|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
experience n.
|
deneyim |
|
He had no previous experience with horses.
Daha önce atlar konusunda hiç deneyimi yoktu.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
experience n.
|
tecrübe |
|
Do you have any experience with kids?
Çocuklar konusunda hiç tecrübeniz var mı?
More Sentences
|
| General |
|
| 3 |
General |
experience n.
|
hayat |
|
A great program for people who want to experience the life and culture of France in-depth.
Fransızların hayatını ve kültürünü derinlemesine deneyimlemek isteyen insanlar için harika bir program.
More Sentences
|
| 4 |
General |
experience n.
|
olay |
|
I had a terrible experience in Boston.
Boston'da başıma çok kötü bir olay geldi.
More Sentences
|
| 5 |
General |
experience n.
|
tecrübe |
|
In my experience, lying is always a bad idea.
Tecrübelerime göre, yalan söylemek her zaman kötü bir fikirdir.
More Sentences
|
| 6 |
General |
experience n.
|
deneyim |
|
The experience gained will allow us to evaluate the benefits of a wider application of an equivalent procedure.
Elde edilen deneyim, eşdeğer bir prosedürün daha geniş çapta uygulanmasının faydalarını değerlendirmemizi sağlayacaktır.
More Sentences
|
| 7 |
General |
experience v.
|
tatmak |
|
At last, they experienced the joy of victory.
Sonunda, galibiyetin sevincini tattılar.
More Sentences
|
| 8 |
General |
experience v.
|
maruz kalmak |
|
Several other human rights defenders are also experiencing legislative and judicial harassment.
Diğer bazı insan hakları savunucuları da yasal ve adli tacize maruz kalmaktadır.
More Sentences
|
| 9 |
General |
experience v.
|
karşılaşmak |
|
You can always call me if you experience any difficulties setting up the robot.
Robotu kurarken herhangi bir sorunla karşılaşırsanız beni her zaman arayabilirsiniz.
More Sentences
|
| 10 |
General |
experience v.
|
geçirmek |
|
Most serial killers have experienced brutal childhoods, but very few people who experienced brutal childhoods later become serial killers.
Çoğu seri katil acımasız bir çocukluk geçirmiştir, ancak acımasız bir çocukluk geçiren çok az kişi daha sonra seri katil olmuştur.
More Sentences
|
| 11 |
General |
experience v.
|
görmek |
|
Clearly, this irritable behaviour is evidence of the political difficulties currently being experienced by his group.
Açıkça görüldüğü üzere bu sinirli davranış, grubunun şu anda yaşadığı siyasi zorlukların bir kanıtıdır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
experience v.
|
yaşamak |
|
One might experience mild discomfort during exercise.
Egzersiz sırasında hafif bir rahatsızlık yaşanabilir.
More Sentences
|
| 13 |
General |
experience v.
|
tecrübe etmek |
|
Secondly, the PSE Group wants the scheme we are drafting to be fair and to be experienced as such.
İkinci olarak, PSE Grubu hazırladığımız planın adil olmasını ve bu şekilde tecrübe edilmesini istemektedir.
More Sentences
|
| 14 |
General |
experience v.
|
deneyim yaşamak |
|
Yet already, many of our regions bordering candidate countries are experiencing a foretaste of enlargement.
Halihazırda, aday ülkelere sınırı olan birçok bölgemiz genişlemenin ön deneyimini yaşamaktadır.
More Sentences
|
| 15 |
General |
experience v.
|
uğramak |
|
Nearly every woman I know has experienced some instance of sexual harassment.
Neredeyse tanıdığım her kadın bir şekilde cinsel tacize uğramıştır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
experience v.
|
deneyimlemek |
|
It is a huge commitment, probably the biggest any of us will experience.
Bu çok büyük bir sorumluluk, muhtemelen hepimizin deneyimleyeceği en büyük sorumluluk.
More Sentences
|
| 17 |
General |
experience v.
|
hissetmek |
|
Tom experienced a pain in his leg.
Tom bacağında bir ağrı hissetti.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 18 |
Technical |
experience n.
|
deneyim |
|
It is not enough to say that, in the Member States, there is already 40 years' worth of experience.
Üye Devletlerde halihazırda 40 yıllık bir deneyim olduğunu söylemek yeterli değildir.
More Sentences
|
| Military |
|
| 19 |
Military |
experience n.
|
deneyim |
|
We only need to look at Portugal's experience in this respect.
Portekiz'in bu konudaki deneyimine bakmamız yeterlidir.
More Sentences
|
| General |
|
| 20 |
General |
experience n.
|
yaşam |
|
|
|
| 21 |
General |
experience n.
|
başa gelen olay |
|
| 22 |
General |
experience n.
|
pratik |
|
| 23 |
General |
experience n.
|
yaşantı |
|
| 24 |
General |
experience n.
|
vukuf |
|
| 25 |
General |
experience n.
|
meleke |
|
| 26 |
General |
experience n.
|
görgü |
|
| 27 |
General |
experience n.
|
deneme |
|
| 28 |
General |
experience n.
|
deney |
|
| 29 |
General |
experience v.
|
başına gelmek |
|
| 30 |
General |
experience v.
|
bizzat yaşamak |
|
| 31 |
General |
experience v.
|
çekmek |
|
| 32 |
General |
experience v.
|
görüp geçirmek |
|
| 33 |
General |
experience v.
|
başından geçmek |
|
| 34 |
General |
experience v.
|
denemek |
|
| 35 |
General |
experience v.
|
keder sıkıntı vb'ni çekmek |
|
| 36 |
General |
experience v.
|
geçmek |
|
| 37 |
General |
experience v.
|
yaşantılamak |
|
| Medical |
|
| 38 |
Medical |
experience n.
|
eksperiyans |
|
| Philosophy |
|
| 39 |
Philosophy |
experience n.
|
deney |
|
|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
gain experience v.
|
deneyim kazanmak |
|
They have gained experience and have also had some success.
Deneyim kazanmışlar ve bazı başarılar da elde etmişlerdir.
More Sentences
|
|
|
| General |
|
| 2 |
General |
lack of experience n.
|
tecrübe eksikliği |
|
Admitting his lack of experience, I still think that he ought to do better.
Onun tecrübe eksikliğini kabul etmeme rağmen, hâlâ daha iyi iş çıkarması gerektiğini düşünüyorum.
More Sentences
|
| 3 |
General |
knowledge and experience n.
|
bilgi ve deneyim |
|
Our knowledge and experience to date, especially off Newfoundland, is not encouraging.
Bugüne kadar özellikle Newfoundland açıklarında edindiğimiz bilgi ve deneyimler hiç de iç açıcı değil.
More Sentences
|
| 4 |
General |
childhood experience n.
|
çocukluk deneyimi |
|
He draws on his childhood experiences for the material of most of his stories.
Hikâyelerinin çoğunun malzemesini çocukluk deneyimlerinden alıyor.
More Sentences
|
| 5 |
General |
quite an experience n.
|
harika bir deneyim |
|
Our journey by camel was quite an experience.
Deveyle yolculuğumuz harika bir deneyimdi.
More Sentences
|
| 6 |
General |
quite an experience n.
|
tam bir deneyim |
|
It was quite an experience.
Tam bir deneyimdi.
More Sentences
|
| 7 |
General |
work experience n.
|
iş tecrübesi |
|
Do you have work experience?
İş tecrübeniz var mı?
More Sentences
|
| 8 |
General |
near-death experience n.
|
ölüme yakın deneyim |
|
After his near-death experience, Tom was a much more loving and less judgemental person.
Ölüme yakın deneyiminden sonra, Tom çok daha sevgi dolu ve daha az yargılayıcı bir insan oldu.
More Sentences
|
| 9 |
General |
bad experience n.
|
kötü deneyim |
|
We have had a lot of bad experience with internal disciplinary councils.
Kurum içi disiplin kurullarıyla ilgili pek çok kötü deneyimimiz oldu.
More Sentences
|
| 10 |
General |
unique experience n.
|
eşsiz deneyim |
|
We come to this earth plane to have unique experiences.
Bu dünya düzlemine eşsiz deneyimler yaşamak için geliriz.
More Sentences
|
| 11 |
General |
necessary experience n.
|
gerekli tecrübe |
|
Tom has the necessary experience.
Tom'un gerekli tecrübesi var.
More Sentences
|
| 12 |
General |
necessary experience n.
|
gerekli deneyim |
|
Alternatively, they might be young and lack the necessary experience and training.
Alternatif olarak, genç olabilirler ve gerekli deneyim ve eğitimden yoksun olabilirler.
More Sentences
|
| 13 |
General |
field experience n.
|
saha tecrübesi |
|
How much field experience do you have?
Ne kadar saha tecrüben var?
More Sentences
|
| 14 |
General |
have experience v.
|
tecrübesi olmak |
|
I know Tom has experience.
Tom'un tecrübesi olduğunu biliyorum.
More Sentences
|
| 15 |
General |
learning by experience v.
|
deneyimle öğrenmek |
|
We all learn by experience.
Hepimiz deneyimle öğreniriz.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 16 |
Phrases |
in my experience adv.
|
tecrübelerime göre |
|
It is rare in my experience for a presidency to receive such wide praise from all sides of this House.
Bir başkanın bu Meclisin tüm taraflarından bu kadar geniş övgü alması benim tecrübelerime göre nadirdir.
More Sentences
|
| 17 |
Phrases |
in my experience adv.
|
deneyimlerime göre |
|
In my experience, it takes one year to learn French grammar.
Deneyimlerime göre Fransızca dilbilgisini öğrenmek bir yıl sürüyor.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 18 |
Colloquial |
a bitter experience n.
|
acı bir deneyim |
|
He had a bitter experience.
Acı bir deneyim yaşadı.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 19 |
Idioms |
learning experience n.
|
öğrenme deneyimi |
|
So for many of us this is an interesting learning experience.
Birçoğumuz için bu ilginç bir öğrenme deneyimi.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 20 |
Trade/Economic |
work experience n.
|
iş tecrübesi |
|
Do you have work experience?
İş tecrüben var mı?
More Sentences
|
| 21 |
Trade/Economic |
professional experience n.
|
mesleki deneyim |
|
Do you have professional experience?
Mesleki deneyimin var mı?
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 22 |
Common Usage |
gain experience v.
|
tecrübe kazanmak |
|
| General |
|
| 23 |
General |
practical experience n.
|
pratik |
|
| 24 |
General |
pedagogical experience n.
|
pedagojik tecrübe |
|
| 25 |
General |
lack of experience n.
|
tecrübesizlik |
|
| 26 |
General |
lack of experience n.
|
acemilik |
|
| 27 |
General |
professional experience n.
|
mesleki tecrübe |
|
| 28 |
General |
work experience n.
|
iş deneyimi |
|
| 29 |
General |
someone with a great deal of experience n.
|
feleğin çemberinden geçmiş |
|
| 30 |
General |
experience share n.
|
tecrübe paylaşımı |
|
| 31 |
General |
customer experience n.
|
müşteri deneyimi |
|
| 32 |
General |
customer experience management n.
|
müşteri deneyimi yönetimi |
|
| 33 |
General |
sexual experience n.
|
cinsel deneyim |
|
| 34 |
General |
experience sharing n.
|
deneyim paylaşımı |
|
| 35 |
General |
school experience n.
|
okul deneyimi |
|
| 36 |
General |
wine experience n.
|
şarap deneyimi |
|
| 37 |
General |
work experience abroad n.
|
yurtdışı tecrübe |
|
| 38 |
General |
overseas experience n.
|
yurtdışı tecrübesi |
|
| 39 |
General |
overseas experience n.
|
yurtdışı tecrübe |
|
| 40 |
General |
work experience abroad n.
|
yurtdışı tecrübesi |
|
| 41 |
General |
limit-experience n.
|
sınır deneyimi |
|
|
|
| 42 |
General |
broad experience n.
|
engin tecrübe |
|
| 43 |
General |
wide experience n.
|
engin tecrübe |
|
| 44 |
General |
first sexual experience n.
|
ilk cinsel deneyim |
|
| 45 |
General |
human experience n.
|
insani deneyim |
|
| 46 |
General |
human experience n.
|
insanlık deneyimi |
|
| 47 |
General |
human experience n.
|
yaşam deneyimi |
|
| 48 |
General |
two year experience n.
|
iki yıllık deneyim |
|
| 49 |
General |
a life changing experience n.
|
hayatı değiştiren deneyim |
|
| 50 |
General |
a life changing experience n.
|
(hayatta) yeni bir çığır açan deneyim |
|
| 51 |
General |
life-changing experience n.
|
hayat değiştiren deneyim |
|
| 52 |
General |
overseas experience n.
|
yurtdışı deneyimi |
|
| 53 |
General |
frightening experience n.
|
korku verici tecrübe |
|
| 54 |
General |
frightening experience n.
|
korkunç tecrübe |
|
| 55 |
General |
bad experience n.
|
hoş olmayan tecrübe |
|
| 56 |
General |
bad experience n.
|
kötü tecrübe |
|
| 57 |
General |
transformative experience n.
|
hayatını değiştirecek bir deneyim |
|
| 58 |
General |
transformative experience n.
|
hayatını değiştirecek bir tecrübe |
|
| 59 |
General |
technological experience n.
|
teknolojik birikim |
|
| 60 |
General |
extradyadic sexual experience n.
|
ilişki dışı cinsel deneyim |
|
| 61 |
General |
old experience n.
|
eski deneyim |
|
| 62 |
General |
further experience n.
|
ileri tecrübe |
|
| 63 |
General |
experience design n.
|
deneyim tasarımı |
|
| 64 |
General |
experience designer n.
|
deneyim tasarımcısı |
|
| 65 |
General |
an unpleasant experience n.
|
acı deneyim |
|
| 66 |
General |
life experience n.
|
hayat tecrübesi |
|
| 67 |
General |
unpleasant experience n.
|
acı tecrübe |
|
| 68 |
General |
extraordinary experience n.
|
olağanüstü deneyim |
|
| 69 |
General |
two-year experience n.
|
2 yıllık deneyim |
|
| 70 |
General |
two-year experience n.
|
iki yıllık deneyim |
|
| 71 |
General |
two-year experience n.
|
2 yıllık tecrübe |
|
| 72 |
General |
two-year experience n.
|
iki yıllık tecrübe |
|
| 73 |
General |
the experience of a lifetime n.
|
hayatının tecrübesi |
|
| 74 |
General |
the experience of a lifetime n.
|
hayatının deneyimi |
|
| 75 |
General |
required experience n.
|
gerekli deneyim |
|
| 76 |
General |
required experience n.
|
gerekli tecrübe |
|
| 77 |
General |
lack of experience n.
|
çaylaklık |
|
| 78 |
General |
near-death experience (nde) n.
|
ölüme yakın deneyim |
|
| 79 |
General |
voice of experience n.
|
deneyimin sesi |
|
| 80 |
General |
years of experience n.
|
deneyim süresi |
|
| 81 |
General |
duration of experience n.
|
deneyim süresi |
|
| 82 |
General |
wide experience n.
|
kapsamlı deneyim |
|
| 83 |
General |
broad experience n.
|
kapsamlı deneyim |
|
| 84 |
General |
comprehensive experience n.
|
kapsamlı tecrübe |
|
| 85 |
General |
wide experience n.
|
geniş deneyim |
|
| 86 |
General |
wide experience n.
|
geniş tecrübe |
|
| 87 |
General |
comprehensive experience n.
|
geniş tecrübe |
|
| 88 |
General |
broad experience n.
|
geniş deneyim |
|
| 89 |
General |
wide experience n.
|
kapsamlı tecrübe |
|
| 90 |
General |
extensive experience n.
|
kapsamlı deneyim |
|
| 91 |
General |
extensive experience n.
|
geniş tecrübe |
|
| 92 |
General |
comprehensive experience n.
|
geniş deneyim |
|
| 93 |
General |
extensive experience n.
|
geniş deneyim |
|
| 94 |
General |
broad experience n.
|
kapsamlı tecrübe |
|
| 95 |
General |
broad experience n.
|
geniş tecrübe |
|
| 96 |
General |
comprehensive experience n.
|
kapsamlı deneyim |
|
| 97 |
General |
extensive experience n.
|
kapsamlı tecrübe |
|
| 98 |
General |
sense experience n.
|
duyu deneyimi |
|
| 99 |
General |
early experience n.
|
erken deneyim |
|
| 100 |
General |
early experience n.
|
erken tecrübe |
|
| 101 |
General |
girlfriend experience (gfe) n.
|
kız arkadaş deneyimi |
|
| 102 |
General |
volunteering experience n.
|
gönüllülük deneyimi |
|
| 103 |
General |
taste experience n.
|
lezzet deneyimi |
|
| 104 |
General |
experience shower n.
|
macera duşu |
|
| 105 |
General |
vacation experience n.
|
tatil deneyimi |
|
| 106 |
General |
first sex experience n.
|
ilk seks deneyimi |
|
| 107 |
General |
experience innovation n.
|
deneyim inovasyonu |
|
| 108 |
General |
learning experience design n.
|
öğrenme deneyimi tasarımı |
|
| 109 |
General |
work experience certificate n.
|
iş deneyim belgesi |
|
| 110 |
General |
extensive experience n.
|
engin tecrübe |
|
| 111 |
General |
extensive experience n.
|
engin deneyim |
|
| 112 |
General |
profound experience n.
|
engin tecrübe |
|
| 113 |
General |
profound experience n.
|
engin deneyim |
|
| 114 |
General |
sublime experience n.
|
yüce deneyim |
|
| 115 |
General |
accumulated knowledge and experience n.
|
birikim |
|
| 116 |
General |
perceptual experience n.
|
algısal deneyim |
|
| 117 |
General |
perceptual experience n.
|
algılananın temsili |
|
| 118 |
General |
perceptual experience n.
|
kavram oluşumunda temel bileşen |
|
| 119 |
General |
fail to experience v.
|
tecrübe edememek |
|
| 120 |
General |
benefit from one's experience v.
|
deneyiminden faydalanmak |
|
| 121 |
General |
benefit from one's experience v.
|
tecrübesinden yararlanmak |
|
| 122 |
General |
benefit from one's experience v.
|
deneyiminden yararlanmak |
|
| 123 |
General |
benefit from one's experience v.
|
tecrübesinden faydalanmak |
|
| 124 |
General |
make use of someone's experience v.
|
tecrübesinden yararlanmak |
|
| 125 |
General |
make use of someone's experience v.
|
deneyiminden yararlanmak |
|
| 126 |
General |
make use of someone's experience v.
|
deneyiminden faydalanmak |
|
| 127 |
General |
make use of someone's experience v.
|
tecrübesinden faydalanmak |
|
| 128 |
General |
gather experience v.
|
deneyim sahibi olmak |
|
| 129 |
General |
have experience v.
|
deneyim sahibi olmak |
|
| 130 |
General |
have (an) experience v.
|
deneyim elde etmek |
|
| 131 |
General |
experience a change v.
|
değişiklik yaşamak |
|
| 132 |
General |
undergo an experience of v.
|
deneyim almak |
|
| 133 |
General |
gather experience v.
|
deneyim sağlamak |
|
| 134 |
General |
(gain) experience v.
|
deneyim almak |
|
| 135 |
General |
gain experience v.
|
deneyim sahibi olmak |
|
| 136 |
General |
gain experience v.
|
deneyim sağlamak |
|
| 137 |
General |
gain experience v.
|
tecrübe edinmek |
|
| 138 |
General |
experience the difficulties v.
|
güçlüklerle karşılaşmak |
|
| 139 |
General |
get experience v.
|
tecrübe edinmek |
|
| 140 |
General |
experience a difficulty v.
|
güçlükle karşılaşmak |
|
| 141 |
General |
experience the difficulties v.
|
zorluklarla karşılaşmak |
|
| 142 |
General |
experience the pride of v.
|
gururunu yaşamak |
|
| 143 |
General |
experience isolation v.
|
izolasyonla karşılaşmak |
|
| 144 |
General |
experience difficulty v.
|
sıkıntı çekmek |
|
| 145 |
General |
gain experience v.
|
deneyim edinmek |
|
| 146 |
General |
bring experience v.
|
deneyim kazandırmak |
|
| 147 |
General |
get experience v.
|
deneyim elde etmek |
|
| 148 |
General |
get experience v.
|
deneyim edinmek |
|
| 149 |
General |
gain experience v.
|
deneyim elde etmek |
|
| 150 |
General |
learn by bitter experience v.
|
dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak öğrenmek |
|
| 151 |
General |
learn by bitter experience v.
|
dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak |
|
| 152 |
General |
have experience v.
|
tecrübe sahibi olmak |
|
| 153 |
General |
share the experience v.
|
tecrübeyi paylaşmak |
|
| 154 |
General |
gain experience v.
|
tecrübelenmek |
|
| 155 |
General |
be based on experience v.
|
tecrübeye dayanmak |
|
| 156 |
General |
experience depression v.
|
depresyon geçirmek |
|
| 157 |
General |
experience a crisis v.
|
krize girmek |
|
| 158 |
General |
experience a crisis v.
|
kriz yaşamak |
|
| 159 |
General |
experience disappointment v.
|
hayal kırıklığı yaşamak |
|
| 160 |
General |
experience difficulty v.
|
sıkıntı yaşamak |
|
| 161 |
General |
enable someone to gain hands-on experience v.
|
pratik kazandırmak |
|
| 162 |
General |
have considerable stage experience v.
|
sahne tozunu yutmak |
|
| 163 |
General |
have considerable stage experience v.
|
sahne tozu yutmak |
|
| 164 |
General |
learn by experience v.
|
deneyerek öğrenmek |
|
| 165 |
General |
benefit from someone's experience v.
|
tecrübesinden istifade etmek |
|
| 166 |
General |
benefit from someone's experience v.
|
tecrübesinden faydalanmak |
|
| 167 |
General |
benefit from someone's experience v.
|
tecrübesinden yararlanmak |
|
| 168 |
General |
learn through experience v.
|
deneyimle öğrenmek |
|
| 169 |
General |
learning through experience v.
|
deneyimle öğrenmek |
|
| 170 |
General |
learning by experience v.
|
yaşayarak öğrenmek |
|
| 171 |
General |
learn through experience v.
|
yaşayarak öğrenmek |
|
| 172 |
General |
learning through experience v.
|
yaşayarak öğrenmek |
|
| 173 |
General |
provide experience v.
|
tecrübe kazandırmak |
|
| 174 |
General |
give experience v.
|
deneyim kazandırmak |
|
| 175 |
General |
give experience v.
|
tecrübe kazandırmak |
|
| 176 |
General |
provide experience v.
|
deneyim kazandırmak |
|
| 177 |
General |
gain experience from the job v.
|
işten deneyim kazanmak |
|
| 178 |
General |
get some more experience v.
|
biraz daha tecrübe kazanmak |
|
| 179 |
General |
get some more experience v.
|
biraz daha deneyim kazanmak |
|
| 180 |
General |
speak from experience v.
|
yaşadıklarına dayanarak/ tecrübeye/deneyime istinaden konuşmak |
|
| 181 |
General |
experience side effect v.
|
yan etki görmek |
|
| 182 |
General |
enhance one's knowledge and experience v.
|
bilgi ve tecrübesini artırmak |
|
| 183 |
General |
re-experience v.
|
yeniden tecrübe etmek |
|
| 184 |
General |
re-experience v.
|
yeniden deneyimlemek |
|
| 185 |
General |
re-experience v.
|
tekrar başından geçmek |
|
| 186 |
General |
re-experience v.
|
tekrar deneyim yaşamak |
|
| 187 |
General |
re-experience v.
|
tekrar başına gelmek |
|
| 188 |
General |
proven by experience adj.
|
tecrübeyle sabittir |
|
| 189 |
General |
in all my experience adv.
|
bütün ömrümde |
|
| 190 |
General |
in all my experience adv.
|
bütün hayatım boyunca |
|
| 191 |
General |
based on our experience adv.
|
tecrübemize dayanarak |
|
| Phrases |
|
| 192 |
Phrases |
a road to damascus experience n.
|
inançlarda yapılan köklü değişiklik |
|
| 193 |
Phrases |
with a years of experience adv.
|
yılların birikimi |
|
| 194 |
Phrases |
based upon experience expr.
|
tecrübeden yola çıkarak |
|
| 195 |
Phrases |
for a new experience expr.
|
yeni bir deneyim için |
|
| 196 |
Phrases |
experience is the teacher of fools expr.
|
aptallar deneye yanıla öğrenir |
|
| 197 |
Phrases |
experience is the teacher of fools expr.
|
aptallar yaparak öğrenir |
|
| 198 |
Phrases |
experience is the teacher of fools expr.
|
aptallar başından geçmeden öğrenemez |
|
| 199 |
Phrases |
experience is the teacher of fools expr.
|
aptallar tecrübeyle öğrenir |
|
| 200 |
Phrases |
experience is the teacher of fools expr.
|
aptallar deneyimle öğrenir |
|
| 201 |
Phrases |
experience is the teacher of fools expr.
|
aptallar bizzat yaşayarak öğrenir |
|
| Proverb |
|
| 202 |
Proverb |
experience is the best teacher
|
deneyim en iyi öğretmendir |
|
| 203 |
Proverb |
experience is the father of wisdom
|
deneyim en büyük erdemdir |
|
| 204 |
Proverb |
experience is the mother of wisdom
|
insan yaşadıkça öğrenir |
|
| 205 |
Proverb |
experience is the mother of wisdom
|
deneyim en büyük erdemdir |
|
| 206 |
Proverb |
experience is the father of wisdom
|
insan yaşadıkça öğrenir |
|
| 207 |
Proverb |
experience is the best teacher
|
tecrübe en iyi öğretmendir |
|
| Colloquial |
|
| 208 |
Colloquial |
a bitter-sweet experience n.
|
acı bir deneyim |
|
| 209 |
Colloquial |
a bitter-sweet experience n.
|
acı bir tecrübe |
|
| 210 |
Colloquial |
a bitter experience n.
|
acı bir tecrübe |
|
| 211 |
Colloquial |
a bitter experience n.
|
acı deneyim |
|
| 212 |
Colloquial |
a bitter-sweet experience n.
|
acı deneyim |
|
| 213 |
Colloquial |
a bitter-sweet experience n.
|
acı tecrübe |
|
| 214 |
Colloquial |
a bitter experience n.
|
acı tecrübe |
|
| 215 |
Colloquial |
a very important experience n.
|
çok önemli bir deneyim |
|
| 216 |
Colloquial |
an important experience n.
|
önemli bir deneyim |
|
| 217 |
Colloquial |
an important experience n.
|
önemli bir tecrübe |
|
| 218 |
Colloquial |
a tragic experience n.
|
trajik bir deneyim |
|
| 219 |
Colloquial |
harrowing experience n.
|
üzücü deneyim |
|
| 220 |
Colloquial |
harrowing experience n.
|
kötü deneyim |
|
| 221 |
Colloquial |
harrowing experience n.
|
korkutucu deneyim |
|
| 222 |
Colloquial |
harrowing experience n.
|
rahatsız edici deneyim |
|
| 223 |
Colloquial |
harrowing experience n.
|
ürkütücü deneyim |
|
| 224 |
Colloquial |
harrowing experience n.
|
korkunç deneyim |
|
| 225 |
Colloquial |
harrowing experience n.
|
can sıkıcı deneyim |
|
| 226 |
Colloquial |
jarring experience n.
|
sarsıcı deneyim |
|
| 227 |
Colloquial |
jarring experience n.
|
şok edici deneyim |
|
| 228 |
Colloquial |
jarring experience n.
|
kafa karıştırıcı deneyim |
|
| 229 |
Colloquial |
proven by experience adj.
|
tecrübeyle sabit |
|
| 230 |
Colloquial |
(with) years of experience expr.
|
senelerin birikimi |
|
| 231 |
Colloquial |
(with) years of experience expr.
|
yılların birikimi |
|
| Idioms |
|
| 232 |
Idioms |
growth experience n.
|
acı deneyim |
|
| 233 |
Idioms |
learning experience n.
|
acı deneyim |
|
| 234 |
Idioms |
growth experience n.
|
büyüme deneyimi |
|
| 235 |
Idioms |
a bonding experience n.
|
insanları birbirlerine kaynaştıran tecrübe |
|
| 236 |
Idioms |
chalk something up to experience v.
|
denemiş olmak |
|
| 237 |
Idioms |
put something down to experience v.
|
denemiş olmak |
|
| 238 |
Idioms |
chalk something up to experience v.
|
deneyime vermek |
|
| 239 |
Idioms |
put something down to experience v.
|
deneyime vermek |
|
| 240 |
Idioms |
experience an epiphany v.
|
jeton düşmek |
|
| 241 |
Idioms |
experience an epiphany v.
|
(birden) idrak etmek |
|
| 242 |
Idioms |
experience an epiphany v.
|
(aklında bir) şimşek çakmak |
|
| 243 |
Idioms |
once-in-a-lifetime experience expr.
|
hayatta bir kez yaşanacak bir deneyim |
|
| 244 |
Idioms |
once-in-a-lifetime experience expr.
|
hayatta bir kez yaşanacak bir deneyim |
|
| 245 |
Idioms |
once-in-a-lifetime experience expr.
|
hayatının deneyimi |
|
| 246 |
Idioms |
once-in-a-lifetime experience expr.
|
tekrarlanması mümkün olmayacak bir deneyim |
|
| Speaking |
|
| 247 |
Speaking |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
burada tıbbi tecrübesi olan var mı? |
|
| 248 |
Speaking |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
burada tıp tecrübesi olan var mı? |
|
| 249 |
Speaking |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
burada tıp deneyimi olan var mı? |
|
| 250 |
Speaking |
does anyone here have any medical experience? expr.
|
burada tıbbi deneyimi olan var mı? |
|
| 251 |
Speaking |
success follows experience expr.
|
başarı tecrübeden sonra gelir |
|
| 252 |
Speaking |
get some more experience expr.
|
biraz daha tecrübe kazan |
|
| 253 |
Speaking |
you need to have experience expr.
|
deneyiminiz olmalı |
|
| 254 |
Speaking |
it was the most painful experience of my life expr.
|
hayatımın en acı verici deneyimiydi |
|
| 255 |
Speaking |
do you have any practical experience? expr.
|
hiç tecrübeniz var mı? |
|
| 256 |
Speaking |
based on my own experience expr.
|
kendi tecrübeme göre |
|
| 257 |
Speaking |
what an exciting experience! expr.
|
ne heyecanlı bir deneyim! |
|
| 258 |
Speaking |
I know from my own experience expr.
|
kendi deneyimlerimden biliyorum |
|
| 259 |
Speaking |
I'm speaking from experience expr.
|
tecrübe konuşuyor burada |
|
| 260 |
Speaking |
you need to have experience expr.
|
tecrüben olmalı |
|
| 261 |
Speaking |
you need to have experience expr.
|
tecrübeniz olmalı |
|
| 262 |
Speaking |
you need to have experience expr.
|
deneyimin olmalı |
|
| Trade/Economic |
|
| 263 |
Trade/Economic |
experience adjustments n.
|
aktuaryal varsayımla gerçekleşen arasındaki fark düzeltmeleri |
|
| 264 |
Trade/Economic |
experience account n.
|
aktuaryal varsayıma dayalı hesap |
|
| 265 |
Trade/Economic |
experience adjustments n.
|
aktuaryal varsayımla gerçekleşme arasındaki farkların etkisi |
|
| 266 |
Trade/Economic |
shopping experience n.
|
alışveriş deneyimi |
|
| 267 |
Trade/Economic |
experience in multinational companies n.
|
çok uluslu şirket tecrübesi |
|
| 268 |
Trade/Economic |
multinational company experience n.
|
çok uluslu şirket tecrübesi |
|
| 269 |
Trade/Economic |
experience rating n.
|
deneyim değerlendirme |
|
| 270 |
Trade/Economic |
experience curve pricing n.
|
deneyim eğrisine bağlı fiyatlandırma |
|
| 271 |
Trade/Economic |
experience sharing meeting n.
|
deneyim paylaşım toplantısı |
|
| 272 |
Trade/Economic |
previous experience of working with children n.
|
daha önceden çocuklar konusunda/çocuklarla ilgili bir alanda çalışma deneyimi |
|
| 273 |
Trade/Economic |
sharing of experience n.
|
deneyimin paylaşılması |
|
| 274 |
Trade/Economic |
experience goods n.
|
deneme malları |
|
| 275 |
Trade/Economic |
experience rating n.
|
deneyime göre yapılan değerleme |
|
| 276 |
Trade/Economic |
experience rating n.
|
deneyim değerlendirmesi |
|
| 277 |
Trade/Economic |
experience rating n.
|
deneyime göre değerlendirme |
|
| 278 |
Trade/Economic |
previous experience of working with children n.
|
geçmişte çocuklarla çalışma deneyimi |
|
| 279 |
Trade/Economic |
relevant work experience n.
|
ilgili iş tecrübesi |
|
| 280 |
Trade/Economic |
job experience n.
|
iş tecrübesi |
|
| 281 |
Trade/Economic |
business experience n.
|
iş tecrübesi |
|
| 282 |
Trade/Economic |
relevant work experience n.
|
ilgili iş deneyimi |
|
| 283 |
Trade/Economic |
business experience n.
|
iş deneyimi |
|
| 284 |
Trade/Economic |
work experience n.
|
mesleki deneyim |
|
| 285 |
Trade/Economic |
occupational experience n.
|
mesleki deneyim |
|
| 286 |
Trade/Economic |
customer experience manager n.
|
müşteri deneyimi yöneticisi |
|
| 287 |
Trade/Economic |
professional experience n.
|
mesleki tecrübeler |
|
| 288 |
Trade/Economic |
pre-experience n.
|
ön tecrübe |
|
| 289 |
Trade/Economic |
pre-experience n.
|
ön deneyim |
|
| 290 |
Trade/Economic |
post-marketing experience n.
|
pazarlama sonrası deneyim |
|
| 291 |
Trade/Economic |
sector experience n.
|
sektör deneyimi |
|
| 292 |
Trade/Economic |
sector experience n.
|
sektör tecrübesi |
|
| 293 |
Trade/Economic |
internship experience n.
|
staj tecrübesi |
|
| 294 |
Trade/Economic |
internship experience n.
|
staj deneyimi |
|
| 295 |
Trade/Economic |
business experience n.
|
ticari deneyim |
|
| 296 |
Trade/Economic |
productive work experience n.
|
verimli iş tecrübesi |
|
| 297 |
Trade/Economic |
creative experience n.
|
yaratıcı deneyim |
|
| 298 |
Trade/Economic |
work experience n.
|
(cv'de) iş deneyimleri |
|
| 299 |
Trade/Economic |
an abroad experience n.
|
yurtdışı tecrübe |
|
| 300 |
Trade/Economic |
work experience n.
|
(cv'de) iş tecrübeleri |
|
| 301 |
Trade/Economic |
management experience n.
|
yönetim tecrübesi |
|
| 302 |
Trade/Economic |
an abroad experience n.
|
yurtdışı deneyimi |
|
| 303 |
Trade/Economic |
an abroad experience n.
|
yurtdışı tecrübesi |
|
| 304 |
Trade/Economic |
overseas work experience n.
|
yurtdışı iş deneyimi |
|
| 305 |
Trade/Economic |
an abroad experience n.
|
yurtdışı deneyim |
|
| 306 |
Trade/Economic |
experience a turnaround v.
|
dar boğaza girmek |
|
| Politics |
|
| 307 |
Politics |
foreign policy experience n.
|
dış politika deneyimi |
|
| 308 |
Politics |
cross-country experience n.
|
uluslararası tecrübe |
|
| Institutes |
|
| 309 |
Institutes |
international association for the exchange of students for technical experience n.
|
milletlerarası teknik stajyer öğrenci mübadelesi birliği |
|
| Industry |
|
| 310 |
Industry |
pqe (post-qualification experience) abrev.
|
yeterlilik sonrası deneyim |
|
| Tourism |
|
| 311 |
Tourism |
guest experience n.
|
konuk deneyimi |
|
| 312 |
Tourism |
guest experience n.
|
misafir deneyimi |
|
| 313 |
Tourism |
guest experience n.
|
misafir ağırlama |
|
| Technical |
|
| 314 |
Technical |
operation experience n.
|
işletme deneyimi |
|
| 315 |
Technical |
out-of-box experience n.
|
ilk çalıştırma deneyimi |
|
| 316 |
Technical |
shop experience n.
|
işletme deneyimi |
|
| 317 |
Technical |
shop experience n.
|
iş deneyimi |
|
| 318 |
Technical |
work experience n.
|
iş deneyimi |
|
| 319 |
Technical |
qualification based on previous welding experience n.
|
önceki kaynak tecrübesini esas alan vasıflandırma |
|
| Computer |
|
| 320 |
Computer |
indirect experience n.
|
dolaylı tecrübe |
|
| 321 |
Computer |
out-of-box experience n.
|
ilk çalıştırma deneyimi |
|
| 322 |
Computer |
user experience (ux) n.
|
kullanıcı deneyimi |
|
| 323 |
Computer |
ux (user experience) design n.
|
kullanıcı deneyimi tasarımı |
|
| 324 |
Computer |
user experience n.
|
kullanıcı deneyimi |
|
| 325 |
Computer |
simulated experience n.
|
taklit edilmiş tecrübe |
|
| 326 |
Computer |
ux (user experience) n.
|
kullanıcı deneyimi |
|
| 327 |
Computer |
ux (user experience) n.
|
kullanıcı deneyimi |
|
| Informatics |
|
| 328 |
Informatics |
hands-on experience n.
|
pratik deneyim |
|
| 329 |
Informatics |
hands-on experience n.
|
yaparak edinilen deneyim |
|
| 330 |
Informatics |
hands-on experience n.
|
yaparak edinilen deney |
|
| Automotive |
|
| 331 |
Automotive |
in-vehicle user experience (ux) n.
|
araç içi kullanıcı deneyimi |
|
| Aeronautic |
|
| 332 |
Aeronautic |
certificate of experience n.
|
deneyim belgesi |
|
| Marine |
|
| 333 |
Marine |
loss experience n.
|
hasar deneyimi |
|
| Medical |
|
| 334 |
Medical |
experience of giving birth n.
|
doğum deneyimi |
|
| 335 |
Medical |
labor experience n.
|
doğum deneyimi |
|
| 336 |
Medical |
clinical experience n.
|
klinik deneyim |
|
| 337 |
Medical |
high level laboratory experience n.
|
yüksek derecede laboratuvar deneyimi |
|
| Psychology |
|
| 338 |
Psychology |
openness to experience n.
|
deneyime açıklık |
|
| 339 |
Psychology |
aha experience n.
|
çözüm bulma deneyimi |
|
| 340 |
Psychology |
peak experience n.
|
doruk yaşantısı |
|
| 341 |
Psychology |
sensory experience n.
|
duyusal deneyim |
|
| 342 |
Psychology |
imaginary experience n.
|
hayali yaşantı |
|
| 343 |
Psychology |
adverse experience report n.
|
olumsuz yaşantı raporu |
|
| 344 |
Psychology |
openness to experience n.
|
tecrübeye açıklık |
|
| 345 |
Psychology |
alien abduction experience n.
|
uzaylılar tarafından kaçırılma |
|
| 346 |
Psychology |
as out-of-body experience n.
|
ölüm öncesi veya bazı rüyalar sırasında olduğuna inanılan, ruhun bedenden ayrılması olayı |
|
| 347 |
Psychology |
out-of-body experience n.
|
kendi vücudundan kopma hissi |
|
| Social Sciences |
|
| 348 |
Social Sciences |
family-power experience culture scale (f-pec) n.
|
aile-güç deneyim kültür ölçeği |
|
| 349 |
Social Sciences |
(true) life experience n.
|
yaşanmışlık |
|
| Education |
|
| 350 |
Education |
training and work experience scheme n.
|
staj ve iş deneyimi programı |
|
| Literature |
|
| 351 |
Literature |
narrative of personal experience n.
|
kişisel tecrübe anlatısı |
|
| 352 |
Literature |
songs of experience n.
|
william blake eseri |
|
| Linguistics |
|
| 353 |
Linguistics |
language experience approach n.
|
dil deneyimi yaklaşımı |
|
| Religious |
|
| 354 |
Religious |
experience religion v.
|
hristiyanlığa inanmak |
|
| 355 |
Religious |
experience religion v.
|
hristiyanlığı yaymak için çalışmak |
|
| Environment |
|
| 356 |
Environment |
consultant’s experience n.
|
danışman'ın deneyimi |
|
| Military |
|
| 357 |
Military |
experience tables n.
|
harp tecrübe kayıtları |
|
| 358 |
Military |
planned experience n.
|
planlanmış deneyim |
|
| 359 |
Military |
planned experience n.
|
planlı deneyim |
|
| Slang |
|
| 360 |
Slang |
have one's first experience v.
|
milli olmak |
|
| Modern Slang |
|
| 361 |
Modern Slang |
ah-ha experience n.
|
farkına varma |
|
| 362 |
Modern Slang |
ah-ha experience n.
|
aydınlanma |
|
| 363 |
Modern Slang |
ah-ha experience n.
|
kafasına dank etme |
|
