tail - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

tail

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "tail" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 80 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
tail n. kuyruk
General
tail n. son bölüm
tail n. popo
tail n. nihayet
tail n. kuyruk (hayvana ait)
tail n. peşine takılan kimse
tail n. kıç
tail n. etek (giysiye ait)
tail n. tuğ
tail n. arka
tail n.
tail n. arka kısım
tail n. yazı
tail n. son
tail n. şartlı tasarruf (miras)
tail n. kamçı
tail n. kuyruk
tail n. paranın resimsiz tarafı
tail n. tişört ucu
tail n. gömlek ucu
tail n. ceket ucu
tail n. iz
tail n. sayfa altı boşluğu
tail n. etek
tail n. dümen
tail n. dizi
tail n. sıra
tail n. uçurtmanın ince ve uzun kuyruğu
tail n. bombanın arka kısmı
tail n. (saçta) örgü
tail n. kuyruğun sonu
tail n. kuyruğun en sonu
tail n. atık
tail n. üretim atığı
tail n. kitabın al köşesi
tail n. derenin/havuzun alt tarafı
tail n. son kısım
tail n. son bölüm
tail n. bir şeyin en aşağıdaki istenmeyen kısmı
tail n. bir çatının açık kısmı
tail n. arduvaz
tail v. sapını ayıklamak
tail v. gütmek
tail v. peşine takılmak
tail v. kuyruk takmak
tail v. izlemek
tail v. azalmak
tail v. kuyruk yapmak
tail v. yakından izlemek
tail v. kuyruk eklemek
tail v. kuyruk takmak
tail v. kuyruğunu almak
tail v. kuyruğunu sökmek
tail v. kuyruğunu koparmak
tail v. sonuna takılmak
tail v. ucuna takılmak
tail v. (arka tarafı) karaya oturmak
tail v. gizlice takip etmek
tail v. gizlice izlemek
tail v. kuyruk ile bağlamak
tail adj. kuyruk
tail adj. kuyrukta olan
tail adj. arkada olan
Colloquial
tail n. birini takip etmesi için tutulan dedektif
Law
tail n. sınırlama
tail n. takyit edilme
Technical
tail n. kuyruk (cam)
tail n. kuyruk
tail n. tuğ
tail v. kuyruk takmak / yapmak
tail v. ucuna takılmak
tail v. ucunu duvara yerleştirmek
Automotive
tail n. kuyruk
Aeronautic
tail n. kuyruk
Marine
tail v. kıç taraftan demirlemek
Literature
tail n. şiir dörtlüğündeki son kısa mısra
Slang
tail n. cinsel obje olarak görülen kadın
tail n. kıç
tail n. seks
tail n. vajina

Sens de "tail" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
tail bone n. kuyruk kemiği
tail fin n. kuyruk yüzgeci
ornamental tail feather n. çığa
tail gater n. trafikte diğer araçların arkasına yapışan araç
white tail n. beyaz kuyruk
tail light n. arka lambası
long tail pair n. uzun kuyruklu çift
pony tail n. at kuyruğu
tail coat n. frak
tail rotor n. kuyruk pervanesi
horizontal tail n. yatay kuyruk
tail wind n. arkadan esen rüzgar
tail fuse n. dip tapa
pig tail n. domuz kuyruğu
vertical tail n. dik kuyruk
fat rendered from the tail of a sheep n. kuyrukyağı
twin tail n. iki kuyruklu
tail end n. son uç
tail end n. son
lobster tail n. ıstakoz kuyruğu
kite tail n. uçurtma kuyruğu
tail wind n. rüzgar yönünün seyir halindeki araçla aynı olması
tail parachute n. kuyruk paraşütü
dove tail n. zıvana
tail lamp n. arka lambası
tail light n. arka ışık
dove tail n. güvercin kuyruğu
hard tail chopper n. arka süspansiyonu olmayan
mare's-tail n. atkuyruğu
tail-lamp n. arka lambası
tail-light n. arka lambası
pony-tail n. at kuyruğu
tail coat n. kuyruklu ceket
tail feather n. kuyruk tüyü
tail end n. kıç
tail end n. arka kısım
elephant tail n. fil kuyruğu
tail docking n. kuyruğun kesilerek kısaltılması (köpek)
the tail section of the plane n. uçağın kuyruk kısmı
dinosaur tail n. dinozor kuyruğu
tail spike n. dinozor kuyruğu
tail comb n. kuyruklu tarak
pin the tail on the donkey n. bir çocuk oyunu
tail whip n. bisikleti altından çıkararak direksiyonundan tutmak suretiyle aksi istikamette çevirerek döndürme hareketi
cat tail n. kedi kuyruğu
tail number of the aircraft n. uçağın kuyruk numarası
tail end n. kuyruk sokumu
pin the tail on the donkey n. eşeğe kuyruk tak (bir parti oyunu)
top and tail n. meyve veya sebzenin iki ucundaki sert kısımlarını kesip atmak (yeşil fasulye vs)
fairy tail n. peri kuyruğu
tail beam n. ilave parça
tail-end n. bi şeyin en arkasındaki bölüm
tail-end n. arka kısım
tail-off n. yavaş yavaş azalma/küçülme
tail-end n. kıç
tail-end n. son
tail stock n. punta başlığı
rat-tail n. geri kalanı kısa kesilmiş saçın enseye doğru sarkan uzun ince tutamı
rat-tail n. çok az kılı olan ya da kılsız at kuyruğu
rat-tail n. seyrek kuyruklu at
lobster tail n. vücudun alt kısmına giyilen eklemli zırh
daggle-tail n. ahlaksız kadın
daggle-tail n. iffetsiz kadın
dog tail n. köpek kuyruğu
draggle-tail n. etekleri yerde sürünen kadın
draggle-tail n. pasaklı kadın
rooster tail n. suda hızla hareket eden deniz taşıtının geride bıraktığı kavisli beyaz su ve püskürtme
rooster-tail n. horoz kuyruğuna benzeyen kavisli bir şekli olan ince parçacıklı kitle
shirt-tail n. gömleğin belden aşağı sarkan bölümü
be unable to make head or tail of v. akıl erdirememek
tail off v. azalarak sona ermek
tail off v. yavaş yavaş kaybolmak
turn tail v. tüymek
turn tail v. kaçmak
wag the tail v. kuyruk sallamak
tail off v. azalmak
catch somebody by the tail v. kuyruğunu kısmak
tail off v. azalarak kaybolmak
turn tail v. toz olmak
work one's tail off v. çok sıkı çalışmak
twist the lion's tail v. ingilizlerin damarına basmak
turn tail v. sıvışmak
high-tail v. fırlamak
tail off v. kötüye gitmek
tail away v. kötüye gitmek
tail away v. azalmak
whisk one's tail v. kuyruk sallamak
wag one's tail v. kuyruğunu sallamak
wag one's tail v. kuyruk sallamak
whisk one's tail v. kuyruğunu sallamak
swish one's tail v. kuyruk sallamak
flick one's tail v. kuyruk sallamak
swish one's tail v. kuyruğunu sallamak
flick one's tail v. kuyruğunu sallamak
thrash one's tail v. kuyruğunu (kırbaç gibi) sallamak
lose a tail v. (araba ile) peşindekilerden kurtulmak
tail out v. motorlu testerenin ağzından çıkan keresteyi yönlendirmek
top and tail v. bebeğin yüzünü ve poposunu yıkamak
high-tail v. sıvışmak
high-tail v. tüymek
fee tail v. (mirası) belirli varis grubuna sınırlandırmak
rooster-tail v. horoz kuyruğu gibi hareket etmek
without a tail adj. kuyruksuz
having a tail adj. kuyruklu
tail-heavy adj. kuyruğu ağır
tail-shaped adj. kuyruk şeklinde
tail-shaped adj. kuyruk biçimli
tail-shaped adj. kuyruk biçiminde
rat-tail adj. sıçan kuyruğuna benzeyen
rat-tail adj. bir parçası sıçan kuyruğunu andıran
daggle-tail adj. etekleri çamur, toprak sürüklenerek kirlenmiş (giysi)
fish-tail adj. balık kuyruğu gibi
fish-tail adj. balık kuyruğunu andıran
fish-tail adj. balık kuyruğu gibi hareket eden
fish-tail adj. balık kuyruğu gibi işleyen
Phrasals
tail back v. (trafikte) uzun bir kuyruk oluşmak
(traffic) tail back v. trafik sıkışmak
tail away v. yön değiştirmek
tail off v. yön değiştirmek
tail out (from something) v. kuyruk gibi başını alıp gitmek
tail out (from something) v. kuyruk gibi uzayıp gitmek
tail out (from something) v. uzayıp gitmek
tail out (from something) v. upuzun bir kuyruk oluşturmak
tail out v. dağılıp gitmek
tail out v. dağılıp yok olmak
tail out v. kaybolup gitmek
tail out v. gözden kaybolmak
tail into (something) v. (bir şeyin) sonuna eklenmek
tail into (something) v. (bir şeye) karışmak
tail into (something) v. (bir şeyin) sonuyla birleşmek
tail into (something) v. (bir şeyle) bir noktada birleşmek
tail into (something) v. sonunda (bir şeyle) birleşmek
tail into v. -e akmak
tail into v. -e dökülmek
tail (something) in(to) (something) [dated] v. (bir şeyi bir şeye) takmak/çakmak
tail down v. küçülmek
tail down v. önemini kaybetmek
tail down v. gittikçe ufalmak
tail down v. yavaş yavaş azalmak
tail down v. zayıflamak
tail down v. daha az aktif olmak
Proverb
better be the head of a dog than the tail of a lion ata kuyruk olmaktansa fareye baş olmak yeğdir
better be the head of a dog than the tail of a lion öküz ayağı olmaktansa buzağı başı olmak yeğdir
better be the head of a dog than the tail of a lion bir boğanın kuyruğu olmaktansa bir tavuğun başı ol
better be the head of a dog than the tail of a lion daha mütevazı da olsa kendi işinin patronu olmak, başkasının yanında çalışmaktan daha iyidir
Colloquial
put the tail back on v. tekrar takibe almak
drag (one's) tail v. kıçını sürümek
drag (one's) tail v. sallanmak
drag (one's) tail v. ağırdan almak
drag (one's) tail v. aylaklık/tembellik yapmak
drag (one's) tail v. ağır ağır/yavaş yavaş/uyuşuk uyuşuk yapmak
drag (one's) tail v. gönülsüzce/isteksiz yapmak
drag (one's) tail v. ayak sürümek
drag (one's) tail v. (bir yeri) terk etmek
drag (one's) tail v. çıkıp gitmek
drag (one's) tail v. defolup gitmek
drag (one's) tail v. kıçını kıpırdatmak/kaldırmak
drag (one's) tail v. hemen çıkıp gitmek
be chasing tail v. boşuna uğraşıp durmak
be chasing tail v. boşa kürek çekmek
be chasing tail v. nafile uğraşmak
be chasing tail v. yaptığı bir işe yaramamak
be chasing tail v. aynı yerde dönüp durmak
be chasing tail v. ilerleme kaydedememek
be chasing tail v. yerinde saymak
be chasing tail v. dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak
get off my tail! expr. düş yakamdan!
on (one's) tail expr. (birinin) peşinde
on (one's) tail expr. (birinin) kuyruğunda/ensesinde
on (one's) tail expr. (birini) yakın takipte
on someone's tail expr. birinin peşinde
on someone's tail expr. birinin kuyruğunda/ensesinde
on someone's tail expr. birini yakın takipte
on your tail expr. peşinde
on your tail expr. kuyruğunda
on your tail expr. ensende
on your tail expr. yakın takipte
on somebody’s tail expr. birinin peşinde
on somebody’s tail expr. birinin kuyruğunda/ensesinde
on somebody’s tail expr. birini yakın takipte
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. takip et, yakala ve hapse at
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. takip et suçüstü yap ve hapse at
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. hata yapmasını bekle ve içeri tık
tail 'em, nail 'em, and jail 'em expr. sıkı takibe al, suçüstü yap, hapse at
get your tail here fast! exclam. hemen/derhal buraya gel!
get your tail here fast! exclam. derhal kıçını kaldırıp buraya gel!
get your tail here fast! exclam. çabuk/hızlıca buraya gel!
get your tail here immediately! exclam. hemen/derhal buraya gel!
get your tail here immediately! exclam. derhal kıçını kaldırıp buraya gel!
get your tail here immediately! exclam. çabuk/hızlıca buraya gel!
get your tail here now! exclam. hemen/derhal buraya gel!
get your tail here now! exclam. derhal kıçını kaldırıp buraya gel!
get your tail here now! exclam. çabuk/hızlıca buraya gel!
Idioms
the tail end of something n. bir şeyin en sonu
the tail end of something n. bir şeyin en son kısmı
a sting in the tail n. iyi başlayıp kötü biten
twist in the tail n. (roman sonundaki) karışık durum
the tail wagging the dog n. (ayakların) baş olması
the long tail n. özel ve bulunması zor şeylerden kar etme
the long tail n. uzun vadeli kar
the long tail n. sürümden kazanmak yerine nadir ürünler üzerinden uzun vadede kar elde etme
top and tail [uk] n. hızlıca bebeğin başını ve poposunu yıkama
top and tail [uk] n. bebeğe yarım/hızlı duş aldırma
a tiger by the tail n. leoparı kuyruğundan (tutma/yakalama)
a tiger by the tail n. aslanı kuyruğundan (tutma/yakalama)
a tiger by the tail n. geri dönülmesi riskli bir iş/durum
a tiger by the tail n. devam ettirmenin bırakmaktan daha güvenli olduğu zor/tehlikeli bir iş/durum
the tail end n. son demler
not able to make head or tail of something v. -den hiçbir şey anlamamak
have a tiger by the tail v. leoparı kuyruğundan tutmak
have a tiger by the tail v. her yönüyle tehlikeli bir işe aptal cesaretiyle kalkışmak
turn tail v. kaçıp gitmek
get off (one's) tail v. kuyruğundan/dibinden çekilmek
get off (one's) tail v. tamponuna yapışmayı/girmeyi bırakmak
get off (one's) tail v. yakın takip yapmayı bırakmak
get off (one's) tail v. kuyruğundan çekilmek
get off (one's) tail v. ensesinde boza pişirmeyi/ensesine binmeyi bırakmak
get off (one's) tail v. rahat bırakmak
get off (one's) tail v. bir rahat/huzur vermek
get off (one's) tail v. soluk/nefes aldırmak
get off (one's) tail v. yakasına yapışmayı/asılmayı bırakmak
get off (one's) tail v. tembelliği/üşengeçliği/aylaklığı bırakmak
get off (one's) tail v. ayağa kalkmak
get off (one's) tail v. kalkmak
get off (one's) tail v. ayaklanmak
get off (one's) tail v. kıçının üstünde oturmayı bırakmak
catch a tiger by the tail v. aslanı kuyruğundan yakalamak/tutmak
catch a tiger by the tail v. ayının inine girmek
catch a tiger by the tail v. kurdu kulaklarından yakalamak/tutmak
catch a tiger by the tail v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe atılmak
catch a tiger by the tail v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe girişmek
catch a tiger by the tail v. tehlikeli olabilecek/zor bir işe kalkışmak
catch a tiger by the tail v. sert kayaya çarpmak
catch a tiger by the tail v. zora çatmak
hold an eel by the tail v. yılanı kuyruğundan tutmak
hold an eel by the tail v. bulunması zor birini yakalamaya çalışmak
hold an eel by the tail v. erişilmesi zor birine ulaşmaya çalışmak
skin an eel by the tail v. tedbirsiz/ihtiyatsız/akılsızca iş yapmak
catch a tiger by the tail v. yılanın kuyruğundan tutmak
catch a tiger by the tail v. zor/tehlikeli bir işe kalkışmak
catch a tiger by the tail v. zor/tehlikeli bir işe bulaşmak
catch a tiger by the tail v. iki seçeneği de zor/tehlikeli olan bir işe girmek
catch a tiger by the tail v. kızgın tavayı sapından tutmak
have a tiger by the tail v. yılanın kuyruğundan tutmak
have a tiger by the tail v. zor/tehlikeli bir işe kalkışmak
have a tiger by the tail v. zor/tehlikeli bir işe bulaşmak
have a tiger by the tail v. iki seçeneği de zor/tehlikeli olan bir işe girmek
have a tiger by the tail v. kızgın tavayı sapından tutmak
chase (one's) tail v. boşuna uğraşmak
chase (one's) tail v. haybeye kürek çekmek
chase (one's) tail v. dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak
chase (one's) tail v. yerinde saymak
chase (one's) tail v. çıkış yolu bulamamak
get off someone's tail v. birinin yakasından düşmek
not able to make head or tail of something v. bir şeye akıl erdirememek
put salt on someone's tail v. birini yakalamak
put salt on someone's tail v. birini durdurmak
put salt on someone's tail v. birini zaptetmek
get off someone's tail v. birinin peşini bırakmak
freeze one's tail off v. çok üşümek
work one's tail off v. canının dişine takarak çalışmak
have one's tail up v. iyi olmak
one's tail between one's legs v. kuyruğunu bacaklarının arasına almak
have one's tail down v. keyfi kaçmış olmak
have one's tail up v. mutlu olmak
have one's tail up v. morali düzgün olmak
have one's tail down v. morali bozuk olmak
has the world by the tail with a downhill drag v. mutlu ve başarılı bir konumda olmak
be sitting on your tail v. kuyruğuna takılmak
has the world by the tail v. mutlu ve başarılı bir konumda olmak
have one's tail down v. neşesiz olmak
have one's tail between one's legs v. kuyruğunu kısmak
turn tail and run v. kuyruğunu kıstırıp kaçmak
freeze one's tail off v. kıçı donmak
turn tail and run v. kuyruğunu bacaklarının arasına alıp tüymek
be sitting on your tail v. kıçının dibinden ayrılmamak
have one's tail down v. mutsuz olmak
have one's tail up v. keyfi yerinde olmak
have a bear by the tail v. sert bir kayaya çarpmak
tail after v. peşine takılmak
put someone on one’s tail v. peşine adam takmak
have one's tail up v. sevinçli olmak
have a tiger by the tail v. sert bir kayaya çarpmak
have one's tail down v. süngüsü düşük olmak
have got a tiger by the tail v. sert bir kayaya çarpmak
have one's tail down v. süngüsü düşmek
make head or tail of v. (bir şeyi) kavramaya çalışmak
can't make head or tail of something v. (bir şeyden) hiç anlamamak
be chasing one's tail v. uğraşıp durmak
have a bear by the tail v. zora çatmak
make head or tail of v. (bir şeyi) anlamak
be on someone's tail v. yakın takibe almak
have got a tiger by the tail v. zora çatmak
have got a tiger by the tail v. zor bir işe kalkışmak
can't make head or tail of something v. (bir şeyden) hiçbir şey anlamamak
have a tiger by the tail v. zora çatmak
have a tiger by the tail v. zor bir işe kalkışmak
can't make head nor tail of something v. (bir şeyden) hiçbir şey anlamamak
be sitting on your tail v. (kıçının dibinden ayrılmayarak) çok yakın mesafede araçla takip etmek
have a bear by the tail v. zor bir işe kalkışmak
tickle the dragon's tail v. arı kovanına çomak sokmak
tickle the dragon's tail v. üstüne gitmek
tickle the dragon's tail v. yangına körükle gitmek
tickle the dragon's tail v. kışkırtmak
tickle the dragon's tail v. sataşmak
get (one's) tail (somewhere) v. (kendini bir yere) atmak
get (one's) tail (somewhere) v. kafasını (bir yere) sokmak
get (one's) tail (somewhere) v. hemen/derhal bir yere gitmek
get (one's) tail (somewhere) v. hızlıca bir yere gitmek
get (one's) tail (somewhere) v. hızlıca yetişmek
have (someone or something) by the tail v. (birinin/bir şeyin) kontrolünü tamamen ele almak
have (someone or something) by the tail v. (birinin/bir şeyin) iplerini eline almak/elinde tutmak
have (someone or something) by the tail v. (birinin/bir şeyin) dizginlerini eline almak
put (one's) tail up v. kuyruğu dik tutmak
put (one's) tail up v. pozitif/özgüvenli görünmek
put (one's) tail up v. mutlu görünmek/davranmak
sit on (one's) tail v. (birini) yakın takipte olmak
sit on (one's) tail v. (birini) yakın takibe almak
sit on (one's) tail v. (birinin) kuyruğuna/kıçına yapışmak (arabayla)
sit on someone's tail v. yakın takibe almak
sit on someone's tail v. yakın takip etmek
sit on someone's tail v. kuyruğuna/kıçına yapışmak
put salt on the tail of (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) yakalamaya çalışmak
put salt on the tail of (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) elde etmeye çalışmak
put salt on the tail of v. yakalamak
put salt on the tail of v. ele geçirmek
put salt on the tail of v. zapt etmek
top and tail [uk] v. hızlıca bebeğin başını ve poposunu yıkamak
top and tail [uk] v. bebeğe yarım/hızlı duş aldırmak
top and tail [uk] v. bir meyveyi/sebzeyi ayıklamak
top and tail [uk] v. bir meyvenin/sebzenin yenmeyecek kısımlarını kesmek/temizlemek
be (sitting) on (one's) tail v. (birinin) kıçının dibinden ayrılmamak
be (sitting) on (one's) tail v. (birinin) kuyruğuna takılmak
be (sitting) on (one's) tail v. çok yakın mesafeden takip etmek
be (sitting) on (one's) tail v. (birinin) peşinde olmak
be chasing (one's) (own) tail v. boşuna uğraşıp durmak
be chasing (one's) (own) tail v. boşa kürek çekmek
be chasing (one's) (own) tail v. nafile uğraşmak
be chasing (one's) (own) tail v. yaptığı bir işe yaramamak
be chasing (one's) (own) tail v. aynı yerde dönüp durmak
be chasing (one's) (own) tail v. ilerleme kaydedememek
be chasing (one's) (own) tail v. yerinde saymak
be chasing (one's) (own) tail v. dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak
be chasing your tail v. boşuna uğraşıp durmak
be chasing your tail v. boşa kürek çekmek
be chasing your tail v. nafile uğraşmak
be chasing your tail v. yaptığı bir işe yaramamak
be chasing your tail v. aynı yerde dönüp durmak
be chasing your tail v. ilerleme kaydedememek
be chasing your tail v. yerinde saymak
be chasing your tail v. dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak
be chasing your own tail v. boşuna uğraşıp durmak
be chasing your own tail v. boşa kürek çekmek
be chasing your own tail v. nafile uğraşmak
be chasing your own tail v. yaptığı bir işe yaramamak
be chasing your own tail v. aynı yerde dönüp durmak
be chasing your own tail v. ilerleme kaydedememek
be chasing your own tail v. yerinde saymak
be chasing your own tail v. dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak
cannot make head or tail of something v. bir şeyden hiçbir şey anlamamak
cannot make head or tail of something v. bir şeyden hiç anlamamak
cannot make head nor tail of something [uk] v. bir şeyden hiçbir şey anlamamak
cannot make head nor tail of something [uk] v. bir şeyden hiç anlamamak
can't make head nor tail of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hiç anlamamak
can't make head nor tail of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) hiçbir şey anlamamak
can't make head nor tail of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hiç çözememek
can't make head nor tail of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) hiç aklı almamak
can't make head or tail of v. -i hiç anlamamak
can't make head or tail of v. -den hiçbir şey anlamamak
can't make head or tail of v. -i hiç çözememek
can't make head or tail of v. -i hiç aklı almamak
can't make head or/nor tail of something v. bir şeyi hiç anlamamak
can't make head or/nor tail of something v. bir şeyden hiçbir şey anlamamak
can't make head or/nor tail of something v. bir şeyi hiç çözememek
can't make head or/nor tail of something v. bir şeyi hiç aklı almamak
chase your tail v. boşuna uğraşmak
chase your tail v. haybeye kürek çekmek
chase your tail v. dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak
chase your tail v. yerinde saymak
chase your tail v. çıkış yolu bulamamak
chase your (own) tail v. boşuna uğraşmak
chase your (own) tail v. haybeye kürek çekmek
chase your (own) tail v. dönüp dolaşıp kendini aynı yerde bulmak
chase your (own) tail v. yerinde saymak
chase your (own) tail v. çıkış yolu bulamamak
freeze tail off v. çok üşümek
freeze tail off v. kıçı donmak
freeze tail off v. götü donmak
get off tail v. kuyruğundan/dibinden çekilmek
get off tail v. tamponuna yapışmayı/girmeyi bırakmak
get off tail v. yakın takip yapmayı bırakmak
get off tail v. ensesinde boza pişirmeyi/ensesine binmeyi bırakmak
get off tail v. rahat bırakmak
get off tail v. bir rahat/huzur vermek
get off tail v. soluk/nefes aldırmak
have the world by the tail v. mutlu ve başarılı bir konumda olmak
make head or tail (out) of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) anlamak
make head or tail (out) of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) çözmek
not able to make head nor tail (out) of (something) v. (bir şeyden) hiçbir anlam çıkaramamak
not able to make head nor tail (out) of (something) v. (bir şeyden) hiçbir şey anlamamak
not able to make head nor tail (out) of (something) v. (bir şeye) akıl erdirememek
not able to make head or tail (out) of (something) v. (bir şeyden) hiçbir anlam çıkaramamak
not able to make head or tail (out) of (something) v. (bir şeyden) hiçbir şey anlamamak
not able to make head or tail (out) of (something) v. (bir şeye) akıl erdirememek
not able to make head or tail of v. -den hiçbir şey anlamamak
not able to make head or tail of v. '-den hiçbir anlam çıkaramamak
not able to make head or tail of v. '-e akıl erdirememek
run away with (one's) tail between (one's) legs v. kuyruğunu kıstırıp kaçmak
run away with (one's) tail between (one's) legs v. kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp kaçmak
run away with (one's) tail between (one's) legs v. utanarak kaçmak
run away with (one's) tail between (one's) legs v. süklüm püklüm kaçmak
top and tail something [uk] v. meyve veya sebzenin iki ucundaki sert kısımlarını kesip atmak (yeşil fasulye)
top and tail something [uk] v. bir meyveyi/sebzeyi ayıklamak
top and tail something [uk] v. bir meyvenin/sebzenin yenmeyecek kısımlarını kesmek/temizlemek
go off with (one's) tail between (one's) legs v. kuyruğunu kıstırıp kaçmak
go off with (one's) tail between (one's) legs v. süklüm püklüm kaçmak
go off with (one's) tail between (one's) legs v. utanç içinde kaçmak
neither head nor tail adj. ne öyle, ne de böyle
neither head nor tail adj. ne idüğü belirsiz
neither head nor tail adj. ne olduğu belli olmayan
the tail wagging the dog expr. ayakların baş olması
can't make head or tail of it expr. aklım hafsalam almıyor
the tail wagging the dog expr. ayaklar baş oldu
in two shakes of a lamb's tail expr. bir lahzada
in two shakes of a lamb's tail expr. bir çırpıda
in two shakes of a lamb's tail expr. birazdan
in two shakes of a lamb's tail expr. çok yakında
two shakes of a lamb's tail expr. çabucak
in two shakes of a lamb's tail expr. çok kısa bir süre içerisinde
in two shakes of a lamb's tail expr. çabucak
nose to tail expr. dip dibe
in two shakes of a lamb's tail expr. hemen
two shakes of a lamb's tail expr. hızla
the tail wagging the dog expr. en önemsiz kısmın en önemli bölüme etki etmesi
in two shakes of a lamb's tail expr. göz açıp kapayana kadar
in two shakes of a lamb's tail expr. göz açıp kapayıncaya kadar
with one's tail tucked between one's legs expr. kuyruğunu bacaklarının arasına alarak
with one's tail between one's legs expr. kuyruğunu kıstırarak
in two shakes of a lamb's tail expr. kaşla göz arasında
one's tail between one's legs expr. kuyruğu bacaklarının arasında
with your tail tucked between your legs expr. kuyruğunu bacaklarının arasına alarak
with one's tail between one's legs expr. süklüm püklüm
with his tail between his legs expr. süt dökmüş kedi gibi
on my tail expr. peşimde
nose to tail expr. tampon tampona
with (one's) tail up expr. kuyruğu dik tutarak
with (one's) tail up expr. iyimser bir şekilde
with (one's) tail up expr. kendinden emin bir şekilde
with (one's) tail up expr. morali yüksek bir tavırla
with your tail up expr. kuyruğu dik tutarak
with your tail up expr. iyimser bir şekilde
with your tail up expr. kendinden emin bir şekilde
with your tail up expr. morali yüksek bir tavırla
with your tail up expr. mutlu bir şekilde
with your tail up expr. kendinden emin/neşeli bir tavırla
half a shake of a lamb's tail expr. çok kısa bir süre
half a shake of a lamb's tail expr. göz açıp kapayıncaya kadar
half a shake of a lamb's tail expr. hemen
on tail expr. ensesinde
on tail expr. peşinde
on tail expr. kuyruğunda
on tail expr. yakın takipte
the tail wags the dog expr. ayaklar baş oldu
with tail between legs expr. kuyruğunu kıstırarak
with tail between legs expr. süklüm püklüm
with tail between legs expr. süt dökmüş kedi gibi
with your tail between your legs expr. kuyruğunu kıstırarak
with your tail between your legs expr. süklüm püklüm
with your tail between your legs expr. süt dökmüş kedi gibi
go chase your tail exclam. sen git de kendi derdine yan
go chase your tail exclam. sen git, kendinle uğraş
go chase your tail exclam. kaybol, gözüm görmesin seni
go chase your tail exclam. git başımdan
go chase your tail exclam. çek git ya, bir de seninle uğraşmayayım
go chase your tail exclam. defol git şurdan
Speaking
I can't make head or tail of it expr. hiçbir şey anlayamıyorum
I can't make head or tail of it expr. işin içinden çıkamıyorum
I can't make head or tail of it expr. içinden çıkamıyorum
Trade/Economic
fee-tail n. belli mirasçılara kalabilen mülk
tail policy n. ek teminat poliçesi
tail risk n. gerçekleşme ihtimali yüzde yarımdan az olarak hesaplanan durumlar
tail risk n. kuyruk riski
single tail test n. tek yanlı test
long tail n. uzun kuyruk ekonomisi
long tail n. çok sayıda ürünün küçük miktarda satıldığı düzeni temsil eden bir piyasa uygulaması
Law
estate in fee-tail n. bir şahsın miras aracılığıyla sahip olduğu ve sadece mahfuz hisseli mirasçılarına kalabilen mallar
fee tail n. yalnızca miras bırakanın fürularına aktarılabilen arazi mülkiyeti
fee tail n. yalnızca miras bırakanın fürularına aktarılabilen arazi
Insurance
long tail claims n. sigorta süresinin bitiminden çok sonra ihbar olunan hasarlar
Technical
tail spindle n. torna mili
tail spindle n. torna tezgahında kullanılan punta mili
rat-tail n. sapının ağız kısmına doğru sivrileştiği, tutma kısmında şekillendiği kaşık tarzı
rat-tail n. sıçan kuyruğu eğe
rat-tail n. ince yuvarlak eğe
rat-tail file n. sıçan kuyruğu eğe
rat-tail file n. ince yuvarlak eğe
fag tail lamp n. arka sis lambası
tail lift n. arka kapak yük platformu
tail light n. arka lamba
head to tail n. baştan kuyruğa