for life - Turkish English Dictionary
History

for life

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "for life" in Turkish English Dictionary : 4 result(s)

English Turkish
General
for life adv. ömür boyu
for life adv. bir ömür boyu
for life adv. hayat boyunca
for life adv. bütün yaşamı boyunca

Meanings of "for life" with other terms in English Turkish Dictionary : 229 result(s)

English Turkish
General
general directorate for national parks and wild life n. milli parklar ve yaban hayatı genel müdürlüğü
struggle for life n. yaşam savaşı
income for life n. yaşam boyu gelir
make fit for domestic life n. ev hayatı için uygun hale getir
income for life n. ömür boyu gelir
struggle for life n. hayat mücadelesi
struggle for life n. yaşam mücadelesi
fight for life n. yaşam kavgası
zest for life n. yaşama sevinci
zest for life n. yaşam sevinci
life for rent n. kiralık hayat
association for supporting and developing social life n. sosyal yaşamı destekleme ve geliştirme derneği
a job for life n. hayat boyu yapılan iş
run for one's life v. kaçıp kurtulmak
fight for one's life v. can derdine düşmek
strive for one's life v. can derdine düşmek
struggle for one's life v. can derdine düşmek
make life miserable for v. birinin ensesinde boza pişirmek
make life miserable for v. birine çok çektirmek
a fight for life v. yaşam savaşı vermek
fear for one's life v. ecel teri dökmek
give one's life for v. kurban olmak
make life unbearable for v. dünyayı dar etmek
make life unbearable for someone v. dünyayı dar etmek
live in fear for one's life v. ölüm korkusuyla yaşamak
live in fear for one's life v. öldürülme korkusuyla yaşamak
make life very miserable for (someone) v. sürüm sürüm süründürmek
make life unbearable for v. dünyayı başına dar etmek
make life unbearable for v. dünyayı zehir etmek
make life a living hell for v. dünyayı haram etmek
(for one´s life) to last long enough v. ömrü vefa etmek
(for one´s life) to last long enough v. ömrü yetmek
struggle for one's life v. yaşam savaşı vermek
fight for one's life v. yaşam savaşı vermek
make life miserable for someone v. birisinin hayatını zindan etmek
make life miserable for someone v. hayatı çekilmez yapmak
have enough life/time for something v. ömrü yetmek
make a good life for oneself v. kendine iyi/güzel bir hayat kurmak
need professional care for the rest of one's life v. hayatının geri kalan kısmında profesyonel bakıma ihtiyaç duymak
be paralyzed from the waist down for the rest of one's life v. hayatının geri kalanı boyunca belden aşağısı felç olarak kalmak
prepare someone for life v. (birini) hayata hazırlamak
commissioned for life adj. kaydı hayat ile vazifelendirilmiş
commissioned for life adj. yaşadığı müddetçe görevli
commissioned for life adj. ömür boyu görevlendirilmiş
sealed for life adj. açılmamak üzere mühürlenmiş
sealed-for-life adj. açılmamak üzere mühürlenmiş
bag-for-life [uk] adj. uzun ömürlü alışveriş torbası
for dear life adv. bütün kuvvetiyle
for one's life adv. can havli ile
for dear life adv. can havli ile
for dear life adv. hayatını kurtarmak için
for one's life adv. canla başla
for the rest of one's life adv. ömrünün geri kalanında
for the remainder of one's life adv. ömrünün geri kalanında
for the first time in his life adv. hayatında ilk defa
Colloquial
bffl (best friend for life) n. ömürlük arkadaş
bffl (best friend for life) n. en yakın arkadaş
bffl (best friend for life) n. can dostu
bffl (best friend for life) n. can ciğer dost
bffl (best friend for life) n. ayrılmaz ikili
for the rest of his life n. hayatının geri kalanını
make life difficult (for somebody) v. (birinin) hayatını zorlaştırmak
make life difficult (for somebody) v. (biri için) hayatı zorlaştırmak
make life difficult (for somebody) v. (birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak
for dear life expr. bir canı var onu korumak için
run for your life! expr. canını seven kaçsın!
for dear life expr. canını korumak için
for once in my life expr. hayatımda bir kez olsun
for dear life expr. hayatı pahasına
for the first time in my life expr. hayatımda ilk kez
life was hard for them expr. hayat onlar için zordu
for dear life expr. hayatı için
for the first time in my life expr. hayatımda ilk defa
for once in your life you listen to your father expr. hayatında bir kez olsun babanı dinle
for a large portion of my life expr. hayatımın büyük bir bölümünde
for the first time in my life expr. ömrümde ilk kez
for the life of one expr. o kadar uğraşmama rağmen
for the life of one expr. ne kadar uğraşsam da
cannot for the life of me/him/her/us/them expr. hayatta yapamam/yapamaz/yapamayız/yapamazlar
cannot for the life of me/him/her/us/them expr. ölsem yapamam/ölse yapamaz/ölsek yapamayız/ölseler yapamazlar
cannot for the life of me/him/her/us/them expr. dünyada yapamam/yapamaz/yapamayız/yapamazlar
cannot for the life of me/him/her/us/them expr. hiçbir şekilde yapamam/yapamaz/yapamayız/yapamazlar
cannot for the life of me/him/her/us/them expr. ne kadar uğraşırsam uğraşayım yapamam/ne kadar uğraşırsa uğraşsın yapamaz/ne kadar uğraşırsak uğraşalım yapamayız/ne kadar uğraşırsalar yapamazlar
for your life expr. hayatını kurtarmak için
for your life expr. can havli ile
for your life expr. canını korumak için
for your life expr. canını seviyorsan
for your life expr. canını kurtarmak istiyorsan
for the life of expr. hayatta
for the life of expr. ölsem bile
for the life of expr. dünyada
for the life of expr. hiçbir şekilde
for the life of expr. mümkün değil
for the life of expr. ne kadar uğraşsam
for the life of expr. mümkünatı yok
for the rest of her life expr. hayatının geri kalanını
Idioms
lust for life n. yaşam sevinci
lust for life n. yaşama sevinci
lust for life n. yaşama tutkusu/arzusu
can't for the life of me v. ölse bile yapamamak
can't for the life of me v. mümkün değil yapamamak
can't for the life of me v. kendini ne kadar zorlasa da yapamamak
can't for the life of me v. ne kadar uğraşırsa uğraşsın yapamamak
lay down one's life for v. biri için hayatını ortaya koymak
set somebody up for life v. birine yeterince (yüklü bir miktarda) para bırakmak
mark someone for life v. birini hayatı boyunca unutamayacağı bir şekilde etkilemek
attach to something for dear life v. bir şeye hayatı pahasına bağlanmak
make life miserable for someone v. birine hayatı zindan etmek
run for one's life v. can havliyle kaçmak
be fighting for one's life v. can çekişmek
hold on for dear life v. canını dişine takmak
a fight for life v. hastalıktan kurtulmaya çalışmak
set for life v. hayatı kurtulmak
gasp for life v. hayatta kalmaya çalışmak
be fighting for one's life v. hayatta kalma mücadelesi vermek
be fighting for your life v. ölüm kalım savaşı vermek
set for life v. maddi yönden ömür boyu rahat olmak/hiç sorun yaşamamak
fight/battle for one's life v. ölüm kalım savaşı vermek
hold on for dear life v. sıkıca tutunmak
hang on for dear life v. sımsıkı tutunmak
hold on for dear life v. sımsıkı tutunmak
hang on for dear life v. sıkıca tutunmak
attach to something for dear life v. sıkı sıkıya bağlanmak
attach to something for dear life v. sıkı sıkıya tutunmak
hold on for dear life v. üstün uğraş vermek
do anything for a quiet life v. huzurlu olmak için çalışmak
do anything for a quiet life v. huzurlu olmak için her şeyi yapmak
do anything for a quiet life v. huzurlu bir yaşam için mücadele etmek
do anything for a quiet life v. tek istediği huzur olmak
do anything for a quiet life v. problemlerden/anlaşmazlıklardan kaçınmak
do anything for a quiet life v. huzurunu bozacak şeylerden kaçınmak
do anything for a quiet life v. sorunlardan uzak durmak için her şeyi yapmak
do anything for a quiet life v. insanların/kimsenin sinirini bozmasına izin vermemek
do anything for a quiet life v. insanların rahatını/huzurunu bozmasına izin vermemek
do anything for a quiet life v. soruna/probleme mahal vermemek
do anything for a quiet life v. problem/sorun yaşamamak için her şeyi yapmak
do anything for a quiet life v. rahatsız edilmemek için ne gerekiyorsa yapmak
do anything for a quiet life v. huzuru kaçmasın diye ne gerekiyorsa yapmak
make life difficult (for one) v. (biri için) hayatı zorlaştırmak
make life difficult (for one) v. (birinin) hayatını zorlaştırmak
make life difficult (for one) v. (birinin) hayatında problem, baskı, stres yaratmak
be fighting for one's life v. can çekişmek
be fighting for one's life v. hayatta kalma mücadelesi vermek
be fighting for one's life v. ölüm kalım savaşı vermek
be fighting for one's life v. tekrar ayağa kalkmaya çalışmak
be fighting for one's life v. hayatta kalmaya çalışmak
be fighting for one's life v. varlığını sürdürmeye çalışmak
be fighting for one's life v. batmamak/başarısız olmamak için mücadele vermek
be fighting for your life v. tekrar ayağa kalkmaya çalışmak
be fighting for your life v. hayatta kalmaya çalışmak
be fighting for your life v. varlığını sürdürmeye çalışmak
be fighting for your life v. batmamak/başarısız olmamak için mücadele vermek
fight for (your) life v. can derdine düşmek
fight for (your) life v. yaşam savaşı vermek
lay down your life (for somebody/something) v. (biri/bir şey için/uğruna) canını feda etmek
lay down your life (for somebody/something) v. (biri/bir şey için/uğruna) hayatını ortaya koymak
lay down your life (for somebody/something) v. (biri/bir şey için/uğruna) hayatını feda etmek
make a life for (oneself) v. (kendine) bir hayat kurmak
make a life for (oneself) v. kendi hayatını kurmak
make a life for (oneself) v. (kendine) bir kariyer ve yaşam tarzı oluşturmak
make a life for (oneself) v. (kendi) hayatını kazanmak
make life a misery (for one) v. (birinin) hayatını zindan etmek
make life a misery (for one) v. (birine) hayatı çekilmez yapmak
make life a misery (for one) v. (birine) hayatı zindan etmek
make life miserable for (one) v. (birinin) hayatını zindan etmek
make life miserable for (one) v. (birine) hayatı çekilmez yapmak
make life miserable for (one) v. (birine) hayatı zindan etmek
mark (one) for life v. (birini) hayatı boyunca unutamayacağı bir şekilde etkilemek
mark for life v. hayatı boyunca unutamayacağı bir şekilde etkilemek
run for life v. kaçıp kurtulmak
run for life v. can havliyle kaçmak
fixed for life adj. hayat boyu rahat edecek paraya sahip
fixed for life adj. hayatını garantilemiş
for the life of me expr. başım hakkı için
can't for the life of me (remember) expr. bir türlü/kendimi ne kadar zorlasam hatırlayamıyorum/aklıma gelmiyor
for dear life expr. can havliyle
for the life of me expr. hiç
for the life of me expr. ne yaptıysam
not for the life of me expr. ne kadar uğraşırsam uğraşayım
for the life of me expr. ölecek olsam bile
for the life of me expr. vallahi
life is for living expr. hayatı yaşamak gerek
life is for living expr. hayattan zevk almak gerek
life is for living expr. fırsat varken hayatı yaşamalı/hayattan zevk almalı
life is for living expr. hayatın tadını çıkarmalı
not for the life of (one) expr. ne kadar uğraşırsa uğraşsın
Speaking
run for your life expr. canını seven kaçsın
thanks for saving my life expr. hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim
thanks for saving my life expr. hayatımı kurtardığın için teşekkürler
it's never too late for a new beginning in your life expr. hayatında yeni bir başlangıç için asla çok geç değil
it's never too late for a new beginning in your life expr. hayatında yeni bir başlangıç yapmak için asla çok geç değil
she/he will be with you for the rest of your life expr. hayatının sonuna kadar seninle birlikte olacak
how much do i owe you for saving my life? expr. hayatımı kurtardığın için sana ne kadar borçluyum?
Trade/Economic
provision for outstanding claims for life n. hayat muallak tazminat karşılığı
income for life n. hayat boyunca gelir
tenant for life n. hayat boyu kiracı
Law
penal servitude for life n. ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
right to respect for family life n. aile yaşamına saygı hakkı
estate for life n. kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülk
heavy imprisonment for life n. müebbet ağır hapis cezası
tenant for life n. ömür boyu kiracı
estate for life n. ömür boyunca birine mal ettirilen mülk
imprisonment for life n. ömür boyu hapis cezası
right to respect for private and family life n. özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı
contract of support for life n. ölünceye kadar bakma sözleşme
penal servitude for life n. ömür boyu hapis cezası
be punished with penal servitude for life v. ağrılaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmak
be sentenced to penal servitude for life v. ağrılaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmak
Politics
european foundation for the improvement of life and working conditions n. avrupa yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirme vakfı
life sciences genomics and biotechnology for health n. sağlık için yaşam bilimleri genetik bilim ve biyoteknoloji
Institutes
the association for supporting contemporary life n. çağdaş yaşamı destekleme derneği
international convention for the safety of life at sea n. denizde can güvenliği uluslararası sözleşmesi
community programme for the vocational training of young people and their preparation for the adult and working life n. gençlerin mesleki eğitimi ve iş hayatına hazırlanmasına ilişkin eylem programı
directorate general for life long learning n. hayat boyu öğrenme genel müdürlüğü
Insurance
bonus provision for life n. hayat kar payı karşılığı
Technical
sealed-for-life n. ömür boyu yağlamalı
sealed-for-life adj. bakım gerektirmeyen
Computer
not safe for life (nsfl) n. yaşam için uygun değil
not safe for life (nsfl) n. gönderilenin rahatsız edici içerik olduğunu ve dikkatli açılması gerektiğini belirten uyarı ifadesi
Marine
certificate for the life raft n. can salı sertifikası
certificate for the life jackets n. can yeleği sertifikası
certificate for the life boat/ rescue boat n. filika veya kurtarma botu sertifikası
Medical
continue for a life time v. ömür boyu sürmek
Biology
struggle for life n. hayat savaşı
Zoology
mate for life v. (flamingo vb. hayvanlar için) yaşamları boyunca aynı eşle birlikte olmak
mate for life v. (flamingo vb. hayvanlar için) tek eşli olmak
mate for life v. (flamingo vb gibi hayvanlar için) yaşamı boyunca aynı eşle çiftleşmek
mate for life v. (flamingo vb hayvanlar için) tek eşli olmak
Football
penal servitude for life n. ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası