decision - Turc Anglais Dictionnaire

decision

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "decision" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 26 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
decision n. karar
She made a decision to go on vacation.
Tatile gitmeye karar verdi.

More Sentences
General
decision n. karar
The decision on ratification hardly needs further elaboration.
Onay kararı üzerinde daha fazla durmaya gerek yok.

More Sentences
decision n. kararlılık
He acted with decision and notified the police.
Kararlılıkla hareket etti ve polise haber verdi.

More Sentences
decision n. karar yetkisi
The decision remains with the board of directors.
Karar verme yetkisi yönetim kurulunun uhdesindedir.

More Sentences
Law
decision n. hüküm
This court decision is an important step in protecting these children.
Bu hüküm bu çocukların korunması adına önemli bir adımdır.

More Sentences
decision n. karar
I know time is short, and I know this consideration has to lead to a decision very swiftly.
Zamanın kısa olduğunu ve bu konunun çok hızlı bir şekilde karara bağlanması gerektiğini biliyorum.

More Sentences
Politics
decision n. karar
As you know, this decision was adopted in a very specific way.
Bildiğiniz gibi bu karar çok özel bir şekilde kabul edildi.

More Sentences
General
decision n. yargı
decision n. emir
decision n. irade
decision n. sonuç
decision n. ilam
decision n. karar metni
decision n. jürinin yarışmanın kazananını duyurması
decision n. sebat
decision n. azim
decision n. tereddütsüzlük
decision n. fikrinde direnme
decision n. kesin fikirli olma
decision n. karar gücü
decision v. rakibe karşı skor kararı kazanmak
Law
decision n. ilam
Sport
decision n. kazanma
decision n. boks maçını nakavt yerine sayıyla kazanma
Baseball
decision n. atışçıya atfedilen zafer veya kayıp
Boxing
decision v. (rakibin) karşısında nakavt yerine puanla zafer kazanmak

Sens de "decision" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
make a decision v. karar vermek
It will nevertheless have to make a decision about this.
Yine de bu konuda bir karar vermek zorunda kalacaktır.

More Sentences
General
final decision n. son söz
The final decision rests with the students themselves.
Son söz öğrencilere kalmış.

More Sentences
final decision n. son karar
Still, we leave the final decision to you.
Yine de son kararı size bırakıyoruz.

More Sentences
decision makers n. karar vericiler
The decision makers must understand what alternatives there are and what the consequences of these would be.
Karar vericiler hangi alternatiflerin olduğunu ve bunların sonuçlarının ne olacağını anlamalıdır.

More Sentences
snap decision n. ani karar
Tom certainly is good at making snap decisions.
Tom kesinlikle ani kararlar vermekte iyidir.

More Sentences
decision support systems n. karar destek sistemleri
What is Intensive Care Decision Support System?
Yoğun Bakım Karar Destek Sistemi Nedir?

More Sentences
final decision n. nihai karar
If not, when do you believe the final decision will be taken within the college of the Commission?
Eğer yapılmayacaksa, Komisyon bünyesinde nihai kararın ne zaman alınacağına inanıyorsunuz?

More Sentences
decision making n. karar verme
Whatever happens in Nice, decisions need to be taken on decision making.
Nice'de ne olursa olsun, karar verme konusunda kararlar alınmalıdır.

More Sentences
investment decision n. yatırım kararı
They want it to be removed as a distortion or potential distortion to investment decisions.
Yatırım kararlarında bir çarpıtma ya da potansiyel çarpıtma olarak ortadan kaldırılmasını istiyorlar.

More Sentences
wrong decision n. yanlış karar
The wrong decisions can seriously damage the procedure.
Yanlış kararlar prosedüre ciddi zarar verebilir.

More Sentences
political decision n. siyasi karar
They must also be able to identify who bears responsibility for political decisions and who does not.
Ayrıca siyasi kararlarda kimin sorumluluk taşıdığını ve kimin taşımadığını da tespit edebilmelidirler.

More Sentences
decision taken n. alınan karar
We warned that the decision taken in Helsinki would help not to democratise but to embolden the regime.
Helsinki'de alınan kararın demokratikleşmeye değil, rejimi cesaretlendirmeye yardımcı olacağı uyarısında bulunduk.

More Sentences
purchasing decision n. satın alma kararı
You have the down payment for your desired price range, and you want to make an informed purchase decision.
İstediğiniz fiyat aralığında peşinatınız var ve bilinçli bir satın alma kararı vermek istiyorsunuz.

More Sentences
decision processes n. karar süreçleri
The whole process is referred to as a Markov Decision Process.
Tüm bu süreç Markov Karar Süreci olarak adlandırılır.

More Sentences
decision rule n. karar kuralı
How effective are alternative adaptive testing and sequential decision rules?
Alternatif uyarlanabilir testler ve sıralı karar kuralları ne kadar etkilidir?

More Sentences
future decision n. gelecek kararı
Create a plan for handling future decisions.
Gelecekteki kararları ele almak için bir plan oluşturun.

More Sentences
decision-making n. karar verme
Failure to utilise women's decision-making abilities is an unacceptable waste.
Kadınların karar verme yeteneklerinin kullanılmaması kabul edilemez bir israftır.

More Sentences
decision-maker n. karar verici
In the future we want the smaller cases to be exempted so that local decision-makers have more room for manoeuvre.
Gelecekte daha küçük vakaların muaf tutulmasını istiyoruz, böylece yerel karar vericilerin manevra alanı artacaktır.

More Sentences
difficult decision n. zor karar
When the permanent members quarrel, these difficult decisions are left to countries such as Ghana, Cameroon and Angola.
Daimi üyeler tartıştığında bu zor kararlar Gana, Kamerun ve Angola gibi ülkelere bırakılıyor.

More Sentences
positive decision n. olumlu karar
In our view, some progress has been made and some positive decisions were taken at the G8 summit.
Bize göre G8 zirvesinde bazı ilerlemeler kaydedilmiş ve bazı olumlu kararlar alınmıştır.

More Sentences
critical decision n. kritik karar
A single brain sometimes is not capable of taking critical decisions alone.
Tek bir beyin bazen kritik kararları tek başına alamaz.

More Sentences
executive decision n. idari karar
Why did the Heads of Government fail to make those executive decisions?
Hükümet Başkanları neden bu idari kararları almakta başarısız oldular?

More Sentences
bad decision n. kötü karar
And they are being slaughtered because of bad decisions.
Ve kötü kararlar yüzünden katlediliyorlar.

More Sentences
correct decision n. doğru karar
It was the correct decision because it began to dry again.
Doğru karardı çünkü yeniden kurumaya başlamış.

More Sentences
snap decision n. anlık karar
Tom certainly is good at making snap decisions.
Tom kesinlikle anlık kararlar vermede iyidir.

More Sentences
main decision n. ana karar
Allow me to give you a brief assessment of the Bonn Conference before I turn to the main decisions on substance.
Öze ilişkin ana kararlara geçmeden önce Bonn Konferansı hakkında kısa bir değerlendirme yapmama izin verin.

More Sentences
tough decision n. zor karar
Mr Prodi says that he has now taken some tough decisions.
Sayın Prodi şimdi bazı zor kararlar aldığını söylüyor.

More Sentences
good decision n. iyi karar
A successful business is a result of good decisions.
Başarılı bir iş, iyi kararların sonucudur.

More Sentences
career decision n. kariyer kararı
An adult makes at least 10 important career decisions throughout her life.
Bir yetişkin hayatı boyunca en az 10 önemli kariyer kararı verir.

More Sentences
co-decision n. ortak karar
We have proceeded with consultations as with a co-decision procedure.
İstişarelere ortak karar prosedüründe olduğu gibi devam ettik.

More Sentences
sudden decision n. ani karar
To be honest, I would lie, if I said that I have never regretted my sudden decisions.
Dürüst olmak gerekirse, ani kararlarımdan hiç pişmanlık duymadığımı söylersem yalan söylemiş olurum.

More Sentences
bold decision n. cesur karar
Thanks to his bold decision, he was able to ride out the crisis.
Cesur kararı sayesinde krizi atlatmayı başardı.

More Sentences
decision-making n. karar alma
Effective decision-making is crucial for the success of any organization.
Etkili karar alma, kurumların başarısında hayati önem taşır.

More Sentences
decision-maker n. karar alıcı
EU decision-makers should accept that a centralised solution is not always the best solution.
AB karar alıcıları, merkezi bir çözümün her zaman en iyi çözüm olmadığını kabul etmelidir.

More Sentences
decision-making table n. karar alma masası
They must remain on the political decision-making table.
Bunlar siyasi karar alma masasında kalmalıdır.

More Sentences
take a decision v. karar almak
I am glad that Parliament is finally taking a decision on such an important subject.
Parlamentonun nihayet böylesine önemli bir konuda karar almasından memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
make a decision v. karar almak
We haven't made a decision yet.
Henüz bir karar almadık.

More Sentences
take a decision v. karar vermek
Once the Council has taken a decision, real time closure would no longer be efficient.
Konsey bir karar verdiğinde, gerçek zamanlı kapatma yöntemi artık verimli olmayacaktır.

More Sentences
announce the decision v. kararı duyurmak
Tom announced the decision Monday.
Tom pazartesi günü kararı duyurdu.

More Sentences
reach a decision v. bir karara varmak
As we are all aware, the Council has to reach a decision unanimously.
Hepimizin bildiği gibi, Konsey oybirliğiyle bir karara varmak zorundadır.

More Sentences
Trade/Economic
rational decision n. rasyonel karar
We make rational decisions by identifying cause and effect relationships.
Sebep ve sonuç ilişkilerini belirleyerek rasyonel kararlar alırız.

More Sentences
commission decision n. komisyon kararı
That remains unchanged as previously set under veterinary legislation, in particular Commission Decision 93/351.
Daha önce veterinerlik mevzuatında, özellikle de 93/351 sayılı Komisyon Kararı'nda belirlenen miktar değişmemiştir.

More Sentences
investment decision n. yatırım kararı
By using these vehicles, you can delegate the research and investment decisions to experts.
Bu araçları kullanarak araştırma ve yatırım kararlarını uzmanlara devredebilirsiniz.

More Sentences
policy decision n. politika kararı
The ECB has improved the transparency of its monetary policy decision making.
Avrupa Merkez Bankası, para politikası karar alma sürecinin şeffaflığını artırmıştır.

More Sentences
decision makers n. karar alıcılar
The decision makers are more numerous than the executors.
Karar alıcılar, icracılardan daha fazladır.

More Sentences
decision-making process n. karar verme süreci
As far as the improvement of the decision-making process is concerned, two things are essential.
Karar verme sürecinin iyileştirilmesi söz konusu olduğunda iki şey çok önemlidir.

More Sentences
Law
final decision n. nihai karar
If not, when do you believe the final decision will be taken within the college of the Commission?
Eğer değilse, Komisyon bünyesinde nihai kararın ne zaman alınacağına inanıyorsunuz?

More Sentences
affirm the decision v. kararı onaylamak
The teacher affirmed the decision of the student council.
Öğretmen, öğrenci konseyi kararını onayladı.

More Sentences
overturn a decision v. (mahkeme) kararı bozmak
Our task is not made any easier because we are asking the electorate to overturn a decision it has already made.
Seçmenden zaten vermiş olduğu bir kararı bozmasını istediğimiz için işimiz daha da kolaylaşmıyor.

More Sentences
Politics
council framework decision n. konsey çerçeve kararı
The present report deals with a Commission proposal with a view to the adoption of a Council framework decision.
Mevcut rapor, Konsey çerçeve kararının kabul edilmesine yönelik bir Komisyon önerisini ele almaktadır.

More Sentences
co-decision n. ortak karar
We simply ask that co-decision be applied here, which the Council is repeatedly denying us.
Biz sadece burada ortak kararın uygulanmasını talep ediyoruz ki Konsey bunu defalarca reddetmektedir.

More Sentences
commission decision n. komisyon kararı
That is a Commission decision.
Bu bir Komisyon kararıdır.

More Sentences
decision-making bodies n. karar alma organları
Additional efforts must be made so that the presence of women in decision-making bodies becomes a reality.
Kadınların karar alma organlarındaki varlıklarının gerçeğe dönüşmesi için ilave çabalar sarf edilmelidir.

More Sentences
General
decision table n. karar masası
freedom of decision n. karar özgürlüğü
unappealable decision n. kati karar
legal decision n. kararname
temporary decision n. geçici karar
exact decision n. kesin karar
statistical decision n. istatistiksel karar
managerial decision n. yönetim kararı
decision on the future marriage of a boy and a girl in the cradle n. beşik kertmesi
the decision of a jury n. jüri kararı
decision summary n. karar özeti
multiple criteria decision making n. çok ölçütlü karar verme
decision symbol n. karar simgesi
decision maker n. karar alan
material acquisition decision process n. malzeme tedariki karar vereme süreci
decision table n. karar tablosu
provisional decision n. geçici karar
decision support techniques n. karar destek teknikleri
judicial decision n. adli karar
decision maker n. karar verme yetkisine sahip kimse
decision maker n. karar mercii
the right decision n. isabetli karar
decision model n. karar örneği
decision instant n. karar anı
decision logic tables n. karar mantık tabloları
court decision n. mahkeme kararı
government decision n. hükümet kararı
correcting the decision n. karar düzeltme
independent decision n. bağımsız karar
prompt decision n. çabuk karar
snap decision n. çabuk karar
interim decision n. ara karar
termination decision n. fesih kararı
decision for termination n. fesih kararı
decision making tools n. karar verme araçları
board decision n. yönetim kurulu kararı
decision given n. verilen karar
individual career decision n. kişisel kariyer kararı
decision text n. karar metni
legal decision n. hukuki karar
supreme court's decision n. yargıtay kararı
supreme court decision n. yargıtay kararı
correction of decision n. karar düzeltmesi
giving a decision n. karar verme
decision space n. karar uzayı
decision value n. karar değeri
decision variable n. karar değişkeni
decision node n. karar düğümü
knee-jerk decision n. düşünmeden alınmış karar
decision-making period n. karar verme süreci
decision making mechanism n. karar verme mekanizması
decision to consume n. sarf kararı
decision to expend n. sarf kararı
decision regarding a new trial n. muhakemenin iadesi hakkında karar
divorce decision n. boşanma kararı
referee decision n. hakem kararı
affirmative decision n. olumlu karar
miscellaneous decision n. müteferrik karar
date of the decision n. karar tarihi
risk-based decision-making n. risk tabanlı karar alma
executive decision n. kritik karar
decision stage n. karar aşaması
decision phase n. karar aşaması
decision support n. karar desteği
reactive decision making n. tepkisel karar verme
freedom of decision making n. karar verme özgürlüğü
computer assisted decision making n. bilgisayar destekli karar verme
multi-criteria decision-making model n. çok kriterli karar verme modeli
unbiased decision n. yansız karar
impartial/neutral decision n. yansız karar
arbitrary decision n. keyfi karar
justification of the decision n. kararın gerekçesi
healthy decision n. sağlıklı karar
nature of decision n. kararın niteliği
a very difficult decision n. çok zor bir karar
management's decision n. yönetimin kararı
awaiting decision n. karar bekleme
instant decision n. anlık karar
spontaneous decision n. anlık karar
decision support element n. karar destek unsuru
partial decision n. kısmi karar
decision making n. karar üreten
decision-making unit n. karar birimi
decision-making unit n. karar verme birimi
informed decision n. bilgiye dayalı karar
informed decision n. bilgiye dayanan karar
decision-making authority n. karar verme yetkisi
decision boundary n. karar sınırı
decision surface n. karar yüzeyi
clinical decision n. klinik karar
decision number n. karar numarası
absolute judgment/decision n. kesin yargı
creative problem-solving and decision-making n. yaratıcı problem çözme ve karar verme
additional decision n. ek karar
additional decision n. ilave karar
supplemental decision n. ek karar
supplemental decision n. ilave karar
strategic decision-making n. stratejik karar verme
last decision n. son karar
bold decision n. cüretkar karar
decision fatigue n. karar yorgunluğu
decision fatigue n. karar yorgunluğu
decision fatigue n. karar bıkkınlığı
major decision n. büyük karar
timely decision n. zamanında karar
arrive at a decision v. karara varmak
reach a decision v. karara varmak
make a decision v. karara varmak
take a decision v. karara varmak
make decision v. karar vermek
make a decision about v. karara bağlamak
come to a decision v. karara varmak
adjourn a decision v. kararı ertelemek
abide by the decision v. karara uymak
announce the decision v. kararı açıklamak
arrive at a decision v. bir karara varmak
challenge the decision v. karara itiraz etmek
take an investment decision v. yatırım kararı almak
reach a decision v. karara ulaşmak
influence one's decision v. kararını etkilemek
protest against the decision of the referee v. hakemi protesto etmek
perform the decision v. karar uygulamak
implement the decision v. karar uygulamak
perform the decision v. kararı uygulamak
correct the decision v. karar düzeltmek
issue a decision v. karar çıkarmak
implement the decision v. kararı uygulamak
agree with the decision v. karara katılmak
read out the decision v. karar okumak
object to the decision v. karara itiraz etmek
read the decision v. karar okumak
uphold the decision v. kararı onamak
approve the decision v. kararı onamak
affirm the decision v. kararı onamak
arrive at a decision or opinion v. hükme bağlamak
quash the decision v. karar bozmak
take a decision v. hüküm almak
take decision v. karar almak
make a decision on v. yönünde karar vermek
make a decision of (whether) v. yönünde karar vermek
make a decision on v. ile ilgili karar vermek
stick to one's decision v. kararına bağlı kalmak
abide by one's decision v. kararına bağlı kalmak
adhere to one's decision v. kararına bağlı kalmak
make a decision against v. aleyhinde karar vermek
hand down a decision v. karar vermek
hand down a decision v. hüküm vermek
review the decision v. kararı gözden geçirmek
render a decision v. karar vermek
directly affect the decision v. kararı doğrudan etkilemek
directly influence the decision v. kararı doğrudan etkilemek
have direct influence on the decision v. kararı doğrudan etkilemek
make the final decision v. son kararı vermek
pass the decision v. kararı geçirmek
be involved in the decision-making process v. karar alma sürecine katılmak
make the right decision v. doğru kararı vermek
make a decision one way or the other v. öyle ya da böyle bir karara varmak
make a decision in favour of v. lehinde karar vermek
make a snap decision v. anlık bir karar vermek
reverse a decision v. kararından çark etmek
reverse a decision v. kararından geri dönmek
make the right decision v. doğru karar vermek
reach a decision v. bir karar vermek
by the decision of the referee adv. hükmen
Phrases
on the spot decision expr. hemen/acil/aniden verilen karar
at your decision expr. size kalmış
whatever your decision is expr. kararın ne olursa olsun
Colloquial
a heavy decision n. ağır bir karar
Idioms
eleventh-hour decision n. son dakika kararı
eleventh-hour decision n. son dakikada verilen karar
rubber-stamp a decision v. bir karara (değerlendirmeden) anında onay vermek
rubber-stamp a decision v. bir kararı hemen onaylamak
hand a decision down (to someone) v. kararı duyurmak
hand a decision down (to someone) v. kararı açıklamak
abide by a decision v. bir karara riayet etmek
abide by a decision v. bir kararı kabul etmek
abide by a decision v. bir kararı uygulamak
abide by a decision v. bir karara uymak
Speaking
I respect your decision expr. kararınıza saygı duyuyorum
I respect your decision expr. kararına saygı duyuyorum
a hard decision expr. zor bir karar
you don't have to make a decision now expr. şu anda karar vermek zorunda değilsin
this is my personal decision expr. bu benim kişisel kararım
mom knows best when it comes to making a decision expr. bir karar vermeye gelince annem en iyisini bilir
I want you to make a decision expr. bir karar vermeni istiyorum
the decision is yours expr. karar senin
the decision is yours expr. karar sizin
it is a wrong decision expr. bu yanlış bir karar
I've made my decision expr. kararımı verdim
the final decision is yours expr. son karar sizin
don't make a rash decision expr. acele karar verme
Trade/Economic
routine consumer decision making n. alışılmış tüketici kararları
decision support systems n. karar almada destek sistemleri
contract award decision n. kesinleşen ihale kararı
group decision support system n. grup kararlarını destekleme sistemi
limited consumer decision making n. sınırlı tüketici kararı
decision tree n. karar ağacı
buying decision n. satınalma kararı
dialectic decision method n. diyalektik karar alma yöntemi
decision theory n. karar teorisi
decision support system n. karar destekleme sistemi
decision criteria n. karar alma kıstasları
rational decision n. akılcı karar
exequatur decision n. tenfiz kararı
marketing decision support system n. pazarlama kararlarını destekleme sistemi
make or buy decision n. satınalma veya imal etme kararı
brand decision process n. marka kararı süreci
decision analysis n. karar teorisi
extended consumer decision making n. tüketicinin karar vermesinin uzaması
decision problem n. karar alma sorunu
decision making n. karar alma
armchair decision n. deneyime
purchase decision n. alım kararı
decision given ex parte n. gıyapta verilen hüküm
decision variables n. karar değişkenleri
decision tree n. karar şeması
decision of refusal (imports) n. red kararı (ithalat)
customs union decision n. gümrük birliği kararı
decision of restriction n. sınırlama kararı
decision lag n. karar gecikmesi
board of directors' decision n. yönetim kurulu kararı
board decision n. yönetim kurulu kararı
purchasing decision n. alım kararı
consensus-based decision-making n. mutabakata dayalı karar alma
make-buy decision n. yapma-satın alma kararı
decision-useful information n. karar için yararlı bilgi
judicial decision n. kazai karar
administrative decision n. idari karar
armchair decision n. oturulan yerden verilen karar
armchair decision n. koltuktan verilen karar
decision dated and numbered n. tarihli ve sayılı karar
decision of the board n. yönetim kurulu kararı
decision dated and numbered n. tarih ve sayılı karar
the decision of the board of directors n. yönetim kurulu kararı
liquidation decision n. tasfiye kararı
decision maker n. karar verici
decision- useful information n. karar için yararlı bilgi
hiring decision n. işe alım kararı
recruitment decision n. işe alım kararı
decision point n. karar noktası
ultimate decision maker n. nihai karar mercii
corporate decision-making process n. kurumsal karar alma süreci
career decision n. kariyer kararı
consumer purchase decision process n. tüketici satın alma karar süreci
multi-objective decision making methods n. çok amaçlı karar verme yöntemleri
decision support systems n. karar destek sistemleri
decision of the monetary policy committee n. para politikasi kurulu kararı
price decision n. fiyat kararı
executive decision-making process n. yönetimsel karar verme süreci
decision tree n. karar ağacı
decision sciences n. karar bilimleri
Law
reasoned decision n. gerekçeli karar
second instance decision n. ikinci inceleme kararı
administrative decision n. idari karar
administrative decision n. idarenin kararı
judicial decision n. hakim kararı
leading decision n. prensip kararı
decision made by a court of law n. mahkeme kararı
court decision n. mahkeme kararı
decision of the general board of the supreme court of appeals made for the n. tevhidi içtihat
decision of the supreme court n. temyiz mahkemesi kararı
fulfillment (of a decision or decree) n. icra
justified decision n. gerekçeli karar
appellate court's decision on the merits of case n. yargıtayın davanın esasına dair kararı
written copy of decision n. kararın sureti
appealing decision prior to judgment n. hükümden evvelki kararın temyizi
decision of restitution n. iade kararı
decision of rejection of venue n. yetkisizlik kararı
decision of joinder n. birleştirme kararı
decision of acceptance of case n. davanın kabulü kararı
decision regarding the exception n. itiraza dair karar
decision of appointment n. atama kararı
decision of approval n. onama kararı
decision of reversal n. bozma kararı
decision of dismissal n. düşme kararı
decision for closed session n. gizli celse kararı
decision of lack of jurisdiction n. görevsizlik kararı
correction of decision n. kararın düzeltilmesi
decision regarding a new trial n. muhakemenin iadesi hakkında karar
decision of giving back to duty n. göreve iade kararı
decision of separation of case n. tefrik kararı
correction of decision n. karar düzeltilmesi
conditional release decision n. şartla tahliye kararı
decision of acquittal n. beraat kararı
final decision n. kati karar
objection against decision n. karara itiraz
execution of decision n. kararın infazı
judicial decision n. adli karar
objection to town council decision n. belediye meclis kararına itiraz
revision of decision n. karar düzeltilmesi
request of revision of decision n. karar düzeltme talebi
reversing decision n. bozma kararı
revoking a decision n. kararı geri alma
rescission of decision n. kararın kaldırılması
revoking a decision n. karar geri alma
revision of decision n. karar düzeltme
co-decision procedure n. ortak karar alma süreci
decision not to prosecute or verdict of non-prosecution n. takipsizlik kararı
co-decision procedure n. ortak karar usulü
copy of the decision including n. -i içeren karar sureti
copy of the decision n. havi karar sureti
copy of the decision including n. havi karar sureti
quorum of decision n. karar için gerekli üye sayısı
quorum of decision n. karar yetersayısı
decision based on the merits of the case n. dosyanın esasına ilişkin karar
interlocutory decision n. ara hüküm
interlocutory decision n. ara karar
decision to n. yönündeki karar
decision in the direction of n. yönündeki karar
court's decision to return daughter to her mother n. mahkemenin kızı anneye iadesi yönündeki kararı
finalization of the decision n. kararın kesinleşmesi
decision of insistence n. direnme kararı
final decision n. kesinleşmiş karar
annulment decision n. iptal kararı
cancellation decision n. iptal kararı
the reason for the decision n. hükmün gerekçesi
sentence or decision n. hüküm veya karar
decision to overturn n. bozma kararı
executive decision n. icrai karar
binding decision n. bağlayıcı karar
non-appealable decision n. kati karar
decision of non-prosecution n. kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
judicial control decision n. adli kontrol kararı
unanimous decision n. oybirliğiyle karar
quorum of decision n. karar yeter sayısı
reversal of decision n. kararın bozulması
enforcement of decision n. kararın icrası
interlocutory decision n. ara karar
decision of persistence n. direnme kararı
partial decision n. kısmi karar
interim decision n. geçici karar
decision of non-prosecution n. takipsizlik kararı
decision of reversal n. bozma kararı
decision of non-prosecution n. kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
court decision n. mahkeme kararı
decision of enforcement n. tenfiz kararı
clarification of decision n. tavzih karar
landmark decision n. gelecekteki benzer olayların nasıl çözüleceğine dair emsal oluşturan yasal karar
landmark decision n. emsal karar
bakke decision n. bakke kararı
bakke decision n. abd'de tıp fakültelerinin ırka dayalı öğrenci kabul etmesine izin veren mahkeme kararı
final decision n. kesin hüküm
final decision n. temyiz yolu kapalı mahkeme kararı
acquisition of citizenship by decision of the competent authority n. yetkili makam kararı ile vatandaşlığın kazanılması
rectify a decision v. bir kararı düzeltmek
fulfill (a decision or decree) v. icra etmek
affirm a decision v. kararı onaylamak
change a decision v. kararı değiştirmek
defer the decision v. karar vermeyi talik etmek
find the decision justified v. kararı haklı bulmak
approve a decision v. kararı onaylamak
revoke a decision v. kararı kaldırmak
revoke a decision v. kararı reddetmek
find a decision justified v. kararı haklı bulmak
approve the decision v. kararı onaylamak
revise the decision v. kararı düzeltmek
revoke a decision v. kararı ref etmek
convey the decision v. kararı bildirmek
make objection against a court decision v. karara itiraz etmek
reverse the decision v. kararı bozmak
uphold the decision v. kararı onamak
justifying the decision adj. karara esas olan
by court decision expr. mahkeme kararıyla
Politics
decision of an arbitration board n. tahkim kurulu kararı
decision making mechanism n. karar alma mekanizması
power of decision n. karar verme yetkisi
decision making procedure of the european community n. avrupa topluluğu karar alma usulü
decision of nonjurisdiction n. görevsizlik kararı
failure to take decision n. karar alamama
proscriptive decision n. yasaklama kararı
framework principle decision n. çerçeve ilke kararı
decision making procedure of the european community n. avrupa topluluğu karar alma prosedürü
decision making procedure n. karar alma mekanizması
result a procedure in a decision n. sürecin bir kararla sonuçlandırılması
power to take decision n. karar alma yetkisi
decision maker n. karar alıcı
decision making body n. karar organı
council of ministers decision n. bakanlar kurulu kararı
decision making n. karar alma
decision theory n. karar kuramı
decision making n. karar oluşturma süreci
cabinet decision n. bakanlar kurulu kararı
council of ministers' decision n. bakanlar kurulu kararı
decision of expropriation n. kamulaştırma kararı
decision of non-jurisdiction n. görevsizlik kararı
decision mechanism n. karar mekanizması
decision-making mechanism n. karar mekanizması
association council decision n. ortaklık konseyi kararı
award decision of public utilities n. umumi menfaat kararı
decision of public utilities n. umumi menfaat kararı
decision of public utilities n. kamu yararı kararı
award decision of public utilities n. kamu yararı kararı
decision making bodies n. karar alma organları
decision book n. karar defteri
regulatory board's decision n. düzenleyici kurul kararı
general council's decision n. genel konsey kararı
the decision of the general council n. genel konsey kararı
security council decision n. güvenlik konseyi kararı
constitutional court decision n. anayasa mahkemesi kararı
decision on bilateral surveillance over members' policies n. üye ülkelerin politikaları üzerinde iki taraflı gözetim kararı
decision making process n. karar verme süreci
decision on bilateral surveillance n. iki taraflı gözetim konusunda karar
risk-based decision-making n. risk bazlı kararlar alma
sanction decision n. yaptırım kararı
decision-making mechanisms n. karar verme mekanizmaları
unanimous decision n. oybirliği kararı
decision latitude n. karar serbestisi
presidential decision n. cumhurbaşkanı kararı
refer to a decision v. karara müracaat etmek
this decision is addressed to the member states expr. bu karar üye devletlere yöneliktir
Institutes
central decision and executive board n. merkez karar ve yönetim kurulu (mkyk)
Tourism
travel decision n. seyahat kararı
Technical
soft decision n. yumuşak karar
logical decision n. mantıksal karar
spatial decision support system n. mekansal karar destek sistemi
hard decision n. sıfır-bir kararı
markovian decision process n. markof karar süreci
multi criteria decision analysis n. çok kriterli karar analizi
managerial decision n. yönetimsel karar
decision threshold n. karar eşiği
Computer
bayesian decision theory n. bayesçi karar kuramı
decision support system n. karar destek sistemi
decision rule n. karar kuralı
decision space n. karar uzayı
decision circuit n. karar devresi
decision table n. karar çizelgesi
decision value n. karar değeri
decision theory n. karar kuramı
decision node n. karar düğümü
decision variable n. karar değişkeni
decision making system n. karar verme sistemi
decision gate n. karar geçidi
decision box n. karar kutusu
decision process n. karar süreci
decision element n. karar öğesi
decision plan n. karar planı
decision circuit n. karar çevrimi
decision element n. karar elemanı
decision process n. karar işlemi
decision instruction n. karar komutu
decision table n. karar tablosu
logical decision n. mantıksal karar
hard decision n. sıfır-bir kararı
decision support systems n. karar destek sistemleri
automated decision support n. karar vermeye yardımcı olan yazılım
automated decision support n. otomatik karar yardımı
ads (automated decision support) abrev. karar vermeye yardımcı olan yazılım