|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
özellikle ağaçlar arasından uzun ve dar manzara |
vista n.
|
|
2 |
General |
çitler arasından geçen yol |
twitchel [dialect] n.
|
|
3 |
General |
arasından seçim yapılamayacak kadar bolluk |
embarras de richesses n.
|
|
4 |
General |
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü |
gantlet n.
|
|
5 |
General |
dişlerinin arasından konuşan kimse |
dentiloquist n.
|
|
6 |
General |
dişlerin arasından konuşma |
dentiloquy n.
|
|
7 |
General |
birden fazla seçenek arasından en kolay olanı |
option n.
|
|
8 |
General |
arasından akma |
intermeation [obsolete] n.
|
|
9 |
General |
at yelesinin kulaklar arasından öne doğru uzayan tutamı |
forelock n.
|
|
10 |
General |
(kağıt yapımında) ıslak kağıt tomarının nemini alıp sıkıştırmak için arasından geçirildiği bir çift silindir |
press n.
|
|
11 |
General |
seyyar satıcının izleyiciler arasından ilk satın alımı yapması için tuttuğu kimse |
shill n.
|
|
12 |
General |
alternatifler arasından seçim yapma özgürlüğü |
free-will n.
|
|
|
13 |
General |
arasından akmak |
percolate through v.
|
|
14 |
General |
arasından geçirmek |
pass through v.
|
|
15 |
General |
arasından geçmek |
penetrate v.
|
|
16 |
General |
yol açıp arasından geçmek |
plow through v.
|
|
17 |
General |
arasından sızmak |
percolate through v.
|
|
18 |
General |
arasından geçmek |
pass through v.
|
|
19 |
General |
arasından geçmek |
thread v.
|
|
20 |
General |
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek |
pick one's way through v.
|
|
21 |
General |
arasından su sızmamak |
be a close friendship between v.
|
|
22 |
General |
diğerlerinin arasından sıyrılmak |
shine amongst others v.
|
|
23 |
General |
diğerlerinin arasından sıyrılmak |
stand out amongst others v.
|
|
24 |
General |
arasından geçmek |
get through v.
|
|
25 |
General |
arasından geçmek |
run through v.
|
|
26 |
General |
rakipleri arasından sivrilmek |
stand out among its rivals v.
|
|
27 |
General |
rakipleri arasından sıyrılarak yükselebilecek nitelikte olmak |
have the quality to stand out among its rivals v.
|
|
28 |
General |
arasından seçmek |
filter out v.
|
|
29 |
General |
arasından seçmek |
strain v.
|
|
30 |
General |
arasından seçmek |
separate out v.
|
|
31 |
General |
arasından seçmek |
filter v.
|
|
32 |
General |
arasından seçmek |
filtrate v.
|
|
|
33 |
General |
arasından seçilmek |
be elected/selected among v.
|
|
34 |
General |
trafikte araçların arasından geçerek ilerlemek |
weave in and out of traffic v.
|
|
35 |
General |
60 kişi arasından ikinci olmak |
be the second out of 60 v.
|
|
36 |
General |
birbiri arasından geçirerek örmek |
pleach v.
|
|
37 |
General |
arasından geçmek |
thwart v.
|
|
38 |
General |
(ceza olarak) bacak arasından direk geçecek şekilde omuzlarda taşınmak |
ride the stang v.
|
|
39 |
General |
örtünün arasından görünmek |
grin v.
|
|
40 |
General |
iki veya daha çok alternatif arasından birini tercih etmek |
opt v.
|
|
41 |
General |
50 – 100 vaka arasından ölümcül olan |
semilethal adj.
|
|
42 |
General |
arasından geçilen |
preterient adj.
|
|
43 |
General |
hepsinin arasından |
aller adv.
|
|
44 |
General |
hepsinin arasından |
alder adv.
|
|
45 |
General |
(bir şey, başka bir şeyin) arasından |
through prep.
|
|
46 |
General |
önek arasından |
dia- pref.
|
|
Phrasals |
|
47 |
Phrasals |
belirli bir grup arasından seçmek |
pick out v.
|
|
48 |
Phrasals |
(bir şeylerin arasından) seçip ayırmak |
look out v.
|
|
49 |
Phrasals |
… arasından patlatmak |
bomb through (something) v.
|
|
50 |
Phrasals |
… arasından bombalamak |
bomb through (something) v.
|
|
51 |
Phrasals |
… arasından patlatmak |
bomb through v.
|
|
52 |
Phrasals |
… arasından bombalamak |
bomb through v.
|
|
53 |
Phrasals |
seçenekler arasından tercih yapmak |
choose among (people or things) v.
|
|
54 |
Phrasals |
bir grup insan ya da şey arasından tercihte bulunmak |
choose among (people or things) v.
|
|
55 |
Phrasals |
seçenekler arasından tercih yapmak |
choose among someone or something v.
|
|
56 |
Phrasals |
bir grup insan ya da şey arasından tercihte bulunmak |
choose among someone or something v.
|
|
57 |
Phrasals |
arasından gidip gelmek/koşturmak |
run between v.
|
|
58 |
Phrasals |
arasından/içinden parlamak |
shine through v.
|
|
59 |
Phrasals |
bir şeyin arasından içinden geçmek/geçirmek |
slip something through v.
|
|
60 |
Phrasals |
birkaç kişi arasından seçmek |
pick out v.
|
|
61 |
Phrasals |
tıslayarak/dişlerinin arasından söylemek |
hiss something out v.
|
|
62 |
Phrasals |
(bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) birini seçmek |
pick someone out v.
|
|
63 |
Phrasals |
(kalabalığın/engellerle dolu bir yerin) arasından geçmek |
thread through something v.
|
|
64 |
Phrasals |
(bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) birini seçmek |
pick someone out of something v.
|
|
65 |
Phrasals |
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak |
hover between (something) and (something else) v.
|
|
66 |
Phrasals |
seçenekler arasından bir seçim yapmaya çalışmak |
hover between something (and something else) v.
|
|
67 |
Phrasals |
arasından seçmek |
pick from v.
|
|
68 |
Phrasals |
birini/bir şeyi benzer şeyler arasından ayırt etmek |
pick from v.
|
|
69 |
Phrasals |
diğerlerinin arasından uzaklaştırmak |
segregate into (something or some place) v.
|
|
70 |
Phrasals |
(bir şeyden/yerden/kalabalığın arasından) büzüşerek çıkmak |
squeeze out (of something) v.
|
|
71 |
Phrasals |
(bir şey arasından araçla) yolunu bulmasını sağlamak |
steer through (something) v.
|
|
72 |
Phrasals |
bir şey arasından araçla yolunu bulmak |
steer through something v.
|
|
|
73 |
Phrasals |
güçlükle (bir şeyin) arasından/içinden geçmek |
strain through (something) v.
|
|
74 |
Phrasals |
bir şeylerin içinden arasından güçlükle geçirmek |
work through v.
|
|
75 |
Phrasals |
bir şeylerin arasından güç bela ilerlemek |
work through v.
|
|
76 |
Phrasals |
birileri/bir şeyler arasından seçim yapmak |
choose among someone or something v.
|
|
77 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından sızmak/çıkmak |
bubble up (through something) v.
|
|
78 |
Phrasals |
(bir şeyin arasından/bir şeyden) kaçak yapmak (sıvı) |
bubble up (through something) v.
|
|
79 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyin içinden/arasından taşımak |
carry someone or something through something v.
|
|
80 |
Phrasals |
arasından seçmek |
choose among v.
|
|
81 |
Phrasals |
arasından tercih yapmak |
choose among v.
|
|
82 |
Phrasals |
arasından seçim yapmak |
choose among v.
|
|
83 |
Phrasals |
arasından tercihte bulunmak |
choose among v.
|
|
84 |
Phrasals |
(iki kişi veya şey) arasından seçmek |
choose between (two people or things) v.
|
|
85 |
Phrasals |
(iki kişi veya şey) arasından seçim yapmak |
choose between (two people or things) v.
|
|
86 |
Phrasals |
birileri/bir şeyler arasından seçmek |
choose from someone or something v.
|
|
87 |
Phrasals |
birileri/bir şeyler arasından bir tercihte bulunmak |
choose from someone or something v.
|
|
88 |
Phrasals |
(birileri/bir şeyler) arasından seçmek |
choose from (people or things) v.
|
|
89 |
Phrasals |
(birileri/bir şeyler) arasından bir tercihte bulunmak |
choose from (people or things) v.
|
|
90 |
Phrasals |
arasından gelmek |
come by v.
|
|
91 |
Phrasals |
arasından süzülmek |
come by v.
|
|
92 |
Phrasals |
(bir şey, ses, karmaşa) arasından fark edilir, duyulur olmak |
cut through (something) v.
|
|
93 |
Phrasals |
(üç veya daha fazla kişi/şey) arasından seçim yapmak/birine karar vermek |
decide among (someone or something) v.
|
|
94 |
Phrasals |
(üç veya daha fazla kişi) arasından seçim yapmak/birine karar vermek |
decide among (someone and someone else) v.
|
|
95 |
Phrasals |
arasından seçmek |
decide between v.
|
|
96 |
Phrasals |
ikisinin arasından birini seçmek |
decide between (someone or something) v.
|
|
97 |
Phrasals |
ikisinin arasından birini seçmek |
decide between (someone and someone else) v.
|
|
98 |
Phrasals |
bir şeyin arasından düşmek |
fall through something v.
|
|
99 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle başka birinin/bir şeyin) arasından geçmek/gitmek |
go between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
100 |
Phrasals |
tıslayarak/dişlerinin arasından söylemek |
hiss out v.
|
|
101 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından sızmak |
percolate through (something) v.
|
|
102 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından akmak |
percolate through (something) v.
|
|
103 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin) arasından almak |
pick (someone or something) out of (something) v.
|
|
104 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birilerinin/bir şeylerin/bir grubun) arasından seçmek |
pick (someone or something) out of (something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeylerin/bir grubun) arasından tanımak |
pick (someone or something) out of (something) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(bir gruptan/topluluktan/bir grup insan arasından) seçmek |
pick out of v.
|
|
107 |
Phrasals |
iterek arasından ilerlemek/geçmek |
push through v.
|
|
108 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeylerin) arasından koşmak |
run between (someone or something) v.
|
|
109 |
Phrasals |
(birilerinin/bir şeylerin) arasından koşarak/koşup geçmek |
run between (someone or something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
(birileri/bir grup) arasından seçmek |
select from (something) v.
|
|
111 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından/içinden geçmeye çalışmak |
struggle through (something) v.
|
|
112 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından/içinden geçmek için mücadele vermek |
struggle through (something) v.
|
|
113 |
Phrasals |
arasından geçmek |
thread through v.
|
|
114 |
Phrasals |
arasından geçip yolunu bulmak |
thread way through v.
|
|
115 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından/içinden geçmek |
travel through (something) v.
|
|
116 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından/içinden seyahat etmek/ilerlemek |
travel through (something) v.
|
|
117 |
Phrasals |
(kalabalığı, grubu) yararak arasından geçmek |
tunnel through (something) v.
|
|
118 |
Phrasals |
(bir şeyin) arasından yol açıp geçmek |
tunnel through (something) v.
|
|
119 |
Phrasals |
arasından geçerek ilerlemek |
weave in and out v.
|
|
120 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından geçerek ilerlemek |
weave through (something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
(bir şeylerin) arasından makas yaparak gitmek |
weave through (something) v.
|
|
122 |
Phrasals |
bir yol/patika (bir şeyin/bir yerin) arasından dolanarak gitmek |
wind through (something or some place) v.
|
|
123 |
Phrasals |
(bir şeyin/bir yerin) arasından dolanarak gitmek/ilerlemek |
wind through (something or some place) v.
|
|
124 |
Phrasals |
birini bir grup insan içerisinden/arasından seçmek |
pick someone or something from someone or something
|
|
125 |
Phrasals |
bir şeyi bir grup başka şey arasından seçmek |
pick someone or something from someone or something
|
|
Phrases |
|
126 |
Phrases |
ihtimal dahilindeki dünyalar arasından en uygun/iyi seçenek |
the best of all possible worlds expr.
|
|
127 |
Phrases |
dünyadaki bunca şeyin arasından |
out of all the things in the world expr.
|
|
128 |
Phrases |
kalabalığın arasından |
out from the crowd expr.
|
|
Colloquial |
|
129 |
Colloquial |
hokeyde oyunun başında veya devre arasından sonra iki rakip oyuncu arasında yapılan ve oyunu başlatan top atışı |
face-off n.
|
|
130 |
Colloquial |
(beyzbol) yere çarpıp iki veya daha fazla iç saha oyuncusunun arasından geçen top |
a ground ball with eyes n.
|
|
131 |
Colloquial |
dişlerin arasından veya dilin altından tükürük gibi sıvı boşaltmak |
gleek v.
|
|
132 |
Colloquial |
hepsinin içinden/arasından |
among all expr.
|
|
133 |
Colloquial |
hepsinin içinden/arasından |
of all expr.
|
|
134 |
Colloquial |
onca şeyin arasından |
of all the expr.
|
|
135 |
Colloquial |
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından |
between (someone or something) and (someone or something else) expr.
|
|
Idioms |
|
136 |
Idioms |
arasından geçtiği kişilerden dayak yemek |
run the gantlet v.
|
|
137 |
Idioms |
arasından geçtiği kişilerden dayak yemek |
run the gauntlet v.
|
|
138 |
Idioms |
en kötüleri arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
139 |
Idioms |
ek bir partinin adayları arasından seçim yapmak |
vote a straight ticket v.
|
|
140 |
Idioms |
kalan en kötü malzemelerin arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
141 |
Idioms |
naftalinlerin/tozlu yapraklar arasından (sandıktan) çıkarmak |
bring something out of mothballs v.
|
|
142 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçıp gitmek |
slip through someone's fingers v.
|
|
143 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçırmak |
slip through someone's fingers v.
|
|
144 |
Idioms |
(ağaçlık/sazlık vb) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
pick one's way through something v.
|
|
145 |
Idioms |
(kalabalığın) arasından geçip yolunu bulmak |
thread one's way through something v.
|
|
146 |
Idioms |
(ağaçlık/sazlık vb) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
make one's way through something v.
|
|
147 |
Idioms |
(birkaç olasılık arasından) seçim yapmak |
take one's choice v.
|
|
148 |
Idioms |
(bir grup insan vb) arasından seçmek |
take one's pick of someone v.
|
|
149 |
Idioms |
çok sayıda olumlu seçenek arasından seçmekte zorlanmak |
be spoilt for choice v.
|
|
150 |
Idioms |
çok sayıda olumlu seçenek arasından seçmekte zorlanmak |
be spoiled for choice v.
|
|
151 |
Idioms |
kalan en kötü şeyler arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
152 |
Idioms |
istenmeyenler arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
153 |
Idioms |
döküntüler arasından seçmek |
scrape the bottom of the barrel v.
|
|
154 |
Idioms |
(bir şeyin içinden/bir şeylerin arasından) yara yara/çarpa çarpa ilerlemek |
bulldoze (one's) way through (something) v.
|
|
155 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) seçenekler arasından çıkarmak |
close the book on (someone or something) v.
|
|
156 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) seçenekler arasından çıkarmak |
close the books on (someone or something) v.
|
|
157 |
Idioms |
'-i seçenekler arasından çıkarmak |
close the books on v.
|
|
158 |
Idioms |
kalabalığın içerisinden/insanların arasından itiş kakış geçmek |
elbow (one's way) through v.
|
|
159 |
Idioms |
kuşları çalıların arasından çıkarmak |
flush the birds out of the bushes v.
|
|
160 |
Idioms |
arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
make (one's) way through v.
|
|
161 |
Idioms |
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek |
pick way through v.
|
|
162 |
Idioms |
(ağaçlık/sazlık) arasından dikkatle ve ağır ağır ilerlemek |
pick way through v.
|
|
163 |
Idioms |
kalabalığın arasından kendine yol açmak |
shove (one's) way v.
|
|
164 |
Idioms |
kalabalığın arasından kendine yol açmak |
shove way v.
|
|
165 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçıp/kayıp gitmek |
slip through fingers v.
|
|
166 |
Idioms |
parmaklarının arasından kaçıp/kayıp gitmesine izin vermek |
slip through your fingers v.
|
|
167 |
Idioms |
(birileri/bir şeyler) arasından seçmek |
take (one's) pick of (someone or something) v.
|
|
168 |
Idioms |
(birileri/bir şeyler) arasından seçimini yapmak |
take (one's) pick of (someone or something) v.
|
|
169 |
Idioms |
arasından seçmek |
take pick of v.
|
|
170 |
Idioms |
(bir şeyin) arasından geçip yolunu bulmak |
thread your way through (something) v.
|
|
171 |
Idioms |
(bir şey) arasından/içerisinden yolunu bulmak |
wind (one's) way through (something) v.
|
|
172 |
Idioms |
seyirciler/izleyiciler arasından |
from the floor expr.
|
|
173 |
Idioms |
topluluk içerisinde/seyirciler arasından bulunduğu yerden |
from the floor expr.
|
|
Speaking |
|
174 |
Speaking |
ellerinin arasından kayıp gitmesini izlemen kolay olmayacak |
it won't be easy watching them fall through your hands expr.
|
|
Trade/Economic |
|
175 |
Trade/Economic |
taşıt aracının bir ülkeden diğerine giderken üçüncü bir ülkenin sınırları arasından geçmesi |
international transit n.
|
|
176 |
Trade/Economic |
bir kuruluşun temel faaliyetleri hariç tüm faaliyetlerini elden çıkarıp toplanan kaynakları rakiplerinin arasından sıyrılmasını sağlayacak becerilerine ayırdığı iş stratejisi |
focused strategy n.
|
|
Law |
|
177 |
Law |
mahkemeden bir delilin, delil sayılmaması veya deliller arasından çıkarılması talebi |
motion in limine n.
|
|
Politics |
|
178 |
Politics |
afro amerikan ve kafkasların arasından ayrılmış |
jim-crow adj.
|
|
Technical |
|
179 |
Technical |
ocakla oluşan gazların gaz perdeleri arasından geçiş yapması |
furnace combustion n.
|
|
180 |
Technical |
at arabasında vagonu geride tutan ve atların arasından geçen şaft |
pole [dialect] n.
|
|
181 |
Technical |
iki yatay kol arasından sarkan şakul ile oluşturulan bir düzenek |
pendulum level n.
|
|
182 |
Technical |
soğuk metal şeritlerin istenen kalınlığa getirmek için arasından geçirildiği rulolar |
planishing rolls n.
|
|
183 |
Technical |
kirişe sarılırken kancaları arasından çözgü ipliklerinin yönlendirildiği tahta çubuk |
separator n.
|
|
184 |
Technical |
arasından geçmek |
traverse v.
|
|
Textile |
|
185 |
Textile |
eteğin arasından dekoratif astar görünecek şekilde önü açık dikilmiş kadın elbisesi |
redingote n.
|
|
186 |
Textile |
bacakların arasından ve belin çevresinden geçen kumaş şeritten oluşan kısa bir don |
gee string n.
|
|
187 |
Textile |
dolaşık lifleri arasından titreşimli yay geçirerek açmak |
bow [obsolete] v.
|
|
Architecture |
|
188 |
Architecture |
köprü destekleri arasından yol geçen asma köprü |
through bridge n.
|
|
189 |
Architecture |
köprü destekleri arasından yol geçen asma köprü |
bottom-road bridge n.
|
|
Construction |
|
190 |
Construction |
(çit) arasından görülemeyecek veya geçilemeyecek kadar kalın |
blind adj.
|
|
Automotive |
|
191 |
Automotive |
iki elektrot arasından kıvılcımın atlaması |
arc n.
|
|
Railway |
|
192 |
Railway |
aynı ray üzerindeki bir vagonu makas değiştirerek diğerlerinin arasından çıkarmak |
drill v.
|
|
Mining |
|
193 |
Mining |
kum ve çakılların arasından altın çıkarılan yer |
gold diggings n.
|
|
Medical |
|
194 |
Medical |
koroner bypass'ın çalışan kalbe küçük kesiler arasından küçük cihaz ve kameraların geçirilmesi ile uygulandığı kalp ameliyatı |
minimally invasive coronary bypass surgery n.
|
|
Anatomy |
|
195 |
Anatomy |
aortun mezenterin iki tabakası arasından bağırsaklara geçen iki kolundan her biri |
arteria mesenterica n.
|
|
196 |
Anatomy |
göğüs kemiğinin ön kısmında bulunup köprücük kemiklerinin arasından öne doğru çıkıntı yapan ve genellikle ucunda kıkırdak bulunan yapı |
omosternum n.
|
|
Gastronomy |
|
197 |
Gastronomy |
domuzun but ve omuz arasından kesilmiş eti veya pastırması |
middlings n.
|
|
Physics |
|
198 |
Physics |
bir taneciğin iki nükleon arasından geçirildiği işlem |
exchange n.
|
|
Biology |
|
199 |
Biology |
(ıstakoz benzeri) kabukluların gözlerinin arasından ileri doğru uzanan çıkıntı |
rostrum n.
|
|
Astronomy |
|
200 |
Astronomy |
(güneş ve dünya arasından) geçiş yapmak |
transit v.
|
|
Fishery |
|
201 |
Fishery |
balıkların baraj, bent gibi yapay oluşumların arasından geçebilmesi için yapılan geçitler |
ladder n.
|
|
Linguistics |
|
202 |
Linguistics |
nazal rezonans olmaması için dudaklar ve küçük dil arasından yumuşak damak yükseltilerek çıkarılan (ses) |
oral adj.
|
|
History |
|
203 |
History |
kabile reisi hayattayken veliahdının uygun erkek adaylar arasından seçilmesi üzerine ilk çağlara ait kelt halefiyet yasası |
tanistry n.
|
|
Environment |
|
204 |
Environment |
(su kanalı) toprakta açılan bir oyuk ve içinde arasından su sızabilecek taşlardan oluşan |
blind adj.
|
|
Geography |
|
205 |
Geography |
kanyon veya geçidin duvarları arasından geçen bir nehirdeki akıntılar |
dalles n.
|
|
Military |
|
206 |
Military |
saldıran kara kuvvetinin geçebilmesi için mayın tarlası veya engeller arasından geçitler oluşturulması |
reduction n.
|
|
207 |
Military |
engeller arasından geçit açma |
breaching obstacles n.
|
|
208 |
Military |
zorlu bir görev için genellikle gönüllüler arasından seçilmiş askerler |
a forlorn hope n.
|
|
Sport |
|
209 |
Sport |
devre arasından sonra yapılan kale/pota değişimi |
changeover n.
|
|
210 |
Sport |
bacak arasından kolu geriye doğru kıvırma |
armlock n.
|
|
211 |
Sport |
berabere kalan rakipler arasından kazananı seçmek için daha önce alınan puanları karşılaştırma |
countback n.
|
|
212 |
Sport |
slalom yarışında kayakçının arasından geçmek zorunda olduğu iki bayrak arasındaki açıklık |
gate n.
|
|
213 |
Sport |
amerikan futbolunda topu bacaklarının arasından geriye pas vererek oyuna sokmak |
center v.
|
|
214 |
Sport |
amerikan futbolunda topu bacaklarının arasından geriye pas vererek oyuna sokmak |
centre v.
|
|
215 |
Sport |
(defansın arasından) pas atmak |
thread v.
|
|
216 |
Sport |
(kriket) topu kale ve direkler arasından geçirmek için sopayı açılı tutarak vurmak |
draw v.
|
|
Football |
|
217 |
Football |
amerikan futbolunda bacakların arasından arkaya pas vererek oyuna başlama |
centering n.
|
|
218 |
Football |
iki oyuncu arasından koşarak pasöre yapılan hücum |
red dog n.
|
|
219 |
Football |
iki oyuncu arasından koşarak pasöre hücum yapmak |
red-dog n.
|
|
220 |
Football |
topu rakibinin bacağının arasından geçirme |
nutmeg n.
|
|
221 |
Football |
topu rakibinin bacağının arasından geçirme |
tunnel n.
|
|
222 |
Football |
oyunu başlatmak için topun bacak arasından arkaya paslanması |
hike n.
|
|
223 |
Football |
futbol topunu bacak arasından gönderme |
snap n.
|
|
224 |
Football |
bacak arasından top geçirilen (defans oyuncusu) |
nutmegged adj.
|
|
Art |
|
225 |
Art |
farklı tarzlar, ilkeler, fikirler, yöntemler vs. arasından en iyisini seçip derleyen |
eclectic adj.
|
|
Archaic |
|
226 |
Archaic |
alkışların veya gürültülü destekçi kitlesinin arasından geçip gitmek |
hoop v.
|
|
Slang |
|
227 |
Slang |
arabayla çalıların arasından geçme |
bushbashing [australia/new zealand] n.
|
|
Modern Slang |
|
228 |
Modern Slang |
dudaklarının arasından hava üfleyerek osuruk sesi çıkarma |
a raspberry pattern n.
|
|