mahkemede - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

mahkemede



Sens de "mahkemede" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
Law
mahkemede at bar expr.
Latin
mahkemede in curia expr.

Sens de "mahkemede" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 133 résultat(s)

Turc Anglais
General
mahkemede tanığın ifade verdiği yer witness stand n.
mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösteren essoinee n.
mahkemede bulunmayacağı için mazeret gösterenin vekil tayin ettiği kişi essoiner n.
mahkemede bulunmama mazereti essoin n.
sanık yeri (mahkemede) dock n.
duruşmada mahkemede bulunan/yer alan trialist n.
dini mahkemede yargı yetkisini kullanmak üzere atanan kimse principal n.
mahkemede gizli anlaşma yapma suçu işlemiş kimse prevaricator n.
(mahkemede) hazır bulunmak appear v.
mahkemede yargılanacak olmak face charges in court v.
mahkemede kendini savunmak defend oneself in court v.
mahkemede tartışmak discuss in court v.
askeri mahkemede yargılamak court-martial v.
mahkemede hazır bulunmak appear v.
mahkemede aklanmak be declared innocent v.
mahkemede aklanmak be absolved v.
mahkemede aklanmak be cleared of blame v.
sonu mahkemede bitmek end up in a court of law v.
soluğu mahkemede almak end up in a court of law v.
birini mahkemede temsil etmek represent someone in court v.
askeri mahkemede yargılanıyor olmak have a pending court-martial v.
mahkemede çözmek/halletmek settle it in court v.
mahkemede dava açmak file a lawsuit v.
mahkemede ifade vermek take the stand v.
sessiz kalmak (mahkemede) stand mute v.
vekil aracılığıyla mahkemede temsil edilmek compear [obsolete] v.
mahkemede tanıklık yaptıktan sonra çekilmek stand down v.
(mahkemede birini) temsil etmek represent v.
mahkemede yapılmayan extrajudicial adj.
Phrasals
(biri/bir grup) için mahkemede tanıklık/şahitlik etmek witness for (someone or something) v.
(mahkemede) düşünülmek come on v.
(mahkemede) değerlendirilmek come on v.
Phrases
(mahkemede) görüşülmeyi bekleyen on the docket expr.
Colloquial
yüksek mahkemede görülen in chancery expr.
Idioms
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek turn state's evidence v.
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek turn queen's evidence v.
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek turn king's evidence v.
mahkemede suçunu kabul etmek nod the nut [obsolete] v.
mahkemede tanıklık eden on the stand expr.
mahkemede şahitlik eden on the stand expr.
bunları mahkemede anlatırsın save it for the judge [cliché] expr.
derdini mahkemede anlatırsın save it for the judge [cliché] expr.
derdini hakime/mahkemede anlat save it for the judge [cliché] expr.
mahkemede anlatırsın tell it to the judge [cliché] expr.
Formal
(mahkemede) yargıç mahkemeye girerken ya da çıkarken ayağa kalkma komutu upstanding expr.
Speaking
on dakika sonra mahkemede olmalısın you're due in court in ten minutes expr.
sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
Trade/Economic
mahkemede duruşma trial n.
Law
halihazırda mahkemede değerlendirilen dava case at bar n.
mahkemede yemin etme oath-taking n.
mahkemede hazır bulunmama nonentry n.
mahkemede hakimin oturduğu yer the bench n.
mahkemede uygulanan para cezalarının üçüncü bölümünden elde edilen gelir third-penny n.
avukat aracılığıyla mahkemede temsil edilme appearance by counsel n.
bir üst mahkemede dava açma talebini içeren dilekçe bill of certiorari n.
bir özel davada davalının mahkemede hazır bulunmasını tekeffül eden kefil bail below n.
dini mahkemede olayın görüşülmesine son verilmesi indicavit n.
duruşmaya kadar sanığı mahkemede hazır bulunma külfetinden kurtaran mahkeme kararı binding over n.
ilgililerin mahkemede bulunmalarını sağlayan görevli bailiff n.
mahkemede hazır bulunma kefaleti safe pledge n.
mahkemede hazır bulunma appearance before the court n.
mahkemede gösterilecek olan delillerin tutulduğu oda property room n.
mahkemede gösterilecek olan delillerin tutulduğu oda evidence room n.
mahkemede savunma ve iddia makamının jüri üylerinin duyamayacağı bir şekilde ya da kayıt dışı konuştukları yargıcın kürsüsü önündeki özel alan sidebar n.
mahkemede avukatların sorularına cevap vermek (sanık/şahit) take the stand n.
mahkemede hazır bulunmayan şahsın mazur görülmesi essoin n.
mahkemede sanığın oturduğu yer dock n.
mahkemede hakimin oturduğu yer bench n.
mahkemede hakimlerin oturduğu yer banc n.
mahkemede tanıkların oturduğu yer witness box n.
mahkemede sanık kürsüsü bar n.
mahkemede sanığın oturduğu yer felon's dock n.
mahkemede dava açma file a suit n.
mahkemede hazır bulunmayan şahsın mazur görülmesi essoign n.
mahkemede verilen tutuklama müzekkeresi bench warrant n.
mahkemede duruşma trial at bar n.
mahkemede hazır bulunmama nonappearance in court n.
mahkemede hazır olmama nonappearance in court n.
sivil mahkemede açılan dava civil claim n.
tarafların mahkemede hazır bulunmaları appearance n.
vekil aracılığıyla mahkemede temsil edilme appearance by attorney n.
tarafların (mahkemede) hazır bulunması coming into court n.
tarafların (mahkemede) hazır bulunması appearing n.
mahkemede (kral, kraliçe veya devletin safında) suçunu itiraf edip af talep ederek suç ortağı aleyhine ifade verme approvement n.
mahkemede suçunu itiraf edip af talep ederek suç ortağı aleyhine ifade veren kimse approver n.
mahkemede itiraz eden kimse exceptant n.
mahkemede hazır bulunma kefaleti safe-pledge n.
mahkemede yapılan ön duruşma mention [australia/new zealand] n.
(mahkemede) tahliye edilme dismission n.
mahkemede yargıçların oturduğu yer bench n.
(yüksek mahkemede) memur cursitor [obsolete] n.
mahkemede kendini savunma günü day in court n.
mahkemede dava kararının belirlenmesinde taraflar arasındaki vatandaşların çeşitliliği diversity n.
(ingiltere'de) daha önce yüksek mahkemede veya nısfet mahkemesinde avukatlık yapması kabul edilmiş kimse solicitor n.
(mahkemede) kanunları okuyan kimse subreader n.
mahkemede çalışmak sit at chambers v.
itirazı reddetmek (mahkemede) overrule the objection v.
itirazı kabul etmek (mahkemede) sustain the objection v.
mahkemede ifade vermek testify in court v.
tutukluların mahkemede vb. hazır bulunmalarını sağlamak produce the prisoners v.
üçüncü bir şahıs ile ilgili mahkemede karşılıklı davalaşmak interplead v.
mahkemede bulunmamaya mazeret göstermek essoin v.
(mahkemede) açılış konuşmasını yapmak open v.
(birinin) mahkemede yargılanmasını emretmek commit [uk] v.
mahkemede ifadesini almayı reddetmek dismiss v.
mahkemede daha fazla ifadesini almayı reddetmek dismiss v.
(mahkemede, toplantıda) ara vermek call a recess v.
askeri mahkemede yargılamak court martial v.
mahkemede yargılanmak poll v.
şahitlik için (birine) mahkemede eşlik etmek sue v.
(mahkemede) jüri olmadan nonjury adj.
askeri mahkemede açılmış (dava) court-martialled adj.
askeri mahkemede açılmış (dava) court-martialed adj.
askeri mahkemede görülen (dava) court martialed adj.
mahkemede cevap vermeyen (stand) mute adj.
mahkemede sessiz kalan (stand) mute adj.
dışarıya kapalı bir mahkemede olan in chambers adj.
(suç) dini mahkemede yargılanabilir clergiable adj.
(suç) dini mahkemede yargılanabilir clergyable adj.
dışarıdan izleyici olmadan hakimin odasında veya mahkemede in camera adv.
dışarıya açık olmayan bir mahkemede in chambers adv.
söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir anything you say can and will be used against you in a court of law expr.
History
ingiltere'de yüksek mahkemede belgeleri mühürlemede kullanılan balmumunu hazırlayan görevli chafewax n.
ortaçağ kiliselerinin suç işleyen din adamlarının dini mahkemede yargılanmasını isteme ayrıcalığı clergy n.
feodal mahkemede hazır bulunarak efendisine hizmet yükümlülüğü suit and service n.
belirli bir mahkemede dava açma sözleşmesi suit covenant n.
feodal mahkemede hazır bulunarak efendisine hizmet yükümlülüğü suit service n.
Religious
(başpiskopos, piskopos, baş papaz, rahip, başdiyakoz) dini mahkemede yargıçlık yapmak üzere atanan kimse official n.
Military
askeri mahkemede yargılanacak olan bir mahkumun emniyetinden sorumlu deniz subayı provost marshal n.
Archaic
mahkemede yemin ile beyan etmek allege v.
Slang
mahkemede kendi aleyhinde tanıklıkta bulunmayı reddetmek five it v.
mahkemede suçun kabul edildiği iddiasıyla (birini) bir suça dahil etmek verbal v.