hand-in - Turkish English Dictionary

hand-in

Meanings of "hand-in" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
Sport
hand-in n. (squash veya badminton) servis atan oyuncu

Meanings of "hand-in" with other terms in English Turkish Dictionary : 280 result(s)

English Turkish
General
hand in v. teslim etmek
Tom handed in his report.
Tom raporunu teslim etti.

More Sentences
hand in v. sunmak
Tom has handed in his resignation.
Tom istifasını sundu.

More Sentences
hand in v. vermek
I voted for a fair statute for all Members which must go hand in hand with a fair, honest and open expenses regime.
Tüm Üyeler için adil, dürüst ve açık bir harcama rejimi ile el ele gitmesi gereken adil bir tüzüğe evet oyu verdim.

More Sentences
Phrasals
hand in v. teslim etmek
Your test papers must be handed in by Monday.
Sınav kağıtlarınız Pazartesi gününe kadar teslim edilmelidir.

More Sentences
hand in v. vermek
Did he hand in his resignation?
İstifasını verdi mi?

More Sentences
Colloquial
hand in glove expr. el ele
We believe that the enlargement of Europe should go hand in glove with greater European unification.
Avrupa'nın genişlemesinin Avrupa'nın daha fazla birleşmesiyle el ele gitmesi gerektiğine inanıyoruz.

More Sentences
Idioms
hand in n. parmağı olma
I can see his hand in this.
Bunda onun parmağı olduğunu görebiliyorum.

More Sentences
General
asking for the girl's hand in marriage n. kız isteme
ask for the girl's hand in marriage v. kız istemek
hand in v. iletmek
hand in one's chips v. ölmek
hand in one's resignation v. istifasını vermek
be hand in and glove with v. ile yakın ilişki içinde olmak
have one's hand in v. karışmak
hand in one's notice v. istifasını vermek
hand in v. getirmek
be hand in glove v. canciğer olmak
hand in one's checks v. ölmek
be hand in glove v. içli dışlı olmak
have one's hand in v. bulaşmak
have a hand in v. bir işte parmağı olmak
got one's hand in v. belirli bir işe alışmak
got one's hand in v. belirli bir işe başlamak
get one's hand in v. belirli bir işe alışmak
get one's hand in v. belirli bir işe başlamak
get one's hand in v. eli alışmak
get one's hand in v. usta olmak
got one's hand in v. bir işe alışmak
hand in one's resignation v. istifasını sunmak
have a hand in v. parmağı olmak
have one's hand in v. parmağı olmak
come to ask for the girl's hand in marriage v. (kız) istemeye gelmek
sit hand in hand v. ele ele oturmak
walk hand in hand v. ele ele yürümek
put one's hand in one's pocket v. elini cebine sokmak
put one's hand in one's pocket v. elini cebine koymak
jam one's hand in the door v. elini kapıya sıkıştırmak
hand in hand with adv. el ele
hand in hand with adv. ile birlikte
hand in hand with adv. elbirliği ile
hand in hand with adv. el ele elbirliği ile
hand in hand adv. el ele
Phrases
hand in hand expr. el ele
hand in hand expr. birbirinin elini tutarak
hand in hand expr. el tutuşarak
hand in hand expr. ayrılmaz bir ikili/üçlü olma
hand in hand expr. birbiriyle iyi gitme
hand in hand expr. birlikte iyi olma
hand in hand expr. birlikte/beraber/bir arada çalışma
hand in hand expr. el ele verme
hand in hand expr. el birliği etme
Proverb
an iron hand in a velvet glove yumuşak atın çiftesi pek olur
an iron hand in a velvet glove yumuşak atın çiftesi pek olur
an iron hand in a velvet glove yumuşak atın çiftesi pek olur
Colloquial
hand in glove n. birliktelik
hand in glove n. birlikte iş görme
hand in glove n. el birliği
hand in glove n. işbirliği
hand in glove n. ortaklık
hand in glove expr. çok yakın ilişki içinde
Idioms
hand in n. katkısı olma
hand in n. rol oynama
a hand in something n. bir şeyde pay
a hand in something n. bir şeyde rol
a hand in something n. bir şeyin parçası
catch someone with his hand in the cookie jar v. birini suç üstü yakalamak
with one's hand in the till v. çalıştığı işletmeden para çalmak
with one's hand in the till v. patronu tırtıklamak
with one's hand in the till v. kasadan para çalmak
have one's hand in the cookie jar v. çalıştığı işletmeden para çalmak
have one's hand in the cookie jar v. patronu tırtıklamak
have one's hand in the cookie jar v. kasadan para çalmak
have (one's) hand in the cookie jar v. kirli işlere bulaşmak
have (one's) hand in the cookie jar v. rüşvet almak
have (one's) hand in the cookie jar v. yolsuzluk yapmak
use an iron hand in a velvet glove v. aba altından değnek göstermek
get one's hand in v. alışkın olmak
keep one's hand in v. alışkın olmak
get one's hand in v. alışmak
keep one's hand in v. alışmak
throw one's hand in v. boyun eğmek
go hand in hand v. bir arada olmak
go hand in hand v. birlikte olmak
ask for someone's hand (in marriage) v. biriyle evlenmek istemek
can't see one's hand in front of one's face v. burnunun ucunu görememek
be hand in hand v. bir arada olmak
get a hand in something v. bir şeyde eli olmak
work hand in glove with somebody v. biriyle elele verip bir işe girişmek
get a hand in something v. bir şeyde payı olmak
ask for someone's hand (in marriage) v. birine evlenme teklifinde bulunmak
have a hand in something v. bir şeyde payı olmak
ask for someone's hand (in marriage) v. birine evlenme teklif etmek
not see one's hand in front of one's face v. burnunun ucunu görememek
get a hand in something v. bir şeyde parmağı olmak
be hand in hand v. birlikte olmak
work hand in glove with somebody v. dirsek temasında olmak
keep one's hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
work hand in glove with somebody v. dirsek temasına geçmek
have a hand in v. çorbada tuzu bulunmak
have one's hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have a hand in v. çorbada tuzu olmak
put one's hand in one's pocket v. cüzdanına davranmak
get one's hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
put one's hand in one's pocket v. elini cebine atmak
throw one's hand in v. havlu atmak
get one's hand in v. eli alışkın olmak
can't see one's hand in front of one's face v. göz gözü görmemek
keep one's hand in v. eli alışmak
take a hand in v. herhangi bir işin içinde olmak
put your hand in your pocket v. hayır kurumuna vb bağışta bulunmak
get one's hand in v. eli alışmak
have a hand in v. emeği geçmek
be caught with one's hand in the cookie jar v. enselenmek
have a hand in v. herhangi bir işin içinde olmak
keep one's hand in v. eli alışkın olmak
get one's hand in v. eli yatkın olmak
keep one's hand in v. eli yatkın olmak
have a hand in v. işte sorumluluğu olmak
work hand in glove with somebody v. işbirliğine girişmek
take a hand in v. işte sorumluluğu olmak
take a hand in v. işte parmağı olmak
keep one's hand in something v. içinde olmaya/faaliyette bulunmaya devam etmek
have a hand in v. işte parmağı olmak
have a hand in v. rol oynamak
be caught with one's hand in the cookie jar v. suçüstü yakalanmak
throw one's hand in v. pes etmek
take a hand in v. rol oynamak
work hand in glove with somebody v. sırt sırta vermek
hand in glove with someone v. sıkı fıkı olmak
throw one's hand in v. yenilgiyi kabullenmek
go hand in hand v. yan yana olmak
be hand in hand v. yan yana olmak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) suçüstü yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) iş üstünde yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) para çalarken yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) iş yerinden para çalarken yakalamak
find (one) with (one's) hand in the till v. (birini) iş yerinden para sızdırırken yakalamak
hand in (one's) dinner pail v. ölmek
hand in (one's) dinner pail v. ruhunu teslim etmek
hand in (one's) dinner pail v. son yolculuğuna çıkmak
hand in your dinner pail v. mevta olmak
hand in your dinner pail v. nalları dikmek
hand in your dinner pail v. öbür dünyayı boylamak
hand in your dinner pail v. tahtalı köyü boylamak
hand in your dinner pail v. gebermek
hand in your dinner pail v. mortu çekmek
hand in your dinner pail v. tahtalı köye gitmek
catch (one) with (one's) hand in the till v. (birini) kendi iş yerinden/iş vereninden para çalarken yakalamak
work hand in hand v. el ele çalışmak
work hand in hand v. dirsek temasında olmak
work hand in hand v. birlikte çalışmak
work hand in hand v. bağlantılı çalışmak
work hand in hand v. yan yana/omuz omuza çalışmak
work hand in hand v. aynı amaç uğruna çalışmak
work hand in hand v. ortaklaşa çalışmak
work hand in hand v. tek bir amaç uğruna çalışmak
work hand in hand v. bir arada çalışmak
work hand in hand v. çok yakın ilişkiler içinde çalışmak
go hand in hand v. ayrılmaz ikili olmak
can't see hand in front of face v. burnunun ucunu görememek
can't see hand in front of face v. göz gözü görmemek
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) suçüstü yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) iş üstünde yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) kesin kanıtla/delille yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) rüşvet alırken yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) yasadışı bir şey yaparken yakalamak
catch (one) with (one's) hand in the cookie jar v. (birini) bir iş çevirirken yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini suç üst yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini iş üstünde yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini bir iş çevirirken yakalamak
catch someone with their hand in the cookie jar [us] v. birini bir şey çalarken yakalamak
get (one's) hand in (something) v. bir şeyde eli olmak
get (one's) hand in (something) v. bir şeyde parmağı olmak
get (one's) hand in (something) v. bir şeyde payı olmak
get (one's) hand in (something) v. (bir şeyden) elini çekmemek
get (one's) hand in (something) v. (bir şeyi) tamamen bırakmamak
get your hand in v. belirli bir işe alışmak
get your hand in v. belirli bir işe başlamak
get your hand in v. usta olmak
get your hand in v. eli alışmak
get your hand in v. alışmak
get your hand in v. eli yatkın olmak
keep your hand in v. belirli bir işe alışmak
keep your hand in v. belirli bir işe başlamak
keep your hand in v. usta olmak
keep your hand in v. eli alışmak
keep your hand in v. alışmak
keep your hand in v. eli yatkın olmak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) el ele gitmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) paralel gitmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) yakından bağlantılı ilerlemek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) birlikte/yakın ilişki içinde ilerlemek
have one's hand in something v. bir şeyde payı olmak
have one's hand in something v. bir şeyde önemli rol oynamak
have one's hand in something v. bir şey üzerinde kontrol sahibi olmak
have one's hand in something v. bir şeyi kontrol altında tutmak
have hand in v. -e bulaşmak
have hand in v. '-de parmağı olmak
have hand in v. '-de rolü olmak
have hand in v. '-i kontrolü altında tutmak
have one's hand in something v. bir şeyde parmağı/rolü olmak
have one's hand in something v. bir şeyi kontrolü altında tutmak
have one's hand in something v. bir şey üzerinde kontrolü olmak
have hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have (with) your hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have (with) your hand in the till v. para araklamak
have (with) your hand in the till v. para tırtıklamak
have (with) your hand in the till v. işvereninden para çalmak
have your hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have your hand in the till v. para araklamak
have your hand in the till v. para tırtıklamak
have your hand in the till v. işvereninden para çalmak
have/take a hand in something/in doing something v. bir şeyde/bir şey yapmada payı olmak
have/take a hand in something/in doing something v. bir şeyin/bir şey yapmanın içinde olmak
have/take a hand in something/in doing something v. bir şeyde/bir şey yapmada parmağı olmak
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. katı bir şekilde yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. katı bir biçimde yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. zorbalıkla yönetmek
rule with an iron hand (in a velvet glove) v. otoriter bir şekilde yönetmek
keep hand in v. alışkın olmak
keep hand in v. alışmak
keep hand in v. deneyimden dolayı bir şeyi yapmaya alışkın olmak
keep hand in v. eli alışkın olmak
keep hand in v. eli alışmak
keep hand in v. eli yatkın olmak
keep your hand in v. yeteneklerini kullanmak
keep your hand in v. yeteneklerini köreltmemek
keep your hand in v. yeteneklerini canlı tutmak
keep your hand in v. el yatkınlığını kaybetmemek
keep your hand in v. el yatkınlığını/alışkanlığını kullanmak/devam ettirmek
put your hand in your pocket [uk] v. elini cebine atmak
put your hand in your pocket [uk] v. para vermek/harcamak
take a hand in (something) v. (bir işin) içinde olmak
take a hand in (something) v. (bir işte) parmağı olmak
take a hand in (something) v. (bir şeyde) rol oynamak
throw your hand in v. çekilmek
throw your hand in v. havlu atmak
throw your hand in v. bırakmak
throw your hand in v. vazgeçmek
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yakın temas içerisinde çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yakın iş birliği içerisinde çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında olmak/çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) sırt sırta çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yan yana/omuz omuza çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ortaklaşa çalışmak
work hand in glove with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) bir arada çalışmak
with (one's) hand in the till adj. iş yerinden/iş vereninden para çalan
with (one's) hand in the till adj. iş yerinden/iş vereninden para sızdıran
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. suçüstü yakalanmış
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. iş üstünde yakalanmış
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. kesin kanıtla/delille yakalanmış
caught with (one's) hand in the cookie jar adj. suçüstü yapılmış
hand-in-glove adj. birbirine uygun
hand-in-glove adj. birbirini tamamlayan
go hand in hand expr. çok yakın ilişkiler içinde
go hand in hand expr. çok yakın
be hand in hand expr. çok yakın
be hand in hand expr. çok yakın ilişkiler içinde
go hand in hand expr. el ele
hand in glove expr. etle tırnak gibi
be hand in hand expr. el ele
hand in glove expr. sıkı fıkı
hand in glove (with somebody) expr. (biriyle) iş birliği içinde
hand in glove (with somebody) expr. (biriyle) dirsek temasında
hand in glove (with somebody) expr. (biriyle) sırt sırta
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) iş birliği içinde
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) dirsek temasında
hand in glove with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) sırt sırta
with (one's) hand in the cookie jar expr. suçüstü
with (one's) hand in the cookie jar expr. iş üstünde
with (one's) hand in the cookie jar expr. kesin kanıtla/delille
with (one's) hand in the cookie jar expr. yasadışı bir şey yaparken
with (one's) hand in the cookie jar expr. bir iş çevirirken
with your hand in the cookie jar [us] expr. suçüstü
with your hand in the cookie jar [us] expr. iş üstünde
with your hand in the cookie jar [us] expr. kesin kanıtla/delille
with your hand in the cookie jar [us] expr. yasadışı bir şey yaparken
with your hand in the cookie jar [us] expr. bir iş çevirirken
Automotive
right-hand and left-hand in-line engine n. sağ ve sol bir sıra motor