focus - Turco Inglés Diccionario
Historia

focus

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "focus" en diccionario turco inglés : 54 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
focus n. odak noktası
focus n. odak
focus v. odaklamak
focus v. odaklanmak
General
focus n. odak noktası
focus n. mihrak
focus n. odak
focus n. odaklama
focus n. foküs
focus n. merkez
focus n. bakılan/önem verilen/üzerinde durulan şey/konu/mesele
focus n. ilgi odağı
focus n. aktivite merkezi
focus n. yakın dikkat
focus n. yüksek dikkat
focus n. konsantrasyon
focus n. bir şeyin net olarak anlaşıldığı veya algılandığı durum
focus n. kültürün daha karmaşık ve ayrıntılı olan yönü
focus n. vurgu
focus v. bir noktada toplamak
focus v. fokus yapmak
focus v. odaklamak
focus v. odağa getirmek
focus v. odak ayarı yapmak
focus v. belirli bir noktaya veya amaca yönlendirmek
focus v. ilgi veya enerjiyi yoğunlaştırmak
Politics
focus v. bir noktaya toplanmak
Computer
focus n. odak
focus n. information builders adlı yazılım şirketinin geliştirdiği bir veri tabanı yönetim sistemi
focus n. (grafiksel kullanıcı arayüzünde) halihazırda aktif bir elemanı belirten gösterge
focus expr. odakla
Television
focus v. (televizyon tüpündeki elektron ışınlarını) parlak küçük bir nokta şeklinde odaklamak
Medical
focus n. fokus
focus n. lokalize bir enfeksiyon veya hastalığın vücutta etkili olduğu bölüm
Optics
focus n. odak uzaklığı
focus n. gözle açık ve net olarak görülebilen alan
focus n. merceğin netleştirebildiği alan
focus n. merceğin ışık ışınlarının toplandığı veya dağıldığı odak noktası
focus n. merceğin odak uzaklığı
focus n. odak noktası ile karşılık gelen birincil düzlem arasındaki mesafe
focus n. görüntünün temiz ve net olması
Math
focus n. odak
focus n. doğrultman doğrusu ile bağlantısı bir konik kesit belirten sabit nokta
Geometry
focus n. (koniklerde, hiperbolde) odak noktası
Physics
focus n. ışık ışınları, ısı gibi radyasyonun kırıldıktan veya yansıdıktan sonra bir araya geldiği nokta
Marine Biology
focus n. balık pulunun önce oluşan orta kısmı
Linguistics
focus n. odak
focus n. cümle veya pasajdaki en önemli ifade
Archaeology
focus n. (amerikan arkeolojisinde) neredeyse aynı özellikleri taşıyan buluntuları içeren bir grup bileşenin oluşturduğu bir sınıflandırma birimi
Geology
focus n. depremin merkezi
Photography
focus n. odak odacığı
focus n. fotografik ortamda ışığın bir noktada birleşmesi
Archaic
focus n. şömine
focus n. ocak

Significados de "focus" con otros términos en diccionario inglés turco: 225 resultado(s)

Inglés Turco
General
focus of interest n. ilgi odağı
focus group n. hedef grup
area of focus n. faaliyet alanı
long focus lens n. uzun odaklı mercek
seismic focus n. deprem merkezi
soft-focus lens n. flu mercek
focus group n. odak grubu
out of focus film n. flu film
out of focus film n. bulanık film
contrastive focus n. karşıtsal odak
presentational focus n. sunumsal odak
focus group discussion n. odak grup görüşmesi
focus of audit n. denetim odağı
focus of supervision n. denetim odağı
small focus n. küçük odak
throw background out of focus v. arka plana atmak
focus on v. bir noktada toplamak
focus on v. tüm dikkatini vermek
come into focus v. odağa girmek
focus on v. odaklanmak
throw out of focus v. arka plana atmak
focus one's attention on v. ağırlık vermek
focus one's energy on studies v. çalışmalara ağırlık vermek
focus one's attention on works v. çalışmalara ağırlık vermek
focus the attention v. dikkati yoğunlaştırmak
focus attention v. konsantre olmak
focus attention v. dikkatini bir yöne vermek
focus attention v. dikkatini toplamak
can not focus v. odaklanamamak
focus one's attention on v. -e dikkatini çevirmek
get out of focus v. bulanıklaştırmak
get out of focus v. netliğini yitirmek
focus on v. zihnini toplamak
focus on one's work v. kendini işe vermek
focus on studying v. çalışmaya odaklanmak
focus on work v. çalışmaya odaklanmak
focus on v. bütün dikkatini vermek
give full attention/focus to something v. tüm dikkatini vermek
give full attention/focus to something v. bütün dikkatini vermek
focus on growth v. büyümeye odaklanmak
focus real-world v. gerçek dünyaya odaklanmak
become the focus of v. odağına yerleşmek
become the focus of v. odağına yerleşmek
become the focus of v. odağı haline gelmek
focus group v. fikirleri uygulanabilirliklerini değerlendirmek üzere bir odak grubunun incelemesine sunmak
in focus adj. iyi ayar edilmiş
in focus adj. odaklanmış
out of focus adj. flu
out of focus adj. odaklanmamış
out of focus adj. iyi ayar edilmemiş
in focus adj. iyi odaklanmış
out-of-focus adj. bulanık
out-of-focus adj. flu
out of focus adj. odak dışı
out of focus adj. bulanık
Phrasals
focus something on someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye odaklamak
focus something on someone or something v. bir şeyi birine/bir şeye fokuslamak/fokus yapmak
focus something on someone or something v. bir şeyin odak noktasını birine/bir şeye yöneltmek
focus something on someone or something v. bir şeyin odak noktasını birine/bir şeye vermek/çevirmek
focus on v. fokus yapmak
focus on v. odaklamak
focus on v. dikkatini çekmek
focus on (someone or something) v. (birine/bir şeye) odaklamak
focus on (someone or something) v. (birine/bir şeye) fokuslamak/fokus yapmak
focus on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) merkezine almak
focus on (someone or something) v. (birine/bir şeye) odaklanmak
focus on (someone or something) v. odak noktasını (birine/bir şeye) yöneltmek
focus on (someone or something) v. odak noktasını (birine/bir şeye) vermek/çevirmek
Colloquial
our primary focus n. önceliğimiz
in focus adj. açıkça anlaşılmış
in focus expr. açık
in focus expr. çok iyi anlaşılmış
in focus expr. çok iyi bilinen
now focus expr. şimdi dikkatini ver
Idioms
be out of focus v. açık olmamak
come into focus v. açık ve belirgin olmak
be out of focus v. açıkça anlaşılmamak
come into focus v. anlaşılır olmak
go out of focus v. bulanık resim vermek
come into focus v. belirginleşmek
go out of focus v. bulanık görmek
come into focus v. görüş açısına gelmek
focus on the main points v. en önemli şeylere odaklanmak
bring into focus v. fokuslamak
focus on the main points v. en önemli noktalara değinmek
be out of focus v. karanlıkta kalmak
bring into focus v. odaklamak
place particular focus on v. ayrı bir parantez açmak
bring (something) into focus v. (bir şeyi) fokuslamak
bring (something) into focus v. (bir şeyi) odaklamak
bring (something) into focus v. (bir şeyi) netlemek
bring (something) into focus v. (bir şeyi) gözler önüne sermek
bring (something) into focus v. (bir şeyi) vurgulamak
bring (something) into focus v. (bir şeyi) görünür kılmak
get into focus v. odağa girmek
get into focus v. net görünmek
get into focus v. odağa sokmak
get into focus v. odaklamak
get into focus v. netlemek
get into focus v. daha iyi anlaşılmak
get into focus v. odak noktası olmak
get into focus v. farklı bir açıdan görülmek
in focus expr. açık ve net
Speaking
we'll now focus on the matches going forward expr. artık önümüzdeki maçlara bakacağız
turn off your mobile and focus on your studying expr. cep telefonunu kapa ve çalışmana odaklan
please focus expr. lütfen dikkatini ver
what you focus on, you magnify expr. neye odaklanırsan onu büyütürsün
Trade/Economic
global focus strategy n. evrensel bakış stratejisi
focus group interview n. hedef grup mülakatı
customer focus n. müşteri odaklılık
customer focus n. müşteri odağı
focus groups n. odak grupları
focus creep n. proje kapsamının kontrol edilemeyecek ölçüde büyüyüp genişlemesi
focus on profit v. kara odaklanmak
Politics
become a focus of anti-secular activities v. laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak
become a focus for anti-sharia activities v. şeriat karşıtı eylemlerin odağı olmak
become a focus of anti-sharia activities v. şeriat karşıtı eylemlerin odağı olmak
Advertising
focus group interview n. tüketici kümesi tartışması
Technical
chemical focus n. kimyasal olarak en etkili ışınların görsel olarak etkili olanlardan ayrılarak bir araya getirildiği odak
chemical focus n. kimyasal odak
astigmatic focus n. astigmat odak
sagittal focus n. bakışım bölümü odak düzlemi
double focus tube n. çift odaklı tüp
line focus n. çizgi odağı
variable focus lens n. değişir odaklı mercek
gaussian focus n. gauss odağı
gabor focus n. gabor odağı
variable focus lens n. foküsü değişebilen objektif
through-focus series n. katmanlı odaklama dizisi
mini and micro focus x-ray tubes n. mini ve mikro odaklı x-ışını tüpleri
actual focal spot size of mini and micro focus x-ray tubes n. mini ve mikro odaklı x-ışını tüplerinin gerçek odak noktası büyüklüğü
depth of focus n. odak derinliği
focus chart n. odak grafiği
depth of focus n. netlik derinliği
focus group n. odak grup
focus wobbler n. odak yalpalayıcı
plane of focus n. odak düzlemi
focus shift n. odak kayması
focus control n. odaklama kontrolü
auto-focus n. otomatik odak
imaginary focus n. sanal odak
fixed focus objective n. sabit odaklı objektif
line focus n. satır odaklama
long focus lens n. uzun odaklı mercek
long focus lens n. uzun odaklı objektif
variable focus lens n. zoom merceği
auto-focus v. otomatik odaklamak
out-of-focus adj. odaklanmamış
fixed focus adj. sabit odaklı
Computer
current focus n. geçerli odak
input focus n. giriş odağı
subject focus n. konu alanı
center focus n. merkezi odak
auto-focus n. otomatik netlik
auto focus n. otomatik odak
auto-focus n. otomatik odaklama
font focus logo n. yazı tipi odağı
font focus n. yazı tipi odağı
2nd focus n. 2 odak
field has focus expr. alan odaklı
toolbar focus expr. araç çubuğu odakla
on lost focus expr. odaklanma sonlandığında
on got focus expr. odaklanıldığında
set focus expr. odakla
set focus on expr. odakla
Informatics
depth of focus n. odak derinliği
Telecom
depth of focus n. fokus derinliği
depth of focus n. netleme derinliği
Electric
focus control n. odaklama kontrolü
line focus n. satır odaklama
Medical
focus in lower extremities and pelvic veins n. alt ekstremite ve pelvik venlerde odak
focus of infection n. infeksiyon odağı
tumor focus n. tümör odağı
Psychology
focus of control n. denetim odağı
sensate focus n. duyu odağı
focus of control n. kontrol odağı
weapon-focus effect n. silah odağı etkisi
Mental Health
focus group n. odak grubu
Dentistry
radioopaque focus n. radyopak odak
Optics
prime focus n. asal odak
depth of focus n. görme derinliği
principal focus n. temel odak
aplanatic focus n. uzaklaşan ışınların objektiften küresel sapma olmadan geçtiği nokta veya odak
conjugate focus n. konjuge fokus
conjugate focus n. konjuge odak
Physics
principal focus n. ana odak
main focus n. ana odak
principal focus n. asal odak
main focus n. ana merkez
principal focus n. esas odak
virtual focus n. görünür odak
principal focus n. odak noktası
Apiculture
focus of infection n. enfeksiyon merkezi
Linguistics
information focus n. bilgi odağı
message focus n. ileti odaklılık
selection of focus n. odak seçimi
unmarked focus n. olağan odak
form-focus adj. yapı odaklı
Geology
deep focus n. derin odak
Boxing
focus mitts n. odak eldiveni
Cinema
detail focus n. ayrı çekimi
fixed focus lens n. değişmez odaklı mercek
deep focus shot n. derin odaklı çekim
variable focus lens n. değişir odaklı mercek
deep-focus photography n. derinlemesine görüntü
fixed focus n. değişmez odak
focus puller n. odaklayıcı
focus puller n. birinci kamera asistanı
focus puller n. hareketli çekimlerde kameranın netlik ayarını yapan kimse
in focus expr. odakta
Photography
long focus n. büyük odak uzunluğu
variable focus lens n. değişken odak uzunluklu objektif
real focus n. gerçek odak
image focus n. görüntü odak
virtual focus n. görünen odak
object focus n. nesne odak
depth of focus n. odak derinliği
virtual focus n. zahiri odak
automatic focus n. otomatik odaklama sistemi
automatic focus n. otomatik odaklama özelliğine sahip nesne
soft focus n. yumuşak odak
soft focus n. (fotoğrafta) yumuşak görüntü
soft-focus adj. (fotografik görüntü) yumuşak hatlı
soft-focus adj. (lens) keskin odak yapamayan
soft-focus adj. (mercek) yumuşak odaklı fotoğraf çeken