English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | breast n. | meme | ||
Under stress, the baby was not sucking milk from its mother's breast. Bebek stres altında olduğu için annesinin memesinden süt emmiyordu. More Sentences |
||||
Common Usage | breast n. | göğüs | ||
The second option was an outright ban on silicone breast implants. İkinci seçenek silikon göğüs implantlarının tamamen yasaklanmasıydı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | breast n. | yürek | ||
I felt all the anger in my breast. Tüm öfkemi yüreğimde hissettim. More Sentences |
||||
General | breast n. | göğüs | ||
They are needed to reconstruct breasts. Göğüsleri yeniden yapılandırmak için gereklidirler. More Sentences |
||||
General | breast v. | göğüslemek | ||
George breasted the car but couldn't move it. George arabayı göğüslediyse de hareket ettiremedi. More Sentences |
||||
General | breast v. | zirvesine çıkmak | ||
I think we will breast the hill in an hour. Sanırım bir saat içinde tepenin zirvesine çıkarız. More Sentences |
||||
Textile | ||||
Textile | breast n. | göğüs | ||
We do not want women to be persuaded to change their breasts on the basis of misleading advertising. Kadınların yanıltıcı reklamlara dayanarak göğüslerini değiştirmeye ikna edilmelerini istemiyoruz. More Sentences |
||||
Textile | breast n. | (giyside) göğüs kısmı | ||
There is a hole in the breast of your shirt. Gömleğinizin göğüs kısmında bir delik var. More Sentences |
||||
Anatomy | ||||
Anatomy | breast n. | göğüs | ||
It may be possible to live with silicone breasts if they are periodically replaced with new material. Periyodik olarak yeni malzeme ile değiştirildikleri takdirde silikon göğüslerle yaşamak mümkün olabilir. More Sentences |
||||
Psychology | ||||
Psychology | breast n. | meme | ||
Personally I am a great advocate of treatment in breast centres. Şahsen ben meme merkezlerinde tedavinin büyük bir savunucusuyum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | breast n. | kalp | ||
General | breast n. | sadır | ||
General | breast n. | sine | ||
General | breast n. | emcik | ||
General | breast n. | halat | ||
General | breast n. | iç | ||
General | breast n. | bağır | ||
General | breast n. | koyun | ||
General | breast n. | gönül | ||
General | breast n. | emcek | ||
General | breast n. | baca çıkıntısı | ||
General | breast n. | şömine gövdesi | ||
General | breast n. | kalp | ||
General | breast n. | (şekil veya konum bakımından) göğse benzeyen şey | ||
General | breast n. | besleme kaynağı | ||
General | breast n. | göğüs kemiği ve kasları | ||
General | breast n. | teneke kutunun kapaklı ucu | ||
General | breast n. | göğüs zırhı | ||
General | breast n. | okun atış pozisyonundayken yaya değen kısmı | ||
General | breast v. | göğüs germek | ||
General | breast v. | tepesine çıkmak | ||
General | breast v. | yükselmek | ||
General | breast v. | göğüs germek | ||
General | breast v. | yüzleşmek | ||
General | breast v. | cesurca yüzleşmek | ||
General | breast v. | yanaşmak | ||
General | breast v. | mücadele etmek | ||
General | breast v. | uğraşmak | ||
General | breast v. | (bir şey) karşısında yükselmek | ||
General | breast v. | tırmanmak | ||
General | breast v. | (dağ, engel) aşmak | ||
General | breast v. | yanına yanaşmak | ||
General | breast v. | (bir şeyi) göğsüne bastırmak | ||
General | breast v. | üstesinden gelmek | ||
General | breast v. | yenmek | ||
Technical | ||||
Technical | breast n. | madencilikte kazılan yer veya tünelin girişi | ||
Technical | breast n. | ayakkabı topuğunun ön kısmı | ||
Technical | breast n. | ayakkabı topuğunun ön yüzü | ||
Technical | breast n. | baca fırını ocak tabanında metal çentiğin bulunduğu taraf | ||
Technical | breast n. | kupol ocağı deliğinin etrafındaki kil | ||
Textile | ||||
Textile | breast n. | çırçır makinesinin ilk silindiri | ||
Construction | ||||
Construction | breast n. | yapı elemanının alt kısmı | ||
Construction | breast n. | duvarın dışarı doğru çıkıntı yapan kısmı | ||
Marine | ||||
Marine | breast n. | geminin omuzluklarından baş kıç hattına dik olarak verilen koltuk halatı | ||
Marine | breast n. | yuvarlatılmış pruva | ||
Mining | ||||
Mining | breast n. | maden yüzü | ||
Mining | breast n. | kömür madeninde oda | ||
Mining | breast n. | kömür madeninde bölme | ||
Mining | breast n. | fırının önü | ||
Medical | ||||
Medical | breast n. | göğsünden su alma | ||
Medical | breast n. | mamel | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | breast n. | döş | ||
Gastronomy | breast n. | (özellikle kümes hayvanlarından kesilen) göğüs eti | ||
Agriculture | ||||
Agriculture | breast n. | pulluk kulağının ön kısmı | ||
Sport | ||||
Sport | breast n. | (yüzme) kurbağalama | ||
Archaic | ||||
Archaic | breast n. | hareket halindeki kütlenin geniş ve düz ön cephesi |