çıkaran - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

çıkaran



Sens de "çıkaran" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 11 résultat(s)

Turc Anglais
General
çıkaran evolver n.
çıkaran monger n.
çıkaran extrusive adj.
çıkaran emissive adj.
çıkaran cutout adj.
çıkaran pullout adj.
çıkaran -monger suf.
Trade/Economic
çıkaran issuer n.
çıkaran issuing adj.
Technical
çıkaran removing adj.
Computer
çıkaran originator n.

Sens de "çıkaran" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yangın çıkaran incendiary adj.
General
baştan çıkaran kadın femme fatale n.
birini göklere çıkaran yazı panegyric n.
yiyeceğini sosa daldırıp çıkaran kimse dipper n.
gerçeği açığa çıkaran şey telltale n.
skandal çıkaran araştırmacı muckrake n.
kayakçıları tepeye çıkaran teleferik ski lift n.
gizli kusurları meydana çıkaran exposer n.
küt diye ses çıkaran vuruş thwack n.
yangın çıkaran kimse incendiary n.
baştan çıkaran lothario n.
baştan çıkaran kimse tempter n.
baştan çıkaran kadın temptress n.
karışıklık çıkaran kimse rioter n.
hıncını çıkaran kimse wreaker n.
elbisesini çıkaran kişi disrober n.
baştan çıkaran seducer n.
günah çıkaran papaz confessor n.
baştan çıkaran kimse lothario n.
sciaenidae familyasından davul sesi çıkaran bir çeşit balık drumfish n.
baştan çıkaran kimse debaucher n.
haksızlıkları ortaya çıkaran kişi muckraker n.
metalik ses çıkaran jangler n.
verniği ve boyayı çıkaran madde stripper n.
mesele çıkaran kimse troublemaker n.
baştan çıkaran delilah n.
sorun çıkaran kimse troublemaker n.
vücuttan çıkaran evacuator n.
baştan çıkaran kimse seducer n.
tadını çıkaran savorer n.
baştan çıkaran seductresses n.
sürekli rahatsız eden sesler çıkaran shriller n.
sorun çıkaran troubler n.
merasimlerde gürültü çıkaran zil, borazan ve benzeri şey noisemaker n.
yeriden çıkaran displacer n.
sorun çıkaran bad hat n.
sorun çıkaran troublemaker n.
sorun çıkaran mischief-maker n.
sorun çıkaran trouble maker n.
günah çıkaran rahip father confessor n.
olay çıkaran hellraiser n.
açığa çıkaran revealer n.
ortaya çıkaran revealer n.
gürültü yapan/çıkaran thunderer n.
gürültü yapan/çıkaran noisemaker n.
salya çıkaran bebek a drooler baby n.
kendini haklı çıkaran self-justifier n.
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi chucker-out n.
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi bouncer n.
baştan çıkaran perverter n.
karışıklık çıkaran kimse disturber n.
yalanı ortaya çıkaran kimse debunker n.
ağzıyla çeşitli enstrüman sesleri çıkaran kimse beatbox n.
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse bricoleur n.
olay çıkaran kimse firebrand n.
sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran yaşama sevinci ikigai (a reason for being) n.
bronzdan yapılma keskin ses çıkaran zil krotala n.
bir nesnenin çevre üzerinde bir sonuç ortaya çıkaran etkisi effectance n.
sıkıntı çıkaran kişi afflicter n.
gürültü çıkaran kişi affrayer n.
çıngırak sesi çıkaran şey rattler n.
işten çıkaran kimse cashierer n.
boşa çıkaran rebutter n.
eskiden özellikle tiyatrolarda oyuncuları yuhalamak amacıyla kullanılan ötürüldüğünde kedi çığlığına benzer bir ses çıkaran düdük catcall n.
iki katına çıkaran kimse redoubler n.
iki misline çıkaran kimse redoubler n.
ayakkabılarının parmak ve topuklarında bulunan metallerle ritmik sesler çıkaran dansçı tapper n.
toynaktan taş çıkaran alet hoof-pick n.
karkasın arka kısımlarını çıkaran mezbaha işçisi backer n.
ağız dolusu ısırıkla ses çıkaran kimse champer n.
(kanunu) yeniden çıkaran reenactor n.
(kanunu) yeniden çıkaran re-enactor n.
yeniden tedavüle çıkaran kimse/kurum reissuer n.
diş çıkaran bebek teether n.
gürültülü ses çıkaran patlama thunge [dialect] n.
baştan çıkaran kimse titillator n.
patırtı çıkaran şey tom-tom n.
kargaşa çıkaran kimse tumulter [obsolete] n.
arbede çıkaran kimse turmoiler n.
baştan çıkaran kimse allurer n.
boşu boşuna tartışma çıkaran kimse argufier n.
anlam çıkaran kimse eductor n.
tadını çıkaran enjoyer n.
göklere çıkaran emblazoner n.
bağırsakları çıkaran kimse emboweler n.
bir şeyin altındaki toprağı kazarak çıkaran kimse underminer n.
(bir şeyi) ortaya çıkaran kimse unfolder n.
baştan çıkaran şey enticement n.
(bir şeyi) ambalajından çıkaran kimse unpacker n.
devamlı sorun çıkaran tip larrikin n.
haklı çıkaran vindicator n.
zorluk çıkaran kimse beleaguerer n.
fok derisinden yağ çıkaran kimse blabber n.
fok derisinden yağ çıkaran kimse blubberer n.
vın sesi çıkaran hızlı hareket whiz n.
vın sesi çıkaran hızlı hareket whizz n.
vızıltı sesi çıkaran şey whizzer n.
ayartıp baştan çıkaran kimse will-o'-the-wisp n.
balina yağı çıkaran kimse blubberer n.
orta ses frekansı çıkaran hoparlör midrange n.
basarak veya öğüterek sebzelerin suyunu çıkaran makine mill n.
alışkanlıktan boğaz temizleme sesleri çıkaran kimse hawker n.
ayartıp baştan çıkaran kimse min min [australia] n.
hareket ederken gürültü çıkaran şişman kimse bouncer [obsolete] n.
metinlerdeki müstehcen veya kötü bölümleri çıkaran kimse bowdleriser n.
metinlerdeki müstehcen veya kötü bölümleri çıkaran kimse bowdlerizer n.
tıkırtı sesi çıkaran şey brattle [scotland] n.
öne çıkaran şey highlighter n.
sorun çıkaran şey hindrance n.
yoldan çıkaran kimse misleader n.
başkalarına sorun çıkaran kimse mixer n.
ortaya çıkaran kimse revelationist n.
anlamsız ses çıkaran kimse yelper n.
köpek havlamasına benzer ses çıkaran kimse yelper n.
baştan çıkaran kadın lorelei n.
baştan çıkaran kimse loverboy n.
baştan çıkaran şey lure n.
baştan çıkaran kimse lurer n.
zorluk çıkaran kimse obstructive n.
zorluk çıkaran şey obstructive n.
karışıklık çıkaran kimse riotour n.
yüksek ses çıkaran kimse clanger n.
(kuşları kovmak için kullanılan) alkış sesi çıkaran düzenek clapper n.
(kutu kapağı veya çıngırak gibi) ses çıkaran dilenci eşyası clapper n.
tıkırtı çıkaran kimse clatterer n.
boyayı çıkaran kimse depainter n.
baştan çıkaran kimse depraver n.
hırıltılı nefes sesi çıkaran telefon sapığı heavy breather n.
baştan çıkaran kimse rounder n.
sorun çıkaran kimse roustabout n.
karışıklık çıkaran kimse ruffler n.
(özellikle nahoş bir şeyi) ortaya çıkaran etken incendiary [obsolete] n.
kasten sorun çıkaran kimse instigant n.
çatışma çıkaran disuniter n.
küt sesi çıkaran darbe clunk n.
sayıları toplayıp toplamın yazılı kaydını çıkaran makine comptograph [obsolete] n.
giysi kalıbı çıkaran kimse dressmaker's model n.
yürürken ayaklarıyla metalik ses çıkaran at clicker n.
klik sesi çıkaran köpek eğitimi aleti clicker n.
şıngırtı sesi çıkaran kimse clinker n.
(bir şeyi) ortaya çıkaran kimse ferreter n.
zorluk çıkaran kuruluş peck's bad boy n.
yüksek ses çıkaran kimse peeper n.
öne çıkaran özellik savor [us] n.
öne çıkaran özellik savour [uk] n.
içini çıkaran kimse corer n.
kasten yangın çıkaran kimse firer n.
basit ve el yapımı alev çıkaran veya aydınlatıcı cihazlar flame field expedients n.
taslak çıkaran kimse outliner n.
içerisinden yeni bir grup çıkaran kuruluş parent n.
huzura çıkaran kimse presenter n.
ürünleri ısıl işlem fırınından çıkaran kimse puller n.
gül şeklinde alev çıkaran bir tür gaz yakıcı rose burner n.
sıfırdan model çıkaran kimse scratchbuilder n.
bilinmeyeni ortaya çıkaran şey searchlight n.
baştan çıkaran şey seducement n.
baştan çıkaran kimse seductor n.
günah çıkaran papaz shrift father n.
(günah çıkaran) peder shrift father n.
günah çıkaran kimse shriver [obsolete] n.
ıslık sesi çıkaran kimse sibilator n.
ıslık sesi çıkaran şey sibilator n.
cızırtı çıkaran şey sizzler n.
kayakçıları zirveye çıkaran asansör ski tow n.
duman çıkaran gemi smoker n.
duman çıkaran uçak smoker n.
iç organları çıkaran mezbaha çalışanı snatcher n.
göklere çıkaran kimse solemnizer [us] n.
göklere çıkaran kimse solemniser [uk] n.
hırgür çıkaran kimse squabbler n.
ördek sesi çıkaran oyuncak squawker n.
vak vak sesi çıkaran oyuncak squawker n.
ses çıkaran oyuncak squeaker n.
şarıltı sesi çıkaran şey squelcher n.
yıldız oyuncuyu ön plana çıkaran performans star turn n.
zorluk çıkaran kimse sticker n.
öne çıkaran özellik stigma n.
kayış takıp çıkaran işçi strapper n.
vücut bölümlerini birbirine sürterek ses çıkaran böcek stridulator n.
baştan çıkaran succubine n.
şeker içeren bitkilerin suyunu çıkaran kimse sugar barek n.
özet çıkaran kimse summarist n.
sörf dalgası gibi ses çıkaran şey surf n.
(avı yerinden çıkaran) tuzak beater n.
uğultu çıkaran bir radyo alıcısını çalıştırmak bloop v.
gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkaran gazete haberi blow v.
yumuşak ses çıkaran kıyafet giymek rustle v.
ses çıkaran sonorous adj.
duman çıkaran smoky adj.
zorluk çıkaran awkward adj.
baştan çıkaran seductive adj.
temize çıkaran exonerative adj.
kargaşa çıkaran riotous adj.
çileden çıkaran infuriating adj.
günah çıkaran shrove adj.
sonuç çıkaran illative adj.
çileden çıkaran exasperating adj.
günah çıkaran shriven adj.
üfleyerek ses çıkaran piping adj.
umudunu boşa çıkaran disappointing adj.
çileden çıkaran explosive adj.
karışıklık çıkaran incendiary adj.
kasten yangın çıkaran incendiary adj.
karışıklık çıkaran turbulent adj.
ıslık sesi çıkaran sibilated adj.
ışık çıkaran luminous adj.
ortaya çıkaran unveiling adj.
maksimuma çıkaran maximizing adj.
isyan çıkaran riotous adj.
kargaşalık çıkaran riotous adj.
salgı çıkaran excretive adj.
salgı çıkaran excretory adj.
ihtilaf çıkaran divisive adj.
boşa çıkaran disconfirmatory adj.
açığa çıkaran telling adj.
anlaşmazlık çıkaran divisive adj.
karışıklık çıkaran disturbing adj.
hatları açığa çıkaran edgy adj.
maksimuma çıkaran maximising adj.
en iyi sonuçları ortaya çıkaran optimific adj.
duman çıkaran fumivorous adj.
hışırtı sesi çıkaran swishy adj.
baştan çıkaran tantalizing adj.
baştan çıkaran tantalising adj.
kargaşalık çıkaran ragmatical [old-fashioned] adj.
çileden çıkaran aggravative adj.
ışın çıkaran rayonnant adj.
eften püften tartışma çıkaran cavilous adj.
iki misline çıkaran reduplicative adj.
duman çıkaran reechy [dialect] adj.
duman çıkaran reeking adj.
net bir ses çıkaran tinnient [obsolete] adj.
davul sesi çıkaran tom-tom adj.
zorluk çıkaran unaccommodating adj.
kabarcık çıkaran eruptive adj.
aynı sesi çıkaran unisonous adj.
umudu boşa çıkaran unlucky adj.
göklere çıkaran exalting adj.
kargaşa çıkaran upstirring [obsolete] adj.
haklı çıkaran vindicative adj.
haklı çıkaran vindicatory adj.
çileden çıkaran exasperative adj.
ahlaki uyum veya diğer edinimleri açığa çıkaran victorious adj.
inler gibi ses çıkaran wailful adj.
ağlama sesi çıkaran wailsome adj.
buhar çıkaran halituous adj.
yavaş ve alçak hışırtı sesi çıkaran whispering adj.
fısıltı sesi çıkaran whispery adj.
hışırtı sesi çıkaran whispery adj.
ıslık sesi çıkaran whistling adj.
beli ortaya çıkaran bir giysiyle ilgili midriff adj.
beli ortaya çıkaran bir giysiye ait midriff adj.
meydana çıkaran revelative adj.
meydana çıkaran revelatory adj.
konuşurken sürekli duraklama sesi çıkaran haw-haw adj.
kahkahayı andıran bir mırıltı çıkaran bubbling adj.
içi boş bir şeye çarpıyormuş gibi ses çıkaran hollow adj.
aynı sesi çıkaran homophonic adj.
aynı sesi çıkaran homophonous adj.
baykuş sesi çıkaran hooty adj.
temize çıkaran lustrative adj.
kabarcık sesi çıkaran burbling adj.
çağlama sesi çıkaran burbling adj.
şırıltı sesi çıkaran burbling adj.
sürtünme sesi çıkaran grinding adj.
tıslama sesi çıkaran hissy adj.
ateş çıkaran igniferous [rare] adj.
çok ses çıkaran multisonous adj.
devamlı belli belirsiz bir ses çıkaran murmuring adj.
her şeyi ortaya çıkaran omniparient adj.
merhamet duygusunu açığa çıkaran compassionate [obsolete] adj.
sorun çıkaran diseaseful [obsolete] adj.
hayal aleminden çıkaran disillusionary adj.
hayal aleminden çıkaran disillusioning adj.
hayal aleminden çıkaran disillusive adj.
sorun çıkaran infestive adj.
zorluk çıkaran infestive adj.
patırtı çıkaran clunky adj.
küt sesi çıkaran clunky adj.
metalik ses çıkaran iron adj.
patlama sesi çıkaran poppy adj.
boynuz çıkaran cornific adj.
ıslık sesi çıkaran fizzy adj.
alev çıkaran flammiferous adj.
dalga gibi ses çıkaran fluctisonous adj.
kabarcık çıkaran foamy adj.
güm sesi çıkaran plunky adj.
öne çıkaran precisive adj.
kendini öne çıkaran self-asserting adj.
ıslık sesi çıkaran sibilatory adj.
ıslık sesi çıkaran sibilous adj.
net ve çınlamalı ses çıkaran silver adj.
penisi ön plana çıkaran priapic adj.
doğru yoldan çıkaran poisonous adj.
doğru yoldan çıkaran poisonsome [obsolete] adj.
burun çekme sesi çıkaran snuffly adj.
ses çıkaran sonorific adj.
küçük dallar çıkaran sprayey adj.
köpük çıkaran spumiferous adj.
balgam çıkaran sputative adj.
tiz bir ses çıkaran squealing adj.
tiz ses çıkaran squealing adj.
sempatik titreşim sesi çıkaran sympathetic adj.
'-i çıkaran -ergic suf.
ortaya çıkaran anlamına gelen son ek -ible suf.
Colloquial
foyasını meydana çıkaran şey a dead giveaway n.
hayatın tadını çıkaran ve hızlı yaşayan kimse swinger n.
kaş yapayım derken göz çıkaran kimse a job's comforter n.
hastanede sorun çıkaran kişi goomer n.
açığa çıkaran kimse unveiler n.
ortaya çıkaran kimse unveiler n.
su yüzüne çıkaran kimse unveiler n.
aksilik/terslik çıkaran crosser n.
kasten yangın çıkaran kimse fire bug n.
(beysbolda) tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş dinger [us] n.
malları elden çıkaran close out adj.
ıslık sesi çıkaran whistly adj.
çok ses çıkaran shouty adj.
Idioms
rüyadan/hayal aleminden çıkaran sonuç reality check n.
rüyadan/hayal aleminden çıkaran sonuç a reality check n.
adı çıkmış/baştan çıkaran kişi makeout artist n.
çıngar çıkaran kimse fire-eater n.
hırçın/huysuz/uyumsuz/sorun çıkaran kişi bad actor n.
kadınları baştan çıkaran erkek lady killer n.
sürekli olarak sorun çıkaran kimse headache department n.
insanı günaha sokan/baştan çıkaran şeyler the world, the flesh, and the devil n.
yoldan/baştan çıkaran her şey the world, the flesh, and the devil n.
bir meseleyi/şeyi gün yüzüne çıkaran şey white hole n.
bir meseleyi/şeyi açığa çıkaran yer white hole n.
kaybolup gitmiş bir şeyi/meseleyi gün yüzüne çıkaran şey white hole n.
baştan çıkaran bir kadın (olmak) (be) a femme fatale [french] n.
sıkıntı çıkaran kimse a thorn in your side n.
sıkıntı çıkaran kimse a thorn in the side n.
kazaya davetiye çıkaran durum an accident waiting to happen n.
kazaya davetiye çıkaran durum/kimse an accident waiting to happen n.
felakete davetiye çıkaran durum/kimse a disaster waiting to happen n.
kazaya davetiye çıkaran durum/kimse an accident waiting to happen n.
felakete davetiye çıkaran durum/kimse a disaster waiting to happen n.
foyasını meydana çıkaran şey dead giveaway n.
yeteneklerini, kişiliğini ön plana çıkaran bir yer bulmak find (one's) place v.
adı çıkmış/baştan çıkaran kişi make-out artist v.
kadınları baştan çıkaran erkek make-out artist v.
yaygara çıkaran pearl-clutching adj.
barışma esnasında günah çıkaran konumda on the anxious seat expr.
Trade/Economic
satışa çıkaran kimse releaser n.
piyasaya çıkaran kimse releaser n.
bir tahvilin, (tahvili çıkaran tarafından) bedelinin geri ödenmek üzere istenmesine (yani geri çağrılmasına) kadar geçen süredeki getirisi yield to call n.
hisse senedi çıkaran şirket issuer n.
hisse senedi çıkaran yatırım şirketi issuer n.
hisselerin düşeceğini önceden tahmin edip hisseleri elinden çıkaran kişi bear n.
hamiline yazılı banknot çıkaran banka bank of circulation n.
menkul kıymetler ve bağlı menkul kıymetler grubu içinde yer alıp işletmenin ortakları, iştirakleri ve bağlı ortaklıklar tarafından çıkarılmış bulunan menkul kıymet tutarları ve bunları çıkaran ortaklıklar amount of securities issued by shareholders, participations and subsidiaries and issuers of them n.
tahvili çıkaran tarafından gelecekte saptanacak bir malın satış sözleşmesi call provision n.
üçüncü taraf elden çıkaran alıcı third-party divesting buyer n.
1863-1864 milli banka kanunundan önce ödeme yeteneği üstünde banknot çıkaran banka wildcat bank n.
birçok farklı menkul kıymetler portföyü sunan vadeli menkul kıymetler çıkaran yatırım şirketi unit investment trust n.
uyuşmazlık çıkaran disputant adj.
Law
temize çıkaran acquitter n.
cebren ırza geçen, küçükleri baştan çıkaran ve iffete taarruz etme suçları felonies of rape, seduction of children, and assault on chastity n.
eskiden isyan çıkaran asilerin cezalandırılması için kullanılan bir alet castigatory n.
hamiline yazılı banknot çıkaran banka bank of circulation n.
haklı çıkaran legitimizer n.
haklı çıkaran legitimiser n.
karışıklık çıkaran kişiler disorderly persons n.
kasten yangın çıkaran kimse arsonist n.
kasten yangın çıkaran kimse incendiary n.
kasten yangın çıkaran kimse firebug n.
kiracıyı çıkaran ejector n.
para yerine geçen banknot çıkaran banka bank of issue n.
yangın çıkaran kimse firesetter n.
(özgeçmiş araştırması yapmadan işe alıp sonradan işe alınan çalışanın ozgeçmişinin sabıkalı olduğu fark edilince işe alınan kişiyi işten çıkaran işverene karşı açılan) dava/ yasal şikayet negligent hiring n.
kasten yangın çıkaran kimse arsonite n.
abd'de güney bloğunun yanında olup genellikle demokratlara oy çıkaran eyalet border state n.
bir kimseye özel haklarını kullanırken zorluk çıkaran kamu sıkıntısı mixed nuisance n.
mirastan çıkaran kimse disheritor [obsolete] n.
haklı çıkaran justificatory adj.
haklı çıkaran justificative adj.
Politics
sık sık haksız davalar açan ve kavga gürültü çıkaran kişi embracer n.
sık sık haksız davalar açan ve kavga gürültü çıkaran kişi embraceor n.
toplumu kışkırtıp kargaşa çıkaran kimse rabble-rouser n.
amerikan seçimlerinde demokrat ve cumhuriyetçi partilere neredeyse yarı yarıya oy çıkaran eyalet purple state n.
her seçim bölgesinden tek bir meclis üyesi çıkaran uninominal adj.
Industry
delme makinelerinin ulaşamayacağı boşluklardaki cevheri çıkaran maden işçisi gopherman n.
sabunları kalıplarından çıkaran işçi slatter n.
Media
dergi çıkaran şirket magazine n.
dergi çıkaran şirket magazine publisher n.
Advertising
internet sayfasını google arama sonuçlarında üst sıraya çıkaran kampanya high-ranking n.
Technical
ütüleme makinesinden ütülü kumaşları çıkaran çamaşırhane işçisi catcher n.
çivi yapımında bitmiş çivileri delikten çıkaran küçük metal parça tit n.
yağın daha hafif bileşenlerini çıkaran özütleme tesisi topping plant n.
nitrojen çıkaran bakteri denitrying bacteria n.
pişirme sırasında hamurdan karbon dioksiti çıkaran bir madde leavening agent n.
gemi ambarından kömür çıkaran işçi veya makine coal-whipper [uk] n.
kalıp çıkaran kimse die-sinker n.
ateş tuğlası gibi malzemeleri fırından çıkaran işçi drawer n.
yangın durumunda daha güvenli olup az duman ve is çıkaran bir tür kablolama ağı plenum n.
buhar çıkaran vaporous adj.
buhar çıkaran vaporific adj.
duman çıkaran fuming adj.
ısı çıkaran exothermal adj.
ısı çıkaran heat-releasing adj.
ısı çıkaran exothermic adj.
kabarcık çıkaran bubbly adj.
köpükler çıkaran sparkling adj.
kıvılcımlar çıkaran scintillating adj.
enerji açığa çıkaran (nükleer reaksiyon) energy-releasing adj.
bir cıva sütununu 1 milimetre yüksekliğe çıkaran basınca eşdeğer bir basınç birimi mmhg abrev.
Electric
cızırtı sesi çıkaran elektrik sinyal cihazı buzzer n.
Mechanic
yağlama yağındaki yabancı maddeleri emen ve çıkaran filtre absorbent filter n.
(bir şeyi) makaradan çıkaran makine unreeler n.
Textile
yündeki küçük pıtrakları, düğümleri veya yabancı maddeleri çıkaran kimse wool burler n.
Woodworking
odun hamurundan kabuk çıkaran alet rosser n.
Railway
tren vagonlarının akslarını takıp çıkaran pres wheel press n.
Marine
ıslık sesi çıkaran şamandıra whistle buoy n.
ıslık sesi çıkaran şamandıra whistling buoy n.
Mining
maden cevheri çıkaran ve işleyen tesisler ore mining and processing facilities n.
maden cevheri çıkaran ve işleyen tesis ore mining and processing plant n.
maden cevheri çıkaran ve işleyen fabrika ore mining and processing plant n.
yakıldığında sert, keçi gibi bir koku açığa çıkaran bir fosil reçine hircine n.
yer altından el aletleri ile kömür çıkaran madenci cutter n.
mineralleri yıkayarak veya eleyerek ortaya çıkaran madenci placer miner n.
kaydırma sistemi ile taş, kömür veya kirleri çıkaran açık ocak madeni çalışanı sledger n.
Medical
sidik çıkaran organlar urinary organs n.
ultrason resmi çıkaran cihaz ultrasonograph n.
(fizik muayenede) ses çıkaran tümör sonorous tumor n.
horultu sesi çıkaran rhonchisonant adj.
su çıkaran hydrotic adj.
su çıkaran hydrotical adj.
histamin açığa çıkaran histaminergic adj.
sıvı çıkaran aquiparous adv.
Anatomy
idrar çıkaran organ urinary organ n.
idrar çıkaran organ excretory organ n.
vuruşlu muayenede kemik gibi ses çıkaran osteal adj.
perküsyonda kemik gibi ses çıkaran osteal adj.
Pathology
sıtmadan kaynaklı, kalp ritmini iki katına çıkaran hastalık cardiopaludism n.
Dermatology
diş çıkaran çocukta görülen strofulus gum rash n.
Optics
gece karanlığında yansıyan ışınların polarizasyonundaki değişikliklerden kaynaklanan ve yön bulma açılarında hatalar ortaya çıkaran etki night effect n.
Food Engineering
hızlıca enerji açığa çıkaran (besin, kimyasal madde) quick-release adj.
Gastronomy
etin kemiklerini çıkaran kimse deboner n.
balığın kılçıklarını çıkaran kimse deboner n.
Statistics
moment ortaya çıkaran fonksiyon moment generating function n.
Physics
elektrik enerjini muhafaza eden ve daha sonra açığa çıkaran transparan malzeme electrofluor n.
ışıklandırıldığında elektron açığa çıkaran molekül türü electrogen n.
ses çıkaran bir cismin etkisi verberation n.
çelikle çizildiğinde kıvılcım çıkaran alaşım pyrophoric alloy n.
(alaşım) vurulduğunda veya kazındığında kıvılcım çıkaran pyrophoric adj.
(alaşım) vurulduğunda veya kazındığında kıvılcım çıkaran pyrophorous adj.
Chemistry
kimyasal bileşiklerden su çıkaran madde dehydrase n.
tepkime açığa çıkaran reaction-eliciting adj.
Biology
süt dişlerinin ardından daimi dişlerini çıkaran diphyodont adj.
Biochemistry
iyot çıkaran de-iodinating adj.
Marine Biology
crangonidae familyasından, keskin bir ses çıkaran çeşitli küçük karideslere verilen ad nipper n.
sciaenidae familyasına ait davul sesi çıkaran bir balık striped drum (equetus pulcher) n.
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık margate n.
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık margate fish n.
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık haemulon album n.
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık margaret grunt n.
florida'dan brezilya'ya kadar uzanan sularda yaşayan, kırmızı ağızlı hırıltı çıkaran inci grisi bir balık margot fish n.
su altında ses çıkaran balık musical fish n.
sciaenidae familyasına mensup, tıngırtı sesi çıkaran balık drum n.
yakalandığında ses çıkaran balık drummer n.
sciaenidae familyasından olup davul sesi çıkaran bir balık organ fish n.
Astrology
doğum haritası çıkaran kimse genethliatic n.
Zoology
kuzey amerika kurbağalarının en büyüğü olan, boğuk ve yankılı ses çıkaran sucul tür american bullfrog (rana catesbeiana) n.
homurtulu bir ses çıkaran çeşitli balıklara verilen ad grunter n.
homurtulu ses çıkaran at grunter n.
Botanic
(çiçeklenme) tek bir gövdeden iki dal çıkaran biparous adj.
yağ çıkaran oleiferous adj.
Fishery
süsleme amaçlı balığın karnını yarıp iç organlarını çıkaran kimse ripper n.
balığın iç organlarını çıkaran kimse giller n.
Linguistics
(uluslararası fonetik alfabede) ş sesi çıkaran harf ish n.
kaynaştırma ünlüsü ortaya çıkaran anaptyctical adj.
kaynaştırma ünlüsü ortaya çıkaran anaptyctic adj.
tek ses çıkaran iki harf olarak digraphically adv.
Religious
dinden çıkaran kimse excommunicator n.
sapkınlığı ortaya çıkaran kimse heresiarch n.
Environment
nükleer enerji üretimi sırasında oluşan zehirli atıkları ortaya çıkaran eleman plutonium n.
Meteorology
(fırtına) ses çıkaran squalling adj.
Geology
ana kaynağı yeni zelanda'ya özgü kauri ağaçları olan fosilleşmiş reçineleri kazarak çıkaran kimse gum digger [new zealand] n.
vurulduğunda metalik ses çıkaran bir fonolit çeşidi clinkstone n.
ardışık jeolojik tabakaları ortaya çıkaran açık yüzey section n.
ham petrol çıkaran petroliferous adj.
benzin çıkaran petroliferous adj.
Military
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah thermonuclear bomb n.
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah fusion bomb n.
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah h-bomb n.
hidrojen çekirdeklerini helyum oluşturmak üzere yüksek sıcaklıklarda birleştirerek nükleer enerji açığa çıkaran silah hydrogen bomb n.
yangın çıkaran harp malzemesi incendiary munition n.
Sport
topu yükseğe çıkaran vuruş balloon n.
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atış boundary n.
(kriket) topu saha sınırı dışına çıkaran bir atışla yapılan dört veya altı koşu boundary n.
kayakçıları yamaç tepesine çıkaran asansör veya telesiyej draglift n.
Football
(ingiltere'de) maçlara pahalı gündelik giysilerle giderek kavga çıkaran genç erkek casual n.
Baseball
tam kale koşusu gerektirip topu saha dışına çıkaran vuruş home run n.
Art
sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran sanat akımı minimalism n.
sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran sanat akımı abc art n.
Music
org borusu içinde ses çıkaran maden parçası vibrator n.
zilin içindeki ses çıkaran top jinglet n.
çello benzeri tınılar çıkaran yaylı bir çalgı violone n.
insan sesine benzer ses çıkaran bir tür üflemeli çalgı vocalion n.