akan - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

akan



Sens de "akan" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 3 résultat(s)

Anglais Turc
Social Sciences
akan n. gana ve fildişi sahilleri halkı
Linguistics
akan n. gana ve fildişi sahillerinde konuşulan kwa dili
Geography
akan n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri

Sens de "akan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 21 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
akan flowing adj.
General
akan streaming adj.
akan runny adj.
akan emanating adj.
akan running adj.
akan effusive adj.
akan aflow adj.
akan quick adj.
akan on adj.
akan run [scotland] adj.
akan inflowing adj.
akan influxive adj.
akan inrunning adj.
akan fluxive [obsolete] adj.
akan precipitate adj.
akan precipitious [obsolete] adj.
Trade/Economic
akan runner n.
Physics
akan fluxing adj.
Geography
akan transfluent adj.
akan fluminous adj.
Archaic
akan current adj.

Sens de "akan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 336 résultat(s)

Turc Anglais
General
damla damla akan şey trickle n.
taşkınca akan su torrent n.
ağızdan akan salya slaver n.
akan miktar outflow n.
ağır akan su slow flowing water n.
ekvatoryal karşı akıntının orta afrika'nın kuzeybatı kıyısı boyunca güneye doğru akan uzantısı guinea current n.
asıl nehirden dışarı akan kol distributary n.
dışarı akan madde effluent n.
birim zamanda akan su hacmi rate of flow n.
içinden su akan ağız spout n.
akan miktar flow n.
dışarıya akan miktar outflow n.
paçalarından cehalet akan kimse ignoramus n.
damla damla akan şey drippage n.
hızlı akan akarsu fast-flowing stream n.
akan,toprak tarafından emilmemiş yüzey suyu runoff n.
taşkınca akan şey torrent n.
dışarıya akan şey effluxion n.
bentte hızla akan su lasher n.
eriyip akan bir mumun etrafından oluşan mum yağı tabakası winding sheet n.
eriyip akan bir mumun etrafından oluşan balmumu tabakası winding sheet n.
eriyip akan bir mumun etrafından oluşan mum yağı tabakası winding-sheet n.
eriyip akan bir mumun etrafından oluşan balmumu tabakası winding-sheet n.
yanan mumdan akan erimiş mum guttering n.
genellikle bataklıktan akan küçük çay guzzle [dialect] n.
akan şey overrunner n.
akan şey overspill n.
(belirli zamanda belirli bir işlem esnasında) akan sıvı miktarı running n.
içeri akan şey inflow n.
damla damla akan sıvı instillation n.
damla damla akan şey instillator n.
damla damla akan şey instiller n.
salyası akan kimse driveller n.
salyası akan kimse drooler n.
damla damla akan şey dropple n.
yavaş akan bir nehir a slow moving river n.
akan metale aşılama inoculation n.
(su) akan yer inset n.
aradan akan su interluency [obsolete] n.
dışarı akan şey issue n.
belirli bir sürede akan sıvı miktarı flow rate n.
akan şey fluxion n.
önden akan şey foreflow n.
gölden veya göletten akan dere outlet n.
içinden dere akan kanal outlet n.
akan nehirdeki suyun hacmi prism n.
akan su ile yıkanmış tabak scour n.
içinden akarsu akan dar ve derin vadi sheuch [scotland] n.
akan suya benzer şey fountain n.
bent kapağından akan su sluice n.
hızla akan akarsu sluice n.
akan sular durmak be indisputable v.
akan kanı durdurmak stanch v.
akan kanı/katliamı durdurmak limit the bloodshed v.
birden fazla yönde akan küçük ve sığ şaftlarla madencilik yapmak coyote [dialect] v.
kanoyla hızlı akan bir nehirde yanal bir şekilde hareket ettirmek ferry v.
(akan su) çalkalanmak fret v.
yüzünden akan blatant adj.
gürül gürül akan affluent adj.
dışarı akan effluent adj.
durmadan aynı şekilde akan (su) steady adj.
dışarı akan excurrent adj.
kendiliğinden akan free flowing adj.
aşağı akan precipitate adj.
dışarı akan effusing adj.
ağır akan sluggish adj.
birbirine akan interfluent adj.
birlikte akan confluent adj.
(ırmak vb) en hızlı akan yeri rapid adj.
paçalarından cehalet akan pig-ignorant adj.
geri akan Reflueus adj.
içeriye akan influent adj.
bolca akan largifluous adj.
bol miktarda akan largifluous adj.
çağlayarak akan gurly [scotland] adj.
sümüğü akan runny adj.
burnu akan runny adj.
(içine) akan instreaming adj.
her yanından akan circumfluous adj.
hafifçe akan dulcifluous adj.
hoş bir şekilde akan dulcifluous adj.
hızlı akan fast-flowing adj.
içeri akan inhalant adj.
içeri akan inhalent adj.
içe akan inpouring adj.
sakin akan su kanalına ait flat-water adj.
sakin akan su kanalının üzerinde giden flat-water adj.
dışarıya akan outflowing adj.
dışarı akan outflowing adj.
dışa akan outsetting adj.
dışarı akan outsetting adj.
çiy ile akan rorifluent adj.
yedi koldan akan septemfluous adj.
yedi koldan akan septifluous adj.
serbestçe akan free-from adj.
düşük hızda akan slack adj.
salyası akan slavering adj.
oluktan boşalırcasına akan sluicing adj.
gürül gürül akan proud adj.
burnu akan snot-nosed adj.
burnu akan snotty-nosed adj.
alttan akan subterfluent adj.
Phrasals
akan trafiğin arasına girmek cut in v.
akan suya kapılıp gitmek wash out v.
akan bir şeyle dolmak flow with v.
akan (bir şeyle) dolmak flow with (something) v.
Colloquial
içecekten yudum alındıktan sonra ağızdan şişe ya da bardağa geri akan sıvı backwash n.
sürekli salyaları akan bebek drool bucket n.
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık coon eye(s) n.
insanın ağzından akan tükürük gleek n.
Idioms
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık raccoon eyes n.
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık raccoon eye n.
Formal
(akan suyun ardından kalan) toprak birikintisi depositation n.
Trade/Economic
dışarıya akan outflow n.
ülke dışına akan ödemeler outflow of payments n.
yurt dışına akan para money flowing abroad n.
Law
kişiye evinden akan suyu komşusunun arazisine akıtma hakkı veren irtifak hakkı right of drip n.
Industry
hava veya akan su ile soğutulan spiral boru worm n.
(kontrolsüz akan) petrol kuyusu spouter n.
Technical
akan tek gaz korozyon deneyi flowing single gas corrosion test n.
akan karışık gaz korozyonu deneyi flowing mixed gas corrosion test n.
akan karışık gaz korozyon deneyi flowing mixed gas corrosion test n.
akan su running water n.
akan elektrik flowing electricity n.
belini aralıklarla kesilen fakat daima aynı yönde akan bir elektrik akımı intermittent current n.
devamlı akan akarsu perennial stream n.
dışarıya doğru akan effluent n.
yerçekimiyle akan su vadose water n.
içinden akan sıvı miktarının ölçülebildiği musluk measuring faucet n.
değirmen çarkını döndürdükten sonra akan su mill tail n.
değirmen çarkını döndürdükten sonra akan su milltail n.
değişken alana sahip delikten akan bir sıvı sütununun oluşturduğu hareketi kullanan bir şok emici cihaz oleo n.
(huniden akan tahıl miktarını düzenleyen) sürgülü panel paddle n.
boruda akan su miktarını ölçüp kaydeden cihaz water meter n.
çalışması belirli şekillerdeki kanallarda akan bir akışkanın yaptığı basınca ve akışa bağlı olan (cihaz) fluidic n.
dışarı akan erimiş malzemeyi toplamak için fırının önüne konan hazne forehearth n.
kablo yalıtım borusu yanında akan sıvı slip n.
akan metali aşılamak inoculate v.
dışarı akan effluent adj.
etrafında akan circumfluent adj.
geriye akan refluent adj.
zıt yönde akan countercurrent adj.
Computer
akan yazı sliding text n.
akan metin flowing text n.
Informatics
akan video yayını streaming video n.
Telecom
akan görüntüler flown images n.
Electric
toprağa akan kısmi devre akımları partial short-circuit currents flowing through earth n.
Mechanic
materyal içindeki sıcaklık veya yoğunluk farkından dolayı hareket ederek akan sıvı convection currents n.
Construction
(akan suyun kinetik enerjisinin emilmesinde kullanılan) yapay havuz cushion n.
Automotive
aküye akan amper sayısı charging rate n.
amper olarak akan akım amperage n.
Marine
akan su oranı outflow rate n.
akan su gücü running water force n.
ırmak ağzından akan su miktarı outflow from river-mount n.
rüzgarın estiği yönde akan akıntı leeward tide n.
rüzgarın estiği yönde akan akıntı lee tide n.
bağlama kazığından akan veya loca deliklerinden içeriye gelen suyu biriktirmek için geminin pruva kısmına inşa edilmiş havuz benzeri yapı manger n.
esen rüzgara karşı akan deniz counter sea n.
esen rüzgara karşı akan deniz countersea n.
Mining
kuyudan akan suyu tutan metal oluk garland n.
maden eritme ocağında içinden erimiş cüruf akan açıklık cinder tap n.
(toprak, çakıllı kum) akan suda yıkanmak stream v.
Medical
akan su running water n.
akan hücre ölçümü flow cytometry n.
akan kanı kolay dinmeyen kimse bleeder n.
akan kanın kolay dinmemesi hastalığı bleeders disease n.
akan kanın kolay dinmemesi hastalığı bleeder's disease n.
kalpten akan (kan) excurrent adj.
kanla birlikte akan sanguifluous adj.
Anatomy
vücudun çeşitli organlarına ve dokularına akan sinir lifi demeti nervus n.
kalp duvarındaki doğrudan kalp boşluğuna akan küçük damarların her biri thebesian vessel n.
kalp duvarındaki doğrudan kalp boşluğuna akan küçük damarların her biri thebesian vein n.
kalp duvarındaki doğrudan kalp boşluğuna akan küçük damarların her biri thebesian channel n.
safralı akan fellifluous adj.
safrayla birlikte akan fellifluous adj.
Food Engineering
mayşeleme borusundan akan maltın döküldüğü kap underback n.
dışarı akan effluent adj.
Physics
düşük gerilim altında akan, ancak daha yüksek gerilim ve basınçlar altında kırılan newton tipi olmayan bir sıvı flubber n.
Chemistry
vinil klorürün homopolimer ve kopolimer reçinelerinin parça büyüklüklerinin akan bir su altında elek analizi ile belirlenmesi determination of particle size of vinyl chloride homopolymer and copolymer resins by sieve analysis in water n.
geri akan reflux adj.
Biology
akan suda yaşamayı seven organizma rheophile n.
akan suyu seven (organizma) rheophil adj.
Biochemistry
dışa akan effluent adj.
Marine Biology
durgun ve akan sularda görülüp alabalıklarca yenen büyük bir şayak sineği murragh (phryganea grandis) n.
Astronomy
kuzey gök kutbu yakınlarında yer akan yıldızlar dizisi polar sequence n.
Zoology
hızla akan sularda yaşayan bir organizma torrenticole n.
Agriculture
değirmene doğru akan su yolu headrace n.
Breeding
kesim sırasında akan kan için tavuk gibi kuşların çenesine takılan metal kap blood cup n.
Literature
sel gibi akan sluicy adj.
Linguistics
akan dilinin bir lehçesi tshi n.
akan dilinin bir lehçesi twi n.
akan dilinin aşanti halkı tarafından konuşulan lehçesi asante n.
akan diline ait bir lehçe fante n.
akan diline ait bir lehçe fanti n.
Environment
biyokütle taşıyan sürekli akan nehir modeli continuous flow river model with attached biomass n.
biyokütle yüklü sürekli akan nehir modeli continuous flow river model with attached biomass n.
kendi kendine temizlenen, hızla akan sular lenitic n.
yüzeyden akan suyu toprağın soğurması infiltration n.
akan suyu kademeli olarak saptırıp erozyonu önlemek için tasarlanmış kavisli yüzey bucket n.
akan şey influent n.
yatay akan (hava/su vb.) advective adj.
Geography
mississippi'nin kuzeyinden doğan ve güneybatı yönüne yazoo nehrine doğru akan bir nehir tallahatchie river n.
kuzeybatı georgia'dan doğup orta alabama’ya kadar güneybatıya doğru akan bir nehir tallapoosa river n.
kuzeybatı georgia'dan doğup orta alabama’ya kadar güneybatıya doğru akan bir nehir tallapoosa n.
kanada'da kuzey doğudan nunavut boyunca arktik okyanusu'na akan 966 km uzunluğunda nehir back river n.
doğu virginia’dan tidewater bölgesine akan nehir rappahannock n.
doğu virginia’dan tidewater bölgesine akan nehir rappahannock river n.
genellikle kuzeye ve batıya doğru obi Körfezi ve kara denizi'ne akan batı sibirya nehri ob river n.
murrumbidgee nehri'ne akan bir güneydoğu avustralya nehri lachlan n.
volhov nehri'nden ladoga gölü'ne akan kuzeybatı rusya gölü lake ilmen n.
kuzeybatı rusya'da st. petersburg'un kuzeyinde yer alan, neva nehri'nden finlandiya körfezi'ne akan avrupa'nın en büyük gölü lake ladoga n.
kuzey georgia'dan doğarak apalachicola nehri'ne akan bir nehir chattahoochee n.
kuzey georgia'dan doğarak apalachicola nehri'ne akan bir nehir chattahoochee river n.
avustralya'nın güneydoğusunda yer alan, darling nehri'nin kuzeybatısındaki bir koluna doğru akan bir nehir namoi n.
avustralya'nın güneydoğusundaki darling nehri'ne dökülen, çoğunlukla kuzeybatı yönlü akan bir nehir namoi river n.
ping nehri'ne katılmak ve chao phraya nehrini oluşturmak üzere çoğunlukla güneye doğru akan, tayland'ın batısında yer alan nehir nan n.
ping nehri'ne katılmak ve chao phraya nehrini oluşturmak üzere çoğunlukla güneye doğru akan, tayland'ın batısında yer alan nehir nan river n.
yaklaşık 1.125 km boyunca kuzeydoğu ekvador ve kuzey peru'dan akan nehir napo n.
vistula nehri’nin batı belarus’ta yükselen ve doğu polonya’ya akan bir kolu narew n.
kanada'nın british columbia eyaletinde yer alan ve kıyı dağları'ndan pasifik okyanusu'na akan bir nehir nass river n.
güney atlantik'e akan bir afrika nehri niger n.
güney atlantik'e akan bir afrika nehri niger river n.
wyoming’in doğusundan nebraska boyunca missouri’ye akan nehir niobrara n.
wyoming’in doğusundan nebraska boyunca missouri’ye akan nehir niobrara river n.
oklahoma’nın doğusundaki kanada nehri’nin güneydoğusunda akan nehir north canadian river n.
new jersey ve new york city arasında akan, hudson nehri'nin bir kolu north river n.
kanada'nın güney iç kesimlerinde yer alan ve doğu yönünde akan nehir north saskatchewan river n.
güney afrika'da doğan ve kuzeydoğuya doğru akan bir nehir northern province n.
güney afrika'da doğan ve kuzeydoğuya doğru akan bir nehir limpopo n.
atlantik'ten pasifik'e, kuzey kanada’nın kuzey kutbu takımadaları ve alaska’nın kuzey kıyıları boyunca akan su yolu northwest passage n.
polonya'nın kuzeybatısında, batıya doğru akan vistula nehri'ne kanalla bağlanan nehir notec n.
güney virginia'da kuzey carolina sınırının güneydoğusunda akan nehir nottoway river n.
beyaz rusya topraklarından doğarak litvanya'ya akan ve baltık denizi'ne sularını boşaltan nehir nyeman n.
çek sınırında yükselen ve brzeg yakınlarındaki oder nehrine akan güneybatı polonya nehri nysa n.
doğu teksas'ta yer alan, güney ve güneydoğu yönünde sabine gölü'ne akan bir nehir neches river n.
güneybatı almanya'da yer alan, kara orman'dan ren nehri'ne doğru akan nehir neckar n.
güneybatı almanya'da yer alan, kara orman'dan ren nehri'ne doğru akan nehir neckar river n.
arjantin'in doğusunda doğudan atlantik'e akan bir nehir negro n.
doğu kolombiya ve kuzey brezilya'da amazon nehri'ne akan bir nehir negro n.
uruguay'ın merkezinde yer alan, güneybatıdan uruguay nehri'ne akan bir nehir negro n.
arjantin'in merkezinde atlantik okyanusu'nun doğusuna akan nehir negro río n.
güney brezilya'da uruguay nehri'ne doğru akan nehir negro río n.
güney amerika'nın kuzeybatısında yer alan, amazon nehrine akan nehir negro río n.
çek cumhuriyeti'nin kuzeyinden başlayıp oder nehri'ne akan nehir neisse n.
beyaz rusya'dan baltık denizi'ne akan kuzeydoğu avrupa nehri neman n.
çin'in kuzeydoğusunda songhua nehri'ne akan nehir nen n.
abd'de yer alan ve arkansas nehri'nden kuzeydoğu oklahoma'ya akan nehir neosho river n.
yaklaşık 310 km boyunca akan, kuzey karolina eyaletinin doğusunda nehir neuse river n.
saint petersburg'dan finlandiya körfezi'ne akan, kuzeybatı rusya'da bir nehir neva n.
saint petersburg'dan finlandiya körfezi'ne akan, kuzeybatı rusya'da bir nehir neva river n.
kuzeybatı kuzey karolina'dan batı virginia'ya akan bir nehir new n.
erie gölü'nden ontario gölü'ne akan nehir niagara n.
erie gölü'nden ontario gölü'ne akan nehir niagara river n.
kuzeydoğu ingiltere'den kuzey denizi'ne doğru akan bir nehir tees n.
italya'da yaklaşık 406 km boyunca güneye doğru akan nehir tevere n.
italya'da yaklaşık 406 km boyunca güneye doğru akan nehir tiber n.
yeraltından akan akarsu thalweg n.
yeraltından akan akarsu talweg n.
ingiltere'nin güneyinde, londra'dan akan nehir thames n.
kanada'nın ontario bölgesinin güneydoğusundan akan nehir thames n.
ingiltere'nin güneyinde, londra'dan akan nehir thames river n.
kanada'nın ontario bölgesinin güneydoğusundan akan nehir thames river n.
ince akan dere, ırmak gibi oluşum thread n.
hızlı akan dar akarsu thrutch [dialect] n.
isviçre'nin güneyinden ve italya'nın kuzeyine akan nehir ticino n.
romanya ve sırbistan'dan geçerek akan bir nehir timiş n.
romanya ve sırbistan'dan geçerek akan bir nehir tamis̆ n.
yenisey nehrine akan bir nehir tunguska n.
yenisey nehrine akan bir nehir lower tunguska n.
kırım'dan karadeniz'e akan bir nehir alma n.
akıntıların karşılaşması nedeniyle deniz veya akarsuda oluşan çalkantılı ve hızla akan su kesimi rip n.
baffin körfezi'nden güneye akan soğuk su akıntısı labrador current n.
bir göl veya ırmağa akan akarsu tributary n.
gölden veya ırmaktan ayrılıp akan dere effluent n.
okyanus, deniz veya göle akan büyük ölçekli akarsu river n.
ren'e doğru akan bir kuzey isviçre nehri aar n.
kuzeybatı florida'dan meksika körfezi'ne akan bir nehir apalachicola n.
türkiye'nin kuzeydoğusunda bulunan, ermenistan üzerinden hazar denizi'ne akan bir nehir araxes n.
türkiye'nin kuzeydoğusunda bulunan, ermenistan üzerinden hazar denizi'ne akan bir nehir aras n.
kolorado'daki kayalık dağları'ndan doğup mississippi'ye akan bir nehir arkansas n.
kolorado'daki kayalık dağları'ndan doğup mississippi'ye akan bir nehir arkansas river n.
türkmenistan üzerinden hazar denizi'ne akan bir nehir atrek n.
virginia'nın batı kesiminden chesapeake körfezi'ne akan bir nehir james n.
kuzey dakota'nın merkezinden missouri nehri'ne akan bir nehir james n.
atlantik okyanusu'na akan bir nehir saco river n.
kongo'dan güney atlantik'e akan büyük bir afrika nehri zaire river n.
kidron vadisi'nden ölü deniz'e akan dere kidron n.
doğudan güney çin denizi'ne akan bir nehir xi n.
güney çin denizi'ne akan bir nehir xi jiang n.
brezilya'nın orta ve kuzeyinde akan bir nehir xingu n.
ohio nehri'nin güneybatıya doğru akan bir kolu wabash n.
ohio nehri'nin güneybatıya doğru akan bir kolu wabash river n.
vadiden akan akarsu wady n.
yalnızca yoğun yağıştan sonra akan dere winterbourne n.
yavaş akan bir akarsu kolu bogan [canada] n.
yavaş akan bir akarsu kolu logan n.
yavaş akan bir akarsu kolu pokelogan n.
meksika'dan çıkıp abd'nin teksas eyaletine doğru akan bir nehir brazos n.
meksika'dan çıkıp abd'nin teksas eyaletine doğru akan bir nehir brazos river n.
çin'den akan bir nehir hwang ho n.
(yavaş akan) çamur seli mudslide n.
akıntının sakin ve düzenli akan bölümü glide n.
ters akan su obsequent n.
tümsek üstünden taşarak akan su riffle n.
pensilvanya-new york'tan akan bir nehir delaware n.
akan suyun aşındırarak aktığı derin dere gull n.
kıyıdan akan sualtı akıntısı offset n.
kıyı boyunca akan sualtı akıntısı offset n.
belçika'dan fransa'ya doğru akan bir nehir oise n.
ırmak gibi akan şey river n.
nehir gibi akan şey river n.
abd ile kanada sınırı boyunca akan kısa bir nehir detroit river n.
abd ile kanada sınırı boyunca akan kısa bir nehir detroit river n.
mevsimlik derenin kanyon tabanında akan kuru yatağı dry wash n.
kuzey carolina'nın merkezi boyunca akan bir nehir pee dee n.
yavaş akan dere pow [scotland] n.
wyoming'den akan bir ırmak snake river n.
abd'de büyük tuz gölü'ne akan bir nehir bear n.
oklahoma’nın doğusundaki kanada nehri’nin güneydoğusunda akan nehir beaver river n.
wisconsin'in kuzeybatısından akan bir nehir st croix n.
florida'nın kuzeydoğusundan kuzeye ve doğuya akan bir nehir st johns n.
köprünün içinden akan transfluent adj.
örgü şeklinde akan braided adj.
arazi eğimine zıt yönde akan (nehir) obsequent adj.
Meteorology
hızla akan gelgit akımı tide race n.
Geology
volkanın şiddetle patlamasından sonra yamaçlardan hızla akan, türbülanslı akkor gaz, kül ve kaya parçalarından oluşan yıkıcı bulut nuée ardente n.
içine akan derelerden gelen alkalin tuzlarıyla kaplı kurak düzlük alkali flat n.
ters akan akarsu obsequent stream n.
hızlı akan akıntıya karşı dik eğim oluşturan kum tepesi antidune n.
dar su kanalından akan su vein n.
Sport
akarsuyun hızlı akan bir bölümünde sal ile seyahat etme whitewater rafting n.
hızla akan nehirde koltuk benzeri küçük, tek kişilik şişme botla yapılan rafting river bugging n.
Mythology
yunanlıların cehennemlerinde akan nehirlerden biri phlegethon n.
Archaic
akan (su, gözyaşı) cadent adj.
hızla akan (akarsu) sharp adj.
çalkantılı akan (akarsu) sharp adj.