false - Turc Anglais Dictionnaire

false

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "false" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 27 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
false adj. takma
Old Mr. Gibson was our mailman with the false teeth.
Yaşlı Bay Gibson takma dişli postacımızdı.

More Sentences
false adj. düzmece
His story can't be false.
Onun hikayesi düzmece olamaz.

More Sentences
false adj. sahte
And false demagoguery will only hinder the resolution of such a serious problem.
Ve sahte demagojiler böylesine ciddi bir sorunun çözümünü engellemekten başka bir işe yaramayacaktır.

More Sentences
false adj. yanlış
This is a grossly false accusation displaying a regrettable prejudice against the work of the Convention.
Bu, Sözleşme'nin çalışmalarına karşı üzüntü verici bir önyargı sergileyen son derece yanlış bir suçlamadır.

More Sentences
false adj. hatalı
In many circumstances in life, false encouragement can be very costly to another person.
Hayattaki pek çok durumda, hatalı cesaretlendirme öteki kişi için çok pahalıya mal olabilir.

More Sentences
General
false adj. asılsız
Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
Linda, Dan'i kendisiyle evlenmeye zorlamak için asılsız hamilelik iddialarında bulunmuştur.

More Sentences
false adj. yalan
The rumor of her death turned out false.
Öldüğü söylentisi yalanmış.

More Sentences
false adj. yalancı
You may experience mild and false contractions called Braxton Hicks.
Braxton Hicks adı verilen hafif ve yalancı kasılmalar yaşayabilirsiniz.

More Sentences
false adj. numaradan
false adj. haksız
false adj. hain
false adj. suni
false adj. göstermelik
false adj. hakikatsiz
false adj. yalandan yapılan
false adj. yapmacık
false adj. hileli
false adj. taklit
false adj. uydurma
false adj. iki yüzlü
false adj. vefasız
false adv. yalancıktan
false adv. yalandan
false adv. yanlış olarak
Media
false adj. asparagas
Music
false n. falso
Ottoman Turkish
false adj. kalp

Sens de "false" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
without a false note adj. falsosuz
General
false teeth n. takma diş
The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.
Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.

More Sentences
false prophet n. sahte peygamber
What is the fruit of false prophets?
Sahte peygamberlerin meyvesi nedir?

More Sentences
false statement n. yalan beyan
Tom made a false statement to the police.
Tom polise yalan beyanda bulundu.

More Sentences
false eyelashes n. takma kirpik
Mary wore false eyelashes.
Mary takma kirpik takıyordu.

More Sentences
false assumption n. yanlış varsayım
A restrictive international instrument certainly cannot be based on false assumptions.
Kısıtlayıcı bir uluslararası belge kesinlikle yanlış varsayımlara dayandırılamaz.

More Sentences
false friend n. yanlış arkadaş
There are false friends in every language.
Her dilde yanlış arkadaşlar vardır.

More Sentences
totally false adj. tamamen yanlış
That's totally false.
Bu tamamen yanlış.

More Sentences
Idioms
a false alarm n. yanlış alarm
What do I do in case of a false alarm?
Yanlış alarm durumunda ne yapmalıyım?

More Sentences
Law
bearing false witness n. yalancı şahitlik
You bore false witness against your neighbor.
Komşuna karşı yalancı şahitlik yaptın.

More Sentences
General
false pretences n. sahtekarlık
false positive reaction n. yalancı pozitif reaksiyon
false consciousness n. yanlış bilinç
false locust n. aksalkım
false pelvis n. büyük pelvis
false consensus bias n. asılsız mutabakat yanlılığı
false note n. falso
false step n. yanlış davranış
false oath n. yalan yere yemin
false imprisonment n. haksız tutukluluk
false belief n. yanlış inanç
false face n. maske
false pretenses n. sahtekarlık
false name n. takma isim
false hair n. takma saç
false testimony n. yalancı şahitlik
false drop n. hatalı bilgi
false teeth n. takma dişler
false decoration n. yaldız
false step n. falso
false pride n. boş gurur
false imprisonment n. haksız tutuklama
method of false position n. yanılma yöntemi
false drop n. sahte bilgi
false wall n. yalancı duvar
false declaration n. yanlış beyan
false declaration n. sahte beyan
false pretence n. yanlış beyan
false oath n. yalan yemin
false premise n. yanlış öncül
false pretense n. sahte beyan
false pretence n. sahte beyan
false pretence n. sahte iddia
false pretense n. sahte iddia
false hope n. boş beklenti
false promise of marriage n. evlenme vaadiyle kandırma
false origin n. itibari başlangıç
false step n. yanlış adım
false step n. hata
false agenda n. suni gündem
false agenda n. yapay gündem
false note n. yanlış nota
false note n. hatalı görünen bir durum
false sense of success n. aldatıcı/yanıltıcı başarı duygusu
false tears n. sahte gözyaşı
false tears n. sahte gözyaşları
a false impression n. yanlış bir izlenim
false impression n. yanlış izlenim
false passport n. sahte pasaport
false assumption n. hatalı varsayım
false bottom n. gizli bölme
false beard n. takma sakal
true-false questions n. doğru yanlış tipi sorular
false legend n. sahte efsane
false nose n. takma burun
false premise n. hatalı öncül
false friend n. çeldirici ifade
false friend n. vefasız arkadaş
false use n. hatalı kullanım
false nails n. takma tırnak
false nails n. protez tırnak
false god n. sahte tanrı
false witness n. yalancı şahit
false use n. yanlış kullanım
false messiah n. sahte mesih
false facts n. doğru bilinen yanlışlar
false lash n. takma kirpik
false notion n. yanlış düşünce
false notion n. yanılgı
false notion n. yanılsama
false modesty n. gereksiz alçakgönüllülük
false modesty n. sahte tevazu
false modesty n. sahte mütevazılık
false modesty n. anlamsız tevazu
false modesty n. anlamsız mütevazılık
false modesty n. gereksiz tevazu
false modesty n. yalandan alçakgönüllülük
false dilemma n. sahte ikilem
false position n. ters durum
false pretences n. sahtelik
false key n. hatalı anahtar
false pretences n. yapmacık tavırlar
false position n. bireyin prensip ve çıkarları dışında davranmak zorunda kalması
false key n. maymuncuk
false key n. saplama
false key n. yanlış anahtar
false token n. sahte iz
false token n. yanlış sembol
false token n. (dolandırma amaçlı) sahte işaret
false token n. sahte beyan
false token n. sahte ifade
false-heartedness n. vefasızlık
false-heartedness n. hıyanet
false token n. sahte sembol
false-heartedness n. kalleşlik
false-heartedness n. sadakatsizlik
false friend n. yalancı eş değer
false friend n. sahte karşılık
false friend n. sahte-dost
false friend n. sözde denkteş
play smb false v. ihanet etmek
play somebody false v. aldatmak
play false v. hilekarlık etmek
play someone false v. birine oyun oynamak
play a false note v. falso yapmak
play somebody false v. ihanet etmek
nourish false hopes v. gerçekleşemeyecek umutlar beslemek
lull someone into a false sense of security v. birine sahte bir güven duygusu vermek
turn up false v. fos çıkmak
play false v. ihanet etmek
play someone false v. birini aldatmak
sail under false colors v. olduğundan başka türlü görünmek
make false v. hata yapmak
turn up false v. foslamak
give false testimony v. yalancı şahitlik etmek
false pretence v. kendini farklı göstermek
false pretence v. kendini olduğundan farklı göstermek
make a false statement v. yalan beyanda bulunmak
declare a false emergency v. yanlış alarm vermek
make false statements v. yalan beyanlarda bulunmak
shed false tears v. sahte gözyaşı dökmek
cause a false labor v. yalancı sancılara sebep olmak
have the false pretention of something v. zannına kapılmak
bear false witness against someone v. yalancı şahitlik etmek
false-hearted adj. hain
false-hearted adj. sadakatsiz
true or false adj. doğru veya yanlış
without a false note adj. falsosuz
false-heart adj. hain
false-faced adj. riyakar
false-faced adj. ikiyüzlü
false-faced adj. münafık
false-heart adj. sadakatsiz
false-heart adj. vefasız
under false colors adv. sahte bir kimlikle
in a false position adv. sahte bir vaziyette
Phrases
by false pretences adv. oyunla
by false pretences adv. bir bahaneyle
under false pretences adv. sahte beyanla
on false pretences adv. kandırmacayla
under false pretences adv. yanlış bir izlenim uyandırarak
under false pretences adv. yalan dolanla
by false pretences adv. sahte beyanla
by false pretences adv. yanlış bir izlenim uyandırarak
by false pretences adv. yalan dolanla
on false pretences adv. kandırarak
on false pretences adv. sahte beyanla
on false pretences adv. hile ile
on false pretenses adv. aslı olmayan iddialarla
under false pretences adv. kandırmacayla
on false pretences adv. bir bahaneyle
on false pretences adv. yanlış bir izlenim uyandırarak
under false pretences adv. kimliği/pozisyonu hakkında yalan söyleyerek
on false pretences adv. yalan dolanla
under false pretences adv. bir bahaneyle
under false pretences adv. oyunla
on false pretenses adv. yanlış izlenimlerle
under false pretences adv. hile ile
on false pretences adv. kimliği/pozisyonu hakkında yalan söyleyerek
under false pretences adv. kandırarak
by false pretences adv. hile ile
by false pretences adv. kandırarak
by false pretences adv. kandırmacayla
on false pretences adv. oyunla
by false pretences adv. kimliği/pozisyonu hakkında yalan söyleyerek
by false pretenses expr. yanlış izlenimlerle
under false pretenses expr. yanlış intibayla
by/on/under false pretences expr. oyun çevirerek
on false pretenses expr. yanlış etki altında
under false pretenses expr. yanlış beyanla
under false pretenses expr. yalan beyanla
under false pretenses expr. sahtekarlıkla
by/on/under false pretences expr. hileyle
by false pretenses expr. aslı olmayan iddialarla
by/on/under false pretences expr. yalan beyanla
by/on/under false pretences expr. kandırarak
under false pretenses expr. aslı olmayan iddialarla
on false pretenses expr. sahtekarlıkla
by/on/under false pretences expr. kimliği, özellikleri, finansal durumu, sosyal durumu hakkında yalan söyleyerek/yalan beyan vererek
on false pretenses expr. aslı olmayan iddialar üzerine
by false pretenses expr. yanlış beyanla
by false pretenses expr. yanlış etki altında
under false pretenses expr. yanlış bir etki altında
by false pretenses expr. yanlış intibayla
on false pretenses expr. yanlış beyan üzerine
by/on/under false pretences expr. sahtekarlıkla
on false pretenses expr. yanlış intibayla
on false pretenses expr. yanlış izlenimler üzerine
under false pretenses expr. yanlış izlenimlerle
by/on/under false pretences expr. sahte kimlikle
by false pretenses expr. sahtekarlıkla
Proverb
a false friend and a shadow stay only while the sun shines dost kara günde belli olur
a false friend and a shadow stay only while the sun shines samimiyetsiz/iki yüzlü insanlar yalnızca iyi günde dostluk eder
a false friend and a shadow stay only while the sun shines iyi gün dostu kara günde yok olur
a false friend and a shadow stay only while the sun shines dostun iyisi iyi günde değil zor günde belli olur
a false friend is worse than an open enemy iki yüzlü birine dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür
false friends are worse than open enemies iki yüzlü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür
false friends are worse than open enemies iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür
false friends are worse than open enemies dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir
false friends are worse than open enemies iki yüzlü arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir
a false friend is worse than an open enemy dost görünen düşmandansa açıkça düşman olan kişi yeğdir
a false friend is worse than an open enemy dost gibi görünen arkadaştansa açıkça düşman olan biri yeğdir
a false friend is worse than an open enemy iki yüzlü bir dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür
a false friend is worse than an open enemy kötü dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür
a false friend is worse than an open enemy iki yüzlü bir arkadaştansa açık bir düşman yeğdir
false friends are worse than open enemies kötü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür
false friends are worse than open enemies dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir
Colloquial
a false dawn n. başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum
one false move n. yanlış hareket
a false start n. yanlış başlangıç
false move n. yanlış hareket
painting a false picture n. göz boyama
false anger n. boş yere öfke
false anger n. yersiz öfke
false sense of urgency n. yanlış aciliyet duygusu
false spring n. yalancı bahar
false dawn n. başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum
false joint n. psödoartroz
false joint n. psödoartrozis
false joint n. kırıkların kaynamaması rahatsızlığı
false joint n. yalancı eklem
give a false impressions v. yanlış izlenim vermek
give a false impressions v. yanlış intiba uyandırmak
give a false impressions v. yanlış izlenim yaratmak
create a false impression v. yanlış izlenim yaratmak
give a false impressions v. yanlış izlenim uyandırmak
create a false impression v. yanlış izlenim vermek
give a false impressions v. ters izlenim yaratmak
create a false impression v. yanlış intiba uyandırmak
create a false impression v. yanlış izlenim uyandırmak
create a false impression v. ters izlenim yaratmak
false as cressida adj. sadakatsiz
false as cressida adj. eşine sadık olmayan
false as cressida adj. güvenilmez
false as cressida adj. aldatan
Idioms
a false alarm n. yanlış uyarı
a false economy n. yanlış/hatalı tasarruf
a false economy n. kötü yatırım
a false move n. yanlış hareket
a/one false move n. yanlış bir hareket
false start n. hatalı çıkış
a/one false move n. hatalı bir davranış
a false move n. hatalı davranış
false start n. yanlış çıkış
a false move n. yanlış hamle
false start n. başarısız deneme
a/one false move n. en ufak bir falso
a false move n. hatalı hamle
false start n. yanlış başlangıç
false advertising n. yalan reklam
false advertising n. uydurma reklam
false advertising n. düzmece reklam
false advertising n. kendini yalan yanlış tanıtma
false advertising n. kendini başka biriymiş gibi tanıtma
false colors n. oyun
false colors n. sahte bir vitrin yaratma
false colors n. sahtelik
false colors n. bir rolün arkasında gizlenme
false colors n. olduğundan farklı
false colors n. aslını saklama
false colors n. hile
false colors n. yanlış tanıtma
false colors n. göründüğü gibi olmama
false colors n. yalan
false colors n. aslını göstermeme
false colors n. aldatıcı ifade
false colors n. yapmacık
false colors n. sahte bir kimlik takınma
false colors n. yanlış betimleme
false colors n. sahte görünüş
false colors n. iç yüzünü saklama
false colors n. yanıltıcı davranış
false colors n. kendini saklama
false colors n. yalan beyan
false colors n. numara
(make) a false start n. kötü/başarısız bir başlangıç (yapmak)
(make) a false start n. yanlış bir başlangıç (yapmak)
(make) a false start n. kötü/başarısız bir girişimde (bulunmak)
(make) a false move n. bir falso (yapmak)
(make) a false move n. hatalı bir davranışta (bulunmak)
(make) a false move n. durumu daha riskli/tehlikeli hale getirecek bir hata (yapmak)
(make) one false move n. yanlış bir hareket (yapmak)
(make) one false move n. durumu daha riskli/tehlikeli hale getirecek bir hata (yapmak)
(make) one false move n. bir falso (yapmak)
(make) a false move n. yanlış bir hareket (yapmak)
(make) one false move n. hatalı bir davranışta (bulunmak)
false economy n. yanlış/hatalı tasarruf
false economy n. kötü yatırım
sail under false colors v. kuzu postuna bürünmek
give a false colour to v. yalan haber vermek
give a false colour to v. yanlış bilgi vermek
give a false colour to v. haberi yanlış vermek
sail under false colours v. olduğundan farklı göstermek
give somebody a false sense of security v. birine sahte bir güven duygusu vermek
ring false v. inandırıcı gelmemek
ring false v. yanlış gelmek
give false hope v. boş yere ümitlendirmek
give false hope v. boş yere umut vermek
sail under false colors v. olduğundan farklı göstermek
(make) one false move v. en ufak bir falso daha yapmak
(make) a false move v. en ufak bir yanlış hareket yapmak
(make) one false move v. yanlış hamle yapmak
(make) one false move v. en ufak bir yanlış hareket yapmak
(make) a false move v. en ufak bir falso daha yapmak
(make) a false move v. yanlış hamle yapmak
sound a false note v. samimiyetsiz gibi gelmek
make a false step v. yanlış hesaplanmış bir adım atmak
get off to a false start v. yanlış bir başlangıç yapmak
make a false step v. yanlış bir adım atmak
strike a false note v. yanlış gibi görünmek
sound a false note v. yanlış gibi gelmek
sound a false note v. inandırıcı değil gibi gelmek
strike a false note v. samimiyetsiz gibi gelmek
make a false step v. yanlış adım atmak
strike a false note v. inandırıcı değil gibi gelmek
get off to a false start v. gerektiği gibi başlamamak
get off to a false start v. kötü/başarısız bir başlangıç yapmak
strike a false note v. sahte gibi gelmek
strike a false note v. inandırıcı değil gibi görünmek
make a false step v. yanlış bir karar almak
sound a false note v. yalan gibi gelmek
strike a false note v. uygunsuz gibi gelmek
make a false step v. adımını yanlış yere atmak
sound a false note v. sahte gibi gelmek
get off to a false start v. hazır olmadan bir başlangıç yapmak
make a false step v. akılsızca/mantıksız bir hamle yapmak
get off to a false start v. zayıf/güçsüz bir başlangıç yapmak
get off to a false start v. başa dönmek
make a false step v. tökezlemek
strike a false note v. samimiyetsiz gibi görünmek
get off to a false start v. hazırlıksız başlamak
strike a false note v. yanlış gibi gelmek
strike a false note v. yalan gibi gelmek
strike a false note v. yalan gibi görünmek
strike a false note v. sahte gibi görünmek
be off to a false start v. zayıf/güçsüz bir başlangıç yapmak
be off to a false start v. hazır olmadan başlamak
be off to a false start v. kötü başlamak
be off to a false start v. kötü bir başlangıç yapmak
be off to a false start v. gerektiği gibi başlamamak
be off to a false start v. hazırlıksız başlamak
be off to a false start v. başarısız bir başlangıç yapmak
be off to a false start v. hatalı bir başlangıç yapmak
be sailing under false colors v. numara yapmak
be sailing under false colors v. kandırmak
be sailing under false colors v. farklı bir kılığa bürünmek
be sailing under false colors v. olduğundan farklı görünmek
be sailing under false colors v. yapmacık davranmak
be sailing under false colors v. olduğundan farklı göstermek
be sailing under false colors v. kandırmak
be sailing under false colors v. kuzu postuna bürünmek
lull (one) into a false sense of security v. (birine) sahte bir güven duygusu vermek
lull into a false sense of security v. sahte bir güven duygusu vermek
play (one) false [old-fashioned] v. (birini) kandırmak
play (one) false [old-fashioned] v. (birine) oyun oynamak
play (one) false [old-fashioned] v. (birini) aldatmak
false as cressida adj. cressida gibi sadakatsiz
false as cressida adj. ihanet eden/aldatan
under false colours expr. yapmacık olarak
under false colors expr. yapmacık olarak
under false colors expr. sahte bir kimlikle
under false colours expr. sahte bir kimlikle
under false colours expr. olduğundan farklı göstererek
under false colors expr. olduğundan farklı göstererek
under false pretences expr. başkasını oynayarak
under false pretences expr. farklı bir kimlikle
under false pretences expr. rol yaparak
under false pretences expr. göz boyayarak
Speaking
which of the following is false about tony? expr. tony hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Trade/Economic
false invoice n. sahte fatura
false certification mark n. sahte belgelendirme işareti
false documents n. sahte evrak
false money n. sahte para
false coin n. sahte para
false trade mark n. sahte ticaret markası
false balance sheet n. sahte bilanço
fallacy of false cause n. yanlış neden hatası
false tax return n. yanlış vergi iadesi
false representation n. gerçeği saptırma
false representation n. yanlış beyan/temsil
false return n. yanlış gelir beyannamesi
false return n. yanlış gelir tebliği
false return n. gelir vergisinin yanlış beyanı
false rumour trading v. yanlış bilgiler yayarak haksız kazanç sağlamak
Law
perjury and false swearing n. yalancı şahitlik ve yalan yere yemin etme
false accusation n. suç tasnii
false accusation and deceiving official authorities n. suç tasnii ve resmi mercileri iğfal
false swearing n. yalan yere yemin
encouraging accomplices to make false statement n. şerikleri yalan beyana teşvik etme
encouraging witnesses to make false statements n. şahitleri yalan beyana teşvik etme
false testimony n. yalan şahitlik
false document n. sahte varaka
felony of false swearing n. yalan yere yemin cürmü
felony of false accusation n. suç tasnii cürmü
false publication n. yanlış ilan
false statement n. yalan beyanat
false jewelry n. taklit mücevherat
false jewelry n. yalancı ziynet eşyası
false display n. tekellüf
false evidence n. yalancı tanıklık
false evidence n. hakikat hilafı şahitlik
bearing false witness n. yalan yere yemin
false statement n. yalan beyan
bearing false witness n. yalan beyan
false oath n. yalan yere yemin
false witness n. yalancı şahit
false witness n. yalancı tanık
false witness n. yalan yere yemin eden
false pretences n. yanlış beyan
false deals n. danışıklı işlemler
false deals n. düzmece işlemler
false pretences n. yanlış beyanat
false deals n. sahte işlemler
false information about companies or co-operatives n. şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi
false evidence n. uydurma delil
false evidence n. sahte delil
false charge n. asılsız iddia
false charge n. asılsız itham
false charge n. asılsız suçlama
false imprisonment n. hürriyeti tahdit
false imprisonment n. kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu
false light n. kişinin adını kamuya farklı (hatalı) bilgilendirme
false light n. yanlış bilgilendirme
false return n. sahte belge
false return n. hatalı beyan
false personation n. sahte kimliğe bürünme
false return n. hatalı tebligat
false return n. yanlış evrak
false return n. sahte rapor
false verdict n. yanlış hüküm
false verdict n. adaletsiz karar
false verdict n. haksız jüri kararı
false verdict n. yanlış karar
false light n. bilerek yanlış bilgilendirme
false entry n. hatalı kayıt
false declaration n. gerçek dışı beyan
false accusation n. iftira
make false statement v. yalan beyanda bulunmak
Politics
false money n. sahte para
false document n. sahte belge
false flag n. yanıltma harekatı
false flag n. rakip istihbarat örgütü personelinin kendisini dost ülke veya örgüt kimliği altında yanlış tanıtarak sergilediği yaklaşım
false flag n. sahte bayrak
Media
false news n. asparagas haber
false advertising n. yalan reklam yapma
false advertising n. bir ürün hakkında yanlış bilgi verme
false advertising n. bir ürünü doğru olmayan bilgilerle tanıtma
Technical
false ceiling n. asma tavan
false error n. sahte hata
false bottom n. çifte taban
false door n. sağır kapı
false floor n. yükseltilmiş döşeme
false alarm error n. birinci tür hata
false retrieval n. yanlış bilgi elde etme
false grill n. temizleme ızgarası
false-pile n. kazık başlığı
false set n. erken katılaşma
false alarm error n. yanlış alarm hatası
false bottom n. gizli dip
false set n. yalancı priz
false course n. sahte rota
false tenon n. eğreti zıvana
false course n. yalancı rota
false bottom n. sahte dip
false twist n. yalancı büküm
false twist n. sahte büküm
false colour n. sahte renk
false parallax n. zahiri paralaks
false colour film n. sahte renkli film
false brinelling n. yatak çiziklenmesi
false rib n. yarım kaburga
false wiring n. yanlış bağlama
false brinelling n. yalancı çukurcuklar
false indication n. yanıltıcı belirti
false bottom n. yalancı takoz
false bottom n. sahte taban
false topaz n. sahte yakut
true-false test n. doğru-yanlış sınavı
false acceptance n. yanlış kabul
false rejection n. yanlış reddetme
false reject rate n. yanlış ret oranı
false acceptance rate n. yanlış kabul oranı
false rejection n. hatalı reddetme
false acceptance n. hatalı kabul
false topaz n. limon kuvars
false topaz n. sarı kuvars
Computer
value if false n. yanlışlık değeri
false alarm error n. yanlış alarm hatası
false value n. yanlış değer
false error n. sahte hata