elde - Turkish English Dictionary
History

elde



Meanings of "elde" in English Turkish Dictionary : 8 result(s)

Turkish English
General
elde on hand adj.
elde available adj.
elde in hand adv.
elde at hand adv.
Colloquial
elde on standby expr.
Idioms
elde on deck expr.
Trade/Economic
elde substantial adj.
Technical
elde carry expr.

Meanings of "elde" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
elde etmek procure v.
elde etmek achieve v.
elde etmek acquire v.
elde etmek attain v.
-den elde etmek derive v.
elde etmek get v.
elde etmek gain v.
elde etmek obtain v.
elde hazır bulunan available adj.
General
hayvandan elde edilen malzeme animal derived material n.
satılmayıp elde kalan kitap remainder n.
damıtılarak elde edilen alkollü sıvı spirit n.
bitkilerden elde edilen uçucu yağ essential oil n.
greyfurt, turunç ve mandalinayı melezleyerek elde edilen jamaika'ya özgü bir narenciye ugli n.
elde bir cinch n.
elde etme attainment n.
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ primrose evening oil n.
elde edilebilme availability n.
brezilya palmiyesinden elde edilen sağlam bir iplik türü tecum n.
elde bulunanı satma sellout n.
elde göstergesi carry flag n.
bazı akasya ağaçlarından elde edilen zamk gum arabic n.
sezgiyle elde etme intuitiveness n.
gelir elde etme revenue generation n.
ağaçlardan elde edilen zamk ve reçine karışımı gum resin n.
kırmızı şarap meyve suyu ve soda karışımı ile elde edilen alkollü punç sangria n.
baklagillerin tohumundan elde edilen protein legumin n.
tekrar elde etme regeneration n.
sütten elde edilen bir şeker milk sugar n.
elde ediş acquiring n.
elde etme derivation n.
elde bir a sure thing n.
killi şistten elde edilen petrol shale oil n.
birçok alkollü içeceğin ve meyve sularının karıştırılmasıyla elde edilen içecek cocktail n.
kırmızı şarap meyve suyu ve soda karışımı ile elde edilen alkollü punç sangaree n.
caesalpinia familyasın ait olan ağaçlardan elde edilen odun sapanwood n.
kendirden elde edilen bir uyuşturucu cannabis n.
şekerkamışından elde edilen şeker cane sugar n.
elde etme achievement n.
kaliteli şarabın elde edildiği yıl a vintage year n.
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ evening primrose oil n.
elde edilmiş agrafi acquired agraphia n.
bir çeşit sağlam ve esnek kereste ve bu kerestenin elde edildiği ağacın adı lancewood n.
zebranın at veya eşekle birleştirilmesinden elde edilen hibrit zebroid n.
elde etme acquiring n.
elde bir certain thing n.
çiçeklerden esans elde etme yolu enfleurage n.
elde edilebilirlik accessibleness n.
bir şeyi elde etme tutkusu ambition n.
sağlığın yeniden elde edilmesi recuperation of health n.
elde etme obtainment n.
elde edilen sonuçlar the results obtained n.
elde eden gainer n.
istediğini elde eden gogetter n.
beceri ile elde edilen başarı tour de force n.
istediğini elde etme fruition n.
daha önceki işletim ve değerlendirmede elde edilmeyen bilgiyi tamamlayan değerlendirme follow-on operational test and evaluation n.
sermaye mallarına yapılan yatırımdan elde edilen verim quasi-rent n.
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme trade-off n.
elde tutma holding n.
elde tutma hold n.
elde eden kimse beneficiary n.
stok olarak elde tutulan stock n.
başlangıçta elde edilen avantaj an advantage gained at the beginning n.
kabala' da kehanette bulunmaya yarayan sayılar elde etmek için harflerin yerine onlara denk düşen sayılar koyma gematria n.
elde etme güdüsü the instinct of possession n.
zor elde edilmiş zafer purple victory n.
salyangozdan elde edilen erguvan rengindeki boyarmadde royal purple n.
salyangozdan elde edilen erguvan rengindeki boyarmadde tyrian purple n.
salyangozdan elde edilen erguvan rengindeki boyarmadde imperial purple n.
toprak elde etme hırsı land hunger n.
elde edilememe unavailability n.
elde olmayan neden reason beyond one's control n.
elde olmayan nedenler reasons beyond one's control n.
kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi cupboard love n.
elde ağrı hand pain n.
çaba gösterilmeden elde edilen easy victory n.
elde edilebilirlik attainability n.
kolay elde edilen başarı cheap victory n.
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme tradeoff n.
elde bulunanı satma sell-out n.
zaman içinde elde edilen tecrübeler experiences gained/acquired over time n.
bazı ağaçlardan elde edilen çabuk yanabilen bir odun torchwood n.
kıl payı elde edilmiş squeaker n.
elde etme obtention n.
elde eden obtainer n.
bir takı m bilgilerin kullanıcının omuzu üzerinden bakılarak elde edilmesi shoulder surfing n.
1862'de III. Napolyon komutasındaki Fransız ordularına karşı elde edilen zaferin kutlandığı meksika bayramı cinco de mayo n.
çeşitli malzemelerin mikserde karıştırılmasıyla elde edilen macun kıvamında madde coarse paste n.
elde besleme hand-rearing n.
(çalışarak) servet elde eden kimse wealth creator n.
elde örme hand-knitting n.
elde dokuma hand-knitting n.
elde örülen (şey) hand-knitting n.
elde etme achievance n.
bazı akasya ağaçlarından elde edilen zamk acacin n.
hayvan kıllarından dokunarak elde edilen kumaştan yapılan çadır haircloth tent n.
elde edilebilecek en yüksek derece ultima thule n.
babasu çekirdeklerinden elde edilen hindistan cevizi yağına benzer bir yağ türü babacu oil n.
kazanç elde etmek, altın ve maden keşfetmek amacıyla güney amerika'ya giden, köleleştirmek için yerli halkı avlayan portekiz kaşif bandeirante n.
tanenden elde edilen solüsyon tan n.
yerli mülk sahiplerinden elde edilen vergi gelirlerinin toplanmasından ve ödenmesinden sorumlu olan idari bölge taluk n.
kafur ağacından elde edilen yağ camphor oil n.
elde edilebilirlik acquirability n.
elde etme acquisition n.
elde eden kimse acquirer n.
elde etme adeption n.
kanarya adalarına özel ağaçlardan elde edilen kereste canary wood n.
çeşitli bitkilerin demlenmesinden elde edilen içeceklerin tümü tea n.
şeker kamışı suyundan şeker elde etmek için kullanılan kazanlar teache n.
güney amerika'da yetişen bursera ağaçlarından elde edilen sakızımsı madde caranna n.
yeniden elde edilen şey reacquisition n.
yeniden elde etme readeptation [obsolete] n.
bölgedeki iş ya da politikalardan kişisel çıkar elde etmek için bir yere yerleşen kimse carpetbagger n.
elde taşınacak şekilde eğitilmiş, uygun yaştaki atmaca, şahin, kartal vb. carvist n.
yeniden elde etme reattainment n.
yeniden elde edilme reattainment n.
izinli olarak aslından elde edilmiş kopyalar certified copies n.
usulsüz yollarla kar veya gelir elde eden kimse regrator n.
yeniden elde etme regaining n.
yeniden elde etme regainment n.
elde edilen para bağış olarak kullanılmak üzere satılan pul charity n.
hint kenevirinden elde edilen sakız reçinesi charras n.
hint kenevirinden elde edilen sakız reçinesi churrus n.
sömürgeci yöntemler vasıtasıyla elde etmeme nonexploitation n.
volkanik kayalardan elde edilen seramikçilik ve sırlama işinde kullanılan sodyum-alüminyum ve potasyum-alüminyum silikatli mineral nepheline n.
elde edilen net kar net n.
avantaj elde etmek için geciktirme temporizing n.
izci kızların elde edebildiği dört rütbeden ilki trail seeker n.
elde edilememezlik unattainability n.
şüpheli yollarla servet veya makam elde etme arrivism n.
güvenilir kaynaktan elde edilen haber authentic information n.
elde edilemez olma unattainableness n.
kenevirden elde edilen keyif verici maddeler bang n.
aşantiler'in törenlerde giydikleri parlak desenli elde dokunmuş bir elbise kente n.
süzülerek elde edilmiş madde leachate n.
elde dokumada kullanılan düz çubuk batton n.
mum ağacından elde edilen ve mum yapımında kullanılan kokulu yeşil bir mum bayberry tallow n.
bergamot meyvesinden elde edilen yağ veya parfüm bergamot orange n.
oğlak derisinden elde edilen yumuşak deri cheveril [obsolete] n.
sapodila ağacından elde edilen sakız benzeri bir madde chicle gum n.
yeni elde edilmiş kaynakları daha önceki bir açığı kapatmak için kullanmak lap n.
sağ elde ince ve uzun kılıç tutarken sol elde taşınan düşmanın ince ve uzun kılıcı ile yaptığı saldırıları savuşturmaya yaran hançer main-gauche n.
elde taşınan kapaklı sepet main-hamper n.
başarı elde etme yolu making n.
belirli bitkilerden elde edilip içyağı olarak kullanılan mumsu bir yağ vegetable tallow n.
özel çıkar elde ettikleri mevcut bir sistemi sürdürmeyi veya kontrol etmeyi amaçlayan gruplar vested interest n.
ticari kargonun denizden toplandığı seferden elde edilen hasılat voyage [obsolete] n.
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça match n.
küçük yatırımdan büyük kazanç elde edebilme leverage n.
bir ticari faaliyetten elde edilen ve üretim maliyetini ancak karşılayan gelir margent n.
tavuskuşu tüylerinden elde edilen ve olta sineği yapımında kullanılan narin bir iplik marl n.
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi marriage lines n.
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi line of marriage n.
haksız bir şekilde öncelik elde etme queue-jumping n.
genellikle kasıtlı olarak saklanıp beklenmedik durumlar için elde tutulan unsur wildcard n.
bir kravatı bağlarken ekstra döndürmeler yapılarak elde edilen geniş ve üçgen bir düğüm windsor knot n.
elde edilip başkasına aktarılan bilgi witting [uk] n.
tekrar elde etme repossession n.
elde kullanılan cihaz handheld n.
elde idare edilecek kadar küçük olan şey hand-held n.
cep telefonu gibi elde kullanılır bir cihaza indirilebilen elektronik kitap m-book n.
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
et veya balık gibi kurutulmuş çeşitli besinlerin öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
aniden kristallendirme ile elde edilen ürün meal n.
spor dalında elde edilen şampiyonluğu temsilen kullanılan flama meatball n.
amerikan yerlilerinde kabile şifacısının sağlık, av, savaş gibi meselelerde arzulanan sonuçları elde etmek için yaptığı büyü medicine n.
meskit ağacının tohum zarflarından elde edilen, akasya zamkına benzer bir sakız mesquite gum n.
daha değerli olanı feda ederek elde edilen maddi kazanç mess of pottage n.
croton cinsi bir ağaçtan elde edilen reçine mexican lac n.
zorlanmadan büyük kazançlar elde etme becerisi midas touch n.
öğütme işlemiyle elde edilen yağ tortusu millcake n.
arka arkaya elde edilen üç başarı hat trick n.
üst üste elde edilen üç başarı hat-trick n.
elde etme haul n.
(sac levhada) pürüzsüz kenar elde edip mukavemeti veya sertliği artırmak için kendi üzerine katlanmış bordür hem n.
kınanın başka boyarmaddeler ile karıştırılmasıyla elde edilen sıvı, toz veya macun henna n.
elde taşınabilir bir kasetçalarda kullanılan küçük kaset minicassette n.
amerikan bufalosundan elde edilen şey buffalo n.
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskında elde edilen ganimet hership [obsolete] n.
servet ve mevki elde etmek için güzelliğini ve cazibesini kullanan kadın hetaera n.
çok hızlı başarı elde eden kimse highflier n.
çok hızlı başarı elde eden kimse high-flier n.
yünü kırpılmamış kuzudan elde edilen yün hogg [uk] n.
bir yaşından küçük ve henüz yünü kırpılmamış kuzudan elde edilen yün hogget [uk] n.
kendi cinsiyetinden olan biriyle cinsel doyum elde etme homoeroticism n.
kendi cinsiyetinden olan biriyle cinsel doyum elde etme homoerotism n.
dolandırarak elde etmek honeyfuggle [dialect] n.
dolandırarak elde etmek honeyfugle [dialect] n.
zufa otundan elde edilip içkilerde kullanılan bir uçucu yağ hyssop oil n.
sert bir kahvenin demlenmesiyle elde edilen bir aroma mocha n.
kahve ile kakao veya çikolatanın karıştırılmasıyla elde edilen bir aroma mocha n.
topraktan elde edilen bir pigment motey [obsolete] n.
lekeli bir görünüm elde etmek için kullanılan boya fırçası mottler n.
çevredeki kırsal bölgeye hakim bir nokta elde etmek için bahçeye inşa edilen yüksek alan mount [obsolete] n.
bir şeyi yeniden elde etme reprisal n.
yeniden elde edilebilir olma retrievableness n.
ylang ylang ağacının çiçeklerinden elde edilen yağ ylang-ylang n.
ylang ylang ağacının çiçeklerinden elde edilen esans ylang-ylang n.
ylang ylang ağacının çiçeklerinden elde edilen yağ ilang-ilang n.
ylang ylang ağacının çiçeklerinden elde edilen esans ilang-ilang n.
gambir bitkisinden elde edilen sarımsı sakız pale catechu n.
gambir bitkisinden elde edilen sarımsı sakız white cutch n.
sakız reçinesinden elde edilen pigment gamboge n.
kuralları manipüle ederek elde edilen avantaj loaded dice n.
bilgisayar veya internet oyunlarında yenilen düşmanlardan elde edilen işe yarar parçalar loot n.
esasen lekeci kili, beyazlatıcı ve büzücülerden oluşup yüze sürülen kozmetik macundan elde edilen pudra mudpack n.
tanımlanamaz bilgi veya gücün doğrudan ve sezgisel olarak elde edilebileceğini varsayan kuram mysticism n.
çiftlikten elde ettiği kazanç sayesinde kas gücüne dayanan işler yapması gerekmeyen erkek gentleman farmer n.
misk öküzü, misk faresi, misk kedisi gibi hayvanlardan elde edilen sert kokulu çeşitli maddelere verilen ad musk n.
olgun koyundan elde edilen iç yağı mutton tallow n.
olgun koyundan elde edilen don yağı mutton tallow n.
kolay elde edilen şey gimme n.
elde edilmiş şey obtainment n.
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse holdout n.
şantaj yolu ile elde edilen çeyrek miktar chout n.
(bütün çanların aynı anda çalınması ile elde edilen) şıngırtı clam n.
elde edilen şey derivement [obsolete] n.
kurutma sonucu elde edilen ürün desiccate n.
elde etme hevesi desirefulness n.
üstünlüğü elde tutan baskın üye despot n.
elde etme getting n.
uzun çaba veya arayışla elde edilmesi arzulanan nihai amaç grail n.
zorla alma ve elde tutma gücü grasp n.
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ grass oil n.
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ ginger grass oil n.
(uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah gravity-assist n.
siyam baklasından elde edilen, gıdalarda kıvam arttırıcı olarak kullanılan bir zamk guar n.
yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçlarından elde edilen, vernik ve muşamba yapımında kullanılan reçine gum n.
çeşitli tropik bitkilerden elde edilen, kanama durdurucu ve bronzlaştırıcı olarak kullanılan bir reçine gum kino n.
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi gum labdanum n.
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi gum ladanum n.
hasta veya zayıf düşmüş hayvandan elde edilen post murrain n.
doğal bir şekilde ölen hayvandan elde edilen post murrain n.
belirli bir sonuç elde etmek için peş peşe yapılan iki hareket one-two punch n.
commiphora cinsi iki afrika ağacından elde edilen bir zamk reçine karışımı opopanax n.
çeşitli ağaçların zamk reçine karışımlarından elde edilen parfüm opopanax n.
belirli koşullar altında elde edilebilecek en iyi sonuç optimum n.
belirli şartla altında elde edilen en yüksek derece optimum n.
elde kalan matbu malzeme overissue n.
(ortamda bulunan kişilerin elden elde gezdirerek imzaladığı ve bilgi eklediği) belge round robin n.
bir dizi oyunun çoğunluğunun kazanılmasıyla elde edilen zafer rubber n.
elde edilmesi imkansız şey impossibility n.
elde edilen şey oyster n.
hizmetler için ödeme yaparak elde etme hiring n.
iyiliği elde edilen kimse conquest n.
yardımı elde edilen kimse conquest n.
lonchocarpus cinsi bitkilerden elde edilen balık zehri babasco n.
altın rengi elde etmek için sülfür dioksit uygulanan bir kuru üzüm çeşidi golden raisin n.
gondang ağacından elde edilen krem rengi sert ağda gondang wax n.
gondang ağacından elde edilen krem rengi sert ağda fig wax n.
ipek böceklerine zarar vermeden kozalarından elde edilen ipek ahimsa silk n.
makamın geçici olarak tutulmasından elde edilen gelirlerin kullanılması commendam n.
elde etme çabası courtship n.
elde tutulan içeceği soğuk tutan yumuşak yapıdaki silindirik kap cozy n.
aynı kaynaktan elde edilen iki gelir double dipping n.
kitreden elde edilmiş zamk dragantine n.
uyanıklık, beceri ile elde edilen avantaj the draw n.
(kumarhanede) çiplerin satışından elde edilen kazanç drop n.
brezilya odunundan elde edilen bir pigment drop lake n.
satılmayıp elde kalan ticari mal drug n.
elde kalan mal drug n.
bir dizi gözlem sonucu elde edilerek gösterge olarak kullanılan faktör index n.
meksika'ya özgü bir yuka türünün yapraklarından elde edilen soluk ve sert lif palma n.
kozmetik macundan elde edilen bir tür pudra pack n.
kağıt parçalarının yapıştırılması ile elde edilen resimler papiers collés n.
doğaüstü yolla elde edilen bilgi paragnosis n.
kolay elde edilen şey pianola n.
farklı renkteki ipliklerle örülerek elde edilen bir kumaş deseni pincheck n.
baskıcı veya kısıtlayıcı bir politikayla elde edilen sonuç containment n.
onaylanmış tedarik hedefini ve ekonomik maksatla alıkonma stokunu aşan fakat bazı acil durumlarda kullanılmak üzere elde tutulan malzemeler contingency retention stock n.
şans eseri elde edilen başarı felicity n.
aynı aile evinin bölünmesiyle elde edilen ayrı alan in-law apartment n.
mülkten elde edilen gelir issue n.
tuzlu suyun buharlaştırılması ile tuz elde etmede kullanılan havuz pan n.
pandanus yaprağından elde edilen lif pandanus n.
filizdeki ilk üç yapraktan elde edilen çay pekoe n.
elde etme girişimi play n.
odun külünün özütlenmesiyle elde edilen renkli potasyum karbonat potash n.
elde var olanlar potluck n.
güç ile elde edilen diplomatik başarı power play n.
ürün satışından elde edilenler salvage n.
genellikle beyaz kurşunun tav edilmesi ile elde edilen kırmızı bir pigment sandix n.
genellikle beyaz kurşunun tav edilmesi ile elde edilen kırmızı bir pigment sandyx n.
elde tutulamama saponacity n.
alengirli yollardan elde edilen kazanç filthy lucre [obsolete] n.
elde edilmek istenen netice final cause n.
rakibe karşı elde edilen ilk avantaj first blood n.
başta elde edilen avantaj flying start n.
yaprağın ikiye bölünmesi ile elde edilen sayfanın boyutu folio n.
yaprağı ikiye bölerek elde edilen sayfa folio n.
balistik ve tıp gibi çeşitli bilimlerden elde edilen bilgi ve tekniklerin suç soruşturmasında kullanılması forensic n.
spor ve eğlence etkinliklerinden elde edilen gelir gate money n.
roccella ve lecanora cinsi likenlerden elde edilen boya maddesi orchel n.
(asya veya orta doğu'da) elde dokunan halı oriental carpet n.
esas olarak roccella cinsi likenlerden elde edilen mor renkli bir boya maddesi orseille n.
esas olarak roccella cinsi likenlerden elde edilen mor renkli bir boya maddesi orselle n.
parçalara ayırıp çözümleyerek elde edilen sonuç parse n.
karmaşık vibrasyonlarla elde dilen tonlardan biri partial n.
yağma ile elde edilen mülk plunderage n.
savaşta elde edilen kaçak mallara el koyma veya satın alma hakkı preemption n.
(hasattan elde edilen) ilk meyveler premices [obsolete] n.
tüfeğin elde dik durma pozisyonu present n.
(elde, ciltte) ip sürtünmesinden kaynaklanan aşınma rope burn n.
(elde, ciltte) ip sürtünmesinden kaynaklanan sıyrık rope burn n.
belirli bir duyusal sonuç elde etmek için yapılan aktivite sensory activity n.
yay tutan elde okun çekilirken dayandığı üst kenar shelf n.
kısa iplerin birbirine dolanması ile elde edilen bir ip örgüsü short splice n.
amerika sabırından elde edilen hazır bir lif çeşidi sisal grass n.
ham şeker elde edilmesi için kamışın sıkıştırılması crush [australia] n.
(bir elde) iki değerli kart kombinasyonu fourchette n.
planlanan ve elde edilen sonuç arasındaki fark slippage n.
kişinin kendi hayvanlarının ürünlerinden elde ettiği gelirler üzerinden ödediği ondalık vergi small tithes n.
elde ağrı a pain in the hand n.
(olumlu izlenim sonucu elde edilen) kredi point n.
kağıdın yakılması ile elde edilen siyah pigment spanish black n.
(plastik nesnenin bir diğer nesneye bastırılması ile elde edilen) kalıp squeeze n.
(plastik nesnenin bir diğerine bastırılması ile elde edilen) kalıp squeezing n.
elde edilemeyen amaç star n.
elde kalan mal sticker n.
bir bitkiden elde edilen sulu yiyecek succulence n.
bir bitkiden elde edilen sulu yiyecek succulency n.
iki farklı grubun/nesnenin kullanımıyla elde edilen etki synergy n.
elde edilebilir grasp n.
avdan elde edilen miktar catch n.
bir payını elde etmek (bir piyasanın) make inroads on v.
elde etmek (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) win v.
elde etmek make v.
istediğini elde etmek get one's way v.
elde etmek clear v.
istediğini elde etmek wangle v.
elde etmek land v.
birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek coax something out of someone v.
yeniden elde etmek retrieve v.
elde etmeye çalışmak (zam/terfi vb'ni) buck for v.
hile ile elde etmek finagle v.
elde etmeye çalışmak go for v.
münakaşa ederek elde etmek wrangle v.
rüşvetle elde etmek buy over v.
elde etmek conquer v.
melez elde etmek için çiftleştirmek mix v.
blöfle elde etmek bluff v.
elde etmeye çalışmak make a bid for v.
sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek drive a hard bargain v.
elde kalmak be left over v.
birinin elde edemeyeceği bir şey olmak be beyond someone's grasp v.
ölçerek elde etmek take v.
rüşvetle elde etmek buy off v.
elde etmeye çalışmak woo v.
beraber gitmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle) tag along after v.
yasal yollardan elde etmeye çalışmak prosecute v.
elde etmeye çalışmak try to get v.
elde etmek obtain v.
elde etmek için bütün gayretiyle çalışmak gun for v.
rüşvetle elde etmek fix v.
zorla elde etmek wring v.
elde etmek win v.
elde etmek secure v.
elde etmek take v.
elde kalan kitapları ucuza elden çıkarmak remainder v.
elde etmeye çalışmak bid v.
birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak be within someone's grasp v.
pahasına elde etmek buy v.
tekrar elde etmek reacquire v.
istediğini elde etmek carry one's point v.
elde etmeye çalışmak try for v.
beraber gitmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle) tag along with v.
elde etmek carry v.
henüz elde olmayan malı ileride teslim etmek üzere satmak sell short v.
elde etmek have v.
elde etmek purchase v.
elde tutmamak unkeep v.
elde avuçta bir şey kalmamak have nothing left v.
elde etmek come into v.
ortalamanın üstünde başarı elde etmek achieve on average v.
-e karşı avantaj elde etmek gain an advantage over v.
avantaj elde etmek take advantage v.
zorla elde etmek pry v.
dil dökerek elde etmek coax v.
yakıt elde etmek fuel v.
elde etmek come off v.
beraber gelmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle) tag along after v.
elde etmek come by v.
çok istenilen bir şeyi elde etmek snare v.
elde etmek suck v.
rüşvetle elde etmek buy v.
beraber gelmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle) tag along with v.
elde etmek lay one's hands on v.
çalışarak elde etmek workout v.
elde tutmak keep in reserve v.
elde etmeye çalışmak jockey for v.
melez elde etmek crossbreed v.
elde etmek attain v.
imtiyaz elde etmek obtain a concession v.
elde etmek take on something v.
başarı elde etmek overcome v.
başarı elde etmek accomplish v.
başarı elde etmek win through v.
başarı elde etmek succeed v.
başarı elde etmek achieve v.
rant elde etmek get unearned income v.
başarı elde etmek achieve success v.
elde etmek get v.
verim elde etmek obtain efficiency v.
elde tutmak retain v.
kişisel çıkar elde etmek derive personal benefits v.
zafer elde etmek obtain a victory v.
zafer elde etmek win a victory v.
zafer elde etmek gain a victory v.
zafer elde etmek nail a coonskin to the wall v.
sonuç elde etmek have result v.
sonuç elde etmek accomplish a result v.
sonuç elde etmek obtain a result v.
sonuç elde etmek obtain result v.
sonuç elde etmek get result v.
sonuç elde etmek get a result v.
sonuç elde etmek receive a result v.
sonuç elde etmek attain a result v.
elde kalmak (for something) remain unsold v.
elde kalmak be at the mercy of (somebody) v.
elde kalmak be under the control of (somebody) v.
elde kalmak remain unsold v.
deneyim elde etmek have (an) experience v.
avantaj elde etmek get the edge on v.
avantaj elde etmek have the edge on v.
havadan kazanç elde etmek gain unearned income v.
başarı elde etmek gain success v.
reklam geliri elde etmek generate advertising revenue v.
reklam geliri elde etmek gain advertising revenue v.
reklam geliri elde etmek generate advertisement revenue v.
reklam geliri elde etmek earn advertisement revenue v.
bir servet elde etmek earn a fortune v.
veri elde etmek acquire data v.
fayda elde etmek gain benefit v.
fayda elde etmek receive benefit v.
deneyim elde etmek get experience v.
fayda elde etmek obtain benefit v.
fayda elde etmek derive benefit v.
fayda elde etmek get benefit v.
deneyim elde etmek gain experience v.
fayda elde etmek reap benefit v.
kazanç elde etmek earn income v.
kazanç elde etmek generate income v.
kar elde etmek earn profit v.
kar elde etmek make profit v.
şampiyonluğu elde etmek become champion v.
şampiyonluğu elde etmek be crowned champion v.
kazanç elde etmek make profit v.
kazanç elde etmek earn v.
kazanç elde etmek gain profit v.
kar elde etmek gain profit v.
kar elde etmek reap profit v.
elde etmek acquire v.
zorla elde etmek steamroller v.
elde etmek notch up v.
en yüksek dereceyi elde etmek hit one's stride v.
gelir elde etmek reobtain v.
gelir elde etmek reacquire v.
fırsat elde etmek have a chance v.
imkan elde etmek have a chance v.
elde etmek derive v.
zorla elde etmek enforce v.
tehditle elde etmek exact v.
sonuç elde etmek come to fruition v.
sonuç elde etmek reach to fruition v.
elde etmek gain v.
-den elde etmek derive from v.
-den elde etmek obtain from v.
elde etmek extract v.
bir şeyi elde etmek get out of v.
-den elde etmek get out of v.
elde etmek pick up v.
kurnazlıkla elde etmeye çalışmak angle for v.
zorlukla elde etmek wrest from v.
elde tutmak keep v.
yeniden elde etmek regain v.
elde etmek wrest v.
kontrolü elde tutmak call the shots v.
elde etmek try for v.
gelir elde etmek generate an income v.
şans elde etmek get a chance v.
gelir elde etmek earn income v.
şans elde etmek get chance v.
kar elde etmek drive profit v.
istenen sonucu elde edememek misfire v.
elde edememek miss out on v.
fırsatını elde etmek take the opportunity v.
kazanç elde etmek reap a profit v.
fırsat elde etmek take the opportunity v.
zamanaşımı yoluyla elde etmek acquire by prescription v.
bilgi elde etmek make inquiries v.
kazanç elde etmek derive a profit v.
menfaat elde etmek afford advantage v.
piyasayı elde etmek conquer the market v.
istediği sonucu elde etmek achieve one's goal v.
istediği sonucu elde etmek attain one's desire v.
istediği sonucu elde etmek attain the expected result v.
istediği sonucu elde etmek get what someone wants v.
haksız kazanç elde etmek acquire illegally v.
avantaj elde etmek/sağlamak gain leverage v.