at- - Turco Inglés Diccionario
Historia

at-



Significados de "at-" en diccionario turco inglés : 1 resultado(s)

Inglés Turco
Linguistics
at- pref. doğrultusunda veya -ya doğru anlamı katan ön ek

Significados de "at-" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
snarl at v. hırlamak
aim at v. hedeflemek
shout at each other v. bağrışmak
call the meeting at short notice v. acil toplantıyı çağırmak
call the meeting at short notice v. acil toplantıya çağırmak
wink at v. göz kırpmak
look at v. bakmak
at least adj. en az
at the same time adv. aynı zamanda
at night adv. geceleyin
at once adv. hemen
at least adv. en azından
at once adv. derhal
at the moment adv. şu anda
General
nursing of old persons at home n. evde yaşlı bakım
course for nursing at home n. evde yaşlı bakım kursu
glance at n. ima
accident at sea n. deniz kazası
enemy at the gate n. kapıdaki düşman
friend at court n. arka
love at first sight n. ilk görüşte aşk
lunge at n. üzerine hücum
friend at court n. tanıdık
heir at law n. yasal mirasçı
cheating at games n. mızıkçılık
object at issue n. anlaşmazlık konusu
dive time at current depth n. dipte kalma süresi
sergeant at arms n. komiser
the turf at n. yarışçılığı
deduction at source n. stopaj
a course of treatment at a spa n. kaplıca tedavisi
a cure at a spa n. kaplıca kürü
object at issue n. iddia olunan şey
criminal still at large n. hapishane kaçkını
prayer performed at a funeral n. cenaze namazı
health and safety at work n. işçi sağlığı ve iş güvenliği
repeating a year at school n. çift dikiş
lunge at n. üzerine saldırı
at home in n. kendini rahat hisseden (bir yerde)
counselor at law n. avukat
collisions at sea n. denizde çarpışmalar
looking at n. seyir
stoppage at source n. vergilerin kaynağında kesilmesi
name given at birth n. göbek adı
at full capacity n. tam kapasitede
gentleman at arms n. kral muhafızı
looking at n. seyretme
nursing at home n. evde bakım
accomplished at n. bir şeyde usta
friend at court n. torpil
sergeant at arms n. parlamentoda güvenlik görevlisi
playing at families n. evcilik
friend at court n. dayı
at the first opportunity n. ilk fırsatta
corruption starts at the top n. balık baştan kokar
age at last birthday n. son doğum günündeki yaş
age at entry n. giriş yaşı
ticket at full fare n. tam bilet
object at issue n. tartışma konusu
forty at a time n. kırkar
at the earliest opportunity n. ilk fırsatta
name at birth n. doğum ismi
name at birth n. doğum adı
at the earliest possible opportunity n. vakit geçirmeden
passage of (or at) arms n. ağız dalaşı
love at first sight n. yıldırım aşkı
barrister-at-law n. dava vekili
man-at-arms n. silahşor
counselor-at-law n. dava vekili
gentleman-at-arms n. kral muhafızı
counsellor-at-law n. dava vekili
counsellor-at-law n. avukat
man-at-arms n. asker
the train leaves at four o'clock n. tren saat dörtte kalkar
deal at arm's length with someone n. bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
ship at sea n. denizdeki gemi
life expectancy at birth n. umulan yaşam süresi (doğum anında)
one's arrival at work n. işe geliş (saati)
a statement made at a police station n. karakol ifadesi
an advantage gained at the beginning n. başlangıçta elde edilen avantaj
carpet at low price n. düşük fiyata halı
first day at school n. okuldaki ilk gün
at any time of day n. günün herhangi bir zamanı
a bullet fired at democracy n. demokrasiye atılan kurşun
death at a young age n. genç yaşta ölüm
dying at a young age n. gençt yaşta ölme
suspect at large n. kaçak zanlı
companion at home n. adreste/evde refakat
the point arrived at n. gelinen nokta
the credits at the end of a movie n. film sonunda çıkan yazılar
barrister at law n. dava vekili
counsellor at law n. avukat
counsellor at law n. dava vekili
counselor at law n. dava vekili
counselor-at-law n. avukat
stay-at-home dad n. eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca
stay at home father n. eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca
point at issue n. tartışma konusu/söz konusu mesele/konu
stay-at-home mom n. ev hanımı anne
people at the base of the pyramid n. piramidin tabanındakiler
at-homeness n. kendini iyi ve güvende hissetme
at-homeness n. evde olma/bulunma
a day at school n. okulda bir gün
paying at the door n. kapıda ödeme
delivery at the door n. kapıda teslim
prime minister at the time/during that time n. zamanın başbakanı
contents at a glance n. bir bakışta içindekiler
name at birth n. doğum adı
life at a glance n. bir bakışta hayat
my new friend at school n. okuldaki yeni arkadaşım
activities at work n. iş yerinde gerçekleştirilen aktiviteler
everything at once n. bir kerede her şey
win-at-all-costs attitude n. ne olursa olsun kazanmaya değer yaklaşımı
action at law n. kanuni işlem
action at law n. yasal işlem
action at law n. yasal girişim
action at law n. hukuk davası
bachelor-at-arms n. en düşük rütbeli şövalye
bachelor-at-arms n. en alt rütbeli şövalye
aftergame at irish n. tavlaya benzer eski bir oyun
at-home n. ev oturması
at-home n. ev ziyareti
jack-at-all-trades n. elinden her iş gelen kimse
jack-at-all-trades n. her işten anlayan kimse
jack-at-a-pinch n. acil durum yedeği
jack-at-a-pinch n. acil durumda birinin yerini alan kimse
jack-at-a-pinch n. ücret karşılığı hizmet veren gezgin papaz
man-at-arms n. ağır silahla donanmış asker
man-at-arms n. ağır silahla donanmış orta çağ süvarisi
(at) worst n. en kötü nitelik veya durum
(at) worst n. en hoş olmayan nitelik veya durum
(at) worst n. en vasıfsız nitelik veya durum
call at v. ziyaret etmek
look at something in perspective v. bir şeye geniş bir açıdan bakmak
go on at v. azarlamak
take a shot at v. bir el ateş etmek (tüfekle)
shout at the top of one's voice v. yırtınmak
be good at v. belirli bir şeyi iyi yapmak
sell at auction v. açık artırma ile satmak
laugh at v. alaya almak
set someone's mind at rest v. birinin kuşkularını ortadan kaldırmak
set at naught v. hiçe saymak
bridle at v. birisine kızmak
come at v. varmak
take a glance at v. göz atmak
preach at v. uyarıda bulunmak
be at a crossroads v. dönüm noktasına gelmek
be at bay v. çok zor bir durumda olmak
take turns at v. bir şeyi sırayla yapmak
set at naught v. önem vermemek
pick at v. yemek
shout all at once v. bağrışmak
be at a crossroads v. dönüm noktasında olmak
get the show on the road at last v. şeytanın bacağını kırmak
put somebody's mind at ease v. yüreğine su serpmek
be at one's best v. formunda olmak
play at v. oynamak
assist at childbirth v. doğurtmak
keep someone at bay v. birini sindirmek
feel at home v. yadırgamamak
become friendly at once v. kaynaşmak
peck at somebody v. azarlamak
be nettled at v. kızmak
have many projects going at once v. bin tarakta bezi olmak
sneeze at v. hor görmek
turn up one's nose at v. hor görmek
fly at one another's throat v. gırtlak gırtlağa gelmek
have a stab at v. denemek
turn up one's nose at v. burun bükmek
be at a standstill v. durmuş vaziyette olmak
be bonded at the heart v. yürekten bağlı olmak
be furious with somebody at something v. öfkelenmek
be overjoyed at somebody's misfortune v. kınalar yakmak
come at v. uğraşmak
grin at v. sırıtmak
keep somebody at arm's length v. yüz vermemek
be at a standstill v. hareket etmemek
drive at v. demek istemek
tilt at v. çatmak
look at v. seyretmek
go at it hammer and tongs v. kapışmak
be at loggerheads with v. ile ihtilafa düşmüş olmak
put down at v. inmek (uçak)
revile at something v. küfretmek
have a look at v. gözden geçirmek
ride atilt at somebody v. saldırmak
get at v. zarar vermek
take a look at v. bir bakmak
get at v. ortaya çıkarmak
jump at v. atlamak
sail at a great distance from the lande v. açıktan gitmek
have a bash at something v. bir denemek
puff at v. tüttürerek içmek
work at v. için çaba göstermek
slog away at a work v. çok sıkıcı bir işte çalışmak
set someone at large v. bir mahpusu serbest bırakmak
boggle at v. irkilmek
revile at something v. hakaret etmek
lunge at v. üzerine hücum etmek
be at a loss for words v. söyleyecek söz bulamamak
be at one's wits end v. eli ayağı dolaşmak
become a regular at v. müdavimi olmak
lay at one's door v. üstüne atmak
revile at something v. yermek
be at war v. savaş halinde olmak
surprize at v. şaşırmak
look at v. bakmak (sözlüğe vb)
be at odds v. aralarında anlaşmazlık olmak
foam at the mouth v. köpürmek
draw the line at v. bir sınır koymak
set somebody's mind at rest v. rahatlatmak
be at the end of one's tether v. son kozunu oynamış olmak
level at v. doğrultmak (silahı)
go at something v. girişmek
have a fling at v. bir şey yapmayı denemek
set at liberty v. serbest bırakmak
be at fault v. kusur etmek
be at rest v. hareket etmemek
strain at v. gayret etmek
throw a glance at v. bakış atmak
set one's cap at v. kancayı takmak
check in at v. kayıt yaptırmak
swear at v. verip veriştirmek
be priced at v. satılmak
take aim at v. nişanlamak
make oneself at home v. abayı sermek
buck at v. sıçramak
make an attempt at v. teşebbüs etmek
drive at v. kastetmek
come at v. vermek
plod away at v. bir işte şevksiz bir şekilde çalışmak
laugh at each other v. gülüşmek
arrive at v. ulaşmak
blink at v. göz atmak
rejoice at v. çok sevinmek
cock a snook at v. nanik yapmak
rejoice at v. sevinçten uçmak
glance at v. göz gezdirmek
shoot at v. ateş etmek
blaze away at v. ateş etmek
sell at a loss v. zararına satış yapmak
set at v. üstüne saldırmak
take umbrage at v. içerlemek
keep somebody at a distance v. fazla samimi olmamak
be pointed at v. parmakla gösterilmek
sniff at v. burun kıvırmak
pick at v. kusur bulmak
pick at v. burnunu sokmak
jeer at v. kahkahalarla birisiyle dalga geçmek
aim at its objective v. hedefine yönelmek
take a brief look at v. şöyle bir göz gezdirmek
look down one's nose at v. hor görmek
point at v. işaret etmek
live at somebody's expense v. parasını yemek
kick at v. tekme vurmak
be at the end of one's tether v. dayanacak gücü kalmamak
gaze at v. gözünü dikip bakmak
snatch at v. kapmaya çalışmak
be at ease v. rahat etmek
set somebody's mind at rest v. yüreğine su serpmek
be at someone's beck and call v. her an birinin emrinde olmak
shout at v. yüzüne bağırmak
pull at v. nefes çekmek (pipodan)
keep at v. devam etmek
be priced at v. fiyatında olmak
jump at the opportunity v. açıkgözlük etmek
be at war with v. mücadele etmek
take a glance at v. göz gezdirmek
leer at v. kötü niyetle bakmak
be at variance with v. ters düşmek
get at v. kastetmek
take offense at v. gücenmek
go on at v. başının etini yemek
rail at v. sövüp saymak
jump at v. fırsattan hemen faydalanmaya bakmak
laugh at v. alay etmek
land at the airport v. alana inmek
grasp at v. atlamak
cavil at v. itiraz etmek
throw a lasso at v. kement atmak
strain at v. çabalamak
fly at someone's throat v. birine birdenbire sözlerle saldırmak
balk at v. inat etmek
sniff at v. yabana atmak
sell something at a profit v. bir şeyin satışından kar etmek
look at someone askance v. birine yan bakmak
take turns at something v. keşikleşe yapmak
be at an end v. bitmek
prance at v. sıçrayıp oynamak
lend at interest v. faize vermek
make oneself at home v. rahatına bakmak
go at v. ele almak
ride at full speed v. doludizgin gitmek
hold at bay v. arada mesafe bırakmak
be at somebody's beck and call v. kul köle olmak
stand at attention v. vaziyet almak
set at liberty v. azat etmek
snarl at each other v. hırlaşmak
be at loose ends v. serbest olmak
shout at v. bağırmak
snap at v. ağzıyla kapmaya çalışmak
gawp at v. ağzı açık bir şekilde seyretmek
be bond with somebody at heart v. birine yürekten bağlı olmak
look daggers at v. kötü kötü bakmak
take a swipe at v. bir şeye doğru şöyle bir sallamak
hint at v. üstü kapalı söylemek
be at hand v. el altında olmak
make eyes at somebody v. göz süzmek
be at a low ebb v. morali bozuk olmak
be looked at v. bakılmak
wink at v. göz etmek
be at work v. işte olmak
take someone at her word v. birine inanmak
exalt at v. çok sevinmek
be at a crossroads v. yol ayrımına gelmek
get at v. ulaşmak
try one's hand at v. bir şeyi yapmayı denemek
jeer at v. kafa bulmak (dalga geçerek)
take a brief look at v. şöyle bir bakmak
set something at naught v. bir şeyi hiçe saymak
wonder at v. hayret etmek
keep on at somebody v. üstüne varmak
get at v. varmak
rail at v. hırlamak
level something at v. yöneltmek
fall at somebody's feet v. dizlerine kapanmak
work at v. bir şey için emek harcamak
arrive at a decision v. karara varmak
be found at fault v. kabahatli bulunmak
be at the mercy of v. ocağına düşmek
come at v. üstüne gelmek
wonder at v. şaşırmak
blink at v. hayret etmek
blaze away at v. hararetle yapmak
stare at v. dik dik bakmak
look at v. gözden geçirmek
weigh in at v. tartıldığında belirli bir ağırlıkta olmak
be at loggerheads v. kavgalı olmak
be laughed at v. komik duruma düşmek
be at variance with v. ile uyuşmamak
work out at v. denk gelmek
be at a standstill v. kesilmiş vaziyette olmak
be at a loss v. ne yapacağını bilmemek
be amazed at v. şaşırmak
be a dab hand at something v. erbabı olmak
be sick at one's stomach v. midesi bulanmak
come at v. ulaşmak
stare at v. bakmak (dikkatle)
be at work v. iş başında olmak
lay something at one's door v. üzerine atmak
snipe at v. saldırmak
dig (at someone) v. taş atmak
be vexed at something v. bir şeye canı sıkılmak
keep somebody at arm’s length v. biriyle arasında mesafe bırakmak
be at odds v. araları açık olmak (birilerinin)
stop short at v. birdenbire durmak (bir yerde)
balk at v. ayak diremek
point at v. parmakla göstermek
be at loose ends v. birinin bir işi olmamak
sell something at a loss v. bir şeyi zararına satmak
play at v. oynamak (çocuk dilinde)
happen at the same time v. rastlaşmak
maintain at v. tutmak
set at liberty v. saygısızlık etmek
jeer at v. taşak geçmek
aim at v. nişan almak
whittle at v. azaltmak
plug away at v. üzerinde sebatla çalışmak
throw money at something v. bir sorunu parayla çözmeye çalışmak
look daggers at somebody v. ters ters bakmak
work at peak capacity v. tam kapasiteyle çalışmak
glower at v. dik dik bakmak
champ at the bit v. çok sabırsızlanmak
get at something v. demek istemek
touch at v. uğramak (gemi bir yere)
snipe at v. gizli bir mevziden ateş açmak
have a bash at something v. el atmak
toil at v. ıkına sıkına çalışmak
throw a glance at v. şöyle bir bakmak
take umbrage at v. gücenmek
pull up at v. sürücü arabasını bir yerde durdurmak
shout at the top of one's voice v. avazı çıktığı kadar bağırmak
get at v. ima etmek
be a past master at v. bir konuda çok usta olmak
keep on at v. sıkboğaz etmek
plod away at v. bir işi hevessizce sürdürmek
feel sick at v. çok üzgün olmak
fly at v. saldırmak
take a look at v. bir göz atmak
exult at v. çok sevinmek
have a gander at v. bakmak
draw a bow at a venture v. boş atıp dolu tutmak
be at rest v. hareketsiz olmak
look daggers at v. ters ters bakmak
be at war with v. uğraşmak
glower at v. ters ters bakmak
take a look at v. bakmak
strain at a gnat and swallow a camel v. önemsiz bir şeyi mesele yapıp önemli bir şeye hiç aldırmamak
jump at something v. dünden razı olmak
gaze at v. seyretmek
draw the line at v. yapmamak
go at a snail's pace v. kağnı gibi gitmek
snatch at v. uzanmak
put somebody's mind at rest v. yüreğine su serpmek
have a stab at v. kalkışmak
make somebody drool at the mouth over something v. ağzını sulandırmak
point at v. göstermek
take turns at something v. sırayla yapmak
be at someone's elbow v. yanı başında olmak
set at variable v. aralarını açmak
set at nought v. hiçe saymak
keep someone at arm's length v. birini pek yaklaştırmamak
be at bay v. çıkmaza girmek
be at the top of the agenda v. gündeme gelmek
be at a loose end v. boşta olmak
work out at to v. gelmek (belirli bir miktara)
thunder at v. gümletmek
revile at something v. kötülemek
figure out at v. ulaşmak
be good at figures v. hesabı iyi olmak
pick at one's food v. tabağındaki yemekten pek az yemek
lend money at interest v. faize vermek
gaze at v. gözünü dikmek
work out at v. gelmek (belirli bir miktara)
turn one's nose up at v. burun burmak
be present at v. hazır olmak
revolt at v. iğrenmek
wink at v. göz kırparak işaret etmek
be at the end of one's rope v. çaresiz kalmak
make eyes at v. gözle flört etmek
pull at v. çekelemek
be at risk v. tehlikede olmak
wait at table v. servis yapmak
tear at one's heartstrings v. yüreğini cız ettirmek
connive at v. göz yummak
grasp at v. uzanmak
pounce at v. birden üstüne atılmak
jump at something v. balıklama dalmak
turn up one's nose at v. burun kıvırmak
eat at v. aşındırmak
take offence at v. gocunmak
marvel at v. hayret etmek
hold someone at bay v. birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek
fly at v. birdenbire üstüne saldırmak
bark at v. bağırmak
take someone at his word v. birine inanmak
throw mud at v. çamur atmak
take aim at v. hedeflemek
set someone at ease v. birini rahatlatmak
aim at v. fırlatmak (bir şeyi bir yere)
balk at v. tereddüt etmek
hint at v. dokundurmak
go at v. saldırmak
squint at v. şaşı bakmak
sneeze at v. küçümsemek
excel at v. sivrilmek
foam at the mouth v. çok öfkeli olmak
poke fun at v. alay etmek
aim at v. doğrultmak (silahı)
be at someone's agenda v. gündeme gelmek
be at an end v. sona ermek
snap at v. terslemek
stop off at v. mola vermek
nag at v. başının etini yemek
run at v. saldırmak
set someone's mind at rest v. birini rahatlatmak
preside at v. başkanlık etmek
hint at v. ima etmek
cock one's eye at v. göz etmek
glance at v. göz atmak
be at someone's elbow v. yanında olmak
jump at a conclusion v. acele hüküm vermek
be at a crossroads v. yol ayrımında olmak
be average out at v. ortalaması (belirli bir miktar) olmak
be at fault v. kabahatli olmak
leap at v. havada kapmak
be at the bottom of the heap v. diğerlerine göre daha kötü durumda olmak
wink at v. göz yummak
lay something at somebody's door v. suçu üzerine atmak
nag at somebody v. dırdır etmek
look daggers at someone v. birine öfke ile bakmak
be at variance with v. ile çelişmek
lope at v. eşkin gitmek
glare at v. sert sert bakmak
lay at someone's door v. suçu birinin üstüne atmak
be hard at hand v. kapıya dayanmış olmak
gibe at v. alay etmek
snap at v. ısırmaya çalışmak (köpek)
come at v. saldırmak
be at the head of v. başında bulunmak
poke fun at v. bir kimse ile alay etmek
look at with rolling eyes v. fıldır fıldır bakmak
look at with the eye of v. gözüyle bakmak
eat at v. sürüklemek
lay something at one's door v. yüklemek
ogle at each other v. kesişmek
sneer at v. küçümsemek
stick at v. bir iş üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek
grab at v. tutmaya çalışmak
have a bash at something v. teşebbüs etmek