyalama (vakit kazanmak için birini) stall n.
birini bir başkası olarak görmeye neden olan illüzyon appersonation n.
birini bir konuda aydınlatmak prime someone about v.
birini yola getirmek settle someone down v.
birini seferber etmek press someone into service v.
birini iterek (bir yerden) çıkarmak push someone out of v.
birini yere yıkmak bowl someone over v.
bozmak (birini) rattle v.
gözden kaybetmek (birini/bir hayvanı) lose sight of v.
birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek coax something out of someone v.
birini çok yormak fag someone out v.
içermek (birini) take someone in v.
birini hapse atmak throw someone into jail v.
bir iş için birini şevke getirmek fire someone with enthusiasm for v.
birini örnek almak pattern oneself on someone v.
birini ikna ederek desteğini sağlamak win someone round v.
birini uslandırmak settle someone down v.
kitap okuyarak birini uyutmak read someone to sleep v.
birini gafil avlamak surprise v.
birini tımarhaneye kapatmak lock someone up v.
birini içeri almak show someone in v.
birini kapı dışarı etmek show someone the door v.
birini makamına oturtmak invest v.
birini daha aşağı bir yere koymak put someone down v.
birini kenara çekmek get someone out of the way v.
görür gibi olmak (birini) glimpse v.
birini (rahat bir yere) oturtmak settle someone down in v.
birini nezaket ve içtenlikle karşılamak give someone a warm welcome v.
bir şey birini ayakta tutmak carry one through v.
birini karakola götürmek (polis) take someone in v.
birini sepetlemek send someone packing v.
birini sürekli olarak gizlice izlemek keep someone under surveillance v.
kapıyı kilitleyerek birini bir yere hapsetmek lock someone in v.
yere yıkmak (birini) knock someone out v.
birini birine saldırtmak sic on v.
ayak altında çiğneyerek birini öldürmek trample someone to death v.
birini deli etmek drive someone to distraction v.
götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere) take away v.
utandırmak (birini) put someone to shame v.
birini emekliye ayırmak pension someone off v.
birini rüşvetle satın almak buy over v.
birini korumak give someone shelter v.
birini tutuklamak take someone into custody v.
birini şaşırtmak put someone off v.
birini bir şeyin aleyhine çevirmek set someone against something v.
el sallayarak birini durdurmak wave someone down v.
birini rehin almak take someone hostage v.
birini konuşturmak için işkence yapmak give someone the third degree v.
yatan birini oturtmak sit someone up v.
birini yüzüstü bırakmak leave someone in the lurch v.
(aranan birini/bir şeyi) görmek sight v.
birini susturmak reduce someone to silence v.
birini kendi haline bırakmak give someone rope v.
birini çok uğraştırmak lead someone a dance v.
birini uyutmak put someone to sleep v.
birini aşırı derecede övmek praise someone to the skies v.
randevuya gelmeyerek birini boşuna bekletmek stand someone up v.
birini tatlı sözlerle teşvik etmek jolly someone along v.
birini gayrete getirmek fire someone up v.
hoparlörle birini anons etmek announce someone over a loudspeaker v.
birini gafil avlamak catch someone off guard v.
birini apar topar bir yere sokmak hustle someone into v.
takip etmek (hareket eden birini/bir şeyi) track v.
kaldırmak (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi) pick up v.
birini tehlikeye atmak jeopardise v.
birini emekliye ayırmak put someone out to pasture v.
birini başkasının yerine çalıştırmak substitute v.
birini utandırmak show someone up v.
birini harekete geçirmek set someone in motion v.
yere koymak (birini) put someone down v.
birini hazırlıksız yakalamak catch someone napping v.
birini heyecana düşürmek put someone in a flutter v.
birini çok yormak lead someone a merry chase v.
dolandırmak (birini) take someone in v.
birini kızağa çekmek put someone on the shelf v.
el sallayarak birini durdurmak flag down v.
birini süsleyip püslemek doll someone up v.
birini ayartmak lead someone astray v.
birini gıdıklamak give someone a tickle v.
birini deliye çevirmek drive someone to distraction v.
bağırarak birini konuşturtmamak shout someone down v.
birini gafil avlamak catch someone unawares v.
birini bir şey ile durmadan tehdit etmek hold a thing over someone v.
birini buyur etmek invite someone in v.
birini yola getirmek bring someone to his knees v.
birini sindirmek keep someone at bay v.
birini sinirlendirmek set someone's teeth on edge v.
birini terketmek run out on v.
birini yalnız bırakmamak keep someone company v.
birini meşgul etmek keep someone engaged v.
birini belirli bir işte çalışmaya başlatmak start someone out as v.
birini hayal kırıklığına uğratmak let somebody down v.
birini kontratla takıma almak sign someone on v.
birini tavlamak steal one's heart v.
birini işe koşmak press someone into service v.
birini sıkıştırmak put pressure on v.
yöneltmek (birini bir karara) sway v.
birini apar topar bir yere götürmek hustle someone off to v.
yatmayıp birini beklemek wait up for someone v.
birini amacından çevirmek deflect someone from his purpose v.
birini sormak inquire after someone v.
belirli bir şey yaparak birini sürekli rahatsız etmek plague someone with v.
birini bir yere kapatmak shut someone up in v.
birini içeriye götürmek take someone in v.
birini yıkamak give someone a bath v.
birini hayal kırıklığına uğratmak dash someone's hopes v.
daha önemli saymak (birini/bir şeyi başkasından) subordinate to v.
birini vazgeçirmek stop someone from v.
dava etmek (birini/bir kurumu) sue v.
kaba kuvvet kullanarak birini etkisiz hale getirmek overpower v.
birini başkalarıyla aynı tutmak lump someone together with v.
kaçırmak (birini) abduct v.
birini kapıya kadar uğurlamak show someone out v.
yerinden etmek (önemli bir yerde olan birini) unseat v.
birini uğurlamak see someone off v.
birini utandırarak bir şey yapmaya mecbur etmek shame v.
birini susatmak make someone thirsty v.
bulmak (birini) get hold of v.
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak welcome someone with open arms v.
birini harekete geçirmek prod someone into action v.
birini ferahlatmak make someone relax v.
birini rezil etmek put someone to shame v.
dışarı çıkartmamak (birini ceza olarak) ground v.
birini tutuklamak take someone in v.
birini kapıp hızla götürmek whirl someone away v.
birini başkalarıyla aynı kefeye koymak lump someone together with v.
birini öldürmek send someone to his/her glory v.
birini bir şeye teşvik etmek spark off v.
birini rahatlatmak set someone at ease v.
birini düşündürmek give someone pause v.
birini şaşkına çevirmek bowl someone over v.
birini ziyaret etmek pay someone a visit v.
rahatsız etmek (birini) bother with v.
birini memuriyetine resmen oturtmak induct v.
birini gafil avlamak catch someone napping v.
birini gezdirmek show someone around v.
birini kötü yola saptırmak lead someone astray v.
birini rahatlatmak set someone's mind at rest v.
birini bir gruptan saymak lump someone together with v.
birini doğru dürüst haberdar etmemek keep someone guessing v.
birini küçük görmek lord over v.
birini içeriye buyur etmek show someone in v.
indirmek (birini) put someone down v.
birini düzeltmek set someone right v.
birini yola getirmek bring someone to her knees v.
bir yol bulup atlatmak (birini) get around v.
birini bir şeyi yapmaktan muaf tutmak excuse from v.
birini yanlış düşüncesinden vazgeçirmek disabuse v.
bayrak sallayarak birini durdurmak flag down v.
birini geçirmek see someone off v.
birini recmetmek stone someone to death v.
kapsamak (birini) take someone in v.
bir şey için birini sıkıştırmak press someone for something v.
birini misafir etmek put someone up v.
birini götürüvermek whirl someone off v.
birini bir şeyi yapmaya ikna etmek talk someone into something v.
birini gafil avlamak take someone by surprise v.
birini çılgına çevirmek drive someone wild v.
birini haberdar etmek open someone's eyes v.
birini kapıp hızla götürmek whirl someone off v.
örnek almak (birini) imitate v.
birini yuhalayarak susturmak hoot someone down v.
pılısını pırtısını toplatıp birini defetmek send someone packing v.
birini ikna ederek kendi tarafına çekmek win someone over v.
birini çok yormak tire someone out v.
birini iple bağlayarak etkisiz hale getirmek tie someone up v.
birini soru yağmuruna tutmak fire questions at v.
birini sıkı bir sorguya çekmek give someone the third degree v.
birini bir yere sızdırmak infiltrate someone into v.
arabayla birini almak pick up v.
birini korkutmak give someone a fright v.
birini ameliyat etmek operate on someone v.
birini işe koşmak set someone to work v.
kontrolden geçirmek (birini/bir şeyi) check v.
birini teşvik etmek spur someone on v.
birini aldatmak play someone false v.
birini bir şeyden yoksun bırakmak leave someone short v.
muaf tutmak (birini kural/yasa vb'nden) waive v.
birini bir tahta geçirmek set someone up on a throne v.
birini şaşırtmak bowl someone over v.
birini kayışla bağlamak strap someone down v.
birini aç bırakarak teslim olmaya zorlamak starve someone out v.
baskın yaparak birini yakalamak take someone by surprise v.
(birini) havluyla kurulamak towel somebody v.
birini ferahlatmak calm someone down v.
aydınlatmak (birini/bir konuyu) illuminate v.
birini kendine doğru çekerek yere düşürmek pull someone over v.
birini oturtmak sit someone down v.
birini dövüp çürükler içinde bırakmak beat someone black and blue v.
birini hediyelere boğmak lavish gifts on someone v.
birini çıldırtmak drive someone wild v.
düşürmek (birini olumsuz bir duruma) enmesh in v.
birini kötü bir habere hazırlamak brace someone for something v.
seçmek (diğerlerinden birini) single out v.
bütünüyle desteklemek (birini) stand behind v.
birini ruhen sarsmak shake someone up v.
karıştırmak (birini olumsuz bir şeye) implicate v.
birini götürüvermek whip someone away v.
birini dehşete düşürmek strike terror into v.
birini alkışlamak give someone a round of applause v.
resmen üyesi yapmak (birini) (bir kuruma vb) induct someone into v.
birini tutuklamak place someone under arrest v.
birini ateşli silahla vurmak gun someone down v.
birini irkiltmek give someone a start v.
birini bekletmek keep someone waiting v.
birini çok uğraştırmak lead someone a merry chase v.
kapıyı kilitleyerek birini dışarıda bırakmak lock someone out v.
birini yere yıkmak strike someone down v.
birini (bir şeyden) saymak number someone among v.
birini/bir olayı makale konusu yapmak write something up v.
birini korkutmak give someone a scare v.
birini devredışı etmek get someone out of the way v.
birini belirli bir işte çalışmaya başlatmak start someone in as v.
birini başkasına vekalet ettirmek substitute v.
birini çok şaşırtmak take someone aback v.
birini çok zahmete sokmak lead someone a dance v.
birini apar topar bir yerden çıkarmak hustle someone out of v.
tatlı sözlerle birini bir şeyden vazgeçirmek jolly someone out of v.
birini saklandığı yerden çıkarmak flush someone out v.
birini ayıltmak sober someone up v.
bağlamak (birini eve/yatağa) (bir hastalık) confine to v.
birini ikna ederek desteğini sağlamak win someone over v.
rezalet çıkararak birini utandırmak scandalise v.
birini askere almak induct someone into the army v.
tavlamak (birini) steal one's heart v.
birini soru yağmuruna tutmak pepper someone with questions v.
birini kendine doğru çekerek yere yıkmak pull someone over v.
birini yarı yolda bırakmak leave someone in the lurch v.
tutuklamak (polis birini) pick up v.
birini işten çıkarmak kick someone out v.
birini taksiyle götürmek taxi v.
birini çok zahmete sokmak lead someone a merry chase v.
birini zora koşmak put someone to the test v.
birini maskaraya çevirmek make a fool of v.
birini haşlamak rake someone over the coals v.
rezalet çıkararak (birini) utandırmak scandalize v.
birini bekletmek keep somebody waiting v.
birini yormak wear somebody out v.
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak carry one through v.
tatlı sözlerle birini bir şeye ikna etmek jolly someone into v.
yanlış anlamak (birini) get someone wrong v.
kürekleyerek çıkarmak (gömülmüş birini/bir şeyi) dig out v.
birini soğuk karşılamak give someone a cold welcome v.
birini işletmek pull one's leg v.
safdışı etmek (birini) push someone out v.
birini bir problemle karşı karşıya bırakmak present someone with a problem v.
birini menetmek (bir şey yapmaktan) prohibit someone from v.
birini emekliye ayırmak put someone on the shelf v.
bir şeyden dolayı birini takdir etmek give someone credit for v.
birini pek yaklaştırmamak keep someone at arm's length v.
birini neşelendirmek cheer someone up v.
birini kovmak show someone the door v.
birini uyarmak open someone's eyes v.
birini bir şey yapmaktan alıkoymak restrain someone from v.
birini ciddiye almak have time for v.
birini yolcu etmek see someone off v.
tartışarak birini bir şey yapmaya ikna etmek argue someone into something v.
birini pat diye (bir yere) oturtuvermek plump someone into v.
birini gafil avlamak take someone unawares v.
birini bir konuda bilgilendirmek keep someone advised of v.
birini amacından çevirmek deflect someone from her purpose v.
birini başkasının yerine geçirmek substitute v.
birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek hold someone at bay v.
birini yatırmak put someone to bed v.
birini uzak tutmak keep someone away v.
birini tutuklamak put someone under arrest v.
bırakmamak (birini) stand by v.
birini yere devirmek bowl someone over v.
birini öldürmek cut someone down v.
birini neşelendirmek buoy someone up v.
birini şaşırtmak surprise v.
polis sanığını cezaya çarptırılan birini kayda geçirmek book v.
birini bir yere indirmek set someone down v.
birini ninni söyleyerek uyutmak lull someone to sleep v.
fidye için birini kaçırmak kidnap v.
sokmak (birini belirli bir kıyafete) get up v.
birini ikna ederek kendi tarafına çekmek win someone round v.
birini buyur etmek show someone in v.
birini saklandığı yerden çıkarmak flush somebody out v.
birini haşlamak let someone have it v.
birini serbest bırakmak give someone rope v.
birini örnek almak tread in someone's footsteps v.
birini tüketmek drain somebody v.
birini arabasına almak give someone a lift v.
birini çok yormak lead someone a dance v.
birini (belirli bir zaman için) geciktirmek set someone back v.
birini içeriye davet etmek invite someone in v.
birini ziyaret etmek pay someone a call v.
birini ihtiva etmek take someone in v.
bayrak salayarak birini bir vasıtayı durdurmak flag down v.
bertaraf etmek (birini) push someone out v.
birini ayıltmak bring someone to v.
aldatmak (birini) take someone in v.
birini alkışlamak give someone a hand v.
birini terslemek jump on someone v.
birini geçmek go someone one better v.
birini gölgede bırakmak put someone to shame v.
otelde birini komiyle çağırttırmak page v.
birini kapı dışarı etmek kick someone out v.
birini aşırı özlemek miss someone bad v.
birini içeriye almak take someone in v.
birini öfkelendirmek make someone's hackles rise v.
birini suçüstü yakalamak catch someone in the act v.
tartışarak birini bir şeyden vazgeçirmek argue someone out of something v.
birini yolun kenarına çekmek (polis arabayı sürmekte olan) pull someone over v.
birini öldürmek strike someone down v.
birini işletmek pull someone's leg v.
vazgeçirmek (birini) (bir şey yapmaktan) put someone off v.
birini eskisi kadar saymamak come down in one's opinion v.
birini günaha sokmak cause someone to sin v.
birini ibret olsun diye cezalandırmak make an example of someone v.
birini acı sözlerle derinden yaralamak cut someone to the quick v.
birini aramak be on someone's trail v.
sokmak (birini zor bir işe) embroil v.
kendisiyle nöbet değiştirerek (birini) serbest bırakmak spell v.
birini bir şey yapmaktan alıkoymak keep someone from doing something v.
birini yere yıkmak knock out (someone) v.
birini şaşırtmak throw someone off balance v.
lehine çevirmek (birini) prejudice someone in favor of v.
birini yormak wear down v.
birini hızla götürmek whirl someone away v.
birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek keep someone at bay v.
birini kösteklemek head someone off v.
birini serbest bırakmak set someone free v.
birini sakinleştirmek settle someone down v.
birini çekmek (bir yerin içine) pull someone in v.
birini askere çağırmak call someone up v.
dil dökerek birini bir şey yapmaya ikna etmek wheedle someone into v.
birini çok şaşırtmak take someone by surprise v.
birini bir şeyden mahrum etmek strip someone of v.
birini hasta etmek make someone sick v.
birini hızla götürmek whirl someone off v.
birini sindirmek hold someone at bay v.
başka birine ateş ederek birini korumak cover v.
birini perhize sokmak put someone on a diet v.
birini engellemek stand in someone's way v.
birini tekeline almak take someone over v.
birini şiddetle azarlamak rake someone over the coals v.
birini sadece yüzünden tanımak know someone by sight only v.
birini bir işe katmak bring someone in on v.
birini kendi haline bırakmak leave someone to his own devices v.
birini örnek almak pattern oneself after someone v.
birini hapse tıkmak lock someone up v.
kaçırmak (birini/bir şeyi bir ülkeye veya yurtdışına) smuggle v.
birini rahatsız etmek get in someone's hair v.
birini evine bırakmak see someone home v.
birini bir yana çekmek take someone to one side v.
birini görevlendirmek put someone on v.
birini çok kızdırmak drive someone wild v.
birini idam etmek put someone to death v.
birden inip/çıkıp yakalamak (birini) swoop down on v.
birini pataklamak tan someone's hide v.
birini apar topar göndermek bundle someone off v.
birini kayışla bağlamak strap someone in v.
birini bir şey yapmaya zorlamak bludgeon someone into doing something v.
birini ıslıklayarak sahneden kovmak hiss someone off the stage v.
birini bir şeyi yapamayacak duruma getirmek render v.
yargılanmak üzere birini mahkemenin önüne çıkartmak bring someone to justice v.
birini geri çağırmak call someone back v.
törenle makamına getirmek (yeni seçilmiş/atanmış birini) install v.
birini çok çekici bulmak feel an affinity for v.
karakola götürmek (polis birini) pick up v.
birini kutsayarak şerden kurtarmak sain v.
birini yavaş yavaş alıştırarak hayal kırıklığına uğratmak let someone down gently v.
birini kucağında tutmak hold someone in one's arms v.
birini galeyana getirmek lash someone into a fury v.
gülerek birini susturmak laugh someone down v.
birini öldürmek put someone out of one's misery v.
birini sıkıntılı bir durumdan kurtarmak put someone out of one's misery v.
birini işe almak take someone on v.
birini mirastan yoksun etmek cut somebody off with a shilling v.
beklemek (birini sürpriz vb) be in store for v.
devirmek (birini/bir şeyi) knock over v.
(birini veya bir şeyi) sevmek like (someone/something) v.
sevmek (birini veya bir şeyi) care for v.
birini bir şeye/bir konuda ikna etmek convince somebody of something v.
esir almak (birini bunaltmak vb) latch on v.
birini yemlemek fish someone v.
birini takip etmek follow someone v.
(birini) asıl amacından saptırmak sidetrack v.
(birini) lafa boğmak sidetrack v.
birini birinin evinde tanıştırmak have over v.
birini yanlış bir şey yaparken yakalamak nab v.
birini ele vermek tell on v.
birini kayırmak bestow a privilege on v.
birini kayırmak bestow a privilege upon v.
(birini) gümrükten geçirmek wave somebody through customs v.
birini aydınlatmak elucidate someone v.
birini aydınlatmak illuminate someone v.
birini bir yerden almaya gitmek go to take someone from somewhere v.
birini kötülemek (adını apaçık zikrederek) speak ill of someone v.
ikisinden birini seçmek choose between v.
birini sevmek love someone v.
birini istemek want someone v.
birini karşılamak greet someone v.
birini zorlamak force someone v.
birini karşılamak welcome someone v.
kaba kuvvet kullanarak (birini) etkisiz hale getirmek overpower v.
birini gözetmek take someone in hand v.
birini idare etmek take someone in hand v.
birini kandırmak take someone for a ride v.
birini aldatmak take someone for a ride v.
birini heyecanlandırıp dizlerinin bağını çözmek leave someone weak at the knees v.
birini çaresiz bırakmak leave someone weak at the knees v.
birini güçsüz bırakmak leave someone weak at the knees v.
birini savunmasız bırakmak leave someone weak at the knees v.
birini çok sevmek excessive love v.
birini haddinden fazla sevmek overlove v.
birini haddinden fazla sevmek excessive love v.
birini çok sevmek overlove v.
birini aramak give somebody a ring v.
birini adam etmek be the making of v.
birini işletmek have someone on v.
(birini vb) merak etmek be anxious about v.
(birini vb) merak etmek be worried with regards to v.
(birini vb) merak etmek be concerned about v.
(birini vb) merak etmek be uneasy about v.
birini bir yerden almak take someone from somewhere v.
birini maşa olarak kullanmak use someone as a cat's paw v.
birini parmağında oynatmak twist someone around one's little finger v.
birini mat etmek mop the floor with someone v.
birini gücendirmek tread on someone's toes v.
birini göz hapsinde tutmak watch someone like a hawk v.
birini yerden yere vurmak lower the boom on someone v.
rüyasında birini görmek see someone in one´s dream v.
rüyasında birini görmek see someone in one's dream v.
birini arabayla götürmek give somebody a lift v.
birini arabasına almak give somebody a lift v.
pencereden atmak (birini/birşeyi) defenestrate v.
birini tepeden tırnağa süzmek give someone the once-over v.
birini suçüstü yakalamak catch someone red-handed v.
-e boğmak (birini) smother with v.
-e boğmak (birini) smother in v.
birini hazırda tutmak put somebody on stand-by v.
para üstünü az vererek birini kandırmak short-change v.
birini rahatsız etmek get under one's skin v.
(birini/bir şeyi) yerine döndürmek get back v.
birini suçlamak accuse someone (of) v.
bir konuda birini aydınlatmak open someone's eyes to v.
(birini) istismar etmek take advantage of v.
birini ya da birşeyi dikkatlice izlemek watch with an eagle eye v.
birini telefonda bağlamak put somebody through v.
birini satmak sell out someone v.
birini satmak stand somebody up v.
birini pestili çıkana kadar dövmek pound someone into a jelly v.