Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
at-
"at-"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Linguistics
1
Dilbilim
at-
ök.
doğrultusunda veya -ya doğru anlamı katan ön ek
"at-"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
aim at
f.
hedeflemek
2
Yaygın Kullanım
shout at each other
f.
bağrışmak
3
Yaygın Kullanım
snarl at
f.
hırlamak
4
Yaygın Kullanım
call the meeting at short notice
f.
acil toplantıyı çağırmak
5
Yaygın Kullanım
call the meeting at short notice
f.
acil toplantıya çağırmak
6
Yaygın Kullanım
wink at
f.
göz kırpmak
7
Yaygın Kullanım
look at
f.
bakmak
8
Yaygın Kullanım
at least
s.
en az
9
Yaygın Kullanım
at the same time
zf.
aynı zamanda
10
Yaygın Kullanım
at night
zf.
geceleyin
11
Yaygın Kullanım
at once
zf.
hemen
12
Yaygın Kullanım
at least
zf.
en azından
13
Yaygın Kullanım
at once
zf.
derhal
14
Yaygın Kullanım
at the moment
zf.
şu anda
General
15
Genel
friend at court
i.
torpil
16
Genel
sergeant at arms
i.
parlamentoda güvenlik görevlisi
17
Genel
playing at families
i.
evcilik
18
Genel
nursing of old persons at home
i.
evde yaşlı bakım
19
Genel
course for nursing at home
i.
evde yaşlı bakım kursu
20
Genel
glance at
i.
ima
21
Genel
accident at sea
i.
deniz kazası
22
Genel
enemy at the gate
i.
kapıdaki düşman
23
Genel
friend at court
i.
arka
24
Genel
love at first sight
i.
ilk görüşte aşk
25
Genel
lunge at
i.
üzerine hücum
26
Genel
friend at court
i.
tanıdık
27
Genel
heir at law
i.
yasal mirasçı
28
Genel
cheating at games
i.
mızıkçılık
29
Genel
object at issue
i.
anlaşmazlık konusu
30
Genel
dive time at current depth
i.
dipte kalma süresi
31
Genel
sergeant at arms
i.
komiser
32
Genel
friend at court
i.
dayı
33
Genel
at the first opportunity
i.
ilk fırsatta
34
Genel
corruption starts at the top
i.
balık baştan kokar
35
Genel
the turf at
i.
yarışçılığı
36
Genel
deduction at source
i.
stopaj
37
Genel
a course of treatment at a spa
i.
kaplıca tedavisi
38
Genel
a cure at a spa
i.
kaplıca kürü
39
Genel
object at issue
i.
iddia olunan şey
40
Genel
criminal still at large
i.
hapishane kaçkını
41
Genel
prayer performed at a funeral
i.
cenaze namazı
42
Genel
health and safety at work
i.
işçi sağlığı ve iş güvenliği
43
Genel
repeating a year at school
i.
çift dikiş
44
Genel
lunge at
i.
üzerine saldırı
45
Genel
at home in
i.
kendini rahat hisseden (bir yerde)
46
Genel
counselor at law
i.
avukat
47
Genel
collisions at sea
i.
denizde çarpışmalar
48
Genel
looking at
i.
seyir
49
Genel
stoppage at source
i.
vergilerin kaynağında kesilmesi
50
Genel
name given at birth
i.
göbek adı
51
Genel
at full capacity
i.
tam kapasitede
52
Genel
gentleman at arms
i.
kral muhafızı
53
Genel
looking at
i.
seyretme
54
Genel
nursing at home
i.
evde bakım
55
Genel
accomplished at
i.
bir şeyde usta
56
Genel
age at entry
i.
giriş yaşı
57
Genel
age at last birthday
i.
son doğum günündeki yaş
58
Genel
ticket at full fare
i.
tam bilet
59
Genel
object at issue
i.
tartışma konusu
60
Genel
forty at a time
i.
kırkar
61
Genel
at the earliest opportunity
i.
ilk fırsatta
62
Genel
name at birth
i.
doğum ismi
63
Genel
name at birth
i.
doğum adı
64
Genel
at the earliest possible opportunity
i.
vakit geçirmeden
65
Genel
passage of (or at) arms
i.
ağız dalaşı
66
Genel
love at first sight
i.
yıldırım aşkı
67
Genel
barrister-at-law
i.
dava vekili
68
Genel
man-at-arms
i.
asker
69
Genel
man-at-arms
i.
silahşor
70
Genel
counselor-at-law
i.
dava vekili
71
Genel
gentleman-at-arms
i.
kral muhafızı
72
Genel
counsellor-at-law
i.
dava vekili
73
Genel
counsellor-at-law
i.
avukat
74
Genel
the train leaves at four o'clock
i.
tren saat dörtte kalkar
75
Genel
deal at arm's length with someone
i.
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
76
Genel
ship at sea
i.
denizdeki gemi
77
Genel
life expectancy at birth
i.
umulan yaşam süresi (doğum anında)
78
Genel
one's arrival at work
i.
işe geliş (saati)
79
Genel
a statement made at a police station
i.
karakol ifadesi
80
Genel
an advantage gained at the beginning
i.
başlangıçta elde edilen avantaj
81
Genel
carpet at low price
i.
düşük fiyata halı
82
Genel
first day at school
i.
okuldaki ilk gün
83
Genel
at any time of day
i.
günün herhangi bir zamanı
84
Genel
a bullet fired at democracy
i.
demokrasiye atılan kurşun
85
Genel
dying at a young age
i.
gençt yaşta ölme
86
Genel
death at a young age
i.
genç yaşta ölüm
87
Genel
suspect at large
i.
kaçak zanlı
88
Genel
companion at home
i.
adreste/evde refakat
89
Genel
the point arrived at
i.
gelinen nokta
90
Genel
the credits at the end of a movie
i.
film sonunda çıkan yazılar
91
Genel
barrister at law
i.
dava vekili
92
Genel
counsellor at law
i.
avukat
93
Genel
counsellor at law
i.
dava vekili
94
Genel
counselor at law
i.
dava vekili
95
Genel
counselor-at-law
i.
avukat
96
Genel
stay-at-home dad
i.
eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca
97
Genel
stay at home father
i.
eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca
98
Genel
point at issue
i.
tartışma konusu/söz konusu mesele/konu
99
Genel
stay-at-home mom
i.
ev hanımı anne
100
Genel
people at the base of the pyramid
i.
piramidin tabanındakiler
101
Genel
at-homeness
i.
kendini iyi ve güvende hissetme
102
Genel
at-homeness
i.
evde olma/bulunma
103
Genel
a day at school
i.
okulda bir gün
104
Genel
paying at the door
i.
kapıda ödeme
105
Genel
delivery at the door
i.
kapıda teslim
106
Genel
prime minister at the time/during that time
i.
zamanın başbakanı
107
Genel
contents at a glance
i.
bir bakışta içindekiler
108
Genel
name at birth
i.
doğum adı
109
Genel
life at a glance
i.
bir bakışta hayat
110
Genel
my new friend at school
i.
okuldaki yeni arkadaşım
111
Genel
activities at work
i.
iş yerinde gerçekleştirilen aktiviteler
112
Genel
everything at once
i.
bir kerede her şey
113
Genel
win-at-all-costs attitude
i.
ne olursa olsun kazanmaya değer yaklaşımı
114
Genel
action at law
i.
kanuni işlem
115
Genel
action at law
i.
yasal işlem
116
Genel
action at law
i.
yasal girişim
117
Genel
action at law
i.
hukuk davası
118
Genel
bachelor-at-arms
i.
en düşük rütbeli şövalye
119
Genel
bachelor-at-arms
i.
en alt rütbeli şövalye
120
Genel
aftergame at irish
i.
tavlaya benzer eski bir oyun
121
Genel
at-home
i.
ev oturması
122
Genel
at-home
i.
ev ziyareti
123
Genel
jack-at-all-trades
i.
elinden her iş gelen kimse
124
Genel
jack-at-all-trades
i.
her işten anlayan kimse
125
Genel
jack-at-a-pinch
i.
acil durum yedeği
126
Genel
jack-at-a-pinch
i.
acil durumda birinin yerini alan kimse
127
Genel
jack-at-a-pinch
i.
ücret karşılığı hizmet veren gezgin papaz
128
Genel
man-at-arms
i.
ağır silahla donanmış asker
129
Genel
man-at-arms
i.
ağır silahla donanmış orta çağ süvarisi
130
Genel
(at) worst
i.
en kötü nitelik veya durum
131
Genel
(at) worst
i.
en hoş olmayan nitelik veya durum
132
Genel
(at) worst
i.
en vasıfsız nitelik veya durum
133
Genel
pick at
f.
karışmak
134
Genel
take aim at
f.
nişan almak
135
Genel
hold the rope at both ends
f.
kendini helak etmek
136
Genel
give way at the knees
f.
dizlerinin bağı çözülmek
137
Genel
pick at
f.
çekelemek
138
Genel
grasp at
f.
kapmaya çalışmak
139
Genel
level at
f.
yüklemek (suçu)
140
Genel
keep somebody at a distance
f.
yüz vermemek
141
Genel
lay at someone's door
f.
bir suçu birine yüklemek
142
Genel
be at the parting of the ways
f.
yol ayrımında olmak
143
Genel
put at risk
f.
riske atmak
144
Genel
succeed at
f.
bir konuda başarılı olmak
145
Genel
rejoice at
f.
düğün bayram etmek
146
Genel
be present at
f.
bulunmak
147
Genel
be at sea
f.
denizde olmak
148
Genel
sell at a premium
f.
kar getirmek
149
Genel
rejoice at
f.
dünyalar onun olmak
150
Genel
stop short at
f.
işi belirli bir yere vardırmamak
151
Genel
be bad at figures
f.
hesabı kötü olmak
152
Genel
be taken aback at/by
f.
-e çok şaşırmak
153
Genel
make sheep's eyes at somebody
f.
göz süzmek
154
Genel
scream at
f.
bağırmak
155
Genel
run atilt at somebody
f.
saldırmak
156
Genel
sling mud at
f.
çamur atmak
157
Genel
blink at
f.
göz yummak
158
Genel
scowl at
f.
kaşlarını çatıp bakmak
159
Genel
strain at a gnat and swallow a camel
f.
ufak bir kabahati mesele yapıp büyük bir yanlışa aldırmamak
160
Genel
burn the candle at both ends
f.
fazla çalışmak
161
Genel
sneeze at
f.
yabana atmak
162
Genel
be riled at
f.
kızmak
163
Genel
get at
f.
kötülük etmek
164
Genel
set at loggerheads
f.
birbirine düşürmek
165
Genel
shout at the top of one's voice
f.
avaz avaz bağırmak
166
Genel
lay something at one's door
f.
üstüne yıkmak
167
Genel
throw stone at
f.
taş atmak
168
Genel
make eyes at
f.
göz etmek
169
Genel
laugh at
f.
gülüp geçmek
170
Genel
come at
f.
keşfetmek
171
Genel
shout at the top of one's voice
f.
bar bar bağırmak
172
Genel
shy at
f.
ürkmek
173
Genel
proceed at an angle
f.
bir açıda ilerlemek
174
Genel
poke something at
f.
bir şeyi bir yere doğru uzatmak
175
Genel
have a go at
f.
denemek
176
Genel
hold someone at bay
f.
birini sindirmek
177
Genel
aim at
f.
hedef almak
178
Genel
go at something
f.
sarılmak
179
Genel
feel at home
f.
kendini rahat hissetmek
180
Genel
peg away at
f.
bir işte sebatla çalışmak
181
Genel
have something at one's fingertips
f.
bir şeyi çok iyi bilmek
182
Genel
run at full speed
f.
alabildiğine koşmak
183
Genel
be at hand
f.
yakında olmak
184
Genel
laugh at
f.
gülmek
185
Genel
connive at
f.
görmezlikten gelmek
186
Genel
set at naught
f.
önemsememek
187
Genel
nibble at
f.
dişlemek
188
Genel
live at somebody's expense
f.
sırtından geçinmek
189
Genel
be at hand
f.
yaklaşmak
190
Genel
be riled at
f.
sinirlenmek
191
Genel
be at a low ebb
f.
çok azalmış olmak
192
Genel
strive at
f.
bir şey için çabalamak
193
Genel
be piqued at
f.
gücenmek
194
Genel
gird at
f.
alay etmek
195
Genel
keep something at one's fingertips
f.
el altında bulundurmak
196
Genel
foam at the mouth
f.
ağzı köpürmek
197
Genel
turn up one's nose at
f.
reddetmek
198
Genel
lash out at
f.
sert ve ani çıkış yapmak
199
Genel
scoff at
f.
alay etmek
200
Genel
keep somebody at a distance
f.
mesafeli davranmak
201
Genel
tug at one's heartstrings
f.
yüreğini cız ettirmek
202
Genel
sell at loss
f.
zararına satmak
203
Genel
disgust at
f.
nefret etmek
204
Genel
produce at
f.
mal etmek
205
Genel
beat at the door
f.
kapıyı çalmak
206
Genel
clutch at
f.
yakalamaya çalışmak
207
Genel
be piqued at
f.
kırılmak
208
Genel
have a dig at somebody
f.
taş atmak
209
Genel
spit at somebody
f.
tükürmek
210
Genel
stand at
f.
belirli bir derecede olmak (ısı vb)
211
Genel
laugh at
f.
birisine gülmek
212
Genel
leer at
f.
pis pis bakmak
213
Genel
happen at the same time
f.
rastlamak
214
Genel
turn one's nose up at something
f.
burun kıvırmak
215
Genel
balk at
f.
ürkmek
216
Genel
glare at
f.
dik dik bakmak
217
Genel
pull a face at
f.
surat asmak
218
Genel
be at daggers drawn with somebody
f.
kanlı bıçaklı olmak
219
Genel
fly at one anothers throats
f.
boğaz boğaza gelmek
220
Genel
be at an end
f.
sonuçlanmak
221
Genel
poke fun at somebody
f.
makaraya sarmak
222
Genel
be at the bottom of the pile
f.
diğerlerine göre daha kötü durumda olmak
223
Genel
be out at grass
f.
yayılmak
224
Genel
aim at
f.
niyet etmek
225
Genel
keep someone at bay
f.
birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek
226
Genel
grab at
f.
elle tutmaya çalışmak
227
Genel
gaze at
f.
gözü dalmak
228
Genel
be at a standstill
f.
durmak
229
Genel
jeer at
f.
yuhalamak
230
Genel
pull at somebody's heartstrings
f.
suistimal etmek
231
Genel
be a dab hand at something
f.
uzmanı olmak
232
Genel
be out at grass
f.
emekli olmak
233
Genel
burn the candle at both ends
f.
gece gündüz demeden çalışarak kendini helak etmek
234
Genel
feel at ease
f.
içi rahat etmek
235
Genel
be at the point of death
f.
ölmek üzere olmak
236
Genel
have something at one's fingertips
f.
bir şey elinin altında bulunmak
237
Genel
pull at one's heartstrings
f.
yüreğini cız ettirmek
238
Genel
put up at
f.
kalmak (otel vb'nde)
239
Genel
snarl at
f.
söylenmek
240
Genel
peck at
f.
kuş gibi az yemek
241
Genel
be riled at
f.
sinir yapmak
242
Genel
loose off at
f.
parlamak
243
Genel
be at something
f.
başında olmak
244
Genel
glower at
f.
yiyecekmiş gibi bakmak
245
Genel
stick at
f.
bir işi bırakmamak
246
Genel
call at
f.
ziyaret etmek
247
Genel
look at something in perspective
f.
bir şeye geniş bir açıdan bakmak
248
Genel
go on at
f.
azarlamak
249
Genel
take a shot at
f.
bir el ateş etmek (tüfekle)
250
Genel
shout at the top of one's voice
f.
yırtınmak
251
Genel
be good at
f.
belirli bir şeyi iyi yapmak
252
Genel
sell at auction
f.
açık artırma ile satmak
253
Genel
laugh at
f.
alaya almak
254
Genel
set someone's mind at rest
f.
birinin kuşkularını ortadan kaldırmak
255
Genel
set at naught
f.
hiçe saymak
256
Genel
bridle at
f.
birisine kızmak
257
Genel
come at
f.
varmak
258
Genel
take a glance at
f.
göz atmak
259
Genel
preach at
f.
uyarıda bulunmak
260
Genel
be at a crossroads
f.
dönüm noktasına gelmek
261
Genel
be at bay
f.
çok zor bir durumda olmak
262
Genel
take turns at
f.
bir şeyi sırayla yapmak
263
Genel
set at naught
f.
önem vermemek
264
Genel
pick at
f.
yemek
265
Genel
shout all at once
f.
bağrışmak
266
Genel
be at a crossroads
f.
dönüm noktasında olmak
267
Genel
get the show on the road at last
f.
şeytanın bacağını kırmak
268
Genel
put somebody's mind at ease
f.
yüreğine su serpmek
269
Genel
be at one's best
f.
formunda olmak
270
Genel
play at
f.
oynamak
271
Genel
assist at childbirth
f.
doğurtmak
272
Genel
keep someone at bay
f.
birini sindirmek
273
Genel
feel at home
f.
yadırgamamak
274
Genel
become friendly at once
f.
kaynaşmak
275
Genel
peck at somebody
f.
azarlamak
276
Genel
be nettled at
f.
kızmak
277
Genel
have many projects going at once
f.
bin tarakta bezi olmak
278
Genel
sneeze at
f.
hor görmek
279
Genel
turn up one's nose at
f.
hor görmek
280
Genel
fly at one another's throat
f.
gırtlak gırtlağa gelmek
281
Genel
have a stab at
f.
denemek
282
Genel
turn up one's nose at
f.
burun bükmek
283
Genel
be at a standstill
f.
durmuş vaziyette olmak
284
Genel
be bonded at the heart
f.
yürekten bağlı olmak
285
Genel
be furious with somebody at something
f.
öfkelenmek
286
Genel
be overjoyed at somebody's misfortune
f.
kınalar yakmak
287
Genel
come at
f.
uğraşmak
288
Genel
grin at
f.
sırıtmak
289
Genel
keep somebody at arm's length
f.
yüz vermemek
290
Genel
be at a standstill
f.
hareket etmemek
291
Genel
drive at
f.
demek istemek
292
Genel
tilt at
f.
çatmak
293
Genel
look at
f.
seyretmek
294
Genel
go at it hammer and tongs
f.
kapışmak
295
Genel
be at loggerheads with
f.
ile ihtilafa düşmüş olmak
296
Genel
put down at
f.
inmek (uçak)
297
Genel
revile at something
f.
küfretmek
298
Genel
have a look at
f.
gözden geçirmek
299
Genel
ride atilt at somebody
f.
saldırmak
300
Genel
get at
f.
zarar vermek
301
Genel
take a look at
f.
bir bakmak
302
Genel
get at
f.
ortaya çıkarmak
303
Genel
jump at
f.
atlamak
304
Genel
sail at a great distance from the lande
f.
açıktan gitmek
305
Genel
have a bash at something
f.
bir denemek
306
Genel
puff at
f.
tüttürerek içmek
307
Genel
work at
f.
için çaba göstermek
308
Genel
slog away at a work
f.
çok sıkıcı bir işte çalışmak
309
Genel
set someone at large
f.
bir mahpusu serbest bırakmak
310
Genel
boggle at
f.
irkilmek
311
Genel
revile at something
f.
hakaret etmek
312
Genel
lunge at
f.
üzerine hücum etmek
313
Genel
be at a loss for words
f.
söyleyecek söz bulamamak
314
Genel
be at one's wits end
f.
eli ayağı dolaşmak
315
Genel
become a regular at
f.
müdavimi olmak
316
Genel
lay at one's door
f.
üstüne atmak
317
Genel
revile at something
f.
yermek
318
Genel
be at war
f.
savaş halinde olmak
319
Genel
surprize at
f.
şaşırmak
320
Genel
look at
f.
bakmak (sözlüğe vb)
321
Genel
be at odds
f.
aralarında anlaşmazlık olmak
322
Genel
foam at the mouth
f.
köpürmek
323
Genel
draw the line at
f.
bir sınır koymak
324
Genel
set somebody's mind at rest
f.
rahatlatmak
325
Genel
be at the end of one's tether
f.
son kozunu oynamış olmak
326
Genel
level at
f.
doğrultmak (silahı)
327
Genel
go at something
f.
girişmek
328
Genel
have a fling at
f.
bir şey yapmayı denemek
329
Genel
set at liberty
f.
serbest bırakmak
330
Genel
be at fault
f.
kusur etmek
331
Genel
be at rest
f.
hareket etmemek
332
Genel
strain at
f.
gayret etmek
333
Genel
throw a glance at
f.
bakış atmak
334
Genel
set one's cap at
f.
kancayı takmak
335
Genel
check in at
f.
kayıt yaptırmak
336
Genel
swear at
f.
verip veriştirmek
337
Genel
be priced at
f.
satılmak
338
Genel
take aim at
f.
nişanlamak
339
Genel
make oneself at home
f.
abayı sermek
340
Genel
buck at
f.
sıçramak
341
Genel
make an attempt at
f.
teşebbüs etmek
342
Genel
drive at
f.
kastetmek
343
Genel
come at
f.
vermek
344
Genel
plod away at
f.
bir işte şevksiz bir şekilde çalışmak
345
Genel
laugh at each other
f.
gülüşmek
346
Genel
arrive at
f.
ulaşmak
347
Genel
blink at
f.
göz atmak
348
Genel
rejoice at
f.
çok sevinmek
349
Genel
cock a snook at
f.
nanik yapmak
350
Genel
rejoice at
f.
sevinçten uçmak
351
Genel
glance at
f.
göz gezdirmek
352
Genel
shoot at
f.
ateş etmek
353
Genel
blaze away at
f.
ateş etmek
354
Genel
sell at a loss
f.
zararına satış yapmak
355
Genel
set at
f.
üstüne saldırmak
356
Genel
take umbrage at
f.
içerlemek
357
Genel
keep somebody at a distance
f.
fazla samimi olmamak
358
Genel
be pointed at
f.
parmakla gösterilmek
359
Genel
sniff at
f.
burun kıvırmak
360
Genel
pick at
f.
kusur bulmak
361
Genel
pick at
f.
burnunu sokmak
362
Genel
jeer at
f.
kahkahalarla birisiyle dalga geçmek
363
Genel
aim at its objective
f.
hedefine yönelmek
364
Genel
take a brief look at
f.
şöyle bir göz gezdirmek
365
Genel
look down one's nose at
f.
hor görmek
366
Genel
point at
f.
işaret etmek
367
Genel
live at somebody's expense
f.
parasını yemek
368
Genel
kick at
f.
tekme vurmak
369
Genel
be at the end of one's tether
f.
dayanacak gücü kalmamak
370
Genel
gaze at
f.
gözünü dikip bakmak
371
Genel
snatch at
f.
kapmaya çalışmak
372
Genel
be at ease
f.
rahat etmek
373
Genel
set somebody's mind at rest
f.
yüreğine su serpmek
374
Genel
be at someone's beck and call
f.
her an birinin emrinde olmak
375
Genel
shout at
f.
yüzüne bağırmak
376
Genel
pull at
f.
nefes çekmek (pipodan)
377
Genel
keep at
f.
devam etmek
378
Genel
be priced at
f.
fiyatında olmak
379
Genel
jump at the opportunity
f.
açıkgözlük etmek
380
Genel
be at war with
f.
mücadele etmek
381
Genel
take a glance at
f.
göz gezdirmek
382
Genel
leer at
f.
kötü niyetle bakmak
383
Genel
be at variance with
f.
ters düşmek
384
Genel
get at
f.
kastetmek
385
Genel
take offense at
f.
gücenmek
386
Genel
go on at
f.
başının etini yemek
387
Genel
rail at
f.
sövüp saymak
388
Genel
jump at
f.
fırsattan hemen faydalanmaya bakmak
389
Genel
laugh at
f.
alay etmek
390
Genel
land at the airport
f.
alana inmek
391
Genel
grasp at
f.
atlamak
392
Genel
cavil at
f.
itiraz etmek
393
Genel
throw a lasso at
f.
kement atmak
394
Genel
strain at
f.
çabalamak
395
Genel
fly at someone's throat
f.
birine birdenbire sözlerle saldırmak
396
Genel
balk at
f.
inat etmek
397
Genel
sniff at
f.
yabana atmak
398
Genel
sell something at a profit
f.
bir şeyin satışından kar etmek
399
Genel
look at someone askance
f.
birine yan bakmak
400
Genel
take turns at something
f.
keşikleşe yapmak
401
Genel
be at an end
f.
bitmek
402
Genel
prance at
f.
sıçrayıp oynamak
403
Genel
lend at interest
f.
faize vermek
404
Genel
make oneself at home
f.
rahatına bakmak
405
Genel
go at
f.
ele almak
406
Genel
ride at full speed
f.
doludizgin gitmek
407
Genel
hold at bay
f.
arada mesafe bırakmak
408
Genel
be at somebody's beck and call
f.
kul köle olmak
409
Genel
stand at attention
f.
vaziyet almak
410
Genel
set at liberty
f.
azat etmek
411
Genel
snarl at each other
f.
hırlaşmak
412
Genel
be at loose ends
f.
serbest olmak
413
Genel
shout at
f.
bağırmak
414
Genel
snap at
f.
ağzıyla kapmaya çalışmak
415
Genel
gawp at
f.
ağzı açık bir şekilde seyretmek
416
Genel
be bond with somebody at heart
f.
birine yürekten bağlı olmak
417
Genel
burn the candle at both ends
f.
durup dinlenmeden çalışmak
418
Genel
be peeved at
f.
sinirlenmek
419
Genel
jump at something
f.
balıklama atlamak
420
Genel
have a shy at
f.
denemek
421
Genel
hurl abuse at somebody
f.
küfürü basmak
422
Genel
have something at one's fingertips
f.
girdisini çıktısını bilmek
423
Genel
pull at both ends
f.
çekiştirmek
424
Genel
get at
f.
uğraşmak
425
Genel
be at one's back
f.
bir kimseye arka çıkmak
426
Genel
look daggers at
f.
kötü kötü bakmak
427
Genel
take a swipe at
f.
bir şeye doğru şöyle bir sallamak
428
Genel
hint at
f.
üstü kapalı söylemek
429
Genel
be at hand
f.
el altında olmak
430
Genel
make eyes at somebody
f.
göz süzmek
431
Genel
be at a low ebb
f.
morali bozuk olmak
432
Genel
be looked at
f.
bakılmak
433
Genel
wink at
f.
göz etmek
434
Genel
be at work
f.
işte olmak
435
Genel
take someone at her word
f.
birine inanmak
436
Genel
exalt at
f.
çok sevinmek
437
Genel
be at a crossroads
f.
yol ayrımına gelmek
438
Genel
get at
f.
ulaşmak
439
Genel
try one's hand at
f.
bir şeyi yapmayı denemek
440
Genel
jeer at
f.
kafa bulmak (dalga geçerek)
441
Genel
take a brief look at
f.
şöyle bir bakmak
442
Genel
set something at naught
f.
bir şeyi hiçe saymak
443
Genel
wonder at
f.
hayret etmek
444
Genel
keep on at somebody
f.
üstüne varmak
445
Genel
get at
f.
varmak
446
Genel
rail at
f.
hırlamak
447
Genel
level something at
f.
yöneltmek
448
Genel
fall at somebody's feet
f.
dizlerine kapanmak
449
Genel
work at
f.
bir şey için emek harcamak
450
Genel
arrive at a decision
f.
karara varmak
451
Genel
be found at fault
f.
kabahatli bulunmak
452
Genel
be at the mercy of
f.
ocağına düşmek
453
Genel
come at
f.
üstüne gelmek
454
Genel
wonder at
f.
şaşırmak
455
Genel
blink at
f.
hayret etmek
456
Genel
blaze away at
f.
hararetle yapmak
457
Genel
stare at
f.
dik dik bakmak
458
Genel
look at
f.
gözden geçirmek
459
Genel
weigh in at
f.
tartıldığında belirli bir ağırlıkta olmak
460
Genel
be at loggerheads
f.
kavgalı olmak
461
Genel
be laughed at
f.
komik duruma düşmek
462
Genel
be at variance with
f.
ile uyuşmamak
463
Genel
work out at
f.
denk gelmek
464
Genel
be at a standstill
f.
kesilmiş vaziyette olmak
465
Genel
be at a loss
f.
ne yapacağını bilmemek
466
Genel
be amazed at
f.
şaşırmak
467
Genel
be a dab hand at something
f.
erbabı olmak
468
Genel
be sick at one's stomach
f.
midesi bulanmak
469
Genel
come at
f.
ulaşmak
470
Genel
stare at
f.
bakmak (dikkatle)
471
Genel
be at work
f.
iş başında olmak
472
Genel
lay something at one's door
f.
üzerine atmak
473
Genel
snipe at
f.
saldırmak
474
Genel
dig (at someone)
f.
taş atmak
475
Genel
be vexed at something
f.
bir şeye canı sıkılmak
476
Genel
keep somebody at arm’s length
f.
biriyle arasında mesafe bırakmak
477
Genel
be at odds
f.
araları açık olmak (birilerinin)
478
Genel
stop short at
f.
birdenbire durmak (bir yerde)
479
Genel
balk at
f.
ayak diremek
480
Genel
point at
f.
parmakla göstermek
481
Genel
be at loose ends
f.
birinin bir işi olmamak
482
Genel
sell something at a loss
f.
bir şeyi zararına satmak
483
Genel
play at
f.
oynamak (çocuk dilinde)
484
Genel
happen at the same time
f.
rastlaşmak
485
Genel
maintain at
f.
tutmak
486
Genel
set at liberty
f.
saygısızlık etmek
487
Genel
jeer at
f.
taşak geçmek
488
Genel
aim at
f.
nişan almak
489
Genel
whittle at
f.
azaltmak
490
Genel
plug away at
f.
üzerinde sebatla çalışmak
491
Genel
throw money at something
f.
bir sorunu parayla çözmeye çalışmak
492
Genel
look daggers at somebody
f.
ters ters bakmak
493
Genel
work at peak capacity
f.
tam kapasiteyle çalışmak
494
Genel
glower at
f.
dik dik bakmak
495
Genel
champ at the bit
f.
çok sabırsızlanmak
496
Genel
get at something
f.
demek istemek
497
Genel
touch at
f.
uğramak (gemi bir yere)
498
Genel
snipe at
f.
gizli bir mevziden ateş açmak
499
Genel
have a bash at something
f.
el atmak
500
Genel
toil at
f.
ıkına sıkına çalışmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of at-
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy