eye - Turkish English Dictionary
History

eye

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "eye" in Turkish English Dictionary : 72 result(s)

English Turkish
Common Usage
eye n. göz
General
eye n. ayn
eye n. dişi kopça
eye n. kanı
eye n. nazar
eye n. ilmik
eye n. görme gücü
eye n. görüş
eye n. bakış
eye n. gözetme
eye n. tomurcuk
eye n. bakış açısı
eye n. ilik
eye n. halka
eye n. iğne deliği
eye n. delik
eye n. göz
eye n. odak
eye n. merkez
eye n. orta nokta
eye n. ilgi odağı
eye n. hareket merkezi
eye n. davetkar bakış
eye n. şehvetli bakış
eye n. ayırt etme yeteneği
eye n. karar verme yeteneği
eye n. takdir etme yeteneği
eye n. öz
eye n. dönüm noktası
eye n. anlamlı bakış
eye n. manalı bakış
eye v. izlemek
eye v. gözetlemek
eye v. gözlemek
eye v. bakmak
eye v. dikkatle bakmak
eye v. süzmek
eye v. göz vermek
eye v. görünmek
eye v. gözükmek
Colloquial
eye n. dedektif
eye n. özel araştırmacı
eye n. güneş şapkası çiçeğinin ortasındaki koyu kahverengi kısım
Technical
eye n. halka
eye n. yatak istinadı
eye n. kameranın diyafram açıklığı
eye n. ışığa duyarlı cihaz
Automotive
eye n. delik
eye n. pim yuvası
eye n. yay gözü
Marine
eye n. ana güvertenin en uç noktası
Anatomy
eye n. gözün çevresindeki bölge
eye n. gözün renkli tabakası
eye n. iris
Optics
eye n. göz
Botanic
eye n. yumru
eye n. filizdeki küçük tomurcuk
eye n. bazı çiçeklerde taç ortasındaki farklı renkli kısım
Breeding
eye n. kuluçka
eye n. civcivler
Meteorology
eye n. tropikal siklonun merkezindeki bulutsuz ve sakin bölge
eye n. rüzgarın estiği nokta
Ornithology
eye n. yuva
eye n. sülün yuvası
eye n. sülün sürüsü
eye n. sülün sürüsü
eye n. sülün yuvası
eye n. tavus kuşu tüyündeki yuvarlak işaret
Slang
eye n. dedektif
eye n. hafiye
Gastronomy
eye n. etin kaliteli orta kısmı
eye n. peynir olgunlaşırken oluşan delik

Meanings of "eye" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
evil eye n. nazar
(eye) gum n. (gözde) çapak
(eye) gum n. (göz) çapak
(eye) gum n. göz çapağı
General
bird's eye n. kuşbakışı
eye liner n. sürme
needle eye n. yurdu
bull's eye n. hedefin merkezi
bulls eye n. mercek
slanted eye n. çekik göz
black eye n. morarmış göz
eagle eye n. keskin göz
bull's eye n. tepecamı
the white of the eye n. gözakı
eye sore n. çirkin
bull's eye arch n. daire kemer
cat's eye n. kedigözü
blink of an eye n. göz kırpma
cross eye n. şaşılık
eye brow n. kaş
eye hospital n. göz hastanesi
eye ball n. göz yuvarlağı
eye bolt n. mapa
eye lotion n. göz losyonu
black eye n. siyah göz
eye shadow n. göz farı
eye drops n. göz damlası
birds eye n. kuşbakışı
the eye of a needle n. iğne deliği
bull's eye n. aydınlık camı
cats eye n. kedi gözü
fish eye n. balık gözü
tiger's eye n. kaplan gözü
pink eye n. epidemik konjunktivit
composite eye n. bileşik göz
eye socket n. gözevi
eye hand coordination n. el göz koordinasyonu
cat's eye n. kedigözü (yol)
envious eye n. kem göz
glass eye n. camgöz
eye cutting n. göz aşısı
the evil eye n. nazar
bull's eye n. tam isabet
inner corner of the eye n. gözpınarı
bad eye n. kem göz
goggle eye n. şaşı göz
the twinkling of an eye n. göz açıp kapayıncaya kadar
eye lotion n. göz damlası
electric eye n. elektrikli göz
cat's eye n. aynülhir
oval eye coupled with shank n. baskılı ve radansalı halat askısı
compound eye n. petekgöz
apple of eye n. gözbebeği
bull's eye squall n. fırtına gözü
eye nut n. halkalı somun
magic eye n. göz ışıtacı
eye mask n. göz maskesi
blue bead worn against the evil eye n. nazar boncuğu
naked eye n. çıplak göz
doll's eye n. bebek gözü
invidious eye n. kem göz
evel eye n. kem göz
bull's eye n. lomboz
the evil eye n. göz değmesi
the naked eye n. çıplak göz
bird's eye view n. kuşbakışı görünüm
eye socket n. gözyuvası
black eye n. kara leke
bull's eye n. nişan tahtasının ortası
eye lash n. kirpik
dead eye n. boğata
seeing eye dog n. rehber köpek
apple of the eye n. gözbebeği
eye witness n. görgü tanığı
eye shadow n. far
pupil of the eye n. gözbebeği
the apple of someone's eye n. gözbebeği
evil eye n. kem göz
eye strain n. göz yorgunluğu
seeing eye dog n. gözleri görmeyen birine rehberlik eden köpek
a black eye n. morarmış göz
eye color n. göz rengi
eye level n. göz hizası
eye catchers n. göz alıcı şeyler
eye catchers n. dikkat çeken şey
eye irritation n. göz iritasyonu
crab's eye view n. yer seviyesinden görünüm
world eye hospital n. dünya göz hastanesi
cat's eye n. fındık budak
eye wash n. aldatma
eye wash n. göz yıkama ilacı
eye wash n. göz banyosu
eye wash n. göz boyama
eye wash n. saçmalık
eye wash n. palavra
eye wash n. zırva
eye tooth n. köpek dişi
eye tooth n. göz dişi
evil eye n. göz değmesi
bird's-eye view n. kuş bakışı
a bird's-eye view n. kuşbakışı
bird's-eye view n. kuşbakışı
bird's eye-view n. kuşbakışı görünüm
bird's-eye n. ince kıyım tütün
bird's-eye-view n. kuşbakışı
bird's-eye n. kuşbakışı
eye make-up n. göz makyajı
eye-wash n. göz banyosu
eye-socket n. göz çukuru
eye-wash n. zırva
eye-opener n. aydınlatıcı (bilgi)
eye-wash n. göz yıkama ilacı
eye-witness testimonies n. görgü şahidi ifadeleri
eye-wash n. aldatma
eye-wash n. palavra
eye-opener n. şaşırtıcı (haber)
eye-wash n. saçmalık
cross-eye n. göz kayması
eye-witness n. görgü şahidi
fish-eye lens n. balıkgözü objektif
eye-witnesses n. görgü şahitleri
bull's-eye squall n. fırtına gözü
eye-opener n. şaşırtıcı (durum)
eye-wash n. göz boyama
white-eye n. zosterop türünden bir kuş
hook and eye n. kanca ve gözü
hook and eye n. erkek ve dişi kopça
needle eye n. iğne gözü
bare eye n. çıplak göz
unaided eye n. çıplak göz
white of the eye n. gözakı
a bird's-eye view n. şöyle bir bakış
a bird's-eye view n. kuş bakışı
a bird's-eye view n. üstünkörü bakış
a bird's-eye view n. şöylesine bir değinme
eye number n. göz numarası
eye number n. gözlük numarası
private eye n. özel dedektif
eye colour n. göz rengi
more than meets the eye n. göründüğünden daha fazlası
green eye n. yeşil göz
blue eye n. mavi göz
nightingale's eye n. çeşm-i bülbül
nightingale's eye n. bülbülün gözü
bulging eye n. pörtlek göz
bulging eye n. dışarı doğru fazlasıyla çıkıntılı göz
an eye-catching beauty n. göz alıcı güzellik
eye pencil n. göz kalemi
eye kohl n. göz kalemi
eye witness reports n. tanık ifadeleri
gleam in the eye n. gözlerindeki parıltı
the third eye n. üçüncü göz
the eye of the heart n. kalp gözü
eye contour care cream n. göz çevresi bakım kremi
eye of the tiger n. kaplanın gözü
eye bag n. gözlerin altındaki şişlik
eye booger n. (göz) çapak
under eye bag n. göz altı torbası
under-eye bags n. göz altı torbaları
left eye n. sol göz
right eye n. sağ göz
red eye n. ucuz viski
under-eye concealer n. göz altı kapatıcı
eye-tooth n. göz dişi
eye-tooth n. köpek dişi
eye-tooth n. köpekdişi
eye-tooth n. gözdişi
eye makeup n. göz makyajı
eye snot n. (gözde) çapak
eye crust n. (göz) çapak
eye poo n. göz çapağı
eye boogers n. (gözde) çapak
eye boogers n. göz çapağı
eye crust n. göz çapağı
eye gunk n. (göz) çapak
eye crust n. (gözde) çapak
eye poo n. (gözde) çapak
eye bogeys n. (göz) çapak
eye sick n. göz çapağı
eye gunk n. (gözde) çapak
eye poo n. (göz) çapak
eye bogeys n. (gözde) çapak
eye boogers n. (göz) çapak
eye bogeys n. göz çapağı
eye goop n. (göz) çapak
eye goop n. (gözde) çapak
eye snot n. göz çapağı
eye sick n. (gözde) çapak
eye gunk n. göz çapağı
eye sick n. (göz) çapak
eye snot n. (göz) çapak
eye goop n. göz çapağı
merlin entertainments london eye n. londra'da bulunan dünyanın en yüksek dönme dolabı
london eye n. londra'da bulunan dünyanın en yüksek dönme dolabı
raccoon eye n. güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz
evil eye talisman n. nazar boncuğu
all-seeing eye of god n. tanrının her şeyi gören gözü
swelling eye n. şiş göz
eye-witness n. görgü tanığı
eye contact n. göz teması
eye tracking n. göz izleme
london eye n. londra gözü dönmedolabı
eye clean diamond n. içinde hiçbir leke görülmeyecek şekilde kesilmiş elmas
creative eye n. yaratıcı göz
a cast of the eye n. hafif şaşılık
eye twitching n. göz seğirmesi
hawk eye n. şahin gözü
cat's-eye n. ışığı yansıtan değerli taş
cat's-eye n. kedi gözü reflektör
cat's-eye n. misket
cat's-eye n. bilye
hazel eye n. ela göz
almond eye n. badem göz
magic eye n. eski radyolardaki ışıklı frekans ayarı göstergesi
magic eye n. eski radyolarda frekansın netliğine göre ışık veren gösterge/lamba
magic eye n. eski radyoların üzerinde radyo fonksiyonlarının durumunu gösteren ışıklı göz
magic eye n. eski radyoların üzerindeki katot lambası/ışıtacı
magic eye n. radyo ışığı/lambası
eye candy n. göze hoş gelen kişi veya şey
eye dropper n. göz damlalığı
eye movement n. göz hareketi
eye [obsolete] n. hafif renk
eye candy n. göze hitap eden şey
eye opener n. sürpriz
eye opener n. çekici kadın
eye opener n. olağanüstü şey
eye opener n. dikkat çekici kimse
eye opener n. dikkat çekici şey
eye-beaming n. gözün parlaması
eye-beaming n. gözün ışıltısı
eye-catcher n. dikkat çekici şey
eye-catcher n. dikkat çekici kimse
eye-catcher n. göz alıcı kimse
eye-catcher n. göz alıcı şey
eye-opener n. olağanüstü şey
eye-opener n. dikkat çekici kimse
eye-opener n. dikkat çekici şey
eye-opener n. sürpriz
eye-opener n. çekici kadın
eye-saint n. göze hitap eden şey
bird's-eye n. (bir konuya) genel bakış
black eye n. engelleyici talihsiz olay
black eye n. sinir bozucu şey
black eye n. ciddi yenilgi
black eye n. sekte
black eye n. başarısızlık
blink of an eye n. göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre
blink of an eye n. bir an
hand-eye coordination n. sıkıca tutma
hand-eye coordination n. sıkıca kavrama
hawk-eye n. keskin görüşlü kimse
hawk-eye n. keskin gözlü kimse
hawk-eye [us] n. iowalı
hawk-eye [us] n. iowa'da yaşayan kimse
moon-eye n. gece körlüğü olan göz
moon-eye n. atların gözlerinde görülen bir hastalık
moon-eye n. hyodon cinsi amerika'ya özgü tatlısu balıklarına verilen ad
eye of the storm n. fırtınanın gözü
gimlet eye n. dikkatli göz
gimlet eye n. keskin göz
pearl eye n. lethe cinsi kelebek
pearl eye n. (inciye benzer) kuş gözü
seeing eye® n. bir rehber köpek markası
seeing-eye dog [us] n. rehber köpek
sheep's-eye n. mütevazı ve mahcup bakış
sheep's-eye n. sevecen bakış
squint-eye n. şaşı kimse
be touched by evil eye v. nazar değmek
fix eye v. dikmek
pipe one's eye v. zırlamak
give somebody a black eye v. gözünü morartmak
greet the eye v. göze çarpmak
be attacked by evil eye v. göze gelmek
watch someone with an eagle eye v. birisini son derece dikkatli bir gözle incelemek
have an eye on the main chance v. fırsat kollamak
see eye to eye v. her konuda anlaşmak
keep an eye on v. gözetlemek
catch one's eye v. gözüne çarpmak
catch someone's eye v. birinin dikkatini çekmek
be affected by the evil eye v. nazar değmek
keep an eye on v. dikkat etmek
be distressed by evil eye v. nazar değmek
see eye to eye v. tamamen aynı fikirde olmak
be pleasing to the eye v. göze hitap etmek
keep eye on v. göz kulak olmak
watch someone with eagle eye v. birisini son derece dikkatli bir biçimde izlemek
give someone an evil eye v. kötü gözle bakmak
have eye on v. gözü olmak
be distressed by evil eye v. göze gelmek
turn a blind eye v. gözünü kapamak
have an eye for the main chance v. fırsat kollamak
be affected by the evil eye v. nazara gelmek
catch each other's eye v. göz göze gelmek
estimate by eye v. kararlamak
keep one's eye on v. göz kulak olmak
eye from head to foot v. baştan aşağı süzmek
be affected by the evil eye v. göz değmek
give each other the glad eye v. paslaşmak
keep an eye on v. gözü üzerinde olmak
keep an eye out for v. bir şey için göz kulak olmak
give one a black eye v. bir gözünü patlatmak
catch one's eye v. dikkatini çekmek
give someone the glad eye v. birine davetkar bir bakış yöneltmek
please the eye v. gözü okşamak
give somebody the glad eye v. pas vermek
cock one's eye at v. göz etmek
look at out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
see eye to eye v. aynı fikirde olmak
give someone the glad eye v. birine pas vermek
look at with the eye of v. gözüyle bakmak
be eye to eye v. aynı görüşlerde olmak
please the eye v. göze hoş görünmek
look out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
run an eye over v. göz atmak
be affected by the evil eye v. göze gelmek
make signs with eye and brow v. kaş göz etmek
offend the eye v. göze batmak
black somebody's eye v. morartmak
see eye to eye with v. aynı fikirde olmak
look with an evil eye v. nazar değdirmek
cast an eye v. göz gezdirmek
leap to the eye v. göze çarpmak
have eye on v. göz koymak
keep an eye on v. gözünü ayırmamak
be an eye v. kendi gözü ile görmek
keep an eye on v. göz kulak olmak
be touched by evil eye v. göze gelmek
kept an eye on v. gözetlemek
give an eye to v. göz kulak olmak
eye from head to foot v. süzmek
be attacked by evil eye v. nazar değmek
give an eye to v. göz atmak
catch one´s eye v. dikkatini çekmek
keep an eye on v. gözü (bir şeyin) üstünde olmak
not be obvious the eye v. gözlerden kaçmak
not be obvious the eye v. gözden kaçmak
set one's eye on v. göz dikmek
not bat an eye v. kılını bile kıpırdatmamak
not bat an eye v. kılını bile oynatmamak
not bat an eye v. kılını oynatmamak
not bat an eye v. kılını kıpırdatmamak
happen in the blinking of an eye v. göz açıp kapayıncaya kadar olmak
keep an eye on (someone) v. dikkat etmek
look someone in the eye v. gözlerine bakmak
(one's eye) to spark v. gözleri parlamak
(one's eye) to light up v. gözleri parlamak
(one's eye) to glow v. gözleri parlamak
(one's eye) sparkle v. gözleri ışıldamak
(one's eye) twinkle v. gözleri ışıldamak
(one's eye) to shine v. gözleri parlamak
(one's eye) to smoulder v. gözleri parlamak
make eye contact v. göz temasında bulunmak
(one's eye) stream v. gözü yaşarmak
(one's eye) to water v. gözü yaşarmak
(one's eye) to stream v. gözleri yaşarmak
(one's eye) to water v. gözleri yaşarmak
make an eye contact v. göz teması kurmak
make an eye contact v. göz teması yapmak
be in the public eye v. halkın gözünde olmak
be the apple of one's eye v. gözbebeği olmak
make eye contact v. göz teması kurmak
turn a blind eye to v. arka plana atmak
be turned a blind eye v. gözardı edilmek
be turned a blind eye v. göz ardı edilmek
turn a blind eye to something v. görmezden gelmek
turn a blind eye to something v. bir şeye göz yummak
keep an eye on v. gözkulak olmak
view with a jaundiced eye v. öküz altında buzağı aramak
turn a blind eye to something v. görmezlikten gelmek
insert the thread in the needle eye v. ipliği iğneye geçirmek
give somebody a black eye v. birinin gözünü morartmak
watch with an eagle eye v. birini ya da birşeyi dikkatlice izlemek
appeal to the eye v. göze hitap etmek
catch someone's eye v. gözüne takılmak
catch someone's eye v. dikkatini çekmek
look with an evil eye v. nazar etmek
be eye-pleasing v. göz zevkine hitap etmek
appeal to the eye v. göz zevkine hitap etmek
keep one's eye on the ball v. gözünü toptan ayırmamak
maintain eye contact v. göz temasını sürdürmek
put someone's eye out v. gözünü çıkarmak
check for eye dilation and pulse v. göz bebeğinin genişlemesine ve nabzına bakmak
be caught the eye of a good coach v. iyi bir antrenörün dikkatini çekmek
engage both the mind and the eye v. hem göze hem akla hitap etmek
engage both the mind and the eye v. hem gözü hem aklı meşgul etmek
one's performance catch the eye v. performansıyla göz doldurmak
roll the eye v. gözlerini devirmek
sleep with one eye open v. tek gözü açık uyumak
sleep with one eye open v. bir gözü açık uyumak
appeal to both eye and ear v. hem göze hem kulağa hitap etmek
go a little heavy on the eye makeup v. göz makyajını biraz abartmak
pour lead (to repel evil eye) v. kurşun dökmek
get a black eye v. gözü morartılmak
get a black eye v. gözü morarmak
give someone a black eye v. birinin gözünü morartmak
come eye to eye v. göz göze gelmek
turn a blind eye v. görmezlikten gelmek
eye up v. (gözüyle) kesmek
evil-eye [rare] v. nazar değdirmek
blind in one eye adj. bir gözü kör
having an eye adj. gözlü
easy on the eye adj. göze hoş gelen
eye catching adj. göz alıcı
easy on the eye adj. göze güzel görünen
easy on the eye adj. göze hoş görünen
easy on the eye adj. göz okşayıcı
easy on the eye adj. gözü alan
eye-pleasing adj. göze hitap eden
eye-catching adj. göz alıcı
eye-brightening adj. göz alıcı
eye-popping adj. son derece etkileyici
eye-popping adj. göz alıcı
eye-catching adj. çekici
eye-brightening adj. göz kamaştıran
eye-catching adj. alımlı
eye-catching adj. gözalıcı
eye-catching adj. dikkat çekici
eye-pleasing adj. göze hoş gelen
eye-catching adj. havalı
eye-popping adj. göz kamaştırıcı
eye-pleasing adj. göz zevkine uygun
eye-pleasing adj. göz zevkini okşayan
eye-pleasing adj. göz zevkine hitap eden
appealing to the eye adj. göz zevkine hitap
colourblind in one eye adj. sadece tek gözü renk körü
eye-wateringly expensive adj. aşırı/çok pahalı
eye-watering adj. aşırı
eye-opening adj. aydınlatıcı
eye-opening adj. ufuk/zihin açıcı
eye-opening adj. şaşırtıcı
eye-safe adj. göz için güvenli
eye-straining adj. gözleri yorucu
eye-straining adj. göz yorucu
eye-opening adj. hayret verici
eye-opening adj. şaşırtan
eye-minded adj. görüşü kuvvetli
eye-minded adj. görsel hafızalı
eye-spotted adj. göz göz
eye-spotted adj. benekli
bird's-eye adj. kuş gözüne benzeyen benekleri olan
bird's-eye adj. özet
hook and eye adj. düğme takmaya karşı dini çekinceleri olan
in one's mind's eye adv. hayalinde
in the minds eye adv. ümidinde
with half an eye adv. ilk bakışta
as far as the eye can reach adv. göz alabildiğine
by naked eye adv. çıplak gözle
slick in the eye adv. tam gözüne
as far as the eye could reach adv. göz alabildiğine
in the minds eye adv. rüyasında
in the minds eye adv. düşünde
in the public eye adv. gözü önünde
with half an eye adv. kolay bir tahminle
in the public eye adv. halkın gözünde
in the minds eye adv. hayalinde
in the eye of law adv. kanun nezdinde
in the eye of law adv. kanunun gözünde
in the eye of law adv. kanun karşısında
in the eye of law adv. yasalara göre
more than meets the eye adv. görünenden fazlası
eye-wateringly adv. çok
eye-wateringly adv. aşırı
by the eye adv. bolca
by the eye adv. bol bol
in the eye of prep. düşüncesine göre
in the eye of prep. indinde
in the eye of prep. hükmünce
in the eye of prep. nazarında
all my eye interj. biz kaçın kurasıyız
all my eye! interj. yok canım
Phrasals
eye up v. gözünü dikmek
Phrases
beam in (one's) eye expr. iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır
beam in (one's) eye expr. önce iğneyi kendine batır sonra çuvaldızı ele
beam in (one's) eye expr. kazan kazana kara demiş
beam in (one's) eye expr. yılan kendi eğriliğine bakmaz da devenin boynu eğri der
beam in (one's) eye expr. kendi gözündeki sopayı (değneği) görmez başkasının gözündeki çöpü görür
to my eye expr. gördüğüm üzere...
to my eye expr. görüyorum ki...
to my eye expr. gördüğüm kadarıyla
with an eye to expr. amacıyla
with an eye to something expr. belirli bir amaç dahilinde
with the unaided eye expr. dürbün vb kullanmadan
with an eye to expr. düşünerek
with the naked eye expr. çıplak gözle
with the unaided eye expr. çıplak gözle
with an eye to something expr. düşünerek
with an eye to doing something expr. düşünerek
with an eye to expr. göz dikerek
with an eye to expr. göz koyup
with an eye to doing something expr. hesaba katarak
with an eye to something expr. hesaba katarak
with an eye to expr. göz dikip
what is essential is invisible to the eye expr. esas olan gözle görülmez
what is essential is invisible to the eye expr. gerçeğin mayası gözle görülmez
with an eye to expr. hesaba katarak
than meets the eye expr. görünenden
than meets the eye expr. göründüğünden
with an eye to expr. göz koyarak
with an eye towards expr. hesaba katarak
with an eye to expr. göz önünde tutarak