daha da - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

daha da



Sens de "daha da" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 7 résultat(s)

Turc Anglais
General
daha da yet adv.
daha da still adv.
daha da further adv.
daha da never adv.
daha da mo [dialect] adv.
daha da still less conj.
Archaic
daha da verier adv.

Sens de "daha da" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 259 résultat(s)

Turc Anglais
General
daha da fazla olma deal n.
daha da kötüsü worse n.
birbirini izleyen iki ya da daha fazla sayıda tümce ya da dizenin sonlarının tekrarı epistrophe n.
daha da ekleme superadding n.
iki ya da daha çok uçağın uçma yeteneğinin birbiriyle kıyaslanması flyoff n.
tek metinde birleştirilmiş iki ya da daha fazla sayıda yazı conflate text n.
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi anagnorisis n.
iki müzik grubunun ya da müzisyenin kimin daha iyi olduğunu görmek için karşı karşıya gelmesi rock off n.
daha da geliştirme/geliştirilme further development n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorization n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorisation n.
daha önce cenova'da baş hakimlerden birine verilen unvan abbot of the people n.
daha da iyisi/beteri the topper [usa] n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericord n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericorde n.
uyluklara veya daha da aşağıya kadar uzanan bol giysi shirt n.
miley cyrus sayesinde daha da popülerleşen hiphop müziğine karşı kalça kıvırtarak yapılan dans twerk n.
daha da eklemek superadd v.
daha da kötüleştirmek worsen v.
akşamdan kalıp da sabah bir duble daha içmek hair of the dog v.
daha da ileriye götürmek take something (much) further v.
daha da ileri gitmek go further v.
daha da ileri gitmek progress further v.
daha da kötüleşmek become worse v.
daha da kötü bir hale gelmek become worse v.
daha da kötü bir hale getirmek make worse v.
daha da kötü hale gelmek become worse v.
daha da kötüleşmek have become much worse v.
daha da genişlemek get larger v.
daha da zenginleşmek get richer v.
daha da/daha fazla borçlanmak go deeper into debt v.
konuyu daha da karmaşıklaştırmak complicate matter further v.
daha da önem kazanmak become even more important v.
daha da belli etmek (göbeği vb) accentuate v.
daha da belirginleştirmek (göbeği vb) accentuate v.
daha sıcak ya da soğuk yapmak attemper v.
daha da kötü hale gelmek disimprove v.
daha da yakınlaşmak closen v.
(duruma eklenerek) daha da kötüleştirmek compound v.
daha da işlemek superrefine v.
daha da kötüleştirilmiş worsened adj.
daha da ekleyen superadding adj.
daha da iyi much better adj.
daha da iyi even better adj.
sağlığı daha da kötü olan worse adj.
sağlığı daha da kötüleşmiş worsened adj.
sıhhati daha da kötüleşmiş worsened adj.
daha da içteki inlying adj.
daha da yumuşatılmış softened adj.
daha da önemlisi more importantly adv.
daha da fazla even more adv.
daha da uzağa further away adv.
daha (da) still adv.
daha da şaşırtıcı olarak more surprisingly adv.
daha da şaşırtıcı olan more surprisingly adv.
daha da büyük bir dereceye kadar all the more so adv.
daha da çok all the more so adv.
daha da önemlisi most importantly adv.
daha da iyisi even better adv.
daha da çok only adv.
daha da önemlisi importantly adv.
daha da önemlisi pressingly (more) adv.
Phrasals
(birisinden ya da bir şeyden) daha iyi olmak tower over v.
başkalarına bilgilerinin ya da statülerinin daha yüksek olmalarından ötürü (fikirlerine katılmasanız bile) sizinle ilgili karar almalarına ya da size bir şey yaptırmalarına müsaade etmek defer to someone v.
iki ya da daha fazla kişiyi bir durum/aktivite için bir araya getirmek/birleştirmek yoke together v.
(birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek prize (someone or something) above (someone or something else) v.
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek prize someone or something above someone or something v.
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek put (someone or something) above (someone or something) v.
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek put someone or something above someone or something v.
(birisinden, bir gruptan ya da bir şeyden) daha değerli ya da önemli kabul edilmek rank above (someone or something) v.
(birisine ya da bir şeye kıyasla) daha önemli görülmek rank above (someone or something) v.
(birisini, bir grubu ya da bir şeyi) daha değerli görmek rank above (someone or something) v.
(birisini, bir grubu ya da bir şeyi) daha önemli saymak rank above (someone or something) v.
daha da geliştirmek build out v.
Phrases
daha da ileriye further away expr.
daha da kötüsü even worse expr.
daha da öteye further away expr.
daha da iyisi better still expr.
daha da ilerisi even further expr.
daha da … ever more... expr.
Proverb
karşılaşılan zorluklar insanı daha da güçlendirir storms make oaks take roots
daha mütevazı da olsa kendi işinin patronu olmak, başkasının yanında çalışmaktan daha iyidir better be the head of a dog than the tail of a lion
kırk yaşına kadar akıllanmayan daha sonra da akıllanmaz a fool at 40 is a fool forever
eğer kötü bir duruma düştüysen durumu daha da kötüleştirecek hamlelerden kaçın if you're in a hole, stop digging
Colloquial
(hindistan'da) alt mevkide birinin daha üst kademedeki birine verdiği hediye nuzzer n.
normalden daha hızla işleyen, iş yapan kişi ya da şey speed demon n.
teselli etmeye çalışırken daha da üzen veya cesaret kıran kimse job’s comforter n.
teselli etmeye çalışırken daha da üzen veya cesaret kıran kimse jobs comforter n.
güzeli daha da güzelleştirmeye çalışmak gild the lily v.
zararı daha da büyümeden durdurmak cut losses v.
daha da önemlisi more importantly adv.
daha da hızlı faster and faster adv.
bir kişi hakkında söylenen şeyin, diğer kimse için daha da fazla geçerli olduğunu vurgulayan ifade that goes double for expr.
daha da neler odds bodkins expr.
daha da neler odd's bodkins expr.
daha da iyisi better yet expr.
hatta daha da fazla and then some expr.
işin daha da ilginci all the more amazing expr.
işin daha da şaşırtıcı yanı all the more amazing expr.
(o kadar da iyi değil) daha iyilerini/iyisini görmüştüm seen better expr.
daha da kötü a (damn) sight worse expr.
(bir şey yapmak için) daha (da) iyi (all) the better to (do something) expr.
daha da fazla all the expr.
daha da iyi all to the better expr.
daha da fazla all the expr.
daha da iyi all to the better expr.
çıta daha da yükselmeye devam ediyor the bar keeps moving higher expr.
Idioms
bir tartışma ya da istemeyen bir olay karşısında iki ya da daha fazla grubun birbirlerini suçlaması blame game n.
işleri/durumu daha da zorlaştıran şey a final turn of the screw n.
işleri/durumu katlanılması daha da zor hale getiren şey a final turn of the screw n.
işleri/durumu daha da zorlaştıran şey a last turn of the screw n.
işleri/durumu katlanılması daha da zor hale getiren şey a last turn of the screw n.
işlerin/durumun (daha da) kötüleşmesi/kötüye gitmesi a turn of the screw n.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek throw a wet blanket over (something) v.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek throw a wet blanket over something v.
bir sorunun daha da büyük sorunlara yol açmasını engellemek stop the bleeding v.
her geçen gün (daha da) yaşlanmak not getting any younger v.
birinin içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırmak tighten the noose v.
daha da kötüleşmek go to hell in a bucket v.
daha da kötüleşmek go from bad to worse v.
daha da dibe batmak get in deeper v.
daha da karmaşık hale getirmek open up a can of worms v.
daha da kötüye gitmek go from bad to worse v.
daha da kötüleşmek go to hell in a handbasket v.
gitgide daha da kötüleşmek go from bad to worse v.
zararı daha da büyümeden durdumak cut one's losses v.
bir şeye daha inandırıcı ve mümkün kılmak için detaylandırmak, açmak ya da ek bilgi vermek lend support to (something) v.
gerçekte olduğundan daha iyi ya da geleceği daha parlak görünmek flatter to deceive v.
işler daha da zorlaşmadan bırakmak/vazgeçmek quit while the going is good v.
birini ya da bir şeyi birisi ya da bir şeyden daha değerli görmek put (someone or something) in front of (someone or something) v.
daha da alçalmak sink to new depths v.
ortalığı daha da alevlendirmek add to the fire/flames v.
ortalığı daha da alevlendirmek fuel to the fire/flames v.
zararı daha da büyümeden durdurmak cut your losses v.
işleri/durumu daha da kötüleştirmek make matters worse v.
işleri/durumu daha da zorlaştırmak make matters worse v.
işleri/durumu daha da çirkinleştirmek make matters worse v.
her geçen gün (daha da) yaşlanmak not be getting any younger v.
iki veya daha fazla afro american arasındaki suç ya da şiddet olaylarına ilişkin olarak kullanılan deyim black on black adj.
git gide daha da kötüleşen all downhill from here adj.
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade the best is yet to be expr.
geçmişte iyi şeylerin yaşandığını fakat gelecekte çok daha da iyi şeylerin yaşanacağını belirten ifade the best is yet to come expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
birinin başına gelen şeyin başkasını daha da kötü etkilemesi when a sneezes, b catches a cold expr.
daha da fazlası all that and then some expr.
daha iyi olması gerekirken daha da kötüye gitme one step forward two steps back expr.
hatta daha da fazla with knobs on expr.
hatta daha da fazla with brass knobs on expr.
gitgide daha da yavaşlayarak slower and slower expr.
daha da beter it's all downhill expr.
daha da kötüye from bad to worse expr.
daha da önemlisi more to the point expr.
daha da kritik olan more to the point expr.
Speaking
bunu daha da kötüleştirmeyelim let's not make it worse expr.
bırak da biraz daha dinlensinler let them rest a little while longer expr.
daha da kötüsü what's worse expr.
çok daha da kötüsünü yaptılar they did something much worse expr.
(zaten kötü olan bu durum) daha da kötüleşiyor/daha da kötü oldu this is going from bad to worse expr.
(o kadar da iyi değil) daha iyilerini/iyisini görmüştüm I've seen better expr.
Trade/Economic
daha önce geçersiz olan blokları veya işlemleri geçerli kılan (ya da tam tersi) protokolde gerçekleşen değişikliğe verilen isim hard fork n.
dönüşümlü kredi kooperatifi olarak işleyen on iki ya da daha fazla insanın toplandığı yapı stokvel n.
iki ya da daha fazla sayıdaki ülke arasındaki gümrük tarifesi rekabeti tariff war n.
iki ya da daha fazla firmanın çıkarlarını birleştirmelerine ilişkin sözleşme pooling arrangement n.
kambiyo senedini vadesinde ya da daha önce iskontolu olarak ödeme retiring a bill n.
satılan ya da satın alınan miktardan daha az underage adj.
daha da değer kazanan strengthening adj.
Law
bir dava yada ihtilaf hakkında yerel mahkemeler ya da yetkili organların, uluslararasi mahkeme yada yetkili organlardan daha iyi karar verebileceği ilkesi margin of appreciation n.
geç tamamlanmış olsa da gerçek tarihinden daha erken bir tarihte tamamlanmış gibi muamele etmek relate back v.
geç tamamlanmış olsa da gerçek tarihinden daha erken bir tarihte tamamlanmış gibi muamele etmek relation back v.
Politics
(kanada'da) ilerici muhafazakar parti'nin diğer üyelere göre daha az muhafazakar olan üyesi red tory [canadian] n.
daha üst düzeydeki yetkili kadrosunun boş olmasından ötürü altındaki birkaç makamı da boş ilan etme spill [australia] n.
Insurance
'da veya daha önce on or before adv.
Tourism
ekstra ya da daha iyi bir hizmet sınıfına alınan bedel supplement n.
Technical
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması positive locking n.
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması form-fitting n.
iki ya da daha fazla uydu sinyalini tek bir kabloda birleştiren aygıt destacker n.
iki ya da daha fazla cam türünden oluşan bileşik mercek achromatic lens n.
mıknatısların bir araya gelerek daha da güçlenmesi magnetic battery n.
iki ya da daha fazla şeyi birbirine uyumlu hale getirmek synchronise v.
iki ya da daha fazla şeyi birbirine uyumlu hale getirmek synchronize v.
bir tarafı daha büyük ya da daha alçak lopsided adj.
Computer
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya zip file n.
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya zip archive n.
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya zipped file n.
bir ya da daha fazla dosya içeren zip formatında sıkıştırılmış dosya zipped archive n.
Architecture
yüzeyde oluklar açarak ya da yüzeyi kazıyarak daha iyi yapışma sağlama key n.
Construction
yapıya daha heybetli bir görünüm vermek için çatının sırtı ( ya da merkez hattı) boyunca yükselen duvar roof comb n.
yapıya daha heybetli bir görünüm vermek için çatının sırtı ( ya da merkez hattı) boyunca yükselen duvar roof crest n.
Automotive
bir araçta aynı kasa ya da yürüyen aksam gibi kısımları paylaşarak iki veya daha fazla marka ismi ve amblemi altında pazarlama yöntemi rebadging n.
bir araçta aynı kasa ya da yürüyen aksam gibi kısımları paylaşarak iki veya daha fazla marka ismi ve amblemi altında pazarlama yöntemi badge engineering n.
Transportation
kiralık taksi hizmeti (amerika'da sarı ticari taksilerden farklı olmak üzere caddelerde müşteri aramayan ve sadece telefon ile çağırabileceğiniz daha lüks otomobillerden oluşan size özel taksi hizmeti) livery cab service n.
Railway
üzerinde iki ya da daha fazla trenin seyahatine yasal olarak izin verilen hat bloğu cautionary block n.
Aeronautic
geleneksel tipteki uçaklardan daha fazla sayıda yolcu taşıyabilen ve iki ya da daha çok koridoru olan uçak wide-bodied aircraft n.
kanat ucuna doğru ya da kanat ucuna daha yakın olarak yerleştirilmiş outboard n.
uçağın bir kanadının diğer kanada göre alçak ya da daha yüksek olduğu pozisyon bank n.
Medical
kulakçıklarda bir ya da daha fazla hızlı dolaşımdan kaynaklanan bir aritmi atrial flutter n.
iki ya da daha fazla benzer virüsten elde edilen reassortant adj.
Psychology
iki ya da daha fazla zihin arasında olan interpsychic adj.
Gastronomy
genellikle karıştırılarak hazırlanan alkollü içeceklerde kullanılan, 190 derece ya da daha yüksek bir derecede damıtılmış etil alkol neutral spirits n.
malt viskinin iki ya da daha fazla malt ile karıştırılması vatted malt n.
Physics
saydam, iletken olmayan sıvı ya da katı malzeme içerisinden ışık hızından daha yüksek bir hızda yüklü bir parçacık geçirilmesiyle oluşan ışıma cherenkov effect n.
Chemistry
iki ya da daha fazla molekülün zincir gibi iç içe geçerek bağlanması ile oluşan bileşik türü catenane n.
bir ya da daha fazla hidrojen bağı ile halka oluşturma işlemi chelation n.
bir maddenin orijinal maddeden ve birbirinden farklı iki ya da daha fazla maddeye ayrışması chemical decomposition reaction n.
kimyasal bileşim ile molekül parçası oluşturan iki ya da daha fazla atom chemical group n.
bir veya daha fazla nitrit ya da nitrat grubu içeren organik bileşik nitro compound n.
Astrology
sinastri (2 ya da daha fazla doğum haritasının birbiri ile kıyaslanması) synastry n.
Zoology
bir kuşun kuyruğundaki uzun tüyleri örten ve kimi zaman daha da uzun olan tüyler tail coverts n.
hindistan ve malaya'da bulunan, fare geyiğinden biraz daha büyük bir yaban geyiği napu (tragulus javanicus) n.
bir ya da daha fazla tıranğı veya pençesi olan unguiculate n.
karınca veya termitlerde açlıktan ölüme mahkûm edilen ilk ya da daha sonraki kuluçkardaki cüce işciler nanitic workers n.
karınca veya termitlerde açlıktan ölüme mahkûm edilen ilk ya da daha sonraki kuluçkardaki cüce işciler nanitic n.
bir ya da daha fazla tıranğı veya pençesi olan unguiculated adj.
Botanic
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu fanweed (thlaspi arvense) n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu field pennycress n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu french weed n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu mithridate mustard n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu penny grass n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu stinkweed n.
avrupa ve amerika'da yetişen erik ağaçlarının meyvelerine göre soğuğa daha az dayanıklı olan meyveler veren çin'e özgü bir ağaç japanese plum (prunus salicina) n.
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot wild chamomile n.
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot matricaria recutita n.
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot sweet false chamomile n.
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot matricaria chamomilla n.
avrasya'da yetişen, görünüş ve tıbbi kullanım açısından papatyaya benzeyen fakat tadı daha acı olan tek yıllık bir ot german chamomile n.
Social Sciences
(avustralya'da) eskiden avustralya'da üretilen kültürel eserlerin britanya ve avrupa'da üretilenlerden daha düşük olduğu inancı cultural cringe n.
Education
daha ileri derecesi olmayan ya da gerektirmeyen (eğitim kurumu/programı) terminal adj.
Literature
iki ya da daha fazla dilde yazılmış (şiir) macaronian adj.
Linguistics
mısır'da m.ö. 7. veya 6. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlayan, hiyeratik karakterin daha basit bir hali olan yazı biçimi demotic alphabet n.
mısır'da m.ö. 7. veya 6. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlayan, hiyeratik karakterin daha basit hali olan yazı biçimi epistolographic character n.
mısır'da m.ö. 7. veya 6. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlayan, hiyeratik karakterin daha basit hali olan yazı biçimi enchorial character n.
daha makul ifade yerine kullanılan argo ya da saldırgan ifade dysphemism n.
daha makul ifade yerine argo ya da saldırgan ifade kullanan dysphemistic adj.
History
moğol hükümdarı cengiz han tarafından hizmete sokulup yoğun bir şekilde kullanılan ve büyütülen, daha sonraki hükümdarlar tarafından da kullanılan posta sistemi yam [mongolian] n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama miserere n.
Military
bir komutanın yönetimindeki iki ya da daha fazla uçak filosu carrier air group n.
bir komutanın yönetiminde, operasyonun idari ve taktik işleri için iki ya da daha fazla uçak filosundan oluşturulan grup carrier air wing n.
aktive edildiğinde iki veya daha fazla kimyasal ya da biyolojik maddeye ayrışan mühimmat multi-agent munition n.
Sport
(golfte) dört turluk golf maçının son iki turuna kalabilmek için gereken sayıyı ya da daha fazlasını kazanmak make the cut v.
(golfte) dört turluk golf maçının son iki turuna kalabilmek için gereken sayıyı ya da daha fazlasını kazanamamak miss the cut v.
Basketball
savunma ribaundunun alınması sonrası fast break'e giderken, yarı sahada veya daha da ilerideki bir oyuncuya pas verilmesi outlet pass n.
Art
floransa'da daha çok italyan rönesans tablolarının sergilendiği bir sanat galerisi uffizi n.
Theatre
(ana karakterin tercihlerini okuyucunun gözünde daha anlaşılır kılmak için oluşturulan) ana karakterin tercihlerinin tam tersini yansıtan ya da onun tercihlerini engelleyen karakter foil character n.
Ornithology
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek troop duck (aythya marila nearctica) n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek greater scaup duck n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek greater scaup n.
kuzey amerika'da bulunan, küçük deniz ördeğine benzemekle beraber az daha büyük olan bir ördek scaup duck n.
güney avrupa, kuzey afrika ve güney asya'da dişisinden daha küçük olan şahin lanneret n.
Reptiles
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan asp (vipera aspis) n.
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan asp viper n.
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan european asp n.
güney avrupa'da bulunan, engereğe benzeyen ancak engerekten daha küçük bir yılan aspic viper n.
Slang
kadınlar için olan hizmet ya da ürünlerde uygulanan erkeklerinkine oranla daha yüksek fiyat pink tax n.
o da ne oluyor öyle (biraz daha açık konuş) what's that when it's at home expr.
Modern Slang
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu alice in wonderland syndrome n.