|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
televizyonda yayınlama |
televising n.
|
|
2 |
General |
televizyonda yayınlama |
telecasting n.
|
|
3 |
General |
televizyonda şiddet |
violence on television n.
|
|
4 |
General |
(radyoda/televizyonda) reklam |
commercial n.
|
|
5 |
General |
televizyonda gösterilen şiddet |
violence shown on television n.
|
|
6 |
General |
televizyonda konuşmacıya metni gösteren tablo |
autocue n.
|
|
7 |
General |
televizyonda kısa süre görünme |
face time n.
|
|
8 |
General |
sinemada veya televizyonda görünen metinler |
graphics n.
|
|
9 |
General |
(televizyonda, filmlerde) görüntünün daire içinde yavaş yavaş ortaya çıkması |
iris n.
|
|
10 |
General |
(internet veya televizyonda) sörf yapan kimse |
surfer n.
|
|
11 |
General |
televizyonda zap yapan kimse |
surfer n.
|
|
12 |
General |
televizyonda göstermek |
televise v.
|
|
13 |
General |
televizyonda olmak |
be on television v.
|
|
14 |
General |
televizyonda görmek |
teleview v.
|
|
15 |
General |
televizyonda göstermek |
show on television v.
|
|
16 |
General |
televizyonda yayınlamak |
televise v.
|
|
17 |
General |
(televizyonda vb) çıkmak |
get on v.
|
|
18 |
General |
(televizyonda vb) yayınlanmak |
be featured on v.
|
|
|
19 |
General |
(televizyonda vb) yayınlanmak |
be featured in v.
|
|
20 |
General |
(televizyonda vb) gösterilmek |
be featured in v.
|
|
21 |
General |
(televizyonda vb) gösterilmek |
be featured on v.
|
|
22 |
General |
televizyonda duymak |
hear on tv v.
|
|
23 |
General |
(bir program vb) televizyonda kesmek |
cut away on tv v.
|
|
24 |
General |
birini televizyonda görmek |
see someone on television v.
|
|
25 |
General |
televizyonda veya radyoda çıkmak |
be on v.
|
|
26 |
General |
televizyonda veya radyoda yayınlanmak |
be on v.
|
|
27 |
General |
(radyo veya televizyonda) süre doldurmak |
drool v.
|
|
28 |
General |
(televizyonda, radyoda) zap yapmak |
surf v.
|
|
29 |
General |
(televizyonda, radyoda) kanallar arasında gezinmek |
surf v.
|
|
30 |
General |
televizyonda yayınlanmış |
televised adj.
|
|
31 |
General |
televizyonda yayınlanan |
telecasted adj.
|
|
32 |
General |
televizyonda izlenmiş |
televiewed adj.
|
|
33 |
General |
televizyonda gösterilmiş |
televised adj.
|
|
34 |
General |
televizyonda görünmüş |
televiewed adj.
|
|
35 |
General |
televizyonda gösterilen |
onscreen adj.
|
|
36 |
General |
televizyonda gösterilen |
on-screen adj.
|
|
37 |
General |
televizyonda ilk kez |
first time on T.V adv.
|
|
38 |
General |
televizyonda gösterildiği şekilde |
onscreen adv.
|
|
|
39 |
General |
televizyonda gösterildiği şekilde |
on-screen adv.
|
|
Phrasals |
|
40 |
Phrasals |
film veya televizyonda bir sahneye geri dönmek |
cut back to someone or something v.
|
|
41 |
Phrasals |
radyoda, televizyonda, internette bir programın/yayının tanıtımını yapmak |
sign on v.
|
|
42 |
Phrasals |
radyoda, televizyonda, internette bir programın/yayının duyurusunu yapmak |
sign on v.
|
|
43 |
Phrasals |
radyoda, televizyonda, internette bir programın/yayının reklamını yapmak, |
sign on v.
|
|
Colloquial |
|
44 |
Colloquial |
bağış için televizyonda yapılan uzun program |
begathon n.
|
|
45 |
Colloquial |
televizyonda veya radyoda dini yayınlara ayrılan süre |
godslot n.
|
|
46 |
Colloquial |
(belli bir saatte/zamanda) televizyonda gösterilmek |
be on at v.
|
|
47 |
Colloquial |
televizyonda/sinemada ne oynuyor? |
what's on tap for today? expr.
|
|
Idioms |
|
48 |
Idioms |
televizyonda/medyada yargılanma |
trial by television n.
|
|
49 |
Idioms |
bir dava veya anlaşmazlık hakkında televizyonda, medyada veya sosyal medyada bir kişiye karşı suçlama veya suçlama iması içerecek şekilde yapılan tartışma |
trial by the media n.
|
|
50 |
Idioms |
televizyonda/medyada yargılanma |
trial by the media n.
|
|
Speaking |
|
51 |
Speaking |
bu gece televizyonda ne var? |
what's on television tonight? expr.
|
|
52 |
Speaking |
geçen gece televizyonda söylediklerini duydun mu? |
did you hear what he said on tv the other night? expr.
|
|
53 |
Speaking |
onu televizyonda görünce şaşırdım |
I was surprised when I saw him on tv expr.
|
|
54 |
Speaking |
onu televizyonda görünce şaşırdım |
I was surprised when I saw her on tv expr.
|
|
55 |
Speaking |
seni televizyonda görmüştüm |
I saw you on television expr.
|
|
56 |
Speaking |
televizyonda ne var |
what's on tv expr.
|
|
Trade/Economic |
|
57 |
Trade/Economic |
özellikle televizyonda |
wholesale politics n.
|
|
Media |
|
58 |
Media |
televizyonda yayınlanan ve yarım saate yakın süregiden reklamlar |
infomercial n.
|
|
59 |
Media |
televizyon ve televizyonda yayınlanan görüntüler |
videoland n.
|
|
60 |
Media |
(radyo veya televizyonda) hava tahmini |
weathercast n.
|
|
61 |
Media |
(radyo veya televizyonda) hava durumu |
weathercast n.
|
|
62 |
Media |
(televizyonda veya radyoda) hava durumu sunan kadın |
weatherwoman n.
|
|
63 |
Media |
(gazetede, televizyonda) bir konuya fazlasıyla yer veya zaman ayırmak |
overcover n.
|
|
64 |
Media |
(gazetede, televizyonda) bir konunun üzerinde çok fazla durmak |
overcover n.
|
|
65 |
Media |
televizyonda yayınlanacak materyal |
pickup n.
|
|
66 |
Media |
radyo veya televizyonda bir konuda mesaj veren kimse |
pitchman n.
|
|
67 |
Media |
(radyo veya televizyonda) spor yayını |
sportcast n.
|
|
68 |
Media |
(radyo veya televizyonda) spor yayını |
sportscast n.
|
|
Advertising |
|
69 |
Advertising |
(radyo veya televizyonda) reklam kuşağı |
space n.
|
|
Technical |
|
70 |
Technical |
televizyonda görüntü oluşturmak için kullanılan bir tür katot ışın tüpü |
kinescope n.
|
|
71 |
Technical |
televizyonda yayınlama |
telecast n.
|
|
72 |
Technical |
televizyonda göstermek |
televise v.
|
|
73 |
Technical |
televizyonda hoş görünen |
telegenic adj.
|
|
Television |
|
74 |
Television |
televizyonda yayınlanmak üzere yapılan gazetecilik ve haber yazımı |
telejournalism n.
|
|
75 |
Television |
televizyonda yayınlamak üzere haber yazan gazeteci |
telejournalist n.
|
|
76 |
Television |
televizyonda yayın yapan gazeteci |
telejournalist n.
|
|
77 |
Television |
gerçekçilik duygusu uyandırması amacıyla gerçek yaşamdan alınan sahnelerin televizyonda yayınlaması |
televérité n.
|
|
78 |
Television |
(renkli televizyonda) renkli arka plan yerine farklı bir arka planın yerleştirildiği özel bir efekt |
chromakey n.
|
|
|
79 |
Television |
(renkli televizyonda) renkli arka plan yerine farklı bir arka planın yerleştirildiği özel bir efekt |
colour separation overlay n.
|
|
80 |
Television |
(renkli televizyonda) renkli arka planın çıkarılıp yerine farklı arka planın koyulabildiği özel bir efekt |
color separation overlay n.
|
|
81 |
Television |
insanların hayatlarının televizyonda eğlence veya dram malzemesi olarak sunulduğu bir belgesel serisi |
docu-soap n.
|
|
82 |
Television |
(televizyonda) görüntüde gölge oluşumu |
shading n.
|
|
83 |
Television |
(televizyonda) renkli yayınlamak |
colorcast v.
|
|
84 |
Television |
(televizyonda) renkli yayınlamak |
colourcast v.
|
|
85 |
Television |
televizyonda gösterilen |
televisual adj.
|
|
86 |
Television |
televizyonda gösterime uygun |
televisual adj.
|
|
87 |
Television |
televizyonda yayınlanmaya uygun |
visiogenic adj.
|
|
Psychology |
|
88 |
Psychology |
televizyonda cinsiyet rolü |
sex role on television n.
|
|
Sport |
|
89 |
Sport |
yalnızca televizyonda yayınlanmak amacıyla yapılan ve katılımcıların meşhur kimseler arasında seçildiği spor müsabakası |
trashsport n.
|
|
Wagering |
|
90 |
Wagering |
at yarışlarının televizyonda yayınlandığı ve bahislerin yapıldığı bina |
teletheater n.
|
|
Art |
|
91 |
Art |
stüdyoda gerçek boyutları ile inşa edilemeyecek bir mekanı televizyonda göstermek için kullanılan minyatür set |
diorama n.
|
|
Theatre |
|
92 |
Theatre |
televizyonda veya tiyatroda oyuncuların, her şeyin kurmaca olduğunu, bir tiyatroda veya bir dizide olduklarını belli ettikleri hareketler veya konuşmalar |
breaking the fourth wall n.
|
|
Cinema |
|
93 |
Cinema |
sinema veya televizyonda samimi gerçekçilik |
vérité n.
|
|
94 |
Cinema |
sinema veya televizyonda kullanılan hayvanları idare eden kimse |
wrangler n.
|
|
95 |
Cinema |
filmlerde veya televizyonda kullanılmak üzere tutulan kamera görüntüsü |
file footage n.
|
|
Abbreviation |
|
96 |
Abbreviation |
radyo ve televizyonda yakalanan frekansı net bir şekilde yakalayıp tutmaya yarayan bir sistem |
afc (automatic frequency control) n.
|
|
Slang |
|
97 |
Slang |
televizyonda sadece belden yukarısı görünüp konuşan kimse |
meat puppet n.
|
|
98 |
Slang |
(birine radyodan/televizyonda/internetten) selam göndermek/vermek |
holla at (one) v.
|
|