issue - Turc Anglais Dictionnaire

issue

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "issue" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 125 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
issue n. (dergi/gazete) nüsha
I collect stamps for a hobby so I always check if the postal office has a new issue of stamps.
Hobi olarak pul koleksiyonu yapıyorum, bu yüzden posta idaresi yeni pul nüshaları çıkarmış mı diye hep bakarım.

More Sentences
issue n. konu
We believe the communication constitutes a good basis on which to launch a debate on the issue.
Bildirimin, konuyla ilgili bir tartışma başlatmak için iyi bir temel oluşturduğuna inanıyoruz.

More Sentences
issue n. mesele
Are these consultations on consumer issues or is it an interinstitutional agreement?
Bu istişareler tüketici meseleleri üzerine mi yoksa kurumlar arası bir anlaşma mı?

More Sentences
issue n. sayı
The latest issue of the Harvard Business Review came up with the same conclusion.
Harvard Business Review dergisinin son sayısında da aynı sonuca varılmıştır.

More Sentences
issue n. sorun
Politicians often discuss the healthcare system issue in America.
Siyasetçiler sık sık Amerika'daki sağlık sistemi sorununu tartışırlar.

More Sentences
issue n. (dergi/gazete) sayı
General
issue n. piyasaya sürme
The second issue is the Lisbon reforms, which have now become intertwined with the launch of the euro.
İkinci konu ise artık Avro'nun piyasaya sürülmesiyle iç içe geçmiş olan Lizbon reformlarıdır.

More Sentences
issue n. (dergi, mecmua) sayı
I read the December issue of Cosmopolitan.
Cosmopolitan'ın Aralık sayısını okuyorum.

More Sentences
issue n. teslim etmek
Go to the office of the Department of Motor Vehicles, they will issue your driver's license there.
Motorlu Taşıtlar Dairesi'nin bürosuna giderseniz ehliyetinizi oradan teslim edeceklerdir.

More Sentences
issue v. çıkmak
The magazine is issued twice a month.
Dergi, ayda iki kez çıkıyor.

More Sentences
issue v. ihraç etmek
A common way to finance a budget deficit is to issue bonds.
Bütçe açığını finanse etmenin yaygın bir yolu tahvil ihraç etmektir.

More Sentences
issue v. yayınlanmak
I have just quoted verbatim from the press release issued by Clark on 10 January.
Az önce Clark tarafından 10 Ocak'ta yayınlanan basın açıklamasından kelimesi kelimesine alıntı yaptım.

More Sentences
issue v. vermek
We run too many risks when we start issuing them with legal tasks.
Onlara yasal görevler vermeye başladığımızda çok fazla risk alıyoruz.

More Sentences
issue v. dağıtmak
The coach was asked to issue the uniforms no later than 5 o'clock today.
Antrenörden formaları bugün en geç saat 5'e kadar dağıtması istendi.

More Sentences
issue v. bildirmek
It issued a favourable opinion.
Olumlu bir görüş bildirmiştir.

More Sentences
issue v. göndermek
The lawyers will issue a subpoena to the defendants in the next couple of days.
Avukatlar, önümüzdeki birkaç gün içinde sanıklara mahkeme celbi göndereceklerdir.

More Sentences
issue v. piyasaya sürmek
The Rock Group of companies will issue 50% of its stocks to the market.
Rock Şirketler Grubu, hisse senetlerinin %50'sini piyasaya sürecektir.

More Sentences
issue v. yayınlamak
The European Union has issued deadlines and ultimata.
Avrupa Birliği son tarihler ve ültimatomlar yayınladı.

More Sentences
Trade/Economic
issue n. basım
The latest issue of the magazine will come out next Monday.
Derginin son basımı, gelecek Pazartesi yayınlanacak.

More Sentences
issue n. ihraç
The single European market in new issues of shares and bonds is set to become a reality.
Yeni hisse senedi ve tahvil ihraçlarında tek Avrupa pazarı gerçeğe dönüşmeye hazırlanıyor.

More Sentences
issue n. konu
We welcome the fact that in November the Council gave serious consideration to this issue of coffee dependency.
Kasım ayında Konsey'in kahve bağımlılığı konusunu ciddi bir şekilde ele almış olmasını memnuniyetle karşılıyoruz.

More Sentences
issue v. çıkarmak
Scottish and Northern Irish banks issue their own notes.
İskoç ve Kuzey İrlanda bankaları kendi banknotlarını çıkarıyor.

More Sentences
issue v. düzenlemek
Could you please issue me a visa again?
Lütfen bana tekrar bir vize düzenler misiniz?

More Sentences
issue v. yayınlamak
The European Council issued guidelines.
Avrupa Konseyi kılavuz ilkeler yayınladı.

More Sentences
Technical
issue v. çıkarmak
Burger King managed to issue 1 billion whoppercoins in total.
Burger King toplamda 1 milyar Whoppercoin çıkarmayı başardı.

More Sentences
issue v. yayınlamak
The Commission has issued a statement which corresponds in essence to what Parliament resolved at first reading.
Komisyon, Parlamento'nun ilk okumada aldığı karara özünde karşılık gelen bir açıklama yayınladı.

More Sentences
Computer
issue n. sorun
The issue is how to prioritise the actions that should be taken.
Sorun, atılması gereken adımların nasıl önceliklendirileceğidir.

More Sentences
issue n. yayın
The BLS issues both the U-3 and the U-6 in each month's jobs report.
BLS, her ayın iş raporunda hem U-3 hem de U-6'yı yayınlar.

More Sentences
General
issue n. gazete sayısı
issue n. son
issue n. çıkış
issue n. nesil
issue n. boşalma
issue n. çocuklar
issue n. netice
issue n. dağıtım
issue n. sonuç
issue n. donatma
issue n. emisyon
issue n. akıntı
issue n. tevzi
issue n. yayımlama
issue n. iltihap
issue n. yayınlama
issue n. dergi sayısı
issue n. boşalma yeri
issue n. yayım
issue n. çıkarma
issue n. piyasaya çıkarma
issue n. baskı
issue n. akma
issue n. mülkten elde edilen gelir
issue n. çıkış kuvveti
issue n. dışarı akma kuvveti
issue n. boşaltım amacıyla açılan kesi
issue n. eylem
issue n. menkul kıymet ihracı
issue n. ödünç verme
issue n. kütüphaneden ödünç alınan toplam kitap sayısı
issue n. ciro edilebilir evrakın eksiksiz halde hamiline ilk teslimi
issue n. dışarı çıkan şey
issue n. dışarı akan şey
issue n. yayma
issue n. gönderme
issue v. sadır olmak
issue v. tedavüle çıkarmak
issue v. tevzi etmek
issue v. neşet etmek
issue v. akmak
issue v. sonuçlanmak
issue v. dışarı çıkmak
issue v. doğmak
issue v. piyasaya çıkarmak
issue v. neşretmek
issue v. tebliğ etmek
issue v. donatmak
issue v. yayımlamak
issue v. tahakkuk etmek
issue v. soyundan gelmek
Trade/Economic
issue n. çıkış yeri
issue n. çıkarma
issue n. dağıtım
issue n. emisyon
issue n. füru
issue n. hisse senedi ve tahvil ihracı
issue n. ihtilaflı nokta
issue n. nüsha
issue n. neşretme
issue n. tevzi
issue n. yayınlama
issue n. zürriyet
issue n. belirli bir zamanda kullanılabilen birbirine eş finansal ürün sayısı
issue n. finansal araç
issue n. finansal aracın piyasaya çıkarılması
issue v. dışarı çıkartmak
issue v. dağıtmak
issue v. hazırlamak
issue v. ihraç etmek
issue v. neşretmek
issue v. piyasaya çıkarmak
issue v. tahvil veya hisse senedi ihraç etmek
issue v. tevzi etmek
issue v. tanzim etmek
Law
issue n. düzenlemek (belge)
issue n. füru
issue n. mal
issue n. sayı (dergi, gazete)
issue n. savunma sonrası davanın tarafları arasında ihtilafta kalan husus
issue n. (savunmada) bir taraf kabul edip diğeri reddettiği için karara sunulan madde
issue v. düzenlemek
issue v. ihraç etmek
issue v. tedavüle çıkarmak
issue v. mülk geliri olarak gelmek
issue v. (savunmada) tarafların anlaştığı bir karara varmak
Technical
issue n. emisyon
Computer
issue n. basım sayısı
issue expr. ver
Medical
issue n. irin/iltihap gibi yaradan çıkan sıvı
Pathology
issue n. kol veya bacağın etli kısmında görülen bir tür ülser
Biology
issue n. soy
Social Sciences
issue n. monaka kızılderilisi
Military
issue n. gıda, giyim ve mühimmat gibi malzemelerin tahsisi
issue v. (birine) resmen tahsis etmek
Librarianship
issue n. ödünç verilen kitapların girildiği sistem
Archaic
issue v. (belirli bir) netice vermek

Sens de "issue" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
current issue n. güncel konu
We shed light on your future with the most current issues!
En güncel konularla geleceğinize ışık tutuyoruz!

More Sentences
social issue n. sosyal mesele
Social issues, equality, sustainable development and increased employment are important issues.
Sosyal meseleler, eşitlik, sürdürülebilir kalkınma ve istihdamın arttırılması önemli konulardır.

More Sentences
social issue n. sosyal konu
My group also considers that the report should be more concerned with social issues.
Grubum ayrıca raporun sosyal konularla daha fazla ilgilenmesi gerektiğini düşünmektedir.

More Sentences
key issue n. temel mesele
These key issues have been developed further in recent years.
Bu temel meseleler son yıllarda daha da gelişmiştir.

More Sentences
key issue n. anahtar mesele
I understand this position in some ways, because poverty is of course the key issue for the developing countries.
Bu tutumu bazı açılardan anlıyorum, çünkü yoksulluk elbette gelişmekte olan ülkeler için anahtar meseledir.

More Sentences
delicate issue n. hassas konu
We will try to understand all the nuances of this delicate issue.
Bu hassas konunun tüm nüanslarını anlamaya çalışacağız.

More Sentences
first issue n. (dergi vb) ilk sayı
The first issue of Scientific American magazine was published.
Scientific American dergisinin ilk sayısı yayımlandı.

More Sentences
important issue n. önemli husus
In the text that you presented, you stress two important issues.
Sunduğunuz metinde iki önemli hususu vurguluyorsunuz.

More Sentences
psychological issue n. psikolojik sorun
Mary has some serious psychological issues.
Mary'nin ciddi psikolojik sorunları var.

More Sentences
major issue n. ana konu
I do not intend to address each and every amendment, but instead would like to focus on four major issues.
Her bir değişikliğe değinmek niyetinde değilim, bunun yerine dört ana konuya odaklanmak istiyorum.

More Sentences
may issue n. mayıs sayısı
In the May issue of MagPi (the official Raspberry Pi magazine), there was a nice set sponsored by Google.
MagPi'nin (resmi Raspberry Pi dergisi) Mayıs sayısında Google sponsorluğunda güzel bir set vardı.

More Sentences
issue guarantee v. garanti vermek
The proposal that surgeons and clinics must issue guarantees is also important.
Cerrahların ve kliniklerin garanti vermesi önerisi de önemli.

More Sentences
take issue with v. itiraz etmek
I would just take issue with him on one point.
Ben sadece bir noktada kendisine itiraz ediyorum.

More Sentences
issue a statement v. beyanatta bulunmak
The president will issue a statement tomorrow.
Başkan yarın bir beyanatta bulunacak.

More Sentences
issue a warning v. uyarı yayınlamak
The Department of Health is issuing a warning.
Sağlık Bakanlığı bir uyarı yayınlıyor.

More Sentences
have an issue v. bir sorunu olmak
Your test results may not mean that you have an issue.
Test sonuçlarınız bir sorununuz olduğu anlamına gelmeyebilir.

More Sentences
issue an opinion v. görüş vermek
The level of investment will also be one of the relevant criteria in deciding whether to issue an opinion or not.
Yatırım seviyesi de görüş verilip verilmeyeceğine karar verirken ilgili kriterlerden biri olacaktır.

More Sentences
Phrasals
issue to v. vermek
This is issued to holders of diplomatic passports who wish to enter Afghanistan for a variety of purposes.
Bu, Afganistan'a çeşitli amaçlarla girmek isteyen diplomatik pasaport sahiplerine verilir.

More Sentences
Trade/Economic
bond issue n. tahvil ihracı
I voted for the bond issue.
Tahvil ihracı lehinde oy verdim.

More Sentences
General
manual issue n. el yazısı nüshası
a live issue n. günün önemli sorunu
election issue n. seçim kampanyası konusu
critical issue n. nazik konu
manual issue n. bilgisayar çıktısından alınan değil de elle yazılan dokümanlar için kullanılan ifade
object at issue n. anlaşmazlık konusu
issue management n. sorun yönetimi
side issue n. ikincil mesele
object at issue n. iddia olunan şey
sore issue n. hassas durum
life or death issue n. ölüm kalım meselesi
consumption issue n. tüketim maddesi dağıtımı
object at issue n. tartışma konusu
issue date n. veriliş tarihi (belge vb)
another issue n. diğer bir nokta
date of issue n. yayım tarihi
issue of a documentary credit n. itibar kredisi belgesi
issue of concern n. merak konusu
issue of concern n. endişe konusu
current issue n. güncel olay
back issue newspaper n. geçmiş tarihli gazete
back issue n. geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın
reason of issue n. veriliş nedeni
key issue n. ana mesele
place of issue n. verildiği yer
issue number n. (mecmua gibi süreli yayınlar için) sayı
issue number n. (evrak vb) düzenlenme numarası
soft security issue n. yumuşak güvenlik konusu
delicate issue n. hassas mevzu
issue of conflict n. tartışma/çatışma konusu
a general outlook on the issue of slavery n. kölelik konusuna genel bir bakış
debatable issue n. tartışmaya açık konu
a federal issue n. federal bir mesele
point at issue n. tartışma konusu/söz konusu mesele/konu
issue of trust n. güven sorunu
top issue n. en önemli mesele
central issue n. temel sorun
central issue n. ana mesele
single-issue politics n. tek bir alana yoğunlaşmış politika
single-issue politics n. tek sorun siyaseti
national issue n. ulusal sorun
major issue n. temel sorun
major issue n. ana sorun
burning issue n. acil çözüm veya ilgi bekleyen bir konu
burning issue n. gündemdeki sorun
place of issue n. veriliş yeri
special issue n. özel sayı
non-issue n. alakasız ya da önemsiz mevzu
standard-issue rifle n. beylik silahı
standard-issue rifle n. beylik tabancası
domestic issue n. iç sorun
domestic issue n. yerel mesele
gut issue n. güçlü duygusal tepkilere neden olan konu
paramount issue n. ilk olarak çözülmesi gereken sorun
paramount issue n. en önemli sorun
paramount issue n. ivedilikle çözülmesi gereken sorun
paramount issue n. en önemli mesele
issue [obsolete] n. nihai karar
issue pea n. eskiden apse veya ülser üzerine konan küçük yuvarlak nesne
issue [obsolete] n. nihai sonuç
hot-button issue n. bam teli
hot-button issue n. tartışma uyandıran mevzu
face the issue v. bir durumu olduğu gibi kabul edip ona göre davranmak
make something a current issue v. gündeme getirmek
become a current issue v. gündeme gelmek
take issue with somebody v. münakaşa etmek
issue invitations for tender v. ihale açmak
take issue with somebody v. tartışmak
bring to an issue v. sonuçlandırmak
issue a constitution v. anayasa çıkarmak
issue money v. para çıkarmak
become a very hot issue v. gündeme bomba gibi düşmek
issue a statement v. beyanat vermek
join issue with somebody v. tartışmak
join issue with somebody v. münakaşa etmek
issue a statement to the press v. basına açıklama yapmak
issue a bylaw v. yönetmelik çıkarmak
issue an invoice on behalf of v. adına fatura düzenlemek
issue assessments v. değerlendirmelerde bulunmak
issue statements v. açıklamalarda bulunmak (basına vb)
issue a magazine v. dergi çıkarmak
issue a periodical v. dergi çıkarmak
issue a press statement v. basın açıklaması yapmak
issue a directive v. yönerge çıkartmak
issue a certificate v. tasdikname vermek
issue a license v. lisans vermek
issue a work order v. iş emri çıkarmak
raise an issue v. bir konu ortaya atmak
raise an issue v. bir tartışma maddesi yaratmak
bring up an issue v. bir konu ileri sürmek
raise an issue v. bir konu ileri sürmek
issue a decree v. kararname çıkarmak
issue a notice v. genelge çıkarmak
bring up an issue v. bir konu ortaya atmak
become a current issue v. gündemi oluşturmak
become a current issue v. gündemi işgal etmek
issue certificate v. sertifika vermek
issue share v. hisse senedi çıkarmak
issue a decision v. karar çıkarmak
issue passport v. pasaport vermek
issue a circular letter v. genelge yayınlamak
issue a circular v. genelge yayınlamak
issue an invoice v. fatura hazırlamak
issue share v. hisse çıkarmak
issue an apology v. özür sunmak
issue a command v. komut vermek
issue a notification v. ihbarname çekmek
die without issue v. çocuksuz ölmek
die without issue v. çocuğu olmadan ölmek
die without issue v. çocuk yapamadan ölmek
issue a reconstruction permit v. imar izni çıkarmak
become more of an issue v. önem kazanmak
become more of an issue v. önem arz etmek
approach (an issue) from the right angle v. doğru açıdan yaklaşmak
take something as a primary issue v. öncelikli tutmak
issue a credit v. kredi açmak
issue a writ v. hukuki bir müzekkere çıkarmak
issue banknotes v. banknot çıkarmak
issue a loan v. tahvil çıkarmak
issue a bill v. bir poliçe keşide etmek
issue an arrest warrant for v. hakkında tutuklama kararı vermek
issue an insurance policy v. poliçe tanzim etmek
address an issue v. bir konuyu ele almak
issue an all-points bulletin v. arama emri çıkarmak
issue a death certificate v. ölüm belgesi çıkartmak
issue a share certificate v. hisse senedi çıkarmak
tackle an issue v. sorunu ele almak
issue an invoice in the name of v. adına fatura düzenlemek
issue a parking/speeding ticket v. trafik cezası kesmek
issue a traffic ticket v. trafik cezası kesmek
issue a warrant for the arrest of someone v. tutuklama emri çıkartmak
issue a warrant for the arrest of someone v. yakalama emri çıkartmak
issue a red notice for v. kırmızı bülten çıkarmak
issue a red notice for v. kırmızı bülten yayınlamak
be sought by interpol under issue of a red notice v. interpol tarafından kırımızı bültenle aranmak
evaluate the issue v. konuyu değerlendirmek
consider the issue v. konuyu değerlendirmek
assess the issue v. konuyu değerlendirmek
fix an issue v. sorunu düzeltmek
issue a fatwa v. fetva vermek
settle an issue v. sorunu çözüme kavuşturmak
issue [obsolete] v. sonlandırmak
issue [uk] v. hüküm koymak
issue [obsolete] v. çocuk dünyaya getirmek
issue [obsolete] v. sonuçlandırmak
issue [uk] v. tedarik etmek
issue [obsolete] v. bitirmek
issue [uk] v. şart koymak
issue [obsolete] v. son vermek
issue a diagnosis v. teşhis koymak
be an issue of debate v. tartışma konusu olmak
at issue adj. ortadaki mesele
at issue adj. söz konusu olan
at issue adj. tartışılan
at issue adj. üzerinde konuşulan
regarding this issue adj. bu konuyla alakalı
concerning this issue adj. bu konuyla alakalı
regarding this issue adj. bu konu ile ilgili
concerning this issue adj. bu konu ile ilgili
regarding this issue adj. bu konu ile alakalı
regarding this issue adj. bu konuyla ilgili
issue-specific adj. konu bazlı
standard-issue adj. düz
standard-issue adj. özelliği olmayan
standard-issue adj. her yerde olan
standard-issue adj. kolayca bulunabilen
standard-issue adj. bayağı
standard-issue adj. bir numarası olmayan
standard-issue adj. ulaşılabilir
standard-issue adj. sıradan
Phrasals
issue someone with something v. birine bir şey vermek/dağıtmak
issue from something v. -den çıkmak/yayılmak
issue to v. dağıtmak
issue as something v. olarak yayınlamak/dağıtmak
issue forth v. çıkmak
issue (something) as (something) v. (bir şeyi bir şey) olarak yayınlamak
issue with (something) v. (bir şey) dağıtmak
issue with v. (bir şey) dağıtmak
issue with (something) v. (bir şey) vermek
issue (something) to (one) v. (birine bir şey) vermek
issue from v. -den çıkmak/yayılmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) sızmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) çıkmak
issue (something) to (one) v. (birine bir şey) tertip etmek/düzenlemek
issue (something) as (something) v. (bir şeyi bir şey) şeklinde/formatında yayınlamak
issue with v. (bir şey) tertip etmek/düzenlemek
issue with (something) v. (bir şey) tertip etmek/düzenlemek
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) akmak
issue (something) to (one) v. (birilerine bir şey) dağıtmak
issue from some place v. bir yerden akmak
issue with v. (bir şey) vermek
issue from some place v. bir yerden çıkmak/yayılmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) yayılmak
issue as v. olarak yayınlamak/dağıtmak
issue from some place v. bir yerden sızmak
Phrases
relevant to this issue expr. bu konu ile alakalı
concerning this issue expr. bu konu ile alakalı
relevant to this issue expr. bu konuyla alakalı
concerning this issue expr. bu konuyla ilgili
relevant to this issue expr. bu konu ile ilgili
relevant to this issue expr. bu konuyla ilgili
see you in the next issue expr. bir sonraki sayıda görüşmek üzere
Colloquial
issue du jour n. nihai mesele
issue du jour n. günün sonu
dead issue n. kapanmış mesele
dead issue n. bitmiş gitmiş mesele
dead issue n. artık bir önemi/etkisi kalmamış şey/mesele
skill issue n. yetenek meselesi
force an issue v. gündemi zorlamak
force an issue v. konuyu zorlamak
take issue v. aynı fikirde olmamak
join issue v. anlaşmazlığa düşmek
confuse the issue v. gündemi konusunu saptırmak
take issue v. tartışmaya girmek
join issue v. aynı fikirde olmamak
join issue v. tartışmaya girmek
confuse the issue v. karmaşık hale getirmek
take issue v. anlaşmazlığa düşmek
an issue to come up v. bir sorun çıkmak
at issue expr. gündemde
at issue expr. anlaşmazlıkta
at issue expr. çelişkili
Idioms
vexed issue n. baş edilmesi zor problem
vexed issue n. zor problem
vexed issue n. çetin sorun
vexed issue n. ciddi sorun
the root of the issue n. sorunun/meselenin kaynağı
the root of the issue n. sorunun/meselenin özü
the root of the issue n. sorunun/meselenin asıl nedeni
the root of the issue n. sorunun/meselenin altında yatan neden
the root of the issue n. sorunun/meselenin can alıcı noktası
duck the issue v. boğuntuya getirmek
evade the issue v. sorunlardan kaçmak
evade the issue v. boğuntuya getirmek
duck the issue v. sorunlardan kaçmak
not to make an issue of v. sorun etmemek
not to make an issue out of it v. sorun etmemek
not to make an issue of v. problem etmemek
not to make an issue out of it v. mesele etmemek
not to make an issue out of it v. problem etmemek
not to make an issue of v. mesele etmemek
issue a call for something v. çağrıda bulunmak
issue a call for something v. 'a çağrısında bulunmak
press the issue v. (bir sorunu çözmede) ısrarcı olmak
press the issue v. (bir sorunun) üstüne gitmek
make an issue of v. mesele haline getirmek
take issue with v. hoşuna gitmemek
take issue with v. karşı çıkmak
make an issue of someone or something v. bir şeyi büyütmek/abartmak
make an issue of someone or something v. (bir şeyi) mesele haline getirmek
skirt the issue v. konuşulan konudan kaçmak
skirt the issue v. konudan kaçınmak
take issue v. karşı çıkmak
take issue v. muhalefet etmek
cloud the issue v. laf kalabalığı yapmak
cloud the issue v. meseleyi bulanıklaştırmak
cloud the issue v. laf cambazlığı yaparak esas meseleden uzaklaşmak
cloud the issue v. konuyu saptırmak
cloud the issue v. meselenin etrafında dolaşmak
force the issue v. bir konuda karar vermeye zorlamak
force the issue v. hızlıca bir karar vermeye zorlamak
force the issue v. konuyu zorlamak
force the issue v. konunun üstüne gitmek
force the issue v. karar vermek zorunda bırakmak
force the issue v. konunun üstüne gitmek
force the issue v. bir konuda insanları acele ettirmek
force the issue v. konuyu karara bağlamak zorunda bırakmak
force the issue v. bir konuda yüzleşmek
force the issue v. hızlıca karar vermeye mecbur etmek
force the issue v. gündemi zorlamak
force the issue v. bir konuda insanları acele karar vermeye zorlamak
force the issue v. bir konuda meydan okumak
force the issue v. zorla konuyu gündeme getirmek
force the issue v. konuyu gündeme getirmek
fudge the issue v. kaytarmak
fudge the issue v. bir işten/konudan kaytarmak
fudge the issue v. bir işi yarım yamalak yapmak
fudge the issue v. bir işi/konuyu geçiştirmek
fudge the issue v. bir işi/konuyu baştan savmak
fudge the issue v. bir işten/konudan kaçmak
issue a call for v. için çağrıda bulunmak
issue a call for v. çağrıda bulunmak
issue a call for v. (bir şey) çağrısında bulunmak
join issue with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) tartışmaya girmek
join issue with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak
join issue with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) anlaşmazlığa düşmek
make an issue of of something v. bir şeyi sorun haline getirmek
make an issue of of something v. bir şeyi mesele haline getirmek
make an issue (out) of (something) v. (bir şeyi) mesele haline getirmek
make an issue out of something v. bir şeyi büyütmek/abartmak
make an issue (out) of (something) v. (bir şeyi) büyütmek/abartmak
make an issue out of something v. bir şeyi mesele haline getirmek
make an issue of of something v. bir şeyi büyütmek/abartmak
make an issue out of something v. bir şeyi sorun haline getirmek
make an issue (out) of (something) v. (bir şeyi) sorun haline getirmek
take issue with (someone or something) v. (birine/bir şeye) kızmak
take issue with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) onaylamamak
take issue with (someone or something) v. (birine/bir şeye) gücenmek
take issue with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kabul etmemek
take issue with (someone or something) v. (biri/bir şey) hoşuna gitmemek
take issue with (someone or something) v. (birine/bir şeye) itiraz etmek
Speaking
to get back to the issue at hand expr. asıl konuya gelecek olursak
if it's a money issue expr. eğer mesele paraysa
Trade/Economic
trustee for a bond issue n. tahvil ihracı mutemedi
equity issue n. hisse senedi
corporate bond issue n. özel sektör borçlanma senedi
direct issue n. ihracatçı kuruluş tarafından menkul kıymetlerin doğrudan yatırımcılara satılması
price of issue n. ihraç değeri
stock issue n. hisse senedi ihracı
rights issue n. rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkartma
bank of issue n. ihraç bankası
equity issue n. hisse senedi ihracı
bonus issue n. temettü olarak hisse senedi verilmesi
issue otherwise than for cash n. ayni olarak konulan sermaye
rights issue n. sermaye artırımı ile rüçhan hakkı sunma
security issue n. senet ihracı
original issue stock n. şirketin ilk ortaklarına verilen hisse senedi
public issue n. kamusal sorun
new issue n. yeni ihraç edilen menkul kıymet
rate of issue n. hisse senedi ve tahvillerin ihraç değeri
material issue note n. ambar çıkış belgesi
overhanging issue of convertible securities n. değiştirilebilir menkul kıymetlerin askıda olma hali
overhanging issue n. dönüştürme tehdidi
authorise financial statements for issue n. finansal tabloların yayınlanması için yetkilendirme
issue value n. ihraç değeri
seasoned issue n. halen piyasada mevcut olan bir menkul değerin ihracı
public issue advertising n. iletişim araçlarında yer alan ve belli bir kişi veya kurumun bir kamusal sorun hakkındaki görüşlerini yansıtan reklam
issue of shares n. hisse senedi ihracı
issue of stocks n. hisse senedi çıkarma
bank of issue n. merkez bankası
rights issue n. yeni haklar içeren ihraç
unseasoned issue n. halen mevcut bir piyasası bulunmayan menkul değer ihracı
bonus issue n. bedelsiz hisse senedi verilmesi
material issue note n. ambardan imalata malzeme verme belgesi
issue price n. ihraç fiyatı
issue limit n. ihraç limiti
issue, sell, pledge, dispose of, grant, transfer, lease, license, guarantee, encumber n. ihracı, satışı, rehine verilmesi, elden çıkarılması, devredilmesi, kiralanması, lisansının verilmesi, teminat gösterilmesi, ipotek edilmesi
secondary issue n. piyasada mevcut menkullerin blok satış süreci
share issue n. hisse senedi çıkarma
floating an issue n. yeni bir ihracın borsaya sürülmesi
share issue n. hisse senedi ihracı
new issue n. yeni çıkartılan (tahvil, hisse senedi, kağıt para vb)
registration of an issue n. hisse senedinin borsaya kaydettirilmesi
issue market n. ihraç piyasası
date of issue n. ihraç tarihi
commitment of mediation for security issue n. senet ihracına aracılık taahhütleri
bank of issue n. emisyon bankası
rate of issue n. ihraç değeri
issue price n. emisyon kuru
public issue n. halka açık ihraç
security issue at par n. nominal değeri üzerinden menkul değer ihracı
issue of securities n. menkul kıymetler ihracı
new issue n. yeni menkul kıymet ihracı
original issue discount debt n. ilk ihraç ıskontolu borç
issue size n. ihraç edilen miktar (hisse senedi vb)
bank note issue for rediscount n. reeskont karşılığı para basma
date of issue n. düzenlenme tarihi
bond issue n. tahvil çıkarma
security issue at par n. başa baş emisyon
note issue n. banknot ihracı
scrip issue n. bedelsiz hisse senedi
issue of bill n. bono çıkarma
issue price n. çıkarma fiyatı
date of issue n. çıkarma tarihi
price of issue n. emisyon fiyatı
issue market n. emisyon piyasası
over issue n. fazla emisyon
over issue n. fazla ihraç
issue prospectus n. ihraç prospektüsü
issue par n. ihraç değeri
price of issue n. ihraç fiyatı
original issue stock ilk n. hisse senetleri
terms of issue n. ihraç şartları
issue expenses n. ihraç masrafları
serial bond issue n. seri tahvil ihracı
issue of bill n. tahvil ihracı
procedural issue n. usul hukuku sorunu
new issue n. yeni menkul değer ihracı
capitalization issue n. bedelsiz sermaye artırımı
scrip issue n. bedelsiz sermaye artışı
capital increase by bonus issue n. bedelsiz sermaye artışı
capital increase by bonus issue n. bedelsiz sermaye artırımı
scrip issue n. bedelsiz sermaye artırımı
capitalization issue n. bedelsiz sermaye artışı
bonus issue n. bedelsiz sermaye artırımı
bonus issue n. bedelsiz sermaye artışı
issue-of bank-notes n. emisyon
product-related ethical issue n. malla ilgili ahlaki sorun
rights issue n. bedelli hisse ihracı
issue of share n. hisse senedi ihracı
original issue stock n. şirket hissedarlarına verilen ilk hisse senetleri
issue of shares n. hisse senetleri ihracı
issue in law n. kanun konusu
place of issue n. ihraç yeri
place of issue n. keşide yeri
issue of policy n. poliçe tanzimi
date of issue n. ihraç günü
date of issue n. senet düzenlenme tarihi
date of issue n. senet veriliş tarihi
date of issue n. keşide günü
date of issue n. keşide tarihi
date of issue n. senedin verildiği tarih
bank of issue n. tedavül bankası
rate of issue n. emisyon oranı
rate of issue n. emisyon kuru
price of issue n. emisyon değeri
reason for issue n. (belge vb) veriliş nedeni
reason for issue n. veriliş nedeni
loose issue stock n. dağıtıma hazır stok
issue while in stock n. stok halinde iken dağıtım
depreciation of loan issue expenses and reimbursement premiums n. kredi (borç) verme giderlerinin ve geri ödeme primlerinin amortismanı
loan issue expenses and reimbursement premiums n. kredi verme masrafları ve geri ödeme primleri
cost of a share issue n. hisse senedi çıkarmanın maliyeti
free issue material n. bedelsiz malzeme
issue credit rating n. kredi derecesinin verilmesi
issue of commercial paper n. finansman bonosu ihracı
corporate bond issue n. özel kesim borçlanma senedi
date of issue n. tanzim tarihi
goods issue n. mal çıkışı
issue price n. çıkış fiyatı
rights issue n. bedelli hisse ihracı
cross-cutting issue n. projenin her etabında göz önünde bulundurulması gereken çok önemli konu
capitalization issue n. bedelli hisse ihracı
capitalization issue n. rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkarma
bread-and-butter issue n. çözülmesi mali kaynakları etkileyecek sorun
government issue n. devlet tahvilleri
fiduciary issue n. altın karşılığı olmadan basılan banknotlar
privatisation issue n. özelleştirme ihracı
privatization issue n. özelleştirme ihracı
privatisation issue n. kamuya ait bir kuruluş özele devredildiğinde kamu tarafından satın alınabilen hisse ihracı
privatization issue n. kamuya ait bir kuruluş özele devredildiğinde kamu tarafından satın alınabilen hisse ihracı
free issue n. bedelsiz malzeme
free issue n. gönderildiği faaliyetin bedelini karşılayan fona ücretsiz kullanım için temin edilen malzeme
pocketbook issue n. mali sorun
pocketbook issue n. çözümü mali kaynakları etkileyen sorun
hot issue n. yeni ihraç edilmiş hisse senetlerine talebin yüksek olması
hot issue n. çok talep gören yeni ihraç edilmiş hisse senedi
issue a communique v. tebliğ çıkarmak
issue a policy to v. adına poliçe düzenlemek
issue money v. emisyonda bulunmak
issue a communication v. tebliğ çıkarmak
issue a policy v. poliçe düzenlemek
issue securities v. menkul kıymet çıkarmak
issue money v. para basmak
issue banknotes v. banknot çıkarmak
issue bond v. tahvil çıkarmak
issue bond v. tahvil ihraç etmek
issue a bill v. poliçe keşide etmek
issue a bill v. senet düzenlemek
issue licence v. ruhsat vermek
issue a check v. çek yazmak
escalate an issue v. bir konuyu üst düzeydeki kişilere taşımak
Law
issue of stay order n. yürütmenin durdurulması
bank of issue n. para yerine geçen banknot çıkaran banka
bank of issue n. merkez bankası
bank of issue n. emisyon bankası
bank of issue n. ihraç bankası
want of issue n. füruun bulunmaması
request to issue enforcement proceedings n. icra takip talebi
joinder in issue n. hükümden önce son murafaa
joinder in issue n. hükümden önce son duruşma
lawful issue n. meşru evlatlar
lawful issue n. füru
collateral issue n. dolaylı ehemmiyetteki konu
collateral issue n. bir davanın esasını ilgilendirmeyen ihtilaf
collateral issue n. ikinci derecede önemli konu
collateral issue n. dolaylı ihtilaf
joinder in issue n. davacı ve davalının aynı davada birleştirilmesi
plea of the general issue n. davaya konuyu olan bir suçun tamamen inkarı
bond issue n. tahvil çıkarma
issue of law n. hukuki mesele
issue of law n. hukuk sorunu
object at issue n. anlaşmazlık konusu
object at issue n. münazaa konusu
object at issue n. davalı konu
object at issue n. ihtilaf konusu
object at issue n. ihtilaflı mesele
preliminary issue n. bekletici mesele
tender of issue n. davalının kararı kabul etmeyip mahkemeye ve jüriye tekrar değerlendirme için sunması
general issue n. genel itiraz sonucu yapılan ihraç
joinder of issue n. tarafların birleştirilmesi