half - Turc Anglais Dictionnaire

half

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "half" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 46 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
half adj. yarım
What he gets paid is half a loaf, still better than none.
Ona verilen yarım somun ekmek, ama hiç yoktan iyidir.

More Sentences
half adj. yarı
The amount was about half the size of what he was told.
Miktar, ona söylenenin yarısı kadardı.

More Sentences
General
half adj. yarım
Each year half a million EU citizens die needlessly due to tobacco.
Her yıl yarım milyon AB vatandaşı tütün nedeniyle gereksiz yere hayatını kaybediyor.

More Sentences
half adj. yarı
The high figures for sales growth actually tell only half the story.
Satış büyümesindeki yüksek rakamlar aslında hikayenin sadece yarısını anlatıyor.

More Sentences
half adj. buçuk
In about one and a half hours I am supposed to be flying to Croatia.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra Hırvatistan'a uçuyor olmam gerekiyor.

More Sentences
half adj. kısmen
Charles kept half an eye on the street as he checked his phone.
Charles, telefonunu kontrol ederken kısmen de sokağa bakıyordu.

More Sentences
half adj. yarım yamalak
The ongoing healthcare issues may not be straightened out by mere half measures.
Devam eden sağlık sorunları sadece yarım yamalak tedbirler ile çözülmeyebilir.

More Sentences
half adv. yarı yarıya
The Commission requested additional staff, but this has only been half-honoured by the Council.
Komisyon ek personel talebinde bulundu ancak bu talep Konsey tarafından ancak yarı yarıya kabul edildi.

More Sentences
half adv. hiç
The movie wasn't half bad.
Film hiç fena değildi.

More Sentences
Technical
half n. yarı
How about enlarging your arsenal for half price?
Cephaneliğinizi yarı fiyatına büyütmeye ne dersiniz?

More Sentences
Sport
half n. yarı saha
The national team played a successful game in their own half.
Milli takım kendi yarı sahasında başarılı bir oyun ortaya koydu.

More Sentences
General
half n. devre
half n. ara
half n. ortak
half n. önemli bölüm
half n. yarım pint
half n. önemli kısım
half n. yarım kron
half n. yarım dolar
half n. -den fazlası
half n.
half n. (daha dezavantajlı olan) kesim
half adj. nısıf
half adj. mesafenin yarısına ulaşan
half adj. sadece yarısını kapsayan
half adj. omurgayı ve panoların dörtte birini kaplayan
half adj. kısmi zamanlı
half adj. yarı zamanlı
half adj. tam olmayan
half adj. kısmi
half adj. tek ebeveyni ortak olan
half adv. hemen hemen
half adv. kısmen
half adv. asla
half adv. kesinlikle
half adv. ilk pusula noktasından yarım puan ötede
half adv. ilk pusula noktasından yarım yön ötede
half adv. o kadar da
Colloquial
half n. elli sent
Trade/Economic
half n. yarım peni
Technical
half n. bir şeyin yarısı
Medical
half n. ışın dozunu yarı değere ulaştıran tabaka
Education
half n. sömestr
Sport
half n. golfte rakiple eşit sayı yapma
half n. hafbek
Baseball
half n. vuruş sırası

Sens de "half" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
half-way line n. santra çizgisi
half-way line n. orta saha çizgisi
General
second half n. ikinci yarı
Economic activity in Turkey slowed down markedly in the second half of 1998.
Türkiye'de ekonomik aktivite, 1998'in ikinci yarısında belirgin şekilde yavaşladı.

More Sentences
half an hour n. yarım saat
So we had half an hour to spare.
Yani ayıracak yarım saatimiz vardı.

More Sentences
one half n. yarısı
The work on these areas cannot be regarded as being complete if one half of humanity is ignored.
İnsanlığın bir yarısı göz ardı edilirse bu alanlardaki çalışmalar tamamlanmış sayılamaz.

More Sentences
half the battle n. işin yarısı
Planning and preparation is half the battle.
Planlama ve hazırlık işin yarısıdır.

More Sentences
half note n. yarım nota
Two half notes are equal to one whole note.
İki yarım nota bir tam notaya eşittir.

More Sentences
half a dozen n. yarım düzine
Hundreds of cars and half a dozen buildings were burned.
Yüzlerce araba ve yarım düzine bina yakıldı.

More Sentences
half brother n. üvey kardeş
Tom is my half brother.
Tom benim üvey kardeşim.

More Sentences
half brother n. üvey erkek kardeş
Tom is my half brother.
Tom benim üvey erkek kardeşim.

More Sentences
better half n.
Where's your better half?
Eşin nerede?

More Sentences
half hour n. yarım saat
Please try again in a half hour.
Lütfen yarım saat sonra tekrar deneyin.

More Sentences
half life n. yarı ömür
The half life of actinium-225 is approximately 10 days.
Aktinyum-225'in yarı ömrü yaklaşık 10 gündür.

More Sentences
first half n. birinci yarı
Tourist revenues rose by about 5% in the first half of 2000, after a poor result in 1999.
Turizm gelirleri, 1999 yılındaki kötü bir sonuçtan sonra, 2000 yılının birinci yarısında %5 kadar yükselmiştir.

More Sentences
first half n. ilk yarı
The figures for the first half of the programme speak for themselves.
Programın ilk yarısına ilişkin rakamlar her şeyi açıklamaktadır.

More Sentences
other half n. diğer yarısı
What we are discussing here is not going to find its way over to the other half of the budgetary authority.
Burada tartıştığımız hususlar bütçe yetkisinin diğer yarısında yer almayacaktır.

More Sentences
better half n. hayat arkadaşı
Where's your better half?
Senin hayat arkadaşın nerede?

More Sentences
half-truth n. yarı gerçek
Instead, we have seen half-truths, prevarication and evasion.
Bunun yerine yarı gerçekler, yalanlar ve kaçamak cevaplar gördük.

More Sentences
half-sister n. üvey kız kardeş
Tom has a half-sister.
Tom'un bir üvey kız kardeşi var.

More Sentences
half sister n. üvey kız kardeş
No, Mary isn't my stepsister, she's my half sister.
Hayır, Mary benim üvey kız kardeşim değil, yarı kardeşim.

More Sentences
half an inch n. yarım inç
Some are as small as 3 mm, while others grow to about 15 mm (about half an inch).
Bazıları 3 mm kadar küçükken, diğerleri yaklaşık 15 mm'ye (yaklaşık yarım inç) kadar büyür.

More Sentences
half measure n. yarım yamalak
Fire cannot be prevented by half measures.
Yangına yarım yamalak önlemlerle engel olunamaz.

More Sentences
half century n. yarım yüzyıl
I'm over a half century old.
Yarım yüzyılı geçtim.

More Sentences
half century n. yarım asır
I'm over a half century old.
Yarım asırdan fazla yaştayım.

More Sentences
half-mile n. yarım mil
The school is a half-mile walk from my house.
Okul, evimden yarım mil yürüme mesafesinde.

More Sentences
half-bottle n. yarım şişe
Please bring me a half-bottle of wine.
Lütfen bana yarım şişe şarap getirin.

More Sentences
half [obsolete] n. yarım yıl
Tom died a half year later.
Tom yarım yıl sonra öldü.

More Sentences
half-life n. (radyoaktivite) yarı ömür
The half-life of the radioactive isotope is ten days.
Radyoaktif izotopun yarı ömrü on gündür.

More Sentences
reduce by half v. yarıya indirmek
The price of this book has been reduced by half.
Bu kitabın fiyatı yarıya indirildi.

More Sentences
first half of adj. ilk yarısı
The first half of the last century was the worst in the history of the world with two world wars.
Geçen yüzyılın ilk yarısı, iki dünya savaşı ile dünya tarihinin en kötü dönemiydi.

More Sentences
not half bad adj. fena değil
The stew was not half bad.
Güveç fena değildi.

More Sentences
more than half adj. yarıdan fazla
Keep your fuel tank more than half-full.
Yakıt deponuzu yarıdan fazla dolu tutun.

More Sentences
half-hearted adj. gönülsüz
If we are only half-hearted in both respects then it will be completely counter-productive.
Eğer her iki konuda da gönülsüz davranırsak, bu tamamen ters etki yaratacaktır.

More Sentences
half-timbered adj. yarı ahşap
Half-timbered is a combination of practicality and beauty, proven over the centuries.
Yarı ahşap, yüzyıllar boyunca kanıtlanmış pratiklik ve güzelliğin bir birleşimidir.

More Sentences
half-hour adj. yarım saatlik
Blade Runner-Black Lotus will consist of 13 half-hour episodes.
Blade Runner-Black Lotus yarım saatlik 13 bölümden oluşacak.

More Sentences
half-done adj. yarım
Control without referring back to errors detected previously is a job half-done.
Daha önce tespit edilen hatalara geri dönmeden yapılan kontrol, yarım kalmış bir iştir.

More Sentences
half-open adj. yarı açık
Tom looked at the half-open door and wondered what was on the other side.
Tom yarı açık kapıya baktı ve diğer tarafta ne olduğunu merak etti.

More Sentences
half-dozen adj. yarım düzine
We have a half-dozen eggs.
Yarım düzine yumurtamız var.

More Sentences
one-half adj. yarısı
At present, then, only about one-half in export refund is paid for livestock in comparison with meat.
Halihazırda ete kıyasla canlı hayvan için ihracat iadesinin sadece yaklaşık yarısı ödenmektedir.

More Sentences
half empty adj. yarı boş
Whether the glass is half full or half empty.
Bardağın yarısı dolu mu yoksa yarısı boş mu?

More Sentences
at half-mast adj. yarıya indirilmiş (bayrak)
That day, flags were flown at half-mast.
O gün bayraklar yarıya indirilmişti.

More Sentences
half-naked adj. yarı çıplak
So one would be justified in asking whether he was half-naked or half-dressed.
Yani yarı çıplak mı yoksa yarı giyinik mi diye sormakta haklı olabiliriz.

More Sentences
half-awake adj. yarı uyanık
I'm often only half-awake.
Genellikle yarı uyanık oluyorum.

More Sentences
half-eaten adj. yarısı yenmiş
When we entered the shack, we saw a half-eaten pie on the table.
Kulübeye girdiğimizde, masada yarısı yenmiş bir turta gördük.

More Sentences
half-dressed adj. yarı giyinik
So one would be justified in asking whether he was half-naked or half-dressed.
Yani yarı çıplak mı yoksa yarı giyinik mi diye sormakta haklı olabiliriz.

More Sentences
half-hearted adj. isteksizce
He made a half-hearted attempt to clean his room.
İsteksizce odasını temizlemeye girişti.

More Sentences
in half adv. yarıya
Corporate taxes, currently at 20%, are to be slashed in half.
Şu anda %20 seviyesinde olan kurumlar vergisi yarıya indirilecek.

More Sentences
half intensity n. yarı yoğunluk
half wit n. moron
half line n. yarıdoğru
half sole n. gizli pençe
half the battle n. işin en zor tarafı
half the battle n. işin çoğu
second half of my life n. hayatımın ikinci yarısı
half caste n. melez
half reaction n. yarıtepkime
half length n. yarı uzunluk
half hitch n. dülger bağı
half glasses n. yarım gözlük
half plane n. yarıdüzlem
half pay n. açık maaşı
left half n. solhaf
half portion n. yarım porsiyon
half measures n. yeterli olmayan tedbirler
half time n. yarım gün
half sister n. üvey kızkardeş
half sole n. yarım pençe
half space n. yarıuzay
more than half of turks n. türklerin yarısından fazlası
half light n. yarı ışık
half a decade n. beş yıl
half wit n. idiot
half face n. profil
half binding n. cilt
one's better half n. kaşık düşmanı
half time n. devre
half truth n. yarı gerçek
half fare n. yarım bilet
half moon n. yarımay
half volley n. yarım vole
half measure n. uzlaşma
half year n. yarıyıl
half year n. sömestr
half orphan n. öksüz
half gold coin n. yarım altın
a glass of half empty n. yarım bardak
half of people n. insanların yarısı
half ray n. yarı ışın
half principal n. yarım mertek
pane of glass in the movable half of the window n. müteharrik pencere camı
half hitch n. sade ilmik
half round n. yarım yuvarlak
half load n. yarı yük
half span n. yarı açıklık
half timber n. yarım azman
half empty seed n. yarı dolu tohum
half shield n. yarı koruyucu
half round n. yarımyuvarlak
half adder n. yarı toplayıcı
half time n. ara
half cone n. yarım koni
half section n. yarım kesit
half time n. haftaym
a two-and-a-half lira coin n. iki buçukluk
brick-and-half wall n. bir buçuk tuğla duvar
half-cock n. horoz emniyeti
half-brother n. sadece bir ebeveynin ortak olduğu erkek kardeş
half-mast n. yarıya indirilmiş bayrak
half-mast n. mezestre
half-man n. yarım adam
half-term n. yarı yıl tatili
half-pint n. yerden bitme
half-track n. askeri araç
half-mast n. bayrağın yarıya indirilmesi
half-burnt piece of wood n. öksü
half-a-dollar n. yarım dolarlık madeni para
half-shadow n. yarıgölge
half-mast n. mezestre edilmiş bayrak veya sancak
half-title n. iç kapak
half-slip n. kısa külot
half-breed n. melezleme
half-span n. yarı açıklık
half-moon n. yarımay
half-way house n. uzlaşma
half-board n. yarım pansiyon
half-wit n. budala
half-wit n. aptal
half-finished products n. yarımamül ürünler
half-wit n. denyo
half-timbered house n. hımış ev
half-orphan n. yetim
half-a-dollar n. yarım dolar
half-length n. vücudun yukarı kısmını gösteren resim
half-sister n. sadece bir ebeveynin ortak olduğu kız kardeş
half-bread n. melez
half-term week n. yarım gün çalışmalı hafta
half-value layer n. yarı değer kalınlığı
half-wit n. ahmak
half-value thickness n. yarı değer kalınlığı
half-hitch n. yarım düğüm
half-boot n. kısa çizme
half-way house n. aşama
centre-half n. santrhaf
half-hunter n. cep saati
half-year holiday n. yarıyıl tatili
half-a-crown n. eski ingiliz parası
half-wit n. kaşalot
half-glass door n. yarım camlı kapı
half-mast n. bir bayrağın matem işareti olarak yarıya indirilmesi
half-blood n. ebeveynlerinden biri üvey olan çocuk
paternal half-sister n. baba tarafından yarı-öz kardeş
half-width n. yarı genişlik
half holiday n. yarım günlük tatil
half fare ticket n. yarım bilet
half pension n. yarım pansiyon
return half n. biletin dönüş yarısı
half-slip n. iç eteklik
half-slip n. jüpon
first half of the year n. yılın ilk yarısı
second half of the year n. yılın ikinci yarısı
nearly half of society n. toplumun neredeyse yarısı
one and a half n. bir buçuk
two and a half n. iki buçuk
one and half hour n. bir buçuk saat
half glass of wine n. yarım kadeh şarap
nearly half of the students n. öğrencilerin yarıya yakını
nearly half of the students n. öğrencilerin neredeyse yarısı
first-half cash n. yarısı peşin
one-half cash n. yarısı peşin
the first half of the year n. senenin ilk yarısı
the first half of the year n. yılın ilk yarısı
half-blood n. yarımkan
half-mast n. yarıya indirme (bayrak)
half-blood n. melez
half-hose n. kısa çorap
the final half of the year n. yılın son yarısı
three-and-a-half-hour meeting n. üç buçuk saatlik toplantı
half of national income n. ulusal gelirin yarısı
half awake half asleep state n. uyku ile uyanıklık arasındaki durum
half awake half asleep state n. yarı uyur yarı uyanıklık durumu
a mile and a half n. bir buçuk mil
half-sibling n. yarı kardeş
half-siblings n. üvey kardeşler
half bath n. (bir klozet ve bir lavabodan oluşan) küçük tuvalet
half-staff n. bayrağı yarıya indirme
half-drop-match n. yarım (soter) raport
four and a half n. dört buçuk
half up half down n. saçın bir kısmını arkadan birleştirerek, bir kısmını ise açık bırakacak şekilde toplama biçimi
center-half n. santrhaf
half-frame glasses n. yarım çerçeve gözlük
paternal half-brother n. baba bir ana ayrı erkek kardeş
the 1st half n. 1. yarı
half a cup of water n. yarım bardak su
half teaspoon n. yarım çay kaşığı
half shirt n. yarım tişört
brick-and-half wall n. kalın bir tuğla duvar
half socks n. yarım çorap
half smile n. yarım ağız gülme
half eternity ring n. yarımtur yüzük
half eternity ring n. yarım tur yüzük
one and a half year n. bir buçuk yıl
half sovereign n. 10 şilin değerinde eski bir ingiliz altın parası
half aunt n. annenin veya babanın üvey kız kardeşi
half wit n. geri zekâlı
half-cock n. hazırlıksızlık
half-turn n. yarım dönüş
half pay n. fiili hizmette olmayan veya emeklilik dönemindeki ingiliz ordu subayına ödenen indirilmiş maaş
half-second n. dakikanın 120'de 1'i
half-way house n. orta nokta
half-minute n. lahza
half [scotland] n. ufak kadeh içki
half pint n. yarım pint
half-second n. yarım saniye
half [obsolete] n. kenar
half pound n. yarım libre
half bathroom n. (klozet ve lavabodan oluşan) küçük tuvalet
half-and-half n. melez
half-lie n. yalan yanlış şey
half life n. düşüş veya eskimeden önceki popülerlik veya kullanışlılık dönemi
half heck n. kapının alt yarısı
half-way house n. yarıyol hanı
half-minute n. kısa süre
half-a-crown n. iki buçuk şilin
half time n. devre arası
half-minute n. yarım dakika
half-circle n. yarım daire şeklindeki şey
half-blood n. orta incelikte yün
half-mile n. 800 metre
half [obsolete] n. altı aylık dönem
half-century n. ellili grup
half-sword [obsolete] n. küçük kılıç
half-mourning n. yarı matem dönemi
half-and-half n. iki şeyin eşit oranda karışımı
half door n. yarım kapı
half-way house n. uyum evi
half-lie n. tam olarak doğru olmayan şey
half-sword n. yakın dövüş
half-and-half n. çifte vatandaş
half [obsolete] n. yan
half mile n. yarım millik yarış
half-and-half [uk] n. iki çeşit bira karışımı
half-a-dollar n. elli sent
half-sword n. yarım kılıç
half door n. hollanda kapısı
half-birthday n. yarı doğum günü
half boarder n. yarı yatılı öğrenci
half-inch n. yarım inç
half cock n. hazırlıksızlık
half-birthday n. birisinin gerçek doğum gününden yaklaşık 6 ay önceki gün
half-bred n. kırma hayvan
half-minute n. an
half boarder n. yarım pansiyoner
half-cock n. fevrilik
half-gallon n. yarım galon
half-cock n. zihin bulanıklığı
half cock n. fevrilik
half cock n. zihin bulanıklığı
half-mourning n. yarım matem dönemi kıyafetleri
half-mile n. yarım millik yarış
half cap n. şapkayla hafifçe verilen selam
half-second n. an
one-half n. bütünün eşit iki parçasından her biri
half brother n. yarı kardeş
be left half open v. aralık kalmak
be left half finished v. yarım kalmak
half close v. aralık bırakmak
go off at half cocked v. hazırlıksız iş görmek
be left half finished v. yarıda kalmak
half finish v. yarılamak
cut in half v. yarıya bölmek
be too clever by half v. zekasına çok güvenmek
meet half way v. uzlaşmak
finish the half v. devreyi kapatmak
fold in half v. ikiye kıvırmak
fold in half v. ikiye katlamak
break in half v. ikiye bölmek (ekmeği vb)
put half the money in the bank v. paranın yarısını bankaya yatırmak
split the work half and half v. yapılacak işi yarı yarıya bölmek
go off at half cocked v. yolunu şaşırmak
draw a half moon v. yarımay çizmek
fly the flag at half-mast v. bayrağı yarıya indirmek
half-fall v. neredeyse düşmek
lower the flag to half-mast v. bayrağı yarıya indirmek
half-open v. biraz açmak
fly the flag at half-mast v. bayrakları yarıya indirmek
half-sole v. ayakkabıya yarım pençe vurmak
half-sole v. yarım pençe vurmak
go off at half-cocked v. sinirlenmek
have half a mind to v. -eceği gelmek
have half a mind to v. -esi gelmek
half-open v. aralamak
lower the flag to half-staff v. bayrağı yarıya indirmek
go off at half-cocked v. yolunu şaşırmak
half-sole v. yarım pençe vurmak (ayakkabıya)
lower a flag to half-staff v. bayrağı yarıya indirmek
be scared half to death v. çok korkmak
cut the expenses in half v. masrafları yarıya indirmek
complete half of v. yolu yarılamak
turn back half-way v. yarı yoldan dönmek
last a day and a half v. bir buçuk gün sürmek
take half v. (ilacı) yarım almak
spend half of his/her life in the music business v. hayatının yarısını müzik piyasasında harcamak
spend half of one's life in something v. hayatının yarısını bir şeye/bir yerde harcamak
spend half of one's life in something v. hayatının yarısını bir şeyle geçirmek
fold into half v. (kağıdı vb) ikiye katlamak
take a half day off from work v. işten yarım gün izin almak
take a half day off v. yarım gün izin almak
take a half day off v. yarım gün izin kullanmak
be half dead with a bullet hole in one's shoulder v. omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
fly the flag at half-staff v. bayrakları yarıya indirmek
take half measures v. yarım yamalak yapmak
split in half v. ikiye ayrılmak
cut in half v. yarıya indirgemek
cut in half v. yarıya düşürmek
fall by half v. yarı yarıya düşmek
half believe v. şüphelenmek
pay half for something v. bir şeyin yarısını ödemek
half-staff v. bayrağı yarıya indirmek
half-cock v. hazırlıksızlık nedeniyle başarısız olmak
half cock v. (silahın horozunu) yarı tetik haline getirmek
half-mast v. (bayrağı) yarıya indirmek
half-fill v. yarısını doldurmak
half hearted adj. isteksiz
half breed adj. melez
half blooded adj. melez
not half bad adj. hiç de fena olmayan
half way adj. yetersiz
half baked adj. yarı pişmiş
half-witted adj. salak
half-witted adj. ebleh
half cocked adj. düşüncesiz
half breed adj. kırma
more than half of adj. yarısından çoğu
half oval adj. yarımyuvarlak
half size adj. yarı ölçekli
half size adj. yarım boy
half trained adj. yarı eğitilmiş
half trained adj. yarı yetişmiş
half duplex adj. yarı çift yönlü
one more than half adj. yarısından bir fazlası
too clever by half adj. anasının gözü
too clever by half adj. kaçın kurası
half-assed adj. beceriksiz
half-witted adj. aptal
half-breed adj. melez
half-cock adj. tetiklemeye hazır
half-baked adj. deneyimsiz
half-length adj. yarım boy
half-hearted adj. isteksiz
half-breed adj. azma
half-bred adj. melez
half-light adj. loş
half-witted adj. gebeş
half-way adj. yarım yamalak
half-witted adj. açık ağızlı
half-time adj. yarım günlük
half-baked adj. yarı pişmiş
half-witted adj. dangalak
half-way adj. yetersiz
half-witted adj. budala
half-time adj. yarım günlük (iş/çalışma)
half-baked adj. iyi düşünülmemiş
half-size adj. yarı boyut
half-read adj. yüzeysel
half-blooded adj. melez
half-open adj. aralık
half-witted adj. ahmak
half-baked adj. aptalca
half-baked adj. düşüncesiz
half-caste adj. melez
half-baked adj. acemi
half-read adj. yarım okunmuş
half-breed adj. kırma
half-assed adj. işe yaramaz
half duplex adj. yarı dubleks
less than half adj. yarıdan daha az
half-breed adj. yarımkan
half-bred adj. yarımkan
half-witted adj. kalın kafalı
half full adj. yarı dolu
one and a half adj. bir buçuk katı
half blind adj. yarı kör
half sunk adj. yarıya kadar gömülmüş
half-buried adj. yarıya kadar gömülü
half-buried adj. yarı gömülü
half-buried adj. (toprağa) yarısına kadar gömülü
at half-staff adj. yarıya indirilmiş (bayrak)
a half-carat adj. bir buçuk karatlık
half-clothed adj. yarı giyinik
half-stunned adj. yarı baygın
half-dark adj. yarı karanlık
half empty adj. yarıya kadar boş
half empty adj. yarı yarıya boş
half-blind adj. yarı kör
half hidden adj. belli belirsiz
split half adj. ikiye bölünmüş
split half adj. yarıya bölünmüş
half-conscious adj. yarı bilinçli
half-drowned adj. neredeyse ölmüş
half-completed adj. kısmen tamamlanmış
half [dialect] [uk] adj. küçük
half-blooded adj. üvey
half-covered adj. kısmen örtülü
half-time adj. kısmi zamanlı
half-cracked adj. ahmak
half-clammed adj. yarı dolu
half-conscious adj. kısmen uyanık
half-cracked adj. salak
half-sighted adj. görüşü kusurlu
half-time adj. yarım zamanlı
half-covered adj. yarı kapalı
half-mad adj. tam olarak akla yatmayan
half-bred adj. üvey
half-cooked adj. yarı pişmiş
half-heard adj. kısmen duyulmuş
half-crazed adj. çileden çıkarılmış
half-joking adj. şakayla karışık
half-time adj. yarım zamanlı
half-filled adj. yarı dolu
half-forgotten adj. neredeyse unutulmuş
half-cut adj. kısmen ayrılmış
half-clad adj. yarı giyinik
half-shell adj. yarım kabuk şeklinde
half-remembered adj. yarım yamalak anımsanan
half-joking adj. yarı şaka yarı ciddi
half-cracked adj. yarı bunak
half-bred adj. iyi terbiye edilmemiş
half-grown adj. tam olgunlaşmamış
half-frozen adj. çok soğuk
half-sighted adj. anlayışı zayıf
half-formed adj. tam şekilli olmayan
half-mile adj. yarım millik
half-arsed adj. düşüncesiz
half-time adj. kısmi zamanlı
half-remembered adj. kısmen hatırlanan
half-blooded adj. ebeveynlerinden biri ortak olan
half-shut adj. yarı kapalı
half-english adj. yarı ingiliz
half-asleep adj. uyuruyanık
half-hoping adj. biraz umutlu
half-closed adj. kısmen kapalı
half-frozen adj. kısmen donmuş
half-faced adj. yarım yüz
half-crazed adj. yarı kaçık
half-bred adj. iyi eğitilmemiş
half-clad adj. kısmen giyinmiş
half-convinced adj. yarı emin
half-crazy adj. delimsirek
half mile adj. yarım millik
half-price adj. yarı fiyatlı
half-ruined adj. çürümüş
half-heard adj. yarı işitilmiş
half-learned adj. yarım yamalak öğrenilmiş
half-deserted adj. yarı tenha
half-heard adj. yarısı duyulmuş
half-deserted adj. yarı ıssız
half-ruined adj. ağır hasarlı
half-convinced adj. tam ikna olmamış
half-digested adj. tam olarak asimile edilmemiş
half-concealed adj. kısmen gizlenmiş
half-and-half adj. iki şeyi eşit olarak birleştiren
half-ruined adj. harap olmuş
half-human adj. yarı insan
half-right adj. yarı doğru
half-understood adj. kısmen anlaşılmış
half-eaten adj. kısmen tüketilmiş
half-time adj. yarı hızlı
half-cut adj. yarıya bölünmüş
half-mad adj. akıllıca olmayan
half-right adj. tam doğru olmayan
half-dazed adj. biraz kafası karışık
half-dazed adj. biraz şaşkın
half-drowned adj. neredeyse boğulmuş
half-strained adj. bozuk
half-used adj. kısmen kullanılmış
half-strained adj. melez
half-serious adj. şakayla karışık
half-starved adj. yetersiz beslenmiş
half-and-half adj. eşit katılım gerektiren
half-crazy adj. kafası gidik
half-learned adj. yanlış öğrenilmiş
half-arsed adj. iyi planlanmamış
half-cooked adj. tam pişmemiş
half-faced adj. profil gösteren
half-arsed adj. sağduyu göstermeyen
half-serious adj. yarı ciddi
half-closed adj. yarı kapalı
half-deaf adj. iyi duyamayan
half-shut adj. kısmen kapalı
half-gallon adj. yarım galonluk
half-crazy adj. delice
half-bred adj. ebeveynlerinden biri ortak olan
half-time adj. yarı hızlı
half-sighted adj. zayıf görüşlü
half-nude adj. yarı çıplak
at half cock adv. hazırlıksız
half yearly adv. altı aylık
at half cock adv. tetiği yarım çekilmiş halde
half and half adv. karışık
in half adv. yarım halde