|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
coffee table n.
|
sehpa |
|
Tom put the magazine on the coffee table.
Tom dergiyi sehpanın üzerine koydu.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
table n.
|
masa |
|
The table was made from walnut.
Masa cevizden yapılmıştır.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
table n.
|
tablo |
|
The table of correct answers is behind the sheet.
Doğru cevap tablosu kağıdın arkasındadır.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
table football n.
|
langırt |
|
Where can you play table football?
Nerede langırt oynayabilirsin?
More Sentences
|
5 |
General |
bedside table n.
|
komodin |
|
Tom turned on the small lamp on his bedside table.
Tom komodinin üstündeki küçük lambayı açtı.
More Sentences
|
6 |
General |
breakfast table n.
|
kahvaltı masası |
|
I'm used to being ignored at the breakfast table.
Kahvaltı masasında gözardı edilmeye alışkınım.
More Sentences
|
7 |
General |
coffee table n.
|
kahve masası |
|
I banged my leg on the coffee table.
Ben bacağımı kahve masasına çarptım.
More Sentences
|
8 |
General |
dining table n.
|
yemek masası |
|
My view is that in certain Member States hunting brings an important extra source of food to the dining table.
Benim görüşüme göre bazı Üye Devletlerde avcılık, yemek masasına önemli bir ilave gıda kaynağı getirmektedir.
More Sentences
|
9 |
General |
periodic table n.
|
periyodik tablo |
|
Chlorine is one of the elements in the periodic table.
Klor, periyodik tablodaki elementlerden biridir.
More Sentences
|
10 |
General |
times table n.
|
çarpım tablosu |
|
The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
More Sentences
|
11 |
General |
kitchen table n.
|
mutfak masası |
|
Tom sat at the kitchen table.
Tom mutfak masasına oturdu.
More Sentences
|
12 |
General |
conference table n.
|
konferans masası |
|
Tom was talking to a group of men gathered around the conference table.
Tom konferans masasının etrafında toplanmış bir grup erkekle konuşuyordu.
More Sentences
|
13 |
General |
table n.
|
masadakiler |
|
The whole table was looking at the stranger.
Masadakilerin hepsi yabancıya bakıyordu.
More Sentences
|
14 |
General |
table salt n.
|
sofra tuzu |
|
Table salt is composed of sodium and chlorine atoms.
Sofra tuzu sodyum ve klor atomlarından oluşur.
More Sentences
|
15 |
General |
table n.
|
masa |
|
We don't have any tables now, sir.
Şu anda hiç masamız yok, efendim.
More Sentences
|
16 |
General |
writing table n.
|
yazı masası |
|
Wash the writing table.
Yazı masasını yıka.
More Sentences
|
17 |
General |
table n.
|
tablo |
|
It is my understanding that you are willing to send a letter to the Council including that table.
Anladığım kadarıyla Konsey'e bu tabloyu da içeren bir mektup göndermek istiyorsunuz.
More Sentences
|
18 |
General |
table manners n.
|
sofra adabı |
|
It's important for children to learn good table manners.
Çocukların iyi sofra adabını öğrenmesi önemlidir.
More Sentences
|
19 |
General |
picnic table n.
|
piknik masası |
|
I never thought it'd be this hard to build a picnic table.
Bir piknik masasını kurmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
More Sentences
|
20 |
General |
round table n.
|
yuvarlak masa |
|
The dialogue would initially take the form of an experimental round table in Teheran in December of this year.
Diyalog ilk olarak bu yılın Aralık ayında Tahran'da deneysel bir yuvarlak masa toplantısı şeklinde gerçekleşecektir.
More Sentences
|
|
21 |
General |
teacher's table n.
|
öğretmen masası |
|
Tom sat down at the teacher's table and was imitating the chemistry teacher when she entered the classroom.
Tom öğretmen masasına oturdu ve kimya öğretmeni sınıfa girdiğinde onun taklidini yapıyordu.
More Sentences
|
22 |
General |
pool table n.
|
bilardo masası |
|
There's a pool table in Tom's basement.
Tom'un bodrumunda bir bilardo masası var.
More Sentences
|
23 |
General |
dinner table n.
|
yemek masası |
|
Peace begins at the dinner table.
Barış yemek masasında başlar.
More Sentences
|
24 |
General |
next table n.
|
yan masa |
|
Tom was sitting at the next table.
Tom yan masada oturuyordu.
More Sentences
|
25 |
General |
broken table n.
|
kırık masa |
|
Tom helped Mary fix the broken table.
Tom, Mary'nin kırık masayı tamir etmesine yardım etti.
More Sentences
|
26 |
General |
table n.
|
(masaya konan) yemek |
|
Are you ready to go to the table?
Yemeğe gitmek için hazır mısın?
More Sentences
|
27 |
General |
decision-making table n.
|
karar alma masası |
|
They must remain on the political decision-making table.
Bunlar siyasi karar alma masasında kalmalıdır.
More Sentences
|
28 |
General |
set the table v.
|
masayı kurmak |
|
Please set the table.
Lütfen masayı kur.
More Sentences
|
29 |
General |
table v.
|
sunmak |
|
That is why this issue demands that amendments be tabled and resolutions adopted.
Bu nedenle bu konu, değişiklik önergelerinin sunulmasını ve kararların kabul edilmesini gerektirmektedir.
More Sentences
|
30 |
General |
set the table v.
|
sofrayı kurmak |
|
Tom asked me to set the table.
Tom sofrayı kurmamı istedi.
More Sentences
|
31 |
General |
leave the table v.
|
masadan kalkmak |
|
She left the table several times to make phone calls.
Telefon görüşmesi yapmak için birkaç kez masadan kalktı.
More Sentences
|
32 |
General |
clear the table v.
|
masayı toplamak |
|
Could you please clear the table?
Lütfen masayı toplar mısınız?
More Sentences
|
33 |
General |
book a table v.
|
bir masa ayırtmak |
|
I'd like to book a table for four for tomorrow night.
Yarın akşam için dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
More Sentences
|
34 |
General |
clear the table v.
|
masayı toplamak |
|
Tom cleared the table and Mary washed the dishes.
Tom masayı topladı ve Mary bulaşıkları yıkadı.
More Sentences
|
35 |
General |
on the table adv.
|
masanın üzerinde |
|
What we have here on the table is a Green Paper.
Burada masanın üzerinde duran şey bir Yeşil Kitap.
More Sentences
|
Idioms |
|
36 |
Idioms |
clear the table v.
|
sofrayı toplamak |
|
Tom is helping Mary clear the table.
Tom, Mary'nin sofrayı toplamasına yardım ediyor.
More Sentences
|
Common Usage |
|
37 |
Common Usage |
night table n.
|
komodin |
|
38 |
Common Usage |
dressing table n.
|
tuvalet masası |
|
39 |
Common Usage |
table n.
|
sofra |
|
General |
|
40 |
General |
table n.
|
cetvel |
|
|
41 |
General |
overbed table n.
|
karyola üstü masası |
|
42 |
General |
table service n.
|
sofra takımı |
|
43 |
General |
a coffee table book n.
|
büyük, pahalı bol resimli kitap |
|
44 |
General |
table n.
|
küfelik |
|
45 |
General |
table of contents n.
|
sayfa sırasına göre bir kitap veya broşürde yer alan konuları gösteren liste |
|
46 |
General |
time table n.
|
zaman tablosu |
|
47 |
General |
table linen n.
|
sofra örtüsü |
|
48 |
General |
table of contents n.
|
kitabın başında bulunan ve alfabetik dizin olmayan içindekiler |
|
49 |
General |
table spoon n.
|
yemek kaşığı |
|
50 |
General |
floor table n.
|
yer sofrası |
|
51 |
General |
event table n.
|
etkinlik tablosu |
|
52 |
General |
folding table n.
|
katlanır masa |
|
53 |
General |
decision table n.
|
karar masası |
|
54 |
General |
writing table n.
|
çalışma masası |
|
55 |
General |
table game n.
|
masa oyunu |
|
56 |
General |
water table n.
|
cetvel şeklindeki |
|
57 |
General |
table tennis n.
|
masatopu |
|
58 |
General |
table tennis n.
|
masatenisi |
|
59 |
General |
periodic table n.
|
periodik cetvel |
|
60 |
General |
look up table n.
|
taramalı tablo |
|
61 |
General |
toilet table n.
|
tuvalet masası |
|
62 |
General |
table of contents n.
|
içindekiler listesi |
|
63 |
General |
league table n.
|
fikstür |
|
64 |
General |
table n.
|
liste |
|
65 |
General |
decision table n.
|
karar tablosu |
|
66 |
General |
table d'hote n.
|
tabldot |
|
67 |
General |
conversion table n.
|
dönüştürme tablosu |
|
68 |
General |
water table n.
|
su tabakası |
|
69 |
General |
end table n.
|
küçük masa |
|
70 |
General |
cash flow table n.
|
nakit akım tablosu |
|
71 |
General |
income table n.
|
gelir tablosu |
|
72 |
General |
steam table n.
|
su buharı özellik tablosu |
|
73 |
General |
cocktail table n.
|
kokteyl masası |
|
74 |
General |
operating table n.
|
işletim masası |
|
75 |
General |
screening table n.
|
inceleme tablosu |
|
76 |
General |
table setting and decoration n.
|
masa düzeni ve dekorasyon |
|
77 |
General |
refectory table n.
|
yemekhane masası |
|
78 |
General |
synoptic table n.
|
sinoptik tablo |
|
79 |
General |
gate leg table n.
|
açılır kapanır masa |
|
80 |
General |
plane table n.
|
düz masa |
|
|
81 |
General |
card table n.
|
kumar masası |
|
82 |
General |
table knife n.
|
sofra bıçağı |
|
83 |
General |
tea table n.
|
çay masası |
|
84 |
General |
table n.
|
tablet |
|
85 |
General |
table n.
|
tabla |
|
86 |
General |
table n.
|
aynı masada oturanların hepsi |
|
87 |
General |
chronological table n.
|
kronoloji tablosu |
|
88 |
General |
table linen n.
|
bezden yapılmış sofra örtüleri ve peçeteler |
|
89 |
General |
dinner table n.
|
sofra |
|
90 |
General |
periodic table n.
|
elementler çizelgesi |
|
91 |
General |
table n.
|
sofradakiler |
|
92 |
General |
dining table n.
|
sofra |
|
93 |
General |
writing table n.
|
yazıhane |
|
94 |
General |
table tennis n.
|
pingpong |
|
95 |
General |
table service n.
|
masa servisi |
|
96 |
General |
plane table n.
|
plançete |
|
97 |
General |
work table n.
|
çalışma masası |
|
98 |
General |
life table n.
|
yaşam tablosu |
|
99 |
General |
logarithmic table n.
|
logaritma tablosu |
|
100 |
General |
a mahogany table n.
|
maun bir masa |
|
101 |
General |
times table n.
|
kerrat cetveli |
|
102 |
General |
table n.
|
hulasa |
|
103 |
General |
table of logarithms n.
|
logaritma tablosu |
|
104 |
General |
water table n.
|
saçak |
|
105 |
General |
table n.
|
gösterge |
|
106 |
General |
table wine n.
|
sofra şarabı |
|
107 |
General |
water table n.
|
yeraltı su tablası |
|
108 |
General |
table n.
|
özet |
|
109 |
General |
water table n.
|
su tabakası düzeyi |
|
110 |
General |
multiplication table n.
|
kerrat cetveli |
|
111 |
General |
drawing table n.
|
çizim masası |
|
112 |
General |
table napkin n.
|
peçete |
|
113 |
General |
drop leaf table n.
|
açılır kapanır kanatları olan masa |
|
114 |
General |
end table n.
|
sehpa |
|
115 |
General |
table n.
|
çizelge |
|
116 |
General |
gaming table n.
|
kumar masası |
|
117 |
General |
round table meeting n.
|
yuvarlak masa toplantısı |
|
118 |
General |
table talk n.
|
sofra sohbeti |
|
119 |
General |
play table n.
|
oyun masası |
|
120 |
General |
related table n.
|
ilgili tablo |
|
121 |
General |
table etiquette n.
|
sofra görgüsü |
|
122 |
General |
table drawing n.
|
tablo çizme |
|
123 |
General |
office table n.
|
ofis masası |
|
124 |
General |
rectangular table n.
|
dikdörtgen masa |
|
125 |
General |
coffee table n.
|
çay masası |
|
126 |
General |
computer table n.
|
bilgisayar masası |
|
127 |
General |
table of content n.
|
içindekiler |
|
128 |
General |
raki table n.
|
rakı sofrası |
|
129 |
General |
table cloth n.
|
sehpa örtüsü |
|
130 |
General |
summary table n.
|
özet tablosu |
|
131 |
General |
table set n.
|
masa takımı |
|
132 |
General |
table leg n.
|
masa ayağı |
|
133 |
General |
table games n.
|
masa oyunları |
|
134 |
General |
console table n.
|
konsollu masa |
|
135 |
General |
draw table n.
|
açılır masa |
|
136 |
General |
drop table n.
|
açılır kapanır masa |
|
137 |
General |
wedding table n.
|
nikah masası |
|
138 |
General |
extending table n.
|
çekme masa |
|
139 |
General |
extension table n.
|
genişler masa |
|
140 |
General |
fixed table n.
|
sabit masa |
|
141 |
General |
gatelegged table n.
|
kanat ayaklı genişler masa |
|
142 |
General |
a table-top item n.
|
sofralık |
|
143 |
General |
extension table n.
|
açılır kapanır masa |
|
144 |
General |
life-table n.
|
yaşam tablosu |
|
145 |
General |
ping-pong table n.
|
ping-pong masası |
|
146 |
General |
table-tennis table n.
|
masa tenisi masası |
|
147 |
General |
night table n.
|
yatak başucu masası |
|
148 |
General |
office table n.
|
büro masası |
|
149 |
General |
table n.
|
düzey |
|
150 |
General |
table n.
|
sehpa |
|
151 |
General |
table n.
|
tezgah |
|
152 |
General |
television table n.
|
televizyon sehpası |
|
153 |
General |
graduate life table n.
|
dereceli hayat tablosu |
|
154 |
General |
table clock n.
|
masa saati |
|
155 |
General |
spelling table n.
|
heceleme levhası |
|
156 |
General |
spelling table n.
|
heceleme tablosu |
|
157 |
General |
center table n.
|
orta sehpa |
|
158 |
General |
ultimate mortality table n.
|
tahlili olmayan ölüm tablosu |
|
159 |
General |
side table n.
|
yan sehpa |
|
160 |
General |
billiards table n.
|
bilardo masası |
|
161 |
General |
billiard table n.
|
bilardo masası |
|
162 |
General |
snooker table n.
|
bilardo masası |
|
163 |
General |
white table n.
|
beyaz masa |
|
164 |
General |
table salt n.
|
yemek tuzu |
|
165 |
General |
table linen n.
|
masa örtüsü ve peçeteler |
|
166 |
General |
table radio n.
|
masa radyosu |
|
167 |
General |
coffee table n.
|
fiskos masası |
|
168 |
General |
table rules n.
|
masa kuralları |
|
169 |
General |
table fork n.
|
yemek çatalı |
|
170 |
General |
bedside table drawer n.
|
komodinin çekmecesi |
|
171 |
General |
coffee table n.
|
rahle |
|
172 |
General |
table of contents (toc) n.
|
içindekiler |
|
173 |
General |
new year's table n.
|
yılbaşı sofrası |
|
174 |
General |
new year's table n.
|
yılbaşı masası |
|
175 |
General |
new year table n.
|
yılbaşı sofrası |
|
176 |
General |
new year table n.
|
yılbaşı masası |
|
177 |
General |
sewing table n.
|
dikiş masası |
|
178 |
General |
boardroom table n.
|
toplantı masası |
|
179 |
General |
meeting table n.
|
toplantı masası |
|
180 |
General |
telephone table/stand n.
|
telefonluk |
|
181 |
General |
table dancer n.
|
striptizci |
|
182 |
General |
table dance n.
|
bar üstü dans |
|
183 |
General |
table dance n.
|
sahne yerine müşterinin masasında yapılan erotik dans |
|
184 |
General |
table dance n.
|
bar üstünde yapılan dans |
|
185 |
General |
table dance n.
|
bar üstünde dans |
|
186 |
General |
table tennis tournament n.
|
masa tenisi turnuvası |
|
187 |
General |
gambling table n.
|
kumar masası |
|
188 |
General |
overbed table n.
|
hasta yemek masası |
|
189 |
General |
marble table n.
|
mermer masa |
|
190 |
General |
table soccer n.
|
langırt |
|
191 |
General |
table sheet n.
|
masa örtüsü |
|
192 |
General |
table sheet n.
|
tablo sayfası |
|
193 |
General |
table of contents section n.
|
içindekiler kısmı |
|
194 |
General |
table of contents section n.
|
içindekiler bölümü |
|
195 |
General |
table of syllables n.
|
hece işaretleri listesi |
|
196 |
General |
table of syllables n.
|
heceler tablosu |
|
197 |
General |
table of syllables n.
|
heceleri gösteren işaretler tablosu |
|
198 |
General |
next table n.
|
yandaki masa |
|
199 |
General |
dressing table n.
|
makyaj masası |
|
200 |
General |
vanity table n.
|
makyaj masası |
|
201 |
General |
toilet table n.
|
makyaj masası |
|
202 |
General |
make-up table n.
|
makyaj masası |
|
203 |
General |
multiplication table n.
|
çarpım cetveli |
|
204 |
General |
times table n.
|
çarpım cetveli |
|
205 |
General |
order table n.
|
sıra tablosu/cetveli |
|
206 |
General |
upper table n.
|
üst tabla |
|
207 |
General |
upper table n.
|
üst tablo |
|
208 |
General |
rotating table n.
|
döner tabla |
|
209 |
General |
rotating table n.
|
döner masa |
|
210 |
General |
water table n.
|
su oyun masası |
|
211 |
General |
water table n.
|
su masası |
|
212 |
General |
an old table game like domino n.
|
aznif |
|
213 |
General |
free table n.
|
boş masa |
|
214 |
General |
tea table n.
|
sehpa |
|
215 |
General |
tea table n.
|
çay sehpası |
|
216 |
General |
park table n.
|
(tahta) piknik masası |
|
217 |
General |
park table n.
|
(ahşap) piknik masası |
|
218 |
General |
table cover n.
|
masa örtüsü |
|
219 |
General |
table vinegar n.
|
sofra sirkesi |
|
220 |
General |
table talker n.
|
masada konuşan kimse |
|
221 |
General |
purple table n.
|
mor masa |
|
222 |
General |
communal table n.
|
ortak kullanım için büyük masa |
|
223 |
General |
coffee table n.
|
orta sehpa |
|
224 |
General |
table setting n.
|
masa düzeni |
|
225 |
General |
farm to table n.
|
çiftlikten sofraya |
|
226 |
General |
table scrap n.
|
yemek artığı |
|
227 |
General |
lounge coffee table n.
|
salon sehpası |
|
228 |
General |
tour-de-table n.
|
yuvarlak masa toplantısı |
|
229 |
General |
tour-de-table n.
|
masaların gezilmesi suretiyle katılımcıların bilgilerinin alındığı toplantı şekli |
|
230 |
General |
table n.
|
sofradakiler |
|
231 |
General |
table n.
|
sofrada oturan kişiler |
|
232 |
General |
table n.
|
oyun masası |
|
233 |
General |
table n.
|
kumar masası |
|
234 |
General |
table n.
|
düzlük tepe |
|
235 |
General |
table n.
|
yüksek düzlük |
|
236 |
General |
table n.
|
düz tepe |
|
237 |
General |
table n.
|
duvara özel olarak işlenmiş bölüm |
|
238 |
General |
table n.
|
mücevherdeki düz üst yüzey |
|
239 |
General |
table n.
|
korniş |
|
240 |
General |
table n.
|
masaya konulan |
|
241 |
General |
table n.
|
masada bulunan |
|
242 |
General |
table dancing n.
|
müşterinin masasında yapılan erotik dans |
|
243 |
General |
table-tennis bat n.
|
masa tenisi raketi |
|
244 |
General |
table-tennis racquet n.
|
masa tenisi raketi |
|
245 |
General |
table-turning n.
|
ellerini ve parmaklarını masaya koymuş bir grup insanın bulunduğu masanın sözde ruhlar tarafından hareket ettirilmesi |
|
246 |
General |
table anvil n.
|
küçük tamiratlar yapmak için masanın üzerine monte edilebilen ufak örs |
|
247 |
General |
table bed n.
|
masa şeklinde bir yatak |
|
248 |
General |
table beer n.
|
sofra birası |
|
249 |
General |
table bell n.
|
uşağı masaya çağırmak için kullanılan küçük zil |
|
250 |
General |
table dancing n.
|
çıplak ya da yarı çıplak kadınların müşterinin masasında yaptığı dans |
|
251 |
General |
table diamond n.
|
üzeri düz traşlanmış elmas |
|
252 |
General |
table dormant n.
|
sabit masa |
|
253 |
General |
table licence n.
|
sadece yemeklerde alkollü içecek servisi yapılmasına izin veren lisans |
|
254 |
General |
table lifting n.
|
ruh çağırma seansında masanın hava kaldırılması |
|
255 |
General |
table money n.
|
ziyaretçileri ağırlaması için subaylara verilen para |
|
256 |
General |
table of mortality n.
|
ölüm oranı tablosu |
|
257 |
General |
table rapping n.
|
ölülerin ruhlarıyla iletişim kurulması |
|
258 |
General |
table tapping n.
|
ölülerin ruhlarıyla iletişim kurulması |
|
259 |
General |
table rent n.
|
ev temizliği için piskoposa ayrılmış ödenek |
|
260 |
General |
table tilting n.
|
ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması |
|
261 |
General |
table saw n.
|
masa testeresi |
|
262 |
General |
table tipping n.
|
ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması |
|
263 |
General |
table service n.
|
yemek takımı |
|
264 |
General |
table turning n.
|
ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması |
|
265 |
General |
table tapping n.
|
ölülerin ruhlarıyla iletişim kurma |
|
266 |
General |
table n.
|
tavlanın kanatlarından her biri |
|
267 |
General |
table [obsolete] n.
|
tavla oyunu |
|
268 |
General |
table n.
|
değerli taş kesiminde üstteki düz yüzey |
|
269 |
General |
table n.
|
el ayasının dört çizgiyle çerçevelenmiş bölümü |
|
270 |
General |
table n.
|
kumar masası |
|
271 |
General |
table of allowance n.
|
ödenek tablosu |
|
272 |
General |
table rent n.
|
bir piskopos ya da din adamına masasına kabul karşılığı ödenen kira |
|
273 |
General |
table saw n.
|
masaya monte edilen elektrik testeresi |
|
274 |
General |
table wine n.
|
alkol oranı %14'ten az olan şarap |
|
275 |
General |
table-rapping n.
|
ruh çağırma seansında masayı tıklatma |
|
276 |
General |
table-tennis table n.
|
ping-pong masası |
|
277 |
General |
refectory table n.
|
ağır bacakları olan dar ve uzun yemek masası |
|
278 |
General |
time-table n.
|
proje şeması |
|
279 |
General |
analytical table n.
|
açıklayıcı ve basitleştirilmiş tablo |
|
280 |
General |
analytical table n.
|
çeşitli sembollerin anlamlarını gösteren liste |
|
281 |
General |
empty table n.
|
boş masa |
|
282 |
General |
bird table n.
|
kuş besleme masası |
|
283 |
General |
hazard table n.
|
tehlike tablosu |
|
284 |
General |
graduated table n.
|
sıralı referans standardı |
|
285 |
General |
round table n.
|
(kral arthur'un yuvarlak masa modeline dayanan) şövalye birlikleri |
|
286 |
General |
round table n.
|
(kral arthur'un yuvarlak masa efsanesi ile ilişkilendirilen) ingiliz yapıları |
|
287 |
General |
round table n.
|
(kral arthur'un yuvarlak masa efsanesi ile ilişkilendirilen) doğal ingiliz oluşumları |
|
288 |
General |
round table n.
|
(eşitliği vurgulamak için yuvarlak masa etrafında düzenlenen) konferans |
|
289 |
General |
round table n.
|
yuvarlak masa söyleşisi |
|
290 |
General |
round table n.
|
yuvarlak masa söyleşisi katılımcıları |
|
291 |
General |
round table n.
|
yuvarlak masa konferansı katılımcıları |
|
292 |
General |
round table n.
|
yuvarlak masa konferansı konusu |
|
293 |
General |
table clip n.
|
masa klipsi |
|
294 |
General |
pier table n.
|
iki pencere arasında duvara doğru yerleştirilen masa |
|
295 |
General |
pin table n.
|
pinball oyunu ekipmanı |
|
296 |
General |
council table n.
|
toplantı masası |
|
297 |
General |
pedestal table n.
|
ortadan ayaklı masa |
|
298 |
General |
sand table n.
|
çocukların kumla oynaması için yapılmış yüksek kenarlı masa |
|
299 |
General |
side table n.
|
zigon sehpa |
|
300 |
General |
side table n.
|
büfe olarak kullanılan büyük masa |
|
301 |
General |
table v.
|
listeye geçirmek |
|
302 |
General |
table v.
|
görüşmeyi veya tartışmayı ileri bir tarihe bırakmak (bir tasarı/mesele hakkındaki) |
|
303 |
General |
be on the table v.
|
teklif edilmiş olmak |
|
304 |
General |
lay the cards on the table v.
|
dürüst ve açık olmak |
|
305 |
General |
be on the table v.
|
tartışılması ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin) |
|
306 |
General |
lay the cards on the table v.
|
kartlarını açmak |
|
307 |
General |
put the cards on the table v.
|
dürüst ve açık olmak |
|
308 |
General |
table v.
|
ertelemek |
|
309 |
General |
lay the cards on the table v.
|
fikirlerini açıkça söylemek |
|
310 |
General |
gather around the same table v.
|
aynı masada toplanmak |
|
311 |
General |
put the cards on the table v.
|
fikirlerini açıkça söylemek |
|
312 |
General |
wait on table v.
|
servis yapmak |
|
313 |
General |
put all the cards on the table v.
|
düşüncelerini açıkça söylemek |
|
314 |
General |
set table v.
|
masayı hazırlamak |
|
315 |
General |
put the cards on the table v.
|
düşüncelerini açıkça söylemek |
|
316 |
General |
be on the table v.
|
görüşülmesi ileri bir tarihe bırakılmış olmak (tasarının/meselenin) |
|
317 |
General |
table v.
|
göstermek |
|
318 |
General |
put the cards on the table v.
|
kartları masaya sermek |
|
319 |
General |
clear the table v.
|
sofrayı kaldırmak |
|
320 |
General |
table v.
|
tartışmaya sunmak |
|
321 |
General |
to table v.
|
hazırlamak |
|
322 |
General |
wait at table v.
|
servis yapmak |
|
323 |
General |
gather around the same table v.
|
aynı masanın çevresinde toplanmak |
|
324 |
General |
lay the table v.
|
sofrayı kurmak |
|
325 |
General |
table v.
|
masaya koymak |
|
326 |
General |
sit down at the negotiation table v.
|
görüşme masasına oturmak |
|
327 |
General |
make a table v.
|
çizelge yapmak |
|
328 |
General |
make a table v.
|
çizelge oluşturmak |
|
329 |
General |
leave the table v.
|
masayı terketmek |
|
330 |
General |
get up from the table v.
|
masadan kalkmak |
|
331 |
General |
clear the table v.
|
masanın üzerindekileri kaldırmak |
|
332 |
General |
clear the table v.
|
masayı kaldırmak |
|
333 |
General |
lay table v.
|
masa hazırlamak |
|
334 |
General |
set table v.
|
masa hazırlamak |
|
335 |
General |
set a table v.
|
masa kurmak |
|
336 |
General |
sit down at the table v.
|
masaya oturmak |
|
337 |
General |
lay a table v.
|
masa kurmak |
|
338 |
General |
sit at the table v.
|
masada oturmak |
|
339 |
General |
clear the table v.
|
masa toplamak |
|
340 |
General |
sit at the table v.
|
masaya oturmak |
|
341 |
General |
sit round the table v.
|
masaya oturmak |
|
342 |
General |
sit around the table v.
|
masaya oturmak |
|
343 |
General |
set a table v.
|
sofra kurmak |
|
344 |
General |
lay a table v.
|
sofra kurmak |
|
345 |
General |
lay a table v.
|
masa açmak |
|
346 |
General |
set a table v.
|
masa açmak |
|
347 |
General |
remove dirty dishes/glasses/bottles from the table v.
|
boşları almak |
|
348 |
General |
clean the table v.
|
boşları almak |
|
349 |
General |
clear the table v.
|
(masanın) boşlarını almak |
|
350 |
General |
clear the table v.
|
boşları almak |
|
351 |
General |
remove dirty dishes/glasses/bottles from the table v.
|
(masanın) boşlarını almak |
|
352 |
General |
clean the table v.
|
(masanın) boşlarını almak |
|
353 |
General |
slam one's fist on the table v.
|
masaya yumruğunu vurmak |
|
354 |
General |
pounder one's fist on the table v.
|
masaya yumruğunu vurmak |
|
355 |
General |
bang one's fist on the table v.
|
masaya yumruğunu vurmak |
|
356 |
General |
set the table v.
|
masayı donatmak |
|
357 |
General |
die on the operating table v.
|
ameliyat masasında ölmek |
|
358 |
General |
sit around table v.
|
masa etrafında oturmak |
|
359 |
General |
sit around table v.
|
masanın etrafında oturmak |
|
360 |
General |
clear the table v.
|
boşları toplamak |
|
361 |
General |
clean the table v.
|
boşları toplamak |
|
362 |
General |
book a table for four v.
|
dört kişilik bir masa ayırtmak |
|
363 |
General |
book a table for two v.
|
iki kişilik bir masa ayırtmak |
|
364 |
General |
book a table for three v.
|
üç kişilik bir masa ayırtmak |
|
365 |
General |
bring the matter to the table v.
|
meseleyi masaya yatırmak |
|
366 |
General |
bring the matter to the table v.
|
meseleyi masaya getirmek |
|
367 |
General |
fall asleep at the table v.
|
masada uyuyakalmak |
|
368 |
General |
decorate the table v.
|
masayı süslemek |
|
369 |
General |
lay the table v.
|
masayı kurmak |
|
370 |
General |
set up a (promotional) table v.
|
stand açmak |
|
371 |
General |
table v.
|
masaya koymak |
|
372 |
General |
table v.
|
çizelge hazırlamak |
|
373 |
General |
table v.
|
liste hazırlamak |
|
374 |
General |
table v.
|
liste yapmak |
|
375 |
General |
table v.
|
listeye geçirmek |
|
376 |
General |
table-hop v.
|
tanıdık ve arkadaşları selamlamak amacıyla bir lokanta ya da gece kulubündeki masalar arasında dolaşmak |
|
377 |
General |
table oriented adj.
|
tabloya yönelik |
|
378 |
General |
farm-to-table adj.
|
çiftlikten masaya |
|
379 |
General |
table adj.
|
sofra |
|
380 |
General |
on the table adj.
|
müzakere edilebilir |
|
381 |
General |
on the table adj.
|
uzlaşmayla çözülebilir |
|
382 |
General |
coffee table adj.
|
özden çok görünüş ve tarza vurgu yapan |
|
383 |
General |
coffee-table adj.
|
sehpa üzerinde sergilenecek (nesne) |
|
384 |
General |
at the table adv.
|
sofra başında |
|
385 |
General |
at table adv.
|
sofra başında |
|
386 |
General |
on the table adv.
|
açıkça |
|
387 |
General |
on the table adv.
|
meydanda |
|
388 |
General |
on the table adv.
|
tümüyle açığa çıkmış durumda |
|
389 |
General |
the table is booked for nine o'clock this evening expr.
|
masa bu akşam saat dokuz için rezerve edildi |
|
Phrases |
|
390 |
Phrases |
see the table below expr.
|
aşağıdaki tabloda yer almaktadır |
|
391 |
Phrases |
see the table below expr.
|
aşağıdaki tabloda görebilirsiniz |
|
392 |
Phrases |
see the table below expr.
|
aşağıdaki tabloya bakınız |
|
393 |
Phrases |
look at the table below expr.
|
aşağıdaki tabloya bakınız |
|
394 |
Phrases |
from farm to table expr.
|
tarladan sofraya |
|
Colloquial |
|
395 |
Colloquial |
moose on the table n.
|
bir toplantıda hiç kimsenin ele almak istemediği konu/sorun |
|
396 |
Colloquial |
crumbs from (one's) table n.
|
artıklar |
|
397 |
Colloquial |
crumbs from (one's) table n.
|
(birinin) masasındaki kırıntılar |
|
398 |
Colloquial |
crumbs from (one's) table n.
|
sofrada kalanlar |
|
399 |
Colloquial |
crumbs from (one's) table n.
|
birinin kırıntıları |
|
400 |
Colloquial |
crumbs from the rich man's table n.
|
artıklar |
|
401 |
Colloquial |
crumbs from the rich man's table n.
|
(birinin) masasındaki kırıntılar |
|
402 |
Colloquial |
crumbs from the rich man's table n.
|
zenginin sofrasından kalanlar |
|
403 |
Colloquial |
crumbs from the rich man's table n.
|
birinin kırıntıları |
|
404 |
Colloquial |
crumbs from someone's table n.
|
artıklar |
|
405 |
Colloquial |
crumbs from someone's table n.
|
(birinin) masasındaki kırıntılar |
|
406 |
Colloquial |
crumbs from someone's table n.
|
zenginin sofrasından kalanlar |
|
407 |
Colloquial |
crumbs from someone's table n.
|
birinin kırıntıları |
|
408 |
Colloquial |
kiddie table n.
|
çocuk masası |
|
409 |
Colloquial |
kiddie table n.
|
çocuklar masası |
|
410 |
Colloquial |
kiddie table n.
|
aile toplantılarında çocukların ayrı olarak bir arada oturduğu masa |
|
411 |
Colloquial |
hit the table v.
|
masaya vurmak |
|
412 |
Colloquial |
table (something) v.
|
(bir şeyi) ertelemek |
|
413 |
Colloquial |
table (something) v.
|
(bir şeyi) geciktirmek |
|
414 |
Colloquial |
table (something) v.
|
(bir şeyi) askıya almak |
|
415 |
Colloquial |
table (something) v.
|
(bir şeyi) tecil etmek |
|
416 |
Colloquial |
under-the-table adj.
|
gizlice tasarlanan |
|
417 |
Colloquial |
under-the-table adj.
|
gizlice uygulanan |
|
Idioms |
|
418 |
Idioms |
high table n.
|
okul yemekhanesinde öğretmenlerin oturduğu yemek masası |
|
419 |
Idioms |
round-table conference n.
|
yuvarlak masa konferansı |
|
420 |
Idioms |
round-table conference n.
|
yuvarlak masa toplantısı |
|
421 |
Idioms |
high table n.
|
yöneticilerin oturduğu yemek masası |
|
422 |
Idioms |
coffee table book n.
|
büyük, pahalı bol resimli kitap |
|
423 |
Idioms |
coffee-table book n.
|
büyük, pahalı bol resimli kitap |
|
424 |
Idioms |
keep food on the table v.
|
geçim sağlamak |
|
425 |
Idioms |
keep food on the table v.
|
ekmek parası kazanmak/kazandırmak |
|
426 |
Idioms |
lay on the table v.
|
teklif sunmak |
|
427 |
Idioms |
lay on the table v.
|
oylamaya sunmak |
|
428 |
Idioms |
lay on the table v.
|
ertelemek |
|
429 |
Idioms |
lay on the table v.
|
(parlamento kararını) süresiz olarak gündemden çıkarmak |
|
430 |
Idioms |
bring (someone or something) to the peace table v.
|
barış masasına oturtmak/çekmek |
|
431 |
Idioms |
bring (someone or something) to the peace table v.
|
anlaşma koşullarını görüşmek için masaya oturtmak |
|
432 |
Idioms |
bring (someone or something) to the peace table v.
|
anlaşma koşullarını görüşmek için bir araya gelmelerini sağlamak |
|
433 |
Idioms |
bring (someone or something) to the peace table v.
|
anlaşma görüşmeleri için bir araya getirmek |
|
434 |
Idioms |
lay one's card on the table v.
|
açık olmak |
|
435 |
Idioms |
lay one's card on the table v.
|
açık oynamak |
|
436 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
açık oynamak |
|
437 |
Idioms |
put one's cards on the table v.
|
açık oynamak |
|
438 |
Idioms |
lay one's card on the table v.
|
açıkça ortaya koymak |
|
439 |
Idioms |
be boxed on the table v.
|
ameliyat masasında ölmek |
|
440 |
Idioms |
get one's feet under the table v.
|
bir yere (iş vb) ayağını alıştırmak |
|
441 |
Idioms |
drink someone under the table v.
|
diğerlerinden daha fazla alkol içmek |
|
442 |
Idioms |
find oneself at the kids' table v.
|
çocuk muamelesi görmek |
|
443 |
Idioms |
wait on table v.
|
garsonluk yapmak |
|
444 |
Idioms |
put bread on the table v.
|
geçimini sağlamak |
|
445 |
Idioms |
split (something) 50-50 under the table v.
|
el altından yarı yarıya kırışmak |
|
446 |
Idioms |
put one's cards on the table v.
|
gizlisi saklısı olmamak |
|
447 |
Idioms |
wait at table v.
|
garsonluk yapmak |
|
448 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
gizlisi saklısı olmamak |
|
449 |
Idioms |
split (something) 50-50 under the table v.
|
el altından yarı yarıya bölüşmek |
|
450 |
Idioms |
leave money on the table v.
|
hazır paraya hayır demek |
|
451 |
Idioms |
put on the table v.
|
masaya yatırmak |
|
452 |
Idioms |
be put on the table v.
|
masaya yatırılmak |
|
453 |
Idioms |
read the table v.
|
masadakilere bakmak |
|
454 |
Idioms |
read the table v.
|
masadakilere göz atmak |
|
455 |
Idioms |
wait on table v.
|
masayı beklemek |
|
456 |
Idioms |
wait at table v.
|
masayı beklemek |
|
457 |
Idioms |
place one's cards on the table v.
|
kartlarını açık oynamak |
|
458 |
Idioms |
lay one's card on the table v.
|
kartlarını açmak |
|
459 |
Idioms |
bring to the table v.
|
masaya getirmek |
|
460 |
Idioms |
lay the cards on the table v.
|
kartlarını açmak |
|
461 |
Idioms |
table a motion v.
|
önergeyi ertelemek |
|
462 |
Idioms |
table thumping v.
|
masaya yumruğunu vurmak |
|
463 |
Idioms |
table a motion v.
|
önerge sunmak/vermek |
|
464 |
Idioms |
bring somebody to the bargaining table v.
|
pazarlık masasına getirmek |
|
465 |
Idioms |
put bread on the table v.
|
para kazanmak |
|
466 |
Idioms |
wait at table v.
|
servis yapmak |
|
467 |
Idioms |
come to the table v.
|
sorunu masaya yatırmak |
|
468 |
Idioms |
wait on table v.
|
servis yapmak |
|
469 |
Idioms |
get someone around the table v.
|
toplantı yapmak |
|
470 |
Idioms |
put one's cards on the table v.
|
teklifsiz olmak |
|
471 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
teklifsiz olmak |
|
472 |
Idioms |
get someone around the table v.
|
tarafları masaya toplamak |
|
473 |
Idioms |
come to the table v.
|
(sorunu çözmek için) masaya oturmak |
|
474 |
Idioms |
get one's feet under the table v.
|
yeni bir işe uyum sağlamak/alışmak |
|
475 |
Idioms |
get your feet under the table v.
|
yeni iş ortamına alışmak |
|
476 |
Idioms |
be on the table v.
|
(tartışılmak üzere) masaya gelmek |
|
477 |
Idioms |
take (something) off the table v.
|
(bir şeyi) geri çekmek/almak |
|
478 |
Idioms |
take (something) off the table v.
|
(bir şeyi) söz konusu olmaktan çıkarmak |
|
479 |
Idioms |
take (something) off the table v.
|
(bir şeyi, teklifi) masadan kaldırmak |
|
480 |
Idioms |
take (something) off the table v.
|
(bir şeyi) ortadan kaldırmak |
|
481 |
Idioms |
be off the table v.
|
geçerliliğini yitirmek |
|
482 |
Idioms |
be off the table v.
|
masadan kalkmak |
|
483 |
Idioms |
be off the table v.
|
geri çekilmek |
|
484 |
Idioms |
be off the table v.
|
söz konusu olmaktan çıkmak |
|
485 |
Idioms |
be off the table v.
|
ortadan kalkmak |
|
486 |
Idioms |
be on the table v.
|
geçerli olmak |
|
487 |
Idioms |
be on the table v.
|
masada olmak |
|
488 |
Idioms |
be on the table v.
|
söz konusu olmak |
|
489 |
Idioms |
be on the table v.
|
düşünmeye, tartışmaya açık olmak |
|
490 |
Idioms |
bring (someone or something) to the bargaining table v.
|
(birini/bir grubu) pazarlık masasına getirmek |
|
491 |
Idioms |
bring (someone or something) to the bargaining table v.
|
(birini/bir grubu) pazarlığa oturmaya ikna etmek |
|
492 |
Idioms |
bring (something) to the table v.
|
işe yarar (bir şey) sunmak |
|
493 |
Idioms |
bring (something) to the table v.
|
masaya (bir yetenek/beceri) koymak |
|
494 |
Idioms |
bring (something) to the table v.
|
işe yarar (bir şey) ortaya koymak |
|
495 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
tamamen açık oynamak/olmak |
|
496 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
kartlarını açmak |
|
497 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
kartları masaya sermek |
|
498 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
dürüst ve açık olmak |
|
499 |
Idioms |
lay one's cards on the table v.
|
gizlisi saklısı olmamak |
|
500 |
Idioms |
put one's cards on the table v.
|
tamamen açık oynamak/olmak |
|