flash® - Turkish English Dictionary

flash®

Meanings of "flash®" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
Computer
flash® n. internette genelde animasyon yayınlamak için kullanılan, grafik, ses ve video bilgisi içeren bir dosya formatı markası

Meanings of "flash®" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
flash n. ışıltı
The flash was reflected in the bottle.
Işıltı şişede yansıdı.

More Sentences
flash n. parlama
The car passed by in a flash of white.
Araba, ardında bir ışık parlaması bırakarak geçti.

More Sentences
flash n. flaş
There is no need to use the flash as it is luminous enough.
Yeterince aydınlık olduğu için flaş kullanmaya gerek yok.

More Sentences
flash n. ani ışık
flash v. ışık tutmak
General
flash flood n. su baskını
Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.

More Sentences
flash n. şimşek
The flash of lightning precedes the sound of thunder.
Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.

More Sentences
flash n. cep feneri
We communicate by using flashes.
Cep feneri kullanarak iletişim kuruyoruz.

More Sentences
lightning flash n. şimşek
What is the difference between a lightning bolt and a lightning flash?
Yıldırım ile şimşek arasındaki fark nedir?

More Sentences
flash n. parıltı
The bomb exploded with a blinding flash.
Bomba kör edici bir parıltıyla patladı.

More Sentences
flash n. gösteri
Create quality prints or Flash and PDF slideshows.
Kaliteli baskılar veya Flash ve PDF slayt gösterileri oluşturun.

More Sentences
flash v. bir an için göstermek
The police flashed her gun.
Polis memuresi bir an için silahını gösterdi.

More Sentences
flash v. büyük bir hızla geçmek
The time flashed past at the holiday resort.
Tatil beldesinde zaman büyük bir hızla geçti.

More Sentences
flash v. teşhircilik yapmak
The pervert flashed his organ to us.
Sapık cinsel organıyla bize teşhircilik yaptı.

More Sentences
flash v. şimşek çakmak
The flash of lightning precedes the sound of thunder.
Şimşek çakması gök gürültüsü sesinden önce gelir.

More Sentences
flash v. parlamak
The man's eyes flashed as he heard the bad news.
Kötü haberi duyan adamın gözleri parladı.

More Sentences
flash v. yakmak
Did you flash your lights?
Işıklarını yaktın mı?

More Sentences
flash v. yanıp sönmek
The brightness of the light will flash and change according to the Panda's movement.
Işığın parlaklığı Panda'nın hareketine göre yanıp sönecek ve değişecektir.

More Sentences
flash v. göndermek
The news was being flashed across the country to the radio stations.
Haberler ülkenin dört bir yanındaki radyo istasyonlarına gönderiliyordu.

More Sentences
lightning flash v. şimşek çakmak
The lightning flashed.
Şimşek çaktı.

More Sentences
flash adj. ani
Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
Sağanak yağmurun tetiklediği ani sellerde düzinelerce insan öldü.

More Sentences
flash adj. şık
She was looking flash at the last night's party.
Dün geceki partide çok şık görünüyordu.

More Sentences
flash adj. ucuz, iddialı ve zevksiz
The boss came to the resort with an expansive flash car.
Patron tatil köyüne ucuz, iddialı ve zevksiz dev bir araba ile geldi.

More Sentences
in a flash adv. çabucak
She did her homework in a flash.
Ev ödevini çabucak yaptı.

More Sentences
Phrasals
flash out v. parıldamak
The blond one reached into his jacket and drew out something long and sharp that flashed under the strobing lights.
Sarışın olan ceketinin içine uzandı ve yanıp sönen ışıkların altında parıldayan uzun ve keskin bir şey çıkardı.

More Sentences
Idioms
in a flash expr. bir çırpıda
Despite it being long, I read it in a flash.
Uzun olmasına rağmen bir çırpıda okudum.

More Sentences
Technical
flash v. flaş etmek
You will also get instructions on how to flash your phone from this website.
Ayrıca bu web sitesinden telefonunuzu nasıl flaş edeceğinize dair talimatlar alacaksınız.

More Sentences
Computer
flash memory card n. hafıza kartı
The IP cameras come equipped with TF (trans flash) memory card slots.
IP kameralar TF (trans flash) hafıza kartı yuvalarıyla donatılmıştır.

More Sentences
flash drive n. flaş bellek
Andrew and Olivia killed Tyler for that flash drive.
Andrew ve Olivia o flaş bellek için Tyler'ı öldürdüler.

More Sentences
usb flash drive n. usb bellek
The USB flash drive will be erased.
USB bellek silinecek.

More Sentences
General
flash point n. yanma noktası
flash lamp n. cep feneri
flash message n. önemli mesaj
flash n. an
flash heater n. otomat
flash bulb n. flaş ampulü
flash in the pan n. saman alevi gibi bir şey
flash n. çarpıcı çekim
flash point n. alevlenme noktası
flash bulb n. flaş lambası
flash n. yıldırım haber
flash n. teşhir
flash flood n. aniden gelen sel
flash n. ani bir parıldama
flash n. kısa fakat önemli bir haber
flash n. yıldırım
flash metre n. flaşmetre
flash n. şule
flash n. ışıldama
news flash n. flaş haber
flash in the pan n. arkası gelmeyen başarı
flash in the pan n. bir atımlık barut
flash in the pan n. saman alevi
flash in the pan n. sonuçsuz kalan hamle
news flash n. sıcak gelişme
flash set n. çabuk donma
flash lamp n. el feneri
flash set n. çabuk priz
flash n. çakış
flash set n. hızlandırılmış priz
photo-flash n. flaş
flash n. ani alev
a flash news n. bir son dakika gelişmesi
flash pellets n. parıldayan saçma taneleri
flash interview n. sıcağı sıcağına röportaj
flash fire n. ani yangın
flash-steamer n. bir tür oyuncak tekne
flash-steamer n. pop pop tekne
flash n. (uyuşturucu etkisi ile) mest olma
flash n. (uyuşturucu etkisi ile) kendinden geçme
flash n. kör atmak (oyun)
a blinding flash n. kör edici bir parıltı
a blinding flash n. kör edici bir flaş
flash [obsolete] n. züppe
flash [obsolete] n. ok demeti
flash n. üstün sporcu
flash [obsolete] n. gösterişli konuşma
flash n. fark edilen kimse
flash n. ilgiyi üstüne çeken şey
flash point n. patlak verme noktası
flash n. (zeka) ani patlama
flash [obsolete] n. gösteriş meraklısı kimse
flash [obsolete] n. ağdalı laf
flash house n. hırsız ve fahişelerin uğrak yeri olan ev
flash [uk] n. yeraltı dünyasının jargonu
flash [obsolete] n. su sıçraması
flash mob n. bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu
flash n. anlık ve ani görüntü
flash n. bayrakla yapılan işaret verme hareketi
flash [uk] n. kriminal argosu
flash [obsolete] n. su dalgası
flash house n. genelev
prank flash n. internetteki hassas kesimi hedef alan kısa animasyon
flash n. (temizlik maddesi markası) flash
flash n. hızlı bakış
flash n. (adobe) flash
flash n. rütbe (arması)
flash n. şöyle bir bakma
flash of light n. ışık parlaması
flash out v. öfkelenmek
flash through one's mind v. birden aklından geçmek
flash v. çakmak
flash v. frikik vermek
flash v. ışıldamak
flash v. balkımak
flash v. çakmak (şimşek)
flash on v. ışık tutmak
flash a glance v. göz atmak
flash one's panties v. frikik vermek
flash v. böbürlenmek
flash v. yakıp söndürmek (işaret vermek için ışıkları)
flash back v. canlandırmak
flash v. (bakış) atmak
flash out v. küplere binmek
flash v. parıldamak
flash v. aydınlatmak
flash v. akla gelmek
flash v. yıldızı parlamak
flash on v. aydınlatmak
flash v. görünüp hızla kaybolmak
(one's life) flash before one's eyes v. hayatı gözünün önünden geçmek
(a bulb) flash on and off v. yanıp sönmek (lamba)
flash v. çok hızlı hareket etmek
flash v. şimşek gibi çakmak
flash v. (telgraf/radyo mesajı) yollamak
flash v. birden parlamak
flash v. sürekli yanmak (ışık)
flash a smile at someone v. gülücük atmak
flash a smile at someone v. birisine gülümsemek
flash out v. (ışık) aydınlatmak
flash something around v. göstermek
flash the headlights v. selektör yapmak
flash-freeze v. şoklamak
flash-freeze v. ani olarak dondurmak
flash her underwear v. frikik vermek
get caught in a flash flood v. sele yakalanmak
flash the brights v. uzun farları yakıp söndürmek
flash the brights v. selektör yapmak
flash the brights v. uzunları yakıp söndürmek
have a flash of insight v. aydınlanma yaşamak
patter flash v. hırsız jargonuyla konuşmak
flash v. (kelime veya ifadeyi) harfleri birbirine yapışık olduğu için tek bir birim halinde yazmak
flash v. (gözler) ışık saçmak
flash-fry v. tavaya koyup yüksek ateşte hızlıca kızartmak
flash v. (akış veya gelgit suyu) şakırdamak
flash v. aniden başka bir moda girmek
flash v. (akış veya gelgit suyu) hızla akmak
flash v. parlak şekilde veya aralıklı olarak ışık yansıtmak
flash v. ani su akışı ile tekneyi engelin üzerinden aşırmak
flash v. (suyu) sıçratmak
flash v. ani su akışı ile kanalı doldurmak
flash v. gösteriş yapmak
flash v. göze batacak şekilde sergilemek
flash v. (top) ateşleme sırasında alev çıkarmak
flash v. (gözler) tutku ve canlılıkla parlamak
flash v. belirivermek
flash adj. havalı
flash adj. şiddetli
flash adj. gösterişli
flash adj. flaşlı
flash adj. gösterişçi insanlara özgü
flash adj. gösterişçi insanlara ait veya ilişkili
flash adj. hızlı
flash adj. gösterişli fakat sahte
flash adj. sportif
flash adj. gösterişe meraklı
flash adj. spor setine ait
flash adj. gösterişli şeylere özgü
flash adj. zevksiz şekilde gösterişçi (kimse)
flash adj. gösterişli şeylere ait veya ilişkili
flash adj. suç dünyasından olan
flash adj. serseri olan
in a flash adv. çarçabuk
in a flash adv. birden
in a flash adv. birdenbire
like a flash adv. çarçabuk
in a flash adv. hemencecik
in a flash adv. şipşak
in a flash adv. aniden
in a flash adv. kaşla göz arasında
in a flash adv. süratle
in a flash adv. hızla
like a flash adv. hızla
like a flash adv. süratle
like a flash adv. bir koşu
in a flash adv. bir koşu
in/like a flash adv. dakikasında
Phrasals
flash back v. geçmişte belli bir zamanı anımsamak
flash back v. mazide belli bir zamana gitmek
flash back v. (romanda, filmde) geçmişe ait bir sahne vermek
flash back v. (romanda, filmde) geçmişe hızlı bir geçiş yapmak
flash back v. (romanda, filmde) maziye dönmek
flash across (something) v. aniden aklında belirmek
flash across something v. aniden aklında belirmek
flash across (something) v. hızla hareket etmek
flash across something v. aniden belirmek
flash across (something) v. birden aklına gelmek
flash across something v. hızla hareket etmek
flash across (something) v. aniden belirmek
flash across something v. birden aklına gelmek
flash across (something) v. hızla geçmek
flash across something v. hızla geçmek
flash forward v. ileride/gelecekte olacakları göstermek (kitap, tv programı, film)
flash up v. bir anda aydınlatmak
flash around v. göstermek
flash (something) at (someone or something) v. (birine/bir şeye) bir an için (bir şey) göstermek
flash up v. pat diye belirmek/ortaya çıkmak
flash on someone v. birine parlamak
flash out v. ışımak
flash forward v. zamanda ileriye/geleceğe doğru gitmek/yolculuk yapmak (kitap, tv programı, film)
flash back (to someone or something) v. (geçmişten birine/bir şeye) dönmek/gitmek
flash on someone or something v. birine/bir şeye ışık tutmak
flash off v. aniden sönmek (ışık)
flash out v. parlamak
flash around v. anlık olarak göstermek
flash around v. hızlıca göstermek
flash off v. sönüvermek (ışık)
flash around v. ara ara gösterip durmak
flash off v. birden/bir anda sönmek (ışık)
flash on someone v. birine kızmak
flash on someone or something v. birinin/bir şeyin üstüne yanmak (ışık)
flash back (to someone or something) v. (geçmişten birini/bir şeyi) hatırlamak/anımsamak
flash up v. (bilgisayar ekranında) aniden (bir mesaj/uyarı) çıkmak/belirmek
flash up v. bir anda çakmak
flash on someone or something v. birini/bir şeyi aydınlatmak
flash (something) at (someone or something) v. (birine/bir şeye) hızlıca (bir şey) göstermek
flash out v. ışıldamak
flash out v. dışarı ışık vermek
flash up v. bir anda parlamak
flash up v. aniden yanmak (ışık)
flash (something) at (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şeyle) ışık tutmak
flash (something) at (someone or something) v. (birini/bir şeyi bir şeyle) aydınlatmak
flash back v. geçmişe ait bir anıyı hatırlamak
flash back v. bir şeyi anımsamak
Colloquial
flash n. çatalaltı
flash-ken [obsolete] n. hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon
flash-case [obsolete] n. hırsızlara kalacak yer sağlayan pansiyon
flash-case [obsolete] n. hırsız yuvası
flash-ken [obsolete] n. hırsız yuvası
flash on something v. şıp diye hatırlamak
flash on v. bir anda yanmak (ışık)
flash on v. bulmak
flash on v. hatırlamak
flash on v. bir anda çakmak (ışık)
flash on v. akıl etmek
flash on something v. aklına getirmek
flash on v. düşünmek
flash on something v. bir anda hatırlamak
quick as a flash adj. şıpın işi
Idioms
flash in the pan n. saman alevi
a flash in the pan n. saman alevi gibi yanıp sönen
a flash in the pan n. bir kez parlayıp sönen
a flash mob n. birden kalabalıklaşan insan grubu
a flash mob n. birden oluşan/ortaya çıkan güruh
flash mob n. birden kalabalıklaşan insan grubu
flash mob n. birden oluşan/ortaya çıkan güruh
a flash of inspiration n. kafasında şimşek çakması
a flash in the pan n. anlık/geçici bir başarı
a flash in the pan n. saman alevi
a flash in the pan n. arkası gelmeyen başarı
a flash in the pan n. tek seferlik başarı
a flash in the pan n. bir atımlık barut
flash in the pan n. yıldızı kısa süreliğine parlayan kimse
flash in the pan n. erkenden başarılı olup önemli bir sonuç getirmeyen kariyer
flash in the pan n. kısa süreliğine revaçta olan şey
flash into one's mind v. aklına esmek
flash at v. şöyle bir süzmek
flash at v. atmak
flash at v. bakış fırlatmak
flash something up (some place) v. bir yöne doğru ışık/fener tutmak
flash with v. gözleri parlamak
flash something at someone v. bir gruba hızla rozet vb göstermek
flash something at someone v. üzerine ışık tutmak
flash through one's mind v. aklına gelmek
flash into one's mind v. aklına gelmek
flash into view v. bir anda belirmek/görünmek
flash with anger v. siniri gözlerinden okunmak
flash with recognition v. tanıdığı gözlerinden okunmak
flash with eagerness v. gözleri şevkle parlamak
flash with (an emotion) v. gözleri (bir hisle) parlamak
flash with anger v. gözleri sinirle parlamak
flash with (an emotion) v. gözünden ateş çıkmak
flash with (an emotion) v. gözünden okunmak
flash (one) a look v. (birine) ani/saniyelik bir bakış atmak
flash somebody a smile v. birine gülücük atmak
flash somebody a look v. birine bakış atmak
flash somebody a smile v. birine gülümsemek
flash (one) a look v. (birine) hızlıca bakmak
flash somebody a smile v. birine bir an gülümsemek
flash (one) a look v. (birine) bakış atmak
flash somebody a look v. birine anlık bir bakış atmak
flash somebody a look v. birine bakıvermek.
flash across v. aniden belirmek
flash across v. hızla geçmek
flash somebody a look v. birine bakış atmak
flash across v. birden aklına gelmek
flash across v. aniden aklında belirmek
flash (one) a smile v. (birine) ani/saniyelik olarak gülümsemek
flash (one) a smile v. (birine) beklenmedik bir anda gülümsemek
flash across v. hızla hareket etmek
flash (one) a smile v. (birine) gülücük atmak
flash somebody a smile v. birine gülümsemek
flash somebody a smile v. birine gülücük atmak
flash into mind v. akla esmek
flash a smile v. gülümsemek
flash into mind v. akla gelmek
flash a smile v. gülücük atmak
flash through mind v. akla gelmek
flash through mind v. birden akıldan geçmek
in a flash expr. yıldırım hızıyla
in a flash expr. ansızın
in a flash expr. kaşla göz arasında
in a flash expr. aniden
in a flash expr. çarçabuk
in a flash expr. birdenbire
as quick as a flash expr. çabucak
quick as a flash expr. şipşak
quick as a flash expr. çabucak
as quick as a flash expr. şipşak
as quick as a flash expr. bir çırpıda
quick as a flash expr. bir çırpıda
like a flash-in-the-pan expr. saman alevi gibi
in a flash of an/the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in the flash of an/the eye expr. çabucak
in the flash of an/the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in a flash of an/the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in the flash of an/the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in a flash of an/the eye expr. çabucak
in the flash of an/the eye expr. kaşla göz arasında
in a flash of an/the eye expr. kaşla göz arasında
in a flash of the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in the flash of the eye expr. çabucak
in the flash of an eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in the flash of the eye expr. göz açıp kapayana kadar
in a flash of an eye expr. bir anda
in the flash of an eye expr. çabucak
in the flash of an eye expr. göz açıp kapayana kadar
in a flash of an eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in a flash of the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in the flash of the eye expr. göz açıp kapayıncaya kadar
in a flash of the eye expr. çabucak
in a flash of the eye expr. bir anda
in the flash of the eye expr. bir anda
in the flash of an eye expr. bir anda
in a flash of an eye expr. çabucak
in a flash of an eye expr. göz açıp kapayana kadar
Trade/Economic
flash report n. geçici mali durum raporu
flash point n. alev alma noktası
flash report n. geçici rapor hesabı
flash strike n. sendikanın iznini almadan yapılan geçici işi bırakma
flash crash n. kısa zaman içinde yüksek volatilite ile birlikte fiyatlamanın çok kısa bir sürede dip seviyeye gelmesi
flash sale n. sınırlı süreli indirim
flash sale n. kısa süreli indirim
Technical
flash vaporization n. flaş buharlaşması
electronic flash n. elektronik flaş
flash radiography n. flaş radyografi
flash flood n. birden taşkın
flash drier n. şok kurutucu
flash point n. alev alma noktası
electronic flash lamp n. elektronik flaş lambası
flash memory n. kalıcı bellek
flash point n. tutuşma derecesi
compact flash n. kompakt flaş
flash mixer n. hızlı mikser
flash chamber n. genleşme odası
flash gas n. ani basınç düşümüyle oluşan gaz
flash drying n. şok kurutma
flash memory n. flaşlı hafıza
flash intercooler n. ani basınç düşümüyle oluşan gaz soğutucusu
the indicator lamp flash n. kontrol lambası
flash flood n. birden kargın
flash steam n. flaş buhar
flash steam n. çürük buhar
flash tank n. çürük buhar tankı
flash code functions n. yanıp sönen kod işlevi
flash codes n. yanıp sönen kodlar
flash flood n. ani feyezan
abel flash point n. abel alevlenme noktası
flash welding n. yakma alın kaynağı yapma
flash weld n. yakma alın kaynağı
flash point n. alevlenme noktası
flash point n. parlama noktası
flash vaporization n. ani buharlaşma
flash gun n. flaş lambası
flash evaporator n. ani buharlaştırıcı
high flash point n. yüksek yanma derecesi
flash n. ani ve kısa bir ışık
flash gun n. flaş tabancası
flash evaporator n. flaş evaporatörü
flash ageing n. şok buharlama
flash vessel n. genleşme odası
flash drying n. hızlı kurutma
flash drier n. hızlı kurutucu
flash ageing n. yıldırım buharlama
flash n. sürekli yanmak (ışık)
flash piercing n. çapak kesme
flash piercing n. çapak alma
flash-blue n. mavi ışık
sound and flash battalion n. ses ve ışık ölçme taburu
sound and flash n. ses ve ışık
flash ranging n. ışık ölçmesi
flash blindness n. ışık körlüğü
flash reconnaissance n. ışık gözetlemesi
muzzle flash n. ağız alevi
flash white n. beyaz ışık
determination of flash and fire points n. parlama ve yanma noktalarının tayini
flash welding n. ışıltılı alın kaynağı
flash butt welding n. ışıltılı alın kaynağı
flash n. ışıltı
flash lamp n. ışıkçakar ampülü
flash smelting n. ışıltılı izabe
flash roasting n. ışıltılı kavurma
flash roaster n. ışıltılı kavurucu
flash point n. tutuşma noktası
flash ruby n. renkli çubuk
flash ruby n. rubi
electric flash welding process n. elektrikli yakma alın kaynaklama süreci
electric flash welding n. elektrikli yakma alın kaynağı
zinc flash n. çinkolu tuğla yüzeyi
flash extension n. çapak artığı
flash land n. çapaklanma boşluğu
flash line n. çapak hattı
flash land n. çapak bölgesi
welding flash n. kaynak yanığı
flash welding n. yakma alın kaynaklaması
flash butt welding n. yakma alın kaynağı
flash smelting n. yanıp sönmeli izabe
flash dewaxing n. yalazlı mum giderme
flash wall n. yalaz duvarı
flash roaster n. yanıp sönmeli kavurucu
flash n. ani çakma
laser flash method n. lazer parlama yöntemi
positive flash mould n. aralıklı plastik kalıbı
oxygen flash smelting process n. oksijen parlamalı izabe süreci
flash shield n. parlama kalkanı
flash point n. parlama sıcaklığı
flash n. çapak (döküm)
flash burner n. çatlak kapama beki
flash plate n. çok ince kaplama ince bırakıntı
flash wall n. alev duvarı
flash lamp n. flaş lambası
flash bulb n. flaş ampülü
determination of thermal diffusivity by the laser flash method n. lazer çakma yöntemiyle termal yayınırlığın belirlenmesi
flash-dried pulp n. ani kurutulmuş kağıt hamuru
pensky-martens closed cup flash test n. pensky-martens kapalı kap parlama deneyi
high flash-point fluid n. zor tutuşabilen sıvı yakıt
start-up flash tank n. yol verme genleşme tankı
flash-over n. elektrik atlaması
flash bangers and flash banger batteries n. hızlı fırlatıcılar ve hızlı fırlatıcı pilleri (havai fişek terminolojisi)
determination of flash point n. parlama noktası tayini
flash-over voltage n. atlama voltajı
arc flash n. ark flaş
arc flash n. ark parlaması
flash-over n. yangının harlaması
flash arrestor n. alev geri tepme tutucu
heat flash n. ani ısı parlaması
flash n. döküm kalıbında çapakların yerleştiği girintiler
flash burner n. elektrik kıvılcımı ile yanan bir cihazı bulunan gaz yakıcı
flash n. metalik oksitlerin faaliyetleri, ateşin yönlendirilmesi veya yanlışlık sonucu tuğla veya çömlek yüzeyinde meydana gelen renklenme
flash unit n. tek bir kompakt birim içerisinde hem güç kaynağı hem de elektronik flaş lambası içeren elektronik flaş sistemi
flash n. ışık tutulan cam tabakası
flash boiler n. küçük miktarlarda gelen suyun buhara dönüşmesi için sürekli kızgın halde tutulan dayanıklı tüpleri bulunan buhar kazanı
flash butt welding n. metallere uç uca kaynak yapmaya yarayan bir yöntem
flash tube n. genelde ksenonla dolu olup yüksek voltajlı elektrik sinyali ile ateşlendiğinde kısa ve kuvvetli ışık parlaması oluşturan boşalım borusu
flash n. çok ince elektrolitik kaplama
flash welding n. metallere uç uca kaynak yapmaya yarayan bir yöntem
flash n. ince tabaka
flash v. (camı) renkli ve renksiz bölgeleri karışıp iç içe dağılacak şekilde ısıtmak
flash v. (çatının çeşitli bölümlerini) sac levha gibi malzemelerle kaplayarak yağmura karşı korumak
flash v. hava kabarcıklarını gidermek için (elektrotip kılıfının) erimiş parafin yüzeyinden pürmüz alevi geçirmek
flash v. ince tabaka haline getirmek
flash v. (sade camı) ince bir cam veya metal tabakası ile kaplamak
flash v. (camın) rengini yoğunlaştırmak için yeniden ısıtmak
flash v. (üflenen cam) ince bir levha halinde genişlemek
flash v. ince tabaka ile kaplamak
flash v. renkli cam tabakası kaplaması uygulamak
flash vented adj. delikli
Computer
flash n. yanıp sönme
flash on time n. zamanında yanıp sönme
indicator flash n. gösterge yanıp/sönme
flash n. yanıp sönme ışıldama
flash energy n. flaş gücü
flash mode n. flaş modu
flash memory n. çakarbellek
flash disk cache utility n. flash disk önbellek yardımcı programı
flash disk cache utility n. flash disk önbellekleme programı
flash mode n. flaş kipi
flash memory n. anlık bellek
flash once n. bir kez yanıp sön
busy-flash signal n. meşgul ışığı
flash memory n. flaş bellek
flash drive n. bellek aygıtı
flash drive n. hafıza aygıtı
flash drive n. anlık bellek sürücüsü
usb flash drive n. usb hafıza çubuğu
flash disk n. hafıza kartı
flash disk n. flaş disk
flash disk n. flash bellek
flash memory n. flash bellek
flash drive n. usb hafıza çubuğu