the mark - Turkish English Dictionary
History

the mark

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "the mark" in Turkish English Dictionary : 185 result(s)

English Turkish
Common Usage
mark n. iz
mark n. işaret
mark v. işaretlemek
General
mark n. nişan
mark n. bellik
mark n. emare
mark n. nişane
mark n. yer
mark n. leke
mark n. alman markı
mark n. şöhret
mark n. puan
mark n. numara
mark n. yara yeri
mark n. mark
mark n. standart
mark n. çizik
mark n. hedef
mark n. belirti
mark n. not
mark n. dağ
mark n. liyakat
mark n. eser
mark n. ün
mark n. belgi
mark n. spor başlama çizgisi
mark n. kalıntı
mark n. alamet
mark n. not (derste)
mark n. damga
mark n. şiar
mark n. norm
mark n. (okulda) not
mark n. im
mark n. marka
mark n. belirteç
mark n. çizgi
mark n. röper
mark n. belirtke
mark n. yara izi
mark n. gaye
mark n. hedef
mark n. (iki ülke arasındaki) sınır
mark n. (yarışta) başlangıç noktası
mark n. isabet
mark n. dikkat
mark n. sahiplik, üretim yeri veya kalite bildiren isim, logo veya herhangi bir işaret
mark n. sahiplik belirtmek için hayvanın kulağına atılan çentik veya postuna yapılan işaret
mark n. imza yerine geçen işaret (haç, çizgi)
mark n. önem
mark n. öne çıkma
mark n. fark etme
mark n. belirgin özellik
mark n. onaylanmış kalite standardı
mark n. kalıcı etki
mark n. 13 şilin ve 4 peniye eşdeğer bir ingiliz ve iskoç para birimi
mark n. avrupa ülkelerinde özellikle altın ve gümüşte kullanılan, 227 gram'a eşdeğer çeşitli ağırlık birimlerine verilen ad
mark n. gaz ocağının üzerinde bulunan sıcaklık ayarlarından biri
mark n. belirli bir modelin varyasyonlarından birini ifade etmekte kullanılan bir sözcük
mark n. konum bildirmesi veya rehberlik yapması için konmuş şey
mark n. gezginlere bulundukları yeri bildirmeye yarayan belirgin nesne
mark n. havaya atılan hedefi vuracak kimsenin hedefin serbest bırakılması için verdiği talimat
mark n. olayların gerçek yüzü
mark n. doğru ve gerçek olma
mark n. ağaç kütüğündeki sahiplik belirten damga
mark n. postanın üzerinde yer alan ve genellikle postanenin ismini ve postalanma saatini belirten resmi işaret
mark n. genellikle olumlu yönde olan kalıcı veya güçlü izlenim
mark n. liyakat değerlendirmesi
mark n. derecelendirme
mark n. bir oyuncunun sahnedeki veya setteki önceden belirlenmiş konumunu gösteren bant parçası veya tebeşir çizgisi
mark n. çeşitli depolama ortamına zamanlama veya sayım amaçlı basılan veya çentik olarak atılan küçük bir işaret
mark n. seviye
mark n. Alman markı
mark n. para
mark v. puanlamak
mark v. numaralamak
mark v. damga vurmak
mark v. etiketlemek
mark v. not vermek
mark v. çizmek
mark v. marke etmek
mark v. damgalamak
mark v. mimlemek
mark v. markalamak
mark v. yazmak
mark v. dikkat etmek
mark v. belirtmek
mark v. damgasını vurmak
mark v. hesaba katmak
mark v. dikkate almak
mark v. imlemek
mark v. işaretlemek
mark v. göstermek
mark v. not atmak
mark v. işaret koymak
mark v. (ölüm yıldönümü vb) anmak
mark v. kutlamak
mark v. notlandırmak
mark v. yoklama defterine işaretlemek
mark v. yoklama almak
mark v. leke bırakmak
mark v. açıklamak
mark v. fark etmek
mark v. farkına varmak
mark v. dikkat etmek
mark v. göz önüne almak
mark v. göz önünde bulundurmak
mark v. doğal izler bırakmak
mark v. farklı olmasını sağlamak
mark v. sivriltmek
mark v. ayırt edici özellik olmak
mark v. (bir şeye) dikkati çekmek
mark v. belirgin bir izlenim edinmek
mark v. sınırlarını çizmek
mark v. işaretleyerek seçmek
mark v. işaretlercesine seçmek, tayin etmek veya mahkum etmek
mark v. gözlemlemek
mark v. ayakları ilerlemeden yürürcesine hareket ettirmek
mark v. mekanik ve basmakalıp şekilde davranmak
mark v. gelişmeleri beklerken ilerlemeyi geçici olarak durdurmak
mark v. avın kaçtığı ya da gizlendiği yeri görüp akılda tutmak
mark v. çizgi veya sınırla ayırmak
mark v. çizgi ile ayırıyormuş gibi sınırını çizmek
mark v. iz bırakmak
mark v. ile işaretlemek
mark v. yıldönümü olmak
mark v. (dönüm noktası) olmak
mark v. öne çıkmak
mark v. (sınav kağıdı, ödev) okumak
mark v. markaja almak
Colloquial
mark n. enayi
mark n. safdil
mark n. keriz
mark n. saf
mark n. hırsızlık veya dolandırıcılık için seçilen kurban
mark n. soyulacak/dolandırılacak kurban
mark n. soymak/dolandırmak için göze kestirilen kurban
Trade/Economic
mark n. alamet
mark n. çizgi
mark n. damga
mark n. finlandiya'nın 1999'a kadar tedavülde kalan temel para birimi
mark n. danzig serbest şehri'nin 1919-1923 yıllarında kullandığı temel para birimi
mark fiyat etiketi koymak
mark işaret
mark marka
Politics
mark n. bir topluluğun özgür üyelerinin ortak malı olan toprak parçası
Industry
mark n. genellikle bir serinin parçası olan ürün veya cihazın spesifik bir modeli
Technical
mark marka
Computer
mark im
mark işaretle
mark imle
Automotive
mark model numarası
mark işaret
Marine
mark n. suyun derinliğini belirtmek için ölçüm kordonuna çeşitli aralıklarla yerleştirilmiş düğüm veya parça
mark n. açık denize giden yük gemilerinin yan kısımlarının tam ortasında bulunan ve yaz sezonu yük çizgisini gösteren işaret
mark şamandra
Logic
mark n. (mantıkta) ayırt edici vasıf
Marine Biology
mark üreme halkası
Zoology
mark n. atın kesici dişlerinin taç yüzeyinde bulunan ve zamanla aşınması sebebiyle yaş tahmini yapılmasına imkan veren dar ve derin oyuk
Linguistics
mark n. belirti
Religious
mark n. dört incil yazarından biri
mark n. markos incili
mark n. dört incil'den ikincisi
Military
mark n. (abd ordusunda) üretimdeki bir askeri ekipmanın edinilme sırasını göstermek için bir numara ile birlikte kullanılan adlandırma
mark v. ayakları ilerlemeden yürürcesine hareket ettirmek
Sport
mark n. ulaşılan veya elde edilen nokta
mark n. rekor
mark n. (bowlingde) tek atışta bütün lobutların devrilmesi
mark n. (bowlingde) ikinci atışta bütün lobutların devrilmesi
mark n. (çim topu oyununda) sahada sabit duran, iki tarafından basık bir top
mark n. (bowlingde) bir kuka türü
mark n. (ragbide) kendi 22 m'lik sahasında duran bir oyuncunun rakip tarafından ileriye doğru atılan bir topu yakalaması ve "mark" diye bağırarak serbest vuruş yapmaya hak kazanması
mark n. (avustralya futbolunda) serbest vuruş hakkı verilmesi ile sonuçlanan, en az 10 m'lik bir mesafeden yapılan vuruşla gelen topu yakalama
mark n. (boksta) sporcunun diz altı şortunun belirlediği ve midesine denk gelen sınıra veya bu sınırın üstüne yumruk atma
mark n. (ragbide) serbest vuruşun veya penaltı vuruşunun yapılabildiği nokta
mark v. rekor kırmak
mark v. (rakip takımın oyuncusuna karşı) defans yapmak
mark v. (birinin golf topunu) egzersiz sahasından alıp yerine bir işaret bırakmak
mark markaja almak
Football
mark n. (avustralya futbolunda) serbest vuruş hakkı verilmesi ile sonuçlanan, en az 10 m'lik bir mesafeden yapılan vuruşla gelen topu yakalama
Card
mark v. kartın arkasına veya ucuna hile amacıyla belirsiz bir işaret koymak
Archaic
mark n. küçük bir bölge veya prenslik türü
Slang
mark n. dolandırıcının gözüne kestirdiği kurban
mark n. keriz
mark n. kolay aldanan kimse

Meanings of "the mark" with other terms in English Turkish Dictionary : 198 result(s)

English Turkish
General
hitting the mark n. isabet
an identifying mark on the suspect n. şüphelinin üzerinde kimlik tespitinde yardımı dokunabilecek bir işaret (dövme/ben vb)
cause to hit the mark v. rast getirmek
overshoot the mark v. aşırılığa kaçmak
overstep the mark v. su koyvermek
hit the mark v. rast gelmek
miss the mark v. hedefi tutturamamak
be up to the mark v. istenilen derecede olmak
overstep the mark v. aşırı gitmek
be wide of the mark v. hedeften uzak olmak
miss the mark v. tahmini yanlış çıkmak
hit the mark v. hedefi vurmak
hit the mark v. isabet etmek
overstep the mark v. haddini aşmak
overstep the mark v. çizgiyi aşmak
toe the mark v. kurallara uymak
hit the mark v. tahmini doğru olmak
miss the mark v. ıskalamak
overstep the mark v. çizmeyi aşmak
hit the mark v. isabet ettirmek
hit the mark v. başarmak
overstep the mark v. çok ileri gitmek
overstep the mark v. çok olmak
mark down the price v. fiyatı düşürmek
mark down the price v. fiyatı indirmek
overshoot the mark v. aşırı gitmek
mark down the prices v. fiyatları aşağı çekmek
mark down the prices v. fiyatları düşürmek
mark down the price v. fiyatı aşağı çekmek
mark up the price v. fiyatı yükseltmek
mark up the price v. fiyatı arttırmak
mark up the price v. fiyatı artırmak
mark down the price v. fiyatı (aşağı) çekmek
make speeches to mark the meaning and importance of the day v. günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapmak
just enough off the mark v. ıskalamak
just enough off the mark v. ucu ucuna kaçırmak
put a question mark in the minds v. kafalarda soru işareti yaratmak
put a question mark in the minds v. kafalarda soru işareti bırakmak
beside the mark adj. münasebeti olmayan
beside the mark adj. konu dışı
beside the mark adj. alakasız
on the mark adv. isabetli
below the mark adv. istenilen derecede değil
up to the mark adv. en ince noktasına kadar
Phrases
at the six-month mark expr. altıncı ayda
Colloquial
close to the mark adj. kabul sınırını aşmış
near to the mark adj. kabul sınırını aşmış
god save the mark! expr. aman tanrım!
up to the mark expr. durumu normal
up to the mark expr. her zamanki gibi
near to the mark expr. hemen hemen doğru
close to the mark expr. hemen hemen doğru
up to the mark expr. iyi
beside the mark expr. konuyla alakasız
beside the mark expr. konuyla ilgisiz
beside the mark expr. konu dışı
god save the mark! expr. ne diyeceğimi bilemiyorum!
beside the mark expr. söz konusu değil
beside the mark expr. söz konusu edilemez
Idioms
late off the mark n. müdahalede geç kalma
spot on the mark n. tam isabet
spot on the mark n. tamamen doğru
spot on the mark n. kesinlikle doğru
spot on the mark n. harfiyen doğru
spot on the mark n. tam olarak doğru
spot on the mark n. nokta atışı
spot on the mark n. mükemmel şekilde isabetli
spot on the mark n. eksiksiz
spot on the mark n. kusursuz
toe the mark v. yarış veya maçın başlamasına hazır olduğunu göstermek için ayak veya elle başlama çizgisine dokunmak
be wide of the mark v. beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak
fall short of the mark v. beklentileri karşılayamamak
bring up to the mark v. belli bir standarda getirmek
get off the mark v. bir maçta ilk sayıyı yapmak
get off the mark v. bir maçta ilk golü atmak
fall wide of the mark v. beklenilenden çok uzakta olmak/kalmak
hit the mark v. büyük ikramiye kazanmak
fall short of the mark v. beklentilerin altında olmak
fall short of the mark v. beklentilerin altında kalmak
toe the mark v. bekleneni yapmak
bring up to the mark v. belli bir düzeye getirmek
bring up to the mark v. doğru seviyeye getirmek
fall wide of the mark v. hedeften/amaçtan çok uzakta olmak
be quick off the mark v. hemen/derhal müdahale etmek
overstep the mark v. haddini aşmak
toe the mark v. emirlere uymak
be wide of the mark v. hedeften/amaçtan çok uzakta olmak
be wide of the mark v. ıskalamak
overshoot the mark v. ileri gitmek
mark the occasion v. kutlamak
toe the mark v. söyleneni yapmak
hit the mark v. turnayı gözünden vurmak
be slow off the mark v. (müdahale etmede) ağır kalmak
hit the something mark v. -e seviyesine gelmek/yükselmek
walk the chalk mark v. katı bir şekilde uymak
walk the chalk mark v. katı bir şekilde yerine getirmek
be wide of the mark v. hatalı olmak
be wide of the mark v. kusurlu olmak
be wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten uzak olmak
be wide of the mark v. yanlış olmak
be wide of the mark v. haksız olmak
be wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
fall wide of the mark v. hatalı olmak
fall wide of the mark v. kusurlu olmak
fall wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten (çok) uzak olmak
fall wide of the mark v. (tamamen) yanlış olmak
fall wide of the mark v. (tamamen) haksız olmak
fall wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
be off the mark v. hatalı olmak
be off the mark v. yanlış olmak
be close to the mark v. hedefe neredeyse ulaşmış olmak
be close to the mark v. hedefe yaklaşmak
be close to the mark v. hemen hemen/neredeyse doğru olmak
be close to/near the mark v. neredeyse/hemen hemen doğru olmak
be close to/near the mark v. yaklaşık olarak doğru olmak
be close to/near the mark v. hedefe neredeyse ulaşmış olmak
be close to/near the mark v. hedefe yaklaşmak
be not up to the mark v. pek iyi olmamak
be not up to the mark v. hayal kırıklığı olmak
be not up to the mark v. beklendiği gibi olmamak
be not up to the mark v. yeterli olmamak
be not up to the mark v. yetersiz olmak
be not up to the mark v. tatmin/memnun edici olmamak
be quick off the mark v. hemen/derhal harekete geçmek
be quick off the mark v. hızlı hareket etmek
be quick off the mark v. hızlı harekete geçmek
be quick off the mark v. derhal müdahale etmek
be quick off the mark v. hızlı idrak etmek
be slow off the mark v. yavaş harekete geçmek
be slow off the mark v. yavaş müdahale etmek
be slow off the mark v. yavaş idrak etmek
be slow off the mark v. ağır kanlı olmak
be slow off the mark v. ağır hareket etmek
be slow off the mark v. tepkileri/hareketleri ağır olmak
be slow off the mark v. tepkileri/hareketleri yavaş olmak
be up to the mark v. beklentiyi karşılamak
be up to the mark v. istendiği gibi olmak
be up to the mark v. beklendiği gibi olmak
be up to the mark v. istenilen/beklenen düzeyde olmak
be wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten çok uzak olmak/kalmak
be wide of the mark v. tamamen yanlış/hatalı olmak
be wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
fall wide of the mark v. doğruluktan/gerçeklikten çok uzak olmak/kalmak
fall wide of the mark v. tamamen yanlış/hatalı olmak
fall wide of the mark v. uzaktan yakından alakası olmamak
hit the mark v. tahmini doğru çıkmak
hit the mark v. isabet ettirmek
hit the mark v. hedefi vurmak
miss the mark v. yanlış çıkmak
miss the mark v. ıskalamak
miss the mark v. hedefi tutturamamak
wide off the mark adj. konu dışı
quick off the mark adj. hemen/derhal müdahale eden
quick off the mark adj. hemen/derhal harekete geçen
quick off the mark adj. hızlı hareket eden
quick off the mark adj. hızlı
quick off the mark adj. atik
up to the mark expr. alışılmış nitelikte
up to the mark expr. amaca uygun
dead on the mark expr. doğrudan doğruya
close to the mark expr. hemen hemen doğru
near the mark expr. hemen hemen doğru
up to the mark expr. isteneni karşılayacak nitelikte
up to the mark expr. istenen düzeyde
slow off the mark expr. kalın kafalı
dead on the mark expr. tam karşısında
near the mark expr. yaklaşık olarak doğru
way off the mark expr. yanlış/hedeften uzak
wide of the mark expr. yanlış/hedeften uzak
off the mark expr. yanlış
close to the mark expr. yaklaşık olarak doğru
off the mark expr. yanlış/hedeften uzak
far off the mark expr. çok yanlış
far off the mark expr. tamamen yanlış
far off the mark expr. çarpıtılmış
far off the mark expr. konudan uzak
far off the mark expr. konudan sapmış/uzağa çekilmiş
not up to the mark expr. yetersiz
not up to the mark expr. beklenen/gereken düzeyde değil
not up to the mark expr. beklendiği gibi değil
not up to the mark expr. pek iyi değil
not up to the mark expr. tatmin edici değil
not up to the mark expr. beklenenin altında
Law
beside the mark expr. konudan hariç
beside the mark expr. münasebeti olmayan
beside the mark expr. mevzudan hariç
beside the mark expr. sadetten hariç
Hunting
wide of the mark adj. hedefi ıskalayan (kurşun, mermi)
Music
to the mark v. işarete dönmek
Painting
mark the dimensions on v. kotlamak
Slang
the mark of cain n. leke
the mark of cain n. sabıka
the mark of cain n. kara
the mark of cain n. sicilde leke
the mark of cain n. siciline işleme
the mark of cain n. adı çıkma
the mark of cain n. damga
the mark of cain n. yüz kızartıcı bir durumun izi