olmamak - Turco Inglés Diccionario
Historia

olmamak



Significados de "olmamak" en diccionario inglés turco : 11 resultado(s)

Turco Inglés
General
olmamak be lacking v.
olmamak not to happen v.
olmamak be off v.
olmamak not to be v.
olmamak lack v.
olmamak unbecome v.
olmamak laik [scottish] v.
olmamak lakke [obsolete] v.
olmamak off v.
Idioms
olmamak become unstuck [uk/australia] v.
Archaic
olmamak unbe v.

Significados de "olmamak" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
aynı fikirde olmamak disagree v.
razı olmamak object v.
General
hakkı olmamak have no business to do something v.
ile hiçbir ilişkisi olmamak have nothing to do with v.
haberi olmamak be ignorant of v.
yayında olmamak be off the air v.
aynı görüşte olmamak be inconsistent with v.
aklı yerinde olmamak be out of one's mind v.
ile aynı fikirde olmamak differ with v.
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak be oblivious to v.
şikayetçi olmamak be untroubled by v.
ikna olmamak doubt v.
tetikte olmamak have one's guard down v.
duyarlı olmamak be insensitive to v.
aynı düşüncede olmamak disagree with v.
razı olmamak be unwilling to v.
aynı görüşte olmamak disagree with v.
birine yeterli miktarda bir şey olmamak go short of v.
olmak ya da olmamak be or not to be v.
ile ilgisi olmamak bear no relation to v.
yanında yeterli miktarda olmamak be caught short of v.
elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak have nothing to show for it v.
iddiasında olmamak make no pretensions to v.
diyeceği olmamak have no objection v.
hassas olmamak be insensitive to v.
diyeceği olmamak have nothing to say v.
formda olmamak be out of practice v.
elinde olmamak be beyond one's power v.
birinin bir işi olmamak be at loose ends v.
fazla samimi olmamak keep somebody at a distance v.
gönlü razı olmamak not to find it in one's heart v.
muhatap olmamak not to give someone the time of day v.
keyfi yerinde olmamak be in the doldrums v.
hemfikir olmamak disagree v.
formda olmamak be out of shape v.
alıp vereceği olmamak be all square on the accounts v.
başını sokacak bir yeri olmamak have no roof over one's head v.
oralı olmamak pay no attention v.
meşgul olmamak have one's hands free v.
bir şey yüzünden daha beter durumda olmamak be none the worse v.
ayrı fikirde olmamak disagree with v.
arası iyi olmamak be in bad with v.
şansı olmamak be out of luck v.
aynı fikirde olmamak dissent v.
başını kaşıyacak vakti olmamak be snowed under with work v.
başarılı olmamak put up a poor show v.
ayarı olmamak know no bounds v.
keyfi olmamak be out of sorts v.
alışık olmamak be unaccustomed to v.
hiç şansı olmamak not to have a dog's chance v.
yaptığı iyi olmamak put up a poor show v.
borçlu olmamak be in the black v.
bir şeyden memnun olmamak dissatisfy v.
başı hoş olmamak be in bad with something v.
uygun olmamak be inappropriate v.
söz konusu olmamak be out v.
etrafında olup bitenlerin farkında olmamak be oblivious of v.
herkese nasip olmamak be quite something v.
emin olmamak not to be sure v.
dünyadan haberi olmamak be unaware of the happenings around oneself v.
aynı görüşte olmamak have a different opinion v.
adam olmamak come to no good v.
bir şeyi yapmak için gereken niteliklere sahip olmamak be unqualified to do something v.
teslim olmamak stand firm v.
biriyle samimi olmamak için ona çok mesafeli davranmak keep someone at arm's length v.
şansı olmamak be unlucky v.
sağı solu olmamak chop and change v.
birinin hiç umurunda olmamak not to care a whit v.
senkronik olmamak be out of sync v.
besinlerle arası iyi olmamak disagree with v.
keyfi olmamak feel rotten v.
alakası olmamak have nothing to do with v.
yüzü olmamak not to dare v.
teslim olmamak stand fast v.
ucu bucağı olmamak be endless v.
ile aynı görüşte olmamak disagree with v.
ilgisi olmamak have nothing to do with v.
hakkında bilgisi olmamak be ignorant of v.
eksik olmamak turn up v.
el altında olmamak be out of reach v.
bulunduğu makama bir daha aday olmamak stand down v.
bir şeye uygun olmamak be out of keeping with something v.
yerinde olmamak (her zamanki) be out of place v.
kitap yayımcısında mevcut olmamak be out of print v.
akıl karı bir iş olmamak not to be advisable v.
faaliyette olmamak remain inactive v.
fena olmamak be all right v.
ayrı fikirde olmamak have a different opinion v.
söylemeye lüzum olmamak go without saying v.
emin olmamak doubt v.
aynı fikirde olmamak differ from v.
keyfi yerinde olmamak feel out of sorts v.
birine yeterli miktarda bir şey olmamak go short v.
yeterli olmamak fall short v.
elinde olmamak can't help v.
şakulünde olmamak be out of plumb v.
haberi olmamak be unaware v.
yüzü olmamak not to have the face to v.
birinin umurunda olmamak not to give a shit v.
az buz olmamak be of no small matter v.
aynı düşüncede olmamak disagree v.
hiç parası olmamak not have a bean v.
dayanağı olmamak have no grounds v.
alışverişi olmamak avoid contact v.
iletişim içinde olmamak be out of touch with v.
farkında olmamak be unaware of v.
özelliği olmamak propertylessness v.
kolunu kıpırdatacak hali olmamak be dead beat v.
ile hiçbir ilgisi olmamak have nothing to do with v.
aynı fikirde olmamak differ v.
birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak have no business doing something v.
inanılması mümkün olmamak be beyond belief v.
tetikte olmamak be off guard v.
telefonunda kontör olmamak not have credit in one's phone v.
yerinde olmamak (fiilen) be out of place v.
karşı direnci olmamak (bir hastalığa) be susceptible to v.
akıl karı olmamak be unreasonable v.
anlamı olmamak have no meaning v.
şüphe altında olmamak be in the clear v.
sağlığı iyi olmamak be in poor health v.
kendinde olmamak be unconscious v.
sorumlusu olmamak bear no responsibility for v.
kimseye muhtaç olmamak stand on one's own legs v.
razı olmamak object v.
formunda olmamak be out of shape v.
yeterli olmamak fall short of v.
bir işe uygun niteliklere sahip olmamak be unqualified for a job v.
gerektiği gibi olmamak be amiss v.
cesareti olmamak not have the courage v.
alışverişi olmamak avoid contact with v.
dünyada olup bitenlerden haberi olmamak be out of touch v.
en ufak bir fikri olmamak not to have the faintest idea v.
hiçbir fikri olmamak not to have a clue v.
oralı olmamak pay no heed to something v.
taraftarı olmamak hold no brief for v.
elinde ayağında dermak olmamak have no strength in one's muscles v.
misafiri eksik olmamak do a lot of entertaining v.
ciddi olmamak not to be serious v.
doğru olmamak (saat) be off v.
haberi olmamak be unaware of v.
sokulgan olmamak keep to oneself v.
uyanık olmamak be asleep at the switch v.
hiç derdi olmamak not to have a care in the world v.
nefes bile alacak zamanı olmamak hardly to have time to breathe v.
hiç zamanı olmamak hardly to have time to breathe v.
aynı fikirde olmamak disagree v.
hemfikir olmamak dissent v.
bir şeyde olmamak be lacking in v.
bir şeyde iyi olmamak be unskilled in v.
bir şeyde iyi olmamak be unskilled at v.
bir şeyde usta olmamak be unskilled at v.
bir şeyde usta olmamak be unskilled in v.
zararı olmamak do no harm v.
hiç ilgisi olmamak have no concern with v.
ilgisi olmamak have no concern with v.
haberi olmamak not know about v.
haberi olmamak not be informed of v.
hemfikir olmamak nonconcur v.
mutabık olmamak nonconcur v.
dahil olmamak not to be involved v.
dahil olmamak not to be included v.
bir parçası olmamak not to be a part of v.
dayanağı olmamak be groundless v.
derinliği olmamak not to be deep v.
dayanağı olmamak be baseless v.
derinliği olmamak not to be a profound matter v.
çocuğu olmamak not to have a baby v.
dayanağı olmamak have no basis v.
derinliği olmamak not to have depth v.
acelesi olmamak be in no hurry v.
hasta olmamak be not sick v.
hasta olmamak be not ill v.
mahal olmamak not give rise to v.
yük olmamak not be a burden v.
zehirli olmamak be nonpoisonous v.
aynı olmamak not be the same v.
zehirli olmamak be nontoxic v.
uygun olmamak unbecome v.
engel olmamak give rein to v.
engel olmamak give free rein to v.
engel olmamak set free v.
engel olmamak allow to act without restraints v.
engel olmamak allow to move freely v.
engel olmamak not to prevent v.
engel olmamak not to stop v.
ümitli olmamak be hopeless v.
yolunda olmamak go bad v.
ümitli olmamak be not hopeful v.
aç olmamak not to be hungry v.
sağduyusu olmamak be lacking in sense v.
alakası olmamak have no concern with v.
kesin olmamak be uncertain v.
fikri olmamak have no idea v.
dayanağı olmamak have no foundation v.
kesin olmamak not be definite v.
kesin olmamak not be certain v.
kesin olmamak be indefinite v.
dünya yıkılsa umurunda olmamak not to give a damn v.
dünyadan haberi olmamak be unaware of what is going on around oneself v.
aynı görüşte olmamak dissent v.
geçerliliği olmamak be invalid v.
hakkı olmamak have no right v.
geçerliliği olmamak have no validity v.
alternatifi olmamak have no alternative v.
umurunda olmamak not care v.
razı olmamak frown upon v.
razı olmamak frown on v.
niyetli olmamak have no intention v.
temeli olmamak be groundless v.
temeli olmamak have no foundation v.
temeli olmamak have no basis v.
temeli olmamak have no ground v.
rengi belli olmamak not to show one's true colors v.
rengi belli olmamak not to show something's true colors v.
umudu olmamak be hopeless v.
umudu olmamak have no hope v.
hali olmamak be fatiqued v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel dead on one's feet v.
hali olmamak be worn out v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be pooped out v.
hali olmamak be fagged out v.
hali olmamak be petered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be exhausted v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be extremely tired v.
hali olmamak feel jaded v.
hali olmamak feel knackered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be washed up v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be knackered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel dead v.
hali olmamak be killed v.
hali olmamak be washed out v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be pooped v.
hali olmamak feel overtired v.
hali olmamak be petered out v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be fagged v.
hali olmamak feel whacked v.
kolunu kaldıracak hali olmamak beat v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be petered out v.
hali olmamak feel dead v.
hali olmamak be knackered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be tired v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be knackered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be worn down v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be tuckered out v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be washed v.
hali olmamak be pooped out v.
hali olmamak beat v.
hali olmamak feel tired v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be tuckered v.
hali olmamak feel terribly jaded v.
hali olmamak be worn down v.
hali olmamak be fagged v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be conked v.
hali olmamak be outworn v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be petered v.
hali olmamak be washed v.
hali olmamak feel like shit v.
hali olmamak feel like crap v.
hali olmamak be tuckered out v.
hali olmamak feel dead on one's feet v.
hali olmamak be exhausted v.
hali olmamak be tired v.
hali olmamak be knackered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel tired v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel overtired v.
hali olmamak be extremely tired v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel like shit v.
hali olmamak be washed up v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel like crap v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be fagged out v.
hali olmamak be conked v.
hali olmamak be pooped v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be washed out v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel terribly jaded v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel knackered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be fatiqued v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be worn v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be killed v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel jaded v.
hali olmamak be tuckered v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be worn out v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be outworn v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be conked out v.
hali olmamak be worn v.
hali olmamak be conked out v.
kolunu kaldıracak hali olmamak feel whacked v.
askerliğe elverişli olmamak be inconvenient for military service v.
askerliğe elverişli olmamak unfit for military service v.
elinde olmamak be unable to help v.
adil olmamak be unfair v.
tutunacak dalı olmamak have nobody to turn to v.
çalacak kapısı olmamak have nowhere to go v.
gidecek yeri olmamak have nowhere to go v.
inandırıcı olmamak be not convincing v.
inandırıcı olmamak be not wholly convincing v.
başını kaşıyacak vakti olmamak be as busy as a bee v.
başını kaşıyacak vakti olmamak be as busy as a beaver v.
kendinde olmamak feel hazy v.
kendinde olmamak lose consciousness v.
kendinde olmamak not being fully awake v.
geleceği olmamak have no future v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be bone-tired v.
hali olmamak be bone-tired v.
-in konuşulan şeyle hiç ilgisi olmamak be beside the question v.
-de ... olmamak be lacking in v.
yolunda olmamak be off-road v.
-in savunucusu olmamak hold no brief for v.
-e ihtiyacı olmamak have no use for v.
-e hiç niyeti olmamak have no thought of v.
kendine saygısı olmamak have no self-esteem v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think little of v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think nothing of v.
-e göre mesele olmamak think nothing of v.
-e göre mesele olmamak think little of v.
ile ilgisi olmamak have nothing to do with v.
olabileceği kadar olmamak get behind (with) v.
gözünde büyük bir iş olmamak think nothing of v.
yeni gelişmeler hakkında bilgisi olmamak be out of touch with v.
çıkarı olmamak have no gain v.
çıkarı olmamak have no interest v.
çıkarı olmamak have no advantage out of (a situation) for oneself v.
çıkarı olmamak get no benefit out of (a situation) for oneself v.
çıkarı olmamak get no advantage out of (a situation) for oneself v.
çıkarı olmamak have no benefit out of (a situation) for oneself v.
-e hassas olmamak be insensitive to v.
-e sahip olmamak lack v.
-e duyarlı olmamak be insensitive to v.
emin olmamak be unsure v.
peşinde olmamak not to be after something v.
seçeneği olmamak have no alternative v.
bilgisi olmamak have no idea v.
tereddütü olmamak have no hesitation in v.
hiç fikri olmamak have no idea v.
bir şeyde hatası olmamak do no wrong v.
yanlışı olmamak do no wrong v.
başka seçeneği olmamak have no other alternative v.
başka seçeneği olmamak have no other option v.
başka seçeneği olmamak have no other choice v.
morali iyi olmamak feel down v.
uzaktan yakından ilgisi olmamak be in no way connected to v.
lüksü olmamak not to have the luxury to v.
uzaktan yakından ilgisi olmamak have no connection whatsoever v.
lüksü olmamak not to have the luxury for v.
göründüğü gibi olmamak not what it looks like v.
uzaktan yakından ilgisi olmamak not to be linked whatsoever to v.
uzaktan yakından ilgisi olmamak not to have anything to do with something v.
pahalı olmamak be inexpensive v.
kontörü olmamak have no credits v.
yeterli zamana sahip olmamak not have enough time v.
itirazı olmamak have no objection v.
bilincinde olmamak be insensible of v.
bilincinde olmamak be unconscious of v.
bilincinde olmamak not to be aware of v.
bilincinde olmamak be unaware of v.
karşılığı olmamak be unrequited v.
yapacak bir şeyi olmamak have nothing to do v.
yatacak yeri olmamak have no place to sleep v.
kalacak yeri olmamak have no place to stay v.
kuşkusu olmamak have no doubt v.
başı sonu olmamak have neither beginning nor end v.
uygun olmamak suit ill v.
uygun olmamak misbecome v.
artık rağbette olmamak become unfashionable v.
sahibi olmamak lack an owner v.
okur-yazar olmamak be illiterate v.
sabıkası olmamak have no criminal record v.
suç sabıkası olmamak have no criminal record v.
bağlayıcı olmamak be non-binding v.
bağlayıcı olmamak not to be binding v.
mutlu olmamak be unhappy v.
seyahat engeli olmamak have no obstacle to travel v.
seyahat engeli olmamak have no restriction to travel v.
birşeyle ilgisi olmamak have nothing to do with something v.
seyahat engeli olmamak be free to travel v.
rakibi olmamak be unrivaled v.
rakibi olmamak be unrivalled v.
sağlık problemi olmamak have no medical/health problems/issues v.
sağlık sorunu olmamak have no medical/health problems/issues v.
(bilerek) yardımcı olmamak stonewall v.
birisiyle aynı görüşte/düşüncede olmamak beg to differ with someone v.
kontrol altında-olmamak not be under control v.
hoşnut olmamak be dissatisfied with v.
sorunu/problemi olmamak be in good shape v.
sabıkası olmamak get no previous convictions v.
bir şeyden haberdar olmamak have no awareness of something v.
pek umurunda olmamak not much care v.
göründüğü gibi olmamak not as it seems v.
göründüğü gibi olmamak not what it appears to be v.
hiç iyi olmamak be bad news v.
vizyonu olmamak lack vision v.
vizyonu olmamak have no vision v.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak have no knowledge of something v.
sırtını yaslayacağı bir ailesi olmamak have no family to lean on v.
sırtını dayayacağı bir ailesi olmamak have no family to lean on v.
fazla bir değeri olmamak have little value in itself v.
hiçbir bilgisi olmamak know nothing v.
hiçbir bilgisi olmamak have no knowledge v.
yasal dayanağı olmamak have no legal grounds v.
yasal dayanağı olmamak have no legal basis v.
eskisi gibi genç olmamak not as young as one used to be v.
hiç şansı olmamak have no chance v.
çekici olmamak be not attractive v.
lügatında öyle bir kelime olmamak have no such word in one's vocabulary v.
lügatında öyle bir kelime olmamak not have such a word in one's vocabulary v.
yeterince parası olmamak can't afford v.
risk altında olmamak bear no risk v.
temkinli olmamak be unwary v.
dikkatli olmamak be unwary v.
fonksiyonu olmamak be of no use v.
şaka olmamak be no joke v.
ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak bear no apparent relationship to v.
kimi kimsesi olmamak be all/completely alone (in the world) v.
kimi kimsesi olmamak have no friends or relatives v.
uygun olmamak be unsuitable v.
uygun olmamak be ill suited v.
uygun olmamak be improper v.
internete erişimi olmamak have no access to internet v.
hiçbir birikimi olmamak have nothing set aside v.
razı olmamak say no v.
gerek olmamak be no need v.
gerek olmamak be not necessary v.
endişelenecek bir şey olmamak be nothing to worry about v.
yapmaya istekli olmamak can't be bothered v.
aynı fikirde olmamak controversialize v.
borcu olmamak have no debt v.
borcu olmamak be debt-free v.
artık geçerli olmamak be no longer valid v.
-den başka şansı olmamak have no other choice than v.
i̇yi olmamak feel bad v.
i̇yi olmamak be not good v.
....i yeterli olmamak be poor at something v.
eksiklik olmamak be no lack v.
hali olmamak be exhausted v.
kolunu kaldıracak hali olmamak be exhausted v.
razı olmamak refuse v.
sahip olmamak lakke [obsolete] v.
bir grubun amaç veya eylemleriyle meşgul olmamak nonengagement v.
bir şeyi yapacak gücü olmamak be powerless to do v.
artık (bir şey) olmamak be no more v.
aynı görüşte olmamak part company v.
artık var olmamak be no more v.
kaybı olmamak hold one's own v.
memnun olmamak hide the face from v.
uygun olmamak unbeseem v.
emin olmamak hang v.
şakası olmamak mean v.
uygun olmamak missit [obsolete] v.
uygun olmamak missuit v.
gür olmamak misthrive v.
müreffeh olmamak misthrive v.
emin olmamak mistrow [obsolete] v.
haberdar olmamak lose track v.
bir bölgenin sınırlarına bağlı olmamak delocalize [us] v.
taşralı olmamak delocalize [us] v.
bir bölgenin sınırlarına bağlı olmamak delocalise [uk] v.
taşralı olmamak delocalise [uk] v.
taraftar olmamak deplore v.
hoşnut olmamak deplore v.
pazarlıktan hoşnut olmamak rue [scotland] v.
yandaşı olmamak disfavor [us] v.
yandaşı olmamak disfavour [uk] v.
hemfikir olmamak dissentiate v.
tadı olmamak distaste [obsolete] v.
aynı fikirde olmamak incombine [obsolete] v.
aynı fikirde olmamak disassent [obsolete] v.
aynı fikirde olmamak discept v.
uygun olmamak discommend v.
aynı düşüncede olmamak discord v.
razı olmamak discourage v.
aynı fikirde olmamak part v.
alakadar olmamak sit loose v.
iyiye alamet olmamak smell v.
niyeti belli olmamak squint v.
tok (aç olmamak) full adj.
sorumlu olmamak koşuluyla sans recours adv.
-den daha erken olmamak üzere no earlier than prep.
Phrasals
üzerinde giysi olmamak have nothing on v.
tutacak sözü olmamak have nothing on v.
(diğerinden) hiçbir üstün yanı olmamak have nothing on v.
tereddüdü olmamak think nothing of v.
(bir konuda) hiçbir fikri olmamak think nothing of v.
razı olmamak stand off v.
(bir konu hakkında) hemfikir olmamak differ about (something) v.
aynı fikirde olmamak differ about (something) v.
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak differ (with someone) on something v.
(bir konuda biriyle) aynı görüşte olmamak not agree with (someone or something) v.
(bir konuda biriyle) mutabık olmamak not agree with (someone or something) v.
(bir konuda biriyle) hemfikir olmamak not agree with (someone or something) v.
farkında olmamak blind to v.
hiçbir önemi olmamak count for nothing v.
teslim olmamak hold out on v.
(bir şeyde) hedeflenen aşamada olmamak fall behind on (something) v.
(bir konuda) hemfikir olmamak differ on (something) v.
(bir konuda) aynı fikirde olmamak differ on (something) v.
görünür olmamak go in v.
çalıştığı evde yatılı çalışan olmamak live out v.
yatılı hizmetçi/temizlikçi olmamak live out v.