break-down - Turc Anglais Dictionnaire

break-down

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "break-down" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
Cinema
break-down n. döküm

Sens de "break-down" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 84 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
break down v. bozulmak
In many areas, sound legislation breaks down as a result of insufficient monitoring and enforcement.
Birçok alanda yetersiz izleme ve uygulama sonucunda sağlam mevzuat bozulmaktadır.

More Sentences
General
break down v. bozmak
It can break down the dynamics of the work and can easily convert it into something different.
İşin dinamiğini bozabilir ve kolayca farklı bir şeye dönüştürebilir.

More Sentences
break down v. yıkılmak
Aziz, at a time like this, one should go for it, not break down.
Aziz, böyle bir zamanda yıkılmak yerine devam etmek gerekir.

More Sentences
break down v. yıkmak
We need to break down all the tariff barriers and phase out all the obstacles to trade.
Tüm tarife engellerini yıkmamız ve ticaretin önündeki tüm engelleri aşamalı olarak kaldırmamız gerekiyor.

More Sentences
break down v. ruhen yıkılmak
He broke down when he heard the bad news.
Kötü haberi duyduğunda ruhen yıkıldı.

More Sentences
break down v. arıza yapmak
This old car breaks down all the time.
Bu eski araba sürekli arıza yapıyor.

More Sentences
break down v. parçalamak
Other studies have found that it can reduce the production of specific enzymes that break down cartilage.
Diğer çalışmalar, kıkırdağı parçalayan spesifik enzimlerin üretimini azaltabileceğini bulmuştur.

More Sentences
break down v. arızalanmak
Tom would've been here by now if his car hadn't broken down.
Tom arabası arızalanmamış olsaydı şimdi burada olacaktı.

More Sentences
break down v. kırmak
I therefore invite the Commission to take the necessary steps to break down this reluctance.
Bu nedenle Komisyonu bu isteksizliği kırmak için gerekli adımları atmaya davet ediyorum.

More Sentences
break down v. kendini kaybetmek
I'm trying really hard not to break down in front of you.
Senin önünde kendimi kaybetmeyeyim diye gerçekten çok çabalıyorum.

More Sentences
break down v. parçalanmak
It breaks down entirely - obviously, as it is generated biologically.
Biyolojik olarak üretildiği için tamamen parçalanır.

More Sentences
Phrasals
break down v. tükenmek
Tom broke down and confessed to everything.
Tom tükendi ve her şeyi itiraf etti.

More Sentences
break down v. baskıya dayanamamak
Tom broke down and told Mary the truth.
Tom baskıya dayanamadı ve Mary'ye gerçeği söyledi.

More Sentences
Technical
break down v. bozulmak
This can cause nerves to break down at one point.
Bu da sinirlerin bir noktada bozulmasına neden olabilir.

More Sentences
General
break down v. bölmek
break down v. çökmek
break down into v. ayırmak
break down v. arıza meydana gelmek
break down v. kendinden geçmek
break down v. vurup devirmek
break down the lesson v. dersi asmak
break down the lesson v. dersi kırmak
break down v. kendini tutamayıp ağlamak
break down v. listelemek
break down v. analiz etmek
break down in tears v. gözünden yaşlar boşalmak
break down one's prejudices v. önyargılarını yıkmak
have a nervous break down v. sinir krizi geçirmek
break down the prejudices v. önyargıları yıkmak
break down the prejudices v. önyargıları kırmak
break down v. ayrıntılı döküm yapmak
break down v. çürütmek
break down v. çürümek
break down v. bozmak
break down v. kapıyı zorlamak
break down v. tonunu yumuşatmak
break down v. (kauçuk) plastikleştirmek
break down v. (kauçuk) yumuşatmak
break down v. pes etmek
break down v. (at) topuk eklemini destekleyen bağ dokuları veya kemikleri ciddi şekilde zedelemek
break down v. sindirmek
Phrasals
break down v. ayrıntılandırmak
break down v. ayrıntılarına kadar açıklamak
break down v. ayrıntılı olarak sunmak
break down v. bitkin düşmek
break down v. çökmek
break down v. yok olmak
break down v. yıkılıp gitmek
break down v. toplumsal bir engeli ortadan kaldırmak
break down v. ayrıştırmak
break down v. bileşenlerine indirgemek
break down v. zorla yaptırmak
break down v. baskıyla yaptırmak
break down v. direncini kırmak
break down v. razı olmak
break down v. kabul etmek
break (down) v. yanlışlığını kanıtlamak
break (down) v. çürütmek
Idioms
break down and cry v. sinirleri boşanıp ağlamak
break down and cry v. dağılıp/çözülüp ağlamak
break down and cry v. kontrolünü kaybedip ağlamak
break down and cry v. kendini tutamayıp ağlamak
(one's marriage) to break down v. evliliği bitmek
(one's marriage) to break down v. yuvası yıkılmak
break down and cry v. kendini kaybedip ağlamak
break down and cry v. duygularına yenik düşerek ağlamak
break down and cry v. metanetini koruyamayıp ağlamak
break down and cry v. koyuverip ağlamak
Trade/Economic
break down v. iflas etmek
Politics
break down v. çöküntüye uğramak
Technical
light break down mill n. hafif ezmeli hadde
blade break-down n. kanat parçalanması
blade break-down n. kanat dağılması
break down of engine n. motor arızası
break down v. arıza vermek
break down v. işlenmez hale gelmek
break down v. işlemez duruma gelmek
Electric
break down voltage n. atlama voltajı
Chemistry
break down v. çözünmek
break down v. çözündürmek
break down v. ayrışmak
break down v. ayrıştırmak
Forestry
break down [new zealand] v. (iri kütüğü) kalaslar halinde kesmek
Music
communication break down n. 1969 led zeppelin'in led zeppelin adlı albümünden şarkı