kaçak - Turc Anglais Dictionnaire

kaçak

Sens de "kaçak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 55 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kaçak runaway n.
Where would I go if I was a runaway?
Kaçak olsam nereye giderdim?

More Sentences
kaçak fugitive n.
The police finally caught the fugitives yesterday.
Polis nihayet dün kaçakları yakaladı.

More Sentences
kaçak illegal adj.
We were amazed to see illegal migrants clambering all over trains in broad daylight before our very eyes.
Gözlerimizin önünde güpegündüz trenlere tırmanan kaçak göçmenleri görünce hayrete düştük.

More Sentences
kaçak leakage n.
General
kaçak fugitive n.
The ICTY is seeking the handover of six fugitive war crimes indictees.
ICTY altı kaçak savaş suçu zanlısının teslim edilmesini istiyor.

More Sentences
kaçak escapee n.
The prison escapee was quickly recaptured.
Hapishane kaçağı hızla yeniden yakalandı.

More Sentences
kaçak renegade n.
The army launched a massive search operation to catch the renegades.
Ordu, kaçakların yakalanması için büyük bir arama çalışması başlattı.

More Sentences
kaçak at large adj.
The killer remained at large for weeks.
Katil haftalarca kaçak kaldı.

More Sentences
kaçak bootleg adj.
I don't recommend drinking bootleg alcohol.
Kaçak içki içmenizi tavsiye etmem.

More Sentences
kaçak escaped adj.
It never occurred to me that he might be an escaped prisoner.
Kaçak bir mahkum olabileceği hiç aklıma gelmedi.

More Sentences
kaçak fugitive adj.
Cobb is also a fugitive who misses his children.
Cobb aynı zamanda çocuklarını özleyen bir kaçaktır.

More Sentences
Colloquial
kaçak on the run expr.
Fadil stayed on the run for two years.
Fadıl iki yıl boyunca kaçak kaldı.

More Sentences
Trade/Economic
kaçak smuggled adj.
The cheap smuggled tobacco has produced new smokers among the young people in the United Kingdom.
Ucuz kaçak tütün, Birleşik Krallık'taki gençler arasında yeni sigara tiryakileri yaratmıştır.

More Sentences
Law
kaçak fugitive n.
Zagreb has called on Croatian war crimes fugitive General Ante Gotovina to surrender to the UN tribunal in The Hague.
Zagreb, Hırvat savaş suçları kaçağı General Ante Gotovina'yı Lahey'deki BM mahkemesine teslim olmaya çağırdı.

More Sentences
Military
kaçak fugitive n.
He declared an amnesty for all political fugitives of the Ottoman Empire.
Osmanlı İmparatorluğu'nun tüm siyasi kaçakları için af ilan etti.

More Sentences
kaçak escapee n.
The prison escapee was quickly recaptured.
Hapishane kaçağı çabucak yakalandı.

More Sentences
General
kaçak absconder n.
kaçak contraband n.
kaçak runner n.
kaçak run n.
kaçak escape n.
kaçak deserter n.
kaçak leak n.
kaçak lamster n.
kaçak transfuge [obsolete] n.
kaçak breakaway n.
kaçak fleer n.
kaçak fleme n.
kaçak fugie [scotland] n.
kaçak recreant adj.
kaçak furtive adj.
kaçak truant adj.
kaçak embezzled adj.
kaçak on the lam adj.
kaçak banned adj.
kaçak unregulated adj.
kaçak bootleg adj.
kaçak run adj.
kaçak sly adj.
Colloquial
kaçak on the loose expr.
Law
kaçak absconder n.
kaçak contraband n.
Technical
kaçak blow-by n.
kaçak fault n.
kaçak leak n.
kaçak leakage n.
Electric
kaçak leak n.
Chemistry
kaçak stray n.
Geography
kaçak blow-out n.
Geology
kaçak blow-out n.
kaçak blowout n.
Military
kaçak deserter n.
Latin
kaçak fugitivus n.
Slang
kaçak hot n.
kaçak lamister n.

Sens de "kaçak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 409 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kaçak yapmak ooze v.
General
kaçak avcılık poaching n.
Secondly, I am not convinced that a total ban would mean that poaching would cease.
İkinci olarak, toptan bir yasağın kaçak avcılığın sona ereceği anlamına geleceğine ikna olmuş değilim.

More Sentences
kaçak avcı poacher n.
The poachers are trading the rhino horns.
Kaçak avcılar gergedan boynuzu ticareti yapıyor.

More Sentences
kaçak yolcu stowaway n.
Tom came to America as a stowaway on a ship.
Tom Amerika'ya bir gemide kaçak yolcu olarak geldi.

More Sentences
kaçak mal contraband n.
The passenger tried to bring some contraband in his luggage.
Yolcu, bazı kaçak malları bavulunda getirmeye çalışmış.

More Sentences
kaçak avlanma poaching n.
Finally, I do hope the European Union will adopt a strict policy with regard to poaching in the Indian Ocean.
Son olarak Avrupa Birliği'nin Hint Okyanusu'nda kaçak avlanma konusunda katı bir politika benimseyeceğini umuyorum.

More Sentences
kaçak göçmen illegal n.
Illegals are still entering the country through the northern border.
Kaçak göçmenler hala kuzey sınırından ülkeye giriş yapıyorlar.

More Sentences
kaçak avlanmak poach v.
Poaching can cause the extinction of the gazelles in the region.
Kaçak avlanma bölgedeki ceylanların neslinin tükenmesine neden olabilir.

More Sentences
Trade/Economic
kaçak mal contraband n.
Contraband may be confiscated.
Kaçak mallara el konulabilir.

More Sentences
Law
kaçak mal contraband n.
Contraband may be confiscated.
Kaçak mala el konulabilir.

More Sentences
kaçak avcılık poaching n.
Poaching is illegal.
Kaçak avcılık yasadışıdır.

More Sentences
kaçak içki moonshine n.
He was caught selling homemade moonshine.
Ev yapımı kaçak içki satarken yakalandı.

More Sentences
Politics
kaçak göçmenler illegal immigrants n.
Tell me, if you can, how two hundred and sixty thousand illegal immigrants can possibly pass through Turkey unnoticed?
İki yüz altmış bin kaçak göçmenin Türkiye'den fark edilmeden nasıl geçebileceğini söyleyebilir misiniz?

More Sentences
kaçak yolcu stowaway n.
Tom came to America as a stowaway on a ship.
Tom bir gemide bir kaçak yolcu olarak Amerika'ya geldi.

More Sentences
Technical
kaçak akım leakage current n.
The leakage current values of Schottky diodes are much higher than silicon diodes.
Schottky diyotların kaçak akım değerleri silikon diyotlara göre çok daha yüksektir.

More Sentences
Astronomy
kaçak yıldız runaway star n.
This is not the first nor the fastest runaway star we’ve seen.
Bu gördüğümüz ilk ya da en hızlı kaçak yıldız değil.

More Sentences
General
kaçak elektrik kullanma illegal electricity usage n.
kap kaçak pots and pans n.
kaçak göçmenler illegal aliens n.
manyetik kaçak faktörü magnetic leakage factor n.
kaçak inşaat unlicensed construction n.
kaçak yabancılar illegal aliens n.
kaçak yapılaşma shanty settlement n.
kaçak viski poteen n.
kaçak taksi minicab n.
kaçak elektrik kullanma illegal electricity consumption n.
kaçak kocalar runaway husbands n.
kaçak işçilik illicit work n.
kaçak ticaret illicit trade n.
kaçak çalışma illicit work n.
kaçak elektrik illegal electricity n.
kaçak köleler fugitive slavers n.
kaçak mal smuggled goods n.
kaçak kesim unlicensed butchering n.
kaçak avlanan kimse poacher n.
kaçak kimse renegade n.
saklanarak kaçak yolculuk yapan kimse stowaway n.
kaçak elektrik kullanımı illegal use of electricity n.
kaçak elektrik kullanımı illegal electricity usage n.
kaçak akım fault current n.
kaçak su leaking water n.
kaçak seyirci gate crasher n.
kaçak yapı unlicensed construction n.
kaçak çay smuggled tea n.
kaçak akı stray flux n.
kaçak avcı unauthorized hunter n.
kaçak yapılanma illegal housing n.
kaçak yapılaşma illegal housing n.
kaçak anonsu all-points bulletin n.
kaçak kuyusu ponor n.
gemiye kaçak binen yolcu stowaway n.
uçağa kaçak binen yolcu stowaway n.
kaçak yollarla yurda sokulan sigara bootlegged cigarettes n.
kaçak yollarla yurda sokulan sigara smuggled cigarettes n.
biletsiz kaçak yolcu stowaway n.
kaçak asker absent without leave n.
kaçak asker awol n.
kaçak zanlı fugitive suspect n.
kaçak zanlı suspect at large n.
kaçak köleler runaway slaves n.
(eskiden ingiltere'de) yüzünü siyaha boyayarak avlanan kaçak avcı black n.
kaçak birini yakalamak için düzenlenen organize arama manhunt n.
jamaika'nın dağları'nda, guyana'da ve özellikle surinam'da yaşayan ve kaçak siyahi bir kölenin soyundan gelen kimse marron n.
medeniyetten uzak bir yerde yaşayıp avcılık yaparak hayatta kalan ve genelde kaçak olan kimse marooner n.
(17. ve 18. yüzyıllarda batı hint adaları ve guyana'da) kaçak siyahi köle marron n.
kaçak bar blind tiger [dialect] n.
kaçak viski satıcısı blockader [dialect] n.
kaçak viski üreticisi blockader [dialect] n.
kaçak içki blackade [dialect] n.
kaçak içki üretme blockading [dialect] n.
kaçak taksi sürme minicabbing [uk] n.
kaçak içki bootleg n.
kaçak viski bootleg n.
kaçak bar olarak kullanılan kulübe bothan [scotland] n.
kap kaçak olarak kullanılan genellikle metalden mutfak eşyaları hollowware n.
kap kaçak olarak kullanılan genellikle metalden mutfak eşyaları holloware n.
kaçak kimse renegado n.
kaçak kimse renegat n.
kaçak mahkum hayatı bushranging n.
çalılıkta yaşayan kaçak mahkum bushranger [australia] n.
(kaçak içki sevkiyatında kullanılan) bot rumrunner n.
kaçak kimse runagate n.
kaçak at runaway n.
kaçak köle cimarron n.
kaçak köle cimaroon n.
kaçak köle cimmaron n.
ülkede kaçak yaşayan casus illegal n.
bir ülkede kaçak yaşayan kimse illegal n.
kaçak mal taşımacılığı owling n.
(özellikle kaçak getirilmiş gibi yapılan ucuz ve gösterişli mallar satan) seyyar satıcı dudder [dated] [uk] n.
kaçak viski crooked whisky n.
kaçak kimse fleeter [obsolete] n.
kaçak seyirci gate-crasher n.
savaşta elde edilen kaçak mallara el koyma veya satın alma hakkı preemption n.
gümrüğe tabi malları veya kaçak eşyaları inceleyen gümrük memuru searcher n.
kaçak içki içen kimse shebeener n.
kaçak içki satan mekan işletmecisi shebeener n.
kaçak içki shinny n.
kaçak köleyi yakalayıp sahibine getirmeye çalışan kimse slave catcher n.
kaçak içki sly grog [dated] [australia] n.
kaçak güreşme pussyfooting n.
kaçak durumunda olma loose n.
kaçak kazı illegal excavation n.
kaçak elektrik kullanmak use electricity illegally v.
kaçak yapmak leak v.
kaçak yapmak ooze out v.
kaçak yolculuk yapmak stow away v.
kaçak hat çekmek tap v.
kaçak yapmak get out of v.
başkasının arazisinde kaçak avlanmak poach v.
kaçak yolcu olarak saklanmak stow away v.
kaçak yolcu olarak saklanmak stow in v.
kaçak yolcu olarak saklanmak stow on v.
turist vizesiyle kaçak çalışmak work illegally on a tourist visa v.
kaçak dövüşmek fight shy v.
(araziyi veya avı) ağlı kaçak avcılara karşı korumak için engel yerleştirmek bush v.
kaçak avlanmak potch [dialect] [uk] v.
kaçak avlanmak pouch [dialect] [uk] v.
kaçak yapmak screeve [dialect] [uk] v.
kaçak getirmek shuffle v.
kaçak yapmak sicker v.
kaçak yapmak sigger v.
kaçak yapmak sipe v.
kaçak yapmak sip v.
(devlete bildirmeden) kaçak çalışmak moonlight v.
kaçak seyahat etmek stowaway v.
kaçak yapmak ouse v.
kaçak yapmış leaked adj.
kaçak olmayan clean adj.
kaçak olmayan noncontraband adj.
kaçak avlanma karşıtı anti-poaching adj.
kaçak avlanmaya karşı anti-poaching adj.
kaçak avlanmayı engelleyici anti-poaching adj.
kaçak olan hot adj.
kaçak çalışan gypsy adj.
kaçak satılan sly adj.
kaçak güreşen pussyfooting adj.
kaçak bir şekilde fugitively adv.
Phrasals
bir şeyden kaçak yapmak ooze from v.
(birini/bir şeyi bir yere) kaçak sokmak smuggle (someone or something) into (some place) v.
kaçak mal/insan taşımak smuggle in v.
kaçak getirmek smuggle in v.
kaçak sokmak smuggle in v.
(birini/bir şeyi bir yere) kaçak getirmek smuggle (someone or something) into (some place) v.
kaçak taşımak smuggle in v.
(bir şeyin arasından/bir şeyden) kaçak yapmak (sıvı) bubble up (through something) v.
(sıvı) kaçak yapmak bubble up v.
kaçak geçirmek/taşımak smuggle through v.
kaçak geçirmek/taşımak smuggle past v.
kaçak olarak/gizlice geçirmek smuggle past v.
bir yere kaçak sokmak smuggle into some place v.
kaçak olarak geçirmek smuggle across v.
bir yere kaçak getirmek smuggle into some place v.
(birini/bir şeyi) kaçak olarak geçirmek smuggle (someone or something) past (someone or something) v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle (someone or something) across v.
kaçak olarak/gizlice geçirmek smuggle through v.
(birini/bir şeyi) kaçak olarak geçirmek smuggle (someone or something) through (something or some place) v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle (someone or something) through (something or some place) v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle across v.
(bir yerden/sınırdan) kaçak (insan/mal) geçirmek smuggle (someone or something) past (someone or something) v.
(birini/bir şeyi bir yerden) kaçak olarak çıkarmak smuggle (someone or something) out (of some place) v.
(birini/bir şeyi) kaçak olarak geçirmek smuggle (someone or something) across v.
Colloquial
kaçak içki satılan bar veya meyhane booze can n.
kaçak içki jake n.
yasa dışı/ev yapımı/kaçak içki ticareti yapmak moonlight n.
kaçak içki moonlight n.
kaçak içki white lightning n.
partiye kaçak katılan kimse crasher n.
kaçak mal taşıyıp tutuklanma tehlikesi olan hot adj.
kaçak içkiyle sarhoş olmuş moonlit adj.
kaçak alkolün etkisinde moonlit adj.
bir kaçak/suçlu olarak barınamayacağın yer too hot to hold you expr.
Idioms
kap kaçak pots and pans n.
kaçak olmak be on the run v.
kaçak güreşmek play unfair v.
kaçak güreşmek go all round the houses v.
kaçak güreşmek hide one's main objective v.
kaçak güreşmek not play it by the book v.
partiye kaçak katılmak crash the party v.
kaçak yollarla off the back of a lorry expr.
kaçak yollarla off the back of a truck expr.
Trade/Economic
kaçak yapılaşma illegal housing n.
gemi ya da uçakta kaçak yolcu stowaway n.
ülkeye sokulan kaçak eşya contraband n.
kaçak eşya contraband n.
kaçak mallar contraband goods n.
kaçak mallar smuggled goods n.
kaçak işçilik informal employment n.
kaçak çalışma informal employment n.
kaçak işçi çalıştırma illegal employment n.
kaçak işçi çalıştırma illicit employment n.
kaçak işçiler clandestine workers n.
kaçak taşıt runner n.
kaçak çalışmak work illicitly v.
kaçak çalışmak work informally v.
kaçak satılan black-market adj.
Law
kaçak kesim illegal cut n.
mutlak kaçak absolute contraband n.
kaçak eşya contraband n.
ülkeye sokulan kaçak eşya contraband n.
kaçak içki bootleg n.
kaçak içki corn liquor n.
kaçak kullanım illegal use n.
kaçak elektrik kullanımı electricity theft n.
kaçak akaryakıt smuggled fuel n.
kaçak benzin smuggled gasoline n.
kaçak benzin smuggled fuel n.
kaçak firari escaped fugitive n.
federal kaçak federal fugitive n.
kaçak göçmen irregular migrant n.
kaçak eşya smuggled goods n.
hakim sınır dışı edilmesini emrettikten sonra abd'de kalan kaçak göçmen alien absconder n.
eskiden ingiltere'de yüzünü siyaha boyayarak avlanan bir kaçak avcı grubuna karşı çıkarılmış bir yasa black act n.
(amerikan devrimi'nden önce) britanya kraliyet memurlarına herhangi bir binada kaçak malları arama yetkisi veren mahkeme emri writ of assistance n.
kaçak mal ticareti contrabandism n.
(kaçak mal) ceza yemiş infectious adj.
(kaçak mal) el koyulmuş infectious adj.
Politics
kaçak işçi clandestine worker n.
kaçak işçi illegal worker n.
kaçak yapılaşma shanty settlements n.
kaçak köle kanunu fugitive slave act n.
kaçak köle yasası fugitive slave act n.
kaçak göçmen illegal immigrant n.
kaçak göçmenler undocumented migrants n.
abd'ye çocukken getirilen ve devlet tarafından bazı haklar verilen çocuk kaçak göçmen dreamer n.
abd'de kaçak göçmenlerin ülkeye girişini önleyen kolluk kuvveti us border patrol n.
abd'de kaçak göçmenlerin ülkeye girişini önleyen kolluk kuvveti united states border patrol n.
sovyet bloğu ülkelerindeki kaçak yayınlar samizdat n.
Technical
kaçak testi leakage test n.
kaçak radyasyon leakage radiation n.
glend kaçak kaybı gland leakage loss n.
gaz kaçak dedektörü gas leak detector n.
kaçak bulucu escape detector n.
kaçak ışıma leakage radiation n.
kaçak monitörü kiti overrev sensor kit n.
boğaz kaçak kaybı gland leakage loss n.
kaçak dedektörü leak detector n.
kap kaçak tinware n.
kaçak radyasyon stray radiation n.
kaçak reaktans leakage reactance n.
kaçak göstergesi leakage indicator n.
doğrultucu kaçak akımı rectifier leakage current n.
kaçak direnci bleeder resistor n.
kademeler arası kaçak kayıp interstage leakage loss n.
kaçak monitörü race gard n.
kaçak nötron leakage neutron n.
kaçak monitörü leak sensor n.
kaçak (su) seep n.
kaçak dedektörleri leak detectors n.
kaçak toz emisyonu fugitive dust emission n.
kaçak radyasyon leakage radiation fix n.
boğaz kaçak kondenseri gland leak-off condenser n.
kaçak su leakage water n.
kaçak deneyi leakage test n.
kaçak korunması leakage protection n.
kaçak yolu leakage path n.
kaçak su leaking water n.
kaçak hızı rate of leak n.
kaçak akı stray flux n.
kaçak kontrolü leak test n.
kaçak kontrolü leak check n.
manyetik kaçak akı magnetic leakage flux n.
akı kaçak muayenesi flux leakage testing n.
dikişsiz ve kaynaklı ferromanyetik çelik tüplerin otomatik tam çevre manyetik transdüser akı kaçak muayenesi automatic full peripheral magnetic transducer flux leakage testing of seamless and welded ferromagnetic steel tubes n.
kaçak akım stray current n.
kaçak mıknatıs alanı stray magnetic field n.
kaçak akım yenimi stray-current corrosion n.
kaçak doruk escape peak n.
kap kaçak pots and pans n.
kaçak tespiti deneyi leakage test n.
kaçak su kapanı leakage water trap n.
kaçak su dönüşü leakage water return n.
kaçak su soğutucusu leakage water cooler n.
kaçak yağ tankı leak oil tank n.
kaçak yağ pompası leak oil pump n.
kaçak buhar kondenseri vent con-denser n.
kaçak buhar debisi leakage steam flow n.
kaçak yağ hattı leak oil pipe n.
kaçak su arıtması leakage water treatment n.
kaçak buhar debisi leaking steam flow n.
kaçak su deşarjı leakage water discharge n.
mil kaçak buharı spindle leakage steam n.
kaçak buhar kondenseri leakage steam condenser n.
kaçak buhar seepage steam n.
kaçak buhar leakage steam n.
kaçak buhar kumanda valfi leakage steam control valve n.
kaçak yağ leak oil n.
kaçak gaz akımı leakage gas flow n.
kaçak buhar hattı leak-off steam line n.
kaçak buhar hattı leak-off steam pipe n.
kaçak su borusu leakage water pipe n.
kaçak su leak water n.
sızdırmazlık kaçak buharı gland leakage steam n.
sızdırmazlık kaçak buharı sealing leakage steam n.
korumalı/korunaklı kaçak mesafesi protected creepage distance n.
kaçak mesafesi creepage distance n.
kaçak yolu creepage n.
kaçak yolu mesafesi creepage distance n.
kaçak akım cihazı residual current device n.
kaçak akım rölesi residual current device n.
kaçak akım kumandalı şalter residual current circuit breaker n.
kaçak akım röleli şalter residual current circuit breaker n.
kaçak akım tahrikli devre kesici residual current operated circuit-breaker n.
kaçak akım kumandalı devre kesici residual current operated circuit-breaker n.
kayıp kaçak (suda) seepage loss n.
kaçak akım rölesi residual current device n.
kaçak akım rölesi rcd (residual current device) n.
gaz rotorunda kaçak slip n.
kaçak miktarı slip n.
Computer
kaçak akı leakage flux n.
kaçak akım leakage current n.
hafızada kaçak memory leak n.
Informatics
kaçak sığa stray capacitance n.
Telecom
kaçak erişim piggyback access n.
Electric
kaçak akım kesicisi earth fault breaker n.
kaçak elektrik bağlantısı illegal electric connection n.
kaçak akım fault current n.
kaçak akımı leakage current n.
kaçak göstergesi leakage indicator n.
kaçak reaktans leakage reactance n.
kaçak akı leakage flux n.
kaçak akım leakage current n.
kaçak kapasite stray capacitance n.
doğrultucu kaçak akımı rectifier leakage current n.
kaçak akım rölesi residual-current device n.
kaçak akım rölesi residual current relay n.
kaçak akım rölesi residual current circuit breaker n.
elektrik kaçağı/kaçak akım stray voltage n.
kaçak akımla çalışan residual current-operated n.
kaçak akım residual current n.
kaçak akım koruma şalteri residual current circuit breaker n.
kaçak akım residual current n.
Automotive
kaçak akım engelleri insulator ribs n.
kaçak yapma blow-by n.
evap kaçak belirleme pompası evap leak detection pump n.
buji kaçak akım engelleri spark plug leakage current barriers n.
kırmızı boyalı kaçak belirleme solüsyonu red dye trace solution n.
kompresyon kaçak testi leak down test n.
Petrol
kaçak emisyonu fugitive emission n.
Medical
üriner kaçak urinary leaking n.
kaçak ağrı breakthrough pain n.
endovasküler greftlerde meydana gelen kaçak endoleak n.
Food Engineering
kaçak viski potheen [rare] n.
kaçak viski potteen n.
Gastronomy
(irlanda'da) kaçak viski shebean n.
(irlanda'da) kaçak viski shebeen n.
Physics
ısıl kaçak katsayısı thermal leakage factor n.
manyetik kaçak faktörü magnetic leakage factor n.
kaçak dedektörü leak detector n.
kaçak detektörü leak detector n.
Astronomy
kaçak kara delik runaway black hole n.
Literature
sovyet bloğu ülkelerinde yazılmış kaçak yayınlar ve bu yayınların illegal yollarla dağıtılması samizdat n.
History
(17. ve 18. yüzyıllarda batı hint adaları ve guyana'da) kaçak siyahi köle maroon n.
jamaika'nın dağları'nda, guyana'da ve özellikle surinam'da yaşayan ve kaçak siyahi bir kölenin soyundan gelen kimse maroon n.
kaçak mahkum bolter n.
kaçak köle topluluğu palenque n.
Environment
kaçak emisyon fugitive emission n.
kaçak önleyici blow-out preventer n.
kaçak tespit çalışmaları leak detection studies n.
kayıp-kaçak leakage n.
kaçak oranı leakage rate n.
altyapı sistemi kayıp-kaçak endeksi (ili) infrastructure leakage index n.
kaçak bağlantılar illegal connections n.
kaçak avcılık illegal poaching n.
Meteorology
kaçak toz fugitive dust n.
Geology
kaçak kuyusu katavothre n.
kaçak önleyici blow-out preventer n.
Military
kaçak harp malzemesi contraband of war n.
kaçak veya uygulanan ambargoyu ihlal edecek herhangi bir nitelik taşımaması cleared vessel n.
kaçak madde sensitive item n.
Hunting
kaçak avcılığa karşı olan antipoaching adj.
kaçak avcılıkla mücadeleye yönelik antipoaching adj.
Archaic
kaçak ticaret free trade n.
Slang
abd sınırından kaçak olarak giren meksikalıları aşağılamak için söylenen söz wetback n.
kaçak mal hot n.
(kaçak) alkol/içki almak için yapılan günübirlik seyahat booze cruise n.
hapishaneye kaçak mal sokan tip runner n.
kıçına kaçak mal saklayan keester bunny n.
cezaevine kaçak mal sokan kimse mule n.
kaçak malın cezaevine geldiği kanal pipeline n.
ev yapımı kaçak içki shine n.
ev yapımı kaçak içki spud juice n.
kaçak muamelesi gören göçmen refugitive n.
meksika abd sınırından kaçak göçmen geçiren haydut coyote n.
abd sınır polisince özellikle meksikalı, genel olarak kaçak göçmenlere verilen aşağılayıcı ad tonk n.
dibinde fermente mısır olan silodan elde edilen kaçak içki silo drippings n.
kaçak içki mountain dew [obsolete] n.
kaçak içki (mountain) dew n.
kaçak kumarhane creep joint n.
kaçak madde/mal mahoska [dated] n.
kaçak madde/mal hoska [dated] n.
kaçak içki who shot john n.
kaçak viski kong n.
kaçak eşya merchandise n.
kaçak uyuşturucu merchandise n.
kaçak mal merchandise n.
kaçak içki popskull n.
kaçak içki hooch n.
kaçak içki hootch n.
kaçak alkol panther piss n.
kıçına kaçak mal saklamak keester v.
cezaevine kaçak mal sokmak tuck v.
kaçak yapım sert alkol/içki king kong [dated] v.
kaçak ve sert alkol/içki king kong [dated] v.
kaçak (içki) popskull adj.
kaçak yaşayan on the dodge expr.
British Slang
ek/kaçak iş foreigner n.
kaçak çalışan on the hobble expr.
Star Wars
chiss kaçak avcıları üssü chiss poachers' base n.