kontrol eden - Turco Inglés Diccionario
Historia

kontrol eden



Significados de "kontrol eden" en diccionario inglés turco : 8 resultado(s)

Turco Inglés
General
kontrol eden wielder n.
kontrol eden controller n.
kontrol eden controlling adj.
kontrol eden regnative [obsolete] adj.
kontrol eden imperative adj.
Technical
kontrol eden controller n.
kontrol eden check adj.
Archaic
kontrol eden imperatory adj.

Significados de "kontrol eden" con otros términos en diccionario inglés turco: 146 resultado(s)

Turco Inglés
General
biletleri kontrol eden veya yer gösteren görevli theater attendant n.
çalışma saatlerini kontrol eden görevli time clerk n.
dağcının güvenlik halatını kontrol eden kimse belayer n.
kontrol eden şey bit n.
bir evin vb. kaynaklarını ve giderlerini kontrol eden kimse manager n.
eskrimde kılıcın hareketini kontrol eden başparmak ve işaret parmağı manipulator n.
işi kontrol eden kadın workmistress n.
kontrol eden kuvvet hold n.
kontrol eden etki hold n.
atın boyunluğunda dizgini kontrol eden halka gag runner n.
tarihi eserler, sanat hazineleri gibi objelerin satıldığı pazarları kontrol eden kartele mensup kimse ringster n.
(orta çağ'da) britanya'nın bazı bölümlerinde yerel ticareti kontrol eden ve bazen yerel yönetimde rol alan tüccar birliği guild n.
aracı kontrol eden kimse operator n.
saatin vurma mekanizmasını kontrol eden pervanemsi çark fan n.
kontrol eden kimse control n.
yeni kesilmiş hayvanların musevilik standartlarına göre caiz olup olmadığını kontrol eden görevli searcher n.
kereste kalitesini kontrol eden kimse surveyor n.
kendi kendini kontrol eden self checking adj.
Phrases
(bir şeyi) kontrol eden/yürüten in charge of (something) expr.
Idioms
metindeki bilgilerin doğruluğunu kontrol eden kimse fact checker n.
yöneten/kontrol eden kişi olmak play first fiddle v.
(birini/bir şeyi) iyi kontrol eden/denetleyen on watch for (someone or something) expr.
göz ucuyla (bir şeyi) kontrol eden one eye on expr.
bir gözüyle bir şeyi kontrol eden one eye on expr.
göz ucuyla (bir şeyi) kontrol eden one eye on (someone or something) expr.
bir gözüyle bir şeyi kontrol eden one eye on (someone or something) expr.
Trade/Economic
bilgisayarın işleyişini kontrol eden bütünleşmiş programlar dizisi operating system n.
kontrol eden şirket controlling company n.
ülkeye giren ve çıkan malların hareketini kontrol eden devlet birimi customs n.
büyük bir kurumun tüm bilgi akışını kontrol eden yöneticisi gatekeeper n.
Law
hesap kontrol eden comptroller n.
geçmişin şimdiki zamanı kontrol eden veya kısıtlayan etkisi mortmain n.
mülk sahibinin mülkü sadece konut olarak kullanan kiracısından aldığı kira bedelini kontrol eden ve mülk sahibinin kiracıyı evden çıkarma hakkını garanti altına alan (yasa) rent-controlled adj.
eşlerin evlilik sırasında edindikleri mülklerin tasarrufunu kontrol eden ispanyol hukuk sistemi ile ilgili ganancial adj.
Politics
partiyi özel amaçları için kontrol eden küçük bir hizipe mensup siyasetçi machine politician n.
siyasi partiyi kontrol eden küçük zümreye mensup kimse hack n.
bir partiyi kontrol eden profesyonel siyasetçi boss n.
kendisini kontrol eden ulusa malzeme sağlayan bölge hinterland n.
fransız parlamentosunun meclislerindeki işlemleri kontrol eden küçük memur grubu bureau n.
fransız parlamentosunun meclislerindeki işlemleri kontrol eden küçük bir memur grubu ds n.
siyasi parti faaliyetlerini kontrol eden grup political machine n.
siyasi parti faaliyetlerini kontrol eden grup machine n.
Industry
başlıkların ölçüsünü kontrol eden kimse measurer n.
(petrol endüstrisinde) çamurdaki petrol veya gaz izlerini kontrol eden kimse mudlogger n.
işleme tabi tutulan iplikleri kontrol eden kimse spuller n.
Media
metindeki verilerin doğruluğunu kontrol eden editör fact-checking editor n.
metindeki bilgilerin doğruluğunu kontrol eden kimse fact-checker n.
ortam ışığını kontrol eden koni biçimli donatı snoot n.
Technical
hidrolik kapıların açılmasını kontrol eden valf sistemi backcheck n.
vanalarda vb. giriş veya çıkışı kontrol eden ince sivri çubuk needle n.
kısma vanasını kontrol eden kimse throttleman n.
hava yükselme basıncını otomatik olarak kontrol eden regülatör automatic boost control n.
inşaatlarda ve elektrik teknolojisinin kullanıldığı her yerde motor veya hareketli parçalara enerji verilmesini sağlayan ve bu komponentleri kontrol eden pano motor control cabinet (mcc) n.
kontrol eden kişi inspector n.
senkronize eden veya senkro-kontrol cihazı synchronizing or synchronism check device n.
sistemdeki tüm devrelere giden elektrik gücünü kontrol eden düğme master switch n.
uçağın yav hareketini kontrol eden alet yaw damper n.
tüp içindeki elektron ışınlarının tarama hareketine neden olup onu kontrol eden elektromanyetik bir düzenek yoke n.
savak kapağının çalışmasını kontrol eden valf draw-gate n.
su akışını kontrol eden kanalın kapaklarında biriken su pool n.
allelik olmayan bir diğer genin normal etkisini kontrol eden gen inhibiter n.
allelik olmayan bir diğer genin normal etkisini kontrol eden gen inhibitor n.
fotoğraf filmi veya kağıdın makineden geçişini kontrol eden yol veya rampa shoe n.
kanalın akışını kontrol eden trunk adj.
Computer
bittorrent sisteminde veri aktarımını kontrol eden dosya torrent n.
kullanıcı arayüzünü kontrol eden program bölümü front end n.
başka bir karakter, bit veya bayt örüntüsünün elenmesini veya saklanmasını kontrol eden bir karakter, bit veya bayt örüntüsü mask n.
çevrimiçi sohbet odasındaki konuşmaları uygunsuz dil kullanımı, uygunsuz içerik açısından kontrol eden kimse moderator n.
bir koşulun sağlanma durumunu düzenli kontrol eden talimat poller n.
yerel alan ağının işlemlerini kontrol eden ve farklı birimlerce depolanmış verilere erişimi sağlayan merkezi birim file server n.
slayt gösterisini kontrol eden uzaktan kumanda presenter n.
Telecom
dinleme cihazlarını kontrol eden kimse wiretapper n.
kablo sıkıntısı veya acil bir durum yaşandığında iletilerin akışını kontrol eden veya gerektiğinde ilave personel atayan telgraf çalışanı dispatcher n.
Mechanic
buhar motorunun valflerini kontrol eden mekanizma link motion n.
savak kapağını kontrol eden valf slacker n.
Textile
kumaş veya ipliğin ağırlığını kalay solüsyonu ile kontrol eden kimse tinner n.
kumaş veya ipliğin ağırlığını kalay solüsyonu ile kontrol eden kimse tinman n.
(kumaş/yün) ditme makinesini kontrol eden kimse willower n.
Construction
su akışını kontrol eden kapak tail gate n.
Automotive
aracın arka tekerleklerini veya römork bölümünü kontrol eden direksiyon simidi tiller n.
aracın arka tekerleklerini veya römork bölümünü kontrol eden direksiyon simidi tiller wheel n.
Transportation
rıhtımda mal alıp malların miktar ve durumunu kontrol eden armatör veya gemi kiracısı temsilcisi wharfinger [uk] n.
Aeronautic
apron üzerindeki uçak hareketlerini kontrol eden ünite ramp n.
sistemdeki tüm devrelere giden elektrik gücünü kontrol eden switch master switch n.
uçağın sağa sola dönüş hareketini kontrol eden alet yaw damper n.
uçak hareketlerini kontrol eden sistem flight control n.
Medical
diğer organ hareketini kontrol eden organ parçası gubernaculum n.
obeziteyi kontrol eden antiobesity adj.
tükürük akışını kontrol eden antisialagogue adj.
Anatomy
yüzün ana duyu siniri olan ve çiğneme kaslarını kontrol eden motor sinir nervus trigeminus n.
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri trochlear n.
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri trochlearis n.
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri trochlear nerve n.
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri fourth cranial nerve n.
Psychology
kontrol eden tepki controlling response n.
Physiology
pankreastan salgılanan ve vücudun yağ alımını kontrol eden protein enterostatin n.
vücut fizyolojisi veya nörolojisinin bir yetenek veya bozukluğu kontrol eden bölümü wiring n.
vücut metabolizmasını başlatıp kontrol eden etki metabolic force n.
eşey organlarını uyararak üremeyi kontrol eden hormon gonadotrophic hormone n.
kalp hareketlerini kontrol eden cardioinhibitory adj.
Pathology
bağ dokusundaki bir proteinin üretimini kontrol eden gendeki sorundan kaynaklanıp kalıtımsal olarak aktarılan, uzun kemiklerin aşırı uzaması ile gözde ve dolaşım sisteminde birtakım sorunlarla karakterize edilen bir bağ dokusu bozukluğu marfan's syndrome n.
Pharmaceutics
bağırsak spazmını kontrol etmekte kullanılan, parasempatik sinir uyarılarını bloke eden ilaç veya madde anticholinergic n.
bağırsak spazmını kontrol etmekte kullanılan, parasempatik sinir uyarılarını bloke eden ilaç veya madde anticholinergic drug n.
bağırsak spazmını kontrol etmekte kullanılan, parasempatik sinir uyarılarını bloke eden ilaç veya maddeler anticholinergic drugs n.
Optics
ışığı kontrol eden cihaz optical device n.
Chemistry
geri akışı kontrol eden reflux adj.
Biology
hücre döngüsünün ilerlemesini kontrol eden proteinlerin her biri checkpoint protein n.
bir birim olarak aktarılan belirli bir özelliğin kalıtımını kontrol eden gen unit factor n.
çok sayıdaki yapısal geni kontrol eden düzenleyici genlerde meydana gelen değişimler gibi köklü değişikliklere sebep olan mutasyon macromutation n.
protoplazmanın kalıtımı kontrol eden varsayımsal partikül pangene n.
protoplazmanın kalıtımı kontrol eden varsayımsal partikül pangen n.
temel yapı enzimi veya proteini üretimini kontrol eden constitutive adj.
biyotik bir topluluğu kontrol eden (tür) codominant adj.
Biochemistry
dna moleküllerinin sarılmasını kontrol eden iki izomer enzimden her biri topoisomerase n.
sodyum pompasını kontrol eden plazma membran proteini sodium pump n.
Zoology
büyükbaş hayvanların topuklarını ısırarak sürüyü kontrol eden bir çoban köpeği heeler n.
Botanic
kortekste bulunan, su geçişi ile kabuk ve soymuk demeti arasındaki çözünmüş maddeleri kontrol eden en iç katmanın adı endodermis n.
bitki dokusunun gelişimini ve farklılaşmasını kontrol eden oksin veya giberellin benzeri bitki bileşeni hormone n.
Forestry
kızak yolundaki kütüklerin veya kütük kızaklarının hızını kontrol eden cihaz bridle n.
Literature
hayvanların zihnine girip onları kontrol eden kimse warg n.
History
antik roma döneminde kamu ahlakını ve nüfusu kontrol eden yetkili censor n.
hükümdar sofralarına nezaret edip yemekleri kontrol eden saray görevlisi food taster n.
Religious
(musevilik) insanın içine girip vücudunu kontrol eden bir iblis dibbuk n.
şeytanın evren iradesini kontrol ettiğini kabul eden gnostik bir teori pansatanism n.
Military
birden fazla silah sistemini kontrol eden hava kuvvetleri kanadı composite wing n.
hedefe yapılan atışı kontrol eden deniz kuvvetlerine ait radar fire control radar n.
Sport
kilden yapılmış güvercinleri vurma sporunda hedeflerin fırlatıldığı kapanları kontrol eden kimse trapper n.
Chess
satrançta tahtanın merkezini piyonlar yerine uzaktaki taşlar ile kontrol eden hypermodern adj.
Music
piyanistin hızını kontrol eden bir cihaz metrostyle n.
borulu orgda bir dizi durağı kontrol eden düğme flue stop n.
borulu orgda bir dizi durağı kontrol eden düğme flue stopper n.
borulu orgda bir dizi durağı kontrol eden düğmelerin tümü fluework n.
(orgda) sesi kontrol eden kutu bölümünde ses geçişine izin veren bir mekanizma shade n.
Theatre
sahne üzerinde asılı ekipmanı kontrol eden iplerin ayarlanabildiği yükseltilmiş dar platform fly floor n.
sahne üzerinde asılı ekipmanı kontrol eden iplerin ayarlanabildiği yükseltilmiş dar platform fly gallery n.
sahne üzerinde asılı ekipmanı kontrol eden iplerin bağlandığı tırabzan fly rail n.
Mythology
yunan mitolojisinde herkesin kaderini kontrol eden üç tanrıça moer n.
(yunan mitolojisi) insanların yazgılarını metaforik yaşam ipliği ile kontrol eden üç tanrıça fates n.
(yunan mitolojisi) insanların yazgılarını metaforik yaşam ipliği ile kontrol eden üç tanrıça the fates n.
Ornithology
kuş kuyruğunda uçuş yönünü kontrol eden ve denge sağlayan sert tüylerden her biri rectrix n.
Entomology
böceklerin tükürük bezinden salgılanan, deri değiştirme ve başkalaşımı kontrol eden hormon ecdysone n.
böceklerin tükürük bezinden salgılanan, deri değiştirme ve başkalaşımı kontrol eden hormon ecdyson n.
Slang
erkeği kontrol eden kadın ball-breaker n.
erkeği kontrol eden kadın ball-buster n.
şoförü hareketlerini kontrol eden yolcu harassenger n.
Metallurgy
yuvarlanarak hareket eden parçada kontrol kaybından kaynaklı kusur cobble n.