or - Turkish English Dictionary
History

or

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "or" in Turkish English Dictionary : 30 result(s)

English Turkish
Common Usage
or conj. ya da
or conj. veya
General
or n. altın sarısı
or n. (armacılık) altın rengi olması gerekirken sarının farklı tonlarında görülen bir metal
or adj. arma metalinden olan
or adj. altın
or adj. sarı
or conj. yoksa
or conj. veya
or conj. veyahut
or conj. ya
or conj. yahut
or conj. bilemedin
or conj. eş anlamlılık belirten bir bağlaç
or conj. eşitlik belirten bir bağlaç
or conj. birbiri yerine geçebilme belirten bir bağlaç
or conj. düzeltme belirten bir bağlaç
or conj. anlam kesinliği belirten bir bağlaç
or conj. sırayla veya art arda olma anlamı veren bir bağlaç
or conj. en az biri doğrudur anlamı veren bir işleç
or conj. ister... ister
or conj. '-ip -mediğini
or conj. '-se de -mese de
or conj. başka bir durumda
or conj. tekrar
or conj. yeniden
or conj. daha doğrusu
Computer
or expr. ya da
Medical
or n. ameliyathane
Logic
or n. veya bağlacına karşılık gelen bir mantıksal işleç

Meanings of "or" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
more or less adv. aşağı yukarı
more or less adv. az çok
General
odd or even n. tek mi çift mi
cause to feel sick due to food or drink n. besinlerle arası iyi olmama
a word or two n. iki çift laf
producer or seller of hashish n. esrarcı
department or office concerned n. merci
pastry with meat or cheese filling n. poğaça
matter of life or death n. ölüm kalım meselesi
a matter of life or death n. çok önemli
flock of sheep or goats n. davar
quarrel over giving or not giving pass n. yol verdin yol vermedin kavgası
parsley or mince n. sigaraböreği
person who does not keep his or her word n. allak
odd or even n. tek mi çift mi oyunu
muslim religious leader or priest in a mosque n. imam
dockage or buoyage n. palamar parası
all or none principle n. ya hep ya hiç ilkesi
cheese made of skim milk or yogurt curds n. ekşimik
a matter of life or death n. ölüm kalım meselesi
maker or seller of panniers n. küfeci
life or death issue n. ölüm kalım meselesi
social food or meal n. sosyal yiyecekler
a word or two n. iki çift söz
gift or money for poor guests in ottoman empire n. diş kirası
making or selling canned food n. konservecilik
food or drink n. konsomasyon
megalomany or psychopathy n. megolomani ve psikopati
nostalgia for family or home n. aile özlemi
state or province n. eyalet
selling a product, service or idea n. ürün veya düşünce satışı
yes or no n. evet veya hayır
plus or minus n. artı eksi
heartfelt friend or companion n. can yoldaşı
old or first love n. ilk göz ağrısı
lack of a devotion to one´s country or family n. hamiyetsizlik
or gate n. veya geçidi
or gate n. ya geçidi
gypsy (esp from hungary or romania) n. çigan
passage of (or at) arms n. ağız dalaşı
life and/or death situation n. ölüm kalım meselesi
good opinion of someone or something n. hüsn-ü zan
the father-in-law or mother-in-law of one's child n. dünür
fight or flight n. savaş ya da kaç
purchase or sale by sample n. örneğe göre alış veya satış
written request or demand n. talepname
all or none concept n. her şey veya hiçbir şey kavramı
fight or flight n. savaş ya da sıvış
fight or flight n. savaş veya kaç
arms or legs n. kollar veya bacaklar
heads or tails game n. yazı tura oyunu
heads or tails n. yazı tura oyunu
trick-or-treating n. cadılar bayramında çocukların kapı kapı dolaşıp şeker veya para istemeleri
heads or tails n. yazı tura
transport of sick or injured persons n. hasta ve yaralı kişilerin nakli
panel (in a comic strip or comic book) n. kare (çizgi romanda)
appliances for skin or hair care n. deri veya saç bakım cihazları
lack or order n. başıbozukluk
briquette maker or seller n. briketçi
administrative/executive supervisor or chief n. idari amir
responsibility towards someone or something n. birine veya bir şeye karşı sorumluluk
verbal or written warning n. sözlü veya yazılı uyarı
suspended file or case n. askıdaki dosya
fact or details n. gerçek yada detaylar
either-or n. iki seçenek arasındaki zorunlu seçim
bias against (someone or something) n. (birine ya da bir şeye) karşı önyargı
bias someone against someone or something n. birine ya da bir şeye karşı önyargı
not to have a deficit or shortage v. açık vermemek
talk or write bombastically v. edebiyat parçalamak
have a word or two v. iki çift laf etmek
ring a bell or gong v. çan çalmak
give somebody a headache by noise or worrying v. kafa şişirmek
talk or write in purple prose v. edebiyat parçalamak
reflect the truth (or truths) v. gerçekleri yansıtmak
behave or function improperly v. arıza çıkarmak
suffer (physically or mentally) v. acı yaşamak
behave or function improperly v. yaramazlık yapmak
leave somebody without a home or a job v. açıkta bırakmak
(of food or drink) extremely palatable v. tadı damağında kalmak
reflect the reality (or realities) v. gerçekleri yansıtmak
make or break v. batmak ya da çıkmak
wet or soil one's clothes v. altına yapmak
exist or stand in the same place v. aynı yerde bulunmak
excuse someone or something v. mazur görmek
be or not to be v. olmak ya da olmamak
hide one's distress or sorrow v. acısını içine gömmek
be unable to make head or tail of v. akıl erdirememek
make or break v. ya kazanmak ya batırmak
get into a dilemma or quandary v. açmaza girmek
drill or bore a well v. sondaj kuyusu açmak
exert one's strength when bearing a child or defecating v. ıkınmak
come or bring down to the ground v. alana inmek
regain senses or consciousness v. narkozun etkisinden çıkmak
make or break v. ya batmak ya çıkmak
have an understanding or comprehension v. anlayışa sahip olmak
bind someone to a specific or a certain requirement v. şartına bağlamak
bind someone to a specific or a certain condition v. şarta bağlamak
bind someone to a specific or a certain condition v. şartına bağlamak
bind someone to a specific or a certain requirement v. şarta bağlamak
become part of an activity or effort v. devreye girmek
make great or desperate efforts v. canını dişine takmak
give no chance or respite v. göz açtırmamak
investigate all the characteristics of someone (or some subject) v. ıcığını cıcığını sormak
make an effort with difficulty (or reluctantly) due one's shyness v. ıkınıp sıkınmak
have low regard for someone (or something) v. metelik vermemek
spoil (someone's) pleasure or fun v. zevkini bozmak
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz kurtulmak
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz atlatmak
be disclosed (previously unknown or secret information) v. açığı çıkmak
strip the skin from (a body or carcass) v. deri yüzmek
hoe or mattock (earth/plants) v. çapa yapmak
do a work or a study v. çalışma yürütmek
perform a work or a study v. çalışmada bulunmak
found an association (or society/club) v. dernek kurmak
carry on a work or a study v. çalışmada bulunmak
do a work or a study v. çalışmada bulunmak
carry on works or studies v. çalışmalar yapmak
establish an association (or society/club) v. dernek kurmak
perform works or studies v. çalışmalar yapmak
carry out a work or a study v. çalışma yürütmek
carry on a work or a study v. çalışma yürütmek
carry out a work or a study v. çalışmada bulunmak
carry out works or studies v. çalışmalar yapmak
extract or pull (something) from v. dışarı çıkarılmak
form an association (or society/club) v. dernek kurmak
perform a work or a study v. çalışma yürütmek
give food to a person or an animal by hand v. eliyle beslemek
give food to a person or an animal by hand v. elle beslemek
put (something) away in a file or its folder v. dosyaya kaldırmak
spare no expense (or cost/pain/effort) v. kaçınmamak
be appointed (to a duty or office) v. tayini çıkmak
be appointed (to a duty or office) v. tayin olmak
assess the amount or cost of damage v. hasar tespiti yapmak
ask about the health or condition of someone v. halini hatırını sormak
hide behind something or someone v. arkasına sığınmak
send a message or news to v. haber yollamak
send a message or news to v. haber salmak
arrive at a decision or opinion v. hükme bağlamak
reschedule a meeting or event for an earlier time v. erken bir tarihe almak
reschedule a meeting or event for an earlier time v. erkene almak
reschedule a meeting or event for an earlier time v. erken tarihe almak
make a buck or two v. birkaç kuruş para kazanmak
(for food or liquid) go down the nasal passage v. genzine kaçmak
(for food or liquid) go down the wrong way v. genze kaçmak
(for food or liquid) go down the wrong way v. genzine kaçmak
(for food or liquid) go down the nasal passage v. genze kaçmak
lose sleep over someone or something v. birisi ya da bir şey için uykusu kaçmak
make or break v. ya batırmak ya çıkarmak
turn over (page or paper) v. sayfa çevirmek
punish as a warning or deterrent to others v. başkalarına ibret olsun diye cezalandırmak
punish as a warning or deterrent to others v. ibret-i alem olsun diye cezalandırmak
punish as a warning or deterrent to others v. ibreti alem için cezalandırmak
(for a muscle or eyelid) twitch v. seğirmek
work or study late into the night v. gece geç saatlere kadar çalışmak
know a thing or two v. tecrübeli ve bilgili olmak
result in loss or damage v. zararla sonuçlanmak
value someone or something above someone or something v. herkesten üstün tutmak
be attacked by unknown assaliant or assailants v. kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırıya uğramak
be attacked by unidentified person or persons v. kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırıya uğramak
be attacked by unknown perpetrator or perpetrators v. kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından saldırıya uğramak
be attacked by unidentified person or persons v. kimliği belirsiz kişi veya kişilerce saldırıya uğramak
be attacked by unknown perpetrator or perpetrators v. kimliği belirsiz kişi veya kişilerce saldırıya uğramak
be attacked by unknown assaliant or assailants v. kimliği belirsiz kişi veya kişilerce saldırıya uğramak
know more or less v. az çok bilmek
recover or restore from apparent death v. yaşama döndürmek
recover or restore from apparent death v. hayata döndürmek
die from lack of air or oxygen v. havasızlıktan ölmek
take someone or something aboard v. birini/bir şeyi gemiye almak/yüklemek
be on the alert (for someone or something) v. tetikte olmak
answer for someone or something v. mesul olmak
answer for someone or something v. hesap vermek
ask about someone or something v. (farklı kaynaklardan) soruşturmak
bring someone before someone or something v. birisini (mahkeme/kurul vb.) karşısına çıkarmak
busy oneself with someone or something v. bir şey ile meşgul olmak
busy someone with someone or something v. birini bir şey ile meşgul etmek
extend someone or a company credit v. (birisine/bir şirkete) kredi sağlamak
extend someone or a company credit v. (birisine/bir şirkete) kredi kullandırmak
extend credit to someone or a company v. (birisine/bir şirkete) kredi sağlamak
extend credit to someone or a company v. (birisine/bir şirkete) kredi kullandırmak
know a thing or two (about something) v. (bir şeyler hakkında) bir iki şey bilmek
file past someone or something v. bir şeyin/kişinin yanından (tek sıra) geçmek
flip over someone or something v. tersini çevirmek
embezzle something from someone or something v. (bir hesaptan/birinden) zimmetine para geçirmek
move forward or backward in time v. zamanda ileri geri gitmek
go away for a week or two v. bir iki haftalığına gitmek
file something with someone or something v. birine veya bir yere başvuruda bulunmak veya bir belge sunmak/ibraz etmek
heist someone or something up v. birini veya bir şeyi kaldırmak
addict someone to a drug or alcohol v. birini uyuşturucuya veya alkole alıştırmak
make a decision one way or the other v. öyle ya da böyle bir karara varmak
discharge from an office or position v. görevden/mevkiden almak
execute under hand or under seal v. imzalı ve mühürlenmiş bir şekilde düzenlemek (belge)
lead or contribute to (a result) v. bir şeye vesile olmak
trouble oneself about someone or something v. birisini/bir şeyi dert ederek düşünmek
trouble oneself about someone or something v. birini/bir şeyi dert ederek kendini üzmek
phase someone or something in v. aşamalı olarak uyarlamak/alıştırmak
phase someone or something into something v. aşamalı olarak uyarlamak/alıştırmak
raise the dickens (with someone or something) v. başına iş açmak/bela olmak
unreel or unwind something v. açmak/çözmek
have no friends or relatives v. kimi kimsesi olmamak
die or leave having left something undone or a desire unaccomplished v. gözü arkada kalmak
throw or be thrown into convulsions v. havale geçirmek
have (someone) sew or stitch (something) v. diktirmek
be extremely thirsty or dry v. içi yanmak
be old/mature enough to get married (to someone) or marry someone v. gelinlik çağına gelmek
be old/mature enough to get married (to someone) or marry someone v. evlilik çağına gelmek
to read the koran from start to finish (or from beginning to end) v. hatim indirmek
value someone or something above someone or something v. her şeyin üstünde tutmak
trick-or-treat v. cadılar bayramında şeker toplamaya çıkmak
become a fan of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) hayranı olmak
become a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) tutmaya/desteklemeye başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birine/bir şeye) ilgi/merak duymaya başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) sevmeye başlamak
become a fan of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) takdir etmeye başlamak
without cause or reason adj. nedensiz
common or garden adj. sıradan
without cause or reason adj. sebepsiz
one or several adj. bir ya da birkaç
one or two adj. birkaç
single or dual adj. tek veya çift
officially permitted or authorized adj. ruhsatlı
one or two adj. birkaç tane
common or garden adj. alelade
hit or miss adj. rasgele
hit or miss adj. gelişigüzel
one or two adj. bir iki tane
one or two adj. bir iki
sweet or dry adj. tatlı veya tatsız
newer or longer adj. daha yeni veya daha uzun
hit-or-miss adj. gelişigüzel
hit-or-miss adj. tesadüfi
one or two of adj. -in bir iki tanesi
true or false adj. doğru veya yanlış
cannot be captured or seized adj. yakalanamaz
not having a firm basis or foundation adj. sağlam temellere dayanmayan
individual or joint adj. müstakil veya müşterek
having three units or parts adj. üç parçadan oluşan
having three units or parts adj. üç kısımdan oluşan
worn or tired by travel adj. yol yorgunu
all-or-none adj. ya hep ya hiç
all-or-nothing adj. uzlaşmaz
either-or adj. iki seçenekten birini tercih etmeyi gerektiren
either-or adj. kaçamağa izin vermeyen
life-or-death adj. ölüm kalım
make-or-break adj. büyük başarı veya fiyasko ile sonuçlanan
make-or-break adj. ya batıp ya çıkacak olan
very seriously ill or injured adj. oldukça ağır hasta veya yaralı olan
biased against (someone or something) adj. birine ya da bir şeye karşı önyargılı
without let or hindrance adv. hiçbir engelle karşılaşmadan
in one way or another adv. bir türlü
some day or other adv. günün birinde
neither more or less adv. ne fazla ne eksik
one or other day adv. bugün yahut yarın
not for love or money adv. hiçbir şekilde
not for love or money adv. hiçbir suretle
or else adv. aksi halde
in any shape or form adv. hiçbir şekilde
more or less adv. takriben
sooner or later adv. erken veya geç
come hell or high water adv. bütün zorluklara rağmen
come hell or high water adv. her ne olursa
sooner or later adv. nasıl olsa
there or there abouts adv. orada veya o civarda
sometime or other adv. ileride birgün
rain or shine adv. her halükarda
or so adv. civarında
by some means or other adv. herhangi bir şekilde
somehow or other adv. nasılsa
in someway or other adv. iyi kötü
or else adv. aksi takdirde
in some way or another adv. her hangi bir biçimde
or so adv. yaklaşık
one or more adv. bir ya da birden çok
once or twice adv. bir iki kez
somehow or other adv. her nasıl olursa olsun
somehow or other adv. her nasıl olsa
or else adv. ille
for good or ill adv. sonuç ne olursa olsun
come hell or high water adv. ne olursa olsun
an hour or so adv. bir saate kadar
somehow or other adv. nasıl olsa
without let or hindrance adv. herhangi bir engel olmaksızın
now or never adv. ya şimdi ya hiç
little or nothing adv. hemen hemen hiç
more or less adv. iyi kötü
sooner or later adv. eninde sonunda
some day or other adv. bir gün
or so adv. veya takriben
sooner or later adv. er geç
or else adv. yoksa
or so adv. kadar
partially or wholly adv. kısmen ya da tamamen
for some reason or other adv. her nedense
rain or shine adv. ne olursa olsun
neither more or less adv. tam öyle
in some way or another adv. her hangi bir biçimde veya her nasılsa
little or nothing adv. hiç denecek kadar az
little or nothing adv. ya az ya hiç
neither more or less adv. tam o kadar
sooner or later adv. er veya geç
or so adv. falan
in a day or two adv. bir iki gün içinde
by accident or design adv. kazaen veya kasten
or rather adv. daha doğrusu
in some way or another adv. nasılsa
first or last adv. ergeç
little or nothing adv. hiç denecek kadar
by some means or other adv. şu veya bu şekilde
sooner or later adv. er ya da geç
once or twice adv. bir iki kere
somehow or other adv. iki arada bir derede
more or less adv. az ya da çok
one or two at a time adv. birer ikişer
directly or indirectly adv. doğrudan veya dolaylı
directly or indirectly adv. doğrudan veya dolaylı olarak
rightly or wrongly adv. doğru veya yanlış
rightly or wrongly adv. doğru ya da yanlış
hit-or-miss adv. neticesini düşünmeden
hit-or-miss adv. dikkatsizce
hit-or-miss adv. rastgele
now or later adv. şimdi veya sonra
more or less adv. yaklaşık
early or late adv. er ya da geç
partly or wholly adv. kısmen veya tamamen
once or twice a year adv. yılda bir veya iki kere
once or twice a year adv. yılda bir veya iki kez
implicitly or explicitly adv. dolaylı ya da doğrudan
implicitly or explicitly adv. dolaylı ya da dolaysız
in whole or in part adv. kısmen veya tamamen
positive or negative adv. olumlu veya olumsuz
positive or negative adv. olumlu ya da olumsuz
twice a week or more adv. haftada iki veya daha fazla kez
in one way or another adv. o ya da bu şekilde
knowingly or unknowingly adv. bilerek ya da bilmeyerek
with or without prep. olarak ya da olmaksızın
something or other pron. belirsizlik ifadesi olarak kullanılan bir kalıp
either or both conj. biri ya da ikisi
either ... or ... conj. ya ... veya ...
whether... or conj. ister
either... or... conj. ya... ya...
or so conj. veya şöyle
one way or another conj. ama öyle ama böyle
whether or conj. olup olmadığı
either... or ... conj. ya ... ya da ...
and or conj. ve/veya
whether or conj. gerek
and/or conj. ve/veya
whether or not conj. -sa da -masa da (yapsa da yapmasa da gibi)
either...or... conj. gerek...gerekse...
mixed or flavoured with vinegar adj. sirkeli
Phrasals
avert something (away) from someone or something n. (dikkatleri/gözleri birinden veya bir şeyden) başka yere çekmek
avert something (away) from someone or something n. (dikkatleri/gözleri birinden veya bir şeyden) uzaklaştırmak
avert something (away) from someone or something n. (birinden veya bir şeyden) gözlerini kaçırmak
tear (oneself) away (from someone or something) v. bir yerden zorla/istemeyerek ayrılmak
bash someone or something around v. kötü davranmak
build around (someone or something) v. çevresine (bir şey) yapmak
build around (someone or something) v. (birinin veya bir fikrin) etrafında inşa etmek
carry (someone or something) about v. beraberinde taşımak
carry someone or something about v. beraberinde taşımak
collect around (someone or something) v. çevresine/etrafına toplanmak
collect around someone or something v. çevresine/etrafına toplanmak
drape (something) around (someone or something) v. öylesine üstüne almak/atmak
drape something around someone or something v. öylesine üstüne almak/atmak
fling (someone or something) around v. oraya buraya atmak
fling someone or something around v. oraya buraya atmak
fly around someone or something v. birinin veya bir şeyin etrafında uçmak/uçuşmak
pull someone or something around v. oraya oraya çekmek/sürüklemek/çekiştirmek
route (someone or something) around (something or some place) v. problemli bölgeye girmeyip etrafından geçecek şekilde yönlendirmek
route someone or something around something v. problemli bölgeye girmeyip etrafından geçecek şekilde yönlendirmek
tout someone or something around v. her yerde bahsetmek
tuck something around someone or something v. iyice/sıkıca sarmak/örtmek
adopt (someone or something) as (something) v. olarak seçmek/benimsemek/kabul etmek
adopt (someone or something) as (something) v. kendine ait olduğunu iddia etmek
conceive of (someone or something) as (someone or something) v. tasavvur/hayal etmek
conceive of someone or something as someone or something v. tasavvur/hayal etmek
condemn (someone or something) as (something) v. olmakla/yapmakla suçlamak
describe (someone or something) as (something) v. olarak tanımlamak
describe someone or something as something v. olarak tanımlamak
envisage (someone or something) as (something) v. olarak görmek/düşünmek/hayal etmek
envisage someone or something as someone or something v. olarak görmek/düşünmek/hayal etmek
evaluate (someone or something) as (something) v. olarak görmek/düşünmek/değerlendirmek/algılamak
extol (someone or something) as (something) v. olarak ilan edip methetmek/yüceltmek/övmek/göklere çıkarmak
extol someone or something as something v. olarak ilan edip methetmek/yüceltmek/övmek/göklere çıkarmak
have (someone or something) down as (something) v. olarak görmek/düşünmek/algılamak
read (someone or something) as (someone or something) v. başka bir şey olarak düşünmek/görmek/algılamak
value someone or something as something v. olarak görmek/tutmak
visualize someone or something as someone or something v. olarak görmek/düşünmek/hayal etmek
fling (someone or something) aside v. yana/kenara atmak/fırlatmak/savurmak
bash someone or something around v. kötü kullanmak
build around (someone or something) v. etrafına (bir şey) yapmak
build around (someone or something) v. (birine veya bir fikre göre) kurmak
carry (someone or something) about v. yanında taşımak
carry someone or something about v. yanında taşımak
collect around (someone or something) v. başına üşüşmek
collect around someone or something v. başına üşüşmek
drape (something) around (someone or something) v. omuzlarına atmak
drape something around someone or something v. omuzlarına atmak
fling (someone or something) around v. oraya buraya fırlatmak
fling someone or something around v. oraya buraya fırlatmak
fly around someone or something v. /birinin veya bir şeyin üzerinde uçmak/uçuşmak
route (someone or something) around (something or some place) v. yan/tali yola yönlendirmek
route someone or something around something v. yan/tali yola yönlendirmek
tout someone or something around v. önüne gelene tanıtmak
adopt (someone or something) as (something) v. kendininmiş gibi benimsemek
conceive of (someone or something) as (someone or something) v. anlamak
conceive of someone or something as someone or something v. anlamak
condemn (someone or something) as (something) v. olmakla itham etmek
describe (someone or something) as (something) v. olduğunu söylemek/demek
describe someone or something as something v. olduğunu söylemek/demek
envisage (someone or something) as (something) v. gözünde/kafasında (bir şey) olarak canlandırmak
envisage someone or something as someone or something v. gözünde/kafasında (bir şey) olarak canlandırmak
extol (someone or something) as (something) v. yere göğe koyamamak
extol someone or something as something v. yere göğe koyamamak
read (someone or something) as (someone or something) v. başka bir şey olduğunu sanmak
value someone or something as something v. bir şeyle bir/eşit tutmak/görmek
visualize someone or something as someone or something v. gözünde/kafasında (bir şey) olarak canlandırmak
bash someone or something around v. tartaklamak
build around (someone or something) v. çevresine (bir şey) kurmak
build around (someone or something) v. (birini veya bir fikri) merkeze alarak oluşturmak
carry (someone or something) about v. kucağında taşımak
carry someone or something about v. kucağında taşımak
drape (something) around (someone or something) v. öylesine sarınmak
drape something around someone or something v. öylesine sarınmak
fling (someone or something) around v. oraya buraya saçmak
fling someone or something around v. oraya buraya saçmak
fly around someone or something v. birinin veya bir şeyin tepesinde uçmak/uçuşmak
adopt (someone or something) as (something) v. evlatlık almak
conceive of (someone or something) as (someone or something) v. olarak düşünmek
conceive of someone or something as someone or something v. olarak düşünmek
envisage (someone or something) as (something) v. gözünün önüne getirmek
envisage someone or something as someone or something v. gözünün önüne getirmek
bash someone or something around v. dövmek
build around (someone or something) v. etrafına (bir şey) kurmak
build around (someone or something) v. (birinin veya bir fikrin) etrafında bina etmek
fling (someone or something) around v. oraya buraya yaymak
fling someone or something around v. oraya buraya yaymak
adopt (someone or something) as (something) v. evlat edinmek
conceive of (someone or something) as (someone or something) v. gözünde canlandırmak
conceive of someone or something as someone or something v. gözünde canlandırmak
build around (someone or something) v. çevresine (bir şey) inşa etmek
build around (someone or something) v. etrafına (bir şey) inşa etmek
build around (someone or something) v. çevresine/etrafına bina etmek
descend on someone or something v. birisine veya bir yere haber vermeden gitmek
bind someone or something up (in something) v. birini ya da bir nesneyi bir şeyle sarmak
bind someone or something up (in something) v. birini ya da bir nesneyi bir şeyle bağlamak
bless someone or something with something v. … ihsan etmek/eylemek
bless someone or something with something v. kutsamak
blot someone or something out v. unutmak
blot someone or something out v. maziye/geçmişe gömmek
bomb (someone or something) out v. havaya uçurmak
bomb (someone or something) out v. patlatmak
bomb (someone or something) out v. gümletmek
bomb (someone or something) out v. (bombayla) dışarıya çıkartmak
bore into (someone or something) v. (bir şeyde) delik açmak
bore into (someone or something) v. delmek
bore into (someone or something) v. (birine) ilgiyle ve yoğun bir şekilde bakmak
bore into (someone or something) v. gözünü dikmek
bore into (someone or something) v. bakışını yöneltmek
bore into (someone or something) v. bakışları üzerinde olmak
bore through (someone or something) v. delik açmak
bore through (someone or something) v. delmek
bore through (someone or something) v. delip geçmek
bore through (someone or something) v. (bakışları) delip geçmek
bore through (someone or something) v. (birisinin) benliğine nüfuz etmek
bore through (someone or something) v. içine işlemek
beat (someone or something) into (something) v. (birine bir şeyi) zorla yaptırmak
beat (someone or something) into (something) v. (birine bir şeyi) kaba kuvvetle yaptırmak
beat (someone or something) into (something) v. (birine bir şeyi) döve döve yaptırmak
beat (someone or something) into (something) v. (birine bir şeyi) tehditle yaptırmak
beat (someone or something) into (something) v. (birini bir şey) yapmaya zorlamak
beat (someone or something) into (something) v. öğrenmek/öğretmek için çok çalışmak
beat (someone or something) into (something) v. zorla/kafasına vura vura öğretmek
beat (someone or something) into (something) v. aklına/kafasına sokmak
beat (someone or something) into (something) v. beynine kazımak
beat (someone or something) into (something) v. (bir şey birinin) aklına girmek
beat (someone or something) into (something) v. kafa yormak/patlatmak
beat (someone or something) into (something) v. pelte gibi oluncaya kadar dövmek
beat (someone or something) into (something) v. ayakta duramayacak hale gelinceye kadar dövmek
beat (someone or something) into (something) v. ağzı burnu kanayıncaya kadar dövmek
beat (someone or something) into (something) v. pestili çıkıncaya kadar dövmek
beat (someone or something) into (something) v. itiraf edinceye kadar dövmek
beat (someone or something) into (something) v. pes edinceye kadar dövmek
beat (someone or something) into (something) v. eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak
beat (someone or something) into (something) v. pestilini çıkarmak
beat (someone or something) into (something) v. bir güzel benzetmek
beat (someone or something) into (something) v. ağzını burnunu kırmak/dağıtmak
beat (someone or something) into (something) v. beynini dağıtmak/patlatmak
beat (someone or something) into (something) v. oluncaya kadar çırpmak/karıştırmak
beat (someone or something) into (something) v. karışıma (bir şey) ekleyip/katıp karıştırmak
beat (someone or something) into (something) v. (bir şeyi) karışıma yedirmek
beat (something) out of (someone or something) v. zorla/döve döve ağzından laf almak
beat (something) out of (someone or something) v. zorla/döve döve söyletmek
beat (something) out of (someone or something) v. zorla/döve döve elinden almak
beat (something) out of (someone or something) v. tozunu silkmek
beat (something) out of (someone or something) v. silkelemek
beat (something) out of (someone or something) v. tokaçlamak
beat (something) out of (someone or something) v. temizlemek/lekesini çıkarmak için çok/defalarca uğraşmak
beat down on (someone or something) v. dövmek
beat down on (someone or something) v. hırpalamak
beat down on (someone or something) v. yumruklamak
beat down on (someone or something) v. hızla vurmak