striking - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

striking

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "striking" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 21 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
striking adj. çarpıcı
General
striking n. vurma
striking n. geçici desteklerin alınması
striking adj. dikkati çeken
striking adj. göz alıcı
striking adj. şaşırtıcı
striking adj. vuran
striking adj. usturuplu
striking adj. frapan
striking adj. grevdeki
striking adj. çarpan
striking adj. çarpıcı
striking adj. göze çarpan
striking adj. dikkat çekici
striking adj. göze çarpıcı
Technical
striking n. cam opallaşması
striking n. elektrikli ince kaplama
Geography
striking adj. göze çarpıcı
striking adj. dikkat çekici
Military
striking n. müsademe
striking n. vuruş

Sens de "striking" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 106 résultat(s)

Anglais Turc
General
striking feature n. göze çarpan özellik
mobile striking force n. çevik güç
striking lightly n. çırpıştırma
striking resemblance n. çarpıcı benzerlik
striking resemblance n. şaşırtıcı benzerlik
striking claims n. çarpıcı iddialar
striking parallel n. dikkat çekici benzerlik
striking parallel n. dikkat çekici paralellik
sudden and striking realization n. bir anda gelen aydınlanma
sudden and striking realization n. ani aydınlanma
bear a striking resemblance to v. tam bir kopyası olmak
bear a striking resemblance to v. bire bir benzemek
bear a striking resemblance to v. şaşırtıcı derecede benzemek
bear a striking similarity v. aşırı derecede benzerlik göstermek
be within striking distance of v. çok yaklaşmak
be within striking distance of v. ramak kalmak
be within striking distance of v. eşiğine gelmek
be within striking distance of v. burun buruna gelmek
come within striking distance of v. çok yaklaşmak
come within striking distance of v. ramak kalmak
come within striking distance of v. eşiğine gelmek
come within striking distance of v. burun buruna gelmek
within striking distance adv. vurulacak mesafede
within striking distance adv. darbe indirecek mesafede
Colloquial
striking example n. çarpıcı örnek
Idioms
striking distance n. birkaç adımlık mesafe
striking distance n. çok yakın mesafe
striking distance n. eli kulağında
get within striking distance v. etkilenme alanı içinde olmak
get within striking distance v. etkilenme alanına girmek
bear a striking resemblance to v. tıpkısının aynısı olmak
bear a striking resemblance to v. tıpatıp benzemek
within striking distance expr. bir adım mesafede
in striking distance expr. bir adım mesafede
in striking distance expr. birkaç adım mesafede
within striking distance expr. birkaç adım mesafede
within striking distance expr. çok yakın
within striking distance expr. çok yakın mesafede
in striking distance expr. çok yakın
in striking distance expr. çok yakın mesafede
within striking distance (of something) expr. eli kulağında
in striking distance (of something) expr. eli kulağında
in striking distance (of something) expr. (yapmaya/bir şeye) ramak kalmış
within striking distance (of something) expr. (yapmaya/bir şeye) ramak kalmış
within striking distance expr. bitmek üzere
within striking distance expr. bitmeye yakın
within striking distance expr. sonuna yaklaşmış
within striking distance expr. tamamlanmak üzere
in striking distance expr. bitmek üzere
in striking distance expr. bitmeye yakın
in striking distance expr. sonuna yaklaşmış
in striking distance expr. tamamlanmak üzere
in striking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) bir adım mesafede
in striking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) birkaç adım mesafede
in striking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) çok yakın
in striking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) çok yakın mesafede
in striking distance (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) dibinde
in striking distance (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) çok yakınında
within striking distance (of someone or something) expr. (birinden/bir şeyden) bir adım mesafede
within striking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) çok yakın
within striking distance (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) çok yakınında
Trade/Economic
striking of the balance n. bilanço tanzimi
striking a balance n. hesabı dengeleme
striking price n. icra fiyatı
striking price n. uygulama fiyatı
Law
striking of the balance n. bilanço tanzimi
striking out pleadings n. mahkeme hükümlerini yerine getirmeyen tarafın ileri sürdüğü iddiaların silinmesi
Technical
arc striking and stabilizing device n. ark başlatma ve dengeleme cihazı
striking potential n. elektrik akımı boşaltma seviyesi
striking plate n. karşılık plakası
striking surfaces n. öpüşen yüzeyler
over-striking n. üstüne yazma
striking pin n. yeni tabaklanmış deriden tortuyu sıyırma bıçağı
Electric
striking voltage n. amorsaj gerilimi
striking tension n. amorsaj gerilimi
ignition or striking voltage n. yanma veya amorsaj gerilimi
Construction
formwork striking n. kalıp sökme
formwork striking n. kalıbın sökülmesi
Chemistry
striking formwork n. kalıbın çıkarılması
Military
carrier striking force n. uçak gemileri ve onlara eşlik eden savaş gemilerinden oluşan deniz gücü
commander striking fleet atlantic n. atlantik darbe filosu komutanı
amphibious striking force n. amfibi vurucu gücü
amphibious striking force n. amfibi vurucu kuvvet
main striking element n. asli vurucu unsur
striking fleet atlantic n. atlantik darbe filosu
mobile strategic striking force n. çevik stratejik vurucu kuvvet
mobile striking force n. çevik vurucu kuvvet
submarine striking forces n. denizaltı darbe kuvvetleri
commander naval striking and support forces south n. güney bölge deniz darbe ve destek kuvvetleri komutanı
air striking force n. hava vurucu kuvveti
air striking force n. hava darbe kuvveti
ground striking force n. kara vuruş kuvveti
ground striking force n. kara vurucu kuvveti
striking power n. müsademe gücü
striking echelon n. müsademe kademesi
surface striking forces n. su üstü vurucu kuvvetleri
carrier striking force n. uçak gemisi vurucu kuvveti
attack carrier striking forces n. uçak gemisi vurucu kuvvetleri
striking power n. vurucu güç
striking velocity n. vurucu hız
striking force area n. vurucu kuvvet bölgesi
striking force n. vurucu kuvvet
striking echelon n. vuruş kademesi
striking velocity n. vuruş hızı
Sport
striking circle n. çim hokeyinde kale önündeki yarı dairesel alan
Boxing
striking bag n. kum torbası