stuck - Turc Anglais Dictionnaire

stuck

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "stuck" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 10 résultat(s)

Anglais Turc
General
stuck adj. mahsur
We were stuck on the island because of the storm.
Fırtına yüzünden adada mahsur kaldık.

More Sentences
stuck adj. sıkışma
The cassette was stuck in the old VCR.
Kaset eski VCR'da sıkışmıştı.

More Sentences
stuck adj. takılmış
I got stuck on the linear equation in the second question.
İkinci sorudaki doğrusal denklemde takılıp kaldım.

More Sentences
stuck adj. takılmış
I got stuck in a traffic jam.
Trafik sıkışıklığına takıldım.

More Sentences
stuck adj. saplanmış
stuck adj. tutkun
stuck adj. çıkmazda
stuck adj. şaşırıp kalmış
stuck adj. kımıldamaz
Technical
stuck adj. yuvasında sıkışmış (piston segmanı)

Sens de "stuck" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 169 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
be stuck in v. mahsur kalmak
Tom was stuck in Boston because of the snow storm.
Tom kar fırtınası yüzünden Boston'da mahsur kaldı.

More Sentences
be stuck v. mahsur kalmak
They were stuck for hours in a traffic jam.
Trafik sıkışıklığında saatlerce mahsur kaldılar.

More Sentences
stuck-up adj. burnu havada
General
be stuck v. sıkışmak
The key is stuck.
Anahtar sıkıştı.

More Sentences
be stuck in v. saplanmak
Tom's car is stuck in the mud.
Tom'un arabası çamura saplanmış.

More Sentences
get stuck v. saplanmak
The car got stuck in the mud.
Araba çamura saplandı.

More Sentences
get stuck in v. sıkışıp kalmak
Have you ever gotten stuck in an elevator?
Hiç asansörde sıkışıp kaldın mı?

More Sentences
get stuck in v. saplanıp kalmak
Tom got stuck in a snow drift.
Tom bir kar yığınında saplanıp kaldı.

More Sentences
stuck-up adj. kibirli
I think Tom is stuck-up.
Tom'un kibirli olduğunu düşünüyorum.

More Sentences
stuck-up adj. kendini beğenmiş
I think that Tom is stuck-up.
Bence Tom kendini beğenmişin teki.

More Sentences
Colloquial
be stuck v. sıkışıp kalmak
We've been stuck here for three months.
Üç aydır burada sıkışıp kaldık.

More Sentences
stuck in traffic adj. trafiğe takılmış
I got stuck in traffic.
Trafiğe takıldım.

More Sentences
stuck in traffic adj. trafikte sıkışıp kalmış
Nobody likes to be stuck in traffic.
Kimse trafikte sıkışıp kalmaktan hoşlanmaz.

More Sentences
Idioms
(stuck) in a rut adj. rutine bağlamış
I'm stuck in a rut in my boring job and need to do something new.
Sıkıcı işimde rutine bağladım ve yeni bir şey yapmam gerekiyor.

More Sentences
General
(the money) be stuck in atm machine n. atm'ye para sıkışması
stuck-inside vehicle accident n. sıkışmalı araç kazası
stuck-inside vehicle accident n. sıkışmalı kaza
stuck-inside vehicle accident n. sıkışmalı trafik kazası
being stuck n. sıkışmışlık
be stuck on v. vurulmak
be stuck v. çıkamamak
be stuck v. tutulmak
be stuck in a difficult situation v. zor durumda kalmak
stare like a stuck pig v. ağzı açık ayran delisi gibi bakmak
be stuck v. saplanmak
be stuck v. batmak
be stuck in an elevator v. asansörde kalmak
be stuck with v. üstlenmek
be stuck on v. tutulmak
stuck on v. vurulmak
be stuck with v. yüklenmek
be stuck on v. bağlanmak
get stuck on v. tutulmak
get stuck v. çıkmaza girmek
get stuck on v. aşık olmak
get stuck with v. başına kalmak
get stuck v. içinden çıkamamak (problem vb)
be stuck in traffic v. trafiğe takılmak
get stuck in v. kıran kırana mücadele etmek
be stuck (in) v. mahsur kalmak
be stuck-up v. kurum kurum kurulmak
get stuck on v. -e yapışıp kalmak
be stuck in the middle of nowhere v. kuş uçmaz kervan geçmez (ücra) bir yere çakılıp/kısılıp kalmak
be stuck in the middle of nowhere v. dağ başında mahsur kalmak
(the money) be stuck in atm machine v. para atm'ye sıkışmak
be stuck on a teacher's salary v. bir öğretmen maaşına talim etmek
get stuck on the question v. soruda takılmak
be stuck in customs v. gümrükte takılmak
stuck up adj. azametli
stuck on adj. yapışık
stuck in adj. saplı
stuck-up adj. burnu havalarda
Colloquial
get stuck in the traffic v. trafiğe takılmak
get stuck in one’s head v. kafasına kazınmak
be stuck for v. '-de zorlanmak/tıkanmak
be stuck for (something) v. (bir şey) aklına gelmemek
be stuck for v. aklına gelmemek
be stuck for (something) v. (bir şeyden) yoksun olmak
be stuck for v. '-i bulamakta sıkıntı çekmek
be stuck for v. '-den yoksun olmak
be stuck for (something) v. (bir şeyde) zorlanmak/tıkanmak
be stuck for (something) v. (bir şeyi) kalmamak
be stuck for v. -i bulmakta zorlanmak
be stuck for (something) v. (bir şeyi) olmamak
be stuck for (something) v. (bir şeye) sıkışmak
be stuck for v. '-i olmamak
be stuck for v. '-i kalmamak
be stuck for v. '-e sıkışmak
be stuck for (something) v. (bir şey) bulamakta sıkıntı çekmek
be stuck for (something) v. (bir şey) bulmakta zorlanmak
get stuck in [uk] v. (yemeğe) yumulmak
get stuck into (something) [uk] v. (bir şeye/şeyde) sıkışıp kalmak
get stuck in [uk] v. canla başla yapmak/mücadele etmek
get stuck into (something) [uk] v. (bir şeye) saplanıp/takılıp kalmak
get stuck into (something) [uk] v. (bir şeye) gömülmek
get stuck in [uk] v. (yemeğe) gömülmek
stuck in traffic adj. trafikte kalmış
stuck in traffic adj. trafiğe yakalanmış
Idioms
stuck-up n. burnu büyük
stuck in the muddle v. belaya batmak
stuck in the muddle v. çamura saplanmak
get stuck in the middle v. bir yerde saplanıp kalmak
get stuck in the middle v. bir sorunun ortasında kalakalmak
be stuck in a rut v. çakılı kalmak
be stuck behind a desk all day v. bütün gün ofiste çakılı kalmak
be stuck in a groove v. (kendi) köşesine tıkılıp kalmak
squeal like a stuck pig v. köşeye sıkışmış domuz gibi ciyaklamak
be stuck for words v. söyleyecek söz bulamamak
get stuck in/into (uk) v. yemeğe oturmak
get stuck in/into (uk) v. bir şeyin müptelası olmak
be stuck in a rut v. rutine bağlamak
be stuck behind a desk all day v. bütün gün ofiste tıkılı kalmak
be stuck on a treadmill v. monoton ve kendini tekrar eden bir hayat yaşamak
be stuck on v. birini çılgınlar/deliler gibi sevmek
be stuck on v. (bir noktayı) anlayamadığı için sonrasına ilerleyememek
be stuck on v. birine vurgun/yanık olmak
be stuck on v. (bir şeyi) aklına/kafaya takmak
be stuck on v. birine aşık/sevdalı olmak
be stuck on v. birine vurulmak/tutulmak
be stuck on v. bir düşünceye/fikre saplanıp kalmak
be stuck on v. bir duyguya/hisse takılıp/saplanıp kalmak
be stuck on v. birine abayı yakmak/gönlünü kaptırmak
be stuck on v. birine çıldırasıya aşık olmak
be stuck on v. (bir noktada) takılmak/takılıp kalmak
be stuck in a time warp v. zamanın gerisinde kalmak
be stuck in a time warp v. demode kalmak
be stuck in a time warp v. zaman durmuş olmak
be stuck in a time warp v. geçmiş bir zamanda takılıp kalmak
be stuck in a time warp v. taş devrinde/geçmişte takılıp kalmak
be stuck on (someone) v. (birine) aşık olmak
be stuck on (someone) v. (birine) vurulmuş olmak
be stuck on (someone) v. (birine) kapılmak
be stuck on (someone) v. (birine) gönlünü kaptırmak
be stuck on v. '-e bayılmak
be stuck on (someone) v. (birine) tutkun olmak
be stuck on v. '-e tutkun olmak
be stuck on v. -e düşkün olmak
be stuck on (something) v. (bir şeye) takılıp kalmak
be stuck on (something) v. (bir şeyde) takılmak
be stuck on (something) v. (bir şeye) saplanıp kalmak
have (one's) head (stuck) up (one's) arse v. salaklık yapmak
have (one's) head (stuck) up (one's) arse v. kendinden başka kimseyi önemsememek
stuck with adj. istemediği halde bir şeyle baş başa bırakılmış
stuck with someone or something adj. istemediği biriyle/bir şeyle baş başa bırakılmış
stuck with adj. esir olmuş
stuck with someone or something adj. biri/bir şey başına kalmış
stuck with someone or something adj. biri/bir şey üstüne yıkılmış
stuck with adj. üstüne yıkılmış
stuck with adj. başına kalmış
stuck with someone or something adj. biri/bir şey sırtına yüklenmiş
stuck with adj. sırtına yüklenmiş
stuck with someone or something adj. birine/bir şeye esir olmuş
stuck with someone or something adj. biri/bir şey üstüne kalmış
stuck with adj. üstüne kalmış
(stuck) in a rut adj. kısır döngüye girmiş
(stuck) in a rut adj. monotonlaşmış
stuck on someone or something adj. birine/bir şeye tutulmuş
stuck in a groove [uk] adj. (kendi) köşesine tıkılıp kalmış
stuck on someone or something adj. birine/bir şeye aşık
stuck on someone or something adj. birine/bir şeye yapışıp kalmış
stuck on someone or something adj. birine/bir şeye bağlanmış
stuck on someone or something adj. birine/bir şeye yapışmış
the name stuck expr. lakabı öyle kaldı
the name stuck expr. takılan lakap yapıştı kaldı
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. iki ucu boklu değnek
(caught/stuck) between a rock and a hard place expr. iki arada bir derede kalmış
you're like a stuck record expr. bozuk plak gibisin
Speaking
i am stuck with this name expr. bu isim üstüme yapıştı kaldı
we're stuck in traffic expr. trafiğe takıldık
I was stuck in the elevator expr. asansörde kaldım
Trade/Economic
be stuck in customs v. mallar gümrüğe takılmak
be stuck in customs v. gümrüğe takılmak
Technical
stuck rings n. yuvasında sıkışmış piston segmanları
stuck shank n. yapıştırma ayak
Traffic
be stuck in traffic v. trafiğe takılmak
be stuck in traffic jam v. trafiğe yakalanmak
Military
stuck microphone n. telsiz mandalının basılı kalması sonucunda sürekli harici yayın yapılması
Football
get stuck in v. kıran kırana mücadele etmek
be stuck on the bench v. yedek kulübesine mahkum olmak
Slang
bleed like a stuck pig v. çok kanaması olmak
have your head stuck up your arse v. kendinden başka kimseyi önemsememek
stuck on stupid adj. salaklaşmış
stuck on stupid adj. aptallaşmış
stuck on stupid adj. aptallık üstüne yapışmış
stuck on stupid adj. aptalca/salakça davranıp duran
stuck on stupid adj. aptala/salağa bağlamış
British Slang
bleed like a stuck pig v. çok kanamak
bleed like a stuck pig v. oluk gibi kanamak