Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
bırakılan
Meanings of
"bırakılan"
in English Turkish Dictionary : 2 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
bırakılan
left
adj.
Computer
2
Computer
bırakılan
dropped
adj.
Meanings of
"bırakılan"
with other terms in English Turkish Dictionary : 196 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
bırakılan izlerin birini belirli bir yere kadar götürmesi
trace to
n.
2
General
bırakılan şeyler
settlement
n.
3
General
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları
endleaf
n.
4
General
korunmak için birine veya bir yere bırakılan eşya
safety deposit
n.
5
General
haklardan mahrum bırakılan kimse
alien
n.
6
General
bırakılan şey
settlement
n.
7
General
kitabin iki kapak içi ile boş bırakılan ön ve arka sayfaları
endpaper
n.
8
General
bir işte aracılık yapan kimseye bırakılan yüzdelik (simsariye)
commission
n.
9
General
gece açık bırakılan loş ışık
night-light
n.
10
General
nadasa bırakılan toprak
fallow
n.
11
General
vasiyetle bırakılan mülk
devise
n.
12
General
üzerine süt veya krema eklenebilmesi için kahve fincanında bırakılan boşluk
room for cream
n.
13
General
özgür bırakılan kimse
redemptionary
n.
14
General
geride bırakılan şeyler
trail
n.
15
General
görgü kuralı olarak tabakta bırakılan porsiyon
manners bit
n.
16
General
alım satımlarda tedbiren bırakılan depozito payı
margent
n.
17
General
ıssız adada tek başına bırakılan kimse
maroon
n.
18
General
rehin olarak verilen veya bırakılan bir kimse veya şey
wed [dialect] [uk]
n.
19
General
gemi ambarını istiflerken boş bırakılan alan
breakage
n.
20
General
geride bırakılan şey
holdover
n.
21
General
geride bırakılan şey
holdover
n.
22
General
suçluların suç mahallinden çabuk kaçabilmesi için çalışır durumda bırakılan araba
getaway car
n.
23
General
kafanın iki yanının tıraşlanıp yalnızca ortada şerit bırakılan bir saç şekli
iroquois
n.
24
General
sonradan eklenecek bir şeye yer açmak için klavyeyle geçici olarak bırakılan boşluk
deadwood
n.
25
General
patende buz üzerinde bırakılan işaret
print
n.
26
General
(köse suratta bırakılan) kısa bıyık
sideburns
n.
27
General
hava gemisinden bırakılan bir çeşit kontrol aracı
sidecar
n.
28
General
(köse suratta bırakılan) kısa bıyık
sidelevers
n.
29
General
arkada bırakılan iz
sign
n.
30
General
serbest bırakılan
liberated
adj.
31
General
dışta bırakılan
excluded
adj.
32
General
kasten bırakılan
intentionally left
adj.
33
General
isteyerek bırakılan
intentionally left
adj.
34
General
kuvvetli rüzgara maruz bırakılan
blasty
adj.
35
General
geride bırakılan
marooned
adj.
36
General
ağır saldırıya maruz bırakılan
hard-pressed
adj.
37
General
yoksun bırakılan
deprivable
adj.
38
General
(seramik) ateşe doğrudan maruz bırakılan
open-fire
adj.
39
General
sonra bırakılan
imprompt
adj.
40
General
cezasız bırakılan
impune
adj.
41
General
kullanım dışı bırakılan
dormant
adj.
42
General
devre dışı bırakılan
dormant
adj.
43
General
yalnız bırakılan
set-apart
adj.
44
General
mecbur bırakılan
shotgun
adj.
45
General
saf dışı bırakılan
sick
adj.
46
General
serbest bırakılan
emancipated
adj.
47
General
dışta bırakılan
excl (excluded)
abrev.
Phrasals
48
Phrasals
birinin ölümü üzerine bırakılan mülkü pay etmek
cut up
v.
49
Phrasals
boş bırakılan yerleri doldurarak soruları cevaplamak
fill in
v.
50
Phrasals
boş bırakılan yerleri gerekli bilgilerle doldurmak
fill in
v.
51
Phrasals
oy pusulasında ismi listelenmemiş bir adaya ismini boş bırakılan alana yazarak oy vermek
write in
v.
52
Phrasals
oy pusulasında listelenmemiş bir adayı boş bırakılan yere yazarak oy vermek
write someone in (on something)
v.
53
Phrasals
bırakılan şeye tekrar dönmek
slip back
v.
Proverb
54
Proverb
sürüncemede bırakılan şey hiçbir zaman yapılmaz
any time means no time
Colloquial
55
Colloquial
oy pusulasında ismi listelenmemiş olup boş bırakılan alana ismi yazılarak oy verilen aday
write-in
n.
56
Colloquial
yerde bırakılan kıyafet yığını
floordrobe
n.
Idioms
57
Idioms
ardında bırakılan imza
calling card [us]
n.
58
Idioms
ardında bırakılan imza
a calling card [us]
n.
59
Idioms
ardında bırakılan işaret
calling card [us]
n.
60
Idioms
ardında bırakılan işaret
a calling card [us]
n.
61
Idioms
ardında bırakılan iz
calling card [us]
n.
62
Idioms
ardında bırakılan iz
a calling card [us]
n.
63
Idioms
ardında bırakılan delil
calling card [us]
n.
64
Idioms
ardında bırakılan delil
a calling card [us]
n.
65
Idioms
ilk bakışta bırakılan izlenim
face value
n.
66
Idioms
hitap edilen kişinin/okuyucunun görüşüne bırakılan konu
exercise for the reader
n.
67
Idioms
hitap edilen kişinin/okuyucunun yorumuna bırakılan konu
exercise for the reader
n.
68
Idioms
hitap edilen kişi/okuyucu için ucu açık bırakılan konu
exercise for the reader
n.
69
Idioms
hitap edilen kişiye/okuyucuya bırakılan konu
exercise for the reader
n.
70
Idioms
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan
cut off without a shilling/cent
adj.
71
Idioms
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan
cut off with a shilling/cent
adj.
72
Idioms
mirastan yoksun bırakılmış/bırakılan
cut off without a penny [dated]
adj.
73
Idioms
pazarlama ve reklam yasaktır (ev ve iş yerlerinin posta kutularına bırakılan istenmeyen ilanlarla ilgili bir uyarı levhası)
no hawkers, no circulars
expr.
74
Idioms
(olumsuz bir şeye) maruz kalan/bırakılan
on the receiving end
expr.
Trade/Economic
75
Trade/Economic
sonraki zamana bırakılan şey
carry-over
n.
76
Trade/Economic
dalgalanmaya bırakılan para
floating currency
n.
77
Trade/Economic
hariç bırakılan risk
excluded risk
n.
78
Trade/Economic
işletmede bırakılan karlar
contributed surplus
n.
79
Trade/Economic
kayıt dışı bırakılan işlemler
unrecorded transactions
n.
80
Trade/Economic
lehine mal bırakılan kişi
legatee
n.
81
Trade/Economic
ortaklarca işletmede bırakılan karlar
contributed surplus
n.
82
Trade/Economic
vasiyetname ile bırakılan bağış
bequest
n.
83
Trade/Economic
vasiyetname ile bırakılan mal veya varlık
legacy
n.
84
Trade/Economic
ekim dışı bırakılan arazi
set-aside
n.
Law
85
Law
baba tarafındaki bir kimseden bırakılan miras
paternal inheritance
n.
86
Law
baba tarafından bırakılan miras
paternal inheritance
n.
87
Law
baba tarafındaki bir kimseden miras bırakılan mal
paternal property
n.
88
Law
emanete bırakılan mal beyannamesi
declaration of trust
n.
89
Law
kendisine mirasla taşınmaz bırakılan
devisee
n.
90
Law
kefaletle serbest bırakılan birinin mahkeme huzuruna çıkmaması
jump bail
n.
91
Law
kendisine mal bırakılan kimse
abandonee
n.
92
Law
kefaletle serbest bırakılan birinin mahkeme huzuruna çıkmaması
skip bail
n.
93
Law
lehine mal bırakılan kişi
specific legatee
n.
94
Law
miras bırakılan gayrimenkul mallar
corporeal hereditaments
n.
95
Law
miras bırakılan gayrimenkul mal
corporeal hereditament
n.
96
Law
mirası saktı hisseli mirasçılara bırakılan vasiyetname
officious will
n.
97
Law
üçüncü kişiye yeddi emin olarak bırakılan şey
escrow
n.
98
Law
vasiyetname ile bırakılan şey
bequest
n.
99
Law
kendisine miras bırakılan kimse
legatee
n.
100
Law
mahkemenin çocuğun velayetinden yoksun bırakılan akrabaya tanıdığı çocuğu düzenli ziyaret etme hakkı
visitation right
n.
101
Law
(iskoç hukukunda) kendisine mülk miras bırakılan kimse
institute
n.
102
Law
(medeni hukukta) kendisine vasiyet olarak mülk bırakılan bir vasi
institute
n.
103
Law
miras bırakılan
transitive
adj.
Technical
104
Technical
cam şekillendirme sürecinin öncesinde fırında bırakılan küçük açıklık
nose hole
n.
105
Technical
art arda uniform iklim şartlarına maruz bırakılan kapı kanatlarının nem değişimleri karşısındaki davranışı
behavior under humidity variations of door leaves exposed to successive uniform climates
n.
106
Technical
art arda uniform iklim şartlarına maruz bırakılan kapı kanatlarının nem değişimlerine karşı davranışı
behavior under humidity variations of door leaves placed in successive uniform climates
n.
107
Technical
düşük enerjili bir ısı kaynağına maruz bırakılan polimerik malzeme
polymeric material exposed to a low energy source of heat
n.
108
Technical
fazla / istenmeyen basıncı kendiliğinden dışarı bırakılan valf
safety valve
n.
109
Technical
hareket eden bir gemi tarafından suda bırakılan iz
wake
n.
110
Technical
küçük bir aleve maruz bırakılan küçük deney numunesi
small specimen subjected to a small frame
n.
111
Technical
beyaz kurşun üretiminde karbon diokside maruz bırakılan ince kurşun levha
buckle
n.
112
Technical
kalıbın tepesinde hava çıkması veya fazladan metal eklenmesi için bırakılan boşluk
riser
n.
113
Technical
atmosferde serbest bırakılan kağıdın düzlemden ayrılma derecesi
curl
n.
Computer
114
Computer
hacker tarafından kaynağına bırakılan bilginin izini sürerek sistemi kimin hacklediğini ortaya çıkarma süreci
back hack
n.
115
Computer
bırakılan kare
framesdropped
n.
116
Computer
bırakılan veri paketleri
burst packets dropped
n.
117
Computer
bırakılan kare
frames dropped
n.
118
Computer
bırakılan burst paketleri
burst packets dropped
n.
119
Computer
bırakılan nokta
drop point
n.
120
Computer
bırakılan paket
dropped packets
n.
121
Computer
bırakılan paketler
packets dropped
n.
122
Computer
bırakılan paketler
dropped packets
n.
123
Computer
web sayfasında metnin altında bırakılan boşluktan sonra
after the jump
expr.
Informatics
124
Informatics
bırakılan nokta
drop point
n.
Electric
125
Electric
düşük voltaja maruz bırakılan
low-voltage
adj.
126
Electric
alçak gerilime maruz bırakılan
low-voltage
adj.
Textile
127
Textile
iplik eğrilirken bırakılan düğüme benzer ufak kabartı
nub
n.
Architecture
128
Architecture
savunma amaçlı bırakılan açıklıklarından saldıranların üzerine kızgın yağ veya taş dökülen siperlikli taş balkon
moucharaby
n.
Construction
129
Construction
çekiçle işlenmiş bir kesme yapı taşının diğer bir yapı taşı ile birleşeceği kısımlarının yakınında bırakılan pürüzsüz kenar payları
margin draft
n.
130
Construction
binayı nemden koruması için temelin dışında bırakılan küçük açık alan
dry area
n.
Dyeing
131
Dyeing
kaplanmış veya boyanmış yüzeyde kazara açıkta bırakılan nokta
holiday
n.
Furniture
132
Furniture
minder veya koltuk arkalığı için bırakılan pay
boxing
n.
Aeronautic
133
Aeronautic
paraşütle aşağı bırakılan insanlar
drop
n.
134
Aeronautic
paraşütle aşağı bırakılan malzeme
drop
n.
Marine
135
Marine
dalgıcın orada olduğunu belirtmek üzere suyun üstüne bırakılan ve halatla bir yere bağlanan küçük şa
surface marker buoy
n.
136
Marine
yumurta bırakılan zemin
spawning ground
n.
137
Marine
dalga serpintisinden korunmak için denize bırakılan yağ torbası
oil bag
n.
138
Marine
nansen şişesi gibi aletleri çalıştırmak için aşağıya bırakılan pirinç ağırlık
messenger
n.
139
Marine
hareket halindeyken serbest bırakılan bobin ilmeği
fake
n.
140
Marine
hareket halindeyken serbest bırakılan bobin ilmeği
flake
n.
141
Marine
makara dilin üzerinden halat geçmesi için bırakılan boşluk
crown
n.
Petrol
142
Petrol
(eskiden) sondaj kuyusuna bırakılan ağırlık veya torpil
go-devil
n.
Mining
143
Mining
terk edilen madenlerde bırakılan atıklar
gob
n.
144
Mining
kömür çıkarıldıktan sonra kazı yerinde bırakılan atık
gobbing
n.
145
Mining
kömür çıkarıldıktan sonra kazı yerinde bırakılan atık
gob stuff
n.
Medical
146
Medical
timüs bezlerini etkisiz hale getiren genetik mutasyon sonucunda aşırı derecede azalan t-hücreleri yüzünden bağışıklık sistemi devre dışı bırakılan laboratuvar faresi
nude mouse
n.
147
Medical
bırakılan şeye yeniden meyletme
slip
n.
Gastronomy
148
Gastronomy
tüketimden önce fermantasyona bırakılan viski ve bal karışımı
atholl brose [scottish]
n.
Physics
149
Physics
ses dalgalarına maruz bırakılan şey
sonicate
n.
Zoology
150
Zoology
yumurta bırakılan yer
nidamentum
n.
Agriculture
151
Agriculture
tarlada sınır olarak sürülmeden bırakılan çim alan
carpetway
n.
152
Agriculture
nadasa bırakılan toprak
fallow land
n.
153
Agriculture
kışın nadasa bırakılan toprak
winter fallow
n.
154
Agriculture
kış boyunca arazilerde biçilmeden bırakılan uzun ve kaba otlar
fog
n.
155
Agriculture
(sığırı) kış boyunca arazilerde biçilmeden bırakılan uzun ve kaba otlarla beslemek
fog [uk]
v.
Breeding
156
Breeding
kırkma döneminde sona bırakılan koyun
cobbler [australia]
n.
157
Breeding
hayvanları kışın otlatmak için büyümeye bırakılan otlar
foggage
n.
158
Breeding
anız ile beslenmek üzere serbest bırakılan at
stibbler
n.
Forestry
159
Forestry
ağaç kesme sonrasında ormanda bırakılan ağacın üst dalları
lap
n.
160
Forestry
(yeni filiz oluşumu için bırakılan) kısa ağaç kökü
snag
n.
Fishery
161
Fishery
gece boyunca balık yakalaması için suda bırakılan olta
night-line
n.
162
Fishery
turna balıkçılığında kullanılan, gece boyu suda bırakılan olta
trimmer
n.
History
163
History
antik sparta'da askerlik hizmetine ödül olarak devletçe özgür bırakılan köle
neodamode
n.
164
History
roma'ya tutsak olarak götürülüp sonrasında serbest bırakılan yahudilerin neslinden gelenlerin ms. 1. yüzyılda kudüs'te kurduğu sinagogun mensubu
libertine
n.
165
History
kalelerde ok atmak için açık bırakılan dar, ince, uzun aralık
arrow-slit
n.
Archaeology
166
Archaeology
bir dönem alet olarak kullanılıp sonradan bırakılan taş
reject
n.
167
Archaeology
kazı çukurları arasında bırakılan kazılmamış arazi şeridi
baulk
n.
Environment
168
Environment
hayvansal ve bitkisel varlığını korumak amacıyla doğal halinde bırakılan arazi parçası
nature reserve
n.
169
Environment
yoğun kesim yapılmış alanı gözden saklamak için kesilmeden bırakılan dar ormanlık arazi şeridi
beauty strip
n.
Geology
170
Geology
yuva yapan organizmalar tarafından bırakılan iz
domichnia
n.
Military
171
Military
mevzilendirilmiş kuvvetler tarafından bırakılan savaş ekipmanı
remain-behind equipment
n.
172
Military
askeri enkaz/çöp (askeri işgal sonrası bırakılan)
military junk
n.
173
Military
temasta bırakılan müfreze
detachment left in contact
n.
174
Military
düşmanı ateşe tutmak için yapıda bırakılan savunma amaçlı açıklıkların inşası
machicolation
n.
175
Military
(deniz savaşında) süpürme veya mayın avı sırasında kasıtsız olarak bırakılan boşluk
holiday
n.
176
Military
kumanda merkezi dışında bırakılan alan
out-quarters
n.
177
Military
planör uçaktan bırakılan bomba ile bombalamak
glide-bomb
v.
Hunting
178
Hunting
başparmakla serbest bırakılan
thump release
n.
Sport
179
Sport
(golf) belirlenmiş bir parkurda bulunup maça karar verildikten sonra oynanmadan bırakılan delik
bye
n.
180
Sport
rakibi saldırmaya teşvik için kasten açık bırakılan çizgi
invitation
n.
Football
181
Football
(gal futbolunda) aşağıya bırakılan topu ayak ucuyla yükseltip tekrar elle tutmak
solo
v.
Baseball
182
Baseball
(atak takım vurucusu) oyun dışı bırakılan
fanned
adj.
Wagering
183
Wagering
kazara açık bırakılan bahis
sleeper
n.
Music
184
Music
rock konserlerinde sahnenin önünde pogo yapılması için boş bırakılan alan
pit
n.
Photography
185
Photography
(tonlandırma) farklı ton değerlerine maruz bırakılan ara negatifler yapma
lith processing
n.
Librarianship
186
Librarianship
basılı materyalde bırakılan boş sayfa veya numune sayfası
dummy
n.
Mythology
187
Mythology
avrupa halk hikayelerinde, periler tarafından çalınan bebeğin yerine bırakılan mahluk
changeling
n.
188
Mythology
periler tarafından çalınan çocuğun yerine bırakılan çocuk
elf child
n.
189
Mythology
avrupa halk hikayelerinde periler veya elfler tarafından çalınan bebeğin yerine bırakılan mahluk
oaf [obsolete]
n.
Latin
190
Latin
baba tarafından bırakılan miras
patrimonium
n.
191
Latin
baba tarafındaki bir kimseden bırakılan miras
patrimonium
n.
Archaic
192
Archaic
(bir insan veya hayvan tarafından bırakılan) iz
trade
n.
Entomology
193
Entomology
yara içine bırakılan larva
blow
n.
Slang
194
Slang
(ısıtmak amacıyla) çalışır durumda bırakılan araba
puffer car
n.
195
Slang
sona bırakılan koz
ace in the hole
n.
196
Slang
ağzın etrafında ve çenede bırakılan bıyık ve sakal modeli
pudding ring
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bırakılan
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy