fish - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

fish

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "fish" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 51 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
fish n. balık
General
fish n. balıklar
fish n. balık
fish n. balık eti
fish v. tutmak
fish v. denizden çıkarmak
fish v. balığa çıkmak
fish v. avlamak
fish v. balık avlamak
fish v. araştırmak
fish v. bulup çıkarmak
fish v. balık tutmak
fish v. kuyuda kaybolan eşyaları kurtarmak
fish v. kuyuda kaybolan eşyaları kurtarmaya çalışmak
fish v. (övgü, iltifat) beklemek
fish v. avlanmak
fish v. (selamet ordusundan kimse) insanları hristiyanlığa davet etmek
fish v. (elektrik kablosu) çekmek
fish v. (çapaya ait) tırnağı çekmek
Colloquial
fish v. zarf atmak
Idioms
fish n. derya kuzusu
Technical
fish n. (demiryolu) cebire
fish n. cebire bulonu
fish n. bağlantı elemanı
fish n. bağlantı eklemi
fish n. ek yeri
fish v. kablo çekmek
fish v. çapa tırnağını kaldırmak
Zoology
fish n. balıklar
Fishery
fish v. balık tutmaya hazırlanmak
fish v. balık tutmaya uygun olmak
Religious
fish v. misyonerlik yapmak
Music
fish n. partnerlerin birbirine sarılarak yaptığı bir dans
Painting
fish n. balık sureti
Slang
fish n. çaylak
fish n. çömez mahkum
fish n. akılsız kimse
fish n. beceriksiz kimse
fish n. sakar kimse
fish n. alık kimse
fish n. aptal kimse
fish n. acemi poker oyuncusu
fish n. deneyimsiz poker oyuncusu
fish n. kiralık katil
fish n. para
fish n. mangır
fish n. sipali
fish n. papel
fish n. taze mahkum
fish interj. ha siktir
fish expr. siktir

Sens de "fish" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
fish oil n. balık yağı
tuna fish n. ton balığı
fish meat n. balık eti
fish bone n. kılçık
General
fish hat n. balık şeklinde şapka
tinned fish n. balık konservesi
queer fish n. antika
fish barrier n. kuzuluk
fish broth n. balık suyu
odd fish n. tuhaf adam
anemone fish n. anemon balığı
fish breeding n. balık üretme
queer fish n. garip bir kimse
fish line n. misina
fish story n. hikaye
game fish n. avlanınca direnen balık
fish farm n. balık çiftliği
fish cake n. balık köftesi
fish market n. balık pazarı
salt fish n. tuzlu balık
scorpion fish n. iskorpit
fish weir n. kuzuluk
fish eye n. balık gözü
fish fry n. kızarmış balık
fish stock n. balık rezervi
kettle of fish n. kargaşa
kettle of fish n. karmaşık iş
fish ball n. balık köftesi
fish steak n. balık bifteği
odd fish n. acayip tip
salt fish n. tuzlama balık
fish installation n. kuzuluk
ink fish n. sübye
gadoid fish n. morina balığı
fish as laboratory animals n. laboratuvar hayvanları olarak balıklar
seed fish n. yavru balık
fish spear n. zıpkın
queer fish n. acayip tip
fish scale n. pul
fish filet n. balık bifteği
fish story n. masal
wholesale fish market n. balıkhane
tuna fish n. tuna balığı
school of fish n. corum
atlantic flying fish n. uçarkefal
fish scale n. balık pulu
brown fish owl n. balıkbaykuşu
fish oil n. balıkyağı
two wing flying fish n. iki kanatlı uçan balık
sting fish n. barsam
cold fish n. soğuk kimse
queer fish n. tuhaf bir kimse
fish odor n. balık kokusu
fish fry n. yavru balık
fish family n. balık ailesi
fish and chips n. balık ve patates cipsi
fish soup n. balık çorbası
fish eggs n. balık yumurtası
fish farmer n. balık yetiştiricisi
tin fish n. torpido
tuna fish salad n. tuna balığı salatası
handsaw fish n. testere balığı
tuna fish n. konserve tonbalığı
fish tank n. akvaryum
flying fish n. uçanbalık
fried fish n. balık tavası
fish hardling n. balık işleme
fish poison n. balıkotu
fish handling facilities n. balık işleme tesisleri
pilot fish n. maltapalamudu
fish carcass n. balık leşi
parrot fish n. papağanbalığı
odd fish n. tuhaf tip
cold fish n. frigo
backbone of a fish n. çopra
fish story n. palavra
fish hunter n. balık avcısı
queer fish n. kaşmerdikoz
flesh of fish n. balık eti
cold fish n. soğuk balık
rib bones of a large fish n. gelmiç
freshwater fish n. tatlı su balıkları
fish memory n. balık hafızası
fish types n. balık çeşitleri
fish market n. balık hali
first class fish restaurant n. birinci sınıf balık restoranı
devil-fish n. ahtapot
fish-bellied girder n. balıksırtı kiriş
fish-grading n. balık boylama
fish-eye lens n. balıkgözü objektif
saltwater fish n. tuzlu su balığı
fresh fish n. savaşa giden askerler (ölme ihtimali ile)
fresh fish n. top ateşiyle ölmesi kuvvetle muhtemel birlik
aquarium fish n. akvaryum balığı
ornamental fish n. süs balığı
aquarium fish n. süs balığı
fish knife n. balık bıçağı
small fish n. küçük balık
little fish n. küçük balık
canned fish n. balık konservesi
rumble fish n. siyam balığı (film)
go fish n. bir kağıt oyunu
go fish n. bir kart oyunu
memory like a fish n. balık hafıza
bottom fish n. dipte yaşayan balık
bottom fish n. dip balığı
school of fish n. balık sürüsü
feeder fish n. yem balığı
feeder fish n. yemlik balık
gold fish n. japon balığı
band fish n. kurdela balığı
devil fish n. ahtapot
fish smell n. balık kokusu
fish restaurant n. balık restoranı
fish restaurant n. balık lokantası
a school of fish n. balık sürüsü
raw fish n. çiğ balık
cuttle fish n. sübye
fish care n. balık bakımı
oily fish n. yağlı balık
fish glass n. fanus
fish skin n. balık derisi
fish scaler n. balık pulu temizleme fırçası
slippery fish n. poşet dosya
tamarind fish n. demirhindi bitkisinin asidiyle terbiye edilerek pişirilen bir çeşit doğu hint balığı
ocean fish n. okyanus balığı
school of fish n. balık sürüsü
game fish n. somongillere ait balık
game fish n. av balığı
game fish n. avlanması yasak olmayan balık
odd fish n. garip şey
odd fish n. tuhaf şey
odd fish n. acayip şey
poor fish n. aptal kimse
poor fish n. ahmak kimse
poor fish n. mankafa
fish bowl n. akvaryum
fish bowl n. balık kasesi
fish fry n. taze balık yakalanıp pişirilen piknik
fish pond n. eşyaların çubuk veya misina vasıtasıyla çıkarıldığı bir tür torba
fish shop n. balık dükkanı
fish shop n. balıkçı dükkanı
fish slice [uk] n. spatula
fish story n. abartı
fish story n. sallama
fish strainer n. balık süzgeci
fish strainer n. balık kevgiri
fish trowel n. spatula
fish-and-chip shop [uk] n. balık kroket ve patates kızartması satılan dükkan
catch fish v. balık tutmak
fish around v. araştırmak
have other fish to fry v. başka bir işi olmak
fish with a hook v. olta iğnesi ile balık avlamak
drink like a fish v. fazla içki içmek
catch fish v. balık yakalamak
fish out v. bulup çıkarmak
fish for v. peşinde koşmak
fish with nets v. ağla balık avlamak
be like a fish out of water v. sudan çıkmış balığa dönmek
feel like a fish out of water v. denizden çıkmış balığa dönmek
fish someone v. ağzından laf almak
fish someone v. birini yemlemek
fish with barehanded v. elle balık avlamak
clean the fish v. balık temizlemek
clean the fish v. balığı temizlemek
pick the bones out of fish v. kılçık ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçığı ayıklamak
pick the bones out of fish v. kılçığını çıkarmak
pick the bones out of fish v. kılçık çıkarmak
keep fish v. balık yetiştirmek
farm fish v. balık yetiştirmek
breed fish v. balık yetiştirmek
grow fish v. balık yetiştirmek
raise fish v. balık yetiştirmek
fish for compliment v. övgü almaya çalışmak
eat fish v. balık yemek
clean the fish v. balık ayıklamak
catch a fish v. balık tutmak
catch a fish v. balık yakalamak
fish for shark v. köpek balığı avına çıkmak
fish for shark v. köpek balığı avlamak
fish out v. arayıp bulmak
bone a fish v. balığın kılçıklarını ayıklamak
fish in troubled waters v. tehlikeli sularda yüzmek
fish in troubled waters v. karmaşık bir durumdan fayda sağlamak
fish in troubled waters v. krizi fırsata çevirmek
fish in troubled waters v. olumsuz bir durumdan kişisel fayda elde etmek
fish in troubled waters v. şahsi çıkar sağlamak
neither fish nor fowl adj. hiçbir kategoriye girmeyen
fish-bellied adj. belvermiş
fish-bellied adj. bombeli
fish-bellied adj. karınlı
fish-eating adj. balıkçıl
neither fish nor fowl adj. ne idiği belirsiz
fish-tail adj. balık kuyruğu gibi
fish-tail adj. balık kuyruğunu andıran
fish-tail adj. balık kuyruğu gibi hareket eden
fish-tail adj. balık kuyruğu gibi işleyen
Phrasals
fish around v. el yordamıyla aramak
fish around v. iltifat beklemek
fish around v. elleriyle yoklamak
fish around v. ağız aramak
fish around v. ağız yoklamak
fish something up v. (özellikle arayıp) bir yerden bir şey çıkarmak/çekmek
fish something up out of something v. (özellikle arayıp) bir yerden bir şey çıkarmak/çekmek
fish (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyden) kurtarmak
fish (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyden) bulup çıkarmak
fish (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyden) bulup almak
fish (someone or something) out of (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyden) çekip çıkarmak
fish for (something) v. (belirli bir tür balık) avlamaya çalışmak
fish for (something) v. (belirli bir tür balık) avına çıkmak
fish for (something) v. el yordamıyla (bir şey) aramak
fish for (something) v. (bir şeyi) eliyle yoklayarak aramak
fish for (something) v. dolaylı yoldan (bir şey) peşinde olmak
fish for (something) v. dolaylı yoldan kendine iltifat ettirmeye çalışmak
fish for (something) v. (iltifat, övgü) peşinde olmak
fish for (something) v. (iltifat, övgü) beklemek
fish for (something) v. kendisine (kompliman, övgü) yapılmasını istemek
fish out v. bir yerdeki tüm balıkları avlamak
fish out v. bir yerdeki tüm balıkları avlayıp bitirmek/tüketmek
fish out v. bir yerde balıkların kökünü kurutmak
fish out of v. -den avlamak
fish out of v. '-den çıkmak/çıkarmak
fish out of v. '-den kurtarmak
fish out of v. '-den bulup çıkarmak
fish out of v. '-den çekip çıkarmak
fish up v. çekip çıkarmak
fish up v. bulup çıkarmak
fish up out of v. -den çekip çıkarmak
fish up out of v. '-den bulup çıkarmak
fish up out of (something) v. (bir şeyden) çekip çıkarmak
fish up out of (something) v. (bir şeyden) bulup çıkarmak
fish for v. (dikkat) çekmeye çalışmak
fish for v. (iltifat) almak için uğraşmak
Phrases
kettle of fish n. kafa yorulması gereken mesele
kettle of fish n. üzerine düşünülmesi gereken mesele
all is fish that comes to his net expr. en ufak şeyden verim alabilir
all is fish that comes to his net expr. her şeyden faydalanabilir/yarar sağlayabilir
all is fish that comes to his net expr. olmadık şeylerden bir şey çıkarabilir
fish or cut bait expr. lafı bırak icraata bak
I wish I were fish in your dish expr. keşke tabağında bir balık olsaydım
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. ne alakası var?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. ne ilgisi var?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. alakasız değil mi?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. ne alaka?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. kel alaka değil mi?
Proverb
the big fish eats the little one büyük balık küçük balığı yutar
a fish rots from the head down balık baştan kokar
don't give me the fish but teach me to fish bana balık verme balık tutmayı öğret
only dead fish swim with the stream sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
only dead fish swim with the stream sadece ölü balıklar akıntıya kapılır
the cat would eat fish, but would not wet her feet başarı yolu taşlıdır/zorludur
the cat would eat fish, but would not wet her feet istediğini elde etmek için bazı zorluklara katlanman gerekebilir
the cat would eat fish, but would not wet her feet ekmek yemek isteyen elini hamura bulaştırır
all is fish that comes to his net elinin altındakilerle bir şeyi başarma becerisini ifade eden atasözü
all is fish that comes to his net yoluna çıkan her şeyden istifade etmesini bilmelisin
the cat would eat fish, but would not wet her feet başarı yolu taşlıdır/zorludur
the cat would eat fish, but would not wet her feet istediğini elde etmek için bazı zorluklara katlanman gerekebilir
the cat would eat fish, but would not wet her feet ekmek yemek isteyen elini hamura bulaştırır
the cat would eat fish, but would not wet her feet aç elini kora sokar
the cat would eat fish, but would not wet her feet istediğine ulaşmak için risk almaktan korkmamalısın
the cat would eat fish, but would not wet her feet istediğine ulaşmak için sıkıntılara/zorluklara katlanmalısın
the cat would eat fish, but would not wet her feet istediğine ulaşmak için elini taşın altına sokmalısın
the fish stinks from the head down balık baştan kokar
a fish stinks from the head down balık baştan kokar
you need to bait the hook to catch the fish bir şeyi yapabilmek/bir işi yürütebilmek için önce gereken hazırlıkları yapmalısın
Colloquial
big fish eat little fish n. büyük balık küçük balığı yer
fish-fight n. kadın kavgası
fish-fight n. kız kavgası
a cold fish n. buzdolabı
fish bowl n. özel hayatın olmadığı yer
fish bowl n. herkesin iç içe olduğu yer
fish-kiss v. dudaklarını uzatarak/büzüştürerek öpmek
fish-kiss v. balık gibi öpmek
fish-kiss v. dudaklarını büzerek öpmek
fish-kiss v. dudaklarını ördek gibi uzatarak öpmek
i'm wetter than a fish expr. donuma kadar ıslandım
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. ne alaka?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. ne alakası var?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. alakaya çay demle?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. ne ilgisi var?
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr. kel alaka?
Idioms
better fish to fry n. başka/daha önemli iş/işler
better fish to fry n. yapacak/uğraşacak başka/daha önemli iş/işler
better fish to fry n. başka/daha önemli işlerle (meşgul olma)
fish tale n. balıkçı hikayesi
fish story n. balıkçı hikayesi
cry stinking fish n. başkalarının emeğine saygısızlık eden kimse
a small fish in a big pond n. büyük denizde küçük balık
fine kettle of fish n. ciddi sorun
a queer fish n. eksantrik insan
a queer fish n. garip tip
a fine kettle of fish n. güç durum
a pretty kettle of fish n. güç durum
a queer fish n. ilginç insan
a big fish n. kodaman
big fish n. kodaman
fish story n. kuyruklu yalan
fish tale n. kuyruklu yalan
a big fish in a small pond n. küçük denizde büyük balık
a big fish in a little pond n. küçük denizde büyük balık
a different kettle of fish n. o başka mesele
a big fish n. önemli kimse
a cold fish n. soğuk nevale
cold fish n. soğuk nevale
a queer fish n. tuhaf tip
a fine kettle of fish n. zor durum
a pretty kettle of fish n. zor durum
fish-eating grin n. kendini beğenmiş sırıtma
fish-eating grin n. halinden memnun sırıtma
fish-eating grin n. pis pis sırıtma
fish eye n. sert bakış
fish eye n. tehditkâr bakış
fish eye n. kaşlarını çatarak bakma
kettle of fish n. güç durum
kettle of fish n. çıkmaz
kettle of fish n. kötü durum
land fish n. sudan çıkmış balık
land fish n. ait olmadığı bir yerde olan kimse
land fish n. uygunsuz yerde bulunan kimse
a big fish n. nüfuzlu kimse
a big fish n. ensesi kalın kimse
a cold fish n. taş kalpli kimse
a cold fish n. duygusuz kimse
a cold fish n. soğuk kimse
a cold fish n. sevimsiz kimse
a cold fish n. samimiyetsiz kimse
a different kettle of fish n. apayrı bir hikaye/mesele
a different kettle of fish n. bambaşka/apayrı bir konu
a fish out of water n. sudan çıkmış balık
a fish out of water n. denizden çıkmış balık
a fish out of water n. eşekten düşmüşe dönmüş kimse
a fish story n. büyük bir yalan
a fish story n. palavra
a fish story n. masal
a fish story n. hikaye
a fish story n. kuyruklu yalan
a fish story n. balıkçı hikayesi
a fish story n. uydurma hikaye
a fish tale n. büyük bir yalan
a fish tale n. palavra
a fish tale n. masal
a fish tale n. hikaye
a fish tale n. kuyruklu yalan
a fish tale n. balıkçı hikayesi
a fish tale n. uydurma hikaye
an odd fish [uk] n. eksantrik kimse
an odd fish [uk] n. garip tip
an odd fish [uk] n. ilginç insan
an odd fish [uk] n. tuhaf tip
a queer fish [uk] n. eksantrik kimse
a queer fish [uk] n. garip tip
a queer fish [uk] n. ilginç insan
a queer fish [uk] n. tuhaf tip
an odd fish [uk] n. eksantrik kimse
an odd fish [uk] n. garip tip
an odd fish [uk] n. ilginç insan
an odd fish [uk] n. tuhaf tip
a queer fish [uk] n. eksantrik kimse
a queer fish [uk] n. garip tip
a queer fish [uk] n. ilginç insan
a queer fish [uk] n. tuhaf tip
another kettle of fish n. tamamen ayrı/farklı bir konu
another kettle of fish n. başka/bambaşka bir hikaye
big fish n. elebaşı
big fish n. patron
big fish n. lider
big fish n. büyük balık
big fish n. esas kişi
big fish in a small pond n. küçük denizde büyük balık
big fish in a small pond n. önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi
big fish in a small pond n. küçük/dar bir grup içerisinde önem/nüfuz sahibi
bigger fish to fry n. yapacak daha önemli işler
bigger fish to fry n. yapacak daha önemli bir iş
bigger fish to fry n. ilgilenmesi gereken daha önemli meseleler/bir mesele
bigger fish to fry n. yapacak daha ilginç şeyler
fish to fry n. yapacak iş
fish to fry n. ilgilenecek konu/mesele
fish-kiss n. balık öpücüğü
fish-kiss n. dudaklarını büzerek öpme
fish-kiss n. dudaklarını balık gibi yaparak/hareket ettirerek öpme
other fish to fry n. yapacak daha önemli işler
other fish to fry n. yapacak başka işler
other fish to fry n. yapacak daha önemli bir iş
other fish to fry n. yapacak daha ilginç şeyler
other fish to fry n. yapacak daha iyi bir iş
other fish to fry n. ilgilenecek daha önemli bir konu
a fish out of the water n. sudan çıkmış balık
pretty kettle of fish [us] n. tuhaf durum
pretty kettle of fish [us] n. karışıklık
pretty kettle of fish [us] n. karışık durum
pretty kettle of fish [us] n. zor durum
fish for information v. birinin ağzını aramak
fish for information v. birinin ağzını yoklamak
fish for information v. birinin bir şey hakkında bildiğini kendine sezdirmeden söyletmeye çalışmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. hiç ihtiyacı/gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
have other fish to fry v. aklında başka bir şey olmak
be another kettle of fish v. başka bir hikaye olmak
fish in troubled waters v. bulanık suda balık avlamak
fish in troubled waters v. başkalarının zayıflıklarından yararlanmak
be another kettle of fish v. başka bir mesele olmak
be a different kettle of fish v. başka bir hikaye olmak
be a different kettle of fish v. başka bir mesele olmak
fish in troubled waters v. başkasının boş anından istifade etmek
have other fish to fry v. daha önemli bir işi olmak
drink like a fish v. çok içki içmek
fish in troubled waters v. düşen insandan fayda sağlamak
drink like a fish v. çok içmek
fish for a compliment v. iltifat beklemek
fish for compliments v. iltifat beklemek
be big fish in a small pond v. küçük denizde büyük balık olmak
fish for a compliment v. kendisine kompliman yapılmasını istemek
be neither fish nor fowl v. ne idiği belirsiz olmak
be neither fish nor fowl v. ne olduğu belli olmamak
play someone like a fish v. kedinin fareyle oynadığı gibi oynamak
fish for compliments v. kendisine kompliman yapılmasını istemek
feel like a fish out of water v. sudan çıkmış balığa dönmek
fish for v. peşinde koşmak
drink like a fish v. sünger gibi içmek
act like a cold fish v. soğuk davranmak
act like a cold fish v. samimiyetsiz davranmak
fish for compliment v. tepeden bakmak
be another kettle of fish v. tamamen farklı bir konu olmak
be a different kettle of fish v. tamamen farklı bir konu olmak
have bigger fish to fry v. yapacak daha ilginç şeyleri olmak
have more important fish to fry v. yapacak daha önemli işleri olmak
have other fish to fry v. yapacak başka işleri olmak
fish for something v. zarflamak
have bigger fish to fry v. yapacak daha önemli bir işi olmak
have other fish to fry v. yapacak daha önemli işleri olmak
have bigger fish to fry v. yapacak başka işleri olmak
fish for something v. zarf atmak
have other fish to fry v. yapacak daha ilginç şeyleri olmak
have other fish to fry v. yapacak daha iyi kazançlı bir işi olmak
have more important fish to fry v. yapacak daha önemli bir işi olmak
have bigger fish to fry v. yapacak daha önemli işleri olmak
have more important fish to fry v. yapacak daha ilginç şeyleri olmak
have more important fish to fry v. yapacak başka işleri olmak
have other fish to fry v. yapacak daha önemli bir işi olmak
need (something) (about) as much a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle/hiç ihtiyacı olmamak
teach a man to fish v. birine balık tutmayı öğretmek
teach a man to fish v. bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek
teach a man to fish v. birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek
teach a man to fish v. birine bir meziyet kazandırmak
teach a man to fish v. birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek
teach a man to fish v. bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret
be a whole other kettle of fish v. tamamen ayrı bir hikaye olmak
be a whole other kettle of fish v. bambaşka bir mesele olmak
be a whole other kettle of fish v. tamamen farklı bir konu olmak
be a whole other kettle of fish v. tümüyle farklı bir sorun olmak
be a whole other kettle of fish v. tamamen ayrı bir vaka olmak
make fish of one and flesh of another v. kayırmak
make fish of one and flesh of another v. fark gözetmek
make fish of one and flesh of another v. '-e eşit davranmamak
make fish of one and flesh of another v. birini diğerinden daha çok sevmek
make fish of one and flesh of another v. diğerine göre birini kayırmak
make fish of one and flesh of another v. birini diğerinden üstün tutmak
make fish of one and flesh of another v. birini önemsemezken diğerine iltimas geçmek
make fish of one and flesh of another v. birine cicim, diğerine tu kaka demek
make fish of one and flesh of another v. birine canım, diğerine hadi canım demek
make fish of one and flesh of another v. çifte standart uygulamak
cry stinking fish [uk] v. kendini küçümsemek
cry stinking fish [uk] v. kendine yüklenmek
fish out of water v. sudan çıkmış balık
fish out of water v. sudan çıkmış balığa dönmüş kimse
fish out of water v. eşekten düşmüşe dönmüş kimse
have better/bigger/other fish to fry v. yapacak daha önemli işleri olmak
have better/bigger/other fish to fry v. yapacak başka işleri olmak
have better/bigger/other fish to fry v. yapacak daha önemli bir işi olmak
have better/bigger/other fish to fry v. yapacak daha ilginç şeyleri olmak
have better/bigger/other fish to fry v. yapacak daha iyi bir işi olmak
have better/bigger/other fish to fry v. ilgilenecek daha önemli bir konusu olmak
make fish of one and fowl of another v. birini/bir şeyi başka birine/bir şeye karşı kayırmak
make fish of one and fowl of another v. iki kişi/şey arasında ayrım yapmak
make fish of one and fowl of another v. birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek
make fish of one and fowl of the other v. birini/bir şeyi başka birine/bir şeye karşı kayırmak
make fish of one and fowl of the other v. iki kişi/şey arasında ayrım yapmak
make fish of one and fowl of the other v. birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek
have better fish to fry v. yapacak daha önemli işleri olmak
have better fish to fry v. yapacak başka işleri olmak
have better fish to fry v. yapacak daha önemli bir işi olmak
have better fish to fry v. yapacak daha ilginç şeyleri olmak
have better fish to fry v. yapacak daha iyi bir işi olmak
have better fish to fry v. ilgilenecek daha önemli bir konusu olmak
neither fish nor flesh adj. ne öyle, ne de böyle
neither fish nor flesh adj. ne idüğü belirsiz