ortaya - Turco Inglés Diccionario
Historia

ortaya



Significados de "ortaya" en diccionario inglés turco : 4 resultado(s)

Turco Inglés
Idioms
ortaya into the pot expr.
Computer
ortaya center n.
ortaya middle adj.
ortaya centre expr.

Significados de "ortaya" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ortaya çıkarmak find out v.
ortaya çıkarmak reveal v.
ortaya çıkmak show up v.
ortaya çıkmak emerge v.
gece ortaya çıkan nocturnal adj.
General
birinin ortaya dökülmesini istemediği bir şeyi başkasına söyleyen kimse tattler n.
yeniden ortaya çıkma comeback n.
uçurtmalarda ortaya dik olarak gelen çıta cross spar n.
denizaltı depremlerinin ortaya çıkardığı büyük dalga tsunami n.
kişinin bilmediği bir dilde aniden konuşma, okuma ve yazma yeteneğinin ortaya çıkması xenoglossia n.
ortaya dökme divulgation n.
iskambilde ortaya konulan para pool n.
suçluyu ortaya çıkarma detection n.
birinin ortaya dökülmesini istemediği bir şeyi başkasına söyleyen kimse tattletale n.
ortaya konan para pool n.
ortaya çıkma emanation n.
ortaya çıkma surfacing n.
yeniden ortaya çıkarma resurrection n.
ortaya konan para pot n.
ortaya çıkması önceden kestirilemeyen olay act of god n.
ortaya çıkma (istenmeyen bir olay) outcrop n.
güneş fırtınaları sonucu ortaya çıkan görsel olgu aurora borealis n.
bir karakterin ortaya çıkmasından sorumlu olan farklı genler arasında baskılayıcı etkilerin olması durumu epistatic n.
ortaya çıkarma exposure n.
ortaya çıkarılan şey disclosure n.
düşünce hayatında ortaya çıkan yeni akım current n.
daha sonradan ortaya çıkan etki aftereffect n.
suçu ortaya koyan exposer n.
ortaya çıkma arrival n.
ortaya çıkarma detection n.
haksızlıkları ortaya çıkaran kişi muckraker n.
ortaya koyma manifestation n.
eseri ortaya koyan sanatçı grubu consort n.
ortaya dökme apocalypse n.
kirli çamaşırları ortaya döken exposer n.
ortaya çıkma dawn n.
yeniden ortaya çıkma resurrection n.
toplam para (kumarda ortaya konan) pot n.
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an a fainting fit n.
ortaya çıkma appearance n.
yeniden ortaya çıkma reapperance n.
fazla miktarda glikojen depolanması şeklinde ortaya çıkan metabolik bir hastalık glycogenesis n.
ortaya çıkarma expose n.
henüz ortaya çıkmamış olma latency n.
yeniden ortaya çıkma reappearance n.
ortaya çıkma (istenmeyen bir olay birdenbire) outbreak n.
ortaya çıkarma discovery n.
ortaya çıkarma disclosure n.
ortaya konan para kitty n.
geceleri ortaya çıkan bir güve türü noctuid n.
dertlere çare olarak birinin ortaya attığı fikir nostrum n.
ortaya çıkarma unveiling n.
bir fikir ortaya atma voicing n.
ortaya çıkarma uncovering n.
kişinin bedenini veya bir eşyayı bulunduğu mekanda yok edip bir anda başka bir mekanda ortaya çıkarması teleportation n.
bir anda ortaya çıkan tehdit immediate threat n.
bir kitabı ortadan açtığımızda birbirine bakan sayfaları biri diğerinin aynadaki yansıması olarak düşünülerek ortaya çıkarılan estetik görüntü tekniği book matching n.
ortaya çıkma emergence n.
ortaya çıkan gelişmeler the emerging developments n.
ortaya koyma exposure n.
ortaya çıkaran revealer n.
ortaya çıkarma unearthing n.
pokerde başlangıçta ortaya konan para ante n.
ortaya çıkan bilgi revealed knowledge n.
ortaya dökme airing n.
ortaya çıkarma ascertainment n.
ortaya çekici kuvvet centripetal force n.
casusluğu ortaya çıkarma counterespionage n.
yalanı ortaya çıkaran kimse debunker n.
ortaya çıkan ışık emerging light n.
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse bricoleur n.
ortaya çıkan yeni özellikler emergent properties n.
milattan önce 2. yüzyılda ortaya çıkan bir yahudi mezhebi pharisaism n.
bir nesnenin çevre üzerinde bir sonuç ortaya çıkaran etkisi effectance n.
ortaya çıkma advent n.
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar back charges n.
19. yüzyılda fransa'da ortaya çıkmış hareketli bir dans can-can n.
19. yüzyılda fransa'da ortaya çıkmış hareketli bir dans cancan n.
yeniden ortaya koyma reassertion n.
yeniden ortaya çıkarma re-exposure n.
bir kişinin, kuruluşun, fikrin veya hareketin doğuşu veya ortaya çıkışı naissance n.
ortaya çıkma naissance n.
ortaya yanıt çıkaramama nonanswer n.
ortaya çıkmama nonpresentation n.
kendiliğinden ortaya çıkan duygular nature n.
1970'lerde ortaya çıkan manevi ve bilinç arttırıcı akımlar bütünü new age n.
doğasındaki özenli tarafı ortaya çıkararak, çocuk bakımı ve ev işlerinde eşit sorumluluk alan modern erkek new man n.
yeni ortaya çıkmış new-sprung n.
yakın zamanda ortaya çıkmış new-sprung n.
açıkça ortaya koyma explicitation n.
ortaya çıkma emergence n.
ortaya çıkan kimse emergent n.
ortaya çıkan kişi emergent n.
(bir şeyi) ortaya çıkaran kimse unfolder n.
(bir şeyi) ortaya çıkarma unfoldment n.
sonradan ortaya çıkan aksaklık joker n.
ortaya karışık birkaç şey mixed bag n.
ortaya dökme evulgation n.
ortaya çıkma extance [obsolete] n.
henüz ortaya çıkmamış olma latence n.
1980'lerde ortaya çıkan bir dans stili vogueing n.
afrika'da ortaya çıkan atalara tapınma biçiminde bir din voudouism n.
afrika'da ortaya çıkan atalara tapınma biçiminde bir din vodun n.
tartışmada savı ortaya süren ve savunan taraf affirmative n.
1920'li yıllarda abd'de ortaya çıkan bir dans black bottom n.
usta bir kimse tarafından mimarlık, edebiyat gibi alanlarda ortaya konmuş en önemli eser master work n.
büyücülükle suçlanan kimselerin ortaya çıkarılıp cezalandırılması witch-hunt n.
açığa vuran veya ortaya konulan şey manifestation n.
ayak topuklarının içe ve dışa döndürülmesi ile yapılan, 1960'lar ortaya çıkmış bir dans figürü mashed potato n.
bir kimsenin veya bir şeyin ortaya çıktığı kaynak whence n.
belirli dönemlerde yeniden ortaya çıkan şey hardy perennial n.
belirli bir uyaran sonucu ortaya çıkan engramların oluşturduğu şablon meaning n.
doğru tanımın ortaya koyduğu şey meaning in intension n.
kısıtlı bir sürede ortaya konmuş faydalı iş mechanical effect n.
zihnin çabukluğu ve dikkati ile ortaya çıkan zeka mental dexterity n.
ingiltere kilisesi'ndeki wesleyan dirilişiyle ortaya çıkan mezheplerden birinin üyesi methodist n.
bir şeyi ortaya çıkarmaya yardımcı olan etken midwife n.
(bir şeyi) ortaya çıkarma midwifery n.
ortaya çıkma break n.
kuzey iskoçya'da ortaya çıkmış hareketli bir halk dansı highland fling n.
1980'lerde new york'da ortaya çıkmış bir gençlik kültürü hip-hop n.
ay ışığına maruz kalınarak uyunduğu için ortaya çıktığı düşünülen akıl hastalığı moon-madness n.
yeniden ortaya koyma re-presentation n.
yeniden ortaya konma re-presentation n.
ortaya çıkaran kimse revelationist n.
1920'lerin sonunda ortaya çıkmış, çift olarak yapılan canlı bir caz dansı lindy n.
1920'lerin sonunda ortaya çıkmış, çift olarak yapılan canlı bir caz dansı lindy hop n.
insanın gerçeği sadece aklı temel alarak bilemeyeceğini ve gerçek ortaya çıksa dahi tümüyle anlayamayacağını ifade eden, tanrı tarafından tebliğ edilmiş dini öğreti mystery n.
kısa süreliğine ortaya çıkma gleam n.
(yüz kasılması sonucu ortaya çıkan) alaycı yüz ifadesi rictus n.
(kasılma sonucu ortaya çıkan) açıklık rictus n.
m.s. 1346'da ortaya çıkan bir kıyafet süslemesi dagges n.
bir şey eridiğinde ortaya çıkan madde deliquescence n.
bir şey çözündüğünde ortaya çıkan madde deliquescence n.
bir şey sıvılaştığında ortaya çıkan madde deliquescence n.
kurt ve köpeğin çiftleşmesi sonucu ortaya çıkan yavru demiwolf n.
kötü ruhlara dair ortaya konan sistematik ve dini öğreti demonology n.
varsayımsal veya mevcut verilerle yapılan hızlı akıl yürütme sonucu ortaya çıkan ispat demonstration n.
aniden ortaya çıkan bir şey dalga gust n.
birden fazla biçimde ortaya çıkan organizma, halk hikayesi gibi oluşumlara verilen ad multiform n.
fikir ortaya koyan kimse opinionator n.
ortaya çıkan etki rub-off n.
ihmal sonucu ortaya çıkan olumsuz etki rust n.
kültürel sınırlamaların önemsenmemesi sonucu ortaya çıkan serbest davranış disinhibition n.
(özellikle nahoş bir şeyi) ortaya çıkaran etken incendiary [obsolete] n.
ortaya çıkma incidence n.
yıldız etkisinde ortaya çıkan mizaç influence [obsolete] n.
bir tartışma sırasında ortaya birçok argüman atıp, karşı tarafı bu argümanlara cevap vermeye zorlayarak tartışmadan galip ayrılma yöntemi gish gallop n.
cinsel yönelimin ortaya çıkması coming-out n.
cinsel yönelimin ortaya çıkması coming out n.
faaliyette ortaya konan enerji ve kararlılık drive n.
gelişigüzel ortaya çıkan önemsiz şey dribble n.
(fikir, tutum) yavaş ve azar azar ortaya çıkma drizzle n.
güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an drow n.
(televizyonda, filmlerde) görüntünün daire içinde yavaş yavaş ortaya çıkması iris n.
çok sayıda çizgi ile ortaya çıkan şekil polygram n.
ilk olarak on altıncı yüzyılda ortaya çıkan bir maya destanı popol vuh n.
ortaya çıkacak sonuca veya yaratılan etkiye göre değerlendirilen önem consequence [obsolete] n.
tavırla ortaya çıkan saygınlık consequence n.
yıldızların etkisi ile ortaya çıktığına inanılan özellik constellation [obsolete] n.
biri için ortaya konan çaba favors n.
biri için ortaya konan çaba favours n.
(bir şeyi) ortaya çıkaran kimse ferreter n.
on dokuzuncu yüzyılın ortasında ispanya'da ortaya çıkan bir mimari tarzı isabellino style n.
ortaya çıkma issuance n.
ortaya konan para pot n.
ortaya çıkarma disclose [obsolete] n.
ilk ortaya çıkış first appearance n.
geçmişte bir geleneğin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuş kimse forefather n.
geçmişte bir geleneğin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuş kadın foremother n.
gülünce ortaya çıkan çukurlara verilen ad gelasin n.
ortaya çıkan durum ordination n.
organik şekilde ortaya çıkıp gelişen oluşum organism n.
metni yazarlarının nasıl yorumlanmasını amaçladıklarını ortaya çıkararak o yönde yorumlayan kimse originalist n.
birden ortaya çıkma outleap n.
ortaya konan şey output n.
başta ortaya konan para ile kazancı riske atma parlay n.
bölünme ile ortaya çıkan şey partage n.
yeniayın ilk ortaya çıkışı prime of the moon n.
bilinçli deneyimin duyusal ürün ya da bellek imgesi olarak ortaya çıkması presentation n.
ortaya koyma presentment n.
bilinçli deneyimin duyusal ürün ya da bellek imgesi olarak ortaya çıkması presentment n.
ortaya çıkış biçimi presentment n.
kazıma sonucu ortaya çıkan şey scarification n.
metal kesme sırasında ortaya çıkan metal tozu scissil n.
bilinmeyeni ortaya çıkaran şey searchlight n.
edebiyatta veya sanatta ortaya konan duygusal fikir sentiment n.
90'larda ortaya çıkmış olan ve x kuşağı ile ilişkilendirilen bir alt kültürün mensubu slacker n.
socinus önderliğinde polonya'da ortaya çıkan akılcı öğretiler bütünü socinianism n.
ortaya çıkış dawn n.
belirgin bir değişimin ortaya çıkması becoming n.
ortaya koyan kimse putter n.
ilk ortaya çıkış dönemi springtime n.
(gelişimin bozulması ile ortaya çıkan) şekil bozukluğu stasimorphy n.
yün yıkanırken ortaya çıkan sabunsu atık su sud n.
aniden ortaya çıkma survenue n.
önceden ayrı durumdaki elementlerin birleşimi sonucu ortaya çıkan ürün symphyogenesis n.
ortaya çıkış appearance n.
ortaya çıkma exposure n.
ortaya çıkarmak bring to light v.
ortaya çıkarmak determine v.
ortaya (bir soru) atmak pose v.
ortaya atılmak be put forward v.
ortaya yerleştirmek center v.
ortaya atmak bring something up v.
ortaya çıkarmak unravel v.
ortaya dökmek make public v.
ortaya çıkarmak detect v.
açıkça ortaya koymak lay bare v.
ortaya dökülmesini istemediği bir şeyi başkasına söylemek tattle on v.
ortaya çıkmak come in sight v.
ortaya çıkmak shape v.
ortaya çıkmak arise v.
kendini ortaya koymak make one’s case v.
ortaya çıkmak come into view v.
ortaya çıkarmak show up v.
ortaya atmak propound v.
ortaya atmak raise v.
sonuç olarak ortaya çıkmak ensue v.
ortaya çıkarmak ferret out v.
ortaya çıkarmak bring to pass v.
ortaya çıkmak come into the open v.
ortaya koymak prove v.
ortaya çıkarmak unveil v.
ortaya çıkarmak disclose v.
ortaya çıkmak crop up v.
ortaya koymak present v.
ortaya yerleştirmek centre v.
kazıyıp ortaya çıkarmak excavate v.
ortaya çıkmak burst v.
ortaya çıkarmak search out v.
ortaya koymak manifest v.
ortaya çıkarmak reveal v.
ortaya çıkarmak sift out v.
ortaya koymak put forward v.
ortaya koymak put forth v.
ortaya çıkmak offer v.
anlamsızlığını ortaya koymak puncture v.
ortaya atılmak offer oneself v.
ortaya atılmak come forward v.
gerçeği ortaya çıkarmak elicit v.
ortaya koymak propound v.
ortaya koymak expose v.
değersizliğini ortaya koymak puncture v.
ortaya çıkarmak expose v.
yeniden ortaya çıkarmak resurrect v.
ortaya çıkarmak unlock v.
ortaya koymak set forth v.
ortaya almak center v.
rezaletleri ortaya çıkarmak muckrake v.
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek wash one's dirty linen in public v.
ortaya çıkmak rise v.
ortaya çıkarmak hit off v.
ortaya çıkarmak (gerçeği) elicit v.
ortaya çıkmak come along v.
birinin foyasını ortaya çıkarmak show someone up v.
ortaya çıkmak come forward v.
ortaya çıkarmak lay bare v.
ortaya çıkmak come out of v.
ortaya dökmek divulge v.
bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak verify v.
ortaya çıkmak crop out v.
ortaya çıkarmak ascertain v.
ortaya çıkmak surface v.
ortaya çıkmak transpire v.
ortaya çıkmak turn up v.
ortaya dökmek air v.
ortaya çıkmak trace v.
gerçek kişiliğini ortaya çıkarmak unmask v.
ortaya çıkmak come up v.
ortaya çıkarmak discover v.
ortaya çıkmak outcrop v.
ortaya çıkarmak bring into the open v.
ortaya çıkmak come in view v.
ortaya çıkmak show oneself v.
ortaya çıkmak approve oneself v.
ortaya atılmak put forward v.
ortaya çıkarmak uncover v.
ortaya dökmek uncloak v.
ortaya koymak reveal v.
ortaya çıkmak debouch v.
kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak show one's misdeeds v.
ortaya çıkmak spring v.
ortaya atmak (bir fikri) bandy about v.
ortaya çıkarmak call forth v.
ortaya çıkarmak throw into relief v.
yeniden ortaya çıkarmak resuscitate v.
ortaya çıkarmak deduce v.
ortaya koymak execute v.
ortaya çıkmak (bir his) spring v.
ortaya koymak produce v.
ortaya çıkmak come into the picture v.
ortaya çıkmak spawn v.
ortaya atmak (bir meseleyi) moot v.
ortaya çıkarmak create v.
ortaya gelmek centre v.
ortaya atmak bring something forward v.
belirli bir amaçla ortaya çıkmak come forward v.
ortaya gelmek center v.
ortaya çıkarmak unearth v.
ortaya çıkarmak conceive v.
ortaya atmak put something forward v.
ortaya çıkarmak uncloak v.
ortaya çıkarmak pick out v.
ortaya çıkmak out v.
ortaya atmak suggest v.
ortaya koymak exhibit v.
ortaya çıkarmak smoke out v.
ortaya çıkarmak bring out v.
ortaya çıkarmak get at v.
yeniden ortaya çıkmak reappear v.
ortaya çıkmak come of v.
ortaya atmak come up with v.
ortaya çıkmak fall out v.
ortaya çıkmak occur v.
ortaya çıkmasını sağlamak expose v.
ortaya çıkmasını sağlamak reveal v.
ortaya çıkmasını sağlamak bring to light v.
ortaya çıkmasını sağlamak uncover v.
ortaya çıkarmak wheel out v.
yalanı ortaya çıkarılmak (one's lie) be exposed v.
yalanı ortaya çıkmak (one's lie) expose v.
ortaya çıkarmak bring light v.
ortaya çıkarmak introduce a new thing v.
ortaya çıkmak come forth v.
farkını ortaya koymak exhibit one's difference v.
farkını ortaya koymak show one's difference v.
performans ortaya koymak give performance v.
performans ortaya koymak put in performance v.
performans ortaya koymak deliver performance v.
bir konu ortaya atmak raise an issue v.
performans ortaya koymak perform v.
bir konu ortaya atmak bring up an issue v.
kuram ortaya koymak theorize v.
ortaya bir fikir atmak moot an idea v.
ortaya bir fikir atmak put forward an idea v.
iddia ortaya atmak make a claim v.
kuram ortaya koymak theorise v.
gerçekleri ortaya çıkarmak uncover the truths v.
gerçekleri ortaya çıkarmak reveal the truths v.
gerçekleri ortaya çıkarmak find out the truths v.
fikir ortaya atmak come up with a new idea for v.
fikir ortaya atmak suggest an idea v.
ortaya çıkarılmak be unearthed v.
ortaya çıkarılmak be discovered v.
ortaya çıkarılmak be determined v.
ortaya çıkarılmak be unraveled v.
ortaya çıkarılmak be found out v.
ortaya çıkarılmak be detected v.
ortaya çıkarılmak be brought to light v.
yeteneğini ortaya çıkarmak unearth one's talent v.
fikir ortaya atmak bring forward an idea v.
yeniden ortaya çıkarmak exhume v.
ortaya almak bring forward v.
ortaya almak centre v.
ortaya çıkmak come to light v.
ortaya çıkmak come out v.
ortaya çıkmak come on v.
ortaya çıkmak revive v.
beklenmedik biçimde ortaya çıkmak crop up v.
ortaya çıkmak develop v.
kazıp ortaya çıkarmak dig out v.
mücadele ortaya koymak wage a struggle v.
ortaya çıkarmak elicit v.
(sonuç olarak) ortaya çıkmak ensue v.
doğruluğunu ortaya koymak establish v.
ortaya koymak exert v.
ortaya çıkarmak introduce v.
ortaya koymak centre v.
ortaya çıkmak ensue v.
ortaya atmak throw out v.
bir şeyin güzelliğini ortaya çıkarmak set off v.
ortaya çıkmak appear v.
ortaya çıkmak show up v.
ortaya atmak put forward v.
ortaya çıkarmak pose v.
ortaya çıkmak unfold v.
ortaya çıkarmak unfold v.
tehlikeli bir durum ortaya çıkarmak pose a risk v.
tehlikeli bir durum ortaya çıkarmak pose a threat v.
tehlikeli bir durum ortaya çıkarmak pose a danger v.
yeni fikirler ortaya atmak latch on v.
ortaya bir teori atmak theorize v.
ortaya çıkmak fly about v.
foyasını ortaya çıkarmak unmask v.
ortaya çıkmak emanate v.
yeniden ortaya çıkmak reemerge v.
ortaya çıkarmak sniff out v.
ortaya çıkmak rise to the surface v.
bir yalanı ortaya çıkarmak reveal a lie v.
ortaya atılmak thrown out for consideration v.
ortaya çıkmak arise out of v.
-den ortaya çıkmak arise out of v.
ortaya çıkmak break out v.
-den ortaya çıkmak develop out of v.
geceleyin ortaya çıkmak come out at night v.
ortaya koymak assert v.
gözlerini ortaya çıkarmak bring out one’s eyes v.
gerçeği ortaya çıkarmak bring out the truth v.
birdenbire ortaya çıkmak pop up v.
pat diye belirmek/ortaya çıkmak pop up v.
bir şeyin arkasında/sonrasında geride/elimizde kalmak/bırakmak/ortaya çıkmak leave in wake of something v.
(işlevinin ortaya çıkması amacıyla) ortam hazırlanmak be mediated through v.
ortaya koymak suggest v.
gizli gücü ortaya çıkarmak potentise v.
gizli gücü ortaya çıkarmak potentize v.
ilişkisini ortaya çıkarmak correlate v.
ortaya çıkmak be manifested v.
olduğu ortaya çıkmak turn out to be v.
ortaya koymak deliver v.
ortaya koymak center v.
yeniden ortaya çıkmak re-emerge v.
ortaya bir teori atmak theorise v.
plan ortaya koymak set out a plan v.
ortaya koymak put down to the fact v.
ortaya çıkmak become evident v.
gerçeği ortaya çıkarmak reveal the truth v.
ürkütücü bir zorluk olarak ortaya çıkmak be proving a daunting challenge v.
ortaya çıkmak come to exist v.
ortaya çıkmak come to existence v.
ortaya çıkarmak (göbeği vb) accentuate v.
ortaya atmak advance v.
(skandalı vb.) ortaya çıkarmak rake (up) v.
yeniden ortaya koymak reassert v.
yeniden ortaya yerleştirmek recenter v.
yeniden ortaya yerleştirmek recentre v.
ortaya koymak cast v.
yeniden ortaya çıkmak rearise v.
performans ortaya koymak record v.
ortaya çıkarmak catalyse v.
ortaya çıkarmak catalyze v.
yeniden ortaya koymak reexhibit v.
yeniden ortaya koymak re-exhibit v.
yeniden ortaya çıkarmak re-expose v.
(bir şeyin) kalitesini ortaya koymak reflect v.
bir şeyi ortaya çıkarmak unearth v.
yeniden ortaya çıkmak reissue v.
(bir konuyu) açık yüreklilikle ortaya koymak face (a thing) out v.
ne düşündüğünü açıkça ortaya koymak declare one's self v.
ortaya varsayıma dayanan bir düşünce atmak put a case v.
olduğu ortaya çıkmak turn up v.
ortaya çıkmak arrive v.
ortaya çıkarmak unbare v.
ortaya çıkarmak unbreast v.
ortaya çıkarmak unbury v.
ortaya çıkmak come v.
özünü ortaya çıkarmak make v.
gerçeği ortaya çıkarmak elicitate [obsolete] v.
ortaya çıkarmak uncope v.
ortaya çıkarmak uncurtain v.
sırrını ortaya çıkarmak undo v.
ortaya çıkarmak (enerji, tutku) unharness v.
ortaya çıkarmak unhele [obsolete] v.
ortaya çıkarmak unhide v.
ortaya çıkarmak engender v.
(duyguları, tepkileri) ortaya çıkarmak enkindle v.
ortaya çıkarmak unkennel v.
ortaya çıkarmak unplight v.
ortaya çıkarmak unshale [obsolete] v.
ortaya çıkarmak unvail [obsolete] v.
ortaya çıkarmak unwray v.
ortaya çıkarmak unwrie v.
birdenbire ortaya çıkmak upstart v.
ortaya çıkıvermek befall v.
ortaya çıkmak cheve [obsolete] [dialect] v.
ortaya çıkmak cheve v.
ortaya çıkmak chieve v.
ortaya koymak evocate v.
ortaya çıkmak make up v.
irade ortaya koymak demonstrate a will v.
ortaya fikir atmak spitball v.
ortaya çıkarmak blackwash v.
ortaya çıkmak materialize v.
ortaya çıkmak materialise v.
(bir şeyi) davranışlarıyla ortaya koymak witness [obsolete] v.
bir şeyin güzelliğini ortaya çıkarmak mangonize v.
bir şeyin güzelliğini ortaya çıkarmak mangonise v.
(aroma, tat) daha fazla ortaya çıkmak bloom v.
beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak bloom v.
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak bloom v.
ortaya çıkmak blossom v.
gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkarıp tehlikeye atmak blow v.
gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkaran gazete haberi blow v.
muhalefet tarafından ortaya çıkarılan ajan blow v.
zarar vererek ortaya çıkmak happen v.
ortaya yerleştirmek middle v.
(bilgiyi) ortaya çıkarmak milk v.
kurnazca ortaya çıkarmak worm (out of) v.
ortaya çıkarmak wray v.
ortaya çıkarmak wrey v.
illegal madde kullandığı ortaya çıkmak fail v.
amonyum tuzuyla ortaya çıkarmak hartshorn v.
temel unsurlarını ve dizilimini ortaya çıkarmak break v.
ortaya çıkmak break v.
bekleme süresi sonucu ortaya çıkmak break v.
zorla ortaya çıkmak break v.
(mekanizma yüzeyinin bir bölümünü) normalde gizli olan detayları ortaya çıkarmak için kırılmış gibi çizmek veya boyamak break out v.
ortaya çıkarmak hold up v.
ortaya çıkarmak hold up v.
yokluğunu ortaya çıkarmak miss v.