seyrek - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

seyrek



Sens de "seyrek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 40 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
seyrek sparse adj.
seyrek rare adj.
General
seyrek imprevalence n.
seyrek wide apart adj.
seyrek odd adj.
seyrek uncommon adj.
seyrek thin adj.
seyrek tenuous adj.
seyrek scarce adj.
seyrek unusual adj.
seyrek sporadic adj.
seyrek scattered adj.
seyrek straggly adj.
seyrek rare adj.
seyrek infrequent adj.
seyrek flimsy adj.
seyrek tenuious [obsolete] adj.
seyrek unfrequent adj.
seyrek occasional adj.
seyrek dainty [obsolete] adj.
seyrek dismal adj.
seyrek thin adj.
seyrek dripple adj.
seyrek foggy adj.
seyrek scrabbly adj.
seyrek seeld adj.
seyrek seldom adj.
seyrek seldseen [obsolete] adj.
seyrek seldom adv.
seyrek far between adv.
seyrek rarely adv.
Phrases
seyrek few and far between expr.
Idioms
seyrek few and far between expr.
Technical
seyrek infrequent adj.
seyrek thin adj.
Computer
seyrek loose adj.
Textile
seyrek loosely woven sparse n.
Biochemistry
seyrek rare adj.
Environment
seyrek impoverished adj.
Archaic
seyrek seld adj.

Sens de "seyrek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 107 résultat(s)

Turc Anglais
General
seyrek örgü openwork n.
seyrek yaş halkalı ağaç wide-ringed timber n.
seyrek bitki örtüsü sparse vegetation n.
seyrek kuyruklu at rattail n.
seyrek kuyruklu at rat-tail n.
seyrek nüfuslu bir ormanlık alanda seyahat eden veya yaşayan kimse bushwhacker [us/canada/australia] n.
kalabalık şehirden seyrek nüfuslu bölgelere geçiş overspill [uk] n.
seyrek şey skiff n.
seyrek şey skift n.
çok seyrek olmak be few and far between v.
seyrek örgülü bir kumaş veya yapıyla kaplamak network v.
seyrek (bir topluluk) thin adj.
seyrek (saç) thin adj.
seyrek dokunmuş loosely woven adj.
seyrek nüfuslu sparsely populated adj.
çok seyrek very loose adj.
seyrek saçlı hirtellous adj.
seyrek taneli open-grained adj.
seyrek eşyalı sparsely furnished adj.
aşırı seyrek ultrarare adj.
seyrek (dikilmiş) lax adj.
az ve seyrek nüfuslu desert adj.
seyrek dağılmış open adj.
(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) seyrek impoverished adj.
seyrek dağıtılmış dissipate [obsolete] adj.
seyrek görülür seldseen [obsolete] adj.
seyrek görülen sporadial adj.
aşırı seyrek supersubtle adj.
seyrek bir şekilde tenuously adv.
seyrek olarak (yayılmış bitki örtüsü vb) sparsely adv.
seyrek olarak seldom adv.
seyrek olarak rarely adv.
seyrek olarak infrequently adv.
seyrek bir biçimde thinly adv.
seyrek olarak unfrequently adv.
seyrek olarak unoften adv.
seyrek hacimden sık hacme down adv.
Phrases
seyrek olarak few and far between expr.
Colloquial
seyrek görülen şey a sometime thing n.
daha seyrek less frequently adv.
Technical
seyrek iksa open timbering n.
seyrek örnekleme subsampling n.
seyrek trafikli ağ thin route network n.
seyrek dokulu open-textured n.
seyrek dokunmuş loose woven adj.
seyrek taneli open-grained adj.
az seyrek sparsed adv.
Computer
seyrek nokta sparse dots n.
Informatics
seyrek trafikli ağ thin route network n.
seyrek matris sparse matrix n.
seyrek denklemler sparse equations n.
seyrek veriler sparse data n.
Telecom
seyrek  veriler sparse data n.
seyrek kip sparse mode n.
seyrek güzergahlı ağ thin route network n.
Textile
seyrek dokunmuş bir kumaş türü folk weave n.
seyrek dokunmuş loosely adj.
seyrek dokunmuş loose-weave adj.
Architecture
kiralık bir araziye kurulan seyrek taş temelli küçük, ahşap ev chattel house n.
Construction
seyrek iksa open timbering n.
Medical
seyrek rahatsızlık rare disorder n.
seyrek görülen bir hastalık a rare disease n.
seyrek görülen hastalık orphan disease n.
seyrek görülen hastalıklar rare diseases n.
seyrek görülen hastalık rare disease n.
seyrek rastlanan rarely encountered adj.
Pathology
adetin seyrek olması oligomenorrhea n.
seyrek görülen sporadical adj.
Food Engineering
seyrek görülen sporadic adj.
Gastronomy
üzüm posasının son tortularından yapılan düşük kaliteli seyrek şarap rape wine n.
Math
seyrek gruplar sporadic groups n.
Physics
seyrek atmosfer thin atmosphere n.
Marine Biology
seyrek deniz çayırı sparse seagrass n.
Astronomy
uzayda yıldız gibi büyük madde yığınlarının dışında var olan gaz veya toz benzeri ince ve seyrek madde medium n.
Botanic
kuzey amerika'daki kumlu plajlarda yetişen, seyrek çiçekli ve çok büyümeyen bir bitki toothcup (rotala ramosior) n.
amerika'da yetişen birleşik meyve yaprakları seyrek çiçekleri olan yaygın çok yıllık bir ot american nightshade (penthorum sedoides) n.
amerika'da yetişen birleşik meyve yaprakları seyrek çiçekleri olan yaygın çok yıllık bir ot ditch stonecrop n.
yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi false foxglove (aureolaria virginica) n.
yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi downy false foxglove n.
yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi downy yellow false foxglove n.
yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi downy oak leach n.
kaliforniya'ya özgü seyrek dallı bir bitki salvia spathacea n.
kaliforniya'ya özgü seyrek dallı bir bitki pitcher sage n.
seyrek bir şekilde yayılan effuse adj.
Apiculture
seyrek kuluçka scattered brood n.
Linguistics
seyrek noktalama open punctuation n.
Geography
ağırlıklı olarak çimle kaplı ama seyrek olarak ağaçların yetiştiği arazi tree steppe n.
kuzey kanada'da ağaçsız, çorak ve seyrek yerleşimli bir bölge barren grounds n.
kuzey kanada'da ağaçsız, çorak ve seyrek yerleşimli bir bölge barren lands n.
kuzey kanada'da seyrek yerleşimli bir tundra bölgesi the barren lands n.
kuzey kanada'da seyrek yerleşimli bir tundra bölgesi the barren grounds n.
güney afrika'da yüzölçümü bakımından en büyük ancak en seyrek nüfuslu bölge northern cape n.
ağaçsız ve seyrek bitki örtüsüne sahip yüksek ve engebeli bir arazi down n.
ağaçsız ve seyrek bitki örtüsüne sahip yüksek ve engebeli bir arazi downs n.
somerset'in kuzey ve orta bölümünü kapsayan seyrek nüfuslu sulak düzlük somerset levels and moors n.
Geology
seyrek toprak öğeleri rare earth elements n.
Basketball
çok seyrek şut kaçıran oyuncu deadly shooter n.
Ornithology
kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu tobacco box (philemon corniculatus) n.
kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu friarbird n.
kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu four-o'clock n.
kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu four-o'clock (philemon corniculatus) n.
kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu friar bird n.
Slang
seyrek nüfuslu ve ücra kırsal bölge rhubarb n.
çok seyrek (as) rare as rocking horse crap adj.
çok seyrek (as) rare as rocking horse manure adj.
çok seyrek (as) rare as rocking horse poo adj.
çok seyrek (as) rare as rocking horse shit adj.