fault ! - Turc Anglais Dictionnaire

fault !

Sens de "fault !" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
fault n. fay
A sudden slip on a North fault caused an earthquake.
Kuzey fayındaki ani bir kayma depreme neden oldu.

More Sentences
fault n. hata
His opponent served a double fault.
Rakibi çifte hata yaptı.

More Sentences
fault n. arıza
There might be a fault in the microphone.
Mikrofonda bir arıza olabilir.

More Sentences
fault n. kabahat
The fault for this lies entirely with Europe.
Bunun kabahati tamamen Avrupa'ya aittir.

More Sentences
fault n. kusur
It's so naive of you to think he has no faults.
Onun hiç kusuru olmadığını düşünmeniz çok safça.

More Sentences
General
fault n. suç
None of this is of course the fault of the Swedish presidency.
Bunların hiçbiri elbette İsveç Cumhurbaşkanlığı'nın suçu değildir.

More Sentences
fault n. kabahat
Okay, first of all, my appearance is not my fault.
Tamam, öncelikle, görünüşüm benim kabahatim değil.

More Sentences
fault n. kusur
Finally, this liability must be in proportion to the acknowledged fault.
Son olarak, bu sorumluluk kabul edilen kusurla orantılı olmalıdır.

More Sentences
finding fault with n. kusur bulma
He is always finding fault with other people.
Daima başkalarında kusur buluyor.

More Sentences
find fault v. hata bulmak
Tom always finds fault in everything.
Tom her zaman her şeyde hata bulur.

More Sentences
find fault with v. kulp takmak
The teacher is always finding fault with his students.
Öğretmen her zaman öğrencilerine kulp takıyor.

More Sentences
find fault v. kusur bulmak
She's always finding fault in him.
Onda hep bir kusur buluyor.

More Sentences
fault v. suçlamak
I can't fault you for that.
Bunun için seni suçlayamam.

More Sentences
fault v. kusur bulmak
It’s hard to fault what she did for her children.
Çocukları için yaptıklarına kusur bulmak güç.

More Sentences
find fault with v. hata bulmak
Stop finding fault with my every word.
Her kelimemde hata bulmayı bırak.

More Sentences
find fault with v. kusur bulmak
I can't understand why James always finds fault with his wife.
James'in neden hep karısına kusur bulduğunu anlayamıyorum.

More Sentences
fault v. hatası olmak
It might not have been Tom's fault.
Bu, Tom'un hatası olmayabilir.

More Sentences
at fault adj. kabahatli
The Army leaders are at fault, not you.
Kara Kuvvetleri Komutanları kabahatli, sen değil.

More Sentences
Idioms
find fault with v. kusur bulmak
She always finds fault with the way I do things.
İşleri yapma şeklimde her zaman kusur bulur.

More Sentences
to a fault expr. haddinden fazla
He is polite to a fault.
Haddinden fazla kibar biri.

More Sentences
Speaking
my fault expr. benim hatam
No doubt it is my fault that I have been unaware of your existence in recent years.
Şüphesiz son yıllarda varlığınızdan haberdar olmamam benim hatam.

More Sentences
it's my fault expr. benim hatam
It's my fault.
Bu benim hatam.

More Sentences
it's your fault expr. senin hatan
It's your fault, not mine.
Bu senin hatan, benim değil.

More Sentences
Trade/Economic
fault n. kusur
Tom admitted it was his fault.
Tom bunun kendi kusuru olduğunu kabul etti.

More Sentences
Law
fault n. hata
It's your fault we're trapped here!
Burada sıkışıp kalmamız senin hatan!

More Sentences
Technical
fault n. arıza
A single fault does not lead to a loss of the safety function.
Tek bir arıza güvenlik işlevinin kaybına yol açmaz.

More Sentences
Computer
fault n. hata
The failure of the CFSP is our fault.
ODGP'nin başarısızlığı bizim hatamız.

More Sentences
Textile
fault n. hata
This is not the Commission's fault, but a result of differences between the various Member States.
Bu Komisyon'un hatası değil, çeşitli Üye Devletler arasındaki farklılıkların bir sonucudur.

More Sentences
General
fault finding n. arıza bulma
fault current n. kaçak akım
earthquake fault model n. deprem fay modeli
fault n. yanlışlık
fault n. kusur (karakterinde)
fault n. gedik
fault n. eksiklik
fault n. noksan
fault n. yanılgı
fault n. yanlış
basic fault n. temel hata
longitudinal fault n. boyuna fay
active fault n. aktif fay
reverse slip fault n. ters atımlı fay
fault n. çatlak
fault n. ayıp
fault tree n. hata ağacı
fault n. günah
fault tree analysis n. hata ağacı analizi
fault n. aksaklık
fault n. bozukluk
a fault n. bir hata
grounding fault n. topraklama hatası
fault correction n. kusur düzeltme
one's own fault n. kendi suçu
fault tracing n. hata izleme
genuine fault n. asli hata
genuine fault n. asli kusur
fault line n. kıyas hattı
determinate fault n. kalıcı aksama
fault masking n. kusur maskeleme
fault tolerance n. kusur hoşgörüsü
fault analysis n. kusur çözümlemesi
fault analysis n. arıza çözümlemesi
fault n. kırık
fault n. noksanlık
manufacturing fault n. fabrikasyon hatası
fault report form n. arıza bildirim formu
contributory fault n. meydana gelen olumsuz durumda pay sahibi olma
contributory fault n. hatadan sorumlu olma
his/her own fault n. kendi hatası
fault-management mechanism n. hata yönetim mekanizması
fault condition n. arıza durumu
fault status n. arıza durumu
magnetic fault n. manyetik hata
pick-fault n. hata arayan kimse
pick-fault n. kusur arayan kimse
fault n. karakter zayıflığı
fault n. sorumluluk
fault n. suçluluk
fault n. kusurluluk
fault n. kafa bulanıklığı
fault [obsolete] n. yokluk
fault [obsolete] n. yetersizlik
fault [obsolete] n. yoksunluk
fault [obsolete] n. mahrumiyet
fault [obsolete] n. gereksinme
fault [obsolete] n. azlık
fault [obsolete] n. kıtlık
fault [obsolete] n. az bulunurluk
fault [obsolete] n. nadirlik
fault [obsolete] n. enderlik
fault [obsolete] n. ihmal
fault [obsolete] n. ilgisizlik
fault [obsolete] n. savsaklama
fault [obsolete] n. gıyap
fault [obsolete] n. hazır bulunmayış
fault [obsolete] n. yükümlülüğünü yerine getirmeme
fault line n. (örgütte, partide) çatlak
fault line n. toplulukta radikal ve yıkıcı bölünme
fault-finder n. müşkülpesent
fault-finder n. tenkitçi
fault-finder n. her şeyde hata arayan kimse
fault-finding n. mızmızlanma
fault-finding n. beğenmeme
fault-finding n. dırdırlanma
fault-finding n. kusur bulma
fault-finding n. hata arama
find a fault in everything v. armutun sapı üzümün çöpü var demek
fault v. suçu olmak
be at fault v. kusur etmek
be found at fault v. kabahatli çıkmak
tell his fault to his face v. ayıbını yüzüne vurmak
find fault with v. kabahat bulmak
be at fault v. kabahatli olmak
fault v. ayıplamak
be found at fault v. kabahatli bulunmak
fault v. kınamak
commit a fault v. kabahat etmek
not accept any fault v. hata kabul etmemek
repair the fault v. hatayı gidermek
fix the fault v. hatayı gidermek
rectify the fault v. hatayı gidermek
correct the fault v. hatayı gidermek
encounter a fault v. hatayla karşılaşmak
fault v. fay oluşturmak
accept one's fault v. hatasını kabul etmek
find fault with v. yanlış bulmak
fault someone for something v. birini birşey için suçlamak
fault lie with v. kusurun sorumlusu olmak
find fault v. yakınmak
find fault with v. ayıplamak
find fault with v. sorumlu tutmak
find fault v. söylenmek
find fault v. sızlanmak
fault v. hata yapmak
fault v. hataya düşmek
fault v. yanılmak
fault v. berbat etmek
fault v. becerememek
fault v. yüzüne gözüne bulaştırmak
fault find v. mızmızlanmak
fault find v. müşkülpesentlik yapmak
fault find v. kusur bulmak
fault find v. hata aramak
find fault v. sürekli eleştirmek
find fault v. eleştiri yağmuruna tutmak
find fault v. her şeye kulp takmak
find fault v. armudun sapı üzümün çöpü diye eleştirmek
at fault adj. hatalı
in fault adj. kusur etmiş
at fault adj. şaşırmış
at fault adj. yanılmış
fault tolerant adj. hata kaldırır
in fault adj. hata işlemiş
fault tolerant adj. hatadan etkilenmez
at fault adj. kusurlu
fault tolerant adj. kusura dayanıklı
fault tolerant adj. bozulmaya dayanıklı
fault-free adj. hatasız
fault-finding adj. hata bulan
fault-tolerant adj. arıza kaldırılabilir
fault-finding adj. mızmızlanmaya meyilli
fault-finding adj. dırdırlanmaya meyilli
fault-finding adj. kusur bulmaya meyilli
fault-finding adj. eleştirmeye meyilli
fault-finding adj. durduk yere hataları büyüten
fault-finding adj. hataları gereksiz yere göze sokan
to a fault adv. aşırı derecede
to a fault adv. aşırılıkla
to a fault adv. ifratla
for fault of [obsolete] expr. eksikliğinden
for fault of [obsolete] expr. hazır bulunmadığı için
for fault of [obsolete] expr. onun yerine
for fault of [obsolete] expr. yokluğundan dolayı
for fault of [obsolete] expr. yokluğunda
for the fault of [obsolete] expr. eksikliğinden
for the fault of [obsolete] expr. hazır bulunmadığı için
for the fault of [obsolete] expr. onun yerine
for the fault of [obsolete] expr. yokluğundan dolayı
for the fault of [obsolete] expr. yokluğunda
Proverb
he who looks for a friend without fault, remains without a friend ayıpsız dost arayan dostsuz kalır
a fault confessed is half redressed zararın neresinden dönersen kardır
a fault confessed is half redressed tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir
he who seeks a friend without fault, remains without one ayıpsız dost arayan dostsuz kalır
everyone can find fault, few can do better herkes hata bulabilir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
everyone can find fault, few can do better herkes eleştirir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
everyone can find fault, few can do better eleştirmek/hata bulmak kolaydır, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır
Colloquial
find fault (with someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanlışını bulmak
find fault (with someone or something) v. (birine/bir şeye) hata bulmak
find fault (with someone or something) v. (birine/bir şeye) kusur bulmak
find fault (with someone or something) v. (birine/bir şeye) kabahat bulmak
find fault (with someone or something) v. (birine/bir şeye) kulp takmak
find fault (with somebody/something) v. (birinin/bir şeyin) yanlışını bulmak
find fault (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) hata bulmak
find fault (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) kusur bulmak
find fault (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) kabahat bulmak
find fault (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) kulp takmak
loyal to a fault adj. sonuna kadar sadık
ain't my fault expr. benim hatam değil
people think it's your fault expr. insanlar senin hatan olduğunu düşünüyor
at fault expr. suçlu
at fault expr. aklı karışık
at fault expr. kafası karışık
at fault expr. ne yapacağını bilemez halde
at fault expr. afallamış
Idioms
find fault with v. ensesinde boza pişirmek
find fault with v. homurdanmak
find fault with v. söylenmek
find fault with v. şikayet etmek
find fault with v. yakınmak
find fault with v. vıdı vıdı etmek
find fault (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) kusur/hata bulmak
find fault (with somebody/something) v. (birine/bir şeye) söylenmek
find fault (with somebody/something) v. (birini/bir şeyi) eleştirmek
find fault (with somebody/something) v. (birinde/bir şeyde) kusur/hata bulmak
find fault with (someone or something) v. (birine/bir şeye) kusur/hata bulmak
find fault with (someone or something) v. (birine/bir şeye) söylenmek
find fault with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) eleştirmek
find fault with (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) kusur/hata bulmak
generous to a fault adj. eli bol
honest to a fault adj. sonuna kadar dürüst
honest to a fault adj. doğrucu davut
honest to a fault adj. dürüstlük abidesi
honest to a fault adj. fazlasıyla dürüst
at fault expr. doğru değil
generous to a fault expr. fazlasıyla cömert
to a fault expr. gereksiz derecede
at fault expr. hatalı
to a fault expr. fazlasıyla
at fault expr. kusurlu
at fault expr. yanlış
everyone can find fault, few can do better expr. yapılan işi herkes eleştirebilecekken; daha iyisini yapabilecek (olan kişi) pek azdır
Speaking
this is all your fault n. hepsi senin suçun
this time it wasn't my fault expr. bu sefer benim hatam değildi
it was not my fault expr. bu benim hatam değildi
through no fault of my own expr. benim kabahatim olmadan
it's not her fault expr. bu onun hatası değil
it's all your fault expr. bütün bunlar senin eserin
it wasn't your fault expr. bu senin hatan değildi
it's all your fault expr. bütün bunlar senin hatan
this was my fault expr. bu benim hatamdı
it's all my fault expr. hepsi benim hatam
it's my fault expr. hata benim
it's all my fault expr. hepsi benim suçum
it was all her fault expr. hep onun suçu
this is all your fault! expr. hepsi senin suçun!
if you become sick it's not my fault expr. hasta olursan günah benden gitti
it was all his fault expr. hep onun suçu
it's my own fault expr. kendi hatam
sorry, my fault expr. özür dilerim, benim hatam
it wasn't your fault expr. senin suçun değildi
it's not your fault expr. senin hatan değil
this whole thing is my fault expr. tüm olanlar benim hatam
Trade/Economic
gross fault n. ağır kusur
gross fault n. büyük hata
latent fault n. gizli hata
no-fault insurance n. hatasızlık sigortası
Law
gross fault n. ağır hata
gross fault n. ağır kusur
equal fault n. eşit kusur
slight fault n. hafif kusur
service fault n. hizmet kuşum
fault n. itham
fault n. kusur
no-fault divorce n. kusura dayanmayan boşanma
defenses to fault-based divorce n. kusura dayalı boşanmaya karşı savunma sebepleri
liability without fault n. kusursuz sorumluluk
fault liability n. kusurlu sorumluluk
depreciation without owner's fault n. malikin kusuru olmaksızın kıymetten düşme
proportionate fault n. nisbi kusur kuramı
comparative fault n. nisbi kusur kuramı
personal fault n. şahsi hata
fault v. itham etmek
equally at fault adj. eşit derece kusurlu/hatalı
Insurance
no fault automobile insurance n. kusurlu aramaksızın ödeme yapan araç sigortası
no-fault n. kusurlu aramaksızın ödeme yapan araç sigortası
no-fault n. hatasızlık (sigorta)
no-fault adj. kusurlu aramayan
no-fault adj. tarafları sorumlu tutmayan
no-fault adj. hatasızlık sigortasıyla ilgili
no-fault adj. hatasızlık sigortasına ait
Technical
turn to turn fault n. sargılar arası kısa devre
fault conditions n. arıza şartları
fault indicator n. arıza göstergesi
fault time n. arıza zamanı
fault tolerant dfs n. aksaklığa dayanıklı dfs
fault recorder n. arıza kayıt cihazı
fault diagnosis n. arıza arama
fault code n. arıza kodu
fault tolerant driver n. aksaklığa dayanıklı sürücü
fault tolerance n. aksaklık hoşgörüsü
fault tree analysis n. arıza ağacı analizi
fault interrupter n. arıza akım kesicisi
fault current n. arıza akımı
fault alarm n. arıza alarmı
fault location n. arıza bulma
fault shutdown n. arıza nedeniyle durdurma
fault tree analysis (fta) n. başarısızlık analizi
battery charge fault warning message n. batarya şarjı arızası uyarı mesajı
bonding fault n. birleşme hatası
longitudinal fault n. boyuna yanlım
fault n. bozulma
circuit fault n. devre hatası
extrinsic stacking fault n. dışınlı dizilim hatası
weaving fault n. dokuma hatası
page fault n. disk belleği hatası
cross fault n. enine yanlım
passive fault detection n. edilgen hata belirleme
electrical fault n. elektrik arızası
fault scarp n. fay yüzeyi
manufacturing fault n. fabrikasyon hatası
fault water n. fay suyu
fault dip n. fay eğimi
fault tree analysis (fta) n. güvenlik analizi
fault tree analysis (fta) n. hata ağacı analizi
fault notification system n. hata/arıza bildirim sistemi
fault finder n. hata bulucu aygıt
line fault n. hat arızası
fault powdering top side n. hatalı üst taraf tozlaması
fault-free operation parameters n. hatasız işletim parametreleri
fault-location program n. hata belirleme programı
fault tolerance n. hata dayanıklılığı
fault tolerant driver n. hataya dayanıklı sürücü
fault detection and isolation n. hata tespiti ve ayrıştırılması
fault tolerant dfs n. hataya dayanıklı dfs
internal and external fault behaviours n. harici ve dahili hata davranışları
fault detection n. hata tespiti
stacking fault n. istif bozukluğu
insulation fault n. izolasyon kaçağı
insulation fault n. izolasyon hatası
stacking fault energy n. istif bozukluğu erki
insulation fault n. izolasyon arızası
fault n. kaçak
complex fault n. karmaşık fay
fault codes stored in the memory n. kayıtlı arıza kodları
critical fault n. kritik kusur
fault indicator n. kusur göstergesi
fault diagnosis n. kusur tanısı
fault detection n. kusur bulgulama
fault localization n. kusur yerseme
central fault display interface unit n. merkezi hata görüntüleme arayüz birimi
down-slip fault n. olağan kırık
pattern sensitive fault n. örüntü algılamalı hata
program-sensitive fault n. program algılamalı hata
passive fault detection n. pasif hata belirleme
pattern sensitive fault n. patern algılamalı hata
program-sensitive fault n. programa duyarlı hata
rotor ground fault protection n. rotor toprak kaçağı koruması
interturn fault relay n. sargı koruma rölesi
fault ride through (frt) n. şebeke arızalarından sonra sistemin kararlılığını kaybetmeden şebekede kalabilmesi ve arıza sonlandırılıp normal işletme koşullarına dönünceye kadar şebekeyi destekleyebilmesi
system fault n. şebeke arızası
stator ground-fault protection n. stator toprak koruması
ground fault n. toprak kaçağı
ground fault circuit interrupter n. topraklama arızası devre şalteri
reserve fault n. ters fay
ground fault n. topraklama hatası
earth-fault test n. toprak kaçağı testi
ground fault circuit interrupter n. topraklama devresi şalteri
tension fault n. tansiyon fayı
ground-fault relay n. toprak kaçağı rölesi
ground fault n. toprak arızası
fault caption n. teknik arıza diyası
earth fault n. toprak kaçağı
fault n. yanılgı
fault fissure n. yanlış uygulama çatlağı
gravity fault n. çekim fayı
fault-tolerant adj. hata kaldırır
fault tolerant adj. hataya dayanıklı
fault-tolerant adj. hatadan etkilenmez
no fault found (nff) expr. hata bulunamadı
Computer
network data fault n. ağ veri hatası
fault indicator n. aksama göstergesi
fault time n. arıza zamanı
fault indicator n. arıza göstergesi
fault analysis n. arıza çözümlemesi
fault detection n. arıza bulgulama
fault location n. aksaklık konumu
fault interrupter n. arıza akım kesicisi
fault tolerance n. arızaya dayanıklılık
fault tolerant computer n. bozukluğa dayanıklı bilgisayar
segmentation fault n. bölütleme aksaması
fault-tolerant computer n. bozukluğa dayanıklı bilgisayar
fault n. bozma
double fault n. çift hata
disk write fault n. disk yazma hatası
disk read fault n. disk okuma hatası
passive fault detection n. edilgen hata belirleme
general protection fault n. genel koruma hatası
fault log n. hata günlüğü
line fault n. hat arızası
determinate fault n. kalıcı aksama
fault tolerance n. kusur hoşgörüsü
fault localization n. kusur yerseme
fault analysis n. kusur çözümlemesi
fault localization n. kusur yersemesi
fault indicator n. kusur göstergesi
fault diagnosis n. kusur tanısı
fault masking n. kusur maskeleme
critical fault n. kritik kusur
fault masking n. kusur maskelenmesi
fault detection n. kusur bulgulama
read fault error n. okuma hatası
pattern-sensitive fault n. örüntü algılamalı yanılgı
passive fault detection n. pasif hata belirleme
pattern-sensitive fault n. patern algılamalı hata
page fault n. sayfa hatası
ground fault n. toprak arızası
data-sensitive fault n. veriye duyarlı aksama
data sensitive fault n. veriye duyarlı aksama
insulation fault detecting instrument n. yalıtım kaçağı göstergesi
write fault error n. yazma hatası
stack fault n. yığın hatası
lobe wire fault n. yuvarlak tel hatası
segmentation fault n. parçalama arızası
fault tolerant adj. aksaklığa dayanıklı
fault tolerant adj. arızaya dayanıklı
fault tolerant adj. bozulmaya dayanıklı
fault tolerant adj. kusura dayanıklı
fault-tolerant adj. bozukluğa dayanıklı
fault-tolerant adj. arızaya dayanıklı
fault-tolerant adj. bozulmaya dayanıklı
fault-tolerant adj. kusura dayanıklı
fault-tolerant adj. arızalansa da çalışmayı sürdürebilen
no fault detected expr. hiçbir hata bulunamadı
Informatics
fault clearance n. arıza giderimi
fault detection n. arıza sezimi
fault diagnosis n. arıza tanısı
fault localization n. bozukluk yer belirleme
fault analysis n. bozukluk çözümleme
fault diagnosis n. bozukluk tanısı
fault-tolerant computer n. bozulmaya dayanıklı bilgisayar
fault tolerance n. bozulmaya dayanıklılık
transient fault n. geçici arıza
temporary fault n. geçici arıza
permanent fault n. kalıcı arıza
intermittent fault n. kesintili arıza
fault diagnosis n. kusur tanısı
program sensitive fault n. programa duyarlı arıza
page fault n. sayfa hatası
ground fault n. topraklama hatası
ground fault n. toprak kaçağı
data-sensitive fault n. veriye duyarlı aksama
fault tolerant adj. aksaklığa dayanıklı
Telecom
fault management of the base station system n. baz istasyon sisteminin hata yönetimi
fault localization n. hata konumlandırma
fault tolerance n. hata toleransı
fault localization n. hatanın konumunu bulma
fault current n. hata akımı
fault-current n. toprak kaçağı
reproducible fault n. yeniden üretilebilir hata
Electric
through fault current n. baştan-uca arıza akımı
circuit fault n. devre hatası
electrical fault n. elektrik arızası
fault finder n. hata bulucu aygıt
earth fault breaker n. kaçak akım kesicisi
fault current n. kaçak akım
restricted earth fault n. kısıtlı toprak arıza
restricted earth fault n. sınırlı toprak arıza
ground fault n. toprak arızası
earth fault protective system n. toprak arıza koruma sistemi
ground fault n. topraklama hatası
earth fault n. toprak arızası
ground-fault interrupter n. toprak kaçağı kesicisi
ground-fault circuit interrupter n. toprak kaçağı kesicisi
fault n. kısa devre
fault current n. elektrik devresinde arıza nedeniyle oluşan anormal ve tehlikeli akım
fault current n. kısa devre akımı
gfi (ground-fault interrupter) abrev. topraklama arızası şalteri
Television
fault caption n. teknik arıza diyası
Textile
fault n. defo
weaving fault n. dokuma hatası
Construction
stacking fault n. dizilim hatası
stacking fault n. dizilme kusuru
insulation fault detecting instrument n. yalıtım kaçağı göstergesi
Automotive
diagnostic fault code n. arıza teşhis kodu
injection system fault indicator n. enjeksiyon sistemi arıza göstergesi
intermittent fault n. fasılalı arıza
fault memory n. hata belleği
fault diagnosis n. hata tanımlama
fault tolerance n. hata toleransı
antipollution fault n. hava kirliliğini önleme hatası
no fault insurance n. suçlu aramaksızın ödeme yapan sigorta
door fault n. kapı arızası
Railway
fault diagnostics n. arıza teşhisleri
fault log n. arıza kayıt defteri
Aeronautic
installation fault n. montaj hatası
centralized fault display system n. merkezi arıza görüntüleme sistemi
Marine
fault displacement n. faydan kaynaklanan yer değiştirme
fault parameters n. fay değişkenleri
fault coast n. kıyı fayı
Mining
strike fault n. boyuna kırık
Psychology
basic fault n. temel kusur
Optics
fault line n. kırık hattı
Biology
gene fault n. gen hatası
Agriculture
fault dam spring n. fay barajı kaynağı
fault spring n. fay kaynağı
Tobacco
paper fault n. kağıt hatası
ledger fault bar n. metal detektörü
Linguistics
comma fault n. iki bağımsız tümceyi birleştiren hatalı virgül kullanımı
Religious
blessed fault n. erdiren hata
happy fault n. erdiren hata